19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Devrim, Cumhuriyet ve Demokrasi 2009 Üniversiteler Giriş Sınavlarının hafta ba- şında yayımlanan sonuçlarının okurlarımızı he- yecanlandırdığı ve pek üzdüğü de kesindir. Eğitim, en başta ailelerin çaresiz derdi... Sınav sonuçlarına göre Karaman, Aydın, Denizli, Kayseri gibi kentler başarı sıralamasının başlarında yer alırken Ankara, İstanbul ve İzmir -adeta- “nal topladı”. İstanbul; Siirt, Bilecik, Iğdır, Bitlis gibi kentlerin arkasında kaldı. Üç büyük kenti çarpan başarısızlık nereden kaynaklanıyor? Üç neden önemli: 1. Göç aldıkları için sınıflar kalabalık, 2. Öğ- retmenler mutsuz, 3. Aileler ilgisiz... Ne var ki, nedenler daha derinlerde, baştan ala- lım! 1923 Devrimi, “Cumhuriyet”i ilan etmesinin hemen arkasından, 1924’te “Eğitim Birliği Yasa- sı”nı çıkarır: Yasa, özetle “öğretim birliği” kavra- mıyla çağdaş eğitimin temellerini atıyordu; dinsel eğitimin yerine laik eğitimi geçiriyordu; eğitime, ay- nı zamanda “ulusal” açıdan bakıyordu. Doğduğu yıllarda, bu yeniliği yaratanların arkasında halkın güveni vardı, ama gerçek şu idi ki, asıl güven, “ül- kenin dört bir yanına pek seyrek yayılmış bir avuç aydın öğretmen kitlesi”ne idi. Eğitimle Aydınlanma ilişkisi, Halkevleriyle, Köy Enstitüleriyle gitgide derinleşir... Cumhuriyet Devrimi, arkasında böyle bir eğitim mirası bırakır. 1950’lerle, demokrasi adına iktidarların hükü- metleri, en başta bu mirası çarçur etmişlerdir. 27 Mayıs Devrimi dönemi dışında, hiçbir hükümet yoktur bu kuralın dışına çıkan. “Öğretim birliği” devrimi, anayasalarda, “Dev- rim Yasaları” adına son hükümler arasında sıra- lanır; ama yıkım sürdürülür. Yıkım adına asıl hünerli olan kadrolar da 2003’te, AKP adıyla iktidara gelir. Parolaları da “Kuran kursları, imam hatipler ve türban”; liseleri de katarak çığ gibi gelişirler. İlk ve ortaöğretim çağındaki çocukların kaldığı cema- at yurtlarının kapıları ne idüğü belirsiz “hoca”la- ra açılır. Özetle, eğitim “laik” olmaktan çıkarılıp “dinsel”leştirilir. Bir elleri üniversitelerdedir. Arkalarında da, “liberal” denen ezberciler... Şu günlerde, asıl yıkılışın haberidir bu! Oradan buradan “eğitim reformları” sesleri du- yuyoruz. Ama yine durup geçmişe bakmalıyız! 1923 Devrimi, Cumhuriyeti ilan ederken, anti- emperyalist, tam bağımsızlıkçı bir felsefi idealden yola çıkıyordu; öyle olduğu için, dinle devleti bir- birinden ayırıyordu, yani “laik”ti; bir yönüyle de “de- mokratik”ti. Bağımsız bir ülkede, laik ve demokratik bir yö- netim. İçinde yaşadığı çağla bütünleşmesi böyle mümkündü... 1923 Devrimi’ni yapanlar, Müslüman bir top- lumun kireçlendirdiği takıntılardan kurtarmak için, laik uygulamalara öncelik tanıdı. Ardından demokrasiye geçti. Ancak, bir noktada gecikmesi oldu: Toprak re- formu yapmadan yola çıktı ve yola çıkarken de “sol” partileri yasakladı. CHP, 1950’de iktidarı, böyle bir ortamda dev- retti. Oysa 1961 Anayasası 1950’de yapılmalıydı... Ama ne olursa olsun, bata çıka, demokrasi yü- rüyecektir ülkemizde. Demokrasisiz Cumhuriyet olmaz Türkiye’de. Öte yandan Cumhuriyetsiz demokrasi de müm- kün değildir; iç içedir bu iki kavram. Öyle olduğu için, anayasamızda “Devrim yasaları”, içi boş bir madde değildir. Ya demokrasisiz demokrasi? Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik olmadan de- mokrasi de olmaz. Demokrasiyi de soyutlamadan kurtarmak gerekiyor... Konunun burasında, okurlarımıza Özdemir İn- ce’nin -Cumhuriyet Kitapları arasında- yeni çıkan Cumhuriyetsiz Demokrasi ile, Demokrasisiz De- mokrasi adlı eserlerini salık veriyoruz. Bu “aykırı yazılar”a, aynı kalemden Yedi Canlı Cumhuriyet’i de eklemeli. Devrim ideolojimizde önemli ve köklü bir deği- şikliği yaşıyoruz... CMYB C M Y B TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Kuzey Irak’ta PKK’nin pasifize edilmesi için çaba harcayan bir strateji merkezi var. ABD, Türkiye ve Irak yönetiminin işbirliğiyle kurulan bu merkez, örgüte karşı hem askeri hem de psikolojik mücadele yürü- tüyor. Merkeze en büyük desteği de peşmergeler veriyor. Kuzey Irak’ta- ki bölgesel Kürt hükümeti, ABD’nin baskısıyla PKK’nin lojistiğini kesmek ve hareket alanını iyice daraltmak için çabalıyor. İran ise Kandil’de sı- kıştırılan teröristlerin kendi sınırını geçmemesi için yaklaşık 1 yıldır operasyonlar yapıyor. Üçlü müdahale merkezinde yü- rütülen çabaların ise sonuç verme- ye başladığı söyleniyor. İddiaya göre PKK’nin özellikle Kürt bölge- sindeki siyasi parti çalışmaları cid- di darbe aldı. Örgüt lojistik çalış- malarını artık eskisi kadar kolayca yürütemiyor. 2009’un ilk 6.5 ayında 30 teröristin öldürülmesi, 45’inin yakalanması ve 70’inin güvenlik güçlerine teslim olması ise örgütteki erozyonu kanıtlıyor! 1 milyonluk miting!.. Peki PKK bu tahribat sürecini durdurmak için ne yapıyor? Örgüt kendi çabalarının dışında hem DTP’nin etkinlikleri hem de Ab- dullah Öcalan’ın uyarılarından yararlanmaya çalışıyor. DTP ope- rasyonların durdurulması için Gü- neydoğu’da “canlı kalkan” ey- lemleri yapıyor. Ancak bu giri- şimlere karşın güvenlik güçlerinin terörist gruplara yönelik operas- yonları sürüyor. Örneğin örgütün yayın organlarından ANF, “ateşkes süreci”nde Türk Silahlı Kuvvetle- ri’nin “84 kara, 19 hava operas- yonu düzenlediğini, militanlarla TSK arasında 22 kez sıcak temas yaşandığını ve 38 teröristin öldü- ğünü” iddia ediyor! DTP’liler ise eylemleri yoğun- laştırmaya çalışıyor. Parti yöneticileri geçti- ğimiz hafta Mersin’de kampa girdi. İşte bu kampta “Kürt sorunu- nun çözümü için” 1 Ey- lül’de Diyarbakır’da 1 milyon kişinin katılaca- ğı bir miting düzenleme kararı alındı. DTP, “Tür- kiye Barış Meclisi” adıyla faaliyet yürüten grubun Kandil Dağı’na gi- derek PKK’lilere çözüm önerileri konusunda tavsiyede bulunması- nı da kararlaştırdı. Toplantıda Ya- şar Kemal gibi aydınlardan olu- şacak bir “akil adamlar” grubunun Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile Kürt sorununun çözümü konu- sunda görüşmelerinin sağlanma- sı benimsendi. Devlet biliyormuş!.. DTP’nin bu toplantısının ardından PKK ise beklendiği gibi “çatışma- sızlık” adını verdiği “ateşkes süreci”ni 1 Eylül’e kadar uzattığını açıkladı. Örgüt, 13 Nisan’da başlattığı süre- ci aslında salt dünya barış günü ol- ması gerekçesiyle değil Öcalan’a odaklanmaları nedeniyle 1 Eylül’e kadar uzattı. Zaten PKK yöneticisi Murat Karayılan da “Öcalan’ın açıklaması beklenen yol haritasının zeminini ol- gunlaştırmak için eylem- sizlik sürecini 1 Eylül’e kadar uzattıklarını” söyle- di! Karayılan, “Başta Sa- yın Cumhurbaşkanı, Ge- nelkurmay Başkanı ve Başbakan olmak üzere, muhalefet liderleri dahil tüm kanaat önderlerini, Apo’nun sunacağı yol haritasıyla ortaya çı- kacak olan tarihi fırsatı doğru de- ğerlendirmeye çağırıyorum” dedi! Öcalan işte “Barış için yol harita- sı” adını verdiği bu çözüm planı üze- rinde hararetle çalışıyor, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamaların sa- tır aralarında da çözüm planıyla il- gili ipuçları veriyor. Öcalan’ın en geç 20 Ağustos’ta avukatları aracılığıyla açıklayacağı planda “tek devlet”, “tek bayrak” vurgusunu yapması, Kürtçe üze- rindeki yasakların kaldırılması, PKK’nin silah bırakma koşulları ve özellikle de kendisinin siyasi yaşa- ma nasıl kazandırılması gerektiği ko- nusunda öneriler getirmesi bekle- niyor! 8 Temmuz’daki avukat görüş- mesinde ise Öcalan ilginç bir açık- lamada da bulundu. PKK lideri açıklayacağı “çözüm için yol haritası planı”nı hem Cumhurbaşkanı Gül hem de Başbakan Erdoğan’ın bil- diğini öne sürdü. Öcalan, “Ben de- mokratik çözüm için Gül’e, Erdo- ğan’a, birçok yere mektup yazmış- tım. Hepsinin benim çözüm öneri- lerimden de haberi var” dedi! Kandil’e gönderilecek arabulu- cular, çatışmasızlık sürecine çekil- diği öne sürülen teröristler, Türkiye içinde “barış” iddiasıyla yürütülen gi- rişimler ve DTP’nin eylemleri... Bun- ların hiçbiri şu an için çok şey ifade etmiyor! PKK içinde halen tek karar verici Öcalan olduğuna göre, Kürt siyaseti, örgütün 30 yıllık tarihinin dönemecine 1 Eylül’de gelebile- ceğine inanıyor! İşte Öcalan bu dö- nemecin güzergâhını hazırlamak için İmralı’daki 6 metrekarelik hüc- resinde derin stratejiler üretiyor!.. Devlet ‘İmralı Planı’nı Biliyor mu?.. Gökçek’in Akay Kavşağõ ile ilgili uygulamalarõnõ eski Anakent Belediye Başkanõ Karayalçõn sert bir dille eleştirdi ‘Beceriksiz yönetimin işi’ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Eski Ankara Anakent Belediye Başkanõ Murat Karayalçın, AKP’li Ankara Anakent Belediye Başkanõ Melih Gökçek’in Akay kavşağõ ile il- gili uygulamalarõ hakkõnda, “Bir be- lediye yönetiminin, yasalara ve teknik kurallara uygun olarak ha- zırlayamadığı bir inşaatın, Ankara için nelere mal olduğunu gördük” dedi. Çankaya Belediye Başkanõ Bü- lent Tanık da Ankara Anakent Be- lediyesi’nin kent merkezini yok etmek istediğini belirtti. Ankara’nõn merkezi noktalarõndan Akay kavşağõ ile ilgili olarak, Anakent Belediye Başkanõ Melih Gökçek’e yö- nelik tepkiler sürüyor. Konuyla ilgi- li değerlendirmelerde bulunan eski Ankara Anakent Belediye Başkanõ Murat Karayalçõn, “Ankara’da do- ğalgaz işletmesini yönetemeyen, iş- letmeyi özelleştirme idaresine dev- reden, metro yapmayı beceremeyen bir belediye yönetiminin, yasalara ve teknik kurallara uygun olarak hazırlayamadığı bir inşaatın, An- kara için nelere mal olduğunu gör- dük. Hiçbir şeyi beceremeyen bir yönetim, gördük ki bunu da bece- rememiş. Bunu da yasalara, ku- rallara uygun bir biçimde yapa- mamış. Yaşanan sorunlar belediye yönetiminin ne şekilde olduğunun en çarpıcı örneğidir, Ankaralılara hayırlı olsun” dedi. Çankaya Belediye Başkanõ Tanõk da Akay Kavşağõ ile ilgili yetki ve so- rumluluğun Ankara Anakent Bele- diyesi’nde olduğunu belirterek Çan- kaya Belediyesi olarak konuya ilişkin teklifte bulunabileceklerini ve yardõm edebileceklerini söyledi. Ulaşõmõ ra- hatlatmaya yönelik tekliflerinden bi- rinin “merkeze gidiş gelişlerde oto- mobil kullanımını aza indirecek toplu taşımacılık düzeninin kalite- li, erişilebilir hale getirilmesi” ol- duğunu belirten Tanõk, bunun yapõl- masõ halinde, kentin merkezine, kal- bine aşõrõ basõnç yapacak düzenle- melerden kaçõnõlmõş olunacağõnõ vur- guladõ. Şehir Plancõlarõ Odasõ Genel Baş- kanõ Doç. Dr. Tarık Şengül de ko- nuya ilişkin dün yaptõğõ yazõlõ açõk- lamada, “Başta Şehir Plancıları Odası olmak üzere, meslek odala- rının ve ilgili uzmanların tüm uya- rıları, açtıkları davalar ve söz ko- nusu uygulamayı durdurmaya yö- nelik mahkeme kararlarına karşın Ankara Anakent Belediyesi, Akay katlı kavşağını inşa etmiştir. Bugün gelinen noktada, Belediye Başkanı Melih Gökçek ilk kez mahkeme ka- rarına uyacağını belirtmektedir. Ancak bu hukuka saygıdan çok, toplum karşısında, kendi siyasal ra- kiplerini zor duruma düşürme kaygısından kaynaklanmaktadır” dedi. BÜTÇEYİ SARSTI AKP’nin seçim bedeli ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Merkezi Yönetim Büt- çesi’nin, 2009 yõlõnõn ilk yarõ- sõnda 23.2 milyar lira açõk ver- mesinde, AKP’nin 29 Mart’taki yerel seçimler nedeniyle yaptõğõ popülist harcamalarõn etkisi bü- yük oldu. Ana bütçe kalemleri içinde en büyük artõş, yüzde 30.9 ile, popülist harcamalarõn yer aldõğõ cari transferler kale- minde oluştu. Maliye Bakanlõğõ’nõn açõkladõ- ğõ, haziran ayõ ile ocak-haziran dönemi bütçe uygulama sonuç- larõna göre, 2009 yõlõnõn ilk yarõ- sõnda da bütçe harcamalarõ, 2008 yõlõna göre yüzde 24.1 artarak 124 milyar 831 milyon liraya çõ- karken, bütçe gelirleri ise yüzde 0.9 azalarak 101 milyar 626 mil- yon liraya düştü. Bütçe 2008 yõlõnõn ilk 6 ayõn- da 1 milyar 917 milyon lira olan fazla verirken, bu yõlõn aynõ dö- neminde, 23 milyar 205 milyon lira açõk verdi. İlk 6 aylõk dö- nemdeki faiz dõşõ fazla rakamõ da 22 milyar 657 milyon liradan, 4 milyar 38 milyon liraya düştü. Böylece faiz dõşõ fazlada da yüz- de 82.2’lik bir gerileme meyda- na geldi. Popülist harcamalar seçimle arttı Bu yõlõn ilk altõ ayõnda bütçe- de faiz hariç harcamalar yüzde 22.2 artarak 97 milyar 589 mil- yon liraya çõktõ. Bu artõşõn içinde en önemli kalemler, seçime yö- nelik popülist harcamalarõn ya- põldõğõ cari transferler kalemi ol- du. Cari transferler kalemi, tüm harcama kalemleri içinde yüzde 30,9’luk artõşla en fazla yükse- len harcama kalemi olurken, toplam cari transferler 46 milyar 97 milyon liraya ulaştõ. Belediyelere ve tarımsal kesime destek Cari transferlerin içinde sağ- lõk, emeklilik ve sosyal yardõm giderleri için geçen yõla göre yüzde 46.2 artõşla 25 milyar 722 milyon lira transfer yapõldõ. Ay- nõ şekilde bütçeden tarõmsal des- tekleme için 3 milyar 661 mil- yon lira, yerel yönetimler payõ olarak da 7 milyar 940 milyon lira harcandõ. İlk 6 ayda mal ve hizmet alõmlarõna da bir önceki yõla göre enflasyonun oldukça üstünde yüzde 16.8 artarak, 10 milyar 699 milyon liraya çõktõ. Eski Ankara Anakent Belediye Başkanõ Murat Karayalçõn, “Yaşanan sorunlar belediye yönetiminin ne şekilde olduğunun en çarpõcõ örneğidir, Ankaralõlara hayõrlõ olsun” dedi. Şüpheliler hakkõnda TCK 301. madde uyarõnca da soruşturma yürütüldüğü belirtildi Kızılay olayına hapis istemiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kõzõlay Konur Sokak ve civarõnda geçen ay çõkan olaylarõn ardõndan, 14 kişi hakkõnda “görevli memuru kesici aletle kas- ten yaralama”, “görevli memurlara direnme”, “hakaret” ve “özel ve ka- mu malına zarar vermek” suçlarõndan dava açõldõ. An- kara Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõ’nca hazõrlanan iddiana- mede, 6 aydan 17 yõla kadar değişen sürelerle hapis ce- zasõna çarptõrõlmasõ istenen şüpheliler hakkõnda, Türk Ceza Yasasõ’nõn (TCK) 301. maddesi uyarõnca ayrõ bir soruşturma daha yürütüldü- ğü kaydedildi. Cumhuriyet Savcõsõ Ci- hat İpekçi’nin hazõrladõğõ iddianamede, 2 Haziran 2009’da Kõzõlay Konur So- kak, Yüksel Caddesi ve ci- varõnda toplanarak slogan atan şüphelilerin, şikâyetçi Uzay Çobaner’e ait olan Papağan Fuarõ isimli işyeri- ne taş ve sopalarla saldõrarak 4 bin 500-5 bin TL civarõn- da maddi hasara neden ol- duklarõ belirtildi. İddianamede, şüphelilerin, olay yerine gelen güvenlik güçlerine, “Türkiye Cum- huriyeti’ni ve onun polisi- ni tanımadıklarını, Türki- ye Cumhuriyeti polisi de dahil olmak üzere hiçbir otoritenin sözlerini dikka- te almayacaklarını söyle- dikleri” belirtildi. Şüphelilerden Çağatay Öndersoy’un, sopayla “Kahrolsun Türkiye Cum- huriyeti ve onun köpekleri, kahpe polisler” diyerek müşteki Komiser Yardõmcõ- sõ Mustafa Aktan’õn kafa- sõna vurduğu dile getirilen id- dianamede, Eşref Cin dõ- şõndaki şüphelilerin de aynõ sõrada, sopalarla polis me- murlarõ Selami Şafak, Bü- lent Turan, Nurettin Çelik ve Alparslan Çelik’i yara- ladõklarõ kaydedildi. ‘Bariyeri açmadı’ İddianamede, Çankaya Be- lediyesi’nde görevli, şüphe- li Eşref Cin’e, sokak girişin- de bulunan elektronik bari- yerin kaldõrõlmasõ gerektiği söylendiği, ancak Cin’in bu- nu yapmadõğõ, bariyerden uzaklaştõğõ, bu şekilde, bir polis ekibinin geri çõkõşõnõ en- gelleyerek mahsur kalmasõ- na neden olduğuna dikkat çekildi. “Güvenlik güçlerinin zor kullanarak, şüphelileri et- kisiz hale getirip gözaltına aldığı” kaydedilen iddiana- mede, şüpheliler Çağatay Öndersoy, Ozan Karapı- nar, Osman Nuri Orhan, Miraç Vayiç, Mehmet Ay- doğan, Mehmet Bar, Hik- met Tanıl, Halil Cengiz Gültekin, Halil Sönmez, Eşref Cin, Erhan Şatur, Emre Erdik, Ulaş Alper Baybüke ve Arif Can Ba- kır’õn, “görevli memuru kesici aletle kasten yarala- ma”, “görevli memurlara direnme”, “hakaret” ve “özel ve kamu malına zarar vermek” suçlarõndan, 6 ay- dan 17 yõla kadar değişen sü- relerle hapis cezasõna çarptõ- rõlmalarõ talep edildi. KESK’ten sürgün protestosu Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Adana İl Müdürlüğü’nde çalışan KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi Ali Yıldırım’ın Kozan’a, İbrahim Arslan’ın Ceyhan’a sürgün edilmesi protesto edildi. KESK üyesi kamu emekçileri yürüyüş düzenleyip SGK yönetimini kınadı, sürgün kararının iptalini istedi. Sefa Özler Caddesi’nde bulunan BES binası önünde toplanan KESK üyeleri, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Sürgün kararı geri alınsın”, “SGK yönetimi istifa”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atarak Seyhan Sosyal Güvenlik Merkezi önüne dek yürüdü. Alkış ve ıslıklarla SGK yönetimini protesto eden kitle, sendikal çalışmalarından dolayı BES üyesi Ali Yıldırım ve İbrahim Arslan’ın Adana’nın ilçelerine sürgün edilmesine tepki gösterdi. Sürgün kararının kaldırılmasını isteyen kitle adına açıklama yapan BES Adana Şube Başkanı Sinan Tunç, SGK Adana İl Müdürlüğü’nde çok sayıda usulsüz iş yapıldığını savladı. Çalışanlara baskı uygulandığını ve kurumda yolsuzluk yapıldığını ileri süren Tunç, “Bu haksızlıklara ve oyunlara karşı çıkan Ali Yıldırım Kozan’a, İbrahim Arslan ise Ceyhan’a sürgün edilmiştir. Bu kararın geri alınmasını ve SGK yönetiminin istifa etmesini istiyoruz” dedi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) Güneydoğu’da 1980’lerin başında faaliyete başlayan dinci gruplar kendi- lerini genellikle “cemaat” olarak niteli- yordu. Bu gruplar içinde şiddeti ön pla- na çıkartan bir kesim ise kısa sürede korku saçarak büyüdü ve kendi yan- daşlarını da saf dışı bırakarak önemli bir güç haline geldi. Bu grup bir süre sonra sol kökenli Kürtleri ve PKK sempatizanlarını hedef almaya başlayınca “Hizbulkontra” diye isimlendirildi. Dinci grup ise hem bu ta- nımlamayı hem de Hizbullah is- mini kabul etmedi. Zaten dö- nemin MİT Müsteşarı Teoman Koman da “Hangi Hizbullah? Bir İran’daki Hizbullah vardır bir de PKK’nin baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar” yanıtını vererek örgütün gizliliğine kat- kı sunmuştu! Örgüt lideri Hüseyin Veli- oğlu 17 Ocak 2000’de Bey- koz’daki operasyonda öldü- rülene kadar örgüt “Hizbullah” sapta- masını hep reddetti. Ancak 2003’te her şey aniden değişti. Yeraltındaki örgüt dernekler üzerinden siyasallaşma hareketi başlattı ve “Kendi Dilinden Hizbullah” adlı bir kitap yayımlayarak varlığını deşifre etmeye başladı!.. Peki Hizbullah şimdi ne yapıyor?.. Grubun yayın organlarında “Cudi Nu- hoğlu” imzasıyla yazı yazan bir örgüt so- rumlusu sorunun yanıtını şöyle verdi: “Hizbullah Hareketi de bir teşkilat ve hareket olması hasebiyle rastgele in- sanların bir araya gelip bir yapı oluştur- masıyla meydana gelmiş değildir. Hiz- bullah Hareketi ilk temeli atıldığından bu yana amacı ve hedefi net bir hareket olup bütün çalışmalarını ken- di prensipleri çerçevesinde yapmaktadır. Bir hareketin yok oluşu teşkilat ve disip- linden çıkması ile meydana gelir. Yoksa bir hareketin li- derinin şehit olması yenilgi değildir. Bu vecihle bakıldı- ğında Hizbullah teşkilatı, Müslüman Kürt halkı için bir fırsattır. Her yönüyle da- ğınık olan Kürt halkının bir- lik ve vahdetini sağlayacak güçlü, teşkilati bir yapıya ih- tiyaç vardır. Elhamdülillah bu nitelikleri taşıyan 30 yıllık mücadele tecrübesi bulunan Hizbullah Hareketi bu şerefli halkın bağrından çıkmıştır.” Peki Hizbullah bu yazıyla ne anlatmak istiyor?.. Yanıtı çok basit; örgüt parti- leşme sürecinin altyapısını hazırlıyor! ‘Teşkilat’ın Hedefi!.. Teoman Koman
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle