25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B K Â M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K Müze ve ören yerine ücretsiz giriş ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’na bağlõ 45 ildeki 83 müze ve ören yerine halkõn ve yabancõ turistlerin ilgisini arttõrmak amacõyla yarõndan itibaren ücretsiz giriş uygulamasõ başlatõlõyor. Tarihi, arkeolojik ve kültürel değerleri tanõtmak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak amacõyla başlanacak uygulamanõn, bu müze ve ören yerlerine ziyaret taleplerini olumlu etkilemesi bekleniyor. Küba’dan bale açılımı Kültür Servisi - İngiliz Kraliyet Balesi, 78 yõllõk tarihinde ilk kez beş gösterilik bir turne için Küba’ya gitti. İngiltere hükümeti ile Castro rejimi arasõndaki siyasi yakõnlaşmaya işaret ettiği söylenen turnedeki gösteriler, balenin başdansçõsõ Carlos Acosta’nõn da hocasõ olan Kübalõ balerin Alicia Alonso’ya ithaf ediliyor. Topluluk, böylece Sovyetler’in Bolşoy Balesi’nden otuz yõl sonra Havana’da sahne alacak ilk yabancõ bale topluluğu olacak. Hayranları Jackson’ı özlüyor Kültür Servisi - Michael Jackson’õn yüzlerce hayranõ, sanatçõnõn ‘geri dönüş’ turnesini 13 Temmuz’da başlatacak olan konserinin yapõlacağõ Londra O2 Arena’daydõ. Babasõ Joe Jackson’õn “Oğlumun sağlõğõ 50 konseri kaldõramazdõ. Kendisi de aslõnda toplam 10 konserlik bir turne yapmak istiyordu” açõklamasõyla gündemi değiştirirken hayranlarõ gösteri merkezinin duvarlarõna onu özlediklerini yazdõlar. Billboard’da yer alan bir habere göre ise Jackson’õn bu turne için yaptõğõ proje görüntülerinden bir derleme yapõlarak son şarkõsõyla birlikte dünya kamuoyuyla paylaşõlmasõ tasarlanõyor. Bu gösterinin Michael Jackson’õn doğum günü olan 29 Ağustos’a yetiştirilmesi hedefleniyor. Zeynep Oral’õn hazõrladõğõ kitapta pek çok fotoğraf, yerli ve yabancõ basõnda çõkmõş birçok eleştiri de yer alõyor K ültür ve Turizm Bakanlõğõ Yayõnla- rõ, Leyla Gencer için yeni bir kitap yazõlmasõnõ öngörünce yine Tut- kunun Romanı’nõn yazarõ Zeynep Oral’a başvurmuştu. O da büyük bir alçakgönüllülükle böyle bir çalõşmanõn sadece editörlüğünü üst- leneceğini, çeşitli yazarlardan anõlar ve görüşler toplayarak yeni bir Leyla Gencer kitabõ oluş- turacağõnõ söylemişti. Oysa elimize ulaşan bu büyük boyutlu, özenle hazõrlanmõş kitabõ gö- rünce şaşmamak elde değildi: Evet, kimi ya- zar, opera sanatçõsõ ve Leyla Hanõm’õ yakõn- dan tanõmõş kişilerden bu kitap için özel ma- kaleler toplanmõş. Ancak daha önceden hiç bil- mediğimiz nice fotoğraf, yerli ve yabancõ ba- sõnda çõkmõş birçok eleştiri, yaşam çizgisi, ödüllerinin listesi, dağarcõğõnõn listesi ve dört besteciyi içeren ders notlarõndan seçmelerle belgesel niteliğinde bir çalõşma ortaya çõkmõş. Zeynep Oral, bu seminer ve konferans notla- rõndan çok küçük bir bölümü aldõğõnõ, daha ni- ce operanõn analizini, ses seçimini içeren teknik ayrõntõlarõ bu kitabõn dõşõnda bõraktõğõ- nõ söylüyor. Aslõnda bu kitabõ okuyan, artõk bundan sonra Leyla Gencer için daha ne yazõlabilir ki, diyebilir. Oysa bundan sonra ders notlarõnõn yayõmlanmasõ kaçõnõlmaz. Opera sanatçõlarõ ve müzik araştõrmacõlarõ için çok değerli bir kaynak olur. Mutlaka İngilizce ve Türkçe ya- yõmlanmalõdõr. Çünkü Leyla Gencer sõradan bir operacõ değil. Onun opera sanatõna nasõl analitik baktõğõnõ, araştõrmalarõyla dünya ope- ra tarihine neler kazan- dõrdõğõnõ biliyoruz. Bu kitapta okuduğumuz kõ- sacõk notlar bile onun “entelektüelliğini” or- taya koyuyor. Örne- ğin Bellini’den şöyle söz ediyor: “Onu yal- nızca bir besteci ola- rak değil, lirik bir şair gibi düşünmeliyiz... İnsan sesi kapasitesinin en son sınırındadır. Casta Diva aryası, tek- rarı imkânsız bir ör- nektir ve sürekli yük- selen hissî bir katılım- la bir ayini anlatır.” Verdi’nin, müziği ve dramõ bütünleştiren bir çõğõr açtõğõnõ söylü- yor: “Verdi, oratoryo şeklindeki operadan tamamen uzaklaşmış, oyun kişilerini ve ko- royu her türlü duruma ve serüvene sokup çıkarıyor, sanki onları kendi kaderlerine koşturuyordu.” Rossini’nin tüm kurallarõn üs- tüne çõkõp gülümseyen havasõna şöyle deği- niyor: “Tıpkı Mozart’ta olduğu gibi trajik ve komik aynı gerçeğe dayanır. Bu gerçek, Rossini’nin tüm eserlerinin özü, hem ope- ra buffoda hem opera seriada bir nabız gi- bi atan ritimdir.” Donizetti’nin de çağõnõn psikolojik sorunlarõnõ araştõrdõğõna ve bu ruh- sal hallerin yapõtlarõnda yer alõşõna değiniyor. BASINDAN YANSIMALARDA LEYLA GENCER Kitabõn orta bölümü, yerli ve yabancõ ba- sõndan Leyla Gencer yazõlarõna ayrõlmõş. Ta 1950’li yõllardan başlõyor. Örneğin La Tra- viata için bakõn neler demişler: “Lirik tiyat- ronun sıra dışı, özgün bir kimliği...” (Il Pic- colo gazetesi 1955). “Çok ender rastlanan ifade yoğunluğuyla şaşırttı” (La Scala Der- gisi 1955). “Entelektüel özelliği olan bir kadın ve bu çekici özelliklerini taşımasını bilen bir kadın. Sesi de ay- nen böyle..” (Neuer Kurier 1957). Türkiye’de çõkan yazõ- larõn biri de imzasõz. Zeynep Oral’a göre kaynayan cadõ ka- zanõnõn bir göstergesi. Bu yazõ Leyla Gencer’in yurtdõşõndaki başarõsõnõ “o sıralarda Avru- pa’daki soprano bunalımı”na bağlõyor. Aynõ yõl, 1956’da Ame- rika’daki Time dergisi ise şöyle diyor: “Bu ses büyük bir duy- gusal güç, duygu yoğunluğunu yayma yeteneğine sahip. Ame- rika Birleşik Devletleri onu da- ha çok duyacak.” Bu sõralarda yeni okuduğum Maria Callas’õn yaşamöyküsü “Çok Gu- rurlu, Çok Kırılgan” adlõ kitap (Alfonso Sig- norini, çev. E.C. Yücesan) da beni çok etki- lemiş olacak ki aynõ zaman dilimi içinde ay- nõ ortamlarõ paylaşan ve Callas’õn skandallarla yüklü yaşamõna karşõ kendi savaşõnõ veren Ley- la Gencer’e ait bu kitabõ elimden bõrakamadõm. Leyla Hanõm Şakir Eczacıbaşı’ya üç vasi- yette bulunmuş: Krematoryum’da yakõlarak küllerinin Boğaz sularõna serpilmesi; Leyla Gencer Şan Yarışması’nõn sürdürülmesi ve yeni açõlacak vakõf binasõnda onun için bir mü- ze gerçekleşmesi. Bunlardan birincisi yerine getirildi. Yarõşmanõn gerçekleşmesi her sefe- rinde sponsorlarõn eli açõklõğõna bağlõ. Müze ise La Scala’nõn ünlü yönetmeni ve dekora- törü Pier Luigi Pizzi tarafõndan düzenlenecek. Zeynep Oral kendi telif hakkõnõ Çağdaş Ya- şamõ Destekleme Derneği’ne bağõşlamõş. Bu kitabõ Kültür Bakanlõğõ’na ait DÖSİM dük- kânlarõndan satõn alabilirsiniz. www.evinilyasoglu.com Brad Mehldau, konserdeki performansıyla dinleyicileri etkiledi. MURAT BEŞER Ş ükürler olsun, bizim de artõk bir caz sosyetemiz var; biraz palaz- lanõp markalaşmaya başlayan isimlere kulak kesilip takibe alan, kon- serini ihmal etmeyen. Sosyetesi olur da, selebritisi olmaz mõ? Ama Brad Mehl- dau bu sosyetenin selebritisi mi, pek emin olmak mümkün değil. İşadamõ, bakõmlõ hanõmõ, reklamcõsõ, yöneticisi; yine de her halükârda, 13 Temmuz tarihli Brad Mehldau Üçlüsü bilet- lerini tüketmiş olmasõ se- vindirici. Bu durumu mü- nasip bir fõrsat olarak gö- ren festival yönetimi, isa- betli kararla aynõ akşa- mõn programõna Mehl- dau’nun solo piyano çala- cağõ ikinci bir konser ek- lemiş. Dramatik yapõsõ güçlü, Avrupa müziğinin derin et- kisi altõnda hüznü ağõr basan parçalardan oluşan konserin açõlõşõ “Dream Sketches”. Yol arkadaşlarõyla birlikte çalarken de yalnõz kalabi- len, diyaloglarda monolog yürütebilen bir stile sahip Mehldau. Davulun bagetsiz eşliğinde yol alan, basçõ Larry Grenaider’õn akõşkan bir so- losuna yer veren, hipnotik ritimli yuvar- lak formlu “B Blues”, basitlikten kar- maşaya doğru karanlõk dehlizlerden ge- çerek içsel bir fetih gerçekleştiriyor. Mehldau, en alõşõk olduğumuz refleks- lerini sergiliyor; ağõrbaşlõ, saygõlõ, derin ve duygusal, nadiren kibirli. Modern za- manlarõn Bill Evans’õ olduğunu bir kez daha kabul ediyoruz onun. Boyun, omuz ve özellikle kalçaya bağlanan zarif bel ha- reketlerinden oluşan benzersiz vücut di- li, notalarõn yarõm bõraktõğõ müzikal cüm- leleri tamamlõyor. Zinciri oluşturan eksik halkalara benziyor bu fiziki duruş. Bağõmsõz bir yaşam alanõnda devinen davulun üzerindeki minör temayla sar- malanõyor; davulcu Jeff Ballard’õn zekâsõ ve nüktedanlõğõnõn öne çõktõğõ “Twiggy”de. Mehldau aldõğõ uzun solo pasajlarla kõ- rõlgan kentsoyluluğun modernist çizgi- lerini gösteriyor. Doğaçlamalarõnda sakin, ama laf arasõna çokça ifade sokuşturan, konuşkan bir profil çiziyor. Minimal ve kompleks yapõlarõn iç içe geçtiği “Isn’t This A Lovely Day” gibi kompozis- yonlarda, dinleyiciyle arasõndaki mesafeye kendinin karar verdiği tutumu öne çõkõ- yor. Bir kez daha şaşõrtõyor, Sufjan Ste- vens parçasõ “Holland”õ yorumlamasõyla. Popüler pop, rock kavõrlarõnõ anla- dõk, ama bu yorum onun seviyesinde hiç kimse- nin el atacağõ türden bir şey değil. Üç müzisyen nezaket ve minnetle ayrõlõyor sahneden. Biste tahmin edileceği üzere Radio- head klasiği “Knives Out” çalõnõyor, tüm hayranlõk uyandõran varyetesiyle. YALNIZ VE İÇSEL MUHASEBELER Yalnõz sahne aldõğõ ikinci konserde daha içsel muhasebelere yönelmiş bir repertuvarla geliyor Mehl- dau. Bir dram sahnesini canlandõran ba- let edasõyla oturuyor kuyruklu piyano- sunun başõnda, baştan sona. Minimal ve meditatif bir ruh haliyle, Alice in Cha- ins’in “Got Me Wrong”undan, yine Radiohead’in “Exit Music”ine kadar uzanan çağdaş repertuvarõyla nabzõnõ elinde tutuyor salonun. Konsantrasyonunu yitirmiş toplumlar dünyasõnda, toplam üç saat boyunca aynõ ciddiyet ve disiplinle piyanosunun başõnda oturmasõ bile tak- dire şayan bir durum. Günümüze geçen yüzyõldan Bill Evans üzerine basarak kendini taşõmõş özel bir ruh o. Sosyetemizin bu selebritiden öğ- reneceği çok şey olmalõ; adõ dõşõnda. Onu her dinleyişimizde, sanki ilk kez dinli- yormuşçasõna şaşõrmaya devam edeceğiz. ([email protected]) B rad Mehldau, ağõrbaşlõ, saygõlõ, derin ve duygusal, nadiren kibirli; konserde en alõşõk olduğumuz reflekslerini sergiledi. Benzersiz vücut dili notalarõn yarõm bõraktõğõ müzikal cümleleri tamamlõyordu. Onun modern zamanlarõn Bill Evans’õ olduğunu bir kez daha kabul ediyoruz. Leyla Gencer’e yeni bir kitap Kültür Servisi - 16. Uluslararasõ İs- tanbul Caz Festivali bugün iki genç müzisyeni ağõrlõyor: Emi- liana Torrini ve Marc Sinan. Akustik folk ezgileriyle özlemi, yalnõzlõğõ, yeni ufuklarõ ve delice âşõk olmayõ anlatan şarkõlarõn melankolik ve masum sesi Emi- liana Torrini, 21.00’de İstanbul Modern’de olacak. ‘Love in the Time of Science - Bilim Çağın- da Aşk’ albümü ve Peter Jack- son’õn yönetmenliğini yaptõğõ ‘Yüzüklerin Efendisi: İki Kule’ filminin bitiş jeneriği sõrasõnda ça- lan ‘Gollum’s Song’ ile ün yapan İzlandalõ ozan-şar- kõcõ, daha önce Rufus Rainwainwright, Anthony and the Johnsons, Cocoro- sie gibi isimleri ağõrlayan ‘Yeni Ozanlar’ serisi kap- samõnda sahneye çõ- kõyor. Günün diğer konserini ise Marc Sinan, 22.30’da Nar- dis Jazz Club’da ‘European Jazz Club’ programõ kap- samõnda verecek. Gitarist Sinan’a vokalde Yelena Kuljic, piyano- da Julia Hülsman ve viyolada Lena Thies’in eşlik edeceği kon- ser, İslami müziğe bir köprü kur- ma amacõ güden ‘Fasıl’ projesi- nin Türkiye’deki ilk icrasõ olacak. Annesi Türk babasõ Alman olan Sinan’õn piyanist Julia Hülsmann ve yazar Marc Schiffer ile kur- duğu ‘Fasıl’õn düşünsel altyapõ- sõnõ kültürel sõnõrlarla tarih anla- tõlarõnõ aşma hedefi oluşturuyor. 16. ULUSLARARASI İSTANBUL CAZ FESTİVALİ Festivalde iki genç yetenek Emiliana Torrini MarcSinan Dostluk ve duyarlõlõk üzerine ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Si- nema Derneği Başkanõ Ahmet Boyacıoğ- lu’nun ilk uzun metrajlõ filmi “Siyah Beyaz” basõna tanõtõldõ. Nejat İşler, Şevval Sam, Tuncel Kurtiz, Erkan Can, Derya Ala- bora, Taner Birsel ve Rıza Sönmez’in de rol aldõğõ film, 2010’un ilk aylarõnda gös- terime girecek. VEDAT GÜNYOL ANILDI Yarõn için aydõn düşünceler bõraktõ Kültür Servisi - Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Mer- kezi’nde önceki akşam gerçekleştirilen etkinlikle, ülkemizin yetiştirdiği önde gelen düşünür ve ya- zarlardan, beş yõl önce kaybettiğimiz Vedat Günyol anõldõ. Doç. Dr. H. Haluk Erdem, ya- zar Mehmet Başaran, Av. Celal Ülgen ve Öğr. Gör. M. Metin Gökyokuş ‘Bir Aydınlanma Bil- gesi Vedat Günyol’ başlõklõ panelde güncel ko- nulara da eğildiler. Panelde bugünün dünyasõn- da Günyol ve onun gibi kişilerin görüşlerinin da- ha da önem kazandõğõ vurgulendõ. Günyol’un Ata- türkçü kimliği, aydõn hümanistliği, insancõllğõ, mü- tevazõlõğõ, çalõşkanlõğõ ve her şeyden önce toplu- ma olumlu katkõda bulunmaya adanmõş yaşa- mõndan söz etti: Devlet, insan için vardõ, Türkçe için çalõşmak çok önemliydi, halkõn öncelikle bi- rey olma bilincine sahip olmasõna çalõşõlmalõydõ. Metin Gökyokuş, Vedat Günyol’a ait 10 bin ki- tapla açtõklarõ kütüphaneye, bunlarõn dõşõnda ka- lan ve ölümünden sonra kaybolan kitaplarõnõn da bulunup eklendiğini açõkladõ. Böyle olur cazın yıldızı; Brad Mehldau SANATÇI AYNI GECE BİRİ SOLO İKİ KONSER VERDİ İngiliz Kraliyet Balesi’nin başdansçısı Carlos Acosta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle