23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Honduras Dersleri “Toplumsal yaşam esas olarak pratiğe ilişkin- dir. Teoriyi mistisizme yönlendiren tüm gizemler akılcı çözümlerini insan pratiğinde ve bu pratiğin anlaşılmasında bulurlar.” Geçen ay Honduras’ta gerçekleşen askeri darbe (pratik), Türkiye’de bir süredir yaşadığımız, en hafif tabiriyle “ne olduğu belirsiz” (gizemlerle dolu) “darbe tehlikesi” ve “darbeciler” tartışma- larını düşünmeye yardımcı olması açısından iyi bir örnek. Üç bileşenli denklem Ancak bu “gizemli” tartışmaların, rastlantısal ve “akıl dışı” olduğunu da düşünmeyelim. Dikkatle ba- kınca üç bileşenli bir mantığın işlediği görülebilir. Birincisi, siyasal İslamın hegemonya oluşturma sürecinde andaki ve olası muhalefetinin direnç noktalarını kırmaya, bağlaşıklarını bir arada tut- maya yönelik dinamikler. İkincisi, “yapının”, de- rinleşen ekonomik krizin gündeme getirmekte ol- duğu toplumsal tepkilerin esas hedeflerinden baş- ka yönlere kanalize edilmesine ilişkin gereksinimler. Üçüncüsü, solun, sosyalistlerin bazı kesimlerinin, siyasal İslamın ve “yapının” gereksinimlerine tes- lim olmaları. Bu teslim olmanın nedenlerini de sa- nırım (kişisel çıkar beklentilerini bir kenara bıra- kırsak), toplum kavramını, yapısal özelliklerin- den, sınıfsal dinamiklerinden soyutlayarak salt kültürel bir düzeye indirgeyen postmo- dernizmin etkilerinde aramak gerekiyor. Darbe şöyle bir şeydir Türkiye’de darbe tartışmaları, tarih unutularak, darbelerin sınıfsal ve “yapısal” belirleyicileri yadsı- narak, bir taraftan emekli subaylardan, üniversite rektörlerinden, gazetelerdeki kanaat önderlerinden, diğer taraftan derin devletin, tükenmiş ve ipliği pa- zara çıkmış unsurlarından oluşan garip bir karışı- mın üzerinde yoğunlaşıyor, içinden çıkılmaz kur- gulara, komplo teorilerine yol açıyor. Halbuki, Honduras’ta gerçekleşen askeri darbeye bakınca, bu işin pratikte nasıl yaşandığını görebiliyoruz. Askeri darbeler egemen sınıfların çıkarları, eko- nomik yapının bekası tehlikeye girdiğinde gün- deme geliyorlar; halen fiilen görev yapmakta olan askerler, ordu eliyle (“yapıya” ait bir kurum tarafından) gerçekleşiyor. Askeri darbeler her zaman bölge jeopolitiğinin bir parçası olarak, ulus- lararası hegemonyacı gücün desteği ile onun çı- karlarıyla uyum halinde gerçekleşiyorlar. Aslında tüm bu koşullar, sıkı sıkıya dokunmuş bir ilişkiler ağı oluşturuyorlar. Ordu, hegemonya- cı gücün ordusuyla teknik, ideolojik olarak ek- lemlenmiştir. Egemen sınıf, uluslararası sermayeyle bütünleşmiştir. Ordu ve egemen sınıf arasında doğrudan ve dolaylı (döner kapı) sistemiyle kay- nak, personel ve ideoloji alışverişi vardır. Bu ko- şullardan biri bile eksik olsa “bağımlı bir ülkede” bir askeri darbe gerçekleşemez. Gerçekleştire- ceğini sananlar, “yapı” için hiçbir tehlike oluştur- mazlar, hemen ve kolaylıkla tasfiye edilirler. Bu tas- fiye süreci de yapının güçlendirilmesine hizmet edecek biçimde yaşanır. Honduras örneği Honduras, CIA ve ABD ordusunun bölgedeki operasyonları açısından çok önemli bir merkez- dir. Ordusunun üst kademesi her zaman ABD’nin ünlü “işkenceci yetiştirme okulunda” eğitilmiş ko- mutanlardan seçilir. Askeri darbeyle devrilen Zelaya, devlet baş- kanlığı seçimlerini, 2005 yılında, Liberal Parti’nin adayı olarak iş çevrelerinin desteklediği bir prog- ramı savunarak kazandı. Ancak ekonomik koşullar bozulurken yükselmeye başlayan toplumsal mu- halefeti yedeğine alabilmek için, giderek ulusal- cı, halkçı bir çizgi geliştirmeye başladı. Zelaya, “oligarşiyi” haksız kazanç elde etmekle eleştirdi, asgari ücreti yüzde 60 arttırdı; bölgede ABD’nin serbest ticaret projelerine karşı şekillenen Bolivarcı bloka (ALBA) katıldı. Bu gelişmeler karşısında Honduras egemen sı- nıflarının güçlerini bir araya toplamak için kolları sıvadıklarını, CIA kaynaklı, ABD’nin kamu diplo- masisi (rejim değişikliği) araçlarından USAID ve National Endowment for Democracy’den fi- nansal destek olarak, Arcadia Foundation gibi karanlık örgütlerin de katkısıyla “Barış ve De- mokrasi Hareketi”ni kurduklarını görüyoruz. Zelaya’nın da iktidarda kalabilmek için, ikinci kez seçilmesine olanak sağlayacak bir yasal değişiklik önerisine yönelik bir reform projesini gündeme ge- tirdiğini… Ordunun müdahalesi, bu projenin ana- yasaya aykırı olduğu gerekçesinden kaynaklan- dı. ABD’nin başından beri sürecin içinde olduğunu, salt ikircikli tutumundan değil, üst düzey bir dip- lomatın, “Komutanlarla görüşüyorduk, darbeyi en- gellemeye çalıştık ama başaramadık” sözlerinden de anlıyoruz. The Guatemala Times’ın, “Honduras darbesi buzdağının yalnızca tepesidir. Şimdi sırada kim var?” başlıklı başyazısı da bize ABD’nin bölgede ALBA’ya karşı yeni bir inisiyatif başlatmakta ol- duğunu düşündürüyor… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Kurumun Arapça kanalõna atanan Sefer Turan, yasadõşõ örgüte dönüşen Tevhid ekibinden TRT’ye‘Tevhid’denkoordinatör ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TRT Genel Müdürü İb- rahim Şahin’in, kurumun Arap- ça yayõn yapacak kanalõnõn ko- ordinatörlüğüne atadõğõ Sefer Turan’õn Tevhid dergisi eki- binden olduğu anlaşõldõ. Gaze- temiz yazarlarõ Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr. Bahriye Üçok ve Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yõ öl- dürmekten hüküm giyenler, Tev- hid dergisinin ve onun uzantõsõ olan vakõflarda, okuma lokalle- rinde örgütlenen “Kudüs ordu- su”ndan çõkmõşlardõ. TRT’de uzman kadrolarõ gö- revlerinden alarak daha çok din- ci medya organlarõndan yeni kadrolar oluşturan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, kuru- ma bağlõ Arapça yayõna başla- yacak olan TRT-7’nin koordi- natörlüğüne Sefer Turan’õ getir- di. Sefer Turan’õn, 1990’lõ yõl- larda yayõmlanan Tevhid dergi- sinde yazõlar yazdõğõ belirlendi. Turan; Tunus, Sudan, İslami Ulusal Cephesi, Lübnan Hiz- bullah önderlerinin açõklamala- rõnõ Türkçeye çevirdi. Humey- ni’yi eleştirenlere karşõ çõkan yayõnlarõ da çevirerek dergiye ulaştõran Sefer Turan, Humey- ni’nin “Keşfül Esrar” kitabõn- daki “Kalemlerini satan uşak- ların akibetleri korkunç ola- caktır” sözüne de yer verdi. Sefer Turan, Mõsõr’da El Ez- her’de öğrenim görürken, yine Tevhid dergisine Kahire’den İs- lami Cihat örgütünü savunan haberler de gönderdi. Ankara, İs- tanbul, Bursa gibi illerde “Şe- hitler Günü” adõ altõnda dü- zenlenen toplantõlarda konuş- malar yaptõ. Kürt-İslamcõ dü- şünceleri ile tanõnan İhsan Ars- lan ile Tevhid’in propaganda konferanslarõ ve Kudüs Gece- si’nin düzenleyicisi olan Nu- reddin Şirin’in katõldõğõ top- lantõda, Tunus İslami Direniş örgütü lideri Turab Zemze- mi’nin konuşmasõnõ yine Sefer Turan Türkçeye çevirdi. EMO YÖNETİM KURULU ‘AKP elini TRT’den çek’ TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasõ Yönetim Kurulu TRT’deki kadrolaşmaya dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasõ (EMO) yönetimi, TRT’deki Haber-Sen’e yönelik an- tidemokratik tutumu eleştirerek, “siyasi ikti- darın TRT’den elini çekmesini” istedi. EMO Yönetim Kurulu’ndan dün yapõlan ya- zõlõ açõklamada, TRT’deki kadrolaşmaya dik- kat çekildi. Açõklamada, TRT Yurt Haberler Servisi’nde görevli muhabir ve Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Osman Kö- se’nin ardõndan, Haber-Sen Ankara Şube Baş- kanõ, TRT Prodüksiyon Kaynaklarõ Müdür Yar- dõmcõsõ Fatih Eroğlu ile Haber-Sen Ankara Şu- be Yönetim Kurulu Üyesi, TRT Başteknisye- ni Korhan Rüzgâr’õn da TRT yönetimi tara- fõndan açõğa alõnmasõ eleştirilerek, “TRT’de- ki kadrolaşma, Haber-Sen yöneticilerinin açığa alınmasına dek uzandı. AKP iktida- rının, Haber-Sen’e yönelik tahammülsüz ve antidemokratik tutumu ve TRT’de kadro- laşma çalışmaları kabul edilemez boyutla- ra ulaşmıştır” denildi ‘Kamuoyu TRT’ye sahip çıksın’ Açõklamada, “TRT yönetiminin, son yıl- larda başarıya ‘kâr-zarar’ kıstası ile baktığı anlaşılmaktadır. Bu bakış açısının sonucu olarak, yayın kalitesi ve izlenme oranları her geçen gün düşmektedir” denildi. Açõklama- da TRT’ye yönelik eleştiriler şöyle sõralandõ: “TRT, son yıllarda artan oranda tekses- li hale getirilmiştir. Bugün TRT’nin ço- cuklar için yayın yapan kanalında yayım- lanan çizgi filmlerin Türkçe seslendirme- lerinde dahi ideolojik davranıldığına şahit olunmaktadır. TRT yayıncılığının teksesli hale gelmesine paralel olarak AKP iktida- rının TRT’deki kadrolaşma faaliyetleri doruk noktasına ulaşmıştır. TRT’de birçok deneyimli yayıncı ile birlikte aralarında EMO üyelerinin de bulunduğu çok sayıda teknik personelin yeri değiştirilmiş, sürgüne gönderilmiştir.” Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kõşlalõ’yõ öldürmekten hüküm alanlar “Tevhid” dergisi çevresinden çõkmõştõ. ‘Seçmen yeni bir parti istiyor’ A&G Yönetim Kurulu Başkanõ Adil Gür, toplumun neredeyse yüzde 47’sinin yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç duyduğunun ortaya çõktõğõna dikkat çekti. MELTEM YILMAZ A&G Araştõrma şirke- ti Yönetim Kurulu Baş- kanõ Adil Gür, Türki- ye’de yeni bir siyasi olu- şuma duyulan ihtiyacõn 2001 krizinden bu yana en üst seviyeye ulaştõğõ- nõ belirterek, “Seçmenin eğilimine göre iktidara alternatif olabilecek olu- şum; ekonomiye öncelik veren, toplumun belli bir kesimini dışlama- yacak bir parti olabilir” diye konuştu. A&G Araştõrma Şir- keti Başkanõ Adil Gür, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “AK Par- ti’ye AKP diyen edep- sizdir” söylemine kar- şõn, AKP’ye oy veren her 5 seçmenden bir tanesinin “AKP” demeyi tercih et- tiğini, “Buradan yola çı- karak, AKP’ye oy veren ve fakat AK Parti de- meyip AKP demeyi ter- cih eden 3 milyon 100 bin seçmen mevcut. Başka bir deyişle AKP’ye oy veren 3 mil- yon 100 bin kişi, Baş- bakan’ın tüm ısrarla- rına ve edepsiz tanım- lamasına karşın AKP’ye AK Parti de- miyor” diye konuştu. Toplumun yüzde 43’ünün, kararsõzlarla bir- likte neredeyse yüzde 47’sinin Türkiye’de yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç duyduğunun ortaya çõk- tõğõna dikkat çeken Gür, bu oranõn 2001 krizinin ardõndan ortaya çõkan en yüksek sonuç olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu soru bana sorul- sa ben de evet, yeni bir oluşuma ihtiyaç var derdim. Çünkü Türki- ye’nin şu anda ciddi başta ekonomi, siyasi gerginlik olmak üzere çok ciddi sorunları var. Halihazırdaki iktidar ve muhalefet partileri, halkın ihntiyaçlarına yanıt veremiyor maale- sef. Bahsi geçen araş- tırmamızda bir de, ‘oy verdiğiniz partiye gönül- den oy veriyor musunuz’ sorusunu yöneltmiştik. Ancak gördük ki, han- gi partiye olursa olsun oy verecek olan seç- menlerin yüzde 25’i gö- nülsüz verdiğini söylü- yor. Buna kararsızlar da eklendiğinde oran bir anda yüzde 46’ya çı- kıyor...” Öncelik ekonomi Türkiye’deki seçmenin önceliğinin ekonomi ol- duğunu ifade eden Adil Gür, “Türkiye’deki seç- menin önceliği ekonomi. İkinci olarak muhafa- zakâr bir parti istiyor ancak bu muhafaza- kârlık dindarlık olarak algılanmamalı. Ötekini dışlamayacak, başka- laştırmayacak bir mu- hafazakârlık benim kas- tım. Bir başkasının -is- ter ibadet etsin isterse içki içsin- yaşam biçi- mine karışmayacak, vizyonuyla, vitriniyle, ekibiyle, kadrosuyla Türkiye’nin sorunları- nı çözebilecek kapasi- tede bir partiye ihtiyaç var. Bugünkü seçme- nin istediği oluşum mer- hum Turgut Özal çizgi- sine yakın, en fazla ANAP kadar muhafa- zakâr bir siyasi parti” dedi. A&G ARAŞTIRMA ŞİRKETİ MERKEZ YÜRÜTME KURULU KARARI AKP büyük kongresi 3 Ekim’de yapõlacak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - AKP Merkez Yürütme Ku- rulu’nda (MYK), parti- nin 3. olağan kongresi- nin 3 Ekim’de yapõlma- sõ benimsendi. Partide, grup başkanvekilliği se- çimlerinin ise TBMM Başkanlõğõ seçimlerinin yapõlacağõ ağustos ayõ başõnda yapõlmasõ eğili- mi öne çõktõ. AKP Genel Merke- zi’nin “tek liste-tek aday” baskõsõ nedeniy- le kavgalarõn yaşandõğõ kongre süreci ekimde sona eriyor. AKP MYK’de il kongreleri- nin ağustos ayõnda ta- mamlanmasõ, büyük kongrenin de 3 Ekim’de yapõlmasõ kararlaştõrõldõ. AKP’de, grup başkan- vekilliği seçimlerinin de TBMM Başkanlõk Di- vanõ seçimiyle eşza- manlõ olarak yapõlmasõ eğilimi öne çõktõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle