25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
düğü gibi BBP’lilerin kendile- rini kurtarmak için bir çaba göstermek bir yana önce ken- dilerini almak istemediklerini söyledi. Yangõn çõktõğõ anda hava boşluğuna bakan yan bi- nadaki tüm pencereleri tõklat- tõklarõ, ancak tek õşõk yanan yerin BBP il merkezi olduğunu anõmsatarak şöyle devam etti: “BBP’liler önce bizi almak istemediler. Ancak artık ya- narak öleceğimizi anlayınca arkadaşlarla ne pahasına olursa olsun BBP’nin gere- kirse camını kırarak ve içeri- de bir direnişle karşılaşırsak dövüşerek girmeyi kararlaş- tırdık. Çünkü otelde can pa- zarı yaşanıyordu. Bir kez da- ha gidip BBP il merkezinin penceresini zorlamayla açtırıp girdik. Kurtulanlar arasın- da kimse de bu partinin il yö- neticileri önünde el ayak öp- medi. Zira BBP’liler pence- reyi zamanında açsalardı bel- ki hiç kimse ölmeyecekti.” CHP üyeliği de yalan Bülent Kaya’nõn tanõk olarak gösterdiği ve “İlk Arif Sağ’la biz geçip kurtulduk” dediği sa- natçõ Arif Sağ da böyle bir olay olmadõğõnõ ve Bülent Kaya di- ye biri ile hiç konuşmadõğõnõ ve BBP’ye geçerken yanlarõnda tümüyle tanõdõk isimler oldu- ğunu söyledi. Katliamõn gerçekleştiği ta- rihte Kahramanmaraş’õn Nur- hak ilçesinde CHP’de yöneti- ci olduğunu açõklayan Bülent Kaya’nõn, bu sözleri de yalan çõktõ. Nurhak CHP ilçe örgütü, Bülent Kaya’nõn değil yöneti- ci olmak partilerinde hiçbir dönemde üye dahi olmadõğõnõ belirttiler. CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Bir başbakanımız var, dünya ekonomik krizi ül- keyi her alanda kasıp kavururken Saklıbahçe Ko- nakları’nda bir “aile mahallesi” kuruyor; oğlu, da- madı tekmil sülale birbirine komşu. Ha demokratik rejim açısından gelişemediğimizi düşünüyorsanız yine büyük hata yapıyorsunuz de- mektir. Örneğin bu konuda askere sivil yargı yolunu açan yasa üzerindeki tartışmalara kafayı fazla tak- mayın. Demokrasi hem gelişiyor, hem de göğsümüzü kabartacak, sözünü esirgemeyen değerler yetiş- tiriyor. Öyle değerler ki, son yıllarda örneğin rejimsel tar- tışmaların odak noktası olan son yasayı, ülke hu- kukçularının hemen hepsi anayasaya aykırı bu- luyor. Lakin AKP merkezinde (ismi lazım değil) birisi, tam aksi yönde ama tek başına iktidar çoğunlu- ğunu peşine takmış; anayasaya, anayasa hu- kukçularının tümüne kafa tutuyor. “Her şey gayet açık, net. Bu yasada ve gerek- çesinde anlayamayacak ne var?” diyor: “Okuması olsa 4 aylık Ömer’in bile (neden Re- cep demiyor, diyemiyor) rahat anlardı” Bu örnekle bile Türkiye’nin ne kadar geriye doğ- ru ilerlediğini iddia ederseniz edin; nihayet ulus- tan aldığı yetkiyle, bir iktidar kadrosunun hukuku guguklaştırdığını yadsıyabilir misiniz? Allah aşkına söyleyin. Bu ülkede, hiçbir demok- ratik rejimde görülmemiş hukuksal uygulamala- ra imza atmak, bir başarı değil midir? Üstelik son haberler, özgürlük alanında hayli me- safe aldığımızı gösteriyor. Prof. Güngör Uras’ın müjdelediğine göre, “Av- rupa Birliği’nin izni ile hıyarlara özgürlük geldi.” Artık hıyarlar “istedikleri gibi eğilebilecekler”. Nasıl mı? Uras yazıyor: “Bugüne kadar hıyarlar istedikleri kadar eğilip bü- zülemiyordu… 10 cm. boyundaki hıyarlar en faz- la 1 cm. eğilebiliyordu… Olmayacak iş ya… Diyelim ki 170 cm. boyunda bir hıyar var. Öne doğru 17 cm. eğilmesine izin veriliyordu… Nereden çıktı bu hıyar işi? AB her konuda bizim gibileri adam etmeye çalışıyor ya… Direktifler ya- yımlıyor. Sonunda o kadar çok direktif yayımladı ki, AB halkı isyan etmeye başladı. Bunun üzerine geçen yıl yetkililer 1 Temmuz 2009’dan (geçen çar- şambadan) itibaren bazı direktiflerin yürürlükten kal- dırılmasına karar verdi…” Hıyara özgürlük geldi! Bütün hıyarların gözü ay- dın olsun! Hıyara özgürlük nasıl geldi? 1 Temmuz 2009’a kadar 25 santim uzunlu- ğundaki bir hıyardaki eğrilik en fazla 25 milimet- re (2.5) santim olabiliyordu. Ağırlığı ise en az 180 gram. “Bu hıyar 25 milimetre yerine 30 milimetre eğilir, tartıldığında örneğin 175 gram olduğu be- lirlenirse AB direktiflerine göre bu hıyar AB ülke- lerinde pazara çıkamıyor, insan yüzü göremiyor- du.” Ohh, nihayet 1 Temmuz’dan itibaren hıyarlara eğilmek, bükülmek serbest. Hıyarlara özgürlük haberi neden Güngör Uras Hoca’nın köşesinde kaldı. Medya, ülkenin de- mokratik yaşamını ilgilendiren bu haberle geniş bi- çimde neden ilgilenmedi? Hıyar deyip geçmeyelim. Hıyar özdeyişlere ko- nu olmuş, derin anlamı olan bir sözcük! Çoğu zaman şu veya bu nedenle eleştirdiğimiz insana “hıyar adam” damgasını vurmuyor muyuz? Sonra ülkemiz bir metreye yakın, hıyarın büyü- ğü acur, boyu bosu, eğriliği çeşitli ölçeklerde hı- yarlar yetiştiren bir ülke değil mi? Örneğin Ankara’da Ulus Meydanı civarındaki hal- den çıkın… kentin çeşitli semtlerine doğru ilerle- yin... TBMM’nin yanında, Bakanlıklar’da Çanka- ya’da... hemen her yerde satın alabileceğiniz boy boy, irili ufaklı hıyar bulabilirsiniz. Daha büyük hıyarların önünde, daha fazla eğik duran küçük hıyarlar! Kimi hıyarlar da AB direktifinden çok önce ki- mileri karşısında daha fazla eğik durmaya başla- mışlardı bile. Olağandır bu; nihayet bol hıyar yetiştiren bir ül- kede yaşıyoruz! SAYFA 8 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 31 Edirne B 35 Kocaeli B 33 Çanakkale B 31 İzmir B 33 Manisa B 35 Aydın B 37 Denizli B 36 Zonguldak PB 27 Sinop PB 27 Samsun PB 29 Trabzon PB 28 Giresun PB 28 Ankara Y 33 Eskişehir PB 32 Konya PB 32 Sıvas PB 29 Antalya B 33 Adana B 33 Mersin B 32 Diyarbakır B 37 Şanlıurfa B 39 Mardin B 35 Siirt PB 35 Hakkâri Y 24 Van Y 22 Kars Y 22 Oslo Y 16 Helsinki Y 18 Stockholm Y 24 Londra Y 20 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 17 Paris Y 21 Bonn Y 23 Münih Y 25 Berlin Y 22 Budapeşte Y 26 Madrid PB 34 Viyana Y 23 Belgrad Y 29 Sofya PB 31 Roma PB 27 Atina B 32 Zürih Y 21 Moskova Y 23 Aşkabat A 34 Astana PB 36 Taşkent A 41 Bakû PB 27 Bişkek PB 35 Tiflis PB 33 Kahire B 33 Şam A 34 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimleri parçalı, öğle saatlerinden itibaren Ba- tı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anado- lu’nun kuzey ve doğusu ile Ankara, Kırıkkale ve Çorum çevreleri kısa sü- reli ve yerel olmak üzere sağanak ve gök gürülü- tülü sağanak yağışlı, di- ğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Dinci gazeteler Sıvas katliamını savunmayı sürdürüyor Vakit’in yalan manşeti Dinci gazetenin ‘iddialõ’ haberinin asparagas olduğu ortaya çõktõ MİYASE İLKNUR Sõvas katliamõnõn 16. yõldö- nümünde Madõmak Oteli önün- de düzenlenen törende bir kişi- nin “Gülerek yaktın/ donarak öldün” yazõlõ pankartõ ile otelin karşõsõndaki bir iş merkezinden bir kişinin Muhsin Yazıcıoğ- lu’nun posterini göstermesi üze- rine başlayan kõsa süreli olayla- rõ günlerdir sayfalarõnda işleye- rek BBP tabanõnõ kõşkõrtma amaçlõ yayõnlarõ sürdüren Vakit gazetesi önceki günkü manşe- tinde bir yalana daha imza attõ. Vakit gazetesinin Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in Kahramanmaraş’õn Nurhak ilçesi Tatlar beldesi BBP ilçe başkan- lõğõnõ yapan Bülent Kaya ile yaptõğõ söyleşide Kaya, “O gün Madımak Oteli’ndeydim. Bizi BBP’liler kurtardı. Arif Sağ ile birlikte BBP il merkezine ge- çerek canımızı kurtardık. Arif Sağ o gün benim yanımdan İnönü ile konuştu. Ona İnö- nü’yü dinlemeyip otelden çı- kalım dedim. Ama Arif Sağ bu uyarımı dinlemedi. Sağ kur- tulduktan sonra BBP’lilerin neredeyse ayağına kapanıyor- du. Ama döndükten sonra BBP’lilerin bize tekmeyle sal- dırdığını söyledi. BBP’lilerin bu insani davranışından etki- lenip CHP’den istifa ederek bu partiye geçtim” diyordu. Ancak o gün otelde olup yaralõ kurtulanlar, yara almadan kur- tulanlar ve otel dõşõnda olduğu için kurtulanlar listesinde Bülent Kaya ismine rastlanamadõ. Sõvas davasõnõn avukatlarõndan Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanõ Av. Şenal Sarıhan’õn kitaplaştõrdõğõ dava dosyasõnda, otelde yaşamõnõ yitirenler, yara- lõ kurtulanlar, otelde olup yara al- madan kurtulanlar ile o gün otel dõşõnda olduklarõ için kurtulan- larõn tam listesine yer veriliyor. Bülent Kaya ismi bu dört liste içinde de geçmiyor. ‘Böyle birini tanımıyoruz’ Bunun dõşõnda ne bu etkinli- ği yapan ve ev sahibi sõfatõyla ko- nuklarõ Sõvas’a davet eden Pir Sultan Abdal Dernekleri’nin o dönem Genel Başkanõ olan Mur- taza Demir, ne de Bülent Ka- ya’nõn “yanımdaydı, konuş- tum, BBP merkezine birlikte geçtik” dediği Arif Sağ, bu söz- leri doğruladõ. Demir ve Sağ böyle bir kişiyi tanõmadõklarõnõ ve o gün yanlarõnda olmadõğõnõ açõkladõ. 2 Temmuz Pir Sultan’õ Anma Etkinlikleri’ni düzenleyen Pir Sultan Abdal Kültür Dernekle- ri’nin o dönem Genel Başkanlõ- ğõ’nõ yapan Murtaza Demir de, konuklar arasõnda Bülent Kaya adlõ bir isim bulunmadõğõnõ, za- ten şehirde yer sõkõntõsõ olduğu için otel ve sosyal tesisleri tü- müyle çağrõlan konuklara ayrõl- dõğõnõ ve dõşarõdan konuk çağõr- madõklarõnõ belirtti. Demir, “Otel içinde de Bü- lent Kaya isminde bir kişiyle karşılaşmadık. Ayrıca yangın çıktıktan sonra hava boşlu- ğuna bakan BBP’nin pence- resinden geçerek kurtulan ar- kadaşların tamamını isim isim sayabilirim. Hepsini tanıyo- rum ve bunların tamamı bizim çağırdığımız konuklardı. Bü- lent Kaya diye biri bu partinin penceresinden geçerek kurtu- lanlar arasında yok” dedi. Vakit’in haberinde öne sürül- Mayõn kurbanlarõ toprağa verildi DİYARBAKIR (Cumhu- riyet Bürosu) - Şõrnak’õn Si- lopi ilçesindeki mayõn patla- masõnda ölen 4 işçinin cena- zesi Diyarbakõr’da toprağa verildi. Silopi’ye bağlõ Balõklaya kö- yü kuzeyinde baraj yolu yapõm çalõşmalarõnõ yürüten işçileri ta- şõyan minibüsün daha önceden teröristlerce yola döşenen ma- yõna çarpmasõyla meydana ge- len patlamada Murat Dinç, Ramazan Koç, Velat Koç ve babasõ Ramazan Koç yaşa- mõnõ yitirmişti. İşçilerin cena- zeleri önceki gün akşam saat- lerinde Diyarbakõr’a ulaştõrõl- dõ. Velat Koç ve babasõ Rama- zan Koç’un cenazeleri Diyar- bakõr Yeniköy Mezarlõğõ’nda, Murat Dinç’in cenazesi de Di- yarbakõr merkeze bağlõ Kü- çükkadõköy köyünde toprağa verildi. Yeniköy mezarlõğõna gelen DTP Diyarbakõr Millet- vekili Aysel Tuğluk ile Bağ- lar Belediye Başkanõ Yüksel Baran ölenlerin yakõnlarõna başsağlõğõ diledi. Tuğluk, olay- larõn ve akan kanõn durmasõnõ istediklerini belirterek, “Bu- güne kadar 40 bin kişi öldü, 40 bin kişinin daha mı ölmesi lazım? Olayların barış ve demokrasi içerisinde çözül- mesini ve uzanan barış elinin tutulmasını istiyoruz” dedi. İstanbul Haber Servisi - Anadolu’da Vakit gazetesi, Sõvas’taki Madõmak Oteli’nde 16 yõl önce meydana gelen insanlõk dõşõ katliamõ savunmaya devam ediyor. Gazete, otelde ölenlerin yanmadõğõnõ “dumandan zehirlendiğini” iddia ederek kendince katliamõ aklamaya çalõşõyor. Anadolu’da Vakit’in dün “Arşiv” isimli bölümünde Akşam yazarõ Serdar Akinan’õn yazõsõna yanõt verildi. Akinan’õn Madõmak’ta insanlarõn yakõlarak öldürülmesinden bahsetmesini hazmedemeyen gazete, yazara meydan okudu. Bazõ alõntõlarõn yapõldõğõ Akinan’a ait yazõnõn üst bölümünde şu değerlendirme konuldu: “Serdar Akinan Madımak’ta ölenlerin ‘yakõlarak öldürüldüğünü’ iddialı bir şekilde dile getirdiğine göre hodri meydan diyelim... Ölenlerin bir tanesinde yanık izi var mıymış? Otopsi raporlarına bakıp söyleyin. Otopsi raporları, ölüm sebebini ‘dumandan zehirlenme’ olarak gösteriyor. Akinan ise palavra sıktığı ile kalıyor!” 2 Temmuz Sõvas olaylarõnõn yõldönümünde Zaman Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Ahmet Dumanlı yönetimindeki gazetenin durumu katliam değil alelade bir yangõn olarak nitelemesi bir dönem İslami camianõn etkili kalemlerinden olan Hürriyet gazetesi yazarõ Ahmet Hakan’õn bile tepkisine neden oldu. Dünkü yazõsõnda Hakan, Dumanlõ ile ilgili şu yorumu yaptõ: “Sıvas katliamının yıldönümü nedeniyle gazetesinde yayımlanan bir haberde, Sıvas’ta meydana gelen katliam şu iki cümleyle özetleniyordu: ‘2 Temmuz 1993’te gerçekleştirilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sõrasõnda Madõmak Oteli’nde yangõn çõkmõş, aralarõnda otel görevlilerinin de bulunduğu 37 kişi ölmüştü.’ Ne kadar acımasız bir anlatım bu... Sanki yangın, elektrik kontağından çıkmış... Bu konuda bir şey yazmadım... Bekledim ki bir düzeltme, bir özür yayımlansın gazetede... Yoktu... Dedim ki, ‘Herhalde Ekrem, bu düzeltmeyi, pazartesi günü medyaya nizamat verdiği köşesine bõraktõ’. Dün baktım, orada da değinmemiş. Hadi Ekrem Dumanlı... Bırak politikayı da yüreğinin götürmesi gerektiği yere git...” Bu sahil şeridinin gün- lük yolculuk talebi ise bu- gün (2009) sadece 100 bin civarõnda. Bir metro- nun günlük yolcu kapasi- tesi ise 1.5 milyon yolcu mertebesinde yani, bebek ölü doğacak. Üstelik, Üs- küdar-Sarayburnu arasõn- daki batõrma tüp tünel, bir depremde sõvõlaşarak mi- lenyumum tünel faciasõna neden olabilecek nitelikte çürük çamur tabakalarõ içine oturtuluyor. Yapõ- lan zemin güçlendirme çalõşmalarõ ise hiç güven vermiyor. Batõrma tüp tünelin iha- lesinde milli çõkarlarõmõza aykõrõ uygulamalar ise yü- rekler acõsõ. Japonlardan başka hiçbir ülkenin iha- leye girmesine izin veril- mediği için, Japonlar, ara- larõnda anlaşarak, istedik- leri fahiş fiyattan aslan payõ misali işi aldõlar. Ay- rõca, çok düşük faizle dev- let kredisi veriyoruz diye- rek Devlet Planlama Teş- kilatõ’nõn ve Hazine’nin gözlerini boyadõlar. Çün- kü, fahiş fiyatlarõnõ ka- mufle eden, aldatõcõ se- naryolar sergilediler. Tür- kiye sanki onlarõn müs- temlekesi imiş gibi, tüp geçit inşaatlarõnda uzman olan Hollanda, Belçika, Danimarka ve ABD gibi ülkelerin firmalarõnõn iha- leye girmelerine izin ver- mediler. Üstelik, müteah- hit durumundaki Japon konsorsiyumun, mal sahi- bi olan Türk devleti adõna yapõlacak kontrolü gene bir Japon konsorsiyumu yapõyor. Böylesine bir tes- limiyet dünyanõn neresin- de görülmüştür? 6) Gişeler Boğaziçi köprüleri ile il- gili önemli bir konu daha var. Dünyada, otoyollar ve köprülerdeki para top- lama sistemi artõk tama- men tarihe karõştõ. Çünkü, kamu maliyesi gelir tek- niği açõsõndan bu cins pa- ra toplamanõn pahalõ ve gereksiz bir yöntem oldu- ğu, UNESCO’nun ve Bir- leşmiş Milletler’in hazõr- lattõğõ teknik raporlarda açõkça belirtiliyor. Ancak, yap-işlet-devret modeli ile inşa edilen tüp geçit, oto- yol ve köprülerde, bu pa- ra toplamaya devam edi- liyor. Bizim de artõk, Amerika, Almanya, İtalya ve Fransa gibi bütün ül- kelerde artõk terk edilmiş olan bu rahatsõz edici ve trafik akõşõnõ engelleyici para toplama sistemini kaldõrmamõz gerekir. Ver- giler çok daha ucuz ve çok daha etkin bir şekilde dolaylõ olarak toplanabilir. Üçüncü Köprü Bir ‘Cinayettir’! Baştarafı 2. Sayfada Türüt’ün klibini İTÜ inceleyecek İstanbul Haber Servisi - Kamuoyunda “Ozan Arif” olarak tanõnan Arif Şirin ile türkücü İsmail Türüt’ün de aralarõnda bu- lunduğu 4 kişinin “Plan Yapmayın Plan” adlõ şarkõya hazõrlanan ve bazõ internet si- telerinde yayõmlanan klipte “Hrant Dink cinayeti sanıklarının övüldüğü, halkın kin ve düşmanlığa tahrik edildiği” iddia- sõyla yargõlandõğõ davada mahkeme, dava dosyanõn İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) gönderilerek, klibin uzman 3 kişi ta- rafõndan incelenmesine karar verdi. İstan- bul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki du- ruşmaya, tutuksuz sanõk Arif Şirin ile avu- kat Ömer Yeşilyurt katõldõ. Diğer sanõklar ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme, önceki celse İletişim Fakültesi’ne gönderilerek klibin incelenmesini içeren yazõya gelen cevapta, fakültede bu konuda uzman kişi- lerin bulunmadõğõnõn belirtildiğini ifade et- ti. Bunun üzerine mahkeme heyeti kilibin incelenmesi için İTÜ’ye gönderilmesine karar vererek duruşmayõ erteledi. Vakit gazetesinin Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in Bülent Kaya ile yaptõğõ söyleşideki iddialarõn hiçbirisi doğru çõkmadõ. O gün otelde olup yaralõ kurtulanlar, yara almadan kurtulanlar ve otel dõşõnda olduğu için kurtulanlar listesinde Bülent Kaya ismine rastlanmadõ. KARA LEKEYİ AKLAMA ÇABASI KATİLLERİ ÖVME DAVASI Erdoğan sözlerini çabuk unuttu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - “Polis rejimin güven- cesidir” diyerek yeni bir tartõşma başlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün “Polisimiz, aske- rimiz, jandarmamız ya da is- tihbarat teşkilatımız asla ve asla birbirinin alternatifi de- ğildir” dedi. Erdoğan tartõşmayõ kendisi başlatmõş olmasõna kar- şõn yine başkalarõnõ suçladõ. Erdoğan, Gölbaşõ’ndaki Polis Akademisi’nde düzenlenen me- zuniyet töreninde yaptõğõ konuş- mada, hiç kimsenin polis, asker ve yargõ üzerinden siyaset yap- mamasõnõ isteyerek, “Türkiye ne polis devletidir ne de asker devletidir. Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti- dir” ifadesini kullandõ. Mezun- lara da seslenen Erdoğan, emni- yet teşkilatõnõn gücü ve yetkisi- ni anayasa ve yasalardan aldõğõ- nõ belirterek, “Polis anayasa ve yasaların kendisine çizmiş ol- duğu çerçeve içinde demokra- tik, laik, sosyal bir hukuk dev- leti olan Türkiye Cumhuriye- ti’nin huzur ve emniyetinden sorumludur. Polis teşkilatımız altını çizerek ifade ediyorum; diğer güvenlik güçlerimizle birlikte Türk Silahlı Kuvvet- lerimizle, jandarmamızla, is- tihbarat teşkilatlarıyla birlik- te sahibi millet olan bu rejimi muhafaza etmekle görevlidir” dedi. Yeni atanan ve yeri değiştirilen emniyet müdürlerini kabul eden Erdoğan, polis, asker, jandarma ve istihbarat birimleriyle tüm güvenlik güçlerinin “tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalıştıklarını” savundu. Güven- lik güçlerinin zaman zaman siyasi istismar konusu yapõldõğõnõ be- lirten Erdoğan, “Güvenlikle ilgili kurumlarımız üzerinden siya- set yapmaya gayret edenlere karşı kararlı bir tutum sergi- lemeye devam edeceğiz” dedi. Öte yandan, Erdoğan, G-8 zir- vesi çalõşmalarõna katõlmak üze- re İtalya’ya yapacağõ seyahat öncesinde İtalyan gazetelerin- den Corriere della Sera’ya demeç verdi. Başbakan Erdoğan, kendisine yöneltilen bir soruda, hükümet ta- rafõndan askerlerin sivil mahke- melerde yargõlanmasõnõ müm- kün kõlacak yasal düzenleme ya- põlmasõnõ iktidar ile ordu arasõn- daki gerginliğin göstergesi olarak nitelenmesine itiraz ederek, “So- ru doğru değil. Silahlı kuvvet- ler ile zıtlaşmaktan söz edile- mez. Askerler de polis ve gü- venlik birimleri gibi, bizim toplumumuzun bir parçasıdır. Sivil suçlar işleyen bir askeri si- vil bir mahkemede yargıla- mak başka bir şeydir... Asker- leri kendi görevleriyle alakalı bir suçtan dolayı yargılamak is- teyen yok” dedi. ‘Polis rejimin güvencesidir’ diyerek tartõşma başlatan Başbakan, başkalarõnõ suçladõ. Erdoğan bu kez ‘Polisimiz, askerimiz, jandarmamõz birbirinin alternatifi değildir’ dedi YENİ POLİSLERDEN DİKKAT ÇEKEN ŞARKI Polis Akademisi’nin 64’üncü, Güvenlik Birimleri Fa- kültesi’nin 8’inci dönem mezunlarõnõn yemin ve diploma tö- reninde mezunlara diplomalarõ verilirken yeni mezunlar kep- lerini havaya fõrlatarak kutlama yaptõ. Kutlama sõrasõnda me- zunlarõn Başbakan Erdoğan ile özdeşleşen “Beraber yü- rüdük biz bu yollarda” şarkõsõnõ söylemesi dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle