23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 5 TEMMUZ 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Yüreğe Akan Karanfil... Yorgo Seferis’in habercisini bekliyorum... “Işıkta üç kırmızı güvercin alın yazımızı çiziyorlar ışıkta, renkleriyle, davranışlarıyla sevdiğimiz kişilerin.” Ufkun çevresindeyim. Ne gelen var ne giden... Birileri hikâyeler anlatmalı bana. Şehirde kimse kalmamış olsun. Unutulmuş bir şarkı çalsın radyoda. Eski bir sevgili ansızın çıkıp gelsin... Sonsuz gökyüzünün renkleri içinde sesi çınla- sın! Gizli yol fenerleri aydınlatsın her yeri... Hapislik günleri bitsin! Mustafa Balbay’ın Silivri Cezaevi’nden gönder- diği “görülmüştür” mektubunu okuyorum. Şöyle diyor Balbay: “Sevgili Hikmet ağabey; Uzun bir aradan sonra merhaba. Tutukluğumun ilk gününde gönderdiğiniz kitapla- rı ve sıcak selamı almıştım. Kitapların tümünü bitir- dim.” Mektup uzayıp gidiyor... Mustafa gerilimli günleri yazıyor şu sıralar Silivri’de. İcra Kurulu üyemiz avukat Akın Atalay sık sık Si- livri’ye gidiyor Balbay’ı görmek için... Mektubu okurken 23 yıl önceye gittim... Mustafa’nın ne denli iyi bir gazeteci olduğunu bi- lirim, zaten anlatmaya gerek yok, okur da bilir. Yıllarca beraber çalıştık İzmir’de Balbay’la. 1989’da Ankara’ya gitti Balbay. 1992 sonrası Ankara’dan İstanbul’a Haber Mer- kezi Müdürü olarak geldi. İstanbul’da da çalıştık birlikte. Bir cumartesi günü öğleden sonra yazıyorum ya- zımı. Belki bu saatlerde Balbay koğuş arkadaşı Prof. Dr. Ferit Bernay’la birlikte ya sohbet ediyordur ya da ki- tap, gazete okuyordur. Akın Atalay’la kitap göndereceğim Balbay’a. Önümüzdeki günlerde Silivri Cumhuriyet Savcı- lığı’ndan izin alırsam ziyaretine gideceğim. Hapislik günlerini, koğuş arkadaşlıklarını, hü- zünleri, umutları bilirim... Gizsiz ve düşsüz bir yaşam olmaz... Hapislikte daha çok hisseder insan düşsüz ve duygusuz yaşanmayacağını. Maviye, yeşile, çiçeklere, kuşlara hasret! Masalımsı bir dünya kurulur hapislik ve sürgün gün- lerinde. Bir hüzün iner gözlere. Bir zalim leylak pırıltısı, bir mor menekşenin tit- reyişi gelir aklına. Usulca yüzüp giden yıllar anımsanır. Kimi ölümler, acılar, hüzünler... Sevinçler, coşkular... Şair Kemal Özer de sessizce ayrılıp gitti işte sev- gili Balbay! 1950 kuşağının usta şairlerinden birisiydi. Birlikte uzun yıllar çalışmıştık Kemal Özer’le... O İstanbul’da ben İzmir’de. İki yıl önce bir gün gazeteye çıkıp gelmişti... Özer’in “Oğulları Öldürülen Analar”ını (Yordam Ki- tapları) buldum kitaplığımda. Susmanın ve konuşmanın şiirlerini. Yalnızlık, ilgisizlik ve sağırlık. Umursamazlık! Bütün kıyılardan çekilip gitmiş bir denizin uğultu- su kalmıştı kulaklarımızda. “Sen orda başlarsın söylemeye, ben burda bir ağızdan konuşmasak da söylediğimiz bir bırakın bir sevda köprüsü olarak kalsın şu gökkuşağı, şu yürekten yüreğe akan karanfil Sen orda tutarsın soluğunu, ben burda bir haber değmiş sanki kanatlarına kuşların Aynı dili konuşmasak da kaygımız aynı ölüm sanki avucumuza bir konar havalanır Sen orda çırpınır durursun, ben burda nasıl temiz ve ak ise sabahın ilk ışığı İlk yaşam çığlığı doğan bebeğin, gelinin duvağı yine öyle kalsın, kirlenmesin bu savaşla.” İşte böyle Balbay! Mektubunu okuyunca yıllar öncesine bir yolcu- luk yaptım... Menderes Ovası’ndan geçip, Gökova Körfezi’ne indim; Fethiye koylarını dolaşıp, Fethiye üzerinden Antalya’ya geçtim... 89 yazında kanlı sürgünü izlemiştik Aydın’da; aç- lık grevinde olan tutuklu ve hükümlü gençlerle ko- nuşmuştuk hastanede. Kemal Özer’in deyişiyle, sen orda yorgun düşer- sin ben burda. Sen orda sarsıcı bir titreşim içindesin, ben burda. Kanamaya hazır bir çizik, bir sevgi gölgesi... Hava da poyraza döndü yine. Ah şimdi İzmir Kordonboyu’nda oturup anılar de- nizinde dolaşmak vardı. Oysa sen Silivri’de ben burda! Yorga Seferis’in habercisini bekliyorum. Ne gelen var ne giden... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Emekli DGM Savcõsõ Aldan ‘gizli tanõk’ uygulamasõ konusunda dikkat çekici bilgiler verdi ‘Gizlitanõkbeyanõnagüvenmem’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli DGM Savcõsõ Ömer Suha Al- dan, Ergenekon davasõ iddianamelerin- de sõk sõk ifadelerine yer verilen ve sa- nõklara yönelik suçlamalarda temel da- yanak yapõlan “gizli tanık” uygulamasõnõ eleştirerek “Gördüğü ve yaşadığı her şe- yi anlatma kararlılığı gösteren, ancak kimliğini gizleyen bir tanığın beyanı- na güvenmem” dedi. Aldan, ABD’de uy- gulanan sistemi önerdi. Anka Ajansõ’nõn haberine göre, emek- li savcõ Aldan, kendi adõyla kurduğu in- ternet sitesindeki “Gizli Tanık mı-Tanık Koruma mı?” başlõklõ yazõsõnda, Erge- nekon soruşturmasõnda da tartõşõlan “giz- li tanık” uygulamasõ konusunda dikkat çeken bilgilere yer verdi. “Yılların de- neyimi ile açık düşüncemi söyleye- yim. Gördüğü ve yaşadığı her şeyi anlatma kararlılığı gösteren, ancak kimliğini gizleyen bir tanığın beyanı- na güvenmem. Yalan söylediği veya bir suç örgütü içinde bulunup da suçtan kurtulmayı amaçladığını öncelikli ola- rak düşünürüm” diyen Aldan, yazõsõn- da, “Bana kalırsa bu sorunlardan kur- tulmanın tek yolu ABD’de uygula- nan sistemi kabul etmekten geçmek- tedir. ABD’deki uygulamaya göre ta- nık gerçek kimliği, yüzü veya sesi giz- lenmeden duruşmaya çıkmakta, ifa- desini tüm tarafların hazır bulunduğu bir ortamda vermekte, sorulan tüm so- ruları yanıtlamaktadır. İşte bu an- dan itibaren tanığın beyanlarının öne- mine, korunmayı gerektirecek bir ha- lin reel olup olmadığına karar verilip tanık koruma altına alınmakta, şehir veya ülke değiştirmeden, yüz ameli- yatına varıncaya kadar gerekli koru- ma tedbirleri kendisi ve yakınları için yerine getirilmektedir” diyor. Aldan, “gizli tanık” kullanõmõnda ya- şanabilecek olumsuz olaylara ilişkin bir anõsõnõ da şöyle anlattõ: “Yıllar önce Anadolu’da bir yerde kimliği açıklanmayan bir muhbirin bil- gisi doğrultusunda yüklü miktarda eroin ele geçiriliyor. Bir sanık öldü- rülüyor. Bunun üzerine sanık yakınları muhbir olduğunu düşündükleri kişinin evinin önünde pusu kuruyorlar. Evden kucağında çocuğu ile çıkan bu kişi kur- şun yağmuruna tutuluyor. Eylemi ger- çekleştirenler yakalanıp cezalarını çe- kiyorlar. Yıllar sonra ilçeyi ziyarete ge- len bir jandarma astsubayı kendileri- ne eroini ihbar edenin bir başkası ol- duğunu söylemişti. O zaman yok yere öldürülen insan ve çocuğuna çok üzülmüştüm. Mevcut uygulama dola- yısıyla dilerim ‘gizli tanõk’ avı başlamaz ve acı olaylar yaşamayız.” Eski DGM Savcõsõ Aldan, ABD’deki sistemi önerdi. ABD’deki sisteme göre tanõk gerçek kimliği, yüzü veya sesi gizlenmeden duruşmaya çõkõyor, taraflarõn huzurunda ifadesini veriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle