Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Kurbağalaşmak
Neden o son zamanların en şiirsel anlatımıyla
Türkiye’ye “yalnız ve güzel ülkem” dediğini an-
ladım Nuri Bilge Ceylan’ın. Yalnızlığı kendi için-
den geliyor. Güzelliği de öyledir. Yalnızlığının ken-
di içinden gelmesi, içten içe kendisini kemiren
menhus kötülük yüzündendir. İlkelliğin yüzyıllar
boyu paçasına yapışmış olmasındandır. Durumu
zaman zaman fark edenlerin kendilerini ilkel-
liğin hizmetine verme zayıflığıyla yaralı olma-
larındandır. Türkiye yalnız ve güzelse, yalnızlığı
yüreğine musallat olmuş kara kan nedeniyleyse,
güzelliği de tarih boyunca hep hasta görül-
müş, hep gıptayla bakılmış, hep iştah uyan-
dırmış olmasıyla yakından ilgilidir.
Dinlerin ortak coğrafyasında, uygarlıkların har-
man olduğu yerdeyseniz, ideolojilerin kapıştığı
yerdesiniz demektir. İdeoloji tutucudur, gelişme-
nin düşmanıdır, siz ufka bakarken kara toprağa
doğru çevirir yüzünüzü.
Siz dünyanızı yeni bir bakışla, yüzyıllardan
süzülüp gelmiş gerçeği arama kuşkusunun
ışığıyla aydınlatmak isterken, zamanın dışına
düşmüş ideolojilerin düşünmek için fazla ke-
limeye ihtiyaç duymayan hizmetkârları sizi
kutsal olana ihanetle suçlayacaklardır. Ger-
çeğe ulaşma çabasının kuşku dolu güzelliğini on-
lara anlatmakta zorluk çekeceksiniz. Işığın za-
man zaman karardığını göreceksiniz.
Peki, gerçeğin ışığını söndürmek mümkün mü-
dür?
Mümkündür.
Çünkü tarih ileri gidiyorsa, bu ilerleme, hep iki
ileri bir geri giderek gerçekleşti ne yazık ki. Şim-
di de küreselleşme dedikleri bu parıltılı ortaçağın
kendini gizleyebildiği bir tekno-ideolojisi var. Bu
tekno-ideoloji her şeyi sahte bir ışık altında bize
bilim, ilerleme diye yutturabiliyorsa durup dü-
şünmenin zamanı gelmiş demektir.
Savaşları neden neredeyse hiç ara verme-
den yeni savaşlar izliyor, düşünmek gerekir.
Milyonu aşkın insanın katilleri Irak’tan çekilir-
ken yeni savaş planlarını neden gündeme ge-
tiriyorlar bakmak gerekir.
Bu kötücül ideolojinin başka bir beslenme yo-
lu yoktur.
Ama bizim yalnız ve güzel ülkemiz, her gün bi-
raz daha düğümleri sıkılaştırılan ideolojik ağın
içinde kendi kendine gülümseyen ve olup biteni
izlemekten başka bir şey yapamayan bir saflıkla
yaşayıp gidiyor.
Yalnızlığı içindeki kötülükle baş başa kalma-
sındandır.
Güzelliğiyse iştah kabartıyor.
Kadim ideolojilerin kara dumanları, yaşayıp
göçmüş uygarlıklardan kalanları, gerçeğe giden
kuşkuyu besleyen hakikati örtmeye, izlerini sil-
meye, ne varsa yıkmaya devam ediyor.
İlkellik, ilkelliğin coğrafyasını gübrelemiş iktidar-
ların koruması altındadır. İlkelliği zaman zaman fark
edenlerin kendilerini ilkelliğin hizmetine verme za-
yıflığından kurtulamamaları, ne yazık, ideolojilerin
paçamıza sımsıkı yapıştıklarının işaretidir.
Topkapı Sarayı’nda İdil Biret konserini bas-
maya yeltenenlerin ertesi gün Çatlı’nın mezarın-
da basın toplantısı yapmaları, onların cüretinin,
bizim yalnızlığımızın işaretidir.
Kurbağanın yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde
ölmeye başladığını gösteriyor. “Petrol ve do-
ğalgaz boruları ülkemizi boydan boya geçip
gitsin, ama geçip giderken gelirimizi arttırmak
yerine bizi Batı‘ya bağlasın” diyenlerse güzel-
liğimizi dile getiriyorlar. Dışarının her zaman işta-
hını kabartmış güzelliğimizi.
Yalnızlığımızı içimizdeki kötülüğün şerrinden
kurtarmadıkça, güzelliğimizi korumanın çaresine
bakmadıkça zordur işimiz. Biliyorum, “ne zaman
kolaydı ki” diyorsunuz içinizden. Haklısınız ve
benim bu soruya verecek umut dolu bir cevabım
yok. Bütün tarihsel iyimserliğime rağmen karam-
sarım.
Suyun gitgide daha fazla ısındığını hissediyo-
rum. Siz de her gün biraz daha fazla kurbağa-
laştığımızın farkında mısınız? Değil misiniz?
Ama işte bu nedenle çoğalıyor yalnızlığımız, bu
nedenle hâlâ iştah kabartıyor güzelliğimiz.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Hatay Valiliği’ne atanan Amasya Valisi Celalettin Lekesiz’in “helalleşme” çağrõsõ
yaptõğõ veda mesajõnõn Amasya Camisi’nde okunmasõ, TBMM gündemine taşõndõ
‘Alacağõ olanlar bana gelsin’
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Hatay Valiliği’ne atanan
Amasya Valisi Celalettin Leke-
siz’in “helalleşme” çağrõsõ yaptõğõ
veda mesajõnõn Amasya Cami-
si’nde okunmasõ, TBMM günde-
mine taşõndõ. Lekesiz “şahsından
herhangi bir şekilde alacağı ol-
duğunu iddia eden vatandaşları
30 Haziran akşamına kadar ken-
disine bizzat müracaat etmeye”
çağõrõrken, CHP Amasya Millet-
vekili Hüseyin Ünsal “Şeri hu-
kukta geçerli anlayışın ortaya
konması ve mesajının camilerde
okunması, AKP kadrolaşması-
nın çok somut örneğidir” dedi.
Bakanlar Kurulu’nun 12 Haziran
2009 tarihli kararõyla Hatay Valili-
ği’ne atanan Amasya Valisi Cela-
lettin Lekesiz, yeni görevine başladõ.
Lekesiz, Hatay’a gitmeden önce ya-
yõmladõğõ veda mesajõnda, 4 Ağus-
tos 2005 günü başladõğõ görevinden
Hatay Valisi olarak atanmasõ ne-
deniyle ayrõldõğõnõ vurguladõ.
Lekesiz, “Görev yaptığım süre
içerisinde hak, hakikat ve adalet
ölçüleri içerisinde olmaya azami
derecede özen gösterdim. Bu ko-
nuda gösterdiğim bütün hassasi-
yete rağmen farkında olmadı-
ğım ve şahsımda herhangi bir şe-
kilde alacağı olduğunu iddia eden
vatandaşlarımızın 30 Haziran
2009 Salı günü saat 17.30’a kadar
tarafıma bizzat müracaat etme-
lerini istirham ederim” çağrõsõ
yaptõ.
Lekesiz’in bu mesajõnõn cuma
günü Amasya Camisi’nde okun-
duğuna dikkat çekildi.
ÜNSAL: KADROLAŞMANIN SOMUT BİR ÖRNEĞİ
Bu olaya tepki gösteren CHP
Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal
şöyle konuştu: “Valilik makamı
görevini yaptığı süre içerisinde
geçerli hukuk kurallarına uyar.
Yasal mevzuata, İl Özel İdaresi
Yasası’na uyarak görevini yürü-
tür. ‘Alacak’tan kastı, herhalde
buradaki çarşı-pazar, bakkal, dük-
kân borçları değil. Şeri anlamda,
bir alacak ve helalleşmeyi kaste-
diyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin
valisi, yasalar dahilinde görev yap-
ması gerekirken, başka ölçüleri ko-
yarak Türkiye’yi şeriatın eşiğine
getirme noktasına getirmeye gay-
ret eden AKP iktidarına ayak uy-
durduğunu bir kez daha ispat et-
miş oluyor. Ülkemizin ve valilik
makamının ne hale geldiğini somut
biçimde ortaya koyuyor.”
Ünsal, konunun Meclis gündemi-
ne taşõnmasõnda yarar gördüğünü
bildirdi. Ünsal, daha önce de se-
çimlerden önceki son 3 günde dev-
let memurlarõnõn Amasya köylerine
gidip Sosyal Yardõmlaşma ve Da-
yanõşma Vakfõ adõna para dağõttõğõ-
nõ TBMM gündemine taşõmõştõ.
Ünsal, “Devlet memurları resmi
araçlarla köylere gidip para da-
ğıttı. AKP memuru gibi çalışan bir
yönetici kadrosuyla adil koşullar-
da seçime gitmedik” dedi.
Hüseyin Ünsal.
MAHMUT ORAL
DİYARBAKIR - Bit-
lis’in Ahlat ilçesine bağ-
lõ Ovakõşla beldesinin
Yoğurtyemez köyünde
2000 yõlõnda askerlerin
yargõlandõğõ bir davada
tanõklõk yapmak isterken
kaybolan korucubaşõ Ce-
mil Tokar’õn yakõnlarõ,
Ergenekon davasõna mü-
dahil olmaya hazõrlanõ-
yor.
İddialara göre, Ova-
kõşla Karakol Komutanõ
Yüzbaşõ Gürcan Sercan
1997 yõlõnda 16 adet Ka-
laşnikof marka silahõ, ta-
nesi 800 milyon liradan
sivillere sattõ. Satõş şikâ-
yet konusu olunca, si-
lahlar paralarõ geri veril-
meden toplandõ.
Duruşmaya 4 gün
kala kayboldu
Şikâyet üzerine kara-
kolda görevli 1 yüzbaşõ,
1 asteğmen ve 1 özel tim
mensubu hakkõnda dava
açõldõ. Açõlan davanõn
duruşmasõna 4 gün kala
Mayõs 2000’de evine Ah-
lat Ovakõşla Karako-
lu’ndan telefon edilerek
karakola çağõrõlan dava-
nõn tek tanõğõ Yoğurtye-
mez köyü muhtarõ ve ko-
rucubaşõ Cemil To-
kar’dan bir daha haber
alõnamadõ. Dava sonucu
kurmay albay rütbesi ile
Şõrnak 22. Sõnõr Tugay
Komutanlõğõ’nda görev
yaptõğõ belirtilen, döne-
min karakol komutanõ
Yüzbaşõ Gürcan Sercan
ile asteğmen Ercüment
Oral beraat ederken da-
va sürecinde firar eden
özel harekâtçõ polis me-
muru ise 2008 yõlõnda
Bursa’da tutuklandõ. 4
ay tutkulu kalan polis
memuru daha sonra ser-
best bõrakõldõ.
Müdahil olacaklar
Kaybedildiğinde 53
yaşõnda olan Cemil To-
kar’õn ailesi olayõn üze-
rinde 9 yõl geçtikten son-
ra hukuk mücadelesi ver-
meye hazõrlanõyor. İlk
zamanlar can güvenlik-
lerinden dolayõ dava aça-
madõklarõnõ anlatan Bişar
Tokar, ağabeyinin akõ-
betini öğrenmek için bü-
tün yollarõ deneyecekle-
rini vurguladõ. Ergenekon
davasõyla birlikte yõllar
sonra girişimde bulun-
maya hazõrlandõklarõnõ
belirten Tokar, “Birkaç
kez Bitlis İl Jandarma
Komutanlığı’na gittik.
Ancak hiçbir haber ala-
madık. Bize bilgi dahi
verilmedi” dedi.
Korucubaşõnõn eşi Fik-
riye Tokar ise şöyle ko-
nuştu:
“Eşim bir akşam sa-
at 16.00 sıralarında ev-
deyken telefon çaldı.
Telefona baktığımda,
kim diye sorduğumda
jandarma karakolun-
dan aradıklarını, koca-
mın karakola gelmesi
gerektiğini söylediler.
Ardından kocam tele-
fonu benden aldı ve ko-
nuşmaya devam etti.
Telefonu kapattığında
acilen karakola gitme-
si gerektiğini söyledi ve
çıkıp karakola gitti. O
günden beri kendisin-
den bir haber alama-
dık. Kocam karakola
çağrılmadan önce jan-
darmanın köylüye sat-
tığı 16 tane silah vardı.
Her biri o dönemde 8
milyona satılmıştı. Da-
ha sonra çatışma var di-
ye kocamın o silahları
toplamasını ve geri ka-
rakola vermesini iste-
diler. O silahların 8 ta-
nesi toplanabildi, geri
kalanı ise bulunamadı.
Kocam toplanan o si-
lahların parasını iste-
diğinde ise işte böyle
ortadan kayboldu. Bu
kadar senenin hesabı-
nın sorulmasını istiyo-
rum.”
TANIKLIK YAPACAKTI, KAYBOLDU
Cemil Tokar’õn
yakõnlarõ,
müdahil olmaya
hazõrlanõyor
İstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon soruşturmasõnõn 2. iddianamesi so-
nucu açõlan davanõn tutuklu sanõkla-
rõndan emekli Albay Arif Doğan
hakkõnda verilen sağlõk raporunda,
“cezaevi şartlarında tedavi ile şifa
bulamayacağı” belirtildi.
Halen Haseki Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nin 1. Dahiliye bölümünde
tedavisi devam eden emekli Albay Do-
ğan’õn avukatlarõnõn talebi üzerine
düzenlenen raporda, Doğan’õn iç has-
talõklarõ, göz, ortopedi, kardiyoloji ve
psikiyatri alanlarõnda muayene edildiği
belirtildi. Raporda, hastada “dör-
düncü aşamada kalp yetmezliği,
koroner arter hastalığı, geçirilmiş
koroner by-pass operasyonu, koro-
ner stent uygulaması, diyabet, orta
derecede işitme kaybı, diyabete bağ-
lı görme bozukluğu, sol ayakta da-
ha şiddetli olan düşük ayak sen-
dromu ve anksiyete bozukluğu”nun
tespit edildiği kaydedildi.
Raporun sonuç bölümünde ise
“Mevcut hastalıklar tedavi ile son-
landırılacak tipte değildir. Halen
içinde bulunduğu tedavi koşulları ki-
şide psikolojik sıkıntı ve stres kay-
nağıdır. Tedavisinin sağlıklı yürü-
tülmesine engeldir. Rahatsızlıkları
cezaevi koşullarında tedavi ile şifa
bulamaz” denildi.
Doğan’õn avukatlarõndan Coşkun
Atılgan, hastanenin verdiği bu rapo-
run ardõndan Poyraz Hukuk Bürosu
adõna avukat Uğur Poyraz tarafõndan
davanõn açõldõğõ İstanbul 13. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ne müvekkilinin
tahliye edilmesine ilişkin dilekçe ve-
rildiğini söyledi.
İncelenmesine karar verildi
Atõlgan, tahliye talebini reddeden
mahkemenin Adli Tõp Kurumu Baş-
kanlõğõ’ndan istenen rapor geldikten
sonra Doğan’õn tutukluluk halinin in-
celenmesine karar verdiğini belirtti.
Hastanenin verdiği rapora göre Do-
ğan’õn kalbinin yüzde 20’sinin çalõş-
tõğõnõ ifade eden avukat Atõlgan, mü-
vekkilinin ayakta duramadõğõnõ ve
yürüyemediğini ifade etti.
Atõlgan ayrõca, emekli Albay Do-
ğan’õn Ankara’da gözaltõna alõnmadan
15-20 gün önce by-pass ameliyatõ ol-
duğunu, tutuklandõktan sonra bir süre
cezaevinde kaldõğõnõ, ancak sõrasõyla
Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eği-
tim ve Araştõrma Hastanesi, Silivri
Devlet Hastanesi ve yaklaşõk 4 aydan
beri de Haseki Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõğõnõ
kaydetti.
‘Doğan cezaevinde tedavi olamaz’
İstanbul Haber Servisi - TAYAD’lõ aileler, tutuklu
kanser hastasõ Güler Zere’nin tahliye edilmesi için
gerekli raporun İstanbul Adli Tõp Kurumu tarafõndan
1 haftadõr verilmemesine tepki gösterdi. Zere için gün-
lerin değil saniyelerin sayõldõğõ bir noktaya varõldõ-
ğõna dikkat çekildi.
Yenibosna’daki İstanbul Adli Tõp Kurumu önün-
de protesto gösterisi yapan TAYAD’lõ aileler adõna
yapõlan açõklamada, Adli Tõp’ta yapõlacak 10 daki-
kalõk bir muayene için ağõr hasta olmasõna karşõn Ze-
re’ye 28 saatlik bir yolculuk yaptõrõldõğõ, bu muaye-
nenin üzerinden 9 gün geçmesine karşõn hâlâ rapor
verilmediği belirtildi. Daha önce ameliyat edildiği tüm
hastanelerin, raporlarõnda “Güler Zere’nin sağlık ko-
şulları hapishanede kalmaya elverişli değil” gö-
rüşünün dile getirildiği anõmsatõlarak idarenin ve Ada-
let Bakanlõğõ’nõn politikalarõ sonucunda Zere’nin kur-
tulabilecekken ölüm noktasõna getirildiği kaydedil-
di. Açõklamada, “Zere’ye yıllarca yaşatılan bu iş-
kencenin hesabını kim verecek? AKP iktidarının
tüm organları ve kuruluşları Zere’yi hapishane-
de öldürmek için tüm yetkilerini kullanıyor” de-
nildi. Zere’nin hastalõğõnõn teşhisi sõrasõnda yaşanan
ihmallerin anlatõldõğõ açõklamaya şöyle devam edil-
di:
“Adana Tabip Odası, Çukurova Üniversitesi
Hastanesi, Adana Adli Tıp Enstitüsü’nün verdi-
ği sağlık koşulları nedeniyle tahliye edilmesi ra-
porlarına rağmen Elbistan infaz savcısı tahliye ka-
rarı vermedi. Zere 9 gün önce 28 saatlik bir yol-
culuktan sonra tekrar muayene edildi. Rapor ver-
mek için ne bekliyorsunuz, ölmesini mi?”
Zere için rapor
hâlâ çõkmadõ
Yatağan’a bağlı Yeşilbağ-
cılar beldesinde Türkiye
Kömür İşletmeleri’nin
(TKİ) istimlak çalışmasından dolayı mağdur olduğunu söyleyen yaklaşık 200 yurttaş, ellerinde pankartlarla işlet-
meyi bastı. Protestocular, yıllardan bu yana taşınmazlarına değerinin altında fiyat verildiğini, kömür çıkarma
işlemi sırasında atılan dinamitlerden sonra evlerinin zarar gördüğünü, TKİ’nin eleman alımlarında adaletsiz dav-
randığını savundular. Daha sonra yetkililerle görüşen yurttaşlar dağıldı. (Fotoğraf: ÖZCAN ÖZGÜR)
İSTİMLAK MAĞDURLARI TKİ’Yİ BASTI
2008’DE YAPTIĞI KONUŞMADA SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME İDDASIYLA DAVA AÇILMIŞTI
Türkkan’ın ‘selam’ davası ertelendi
İstanbul Haber Servisi - Türkiye
Gençlik Birliği (TGB) Kurucu Genel
Başkanõ Adnan Türkkan hakkõnda, 19
Temmuz 2008 tarihinde Kadõköy’de dü-
zenlenen “Atatürk ve Demokrasi Mi-
tingi”nde yaptõğõ konuşma nedeniyle “su-
çu ve suçluyu övme” iddiasõyla açõlan da-
vaya devam edildi. Adliye çõkõşõnda açõk-
lama yapan Türkkan, konuşmasõnda Er-
genekon kapsamõnda tutuklanan aydõnla-
ra selam yolladõğõ için hakkõnda dava açõl-
dõğõnõ belirterek “Bu dava ile hukuk
ayaklar altına alındı. Dava aslında Ata-
türk’ün izinden giden bağımsız Türk
gençliğine açılmıştır” dedi.
Kadõköy 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki
duruşmaya, tutuksuz yargõlanan Türk-
kan ile avukatlarõ katõldõ. Tanõklarõn din-
lenmesinin ardõndan mahkeme, eksiklerin
giderilmesi için duruşmayõ erteledi. Ad-
liye önünde Türkkan’a destek vermek için
toplanan TGB üyeleri de “20 Tem-
muz’da Silivri’deyiz” yazõlõ pankartõ ta-
şõyarak “Atatürk gençliği görev başın-
da”, “Yurtseverler çıkacak hesap so-
racak” sloganlarõnõ attõ. Adliye önünde ba-
sõn açõklamasõ yapan Türkkan, “Konuş-
mamda Ergenekon soruşturması kap-
samında tutuklanan Türkiye’nin değerli
aydınlarına selam göndermiştim. Son-
ra hakkımda ‘suçu ve suçluyu övme’ id-
didasıyla dava açıldı. Mitingin olduğu
zaman Ergenekonla ilgili hiçbir yargı-
lama yapılmamıştı. Henüz mahkeme
önüne çıkarılmamış aydınlarımız bu da-
va ile mahkûm ediliyor. Ve onlara se-
lam gördermek suç sayılıyor” dedi.
Türkkan, davanõn tüm Atatürk gençliğine
karşõ açõlmõş bir dava olduğunu belirterek
bu tür davalarõn kendilerini yõldõramaya-
cağõnõ söyledi.
Açõklamanõn ardõndan TGB’liler, Er-
genekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuk-
lanan gazeteci, yazar ve rektörlerinde
aralarõnda bulunduğu pek çok aydõna
mektup gönderdi. Mektupta, Ergenekon
soruşturmasõ adõ altõnda Atatürkçü ay-
dõnlarõn susturulmaya çalõşõldõğõ belirti-
lerek “TGB olarak Atatürkçü aydınla-
rımızın her zaman yanındayız. Yalnız
değilsiniz” ifadeleri kullanõldõ.