22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Antalya Büyükşehir Belediye Başkanõ Mustafa Akaydõn: Kent zengin ama gelir dağõlõmõ çarpõk ‘İnsan odaklõ bir kent istiyoruz’ Antalya’nõn yeni büyükşehir belediye başkanõ Prof. Dr. Mustafa Akaydın gülmeyi seven bir insan. En zor ve sõkõntõlõ konularda konuşurken bile arada bir yüzünden gülüşünü eksik etmiyor. Hatta Antalya’daki arazi rantlarõ hesaplarõnõ, devraldõğõ borç yükünü anlatõrken bile... Antalya’da dönen fõrõldaklarõ dinlerken benim içim kararõyor. Ama Prof. Akaydõn, bunlarõn üstesinden gelmek için kollarõ sõvadõğõnõ söylerken son gülen iyi güler, izlenimini ediniyorum. - Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine girmeye nasıl karar verdiniz? AKAYDIN - Bildiğiniz gibi Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü seçiminin bütün aşamalarõndan birinci olarak geçmeme rağmen Sayõn Cumhurbaşkanõ beni rektör olarak atamayõ uygun görmedi. Bunun üzerine, “Ben bunu ömrüm boyunca Cumhuriyet’in şeref madalyası olarak taşıyacağım” dedim. Üniversitedeki öğretim üyeliği görevime devam ederken Antalya halkõnõn, sivil toplumunun ve basõnõnõn yoğun bir ilgisi ve desteğiyle karşõlaştõm. Bu yoğun baskõ ve destek beni 1 Aralõk 2008 tarihi itibarõyla politikayla buluşturdu. Sonra CHP’den aday adaylõğõ ve adaylõk geldi. Seçim kampanyam çok güzel geçti. Kazanacağõma dair en ufak bir şüphem olmadõ. Gerçekten de sonuç öyle oldu. Şu anda Antalya’nõn malum sorunlarõyla uğraşan, CHP kökenli ama bu kimliğini belediye başkanlõğõ süresince bir kenara bõrakmõş, halkõn her kesimine hizmet etmeye çalõşan bir belediye başkanõyõm. - Siz, seçimi kazanacağınızdan hiç şüpheniz olmadığını söylediniz ama sizden önceki AKP’li Menderes Türel’in popüler bir belediye başkanı olduğu söyleniyordu. Hatta bir etkinlikte piyano çalması epeyce alkışlanmıştı. Buna ne diyeceksiniz? - Ben hayatõmda hiç seçim kaybetmedim. Önemsediğim dört seçim var. Birisi Tabip Odasõ Başkanlõğõ, ikincisi rektör seçimleri, sonra da belediye başkanlõğõ seçimi. Dolayõsõyla kendime böyle bir güvenim vardõ. Ayrõca halkla buluşmayõ çok iyi sağladõm. Bunda eşimin de çok önemli katkõsõ oldu. Seçim kampanyasõnda sivil toplum gönüllüsü gibi çalõştõ. Bu güvenden dolayõ kendime yüzde 45 gibi bir oy hedeflemiştim. Ama dört puan eksik kaldõ. Sebepleri uzun. Bir başka konu var. Sayõn Türel gerçekten çok medeni bir belediye başkanõydõ. Başbakan tarafõndan çok desteklendi. Basõnla olan ilişkileri de, etik boyutu tartõşmalõ olabilir ama çok iyiydi. Dolayõsõyla da onun seçimden başarõyla çõkacağõna dair bir kanõ vardõ. Ama bende hiç böyle bir kanõ oluşmadõ. Çünkü onun belediye başkanlõğõ döneminde Antalya’ya karşõ yapõlmõş çok ciddi haksõzlõklar vardõ. Bir de ne yazõk ki benim deyimimle belediye başkanlõğõnõ vitrinden yönetti. Halkõn içine hiç giremedi. Hatta bazõ ithal bürokratlar İstanbul Belediyesi’nden Antalya’ya gelerek belediye başkanlõğõnõ onlar yaptõ. Bu görüntü ulusal basõna hiçbir şekilde yansõmadõ. Ama açõkçasõ ben de bundan yararlandõm. - Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak önünüzde baş etmeniz gereken ciddi sorunlar olduğunu biliyoruz. Bunlarla nasıl baş edeceksiniz? - İktidar partisi Antalya’yõ çok önemsiyordu. Antalya’yõ kaybetmesini bir türlü demokratik bir hazmedişle karşõlamadõ. Ondan dolayõ üzerimde çok yoğun bir siyaset ve medya baskõsõ var. - Bir de siz AKP’li Cumhurbaşkanı’nın rektörlüğünü veto etmiş bir kişi olarak adınız epeyce büyük değil mi? - Öyle. Başbakan da bunu siyaset arenasõnda sõkça kullandõ. Dolayõsõyla şu anda herkesin gözü benim üzerimde. Bende bunun tedirginliği tabii ki var. Ama gerçekten tüm yaşamõm boyunca kendime güvenim ve direncimin oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Bunlarõ göğüsleyeceğime inanõyorum. Antalya’nõn en büyük sorunlarõ ne, diye bakarsak şunu söyleyebilirim. Antalya’da bugüne kadar yapõlan imar usulsüzlükleri. Çünkü rantõ çok yüksek bir kent. Arazisi çok değerli. Türkiye’nin birçok kentinde olduğu gibi orada da politikacõlarõn üzerinde usule uygun imar uygulamalarõnõ yapmamalarõ ya da bozmalarõ konusunda çok büyük bir baskõ var. Bakõyorsunuz, çok iyi bir nâzõm plan ortaya çõkõyor. Ama üç-beş yõl sonra politikalar gereği bu bozuluyor. - Bu politikalar yüzünden Antalya bir beton kent görüntüsünde değil mi? - Ne yazõk ki öyle. Uçaktan gündüz Antalya’ya yaklaşõrken havadan baktõğõnõzda algõlõyorsunuz. Bu tablo çok çirkin. Bunun bedeli Antalyalõya çok ağõr olabilir. Bugün çok sevindiğimiz turizm gelirlerimizi yarõn öbür gün kaybetme tehlikesiyle karşõ karşõya kalabiliriz. İkinci önemli sorun, Antalya’nõn Sayõn Türel zamanõnda ulaşõmõyla ilgili çok yanlõş kararlar alõnmõş olmasõdõr. Master planõ yapõlmaksõzõn ulaşõmla ilgili alõnmõş birtakõm kararlar bulunuyor. Bunlarõn birisi Antalya’nõn içinden geçen ve “battı çıktı” denilen köprülü kavşak uygulamalarõ. Son beş yõl içinde bunlar moda oldu. Ama Antalya trafiğini ciddi biçimde olumsuz etkiledi. Bir başka konu da yine ciddi bir master planõ olmaksõzõn Antalya’nõn içinden geçen ve bana da ciddi bir borç olarak intikal eden raylõ sistem. Bu raylõ sistemin planlamasõ iyi yapõlmadõğõ için, bunun güzergâhõ üzerinde bulunan Antalya esnafõ son iki yõldõr son derece ciddi bir mağduriyet yaşadõ. Tabii ki bunun bedeli Türel tarafõndan seçimde ödendi. - Bu raylı sistemden siz ne kadar borç devraldınız? - Bunun iyi bir tarafõ uzun vadeli kredi oluşudur. Aşağõ yukarõ 11 km’lik güzergâhõn tutarõ 388 trilyon lira. Sadece ondan benim devraldõğõm borç bu. Toplam borçlar ise 1.2 katrilyon lira, eski Türk parasõyla. Yeni parayla da 1.2 milyar lira. Artõk, ne yapalõm? Bunlarõ göğüsleyeceğiz. Hem ödemeye çalõşacağõz. Hem yeni borçlar alarak devam edeceğiz. Hedefimiz kenti plansõz, projesiz bõrakmamaktõr. Biz de projeler üreteceğiz. Ben her şeyden önce korumacõ bir belediye başkanõyõm. Çünkü Antalya gibi bir kentin sosyal demokrat belediye başkanõ önce korumaya önem vermelidir. Ama kullanmaya da karşõ değilim. Kullanma ve koruma dengesini, moda deyimiyle, iyi ayarlamak zorundayõz. Ama bu dengede tahterevallinin koruma kõsmõ biraz daha ağõr basmalõ diye düşünüyorum. Şu anda yaptõğõmõz ve yapacağõmõz projelerde insan odaklõ bir kent yönetimini hedefliyoruz. Tabii ki yatõrõma karşõ değiliz. Tabii ki turizm gelirlerinin arttõrõlmasõndan yanayõz. Ama insan odaklõ bir kent hedefliyoruz. - Peki, insan odaklı kentten planlı bir kent mi anlamalıyız? - Evet. Hedefimiz şimdiye kadar yapõlmamõş bir sürü master planõ devreye sokmaktõr. Antalya’nõn kültür kenti kimliğini daha baskõn hale geçirmek istiyoruz. Turizmi Antalya’da sadece altõ ay yaşanan bir anlayõştan 12 ay yaşanan bir anlayõşa çõkarmak için yol gösterici, teşvik edici olmak bizim görevimiz. Dolayõsõyla ortaya koyduğumuz projelerin en önemlilerinden birisi Antalya’da çok sõkõntõ çekilen istihdama bir çözüm bulmaktõr. Antalya özellikle altõ ay yaşayan, altõ ay da yatan bir kent. Eldeki verilere göre 300 bin turizm çalõşanõnõn yüzde 51’i kõşõn işsiz kalabiliyor. - Antalya’nın gelir kaynakları turizm dışında neler? - Antalya gelir kaynaklarõnõn yüzde 40’õnõ turizmden sağlõyor. Bu da çok büyük bir oran. İkinci planda da tarõm geliyor. Kesme çiçek, domates, salatalõk ihracatõ Antalya için önemli. Bunun dõşõnda bir miktar sanayi üretimi, biraz da hizmet sektörü var. Ama turizm çok önemli. Türkiye’ye gelen turistlerin yüzde 35-40’õnõ Antalya misafir ediyor. Yaklaşõk 20 küsur milyon turistin 9 milyonu Antalya’ya geliyor. Bunlar Türkiye’ye sekiz milyar dolar döviz girdisi sağladõlar. Ama önemli sorunlardan birisi bu gelirin ancak üçte birinin Antalya’da kalmasõ. - Neden? - Özellikle vergilerini İstanbul’da ödeyen işadamlarõ nedeniyle bu gelirlerin bir bölümü İstanbul’a, hatta diğer bazõ illere akõyor. Yurtdõşõna da gidebiliyor. Bir de Antalya zengin bir kent olmasõna rağmen gelir dağõlõmõndaki çarpõklõk yüzünden çok ciddi işsizlik ve yoksulluk yaşanõyor. Dolayõsõyla insan odaklõ projelerimiz gerek turizm gerekse de diğer alanlarda istihdam yaratmaya yönelik projeler olmalõdõr. Tabii ki özellikle kõrõlgan toplum kesimlerine, kadõnlara, çocuklara, engellilere, yaşlõlara verilecek sosyal hizmet önceliklerimiz arasõnda. Antalya coğrafi çekiciliğinden dolayõ ciddi bir yaşlõ nüfusa da hizmet veriyor. Hedeflerimiz arasõnda Avrupa üçüncü yaş grubu turizmini kõş aylarõnda Antalya’ya çekmek var. Üniversiteler kenti, sağlõk turizmi kenti Antalya gibi kavramlarõ yerleştirebiliriz. Bunlar için çok uygun bir iklimimiz var. Bütün bu çekimlerden yararlanõp Antalya’nõn istihdam sorununa çözüm yaratmak istiyoruz. - Bir de sizin üzerinde çalıştığınız temiz enerji projeniz var... - Evet, var. Burada da en büyük zenginlik güneş. Ne yazõk ki Türkiye bugüne kadar güneş enerjisini doğru dürüst kullanmadõ. Bu anlayõşõn Antalya’da desteklenmesi, yatõrõmcõ çekilmesi, güneş enerjisinin yaygõn olarak kullanõlmasõ konusunda belediye olarak ciddi bir lider rol oynamak istiyoruz. Bu konuda projeler geliştiriyoruz. Katõ atõk yönetimi için de aynõ şeyler geçerli. Dünya Basketbol Şampiyonasõ Antalya’da yapõlabilir - Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’de olacak. Aday kentlerden biri de Antalya. Geçmiş yönetimin başlattığı yeni bir spor salonu inşaatı vardı. Siz bunu iptal ettiniz ve basketbol düşmanı ilan edildiniz. Niye iptal kararı aldınız? - Aslõnda bunu ben iptal etmedim. İdari yargõnõn bu konuda bir müdahalesi vardõ. Bu inşaatlarõn yapõlacağõ alan idari yargõ kararõna göre plansõz. Belediye Meclisi’nde bu konuda bir plan kararõ alõnmasõ lazõmdõ. Belediye Meclisi’nin aldõğõ plan kararõ çok doğru. Buranõn eskiden olduğu gibi spor alanõ olarak tescil edilmesi yönünde bir karar alõnmõş. Durum bundan ibaret. Antalya’nõn nadir nefes alabileceği alanlardan birisi Sheraton Oteli’nin arkasõnda kõyõya yakõn, Meltem Mahallesi’nde 250 dekarlõk bir alan var. Böyle eşsiz yerler iştah kabartõyor. Türkiye’de yeni moda şu: Bu iştah kabartõcõ yere yatõrõmcõ bulunuyor. Yatõrõmcõ kendisine orada rant sağlanmasõnõ istiyor. Rant dediğiniz yeni alõşveriş merkezi ya da moda olduğu şekilde rezidanslardõr. Bu arazi Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün. O tür bir spor tesisi yapacak gücü yok. Dolayõsõyla şöyle bir teklif götürülüyor: Bu araziyi biz size verelim. Siz burada bir basketbol arenasõ, bir de 30 bin kişilik stadyum yapõn. Antalya’nõn her ikisine de ihtiyacõ var. Ama bunun karşõlõğõnda bu arazinin üçte bir ya da dörtte birlik bir bölümüne sõnõrsõz derinlik, 253 metre yükseklik vererek çok rahat 150- 160 bin metrekareye çõkabilecek bir alan yaratõlmasõ isteniyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 20- 30 milyon Avro’luk bir basketbol arenasõnõ yapmaktan aciz mi? Şu anda top Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nde, ilgili Devlet Bakanõ’nda ve Başbakan’da. Antalya’ya böyle bir yükü yükleme haksõzlõğõ olmamalõ. Ben borçlanma yeteneği bile olmayan bir belediye başkanõyõm. Çünkü belediyelerin borçlanabilmelerinin üst limitleri var. Bu üst limit doldurulduğu için ilgili bakana, “Bu arenayı yapmak benim görevim değil. Ama ben bunu da görev kabul ediyorum. Bana sadece devlet eliyle bir kredi bulun. Benim bulmam mümkün değil. Zaten 1.2 katrilyon lira borçlu olan bir belediye 7 trilyon lira daha borçlanır. Bu riski de göze alıyoruz” dedim. Sanõyorum Antalya’ya yapõlan bu haksõzlõğõn geri dönmesini içlerine sindiremeyen çevreler bunu siyaseten kullanmak istiyorlar. Büyükşehir Belediyesi, basketbol sporuna karşõ diyorlar. Bunun doğru olmadõğõnõ Basketbol Federasyonu Başkanõ da, üstelik FIBA’nõn (Uluslararasõ Basketbol Federasyonu) başkanõ da biliyor. Altõn Portakal’õn faturasõ ağõr - Bir de elinizde bir Altın Portakal Film Festivali meselesi var. Şimdi bunun organizasyon yönetimi değişti. Yeni yönetim fazlasıyla pırıltılı ama masraflı ve içi boş olaylar yaratmak yerine daha halka yayılan bir Altın Portakal Festivali hedefliyorsunuz. Bu yüzden kimi çevrelerden epeyce de eleştiri alıyorsunuz. - Bu konuda benim yönetimime eleştiri olmamalõ diye düşünüyorum. Çünkü biz henüz nasõl bir Altõn Portakal Film Festivali yaratacağõmõzõn örneğini sergilemedik. Dolayõsõyla ben bu eleştirilerin çoğunun son beş yõlda yaşadõğõmõz Altõn Portakal’a yönelik olduğunu düşünüyorum. Özellikle 2008’de temsil ve ağõrlama için çok büyük bütçeler ayrõldõ. Bu paralar hoyratça ve çok da akõlcõ olmayan bir biçimde harcanõyor. Bugün Altõn Portakal, daha önceki yõllara kõyasla artõk Antalya halkõ için bir şey ifade etmiyor. Öyle ki bir akşam sinema ilgilileri grubuyla yemek yedik. Orada çok önemli bir kişi şunu söyledi: “Bir-iki yıl önce Altın Portakal sırasında Antalya’ya gittim. Bir tezgâhtar hanıma Altın Portakal etkinliklerine katılıp katılmadığını sordum. Ama Altın Portakal’dan hiç haberi olmadığını söyledi.” - Yani Altın Portakal’da insanlar kendileri çalıp kendileri mi oynuyorlar? - Biraz öyle oluyor. Çok güzel özetlediniz. Dolayõsõyla biz bu anlayõşõ değiştirmek istiyoruz. Çok değerli bir sanat direktörü atadõk. Vecdi Sayar. Kendisinden çok faydalanacağõmõzõ düşünüyoruz. - Vecdi Sayar’ın sanat direktörlüğüne atanmasıyla ilgili de çok ciddi eleştiriler getirildi. Bu eleştirilerde haklılık payı ne kadar? - Vecdi çok güçlü eleştirel bir bakõş açõsõna sahip olduğu için muhtemelen zamanõnda bu sektörde acõmasõz kabul edilen eleştirilerde bulunabilmiştir. Ama bunu doğal görmeyen ya da bunu tepkiye dönüştüren insanlar var. Aldõğõ en büyük eleştirilerden birisi elitist bir sanat anlayõşõ olabileceği ama sanatõn popülist tarafõnõn da olmasõ gerektiği. Ben her ikisini bir noktada buluşturup dengelemek gerektiğini düşünüyorum. Sanatõn her iki tarafõndan da uzak duramazsõnõz. Halkõn sevdiği sanatõ da Antalya’ya getireceksiniz. Çünkü halka sinema sanatõnõ sevdirecekseniz buna ihtiyacõnõz var. Ama özgün, evrensel sanatsal unsurlarõ kullanmak için biraz da elitist olmak zorundasõnõz. Ben Vecdi Sayar’õn yaklaşõmõnõ benimsiyorum. P O R T R E Prof. Dr. MUSTAFA AKAYDIN Çorum, 1952 doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Tõp Fakültesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Tõp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde ihtisasõnõ yaptõ. 1980’de Antalya Akdeniz Üniversitesi’nin kurucu öğretim kadrosuna katõldõ. Sekiz yõl Akdeniz Üniversitesi’nde rektör yardõmcõlõğõ, dört yõl rektörlüğünün yanõ sõra Üniversitelerarasõ Kurul Başkanlõğõ yaptõ. Ancak ikinci rektörlük seçiminde en yüksek oyu almõş olmasõna karşõn Cumhurbaşkanõ Gül tarafõndan rektörlüğe atanmadõ. 29 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanõ olarak açõk ara oyla seçildi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Maliyet yüksek değil - AKP hükümeti yerel seçimlerde Antalya’yı çok istemesine rağmen CHP’ye kaptırınca, size bu krediyi hâlâ bulur mu? - Ülkesini, Antalya’yõ seviyorsa, Dünya Basketbol Şampiyonasõ’nõn Antalya’da yapõlmasõnõ istiyorsa etik anlayõşõ olan bir hükümet, bulmak zorunda. Bakõn, açõk söylüyorum. FIBA bunun Antalya ayağõndan vazgeçmek istemiyor. Lazõm olan, bulunmayacak bir para değil. Yani Başbakan’õn uçağõnõn maliyetinin yarõsõ kadar bir maliyet. Hükümet isterse bulur. Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü seçiminin bütün aşamalarõndan birinci olarak geçmeme rağmen Sayõn Cumhurbaşkanõ beni rektör olarak atamayõ uygun görmedi. Bunun üzerine, “Ben bunu ömrüm boyunca Cumhuriyetin şeref madalyasõ olarak taşõyacağõm” dedim. Şu anda yaptõğõmõz ve yapacağõmõz projelerde insan odaklõ bir kent yönetimini hedefliyoruz. Tabii ki yatõrõma karşõ değiliz. Tabii ki turizm gelirlerinin arttõrõlmasõndan yanayõz. Ama insan odaklõ bir kent hedefliyoruz. leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle