18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 HAZİRAN 2009 / SAY11211 MILANO Descartes'a hiç huzur yok A8LI KAYABAL Russell Shorto Amerikan asıllı Italyan bir yazar. Shorto'nun Longanesi yayınevinden çıkan yeni kitabı "Descartes'in Kemikleri" Fransız felsefecinin ölümünün ardından Avrupa'nın yansını dolaşan ve bir tür kult objesine dönüşen kemikleri ile gövdesinden aynldığı bilinen kafatasının başına gelenleri anlatıyor. Amsterdam'da John Adams Enstitüsü'nün yoneticiliğini yürüten ve New York Times gazetesinde yazan Shorto'nun polisiye bir yapıt tadındaki araştırma kitabinda ortaya çıkan gerçek, Descartes'in ölü bedeni ve kafatasının yüzyıllar boyunca bilim adamları, krallar, büyükelçiler, tüccarlar, din adamlan, devrimciler ve sanatcıların tüyler ürpertici koleksiyonculuk tutkusunun kurbanı olduğu. "Düşünüyorum öyleyse vanm/Cogito ergo sum" sözüyle ünlü Rene Descartes 1596'da doğdu. Savunduğu felsefı görüşler Katoliklerin sert saldınlanna uğrayınca dönemin Isveç kraliçesi Kristina'nın teklifini kabul ederek Stokholm'e gitti. 1650'de geldiği tsveç kara kışa teslim olmuştu. Descartes geceleri çalışıyordu. Ama Isveç kraliçesinin isteği üzerine sabah şafak sökmedcn önce ders vermek üzere Isveç Kraliyet ailesinin yolunu tutuyordu. Çetin kış koşullan Descartes'in bronşite yakalanmasma neden oldu ve 1650'nin 11 Şubat gecesi yaşama veda etti. tlk zamanlar bu beklennıedik ölümün ardında Isveç sarayında dönen entrikalann rolü olduğu düşünüldü. Descartes'in cenazesi protestanlara yakın düşmesin gerekçesiyle çocuklar mezarlığına gömüldü. Shorto'nun araştınîiasına göre on altı yıl sonra Gunes Krali XVI. Louis Katolik geleneklerine uygun bir gömü önerdi. Öykü daha sonra karmaşık bir yol izliyor. Descartes'in bedeni 1666'da Paris'e getirildi. Taşıma surecinde büyükelçi De Torlon olumsuz metinleri kaleme alan filozofun hatıra olsun diye bir parmak kemiğini aldı. Descartes, Saint-Genevieve kilisesine gömüldü. Ama yeni mezannda da huzuru bulamadı. Fransız devriminin ardından Katoliklerin kurbanı olduğu iddiası ile Condorcet adlı devrimci, filozofun Pantheon'a gömülmesini istedi. Ama bu isteği gerçekleşmedi. Çünkü bu sırada Condorcet öldü. Bu kez bir başka devrimci sanatçı Alexander Lenoir devreye girdi. Descartes'in kemiklerinin bir Mısır lahdine konulmasmı sağladı Lenoir. Bu arada Descartes'in parmağındaki yüzükleri arkadaşlan için hatıra olarak aldı. Kemikler 1819'da Saint Germain des Pres kilisesine taşındığında kafatasının bedenden aynldığı fark edildi. Birkaç yıl sonra tsveçli bilim adamı kimyacı Jacob Berzelius'un Descartes'in kafatasını bir müzayedeye bağışladığı gerçeği ortaya çıktı. Kafatası daha sonra Fransız doğabilimci George Cuvier'e ulaştı. Cuvier de Fransız Bilimler Akademisi'ne bağışladı. Descartes'in kafatasının kemiklerin lsveç'ten Fransa'ya götürülmesinden önceki gece bedeninden aynldığı anlaşıldı. Bu işlemi Isveç Kraliyeti muhafızı ve kemiklerin taşınması işinde görevli Isaak Planstrom yapmıştı ve kafatasına imzasını atmıştı. Fransa'da Trocadero Antropoloji Müzesi'nde Cro-Magnon adamının yanında yerini alana kadar Descartes'in kafatası 15 elden geçti. "En son kafatası antropolog Pierre Paul Broca'nın isteğiyle kurulan Insan Müzesi'nde, kemikler ise Saint- Germain Katolik Kilisesi'nde korunuyordu" diye yazıyor Shorto kitabinda. Ama Descartes hâlâ huzur bulmuş değil. Çünkü Fransa başbakanı Francois Fillon Rene Descartes'in yüz yıldır Paris Insan Müzesi'nde korunan kafatasını Loire'da Descartes'in 1607-1615 yıllannda eğitim aldığı Cizvit rahiplerin yönetimindeki bir manastıra nakletmek istiyor. Kısacası Fillon'un siyasi kampanyalanna alet olan Descartes'a öteki dünyada da rahat yok!.. • [email protected] '• L A - Kurutulmuş patlıcanla bile1 ı bir mutfak. •. Ve şarabı. Türk mutfağı ve Buzbağ. Mükemmel uyumu keşfedin. Üstelik Buzbağ, kısa birsüre için özel'fiyatıyla! www.kayrasaraplari.com Karşınızda Monroe... Julien's Açık Arttırma Evi bu sefer turnayı gözünden vurdu anlaşılan. Ünlü açık arttırma şirketi yıllardır önemll pop ikonlannın değerli hatıralanna ya da gereksiz ıvır zıvırlanna ev sahipliği yapıyor. Marlyn Monroe da bündan payına - düşeni alıyor. Bu fenomenin, Andre De Dienes tarafından 1953'de çekilen fotoğrafı güzel yıldızın birtakım özel eşyalanyla birlikte satışa çıkanldı. NEW YORK New York'ta bir dünya turu IŞIK CANSU CANAYAK j " talyanlar gürültücüdür; lspanyollar JL bizlere benzer, tembel.. Fransızlar ukaladır, Asyalılar sakin, sessiz. Ülkelerin de imajlan vardır böyle, merak ederim, New York'un imajı nedir, New York'lu kimdir, neye benzer, dışardan bakan için diye. Kime sorsak ayn bir şey söyler bence burası hakkında, bir tanesi "New York da neymiş canım, bütün Hispanikler doluşmuş, Latin Amerika mı burası" derken, diğeri "Çekiklerden geçilmiyor, Çin mi burası yahu" diyebilir; bir diğeri "Bütün taksi şöforleri Ortadoğulu, burası ne biçim Amerika'ymış" diye görüş belirtebilir. Hepsi hakhdır da. Böyle bir karmaşaya ne Amerika'nın ne de dünyanın başka bir yerinde rastlamak mümkün değildir. Mesela San Francisco'da böyle bir şey yoktur, tipik Amerikahlarla doludur orası. Ama New York'a adım attığınızda sizi bu şehirden nefret ettirten de, bağlayan da aynı şeydir: New York Cumhuriyeti ve onun içindeki ayn ülkeler. Klişedir ama doğrudur: Neredeyse dünya haritasında gezer gibi gezebilirsiniz bir metrodan diğerine atlayarak burada. Şöyle ki, eğer gerçek New Yorklulan, sanatçı ruhluları, bohemleri, kafalanndaki dev şapkalan kimselere aldırmadan taşıyanlan görecekseniz, Aşağı Doğu Yakası, Doğu ve Batı köylerine gideceksiniz. Yunanistan'a gideceğim bu akşam, bir sirtaki istiyor canım diyorsanız, Queens'in, Astoria bölgesinden yer ayırtacaksımz. Ben Afrikan Amerikalılann arasma kanşırım bugün, resim çekerim kafama göre diye tutturursanız, Bronx'a doğru bineceksiniz metroya. lspanyolcamı ilerleteceğim şckerim, neredeymiş Meksika'dan göçenler diye merak ederseniz, Doğu Yakası'nın Harlem'ine çıkacaksınız sıcak, nemli bir New York günü, kapısı açık arabalann içinden gelen Latin müziğine tembel tembel eşlik eden, kaldınmlara oturmuş Latinolan görmek için. ltalya gibisi yok, nerde pizzam, hani şarabım diye söyleniyorsanız, Küçük ltalya semtine gidip dışanda oturacaksınız, gelip geçeni seyrederek. Bir votka devirsem Ruslarla iki çift laf ederek diye kıpırdıyorsa içiniz, Brighton plajına gideceksiniz. Peki ya canınız ördek çekerse, ucuz Çin yemeği diye karnınız kazınırsa ne olacak? Istikamet Çhinatovvn olacak, değerli eşyalarınıza sahip çıkmayı unutmayarak. Diyelim ki bunlann hiçbirini yapmadan öylesine bir gün geçiriyorsunuz, yine de elinizde olmadan bir dünya turu yapacaksınız; bir Hintlinin taksisine binecek, bir Pakistanlıdan gazete alacak, bir Afrikan Amerikahya yol soracak, bir Rus barmenden içki isteyecek, bir Asyalmın terzisine gidecek, bir Latin Amerikalı ile yan yana oturacaksınız trende. Hiçbir zaman homojen olmayacak dünyanız, onlarca ülkeyle dip dibe gezeceksiniz her gün. Bu yüzdendir ki New York içinde kaç ayn ülke olduğu belli değildir. Bu yüzdendir ki, New York öyle herkesçe sevilmez. Bu yüzden kafalar karışıktır burası ile ilgili, ne kadan senindir ne kadan benimdir buranın, bilebilen yoktur. Olur da şimdilerde yolunuz düşerse çok sıcak bir New York yazına, ya da düşmüşse daha önce, siz de saym içinizden bir gün içinde kaç ülkeden, kaç milletten geçtiğinizi burada. Diğer dilleri lngilizce'den daha sık duymanıza şaşırın ve düşünün siz de, New York Cumhuriyeti'nde bugün hangi ülkeye gidip ne yesem diye... • Kuzeyde neler oluyor? DENİZ BERKTAY Moldova'da siyasi kriz, dinmiyor. Nisan ayındaki parlamento seçimleri sonrasında muhaliflerin işgal ettikleri parlamento binasmm tepesinde Rumen bayraklarını dalgalandırmalanndan sonra iktidar, olaylan güçlükle kontrol altına alabilmişti. Şimdiyse, gündemde devlet başkanlığı seçimleri var ve devlet başkammn parlamento tarafından seçildiği Moldova'da, parlamento, bir türlü devlet başkanını seçemiyor. Önümüzdeki günlerde yapılacak olan oturumda da devlet başkanı seçilemezse, bu sefer parlamento seçimleri de yenilenmek zorunda kalacak. Fakat, Moldova'da son bir buçuk ayda patlak veren gerilim, aslmda geç kalmış bir renkli devrim girişiminden ziyade (geç kalmış dememin nede'ni, 2000'lerin ilk yansında eski Sovyet coğrafyasında Batılı ülkelerin desteğiyle gerçekleşen renkli devrimlerin 2000'lerin ikinci yansmdan itibaren "morarma" sürecine girmesi... Gürcistan örneğini bugünlerde izliyoruz), bölgedeki etnik yapının nasıl bir barut fıçısı haline dönüştüğünü ve bu fıçının ufak bir kıvılcımla patlamaya hazır hale geldiğini göstermesi bakımmdan önem taşıyor. Etnik unsurun, birkaç yönü var. Birincisi, Rumenlerle Moldovalılar aynı kökenden geliyor. Moldova topraklan da, yüzyıllar boyunca, Osmanlınıh boyunduruğundaki Rumen asıllı Boğdan Prensliği'nin bir parçasını oluşturduktan sonra Rusya'nın eline geçmişti. 1917 Ekim Devrimi sonrasında bütün eski Çarhk topraklannda iç savaşlann ve bağımsızlık hareketlerinin hüküm sürdüğü sıralarda (1919) bugünkü Moldova ile bugünkü bazı Ukrayna topraklarında yaşayan Rumen kökenli nüfus, Romanya ile birleştiğini ilan etti. Sovyet yönetimi, buraları ancak 1940 yılında, Nazi Almanyası ile ittifak kurduğu ve Doğu Avrupa'da geçici bir istikrann sağlandığı bir dönemde Romanya'dan geri alabilecekti. Romanya'nın Sovyetler Birliği'ne teslim ettiği topraklann bir bölümü Sovyet Moldova Cumhuriyeti'ne, bir bölümü de, Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlandı. 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra gerek Romanya'da gerekse Moldova'da dönemin iktidarlan birleşmeyi savunduysa da, o dönemde kapitalizme geçişin şokunu yaşayan Romanya'nın Moldova'ya ağabeylik edemeyeceği kısa sürede görüldü. Fakat Romanya, 2007'de AB üyesi olduktan sonra, Moldova ve Ukrayna'daki "tarihsel haklarını" yeniden gündeme getirmeye başladı. Romanya Dışişleri Bakanlığı'nın web sitesinde yakın zamanlara kadar, Moldova'da hangi yayın organlanna ne kadar maddi yardım yapıldığına ilişkin bilgiler yer alıyordu. Romanya Devlet Başkanı da geçtiğimiz günlerde, Moldova ile sınır anlaşmasını imzalamayacağını, "zira hiçbir aklı başında Rumen devlet adammın, 1939 Alman-Sovyet anlaşmasını meşru kılacak bir anlaşmaya imza atmayacağını" söyleyerek, Moldova üzerindeki emellerini açıkça dile getirdi. Ukrayna'da Batı yanlısı olan yönetim, yakın zamanlara kadar, Rusya'nın olası toprak taleplerine dikkat çekiyor, buna karşılık NATO üyesi Romanya ile yaşanan sorunlar, fazla gün yüzüne çıkartılmıyordu. Artık Ukrayna yöneticileri de, birincil tehdit olarak açıkça Romanya'yı sayıyorlar. Moldova'dan 1992'de ayrıldığını ilan eden ayrılıkçı Transdinyester bölgesindeki Slav nüfus ve "Büyük Romanya" sınırlan içinde yaşamaya hiç de hevesli olmayan Moldovalı Gagavuz Türkleri, etnik gerilimin diğer unsurlannı oluşturuyor. Her şeyden önce de, AB üyeliğini her derde deva olarak gören ve "AB'nin olduğu yerde etnik çatışmalardan bahsetmek Sevr paranoyaklığıdır" diyerek ahkâm kesenlerin kafalannı yukanya kaldınp kuzeydeki gelişmeleri incelemeleri gerekiyor. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle