23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Kurbağalaşmak Neden o son zamanların en şiirsel anlatımıyla Türkiye’ye “yalnız ve güzel ülkem” dediğini an- ladım Nuri Bilge Ceylan’ın. Yalnızlığı kendi için- den geliyor. Güzelliği de öyledir. Yalnızlığının ken- di içinden gelmesi, içten içe kendisini kemiren menhus kötülük yüzündendir. İlkelliğin yüzyıllar boyu paçasına yapışmış olmasındandır. Durumu zaman zaman fark edenlerin kendilerini ilkel- liğin hizmetine verme zayıflığıyla yaralı olma- larındandır. Türkiye yalnız ve güzelse, yalnızlığı yüreğine musallat olmuş kara kan nedeniyleyse, güzelliği de tarih boyunca hep hasta görül- müş, hep gıptayla bakılmış, hep iştah uyan- dırmış olmasıyla yakından ilgilidir. Dinlerin ortak coğrafyasında, uygarlıkların har- man olduğu yerdeyseniz, ideolojilerin kapıştığı yerdesiniz demektir. İdeoloji tutucudur, gelişme- nin düşmanıdır, siz ufka bakarken kara toprağa doğru çevirir yüzünüzü. Siz dünyanızı yeni bir bakışla, yüzyıllardan süzülüp gelmiş gerçeği arama kuşkusunun ışığıyla aydınlatmak isterken, zamanın dışına düşmüş ideolojilerin düşünmek için fazla ke- limeye ihtiyaç duymayan hizmetkârları sizi kutsal olana ihanetle suçlayacaklardır. Ger- çeğe ulaşma çabasının kuşku dolu güzelliğini on- lara anlatmakta zorluk çekeceksiniz. Işığın za- man zaman karardığını göreceksiniz. Peki, gerçeğin ışığını söndürmek mümkün mü- dür? Mümkündür. Çünkü tarih ileri gidiyorsa, bu ilerleme, hep iki ileri bir geri giderek gerçekleşti ne yazık ki. Şim- di de küreselleşme dedikleri bu parıltılı ortaçağın kendini gizleyebildiği bir tekno-ideolojisi var. Bu tekno-ideoloji her şeyi sahte bir ışık altında bize bilim, ilerleme diye yutturabiliyorsa durup dü- şünmenin zamanı gelmiş demektir. Savaşları neden neredeyse hiç ara verme- den yeni savaşlar izliyor, düşünmek gerekir. Milyonu aşkın insanın katilleri Irak’tan çekilir- ken yeni savaş planlarını neden gündeme ge- tiriyorlar bakmak gerekir. Bu kötücül ideolojinin başka bir beslenme yo- lu yoktur. Ama bizim yalnız ve güzel ülkemiz, her gün bi- raz daha düğümleri sıkılaştırılan ideolojik ağın içinde kendi kendine gülümseyen ve olup biteni izlemekten başka bir şey yapamayan bir saflıkla yaşayıp gidiyor. Yalnızlığı içindeki kötülükle baş başa kalma- sındandır. Güzelliğiyse iştah kabartıyor. Kadim ideolojilerin kara dumanları, yaşayıp göçmüş uygarlıklardan kalanları, gerçeğe giden kuşkuyu besleyen hakikati örtmeye, izlerini sil- meye, ne varsa yıkmaya devam ediyor. İlkellik, ilkelliğin coğrafyasını gübrelemiş iktidar- ların koruması altındadır. İlkelliği zaman zaman fark edenlerin kendilerini ilkelliğin hizmetine verme za- yıflığından kurtulamamaları, ne yazık, ideolojilerin paçamıza sımsıkı yapıştıklarının işaretidir. Topkapı Sarayı’nda İdil Biret konserini bas- maya yeltenenlerin ertesi gün Çatlı’nın mezarın- da basın toplantısı yapmaları, onların cüretinin, bizim yalnızlığımızın işaretidir. Kurbağanın yavaş yavaş ısıtılan suyun içinde ölmeye başladığını gösteriyor. “Petrol ve do- ğalgaz boruları ülkemizi boydan boya geçip gitsin, ama geçip giderken gelirimizi arttırmak yerine bizi Batı‘ya bağlasın” diyenlerse güzel- liğimizi dile getiriyorlar. Dışarının her zaman işta- hını kabartmış güzelliğimizi. Yalnızlığımızı içimizdeki kötülüğün şerrinden kurtarmadıkça, güzelliğimizi korumanın çaresine bakmadıkça zordur işimiz. Biliyorum, “ne zaman kolaydı ki” diyorsunuz içinizden. Haklısınız ve benim bu soruya verecek umut dolu bir cevabım yok. Bütün tarihsel iyimserliğime rağmen karam- sarım. Suyun gitgide daha fazla ısındığını hissediyo- rum. Siz de her gün biraz daha fazla kurbağa- laştığımızın farkında mısınız? Değil misiniz? Ama işte bu nedenle çoğalıyor yalnızlığımız, bu nedenle hâlâ iştah kabartıyor güzelliğimiz. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Hatay Valiliği’ne atanan Amasya Valisi Celalettin Lekesiz’in “helalleşme” çağrõsõ yaptõğõ veda mesajõnõn Amasya Camisi’nde okunmasõ, TBMM gündemine taşõndõ ‘Alacağõ olanlar bana gelsin’ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Hatay Valiliği’ne atanan Amasya Valisi Celalettin Leke- siz’in “helalleşme” çağrõsõ yaptõğõ veda mesajõnõn Amasya Cami- si’nde okunmasõ, TBMM günde- mine taşõndõ. Lekesiz “şahsından herhangi bir şekilde alacağı ol- duğunu iddia eden vatandaşları 30 Haziran akşamına kadar ken- disine bizzat müracaat etmeye” çağõrõrken, CHP Amasya Millet- vekili Hüseyin Ünsal “Şeri hu- kukta geçerli anlayışın ortaya konması ve mesajının camilerde okunması, AKP kadrolaşması- nın çok somut örneğidir” dedi. Bakanlar Kurulu’nun 12 Haziran 2009 tarihli kararõyla Hatay Valili- ği’ne atanan Amasya Valisi Cela- lettin Lekesiz, yeni görevine başladõ. Lekesiz, Hatay’a gitmeden önce ya- yõmladõğõ veda mesajõnda, 4 Ağus- tos 2005 günü başladõğõ görevinden Hatay Valisi olarak atanmasõ ne- deniyle ayrõldõğõnõ vurguladõ. Lekesiz, “Görev yaptığım süre içerisinde hak, hakikat ve adalet ölçüleri içerisinde olmaya azami derecede özen gösterdim. Bu ko- nuda gösterdiğim bütün hassasi- yete rağmen farkında olmadı- ğım ve şahsımda herhangi bir şe- kilde alacağı olduğunu iddia eden vatandaşlarımızın 30 Haziran 2009 Salı günü saat 17.30’a kadar tarafıma bizzat müracaat etme- lerini istirham ederim” çağrõsõ yaptõ. Lekesiz’in bu mesajõnõn cuma günü Amasya Camisi’nde okun- duğuna dikkat çekildi. ÜNSAL: KADROLAŞMANIN SOMUT BİR ÖRNEĞİ Bu olaya tepki gösteren CHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal şöyle konuştu: “Valilik makamı görevini yaptığı süre içerisinde geçerli hukuk kurallarına uyar. Yasal mevzuata, İl Özel İdaresi Yasası’na uyarak görevini yürü- tür. ‘Alacak’tan kastı, herhalde buradaki çarşı-pazar, bakkal, dük- kân borçları değil. Şeri anlamda, bir alacak ve helalleşmeyi kaste- diyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi, yasalar dahilinde görev yap- ması gerekirken, başka ölçüleri ko- yarak Türkiye’yi şeriatın eşiğine getirme noktasına getirmeye gay- ret eden AKP iktidarına ayak uy- durduğunu bir kez daha ispat et- miş oluyor. Ülkemizin ve valilik makamının ne hale geldiğini somut biçimde ortaya koyuyor.” Ünsal, konunun Meclis gündemi- ne taşõnmasõnda yarar gördüğünü bildirdi. Ünsal, daha önce de se- çimlerden önceki son 3 günde dev- let memurlarõnõn Amasya köylerine gidip Sosyal Yardõmlaşma ve Da- yanõşma Vakfõ adõna para dağõttõğõ- nõ TBMM gündemine taşõmõştõ. Ünsal, “Devlet memurları resmi araçlarla köylere gidip para da- ğıttı. AKP memuru gibi çalışan bir yönetici kadrosuyla adil koşullar- da seçime gitmedik” dedi. Hüseyin Ünsal. MAHMUT ORAL DİYARBAKIR - Bit- lis’in Ahlat ilçesine bağ- lõ Ovakõşla beldesinin Yoğurtyemez köyünde 2000 yõlõnda askerlerin yargõlandõğõ bir davada tanõklõk yapmak isterken kaybolan korucubaşõ Ce- mil Tokar’õn yakõnlarõ, Ergenekon davasõna mü- dahil olmaya hazõrlanõ- yor. İddialara göre, Ova- kõşla Karakol Komutanõ Yüzbaşõ Gürcan Sercan 1997 yõlõnda 16 adet Ka- laşnikof marka silahõ, ta- nesi 800 milyon liradan sivillere sattõ. Satõş şikâ- yet konusu olunca, si- lahlar paralarõ geri veril- meden toplandõ. Duruşmaya 4 gün kala kayboldu Şikâyet üzerine kara- kolda görevli 1 yüzbaşõ, 1 asteğmen ve 1 özel tim mensubu hakkõnda dava açõldõ. Açõlan davanõn duruşmasõna 4 gün kala Mayõs 2000’de evine Ah- lat Ovakõşla Karako- lu’ndan telefon edilerek karakola çağõrõlan dava- nõn tek tanõğõ Yoğurtye- mez köyü muhtarõ ve ko- rucubaşõ Cemil To- kar’dan bir daha haber alõnamadõ. Dava sonucu kurmay albay rütbesi ile Şõrnak 22. Sõnõr Tugay Komutanlõğõ’nda görev yaptõğõ belirtilen, döne- min karakol komutanõ Yüzbaşõ Gürcan Sercan ile asteğmen Ercüment Oral beraat ederken da- va sürecinde firar eden özel harekâtçõ polis me- muru ise 2008 yõlõnda Bursa’da tutuklandõ. 4 ay tutkulu kalan polis memuru daha sonra ser- best bõrakõldõ. Müdahil olacaklar Kaybedildiğinde 53 yaşõnda olan Cemil To- kar’õn ailesi olayõn üze- rinde 9 yõl geçtikten son- ra hukuk mücadelesi ver- meye hazõrlanõyor. İlk zamanlar can güvenlik- lerinden dolayõ dava aça- madõklarõnõ anlatan Bişar Tokar, ağabeyinin akõ- betini öğrenmek için bü- tün yollarõ deneyecekle- rini vurguladõ. Ergenekon davasõyla birlikte yõllar sonra girişimde bulun- maya hazõrlandõklarõnõ belirten Tokar, “Birkaç kez Bitlis İl Jandarma Komutanlığı’na gittik. Ancak hiçbir haber ala- madık. Bize bilgi dahi verilmedi” dedi. Korucubaşõnõn eşi Fik- riye Tokar ise şöyle ko- nuştu: “Eşim bir akşam sa- at 16.00 sıralarında ev- deyken telefon çaldı. Telefona baktığımda, kim diye sorduğumda jandarma karakolun- dan aradıklarını, koca- mın karakola gelmesi gerektiğini söylediler. Ardından kocam tele- fonu benden aldı ve ko- nuşmaya devam etti. Telefonu kapattığında acilen karakola gitme- si gerektiğini söyledi ve çıkıp karakola gitti. O günden beri kendisin- den bir haber alama- dık. Kocam karakola çağrılmadan önce jan- darmanın köylüye sat- tığı 16 tane silah vardı. Her biri o dönemde 8 milyona satılmıştı. Da- ha sonra çatışma var di- ye kocamın o silahları toplamasını ve geri ka- rakola vermesini iste- diler. O silahların 8 ta- nesi toplanabildi, geri kalanı ise bulunamadı. Kocam toplanan o si- lahların parasını iste- diğinde ise işte böyle ortadan kayboldu. Bu kadar senenin hesabı- nın sorulmasını istiyo- rum.” TANIKLIK YAPACAKTI, KAYBOLDU Cemil Tokar’õn yakõnlarõ, müdahil olmaya hazõrlanõyor İstanbul Haber Servisi - Ergene- kon soruşturmasõnõn 2. iddianamesi so- nucu açõlan davanõn tutuklu sanõkla- rõndan emekli Albay Arif Doğan hakkõnda verilen sağlõk raporunda, “cezaevi şartlarında tedavi ile şifa bulamayacağı” belirtildi. Halen Haseki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nin 1. Dahiliye bölümünde tedavisi devam eden emekli Albay Do- ğan’õn avukatlarõnõn talebi üzerine düzenlenen raporda, Doğan’õn iç has- talõklarõ, göz, ortopedi, kardiyoloji ve psikiyatri alanlarõnda muayene edildiği belirtildi. Raporda, hastada “dör- düncü aşamada kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, geçirilmiş koroner by-pass operasyonu, koro- ner stent uygulaması, diyabet, orta derecede işitme kaybı, diyabete bağ- lı görme bozukluğu, sol ayakta da- ha şiddetli olan düşük ayak sen- dromu ve anksiyete bozukluğu”nun tespit edildiği kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde ise “Mevcut hastalıklar tedavi ile son- landırılacak tipte değildir. Halen içinde bulunduğu tedavi koşulları ki- şide psikolojik sıkıntı ve stres kay- nağıdır. Tedavisinin sağlıklı yürü- tülmesine engeldir. Rahatsızlıkları cezaevi koşullarında tedavi ile şifa bulamaz” denildi. Doğan’õn avukatlarõndan Coşkun Atılgan, hastanenin verdiği bu rapo- run ardõndan Poyraz Hukuk Bürosu adõna avukat Uğur Poyraz tarafõndan davanõn açõldõğõ İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne müvekkilinin tahliye edilmesine ilişkin dilekçe ve- rildiğini söyledi. İncelenmesine karar verildi Atõlgan, tahliye talebini reddeden mahkemenin Adli Tõp Kurumu Baş- kanlõğõ’ndan istenen rapor geldikten sonra Doğan’õn tutukluluk halinin in- celenmesine karar verdiğini belirtti. Hastanenin verdiği rapora göre Do- ğan’õn kalbinin yüzde 20’sinin çalõş- tõğõnõ ifade eden avukat Atõlgan, mü- vekkilinin ayakta duramadõğõnõ ve yürüyemediğini ifade etti. Atõlgan ayrõca, emekli Albay Do- ğan’õn Ankara’da gözaltõna alõnmadan 15-20 gün önce by-pass ameliyatõ ol- duğunu, tutuklandõktan sonra bir süre cezaevinde kaldõğõnõ, ancak sõrasõyla Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eği- tim ve Araştõrma Hastanesi, Silivri Devlet Hastanesi ve yaklaşõk 4 aydan beri de Haseki Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde tedavi altõna alõndõğõnõ kaydetti. ‘Doğan cezaevinde tedavi olamaz’ İstanbul Haber Servisi - TAYAD’lõ aileler, tutuklu kanser hastasõ Güler Zere’nin tahliye edilmesi için gerekli raporun İstanbul Adli Tõp Kurumu tarafõndan 1 haftadõr verilmemesine tepki gösterdi. Zere için gün- lerin değil saniyelerin sayõldõğõ bir noktaya varõldõ- ğõna dikkat çekildi. Yenibosna’daki İstanbul Adli Tõp Kurumu önün- de protesto gösterisi yapan TAYAD’lõ aileler adõna yapõlan açõklamada, Adli Tõp’ta yapõlacak 10 daki- kalõk bir muayene için ağõr hasta olmasõna karşõn Ze- re’ye 28 saatlik bir yolculuk yaptõrõldõğõ, bu muaye- nenin üzerinden 9 gün geçmesine karşõn hâlâ rapor verilmediği belirtildi. Daha önce ameliyat edildiği tüm hastanelerin, raporlarõnda “Güler Zere’nin sağlık ko- şulları hapishanede kalmaya elverişli değil” gö- rüşünün dile getirildiği anõmsatõlarak idarenin ve Ada- let Bakanlõğõ’nõn politikalarõ sonucunda Zere’nin kur- tulabilecekken ölüm noktasõna getirildiği kaydedil- di. Açõklamada, “Zere’ye yıllarca yaşatılan bu iş- kencenin hesabını kim verecek? AKP iktidarının tüm organları ve kuruluşları Zere’yi hapishane- de öldürmek için tüm yetkilerini kullanıyor” de- nildi. Zere’nin hastalõğõnõn teşhisi sõrasõnda yaşanan ihmallerin anlatõldõğõ açõklamaya şöyle devam edil- di: “Adana Tabip Odası, Çukurova Üniversitesi Hastanesi, Adana Adli Tıp Enstitüsü’nün verdi- ği sağlık koşulları nedeniyle tahliye edilmesi ra- porlarına rağmen Elbistan infaz savcısı tahliye ka- rarı vermedi. Zere 9 gün önce 28 saatlik bir yol- culuktan sonra tekrar muayene edildi. Rapor ver- mek için ne bekliyorsunuz, ölmesini mi?” Zere için rapor hâlâ çõkmadõ Yatağan’a bağlı Yeşilbağ- cılar beldesinde Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) istimlak çalışmasından dolayı mağdur olduğunu söyleyen yaklaşık 200 yurttaş, ellerinde pankartlarla işlet- meyi bastı. Protestocular, yıllardan bu yana taşınmazlarına değerinin altında fiyat verildiğini, kömür çıkarma işlemi sırasında atılan dinamitlerden sonra evlerinin zarar gördüğünü, TKİ’nin eleman alımlarında adaletsiz dav- randığını savundular. Daha sonra yetkililerle görüşen yurttaşlar dağıldı. (Fotoğraf: ÖZCAN ÖZGÜR) İSTİMLAK MAĞDURLARI TKİ’Yİ BASTI 2008’DE YAPTIĞI KONUŞMADA SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME İDDASIYLA DAVA AÇILMIŞTI Türkkan’ın ‘selam’ davası ertelendi İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Kurucu Genel Başkanõ Adnan Türkkan hakkõnda, 19 Temmuz 2008 tarihinde Kadõköy’de dü- zenlenen “Atatürk ve Demokrasi Mi- tingi”nde yaptõğõ konuşma nedeniyle “su- çu ve suçluyu övme” iddiasõyla açõlan da- vaya devam edildi. Adliye çõkõşõnda açõk- lama yapan Türkkan, konuşmasõnda Er- genekon kapsamõnda tutuklanan aydõnla- ra selam yolladõğõ için hakkõnda dava açõl- dõğõnõ belirterek “Bu dava ile hukuk ayaklar altına alındı. Dava aslında Ata- türk’ün izinden giden bağımsız Türk gençliğine açılmıştır” dedi. Kadõköy 5. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz yargõlanan Türk- kan ile avukatlarõ katõldõ. Tanõklarõn din- lenmesinin ardõndan mahkeme, eksiklerin giderilmesi için duruşmayõ erteledi. Ad- liye önünde Türkkan’a destek vermek için toplanan TGB üyeleri de “20 Tem- muz’da Silivri’deyiz” yazõlõ pankartõ ta- şõyarak “Atatürk gençliği görev başın- da”, “Yurtseverler çıkacak hesap so- racak” sloganlarõnõ attõ. Adliye önünde ba- sõn açõklamasõ yapan Türkkan, “Konuş- mamda Ergenekon soruşturması kap- samında tutuklanan Türkiye’nin değerli aydınlarına selam göndermiştim. Son- ra hakkımda ‘suçu ve suçluyu övme’ id- didasıyla dava açıldı. Mitingin olduğu zaman Ergenekonla ilgili hiçbir yargı- lama yapılmamıştı. Henüz mahkeme önüne çıkarılmamış aydınlarımız bu da- va ile mahkûm ediliyor. Ve onlara se- lam gördermek suç sayılıyor” dedi. Türkkan, davanõn tüm Atatürk gençliğine karşõ açõlmõş bir dava olduğunu belirterek bu tür davalarõn kendilerini yõldõramaya- cağõnõ söyledi. Açõklamanõn ardõndan TGB’liler, Er- genekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuk- lanan gazeteci, yazar ve rektörlerinde aralarõnda bulunduğu pek çok aydõna mektup gönderdi. Mektupta, Ergenekon soruşturmasõ adõ altõnda Atatürkçü ay- dõnlarõn susturulmaya çalõşõldõğõ belirti- lerek “TGB olarak Atatürkçü aydınla- rımızın her zaman yanındayız. Yalnız değilsiniz” ifadeleri kullanõldõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle