Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2009 SALI
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
İktidarın Asker Projesi
Asker “darbe yapmam” demesine rağmen, iktidar
ve yurtiçi/yurtdışı yardakçılarının “gerilim yaratma” uy-
gulamalarının, asker üzerinde bitmez tükenmez “si-
yasi çalışmaları”nın nedeni ne olabilir?
Aklı başında bir siyasi iktidar, şimdilik tuvalet kâ-
ğıdı bile olamayacak bir “fotokopi” üzerinden aske-
re saldırıları organize ettiğine göre, bir “gelecek plan-
laması niyeti ve hedefi” üzerinde durmalıyız.
İleriye bakmamak, bir siyasi körlüğün ötesinde, sa-
laklıktır!
İktidar her şeye egemen! Rejimi biçimlendiriyor, bü-
tün yasaları geçirebiliyor, dahası anayasa değişikli-
ği bile yapabiliyor. Ekonomiyi yönlendiriyor. Büyük pa-
ralar da kazanıyor ve kazandırıyor. Anayasanın de-
ğiştirilecek pek çok yönü şüphesiz ki vardır. Ancak
ne yasalar ne anayasa, iktidarın “demokratik parla-
menter düzen” içinde kendi programını tamamen ve
kesinlikle uygulamasına engel değil.
Palavrayı herkes bıraksın: Türbanı da serbest bı-
rakacak düzenlemeler yapabilir! Zaten üniversitele-
rin yönetimi kendilerinde!
Peki, sorun nedir? AKP bugünkü yasalar ve ana-
yasa ile ne yapmak istiyor da yapamıyor? Anayasa-
nın başlangıç ilkelerindeki devletin “cumhuriyet,
demokratik, sosyal, hukuk, laik” niteliklerinden mi
hoşnut değil? Bu nitelikler, iktidarın yapmak istedik-
lerinden hangisini engellemekte?
“Cumhuriyet” mi? Değil. “Demokratik” mi? En
diktatör yönetim bile anayasasında “demokratik”
kavramını korur! “Hukuk”suz devlet mi olur! “Sosyal”
mi? İktidar sosyal olmasa bile, görünüşte bir “sosyal”
niteliğin orada kalmasına itirazı olamaz!
Geriye sadece “laik” kalıyor, temel bir sorunlu alan
olarak. Ben AKP ve “şirket üyelerinin”, bunu bile de-
ğiştireceklerine inanmıyorum! Şüphesiz buna ilişkin
tanımlarda bazı değişiklikler yapabilirler!
Ama AKP’nin bugüne kadarki iktidar uygulamala-
rına bakarsanız, amacın “tek parti, tek devlet, tek
iktidar” olduğunu görürsünüz. Erdoğan bütün
önemli kurumları doğrudan denetlemek arzusunda.
Yani “bütün kuvvetler” Erdoğan’a, iktidara!
AKP, siyasi iktidarın dışında, başka hiçbir “güç oda-
ğı” istemiyor. Hukuk alanında, Anayasa Mahkeme-
si, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay.. üzerindeki “çalış-
maları” buna yöneliktir. İktidarın atamalarının, yargı-
nın egemen olmasını istiyor. “Total iktidar” yapısı için
bu çok gerekli! Yargıyı kontrol, iktidarın yargı tarafından
denetlenmesinin ortadan kalkması demektir!
Orduya gelince, kurucu niteliğinden dolayı bir güç
odağı. İçinden çok sayıda “uyduruk Atatürkçü” çı-
karmasına rağmen (Bay Netekim, bunların başında!),
eğitimi itibarıyla Atatürk’e ve laikliğe bağlıdır; kendi
yükselme kriterleri, kendi hiyerarşisi, siyasetin mü-
dahalesine oldukça kapalılığı vardır... Bu özellikleriyle
ordu da yarı bağımsız-özerk bir güç odağıdır!
Geçmişte aynı zamanda bir darbe kaynağı idi! Ama
bu niteliğini, yeni dünya ve Türkiye koşulları nedeniyle
kaybetti! Ancak “son çare”, gerçek “beka” gibi sorunlar
ortaya çıktığında, dünyadaki pek çok orduda olabi-
lecek bu özelliğini anımsayabilir!
Ordu, siyasi iktidarlarla doğal süreç içinde olumlu
ilişkiler geliştiriyor. Bugün anayasa çerçevesinde, her-
hangi bir siyasi iktidarla ordu arasında bir uzlaşmaz
çelişkinin ortaya çıkabileceğini düşünmüyorum.
Sanırım olayın bamteline geldik: Peki AKP, ana-
yasanın ötesinde, kuvvetler ayrılığına değil de kuvvetler
birliğine yönelen, yani her şeyin siyasi iktidar tarafından
belirlendiği, “demokratik denge” olasılıklarının sıfır-
landığı yeni bir otokratik rejime (adı ne olursa olsun!)
yönelmek isterse!
Yanı başımızda İran’daki mollaların en koyularının
zorba diktatörlüğü var: Uyduruk seçimlerin yapıldığı,
iktidara yönelik demokratik her türlü muhalefetin ve
beş kişinin bir araya gelmesinin bile yasaklandığı bir
rejim örneği!
Böyle bir iktidarın ayakta kalabilmesi, güçlü bir po-
lis rejiminin yanı sıra, ordunun da total denetimini şart
koşar! Bak, İran!
Ne dedi iktidar başı: Polis rejimin teminatıdır! Bir po-
lis rejiminin işaretini verdi!
Rejimin teminatı, hukuktur! Demokratik parla-
menter sistemdir! Ordu bile değil! Polis ise hiç değildir!
Erdoğan bir yandan polis devletini “yüklüyor”!
Ama bu yarım kontroldür. Ordu üzerinde tam de-
netimi olmadığı sürece, her zaman için, iktidar emel-
leri önünde büyük bir engel var demektir!
Erdoğan, totaliterliğe koşuyor! Bu amaçla ordudaki
bütün atamaların, yönetimin iplerini de ele geçirme-
si gerekmektedir!
Ordu üzerinde bütün bu sahtekâr saldırılar ve hu-
kuk düzenlemelerinin tek amacı budur...
[email protected]
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com
ABD’de yayımlanan Los Angeles Times ga-
zetesi, terör örgütü El Kaide içindeki Türk mi-
litan sayısının son dönemde yükselişe geç-
tiğini yazdı. Gazete bu iddiayı daha da ileri gö-
türdü ve Türklerin sayısının neredeyse Arap
militanların sayısına ulaştığını öne sürdü.
Peki, El Kaide içinde “bölük” kurabilecek ka-
dar çoğalan Türk militanlar neyi amaçlıyor?
El Kaide Türkiye’den niçin para istiyor?
Tüm dünya ülkelerinin yanı sıra Türkiye de
El Kaide gerçeğiyle 11 Eylül 2001’de
Amerika’daki İkiz Kuleler’e yönelik sal-
dırıyla tanıştı. Ancak şeriatçı örgütün
asıl vahşeti 15-20 Kasım 2003’te İs-
tanbul’da ortaya çıktı. Kamuoyu El
Kaide terörünü işte bu tarihte mey-
dana gelen 4 intihar saldırısıyla ya-
kından gördü. Bomba yüklü kamyo-
netlerle gerçekleştirilen saldırılarda
60’tan fazla insan öldü, 700’den faz-
la yurttaş da yaralandı.
Bu eylemler aniden gelişmemişti. Saldırı-
lardan iki yıl önce Afganistan ve Pakistan’a
giden 20 kişilik bir grup, El Kaide lideri Usa-
me bin Ladin’le kahvaltı yapacak kadar iliş-
kileri geliştirmiş ve eğitildikten sonra Türki-
ye’ye gönderilmişti. Şaşırtıcı olan, o döneme
kadar Türkiye’de El Kaide’nin ideolojisini
izleyerek Selefi yapılanmalara giden gruplar,
“terör örgütü sayılmadıkları için” serbest bı-
rakılıyordu. Hatta mahkemeler bu yapıdaki mi-
litanların takip edilmesi için polise dinleme iz-
ni bile vermiyordu!
Şaşırtıcı bir gerçeği daha vurgulamak ge-
rekiyor; 2003’te İstanbul’u kan gölüne çevi-
ren militanlardan dördü daha önce şeriatçı
faaliyetler nedeniyle gözaltına alınmış ve ne
ilginçtir ki serbest bırakılmıştı!
İstihbarat uyudu!..
Türkiye’de bürokrasiden güvenli-
ğe, yargıdan siyasete kadar herkes El
Kaide’ye bu kadar yabancıydı! İktidara
AKP henüz gelmişti ve belki de ya-
şananlara duyarsızlık ve gaflet demek
daha doğru olurdu! Devlet o kadar ya-
bancı ve ilgisizdi ki, Türk El Kaideci-
ler İstanbul’daki kanlı eyleme, 6 ay bo-
yunca istihbarata hissettirmeden ha-
zırlanmışlardı!.. Örneğin rahat ileti-
şim sağlamak için cep telefonu bayii
bile açmışlardı. Patlayıcı üretmek için şirket
kurmuşlar, kiraladıkları depolarda göstermelik
olarak deterjan bile üretmişlerdi!
4 bombalı eylem için haftalar boyu keşif ya-
pan militanları nasıl olduysa kimse fark et-
memişti! Anlaşılıyordu ki bu militanların sı-
nırdan giriş çıkışları izlenmemiş, Türkiye
içindeki hareketleri de ciddiye alınmamıştı.
Yalnızca El Kaideciler değil, 2000 yılından
önce Çeçenistan, Bosna ve Afganistan gibi
“cihad bölgeleri” olarak nitelendirilen ülkelere
giden Türkler de takip edilmemişti! Bir dönem
sayıları 150 ile 500 arasında değişen bu mi-
litanlar işte bugün Afganistan’da “El Kaide bö-
lüğü” kuracak kadar büyüyen yapının te-
mellerini atmışlardı!
Evet, gerçekten de Los Angeles Times’ın
yazdığı gibi Türk El Kaidecilerin sayısı bu dö-
nemde 2 bine ulaşmış olabilir. Çünkü salt
2003’te İstanbul’daki saldırıların ardından El
Kaideci iddiasıyla sorgulananların sayısı
300’ü aşmıştı! Kartal’daki Mason locası bas-
kıncıları, Gaziantep’te iki kez polisle çatışan
gruplar, İstanbul’daki ABD konsolosluğunun
önünde öldürülen 3 militan ve diğer kentler-
de çökertilen 15 hücrenin çevreleriyle ilgili
araştırmalarda da polis, yüzlerce Selefi mi-
litanın varlığını saptamıştı.
İşte bu militanların büyük bölümü bugün-
lerde Irak, Afganistan ve Pakistan’da eğitili-
yor, ABD güçleriyle çatışıyor. El Kaide kay-
naklarına göre son 10 yılda çatışmalarda
ölen Türk militanların sayısı 50’ye ulaştı. Ör-
güt kaynakları Afganistan’da ölen Osman Öz-
kan, Bilal Yaldızcı’nın yanı sıra “Ebu Musa el
Turki”, “Ebu İshak el Turki”, “Ebu Cendel el
Turki”, “S’ad Ebu Furkan” ve “Ebu Hanzala el
Turki” diye kod adları taşıyan Türk militanla-
rın öykülerini yazıyor!
Los Angeles Times işte tüm bu gerçekler-
den yola çıkarak El Kaide içindeki Türk sa-
yısının arttığına dikkat çekiyor. Gazeteye
göre “Örgüt Türklerden oluşan bir bölük
kurdu ve başına da bir Türk militanı getirdi. Bu
arada El Kaide Türkçe propaganda siteleri-
ne de ağırlık verdi”.
Usame cihad parası istiyor!..
Gerçekten de Türkçe propaganda yapan
El Kaide yanlısı sitelerin sayısında
hızlı bir artış yaşanıyor. Bu siteler El
Kaide merkezinin tüm bildirilerini, sal-
dırı raporlarını, eylem görüntülerini
ve ölen militanların yaşamlarını gös-
teren videoları yayımlıyor, sempatizan
toplamak için çabalıyor.
El Kaide ise bu iletişim devinimini gi-
derek daha fazla kullanıyor. Örneğin
örgütün direkt Türklere yönelik pro-
pagandası da artıyor. Nitekim 10 Ha-
ziran’da örgütün Afganistan sorumlusu Mus-
tafa Ebu’l Yezdi, “Türkiye halkına” diye
başlayan özel bir bildiri yayımladı. Bu bildiri
6 yıl önce İstanbul’da katliam yapmak için mi-
litanlara 150 bin dolar veren El Kaide’nin Türk-
lerden para yardımı istediğini de ortaya çı-
kardı! İşte Yezdi’nin söylediklerinin özeti:
“Bizler sizin Afganistan’daki kardeşleriniziz.
Sizlere selamlarımızı iletiyor, bununla beraber
size bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz. Bi-
rinci tavsiye: Müslüman kardeşlerinize iyi
muamelelerde bulunmanızdır. İkinci tavsiye
ise: Allah mal ile yapılan cihadı can ile yapı-
lan cihaddan önde tutmuştur. Eğer ki silahı-
nı, yemeğini, içeceğini ve cihad aletlerini ala-
bilecek miktarda para yoksa mücahid bu şart-
larda cihad edemez. Bizim Afganistan’da çok
fazla mal açığımız bulunmaktadır. O halde Al-
lah yolunda mal ile cihad farizesini yerine ge-
tirin. Aynı şekilde kardeşlerimizin nail olduk-
ları şehadet menzileleriyle sizi müjdeliyoruz.
Türk kardeşlerin de bu noktada nasipleri
varmış. Onlardan da birçoğu şehit oldu.”
Türk El Kaidesi’nin Afganistan ve
Pakistan’daki devinimi Türkiye’nin iç
dinamikleriyle bağlantılı olarak büyü-
yor. Unutulmasın ki Türklerin El Kai-
de içinde bölük kurabilecek boyuta
ulaşmasında Türk Hizbullahı’nın 17
Ocak 2000’den itibaren çöküşü de et-
kili olmuştur. Nitekim son dönemde
yakalanan El Kaidecilerin bazılarının
geçmişte Hizbullah içinde faaliyet
gösterdiği saptanmıştı. Türkiye’de
radikal dincilik, örgütlenme boşluğunu El Kai-
de’ye yönelerek gidermek istiyor!
İkinci gerekçe, her ne kadar Bin Ladin’in
adamları İstanbul’da 60 kişiyi öldürmüş ve Ga-
ziantep ve İstanbul’da 6 polisi şehit etmiş olsalar
da, örgütsel açıdan büyük çöküntü yaşadılar. Ör-
güt ne yazık ki eylem yaptıkça ve kayıp verdikçe
yeni hücrelerle büyüyor ve El Kaide’nin mer-
kezlerinden yürütülen propaganda ile Türkiye
içindeki varlığını daha fazla hissettiriyor.
2000 yılından önce Türkiye’yi geçiş yolu ola-
rak kullanan El Kaide, Anadolu topraklarını Or-
tadoğu’nun merkez üssü yapmaya çalışıyor!
Bin Ladin Türkiye’den Para İstiyor!..
Ebu Hanzala el
Turki.
Mustafa Ebu’l
Yezdi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
YarbayDönmez,ZirVadisi’ndekisilahlarõnpoliseaitolduğunu,operasyonaMİT’indekarõştõğõnõsavundu:
BulunanlarTSK’yeaitdeğilANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Askeri mahkeme, Zir Vadisi’nde bu-
lunan mühimmatla ilgili yargõlanan
Yarbay Mustafa Dönmez’in evinde
bulunduğu savlanan Başbakan’a sui-
kast ile bombalarõn saklandõğõ yerin
krokisindeki yazõlarõn Dönmez’e ait
olup olmadõğõnõn araştõrõlmasõnõ iste-
di. Dönmez’in lojmanõnda yapõlan
aramada bulunan inzibat subaylarõnõn
tanõk olarak dinlenmesi kararlaştõrõldõ.
Genelkurmay Başkanlõğõ Askeri
Mahkemesi’nde “askeri eşyayı giz-
lemek” suçundan yargõlanan Dön-
mez, savunmasõnda, vadide bulunan si-
lahlar ve mühimmatõn Türk Silahlõ
Kuvvetleri’ne ait olmadõğõnõ ileri sü-
rerek “Bu operasyonu polis yaptı.
Kazıya katılan 13 Terörle Mücadele
(TEM) polisinin parmak izlerinin
alınmasını talep ediyorum. Kroki in-
celenirse bu anlaşılabilir. Buna MİT
de karışmış olabilir” dedi.
Hayatõ boyunca eline silah almadõ-
ğõnõ savunan Dönmez, “Ağaç kesen-
leri bile katil olarak görüyorum. Be-
nim silahla mühimmatla ne işim ola-
bilir? Değil Başbakan’a suikast,
hayvanlara, ağaçlara bile zarar ver-
mekten çekinen bir insanım. Bura-
da net bir operasyon ve bilgi kir-
lenmesi var” diye konuştu. Dönmez,
“Zir Vadisi’ndeki tutanaklar çe-
lişkilerle dolu. Vadideki arama
TRT’den naklen verildi. İlk gün çok
hazırlıklı gelinmiş Zir Vadisi’ne.
Her şey bilgisayarda hazırlanmıştır.
İlk günkü aramalara katılan 27
TEM polisinden 13’ü ikinci gün
aramalara katılmamıştır. Burada da
bir iz bıraktıklarını düşünüyorum
polisin. İkinci günkü aramalara
katılmayan 13 TEM polisinin par-
mak izlerinin alınmasını talep edi-
yorum” dedi. Dönmez, vadide bulu-
nan mühimmat ve silahlarõn emniye-
te ait olduğu imasõnda bulundu.
‘Olay öncesi polis geldi’
Duruşmada söz alan Dönmez’in
avukatõ Mehmet Nuri Aytekin, “Em-
niyet düzmece delil yaratma yön-
temlerinden birisini uygulamıştır”
dedi. Aytekin, şunlarõ söyledi: “Zir
Vadisi’ndeki aramada da düzmece
durumlar söz konusudur. Duruş-
madan önce bölgede araştırma yap-
tım. Bölge sit alanıdır. Defineciler
zaman zaman arama yapmakta-
dırlar. Olay öncesinde bir grup po-
lisin bölgeye geldiği yönünde be-
yanlar bulunmaktadır. Ancak tes-
pit ettiğim kişiler tanıklık yapmaya
çekinmişlerdir. Ergenekon tutuk-
lularından Serdar Öztürk, şahsına ait
CD’leri işaretlemiştir, ancak ara-
mada bulunduğu belirtilen ve daha
sonra kamuoyuna yansıyan CD’de
bu ize rastlanmamıştır. Ergenekon
soruşturmasında bu tür komplolar
birçok kez yaşanmıştır.”
Duruşmada, Yarbay Alp Kaya, Ne-
dim Kılıç ve emekli Albay İlhami
Güler tanõk olarak ifade verdi. Yarbay
Kaya, Eğitim ve Doktrin Komutanlõ-
ğõ’nda görevli iken, Dönmez ile ta-
nõştõklarõnõ belirterek “Dava konusu
malzemelere ilişkin bilgileri basın-
dan öğrendiğini, başka bilgisinin bu-
lunmadığını” söyledi. Duruşma hâ-
kimi Binbaşõ Cemil Çelik’in, “Nüfus
cüzdanı suretin, Sapanca’daki evde
bulunmuş. Ne söyleyeceksiniz” so-
rusu üzerine Kaya, “Dönmez’in Sa-
panca’daki arazisinin bir kısmı ile
kendisinin ve eşinin kooperatif his-
sesinin karşılıklı devri konusunda
anlaştıklarını, nüfus cüzdanı sure-
tini, devir işlemlerini için Dönmez’e
verdiğini, ancak devir işleminin
gerçekleşmediğini” kaydetti.
Dokuz kurmay subayõn bugün Beşiktaş Adliyesi’ne gelmesi bekleniyor
Subaylar ifadeye gelmedi
İstanbul Haber Servisi - “İrtica ile
Mücadele Eylem Planı” belgesinin al-
tõnda imzasõ olduğu iddia edilen kõdemli
Kurmay Albay Dursun Çiçek’in de ara-
larõnda bulunduğu dokuz kurmay subay
dün adliyeye ifade vermeye gelmedi. Çi-
çek ve 8 kurmay albayõn bugün adliyeye
gelmeleri bekleniyor. Gazeteciler, dün
gün boyu adliyede nöbet tutarken İstan-
bul Cumhuriyet Savcõlõğõ gazetecilerin,
hâkim ve savcõlarõn kullandõğõ kapõda ve
arka bahçede beklemelerini yasakladõ.
Ergenekon soruşturmasõnda ele geçiri-
len “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”
belgesinde imzasõ bulunduğu iddia edilen
Çiçek’in ifadesinin alõnmasõ için 17 Ha-
ziran 2007’de Ergenekon soruşturmasõ-
nõn yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn Beşiktaş’taki adliye bi-
nasõnda hazõr edilmesi istendi. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Turan Ço-
lakkadı aynõ gün yaptõğõ açõklama ile Çi-
çek’in ifadesinin Genelkurmay Askeri
Başsavcõlõğõ’nõn belgeye ilişkin soruştur-
masõ tamamlandõktan sonra alõnacağõnõ
söyledi. Genelkurmay Askeri Başsavcõlõ-
ğõ, 24 Haziran’da belgenin kendilerine
ait olmadõğõnõ açõklayõnca İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Çiçek’i şüpheli
olarak ifadesini almak için çağõrdõ. Baş-
savcõlõk ayrõca Harp Akademileri ve
Beykoz’da bulunan Sualtõ Taarruz Ko-
mutanlõğõ’nda yapõlan aramalara ilişkin
de 8 kurmay subayõ şüpheli olarak ifade-
lerine başvurmak üzere adliyeye çağõrdõ.
Ancak subaylar dün adliyeye gelmedi.
Gazetecilere yasak
Başsavcõlõk dün subaylarõn adliyeye
gelmesini bekleyen gazetecilere yasakla-
ma getirdi. Çolakkadõ, gazetecilerin, hâ-
kim ve savcõlarõn kullandõğõ kapõda ve
arka bahçede beklemelerini yasakladõ.
Sert bir ses tonu ile konuşan Çolakkadõ,
“Gizli yürütülen soruşturma var. Giz-
li tanıklarımız var. Siz burada oldu-
ğunuz sürece gizli tanıkların ifadesini
nasıl alacağız? Gizli belgeler geliyor,
gizli tanıklar geliyor. Sizin burada
durmanızı yasaklıyorum” dedi.
Avukatlarõraporlatekrartahliyetalebindebulunacak
Hilmioğlu’nunhayatıtehlikede
İstanbul Haber Servisi - Karaciğer ra-
hatsõzlõğõ nedeniyle İstanbul Üniversitesi (İÜ)
Cerrahpaşa Tõp Fakültesi’nde tedaviye alõ-
nan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi Hayati Hil-
mioğlu, yapõlan konsültasyonun ardõndan
doktorlarõn Hilmioğlu’na, “hayati tehli-
kesinin bulunduğu”na yönelik rapor ver-
diğini belirterek bu raporlarla avukatlarõn 13-
14 Haziran’da tekrar tahliye talebinde bu-
lunacağõnõ belirtti. Prof. Dr. Mustafa Yurt-
kuran’õn tedavisi ise Dr. Siyami Ersek
Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve
Araştõrma Hastanesi’nde sürüyor. Yurtku-
ran’õn avukatõ Mehmet İpek, müvekkilinin
kalp sorunlarõ ile ilgili tedavisinin yaklaşõk
3 ay süreceğini ve bu sürede kanser tedavi
programõnõn yapõlacağõnõ söyledi.
AVUKAT ERGÜL DÜZENLEDİ
Savcõ Öz adõna
sahte belge
İstanbul Haber Servisi - Avukat Vural Ergül,
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” adlõ belgenin
altõna Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten Cumhu-
riyet Savcõsõ Zekeriya Öz’ün imzasõnõ yerleştir-
di. Albay Dursun Çiçek’in hazõrladõğõ ileri sürü-
len belgenin sahte olduğunu savunan Ergül, “Bel-
genin altına, sahteciliğinin anlaşılması için sav-
cı Öz’ün imzasını kopyaladım” dedi.
Ergenekon davasõ sanõklarõ Sevgi Erenerol, Ve-
dat Yenerer ve Ergün Poyraz’õn avukatõ olan Er-
gül, Beşiktaş’taki adliye binasõ önünde açõklama
yaparak savcõ Öz adõna hazõrladõğõ sahte belgeyi da-
ğõttõ. Fotokopiden ibaret ve gerçekliği kanõtlanma-
mõş eylem planõ hakkõnda kamuoyunu aydõnlatmak
istediğini söyleyen Ergül, şöyle konuştu: “Hafta
sonu oturdum, kendime bir ‘İrtica ile Mücadele
Eylem Planõ’ hazırladım. Dikkat çekici olması ve
sahteciliğin anlaşılması için de altına koyduğun
imzayı, özellikle soruşturma savcısı Öz’ün imza-
sından seçtim. Dileyen, kendi bilgisayarında,
böyle bir belge hazırlayıp, belgenin altına da
Tayyip Erdoğan’ın, Fethullah Gülen’in ya da Fatih
Ürek’in imzasını monte edebilir.” Çiçek imzasõnõ
photoshopla kolayca sildiğini ifade eden Ergül,
“Şimdi bu fotokopi belgesi, savcının elindekin-
den daha kıymetli. Çünkü bunun her bir sayfası
paraflı. Oysa Dursun Çiçek’in imzasının olduğu
belgede Çiçek’in parafı dahi bulunmuyor” dedi.
Öz’ün imza örnekleri
Öz’ün Ergenekon dava dosyasõnda yer alan 18 ay-
rõ belgedeki imza örneklerini de bir araya toplayõp,
gazetecilere gösteren Ergül, bazõ gazetelerde albay
Çiçek’in askeri savcõlõkta ifadesinin alõndõğõ tutana-
ğa farklõ imza attõğõ yönünde bilgi kirliliği oluşturul-
duğunu savundu. Ergül, “Her insanın imzası fark-
lılık gösterebilir. Ergenekon dosyasındaki belge-
lerde yer alan savcı Öz’ün imzalarını bir araya
topladım. Öz’ün imza örnekleri de birbirlerin-
den farklı” diye konuştu. Öz adõna boş, fotokopi bir
evrak hazõrladõğõnõ da ifade eden Ergül, “Öz, foto-
kopiyi hukuki olarak kıymetlendirecek olursa,
kendi hazırladığım taşıma imzalı sahte belgeyi
bir senete dönüştürüp icraya koyduğumda itiraz
edecek bir sözünün olmaması gerekir” dedi.
‘Belge’
sorusu
Çiçek’i
kızdırdı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlar Kurulu toplantõsõ sonrasõ açõklamalarda bulu-
nan hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, bir gazetecinin “İrticayla Mücadele Eylem Planı”yla il-
gili hükümet ile Genelkurmay arasõnda değerlendirme farkõ var mõ?” sorusu üzerine sinirlendi.
Çiçek, “Türkiye’nin en başarılı olduğu konu, bir konuya nokta koymayı bilememesidir.
Siz soruyorsunuz biz cevap veriyoruz, başlıyoruz pehlivan tefrikası gibi konuyu günlerce
sürdürmeye. Karar verecek olan yargı makamlarıdır. Bu süreç devam ediyor” dedi.