25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada TCY’nin bir maddesinde yapılan değişiklik aske- re sivil yargı yolunu açıyor. Genel kanıya göre; sürekli uzlaşıdan, partiler ara- sı diyalogdan söz eden AKP, asker - sivil iki kurum arasında gerginliğe neden olan yasa değişikliğini ger- çekleştirirken muhalafeti saf dışı bıraktı. Bu davranışlarıyla siyasette centilmenlik kuralından yoksun olduklarını kanıtlayan AKP yöneticileri, hu- kuksal rehberleri Adalet Bakanı’nın önderliğinde; Mec- lis genel kuruluna getirdikleri bir önergeyle geniş tar- tışmalara, hatta asker-sivil geniş gerginliğe yol açan değişikliği yasalaştırdılar. Aslında bu değişikliğe girişen AKP’nin asıl amacı demokratik süreci işletmek, asker - sivil yargı ilişki- lerine bir çözüm aramak değil. Asıl amaç askerin yasal yetkilerine el atmak... As- keri sivil yönetimin (AKP iktidarının) emrinde herhangi bir müsteşarlığa dönüştürmek! AKP iktidarı bu yola girerken elbette askerin tep- kisi ve kamuoyunda sert eleştirilerle karşılaşacağını biliyordu. AKP, anayasa aykırı olan değişikliğe bir kulp tak- maya da hazırdı. Nitekim hukuk hocaları, yasanın anayasaya aykı- rı olduğunda birleşirken AKP merkezi aksi sesler ve- riyor. Herhangi bir ihbar, yalancı bir tanık marifetiyle TSK bünyesinde rütbe farkı gözetmeksizin askeri, sivil yar- gıya teslim etmenin kıvancını yaşıyorlar. Halkın hiçbir dönem TSK’ye sarsılmayan güven duygusunu törpülemek için askeri yargı ile sivil yar- gı çatışmasına çanak tutuyorlar. Çatlasalar da patlasalar da bin dereden aksi yön- de açıklamalar yapsalar da, içtenliklerini, askere duy- dukları sevgi ve saygıyı diledikleri kadar dile getirseler de gerçek bu. Ama bir de RTE gerçeği var. Sorumluluğu başkalarının, yeri gelince medyanın, siyasal manevralarında işler sarpa sarınca… muha- lefetin üstüne yıkmaya çalışan RTE… yanmasın di- ye kazı durmadan çevirip duruyor. Muhalefete (Baykal’a) bağırıyor kürsüde geçen pa- zar günü: “…Askerin üzerinden elini çekkk!” RTE’de insaf tatile çıktı... Son çıkışına inanacak olur- sanız: …Gizlice önerge hazırlamış, bir gece yarısı darbesi planlayarak yasa değişikliğini sonuçlandırarak askere sivil yargı yolunu muhalefetin açtığını, askerle hükü- met arasında gerginliğe Baykal’ın neden olduğunu sa- nırsınız. Sanki muhalefet iktidarı kandırmış ve RTE Baykal’a “Çek elini askerden” diye bas bas bağırmak hakkı- nı kendinde buluyor. Siyasal terbiyesi elvermediği için Deniz Baykal; RTE’ye “Hadi oradan be! Sorumluluğu üzerinden at- mak, askere şirin görünmek için başkasına çamur at- ma!” diye yanıt vermiyor. Bitmedi. RTE, polisi demokratik rejimin güvence- si gördüğünü unutuyor. Baykal’ın polisi ikinci bir ordu gibi gördüğünü dü- şünüyor. Bu nedenle CHP liderine, “Çek elini polisin üzerinden” diye sesleniyor. Yetmedi... Yargıyı siyasallaştırmak için elinden ge- leni ardına koymadığı halde RTE, yine Baykal’ı, “Çek elini yargıdan” diye suçluyor. Oysa RTE’nin eli TSK içinde… polis içinde… yar- gının içinde. Elini bu kurumların içinden çekmeyen, çekmesi gereken kişi, ta kendisi! Nasıl bir mantık, nasıl bir kafa yapısı ve siyasal sağ- duyu sahibi ise... Sorumluluklarını, yanlışlarını, sakat siyasal sap- lantılarını başkalarına yükleyerek sütten çıkmış ak ka- şıkmış gibi hep başkalarını… suçluyor! SAYFA 7 TEMMUZ 2009 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 31 Edirne B 34 Kocaeli PB 32 Çanakkale B 31 İzmir PB 33 Manisa PB 35 Aydın PB 36 Denizli Y 34 Zonguldak PB 28 Sinop PB 27 Samsun PB 28 Trabzon PB 27 Giresun PB 28 Ankara Y 32 Eskişehir Y 31 Konya Y 29 Sıvas PB 28 Antalya PB 30 Adana Y 32 Mersin Y 31 Diyarbakır PB 36 Şanlıurfa PB 38 Mardin PB 33 Siirt PB 36 Hakkâri Y 24 Van Y 24 Kars Y 22 Oslo Y 20 Helsinki Y 21 Stockholm Y 22 Londra Y 21 Amsterdam Y 20 Brüksel Y 21 Paris Y 22 Bonn Y 14 Münih Y 22 Berlin Y 24 Budapeşte Y 25 Madrid Y 27 Viyana Y 25 Belgrad Y 27 Sofya Y 29 Roma PB 28 Atina B 31 Zürih Y 22 Moskova PB 29 Aşkabat PB 37 Astana A 32 Taşkent A 38 Bakû PB 28 Bişkek PB 32 Tiflis Y 20 Kahire B 33 Şam B 34 Ülke geneli parçalı zamanla iç kesimleri çok bulutlu, öğle saatlerinden itibaren, İç Ege, İç Anadolu’nun do- ğusu, Bolu, Mersin, Alan- ya, Anamur ile akşam ve gece Çorum, Çankırı, Kı- rıkkale, Karabük ve Kas- tamonu çevreleri sağanak ve gök gürülütülü sağanak yağmurlu geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta 2-4 derece artacak. Türkiye Bir Hukuk Devletiyse Ruhban Okulu Açõlamaz Yrd. Doç. Dr. Orhan ÇEKİÇ riyeti Devleti’nin Hey- beliada Ruhban Okulu üzerinde hiçbir denetim hakkõ olmamalõ, Fener Patrikhanesi bünyesinde, başta Patrik olmak üzere, Kutsal Si- nod ve Metropolitler- den “Türk vatandaşı olmak” şartõ kaldõrõl- malõdõr. Oysa Patrik Hazretle- ri şu hususlarõn altõnõ çizmeli ve mutlaka bel- lemelidir: Arkasõna ABD’yi veya AB’yi ala- rak ileri sürdüğü bu ta- leplerin bağõmsõz, ege- men, laik bir hukuk dev- leti ile bağdaşõr hiçbir yanõ yoktur. Türkiye Cumhuriyeti “bir çadır devleti” de- ğil, “bir hukuk devle- ti”dir. Batõ Trakya’daki soydaşlarõmõz, daha ken- di müftülerini seçme hakkõna dahi müstahak görülmezken, kendisi de Türk vatandaşõ olan bir Patriğin bu tavrõ, bu ülkenin en azõndan hak- sõz yere prestij kaybet- mesine yol açmaktadõr. Buna kimsenin hakkõ yoktur. Bir patrik bile olsa. Baştarafı 2. Sayfada Sabriye Okkõr, eşinin ölümüyle ilgili tüm soruşturmalarõn kapatõldõğõnõ belirtti Ankara’da temaslarda bulunan Patrik Krill, dini azõnlõklarõn haklarõnõ gündeme getirdi ‘Ruhban okulu açılmalı’ İstanbul Haber Ser- visi - Ergenekon soruş- turmasõ kapsamõnda tu- tukluyken kansere yaka- lanan ve ihmaller sonucu yaşamõnõ yitiren Kuddu- si Okkır’õn ölümünün bi- rinci yõlõnda eşi Sabriye Okkır, suçlu ve sorumlular hakkõnda açõlan tüm soruş- turmalarõn kapatõldõğõna dik- kat çekti. Okkõr, “Bir kom- plo kurarak, eşimi orta- dan kaldırdılar. Bu ölümde doktorların, hâkimlerin, savcıların, Adalet Baka- nı’nın hatta Cumhurbaşka- nı’nın bile sorumluluğu var. Ama bu sorumlular hesap ver- mekten acizler” diye konuştu. Okkõr’õn avukatõ Devrim Taş, “Kuddusi Okkır, tanınmaz ha- le gelinceye kadar tek kişilik hücrede tutuldu” dedi. Kuddusi Okkõr’õn eşi Sabriye Okkır, eşinin ölümü üzerinden 1 yõl geçmesine karşõn hukuki an- lamda hiçbir sonuç alamadõklarõ- nõ belirterek, “Doktorlar, hâ- kimler, savcılar yargılanmaz diye hukukun işlemesi engelle- niyor” dedi. Eşinin ölümünden sorumlu olan yetkililerin görev- lerine devam etmesini de eleşti- ren Okkõr şöyle devam etti: “Eşimin ölümünden sorumlu olanlar, suçlu olanlar yalnızca doktorlar değil, cezaevi müdürleri, hâkimler, savcılar, Adalet Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Gül’e kadar herkes sorumlu. Soruşturmalar, protokollere, özel izinlere takı- lıyor. Koma halinde bir hasta hastanelere kabul edilmedi, te- davisi yapılmadı. Tüm doktor- lar ise suçsuz görünüyor. Eşi- min tutuklu oluşu hastanenin sorunu değildi. Doktor doktor- luğunu yapıp hastaya sahip çıkmalıydı.” ‘Yalnız bırakıldı’ Okkõr’õn avukatõ Devrim Taş ise Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde Kuddusi Okkõr’õn ölümüne kadar atanmõş kadrolu bir doktorun bu- lunmadõğõnõ anõmsattõ. Taş, “Tu- tuklu hastaların durumları dü- zenli olarak takip edilmiyor. Okkır, astım teşhisinin konul- masının ardından 6 ay uzman doktora görünemedi. Teşhisin ardından tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilseydi, kan- ser hastası olduğu ortaya çı- kardı. Ancak, tanınmaz hale gelene kadar tek kişilik hücre- de tutuldu. Yanında bir-iki ki- şi daha olsaydı, rahatsızlığı fark edilebilirdi” diye konuştu. Hukuki süreçte yaşananlar ?? Adalet Bakanlõğõ, Okkõr’õn ölümünde sorumluluğu bulunan hâkim ve savcõlar hakkõnda so- ruşturma izni vermedi. Ankara İdare Mahkemesi’nde bakanlõ- ğõn kararõnõn iptali için açõlan davada, duruşma tarihi bekleniyor. ?? Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ Devlet Hastanesi’ndeki ihmal- lerle ilgili soruşturma izni ver- memesi üzerine karar Edirne Bölge İdare Mahkemesi’nde bo- zuldu. Savcõlõk konuya ilişkin id- dianame düzenledi. ?? İstanbul Valiliği, Bayrampa- şa Devlet Hastanesi, Yedikule Göğüs Hastalõklarõ ve Cerrahisi Hastanesi, Haseki Eğitim ve Araş- tõrma Hastanesi’ndeki doktorlar hakkõnda soruşturma izni ver- medi. Bayrampaşa ve Haseki’ye ilişkin itiraz süreci devam eder- ken, Yedikule’deki ihmallerle il- gili ise dosya Bakõrköy Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’na gönderildi. ?? Tekirdağ F Tipi Kapalõ Ce- zaevi müdür yardõmcõsõ hakkõn- da açõlan soruşturmaya takipsiz- lik kararõ verildi. Kararõn iptali için Ağõr Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunuldu. ?? Sürece ilişkin tam yargõ ve tazminat davasõ açõldõ. / IŞIL ÖZGENTÜRK isilozgenturk gmail.com Hõrsõn, acõnõn, delicesine tutkunun, kõskançlõğõn, ihanetin, deliliğin birbirine dolandõğõ, yaşamõn tüm çekiciliğini anlatan bir ayine. Sonra güneş batar. Dostlarõm “Hadi yürü, Mardin’e gidiyoruz” de- diler. Mardin kapõ komşusu değil, en azõndan bir gün önceden hazõrlanmak gerekir. “Ne oluyor” dedim on- lara, “dalga mı geçiyorsunuz”. “Hayır” dediler, “sen yürü bakalım”. Az sonra Suadiye sahilinde Cercis Murat Kona- ğõ’nõn önündeydim. Gülmeye başladõm, Mardin’i da- ha çok Mardin yapan Cercis mutfağõ, işte gelip be- nim pek bir yakõnõma tezgâh açmõştõ. Mardin güvercinlerinin bizi karşõladõğõ lokantanõn bahçesinde oturduk ve beklemeye başladõk. Önce Gü- neydoğu’da ayran içmekte kullanõlan orta boy kaşõklar içinde mezeler geldi ve bize hizmet eden Karadenizli garson tek tek mezelerin nelerden yapõldõğõnõ anlat- tõ, kõsaca şöyle özetlenebilir: Mezopotamya güneşinde kurutulmuş otlar ve girdiği her karõşõma farklõ bir tat veren tahin, bu zengin mönünün baş aktörleriydiler. Sõmsõcak ekmekleri acele bölüşüp mezelere yu- mulduk. Bir süre kimse konuşmadõ, sonra sakinleş- tik ve mezelerin bizde bõraktõğõ tattan söz etmeye baş- ladõk. Bir Antepli olarak ben, birkaç kusur bulmam gerektiğini hissettim ama ne yalan söyleyeyim hiç- bir kusur bulamadõm, masamõz tam bir şölen yeriy- di. Yedi yõl önce, Mardin’de Cercis Murat Konağõ’nõn kapõsõnda misafirlerini hoş geldiniz diye karşõlayan Ebru Hanõm’õn kulaklarõnõ çõnlatmanõn tam sõrasõy- dõ. İstanbul’da yaşayan Ebru Hanõm hayatõnõ turist rehberi olarak kazandõğõ yõllarda Mardin’e götürdü- ğü yabancõlara, o yörenin tatlarõnõ sunacağõ hiçbir yer yokmuş. Bu Ebru Hanõm’õn canõnõ çok sõkmõş ve ne olursa olsun diyerek Mardin’e yerleşip eski tatlarõ ha- yata geçirmeye başlamõş. Bu işte ona en çok yardõm eden kadõnlar olmuş. Kadõnlarõn belleği öylesine güç- lüymüş ki pek çoğunun tarihi yüz yõl kadar eskiye uza- nan yemekler tek tek hatõrlanmõş; bakõr sahanlarda hepsi tek tek hayata yeniden dönmüş. Tabii bölge- nin gene yüz yõl kadar eski Süryani şarabõ da yeni- den masalardaki yerini almõş. Mardin’e her gidenin kapõsõndan içeri girdiği Cercis Murat Konağõ şimdilerde ülkesinin tatlarõnõ ve o tatlarõn yaratõldõğõ coğrafyayõ çok seven bir kadõ- nõn oluşturduğu muhteşem bir vaha. Bu vaha kendini İstanbul’a taşõmõş, iyi de yapmõş. Masamõza pek çoğunun adõnõ ilk kez duyduğum ye- mekler birbiri ardõna gelip duruyor. Çok değil hep- si tadõmlõk ve her seferinde Karadenizli garsonumuz önümüze gelen yemeğin püf noktalarõnõ en ince ay- rõntõsõna kadar anlatõyor. Adeta bir misyon yüklen- miş gibi keyifle işini yapõyor. Güneydoğu’nun hu- yundan mõ, suyundan mõ konakta müşteriler arasõn- da koşturan tüm garsonlar keyifli, işi sadece yemekten sonra isteyene mõrra ikram etmek olan belki de lo- kantanõn tek Mardinli garsonu da öyle. Ona, Türki- ye’nin her yerine göç etmiş Mardinliler midye dol- masõ yaparken onun burada ne işi olduğunu sordu- ğumuzda gülerek yanõtlõyor: “Ben arada dört yıl Di- yarbakır’da kaldım, vaziyet bundan dolayı deği- şiktir.” Bu arada ikram edilen mõrranõn gerçek mõrra ol- duğunu ve içildikten sonra damakta kalan mayhoş, sersemletici tadõn uzun süre devam ettiğini söyle- meliyim. Meraklõsõ ne dediğimi anlamõştõr. Yemekte her zamanki gibi bu coğrafyada doğmanõn ne büyük bir şans olduğunu düşündük. Yer yöresinde ayrõ bir tat, ayrõ bir koku, dünyanõn neresinde yemek çeşidi bu kadar zengin ve bu kadar lezzetli. Bir zamanlar çok beyaz Türkler İstanbul’un her ya- nõnõ kebapçõlar, lahmacuncular sardõ diye yakõnõrlardõ. Bunu hiçbir zaman anlamadõm. Neyse artõk milletin aklõ başõna geldi; lahmacun da bizim, kebap da, mid- ye dolma da, zeytinyağlõ enginar da! Var mõ üstüne... Yok, Anadolu mutfağõnõn üstü- ne yok! Ne de olsa ağzõnõn tadõnõ bilen ve şölenlere çok düşkün 42 uygarlõğõn bize bõraktõğõ bir miras bu. Ne Çin, ne İtalyan bununla baş edebilir. Teşekkürler bu mutfağõn en güzel tatlarõnõ bulup bize sunanlar, sağ olun! Not: Okur dostlarõmdan bazõlarõ yazõlarõmda sõk sõk yinelediğim bizim mahalle kahvesinin nerede oldu- ğunu soruyorlar, kahvemiz Suadiye Halay Sokak’ta Han Cafe. İçini dökmek isteyen buyursun. Ayrõca her- kes için bir hikâye, hediye! Baştarafı Arka Sayfada Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla ilgili yürütülen so- ruşturmada, aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu 33 kişinin gözaltına alınmasının ardından, Tekno- park Danışmanlık şirketinin sa- hibi Kuddusi Okkır, 20 Haziran 2007’de tutuklanarak önce Bay- rampaşa Cezaevi’ne ardından da Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne sevk edilmişti. Cezaevindeyken kansere yakalanan Okkır’ın aile- si 4 kez tahliye talebinde bulun- masına karşın “delilleri kararta- bilir” gerekçesiyle talepleri red- dedilmişti. Bitkisel hayata giren Kuddusi Okkır, 1 Temmuz’da tahliye edilmiş, 6 Temmuz’da ise yaşamını yitirmişti. KUDDUSİ OKKIR’IN ÖLÜMÜ İki doktora 15’er gün ceza verildi KARACİĞER RAHATSIZLIĞI Hilmioğlu’nun durumu kritik YOL VE BARAJ YAPIYORLARDI Şırnak’ta mayın tuzağı: 4 işçi öldü DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şõrnak’õn Silopi ilçesi Ballõkaya köyü yakõnla- rõnda güvenlik barajõnõn yol yapõmõnda çalõşan işçileri taşõyan minibüs, PKK’li teröristlerin yola döşediği mayõna çarptõ. Patlamada 4 işçi öldü, 9’u yaralandõ. Patlamada ölen işçilerin Murat Dinç, Ramazan Koç, Velat Koç ve babasõ Ramazan Koç olduğu bildirildi. Yara- lanan 9 kişi ise Şõrnak Devlet Hastanesi’ne kal- dõrõldõ. Şõrnak’õn Beytüşşebap ilçesinde ise dağlõk arazi kesiminde, bölücü terör örgütü mensuplarõ tarafõndan tuzaklanmõş mayõnõn ön- ceki gün sabah saatlerinde patlamasõ sonucu 5 güvenlik görevlisi hafif yaralandõ. Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde teröristlerce açõlan taciz ate- şinde 1 güvenlik görevlisi yaralandõ. İstanbul Haber Servisi - Karaciğer rahat- sõzlõğõ nedeniyle İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tõp Fakültesi’nde (CTF) tedavisi süren eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu’nun sağlõk durumu ciddiyeti- ni koruyor. Hilmioğlu’nun kardeşi Hayati Hil- mioğlu, “Durumu çok ciddi, siroza döndü gibi. 16 yıldır uyuyan hastalık fırladı” dedi. CTF’de yapõlan konsültasyonun ardõndan doktorlarõn Hilmioğlu’na, “hayati tehlikesinin bulunduğu”na yönelik rapor verdiğini anõm- satan Hayati Hilmioğlu, kardeşinin durumunun çok ağõr olduğunu söyledi. Kardeşinin uzun sü- re hastanede kalmak zorunda olduğunu ifade eden Hayati Hilmioğlu, hastalõğõnõn yeniden ortaya çõkmasõnõn strese bağlõ olduğunu ifade ederek, “Tahliye talebi için avukatlarla gö- rüşüyoruz. Daha önce iki kez tahliye tale- binde bulunduk ama bunlar sağlık durumu gerekçe gösterilerek istenmemişti. Bu kez sağlık durumu nedeniyle tahliye talebinde bulunacağız” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi - İstanbul Tabip Odasõ, Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda tutukluyken kansere yakalanan ve ihmaller sonucu yaşamõnõ yitiren Kuddusi Okkır’õn ölümünün birinci yõlõnda ihmalleri olan 2 doktora 15 gün meslekten men cezasõ verdi. Okkõr’õn eşi Sabriye Okkır’õn Türk Tabip- leri Birliği Merkez Konseyi’ne yaptõğõ başvu- ru üzerine İstanbul Tabip Odasõ’nca başlatõlan soruşturma tamamlandõ. Onur Kurulu, Haseki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi İç Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Fatih Çetin’ne, Okkõr’õ “ileri tetkik ve tedavisi gerektiği ve bunların has- tanede yatırılarak yapılması gerektiği hal- de taburcu ettiği”; Bayrampaşa Devlet Has- tanesi Göğüs Hastalõklarõ Uzmanõ Dr. Musta- fa Yılmaz’a da Okkõr’õn “ileri tetkik ve te- davisini yapmadığı, teşhis için önerilen iş- lemler gerçekleşmeden hastayı taburcu et- tiği, hastanın durumunu ve ağırlığını sap- tayamadığı” gerekçeleriyle 15’er gün mes- lekten alõkoyma cezasõ verdi. ‘Hesap vermekten acizler’ Ö L Ü M Ü N D E N 5 G Ü N Ö N C E T A H L İ Y E E D İ L D İ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Rus Ortodoks Kilisesi Pat- riği Kirill, Heybeliada’daki Ruh- ban Okulu’nun açõlabileceğine ilişkin kendilerine bilgi ulaştõğõ- nõ belirterek “Buna çok olumlu bakıyoruz” dedi. Kirill, dini azõnlõklarõn haklarõ anlamõnda bazõ somut adõmlarõn atõlmasõ gerektiğini belirtti. Patrik Kirill, Ankara’da ilk ola- rak Başbakan Recep Tayyip Er- doğan ile görüştü. Krill’in Er- doğan’a, “Biz, Rusya’da Da- vos’taki tavrınızı çok takdir ettik. Televizyonlardaki ko- nuşmanızı izleyen Ruslar sizi al- kışlayarak duygularını dile ge- tirdi” dediği öğrenildi. Krill’in, Antalya’ya gelen Rus turistlerin ibadethane ihtiyaçlarõnõ gündeme getirdiği, Erdoğan’õn da Antal- ya’da Rus turistlere her türlü ko- laylõğõ göstermeye hazõr olduk- larõnõ söylediği kaydedildi. Patrik Kirill daha sonra görüş- tüğü Diyanet İşleri Başkanõ Ali Bardakoğlu’yla ortak basõn top- lantõsõ düzenledi. Dini kurumlar arasõ diyaloğun gelişmesinin din özgürlüklerinin gelişmesini sağ- layacağõnõ ifade eden Bardakoğ- lu, Rusya’da 20 milyon Müslü- man’õn yaşadõğõnõ ve din özgür- lüğüne sahip olduklarõnõ belirtti. Kirill de konuşmasõnda, Türkiye ziyaretinin Rus Ortodoks Patrik- liği’ne seçildikten sonra gerçek- leştirdiği ilk yurtdõşõ ziyareti ol- duğunu, iki dost ülkeninin iyi ilişkilerinin ülke dinleri tarafõndan desteklendiğini kaydetti. ‘Cemaatler yasaya uymalı’ Gazetecilerin Rusya’nõn Fet- hullah Gülen cemaatinin fali- yetlerini yasakladõğõnõ hatõrlat- masõ üzerine Kirill, Rusya’da faaliyet gösteren dini kurumlarõn yürürlükte olan mevzuat çerçe- vesinde faaliyetlerini sürdürmekle yükümlü olduğuna işaret etti. Di- ni kurumlarõn faaliyetlerinin hem Rus yasalarõna aykõrõ olmamasõ hem de dinler arasõ düşmanlõğõ kõşkõrtmamasõ gerektiğini belirten Kirill, Rusya’nõn farklõ dinler arasõndaki barõşõ bozmaya yöne- lik girişimlere izin vermeyeceği- ni kaydetti. Görüşmelerinde Ruhban Oku- lu’nun açõlmasõna ilişkin bir iz- lenip edinip edinmediğine ilişkin bir soru üzerine Kirill, “Ruhban Okulu’nun açılabileceğine da- ir bilgi bize ulaştı” diye konuş- tu. Dini azõnlõklarõn haklarõ anla- mõnda bazõ somut adõmlarõn atõl- masõ gerektiğini belirten Kirill, “Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nun açılması da doğru yönde atılacak olumlu bir adım olacaktır” dedi. Kirill, “Başba- kan’dan bir yorum alabildiniz mi” sorusunu “Başbakan ile çok uzun ve verimli konuşmamız ol- du ama özellikle bu konu üze- rine somut yorum alamadık” diye yanõtladõ. Rus Ortodoks Kilise- si Patriği Krill, Diya- net İşleri Başkanı Bardakoğlu ile görüş- tü. Patrik Kirill’in Diyanet İşleri Baş- kanlığı’na gelişini gö- rüntülemek isteyen foto muhabirleri, ka- meramanlar ile gü- venlik görevlileri ara- sında tartışma yaşan- dı. Başkanlık’ta bu- lunan güvenlik gö- revlileri basın men- suplarını boğazların- dan tutarak sert bir şekilde geri itmeleri nedeniyle bazı foto muhabirleri merdi- venlerden düştü. Gü- venlik görevlilerinin sert tavrı basın men- suplarının tepkisini çekti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) 10 NUMARA ÇEKİLDİ 2, 3, 10, 12, 16, 17, 18, 21, 22, 23, 25, 26, 27, 39, 41, 46, 53, 59, 67, 68, 70, 77 Kimyasal yüklü tanker kaçırıldı ABUJA (AA) - Nijerya’nõn güneyinde faaliyet gösteren silahlõ örgüt “Nijer Deltasõ’nõ Kurtar- ma Hareketi” kimyasal madde yüklü ‘Siehem Peace’ adlõ tankeri kaçõrdõğõnõ açõkladõ. Petrol zengini Nijer Deltasõ’ndaki militan gruplarõ, federal hükümetin, ülkenin zengin kaynaklarõ- na rağmen yoksul kalan güney bölgesine pet- rol gelirlerinden daha fazla kaynak ayõrmasõ için mücadele ettiklerini bildiriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle