Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
TCY’nin bir maddesinde yapılan değişiklik aske-
re sivil yargı yolunu açıyor.
Genel kanıya göre; sürekli uzlaşıdan, partiler ara-
sı diyalogdan söz eden AKP, asker - sivil iki kurum
arasında gerginliğe neden olan yasa değişikliğini ger-
çekleştirirken muhalafeti saf dışı bıraktı.
Bu davranışlarıyla siyasette centilmenlik kuralından
yoksun olduklarını kanıtlayan AKP yöneticileri, hu-
kuksal rehberleri Adalet Bakanı’nın önderliğinde; Mec-
lis genel kuruluna getirdikleri bir önergeyle geniş tar-
tışmalara, hatta asker-sivil geniş gerginliğe yol açan
değişikliği yasalaştırdılar.
Aslında bu değişikliğe girişen AKP’nin asıl amacı
demokratik süreci işletmek, asker - sivil yargı ilişki-
lerine bir çözüm aramak değil.
Asıl amaç askerin yasal yetkilerine el atmak... As-
keri sivil yönetimin (AKP iktidarının) emrinde herhangi
bir müsteşarlığa dönüştürmek!
AKP iktidarı bu yola girerken elbette askerin tep-
kisi ve kamuoyunda sert eleştirilerle karşılaşacağını
biliyordu.
AKP, anayasa aykırı olan değişikliğe bir kulp tak-
maya da hazırdı.
Nitekim hukuk hocaları, yasanın anayasaya aykı-
rı olduğunda birleşirken AKP merkezi aksi sesler ve-
riyor.
Herhangi bir ihbar, yalancı bir tanık marifetiyle TSK
bünyesinde rütbe farkı gözetmeksizin askeri, sivil yar-
gıya teslim etmenin kıvancını yaşıyorlar.
Halkın hiçbir dönem TSK’ye sarsılmayan güven
duygusunu törpülemek için askeri yargı ile sivil yar-
gı çatışmasına çanak tutuyorlar.
Çatlasalar da patlasalar da bin dereden aksi yön-
de açıklamalar yapsalar da, içtenliklerini, askere duy-
dukları sevgi ve saygıyı diledikleri kadar dile getirseler
de gerçek bu.
Ama bir de RTE gerçeği var.
Sorumluluğu başkalarının, yeri gelince medyanın,
siyasal manevralarında işler sarpa sarınca… muha-
lefetin üstüne yıkmaya çalışan RTE… yanmasın di-
ye kazı durmadan çevirip duruyor.
Muhalefete (Baykal’a) bağırıyor kürsüde geçen pa-
zar günü:
“…Askerin üzerinden elini çekkk!”
RTE’de insaf tatile çıktı... Son çıkışına inanacak olur-
sanız:
…Gizlice önerge hazırlamış, bir gece yarısı darbesi
planlayarak yasa değişikliğini sonuçlandırarak askere
sivil yargı yolunu muhalefetin açtığını, askerle hükü-
met arasında gerginliğe Baykal’ın neden olduğunu sa-
nırsınız.
Sanki muhalefet iktidarı kandırmış ve RTE Baykal’a
“Çek elini askerden” diye bas bas bağırmak hakkı-
nı kendinde buluyor.
Siyasal terbiyesi elvermediği için Deniz Baykal;
RTE’ye “Hadi oradan be! Sorumluluğu üzerinden at-
mak, askere şirin görünmek için başkasına çamur at-
ma!” diye yanıt vermiyor.
Bitmedi. RTE, polisi demokratik rejimin güvence-
si gördüğünü unutuyor.
Baykal’ın polisi ikinci bir ordu gibi gördüğünü dü-
şünüyor. Bu nedenle CHP liderine, “Çek elini polisin
üzerinden” diye sesleniyor.
Yetmedi... Yargıyı siyasallaştırmak için elinden ge-
leni ardına koymadığı halde RTE, yine Baykal’ı,
“Çek elini yargıdan” diye suçluyor.
Oysa RTE’nin eli TSK içinde… polis içinde… yar-
gının içinde. Elini bu kurumların içinden çekmeyen,
çekmesi gereken kişi, ta kendisi!
Nasıl bir mantık, nasıl bir kafa yapısı ve siyasal sağ-
duyu sahibi ise...
Sorumluluklarını, yanlışlarını, sakat siyasal sap-
lantılarını başkalarına yükleyerek sütten çıkmış ak ka-
şıkmış gibi hep başkalarını… suçluyor!
SAYFA 7 TEMMUZ 2009 SALICUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 31
Edirne B 34
Kocaeli PB 32
Çanakkale B 31
İzmir PB 33
Manisa PB 35
Aydın PB 36
Denizli Y 34
Zonguldak PB 28
Sinop PB 27
Samsun PB 28
Trabzon PB 27
Giresun PB 28
Ankara Y 32
Eskişehir Y 31
Konya Y 29
Sıvas PB 28
Antalya PB 30
Adana Y 32
Mersin Y 31
Diyarbakır PB 36
Şanlıurfa PB 38
Mardin PB 33
Siirt PB 36
Hakkâri Y 24
Van Y 24
Kars Y 22
Oslo Y 20
Helsinki Y 21
Stockholm Y 22
Londra Y 21
Amsterdam Y 20
Brüksel Y 21
Paris Y 22
Bonn Y 14
Münih Y 22
Berlin Y 24
Budapeşte Y 25
Madrid Y 27
Viyana Y 25
Belgrad Y 27
Sofya Y 29
Roma PB 28
Atina B 31
Zürih Y 22
Moskova PB 29
Aşkabat PB 37
Astana A 32
Taşkent A 38
Bakû PB 28
Bişkek PB 32
Tiflis Y 20
Kahire B 33
Şam B 34
Ülke geneli parçalı zamanla
iç kesimleri çok bulutlu,
öğle saatlerinden itibaren,
İç Ege, İç Anadolu’nun do-
ğusu, Bolu, Mersin, Alan-
ya, Anamur ile akşam ve
gece Çorum, Çankırı, Kı-
rıkkale, Karabük ve Kas-
tamonu çevreleri sağanak
ve gök gürülütülü sağanak
yağmurlu geçecek. Hava
sıcaklığı tüm yurtta 2-4
derece artacak.
Türkiye Bir Hukuk
Devletiyse Ruhban
Okulu Açõlamaz
Yrd. Doç. Dr. Orhan ÇEKİÇ
riyeti Devleti’nin Hey-
beliada Ruhban Okulu
üzerinde hiçbir denetim
hakkõ olmamalõ,
Fener Patrikhanesi
bünyesinde, başta Patrik
olmak üzere, Kutsal Si-
nod ve Metropolitler-
den “Türk vatandaşı
olmak” şartõ kaldõrõl-
malõdõr.
Oysa Patrik Hazretle-
ri şu hususlarõn altõnõ
çizmeli ve mutlaka bel-
lemelidir: Arkasõna
ABD’yi veya AB’yi ala-
rak ileri sürdüğü bu ta-
leplerin bağõmsõz, ege-
men, laik bir hukuk dev-
leti ile bağdaşõr hiçbir
yanõ yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti
“bir çadır devleti” de-
ğil, “bir hukuk devle-
ti”dir. Batõ Trakya’daki
soydaşlarõmõz, daha ken-
di müftülerini seçme
hakkõna dahi müstahak
görülmezken, kendisi
de Türk vatandaşõ olan
bir Patriğin bu tavrõ, bu
ülkenin en azõndan hak-
sõz yere prestij kaybet-
mesine yol açmaktadõr.
Buna kimsenin hakkõ
yoktur. Bir patrik bile
olsa.
Baştarafı 2. Sayfada
Sabriye Okkõr, eşinin ölümüyle ilgili tüm soruşturmalarõn kapatõldõğõnõ belirtti
Ankara’da temaslarda bulunan Patrik Krill, dini azõnlõklarõn haklarõnõ gündeme getirdi
‘Ruhban okulu açılmalı’
İstanbul Haber Ser-
visi - Ergenekon soruş-
turmasõ kapsamõnda tu-
tukluyken kansere yaka-
lanan ve ihmaller sonucu
yaşamõnõ yitiren Kuddu-
si Okkır’õn ölümünün bi-
rinci yõlõnda eşi Sabriye
Okkır, suçlu ve sorumlular
hakkõnda açõlan tüm soruş-
turmalarõn kapatõldõğõna dik-
kat çekti. Okkõr, “Bir kom-
plo kurarak, eşimi orta-
dan kaldırdılar. Bu ölümde
doktorların, hâkimlerin,
savcıların, Adalet Baka-
nı’nın hatta Cumhurbaşka-
nı’nın bile sorumluluğu var.
Ama bu sorumlular hesap ver-
mekten acizler” diye konuştu.
Okkõr’õn avukatõ Devrim Taş,
“Kuddusi Okkır, tanınmaz ha-
le gelinceye kadar tek kişilik
hücrede tutuldu” dedi.
Kuddusi Okkõr’õn eşi Sabriye
Okkır, eşinin ölümü üzerinden 1
yõl geçmesine karşõn hukuki an-
lamda hiçbir sonuç alamadõklarõ-
nõ belirterek, “Doktorlar, hâ-
kimler, savcılar yargılanmaz
diye hukukun işlemesi engelle-
niyor” dedi. Eşinin ölümünden
sorumlu olan yetkililerin görev-
lerine devam etmesini de eleşti-
ren Okkõr şöyle devam etti:
“Eşimin ölümünden sorumlu
olanlar, suçlu olanlar yalnızca
doktorlar değil,
cezaevi müdürleri, hâkimler,
savcılar, Adalet Bakanlığı,
Cumhurbaşkanı Gül’e kadar
herkes sorumlu. Soruşturmalar,
protokollere, özel izinlere takı-
lıyor. Koma halinde bir hasta
hastanelere kabul edilmedi, te-
davisi yapılmadı. Tüm doktor-
lar ise suçsuz görünüyor. Eşi-
min tutuklu oluşu hastanenin
sorunu değildi. Doktor doktor-
luğunu yapıp hastaya sahip
çıkmalıydı.”
‘Yalnız bırakıldı’
Okkõr’õn avukatõ Devrim Taş
ise Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde
Kuddusi Okkõr’õn ölümüne kadar
atanmõş kadrolu bir doktorun bu-
lunmadõğõnõ anõmsattõ. Taş, “Tu-
tuklu hastaların durumları dü-
zenli olarak takip edilmiyor.
Okkır, astım teşhisinin konul-
masının ardından 6 ay uzman
doktora görünemedi. Teşhisin
ardından tam teşekküllü bir
hastaneye sevk edilseydi, kan-
ser hastası olduğu ortaya çı-
kardı. Ancak, tanınmaz hale
gelene kadar tek kişilik hücre-
de tutuldu. Yanında bir-iki ki-
şi daha olsaydı, rahatsızlığı fark
edilebilirdi” diye konuştu.
Hukuki süreçte yaşananlar
?? Adalet Bakanlõğõ, Okkõr’õn
ölümünde sorumluluğu bulunan
hâkim ve savcõlar hakkõnda so-
ruşturma izni vermedi. Ankara
İdare Mahkemesi’nde bakanlõ-
ğõn kararõnõn iptali için açõlan
davada, duruşma tarihi bekleniyor.
?? Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ
Devlet Hastanesi’ndeki ihmal-
lerle ilgili soruşturma izni ver-
memesi üzerine karar Edirne
Bölge İdare Mahkemesi’nde bo-
zuldu. Savcõlõk konuya ilişkin id-
dianame düzenledi.
?? İstanbul Valiliği, Bayrampa-
şa Devlet Hastanesi, Yedikule
Göğüs Hastalõklarõ ve Cerrahisi
Hastanesi, Haseki Eğitim ve Araş-
tõrma Hastanesi’ndeki doktorlar
hakkõnda soruşturma izni ver-
medi. Bayrampaşa ve Haseki’ye
ilişkin itiraz süreci devam eder-
ken, Yedikule’deki ihmallerle il-
gili ise dosya Bakõrköy Cumhu-
riyet Başsavcõlõğõ’na gönderildi.
?? Tekirdağ F Tipi Kapalõ Ce-
zaevi müdür yardõmcõsõ hakkõn-
da açõlan soruşturmaya takipsiz-
lik kararõ verildi. Kararõn iptali
için Ağõr Ceza Mahkemesi’ne
itirazda bulunuldu.
?? Sürece ilişkin tam yargõ ve
tazminat davasõ açõldõ.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK isilozgenturk gmail.com
Hõrsõn, acõnõn, delicesine tutkunun, kõskançlõğõn,
ihanetin, deliliğin birbirine dolandõğõ, yaşamõn tüm
çekiciliğini anlatan bir ayine.
Sonra güneş batar.
Dostlarõm “Hadi yürü, Mardin’e gidiyoruz” de-
diler. Mardin kapõ komşusu değil, en azõndan bir gün
önceden hazõrlanmak gerekir. “Ne oluyor” dedim on-
lara, “dalga mı geçiyorsunuz”. “Hayır” dediler, “sen
yürü bakalım”.
Az sonra Suadiye sahilinde Cercis Murat Kona-
ğõ’nõn önündeydim. Gülmeye başladõm, Mardin’i da-
ha çok Mardin yapan Cercis mutfağõ, işte gelip be-
nim pek bir yakõnõma tezgâh açmõştõ.
Mardin güvercinlerinin bizi karşõladõğõ lokantanõn
bahçesinde oturduk ve beklemeye başladõk. Önce Gü-
neydoğu’da ayran içmekte kullanõlan orta boy kaşõklar
içinde mezeler geldi ve bize hizmet eden Karadenizli
garson tek tek mezelerin nelerden yapõldõğõnõ anlat-
tõ, kõsaca şöyle özetlenebilir: Mezopotamya güneşinde
kurutulmuş otlar ve girdiği her karõşõma farklõ bir tat
veren tahin, bu zengin mönünün baş aktörleriydiler.
Sõmsõcak ekmekleri acele bölüşüp mezelere yu-
mulduk. Bir süre kimse konuşmadõ, sonra sakinleş-
tik ve mezelerin bizde bõraktõğõ tattan söz etmeye baş-
ladõk. Bir Antepli olarak ben, birkaç kusur bulmam
gerektiğini hissettim ama ne yalan söyleyeyim hiç-
bir kusur bulamadõm, masamõz tam bir şölen yeriy-
di.
Yedi yõl önce, Mardin’de Cercis Murat Konağõ’nõn
kapõsõnda misafirlerini hoş geldiniz diye karşõlayan
Ebru Hanõm’õn kulaklarõnõ çõnlatmanõn tam sõrasõy-
dõ. İstanbul’da yaşayan Ebru Hanõm hayatõnõ turist
rehberi olarak kazandõğõ yõllarda Mardin’e götürdü-
ğü yabancõlara, o yörenin tatlarõnõ sunacağõ hiçbir yer
yokmuş. Bu Ebru Hanõm’õn canõnõ çok sõkmõş ve ne
olursa olsun diyerek Mardin’e yerleşip eski tatlarõ ha-
yata geçirmeye başlamõş. Bu işte ona en çok yardõm
eden kadõnlar olmuş. Kadõnlarõn belleği öylesine güç-
lüymüş ki pek çoğunun tarihi yüz yõl kadar eskiye uza-
nan yemekler tek tek hatõrlanmõş; bakõr sahanlarda
hepsi tek tek hayata yeniden dönmüş. Tabii bölge-
nin gene yüz yõl kadar eski Süryani şarabõ da yeni-
den masalardaki yerini almõş.
Mardin’e her gidenin kapõsõndan içeri girdiği
Cercis Murat Konağõ şimdilerde ülkesinin tatlarõnõ ve
o tatlarõn yaratõldõğõ coğrafyayõ çok seven bir kadõ-
nõn oluşturduğu muhteşem bir vaha.
Bu vaha kendini İstanbul’a taşõmõş, iyi de yapmõş.
Masamõza pek çoğunun adõnõ ilk kez duyduğum ye-
mekler birbiri ardõna gelip duruyor. Çok değil hep-
si tadõmlõk ve her seferinde Karadenizli garsonumuz
önümüze gelen yemeğin püf noktalarõnõ en ince ay-
rõntõsõna kadar anlatõyor. Adeta bir misyon yüklen-
miş gibi keyifle işini yapõyor. Güneydoğu’nun hu-
yundan mõ, suyundan mõ konakta müşteriler arasõn-
da koşturan tüm garsonlar keyifli, işi sadece yemekten
sonra isteyene mõrra ikram etmek olan belki de lo-
kantanõn tek Mardinli garsonu da öyle. Ona, Türki-
ye’nin her yerine göç etmiş Mardinliler midye dol-
masõ yaparken onun burada ne işi olduğunu sordu-
ğumuzda gülerek yanõtlõyor: “Ben arada dört yıl Di-
yarbakır’da kaldım, vaziyet bundan dolayı deği-
şiktir.”
Bu arada ikram edilen mõrranõn gerçek mõrra ol-
duğunu ve içildikten sonra damakta kalan mayhoş,
sersemletici tadõn uzun süre devam ettiğini söyle-
meliyim. Meraklõsõ ne dediğimi anlamõştõr.
Yemekte her zamanki gibi bu coğrafyada doğmanõn
ne büyük bir şans olduğunu düşündük. Yer yöresinde
ayrõ bir tat, ayrõ bir koku, dünyanõn neresinde yemek
çeşidi bu kadar zengin ve bu kadar lezzetli.
Bir zamanlar çok beyaz Türkler İstanbul’un her ya-
nõnõ kebapçõlar, lahmacuncular sardõ diye yakõnõrlardõ.
Bunu hiçbir zaman anlamadõm. Neyse artõk milletin
aklõ başõna geldi; lahmacun da bizim, kebap da, mid-
ye dolma da, zeytinyağlõ enginar da!
Var mõ üstüne... Yok, Anadolu mutfağõnõn üstü-
ne yok! Ne de olsa ağzõnõn tadõnõ bilen ve şölenlere
çok düşkün 42 uygarlõğõn bize bõraktõğõ bir miras bu.
Ne Çin, ne İtalyan bununla baş edebilir.
Teşekkürler bu mutfağõn en güzel tatlarõnõ bulup
bize sunanlar, sağ olun!
Not: Okur dostlarõmdan bazõlarõ yazõlarõmda sõk sõk
yinelediğim bizim mahalle kahvesinin nerede oldu-
ğunu soruyorlar, kahvemiz Suadiye Halay Sokak’ta
Han Cafe. İçini dökmek isteyen buyursun. Ayrõca her-
kes için bir hikâye, hediye!
Baştarafı Arka Sayfada
Ümraniye’de ele geçirilen el
bombalarıyla ilgili yürütülen so-
ruşturmada, aralarında emekli
Tuğgeneral Veli Küçük’ün de
bulunduğu 33 kişinin gözaltına
alınmasının ardından, Tekno-
park Danışmanlık şirketinin sa-
hibi Kuddusi Okkır, 20 Haziran
2007’de tutuklanarak önce Bay-
rampaşa Cezaevi’ne ardından
da Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne
sevk edilmişti. Cezaevindeyken
kansere yakalanan Okkır’ın aile-
si 4 kez tahliye talebinde bulun-
masına karşın “delilleri kararta-
bilir” gerekçesiyle talepleri red-
dedilmişti. Bitkisel hayata giren
Kuddusi Okkır, 1 Temmuz’da
tahliye edilmiş, 6 Temmuz’da ise
yaşamını yitirmişti.
KUDDUSİ OKKIR’IN ÖLÜMÜ
İki doktora 15’er
gün ceza verildi
KARACİĞER RAHATSIZLIĞI
Hilmioğlu’nun
durumu kritik
YOL VE BARAJ YAPIYORLARDI
Şırnak’ta mayın
tuzağı: 4 işçi öldü
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Şõrnak’õn Silopi ilçesi Ballõkaya köyü yakõnla-
rõnda güvenlik barajõnõn yol yapõmõnda çalõşan
işçileri taşõyan minibüs, PKK’li teröristlerin
yola döşediği mayõna çarptõ. Patlamada 4 işçi
öldü, 9’u yaralandõ. Patlamada ölen işçilerin
Murat Dinç, Ramazan Koç, Velat Koç ve
babasõ Ramazan Koç olduğu bildirildi. Yara-
lanan 9 kişi ise Şõrnak Devlet Hastanesi’ne kal-
dõrõldõ. Şõrnak’õn Beytüşşebap ilçesinde ise
dağlõk arazi kesiminde, bölücü terör örgütü
mensuplarõ tarafõndan tuzaklanmõş mayõnõn ön-
ceki gün sabah saatlerinde patlamasõ sonucu 5
güvenlik görevlisi hafif yaralandõ. Hakkâri’nin
Çukurca ilçesinde teröristlerce açõlan taciz ate-
şinde 1 güvenlik görevlisi yaralandõ.
İstanbul Haber Servisi - Karaciğer rahat-
sõzlõğõ nedeniyle İstanbul Üniversitesi (İÜ)
Cerrahpaşa Tõp Fakültesi’nde (CTF) tedavisi
süren eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.
Fatih Hilmioğlu’nun sağlõk durumu ciddiyeti-
ni koruyor. Hilmioğlu’nun kardeşi Hayati Hil-
mioğlu, “Durumu çok ciddi, siroza döndü
gibi. 16 yıldır uyuyan hastalık fırladı” dedi.
CTF’de yapõlan konsültasyonun ardõndan
doktorlarõn Hilmioğlu’na, “hayati tehlikesinin
bulunduğu”na yönelik rapor verdiğini anõm-
satan Hayati Hilmioğlu, kardeşinin durumunun
çok ağõr olduğunu söyledi. Kardeşinin uzun sü-
re hastanede kalmak zorunda olduğunu ifade
eden Hayati Hilmioğlu, hastalõğõnõn yeniden
ortaya çõkmasõnõn strese bağlõ olduğunu ifade
ederek, “Tahliye talebi için avukatlarla gö-
rüşüyoruz. Daha önce iki kez tahliye tale-
binde bulunduk ama bunlar sağlık durumu
gerekçe gösterilerek istenmemişti. Bu kez
sağlık durumu nedeniyle tahliye talebinde
bulunacağız” diye konuştu.
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Tabip
Odasõ, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda
tutukluyken kansere yakalanan ve ihmaller
sonucu yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkır’õn
ölümünün birinci yõlõnda ihmalleri olan 2
doktora 15 gün meslekten men cezasõ verdi.
Okkõr’õn eşi Sabriye Okkır’õn Türk Tabip-
leri Birliği Merkez Konseyi’ne yaptõğõ başvu-
ru üzerine İstanbul Tabip Odasõ’nca başlatõlan
soruşturma tamamlandõ. Onur Kurulu, Haseki
Eğitim ve Araştõrma Hastanesi İç Hastalõklarõ
Uzmanõ Dr. Fatih Çetin’ne, Okkõr’õ “ileri
tetkik ve tedavisi gerektiği ve bunların has-
tanede yatırılarak yapılması gerektiği hal-
de taburcu ettiği”; Bayrampaşa Devlet Has-
tanesi Göğüs Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Musta-
fa Yılmaz’a da Okkõr’õn “ileri tetkik ve te-
davisini yapmadığı, teşhis için önerilen iş-
lemler gerçekleşmeden hastayı taburcu et-
tiği, hastanın durumunu ve ağırlığını sap-
tayamadığı” gerekçeleriyle 15’er gün mes-
lekten alõkoyma cezasõ verdi.
‘Hesap vermekten acizler’
Ö L Ü M Ü N D E N 5 G Ü N Ö N C E T A H L İ Y E E D İ L D İ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Rus Ortodoks Kilisesi Pat-
riği Kirill, Heybeliada’daki Ruh-
ban Okulu’nun açõlabileceğine
ilişkin kendilerine bilgi ulaştõğõ-
nõ belirterek “Buna çok olumlu
bakıyoruz” dedi. Kirill, dini
azõnlõklarõn haklarõ anlamõnda
bazõ somut adõmlarõn atõlmasõ
gerektiğini belirtti.
Patrik Kirill, Ankara’da ilk ola-
rak Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan ile görüştü. Krill’in Er-
doğan’a, “Biz, Rusya’da Da-
vos’taki tavrınızı çok takdir
ettik. Televizyonlardaki ko-
nuşmanızı izleyen Ruslar sizi al-
kışlayarak duygularını dile ge-
tirdi” dediği öğrenildi. Krill’in,
Antalya’ya gelen Rus turistlerin
ibadethane ihtiyaçlarõnõ gündeme
getirdiği, Erdoğan’õn da Antal-
ya’da Rus turistlere her türlü ko-
laylõğõ göstermeye hazõr olduk-
larõnõ söylediği kaydedildi.
Patrik Kirill daha sonra görüş-
tüğü Diyanet İşleri Başkanõ Ali
Bardakoğlu’yla ortak basõn top-
lantõsõ düzenledi. Dini kurumlar
arasõ diyaloğun gelişmesinin din
özgürlüklerinin gelişmesini sağ-
layacağõnõ ifade eden Bardakoğ-
lu, Rusya’da 20 milyon Müslü-
man’õn yaşadõğõnõ ve din özgür-
lüğüne sahip olduklarõnõ belirtti.
Kirill de konuşmasõnda, Türkiye
ziyaretinin Rus Ortodoks Patrik-
liği’ne seçildikten sonra gerçek-
leştirdiği ilk yurtdõşõ ziyareti ol-
duğunu, iki dost ülkeninin iyi
ilişkilerinin ülke dinleri tarafõndan
desteklendiğini kaydetti.
‘Cemaatler yasaya uymalı’
Gazetecilerin Rusya’nõn Fet-
hullah Gülen cemaatinin fali-
yetlerini yasakladõğõnõ hatõrlat-
masõ üzerine Kirill, Rusya’da
faaliyet gösteren dini kurumlarõn
yürürlükte olan mevzuat çerçe-
vesinde faaliyetlerini sürdürmekle
yükümlü olduğuna işaret etti. Di-
ni kurumlarõn faaliyetlerinin hem
Rus yasalarõna aykõrõ olmamasõ
hem de dinler arasõ düşmanlõğõ
kõşkõrtmamasõ gerektiğini belirten
Kirill, Rusya’nõn farklõ dinler
arasõndaki barõşõ bozmaya yöne-
lik girişimlere izin vermeyeceği-
ni kaydetti.
Görüşmelerinde Ruhban Oku-
lu’nun açõlmasõna ilişkin bir iz-
lenip edinip edinmediğine ilişkin
bir soru üzerine Kirill, “Ruhban
Okulu’nun açılabileceğine da-
ir bilgi bize ulaştı” diye konuş-
tu. Dini azõnlõklarõn haklarõ anla-
mõnda bazõ somut adõmlarõn atõl-
masõ gerektiğini belirten Kirill,
“Heybeliada’daki Ruhban
Okulu’nun açılması da doğru
yönde atılacak olumlu bir adım
olacaktır” dedi. Kirill, “Başba-
kan’dan bir yorum alabildiniz
mi” sorusunu “Başbakan ile çok
uzun ve verimli konuşmamız ol-
du ama özellikle bu konu üze-
rine somut yorum alamadık”
diye yanõtladõ.
Rus Ortodoks Kilise-
si Patriği Krill, Diya-
net İşleri Başkanı
Bardakoğlu ile görüş-
tü. Patrik Kirill’in
Diyanet İşleri Baş-
kanlığı’na gelişini gö-
rüntülemek isteyen
foto muhabirleri, ka-
meramanlar ile gü-
venlik görevlileri ara-
sında tartışma yaşan-
dı. Başkanlık’ta bu-
lunan güvenlik gö-
revlileri basın men-
suplarını boğazların-
dan tutarak sert bir
şekilde geri itmeleri
nedeniyle bazı foto
muhabirleri merdi-
venlerden düştü. Gü-
venlik görevlilerinin
sert tavrı basın men-
suplarının tepkisini
çekti. (Fotoğraf:
NECATİ SAVAŞ)
10 NUMARA ÇEKİLDİ
2, 3, 10, 12, 16, 17, 18, 21, 22, 23, 25,
26, 27, 39, 41, 46, 53, 59, 67, 68, 70, 77
Kimyasal yüklü tanker kaçırıldı
ABUJA (AA) - Nijerya’nõn güneyinde faaliyet
gösteren silahlõ örgüt “Nijer Deltasõ’nõ Kurtar-
ma Hareketi” kimyasal madde yüklü ‘Siehem
Peace’ adlõ tankeri kaçõrdõğõnõ açõkladõ. Petrol
zengini Nijer Deltasõ’ndaki militan gruplarõ,
federal hükümetin, ülkenin zengin kaynaklarõ-
na rağmen yoksul kalan güney bölgesine pet-
rol gelirlerinden daha fazla kaynak ayõrmasõ
için mücadele ettiklerini bildiriyor.