18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2009 PAZAR 14 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Barenboim ve Düşündürdükleri… Yalnız bu haftanın değil, yılların en müthiş kon- seriydi İstanbul Müzik Festivali’nin kapanış konse- ri. Daniel Barenboim’un La Scala Filarmoni Or- kestrası’nı hem yönettiği hem solist olarak katıldı- ğı konserden söz ediyorum… O gece Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda tek boş yer yoktu. Beklenti yüksekti. İstanbul dinleyicisi bek- lentisinin bin kat karşılığını aldı. O dev salonda ben bunca yoğun sessizlik hiç duymamıştım. Önce festivalin onur ödülünü, “Yaşam Boyu Ba- şarı Ödülü”nü aldı, artından Beethoven’in 3 No’lu Piyano Konçertosu ve Berlioz’un Fantastik Sen- fonisi’yle biz ölümlü dinleyicileri “uçurdu”. Konserden birkaç saat önce, ayağının tozuyla, uçaktan inip basın toplantısı yapmıştı. Oradaydım. Ona sorulan soruların çoğu politikti. Oysa o ısrarla politik bir kişiliği olmadığını söylüyordu. Politik de- ğil insancıldı. Hayatta ne yaptıysa “adalet duygu- suyla”, ayırımcılığa karşı yapmıştı ve yapacaktı. İs- rail vatandaşıyken, Filistin vatandaşlığı alması (Ay- nı zamanda Arjantin ve İspanyol vatandaşlığı da var ama Berlin’de yaşıyor), Ramallah’da konser ve müzik okulları, Edward Said’le birlikte barış çabaları, İsrailli ve Arap genç müzisyenlerle “Doğu – Batı Di- vanı” Orkestrası’nı kurmaları (Ah ne çok özlüyordu o eşsiz dostunu), Gazze şeridinin işgalden arındırı- lıp altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısı vb… Bü- tün bunlar hep o adalet duygusundandı… Konser sırasında bir ara gözyaşlarımı tutamadım. (Beethoven’deydi. İkinci bölümde, piyanonun çok ağırlık kazandığı, belki de eserin en şiirsel ve herkesin soluğunu tuttuğu bölümündeydi…) Eserin olağanüstülüğü, yorumdaki duyarlık… Ama işte belki de bu adalet duygusuydu beni ağ- latan. Ah bu adalet duygusu ne çok cesaret gerek- tiriyordu! Her gün her yanda onlarca senaryo üretilip, o se- naryoları izlemekten yorgun düşen insanların ülke- siydi benimkisi! O senaryolarla insanları hapse tık- tığımız, ölüme mahkûm ettiğimiz bir ülke… Eko- nomisi yüzde 13.8 oranında küçülürken, ekonomi, işsizlik, açlık değil de “Ergenekon” tartışılan, geç- mişte olmuş değil de olamamış darbeleri cezalan- dırmaya çalışan bir hükümetin yönettiği ülke… Hü- kümet başının davanın savcısı olduğunu ilan ettiği ülke… Beethoven’in piyano konçertosunun Rondo bö- lümünde piyanoyla orkestranın uyumuna ve “oyun- ları”na kapıldım... Gece yarıları kelime oyunlarıyla Meclis’ten kanun geçirmek de bir “oyun” muydu? Daha ne oyunlar bekliyordu bizi? Rondo’da tekrar- lar boyunca, iktidarın bu ülkeyi İslamileştirme ça- balarından hiç vazgeçmeyeceği aklıma düştüyse de ardından gelen güçlü Allegro, aklı, bilimi, adalet duy- gusunu güçlendirdi! İkinci bölümde dinlediğimiz Berlioz’un “Fantastik Senfonisi” bestecinin kara sevdasından, karşılık gör- meyen aşkından kaynaklanmış bir eser. Bir başya- pıt. Büyük orkestra için müthiş görkemli, tutkulu, abartılı bir eser… Barenboim ve La Scala Orkes- trası’nın titiz ve mükemmeli yakalayan yorumuyla beş bölüm birbirini izlerken ben içimden bu konser hiç bitmese, hiç bitmese diye dua ediyordum. Bu konser hiç bitmese… Yarın sabah uyandığımda gazetelerde yeni komplolar, yeni senaryolar oku- masam… Fotokopi belgeler, iki dudaktan kin, inti- kam niyetine dökülen iftiralar ortalıkta uçuşmasa… Kana kan intikam çığlıkları atılmasa… Sıvas’ta din- meyen bir yara için, Madımak Oteli için Kültür Ba- kanı Ertuğrul Günay verdiği sözü tutsa… Bu konser hiç bitmese… Atatürk’ü sevmek, saymak suça dönüştürülmese… Bu konser hiç bitmese… Barenboim’un deyişiy- le “dünyayı anlamamıza neden olan”, “tüm insani duy- guları ifade eden” müziğe yaşamımızda daha çok yer açabilsek… Kavgaya değil, müziğe… [email protected] [email protected] Kültür Servisi - Caz nağmeleri, bugün hem İstan- bul sularõnda hem de sokaklarõnda çõnlayacak. İstanbul Caz Festivali’nin geleneksel Caz Va- puru, saat 11.00’de Kabataş İskelesi’nden yola çõkarak Anadolu Kavağõ’na gidecek. Vapur keyfine bu yõl New Orleans cazõna funk ve new wave esintileri katan New Wave Brass Band, re- pertuvarõnda caz standartlarõndan ünlü müzi- kallere binbir parça bulunan İstanbul Saksafon Quartet ve DJ Umut Akgül eşlik edecek. Saat 16.00’da tekrar Kabataş’a dönecek vapurdan ilk ayrõlacaklar New Orleans Band olacak, çünkü topluluk saat 18.00’de Ortaköy Meydanõ’nda da sokaklarõ şenlendirecek. KAYA ÖZSEZGİN Türkiye’de çağdaş anlamda re- sim-heykel müzeciliğinin mi- lat tarihi, Beşiktaş’ta Ata- türk’ün öncü girişimiyle kurulmuş olan ilk resim-heykel müzemizi ve 1937’yi gösteriyor. O tarihten bu ya- na geçen şunca yõl, kuruluştan öncekine kõyasla ne kadar mesafe alabildiğimiz konusunda ciddi bir hesap yapmayõ zo- runlu kõldõğõ gibi, yapamadõklarõmõzõ düşündükçe çağdaşlõğa hak kazan- makta yaya kalmanõn ağõr sorumlulu- ğunu bir kez daha düşünmeye yönel- tecektir bizi. Bugün bünyesinde üç bi- ne yakõn yapõtõ barõndõran müzemiz, kaynağõ Elvah-õ Nakşiye koleksiyonuna dayanan yapõsõyla, aynõ zamanda Ba- tõlõlaşma kültürümüzün kurumlaşma aşamasõndaki somut bir göstergesi ol- ma özelliğini yansõtmasõ bakõmõndan önem taşõmaktadõr. Dolmabahçe Sarayõ’ndan tahsis edil- miş bir mekânda hizmet vermekte olan müze, özellikle 1960’lõ yõllardan bu yana eskiyen ve giderek yõpranan bi- nanõn yarattõğõ sorunlarla boğuşmak, sõ- nõrlõ ödeneklerle bu sorunlarõn üste- sinden gelmek zorunda kalmõş, bitmek bilmeyen kapanma-yeniden açõlma süreçleri içinde neredeyse umutsuz bir gündem maddesi olarak basõnõn il- gi odağõna yerleşmek gibi bir talihsiz- liği hep yaşayagelmiştir. Yakõn zamana kadar çözümü umut- suz bir sorun olarak süregelen Resim- Heykel Müzesi’nde, üç yõl kadar önce Devlet Planlama Teşkilatõ’ndan akta- rõlan bir fonla bakõm ve onarõm çalõş- malarõnõn başlayacağõ haberi duyul- duğunda, müzenin kurtuluşu için yeni bir milat tarihinin başladõğõ umudunu paylaştõk hepimiz ister istemez. Mü- zenin “ma’kûs talihi” yenilmiş mi ola- caktõ böylece? Çatõdan başlayarak bu- gün de sürmekte olan onarõm ve res- torasyon çalõşmalarõ ciddi biçimde ele alõnõnca, Milli Saraylar Dairesi’ne bağlõ bu kurumun, artõk bürokratik ve parasal engelleri aşarak yeni bir döne- min eşiğine geldiği yolundaki beklen- tilerimiz gerçekleşme aşamasõna gel- miş oluyordu. ‘SERGİNİN SERGİSİ’ Kültür kurumlarõ için öngörülen destek, her tür siyasal ve politik yatõ- rõmõn uzağõnda, devletin geleceğine iliş- kin bir yatõrõmdõr ve öyle olmalõdõr. An- cak öyle olabildiğinde, o kurumlarõn ya- şama mal olduğundan ve sürekli bir oluşumla güçlenmesinden söz edile- bilir. İstanbul Resim-Heykel Müzesi, özellikle son yõllarda başka kurumla- ra “ödünç” verdiği yapõtlarla, nere- deyse sanki miadõnõ doldurmuş ve bir kenarda yazgõsõna boyun eğmiş bir mü- ze görüntüsü taşõrken, şimdi önünde- ki taşlaşmõş engelleri aşarak yeni bir canlanmaya mõ tanõklõk ediyor? Umut- larla ve beklentilerle yaşamaya alõşmõş olan bizler için yeni bir umut işareti ol- sa da, onun ötesinde kapsayõcõ bir an- lamõ da yok değildir bu tür bir “can- lanma”nõn. Ama daha işin başõnda bulunduğu- muz ve sõnõrlõ denebilecek bir ödenekle başlatõlan bu canlanmanõn arkasõndan gelmesi zorunlu olan ikinci aşama ya- tõrõm ve çalõşmalar önemlidir asõl. Mü- zenin restorasyonu dõşõnda, bugün “Serginin Sergisi” başlõğõ altõnda se- çilerek teşhir edilen 140 yapõt, 1937’de- ki açõlõşõn anõsõnõ belleklerimizde ta- zeleme fõrsatõnõ verecektir bize. Ancak o tarihten bu yana koleksiyona katõlan yapõtlar, müzenin bugünkü mekânõ baz alõnarak teşhirine olanak verme- yecek bir sayõ oluşturduğuna göre, bir ek yapõya da ihtiyaç göstermektedir. Ayrõca bu yönde gündeme gelmesi ge- reken çözümün, müze deposunda bi- rikmiş yapõtlarõn durumu göz önüne alõndõğõnda “muaccel” olduğu da kuş- ku götürmez. Dünyanõn başka yerlerinde çağdaş müzecilik, tarihsel yapõlarla yeni inşa tekniklerinin devreye girdiği modern yapõlar arasõnda, iki seçenek doğrul- tusunda gelişmektedir. İstanbul Resim- Heykel Müzesi, birinci seçeneğin Tür- kiye ayağõnda, tarihsel misyonuyla örtüşen yapõsallõğõ nedeniyle de her şe- ye karşõn yaşatõlmasõ gereken bir ku- rumdur. (kaya [email protected]) İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ndeki ‘Serginin Sergisi’nde 140 kadar yapõt sergileniyor Resim ve Heykel Müzesi, 1937’de Atatürk’ün öncü girişimiyle açõlmõştõ. Üç yõldõr süren restorasyonu 2010’da tamamlanacak olan müzede düzenlenen ‘Serginin Sergisi’, 1937’deki açõlõşõn anõsõnõ belleklerde tazeleme fõrsatõ veriyor. Prof. MESUT İKTU: Geçen yõl, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kuruluşunun 125. kuruluş yõlõnõ kutladõk, 126 yõlõnda da müzede yaşanan olumlu gelişmeler bizi çok mutlu etti. Bugün gelinen nokta, müzenin ne kadar emin ellerde olduğunun da bir ifadesidir. Bu sergi üniversitemiz mensuplarõnõn elbirliğiyle çalõştõğõ, uluslararasõ başarõ noktasõna ulaştõğõ bir noktadõr. Bir sanat insanõ olarak, sanatla içten ilgilenenlere büyük saygõ duyuyorum. BERAL MADRA: Benim için son derece önemli ve anlamlõ bir açõlõş bu. Bu müzemiz, çok uzun süre kapalõ kaldõ, sonra açõldõ. Ben de 1979’daki açõlõşõnda etkin olan insanlardan biri olduğum, müzenin restore ediliyor oluşu benim için çok şey ifade ediyor. Bir de şu var, insanlarõn Türkiye tarihini bir de resimler üzerinden okuyabilmesi mümkün bu sergiyle. Serginin düzenini, asõlõş biçimini çok beğendim. Resimler, ayrõca Türk modernizmini çok güzel yansõtõyorlar. AYDIN CUMALI: Resimler çok güzel sergilenmiş. Türk resminde hiçbir koleksiyonda olamayacak kadar çok seçkin eser var burada. Şeker Ahmet Paşa’dan başlõyorsun, birdenbire karşõna Halil Paşa çõkõyor; Türk resminin kurucusu. Hayran kaldõm... Biz bunlarõ eskiden uygun olmayan koşullarda görüyorduk. Bu müzeyi sahiplensinler, bu yapõtlar yurtdõşõnda da ilgi görecek nitelikte... BEDRİ BAYKAM: Yõllardõr İRHM’nin içinde bulunduğu durum her birimiz için kanayan yaraydõ. Burada bu kapõlardan içeri girdiğimizde bir aydõr insan görmemiş bir bekçi, size ters ters bakardõ. İnsan girip çõkmõyordu ve Türk modernizminin en önemli çõkõş yõllarõnõn tüm şaheserleri, sanki işkence içinde yavaş bir ölüme terk edilmişti. Bugün bu ayõptan kurtulduğumuzu tescil ederek bu mutlu günü yaşõyoruz. Buna emeği geçen MSGSÜ’ye başta olmak üzere bu sergiye katkõ veren herkese çok teşekkür ediyoruz. Sonuçta genç öğrenciler genç sanatçõlar sanatseverler, Bedri Rahmi’den Osman Hamdi’ye kadar Türk modernizminin temel taşlarõnõn en güzel eserlerini burada bulacaklar. Prof. ZEYNEP İNANKUR (Müze Danışma Kurulu üyesi): Şu anda Türkiye’nin resim ve heykel sanatõ açõsõndan en önemli bir müzesi bu. Hem bina yenilendi hem resimler ortaya çõktõ. Bu bina bu amaçla Atatürk tarafõndan verildi, dolayõsõyla bu binanõn korunmasõ gerekli... Bu yapõtlar bu binaya da çok yakõşõyor. Resimlerin birlikte oluşu çok önemli. Tabii ki yetmiyor ama bir başka bina da verilirse çok iyi olur. 1937’ninbellektazelemesi ‘Türkmodernizmini güzel yansõtõyorlar’ Ali Avni Çelebi’nin ‘Maskeli Balo’ adlı yapıtı da sergideki tablolar arasında. (Tuval üzerine yağlıboya 140x187 cm. Ayrıntı) Kültür Servisi - Semaver Kumpanya, İKSV ve Cultures France’ın düzenlediği ‘Fransa’da Türk Yılı’ etkinlikleri çerçevesinde, bugün 15.30’da Fransa’nın Lille şehrinde Işıl Kasapoğlu’nun yazıp yönettiği ‘Nasreddin Hoca’ adlı oyunu sahneleyecek. Maison Folie de Lille Moulins ve Lille3000’in ortaklaşa dü- zenledikleri “Europe XXL” adlı etkinliğin programında yer alan ve halk kahramanı Nasreddin Hoca ve geleneksel Türk tiyatrosunun Meddah’ını buluşturan oyun, ilk kez 1980’li yıl- larda sahnelenmişti. Tansu Biçer, Aylin Çalap, Serkan Kes- kin ve Sibel Altan’ın rol aldığı oyunun kukla, dekor tasarı- mı ve uygulaması Karina Cheres’e ait. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli kentlerinde ve Avrupa festivallerinde yaklaşık beş yüz kez sahnelenen ‘Nasreddin Hoca’, 2003’te New York’ta Mayfest Festivali’nin yanı sıra 2005’te Sofya Kukla Festivali’nde de ülkemizi temsil etmişti. ‘NasreddinHoca’Fransa’da UNESCO, kentin 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmasõ hatõrõna kararõnõ erteledi ÖZLEM GÜVEMLİ İ stanbul’un “Dünya Kültür Mirası Lis- tesi”nden çõkarõlõp çõkarõlmayacağõ yö- nündeki kararõn bir yõl sonraya ertelen- mesi, “UNESCO Dünya Mirası Komitesi, 2010 Avrupa Kültür Başkentliği sürecine za- rar vermemek için radikal bir karar al- maktan kaçındı” olarak yorumlandõ. Komi- tenin artõk uygulama görmek istediği Tarihi Ya- rõmada’da 2010 Şubat ayõna kadar olumlu adõm- lar atõlmasõ gerekiyor. Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube Başkanõ Eyüp Muhcu, UNESCO’nun 2002’den itibaren Tarihi Yarõmada’daki uy- gulamalarla ilgili İstanbul’a sert eleştirilerde bu- lunduğunu ve eleştirinin dozunu giderek art- tõrdõğõnõ belirtti. Bu eleştirilere karşõn İstanbul’un bugüne dek “Risk Altındaki Kültür Mirası Listesi”ne alõnmamasõnõ, komitenin işlerin daha da kötüye gitmesinden duyduğu endişe- ye bağlayan Muhcu, “Komite radikal bir ka- rar almanın eşiğine geldi. Ancak 2010 sü- recinde İstanbul’un daha fazla zarar gör- memesi için kentin dünya ölçeğinde taşıdı- ğı değerlerin önemini bir kez daha vurgu- layarak olumsuz bir karardan geçici olarak imtina etti. Yöneticilerin artık kente karşı so- rumluluklarını yerine getirmesini bekliyo- ruz” dedi. Muhcu, komitenin şu an radikal bir karar almadõğõnõ ancak son ilerleme raporu dik- kate alõndõğõnda 2010 sonrasõnda İstanbul’un listeden çõkartõlabileceğini vurguladõ. ‘UNESCO BİZDEN BIKTI’ Uluslararasõ Anõtlar ve Sitler Konseyi’nin (ICOMOS) kurucularõndan ve konseyin Tür- kiye Ulusal Komitesi Üyesi Prof. Dr. Cevat Er- der, UNESCO’nun kararõnõ “bıkkınlığın yan- sıması” olarak niteledi. Komitenin İstanbul’a yaptõğõ her ziyaretin ardõndan kentten üzülerek ayrõldõğõnõ anlatan Erder “Heyet 7 yıldır İs- tanbul’a gidip geliyor ve 7-8 maddelik öne- rilerinin yerine getirilmesi için belediye yetkililerine adeta yalvarıyorlar. Ama olum- lu bir adım atılmıyor. İstanbul ile ilgili ha- zırlanan son rapor da bunu gösteriyor. Ra- por, daha öncekilere göre daha sert, gerçekçi ve acı bir tablo çiziyordu” diye konuştu. Er- der, incelemeye gelen heyetin ICOMOS’ta ken- dilerine “Risk altındaki dünya mirası liste- sine alırsak 2010 süreci zarar görür mü” di- ye sorular yönelttiğine dikkat çekerek “Bu en- dişe ile alacakları kararı 1 yıl erteledikleri- ni düşünüyorum. Komitenin hiçbir önerisi bugüne dek yerine getirilmedi. Umarım bi- zi utandıracak bir duruma düşmeyiz” dedi. UNESCO Dünya Mirasõ İzleme Komitesi Üyesi Prof. Dr. Deniz İncedayı da komitenin bir yõl süre tanõmasõna karşõn hazõrlanan en son ilerleme raporunun çok ciddi eleştiriler taşõdõ- ğõnõn altõnõ çizdi. İncedayõ “Komite, artık alan yönetimi planında uygulamaya yönelik olumlu adım görmek istiyor. 2010 sürecini düşünüp ek süre verdiler. Aslında verilen sü- re de çok kısa. 3 yılda yapılamayanlar şubata kadar nasıl yapılacak?” dedi. İstanbul’un, “Dünya Kültür Mirası” listesinden çõkarõlmasõ 2006’da Litvanya’nõn Vilnius kentinde, 2008’de de Kanada’nõn Quebec kentinde düzenlenen UNESCO toplantõlarõnda gündeme gelmişti. 2 toplantõda da eksikliklerini düzeltmek üzere ek süre alan İstanbul’a İspanya’da da ek süre ve- rilerek 3. bir şans tanõndõ. İstanbul, önümüzdeki yõl “Dünya Kültür Mirasõ Listesi”nden çõkarõlabilir mi? Uzmanlara göre, kararõn bir yõl sonraya ertelenmesi kentin, 2010 Avrupa Kültür Başkenti sürecinde zarar görmemesi için. İstanbul’a bir şans daha Cücenoğlu Gürcistan’da Kültür Servisi - Tuncer Cücenoğlu’nun Kadõncõklar, Kõzõlõrmak ve Çõğ adlõ üç oyunu “Oyunlar” başlõğõ altõnda Tiflis Litera Yayõnevi’nce Varlam Nikoladze’nin çevirisiyle Gürcistan’da yayõmlandõ. Yayõnevi, yazarõn ‘Şapka’, ‘Boyacõ’ ve ‘Ah Bir Yoksul Olsam’ adlõ oyunlarõnõ da yayõmlamaya hazõrlanõyor. Kemal Sunal anıldı Kültür Servisi - Türk sinemasõnõn usta oyuncusu Kemal Sunal, vefatõnõn 9. yõlõnda Zincirlikuyu Mezarlõğõ’ndaki mezarõ başõnda anõldõ. Anma törenine, Sunal’õn eşi Gül, kõzõ Ezo ve annesi Saime Sunal katõldõ. Törene, Mardin’de vatani görevini yaptõğõ öğrenilen Ali Sunal katõlamazken, askerden babasõna hitaben yazdõğõ mektup okundu. Bir gazetecinin, “törene sanat dünyasõndan katõlõmõn az olduğunu” ifade etmesi üzerine Gül Sunal, eşinin arkadaşlarõnõn hepsinin kendisini aradõğõnõ, bunun bir anma toplantõsõ değil, ailece yapõlan bir dua olduğunu söyledi. CAZ FESTİVALİ’NDE BUGÜN Caz sokaktan denize her yerde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle