Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2009 SALI
2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Bir Kâğıt Parçası mı?
“Bir kâğıt parçası!..”
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a gö-
re, on beş gündür gazetelerde, radyolarda, TV’lerde
didik didik edilen, sonunda da Silahlı Kuvvetlerimizi
zor durumda bırakmaya yönelik garip bir fırtına yaratıldı.
“Taraf” adlı, neyin, kimin tarafı olduğu açıkça belli
bir gazete, nerden, nasıl ele geçirdiği bilinmeyen bir
belgeyi ortaya attı. O gazetenin yorumcuları hemen
kalemlerini sıvayıp o uyduruk kâğıt parçasını savunan
yazılar döktürdüler. F tipi basının cengâverleri de ge-
ride kalmadı. Varsa yoksa Türk Silahlı Kuvvetleri, Ata-
türk devrimleri, çağdaş uygarlık, gerçek demokrasi
karşıtı ne biliyorlarsa beyaz kâğıtlara döktürdüler!
Sonuç, Sayın Başbuğ’un dediği gibi, o belge denen
şeyin bir kâğıt parçası olduğu ortaya çıktı. Araştırma-
lar, incelemeler, bilimsel yollardan, her şey denendi,
‘AKP’yi ve Fethullah’ı Bitirme Planı’ denen uyduruk bel-
genin gerçekte bir kâğıt parçası olduğu kanıtlandı. Şim-
di iş kime düşer? Sivil savcılara, adalete değil mi? Bu
belgeyi ortaya çıkarıp, belki de yaratıp, ortalığı karıştı-
ranlardan hesap sormak gerekmez mi?
Genelkurmay Başkanı’nın gazetecilerle konuşma-
sını dinledik. Kesin konuştu. “Bu bir kâğıt parçasıdır”
sözünü birkaç kez yineledi. Ama Sayın Başbakan ve
adamları, savcıları, yargıçları, yazarları ne diyecekler
diye bekleyelim diyeceğim ama, ona da gerek yok, da-
ha basın toplantısı biter bitmez başladılar! Bu belge
için askeri savcıların vereceği karar yetmez, şimdi Er-
genekon savcıları da işe karışmalı! Yandaş basın, yan-
daş bilim adamı, hukuk adamı geçinenlerden de ye-
ni bir sav ortaya atıldı. Bir ülkede askeri yargıtay ola-
mazmış, yalnızca sivil yargıtay olurmuş! Anayasa
değişikliğinde bu konu öne alınacakmış. Bunu söy-
leyen de eski bir Yargıtay Başkanı!..
Başbuğ bir bir saydı hangi Avrupa ülkelerinde as-
keri yargıtayların olduğunu!.. Ama kafalarını ille de Türk
Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmaya, giderek ortadan da kal-
dırıp yerine polis gücünü yerleştirmeye hevesliler, ger-
çekleri görmezden geliyorlar.
Bu konu burda bitmeli. Ama bitirmezler, bitirme-
yecekler, Ergenekon hapishanelerinde daha kimlerin
hastalanıp ölmesi beklenecek. Yaşı altmışları aşmış
insanların dayanma gücü nereye kadar! Beş ay, on ay,
bir yıl...
İşte, birbirini izliyor yaşlı başlı Atatürkçülerin birer
birer hastalanıp ameliyatlara gönderilmeleri, sonra ça-
resiz salıverilmeleri!.. Önemli bir sorunları olmadığı an-
laşıldığından mı, yoksa bir utanma duygusuyla mı? O
insanlar, zamanında mahkeme önüne çıkarılsalar, ay-
larca zindanlarda bekletilmeseler daha iyi olmaz
mıydı? Amaç eziyet çektirmek, düşüncelerinden ötü-
rü onları cezalandırmak mı?
Bu halka yazık oluyor! Boyuna aldatılan, kandırılan
halkımıza yazık oluyor! Bir uyansa, dostunu düşma-
nını anlasa, diye beklemek boş bir umut mu?
PENCERE
Olan Ne?..
Eskiden ekonomide sömürüyü ve adaletsizli-
ği vurgulayan yazılar kıyamet koparırdı...
Bugün dincilerin oy deposu sayılan gecekon-
du kesiminin komünistleşmesinden korkulur-
du...
Eski çamlar bardak oldu...
Tufan Türenç Hürriyet’teki köşesinde bir sü-
rü rakam aktarıyor...
İşsizlik yüzde 15.8...
Son bir yılda işsiz sayısı 1 milyon 244 bin art-
tı...
Genç nüfustaki işsizlik ise 27.8...
Her üç gençten biri işsiz...
Çalışanların yarıya yakını sigortasız...
Sendikalizm çöktü...
Bugünkü reel ücretler 2000 yılı düzeyinden aşa-
ğıda...
Ya umut?..
Ya tepki?..
İkisi de yok...
Ne var?..
Ergenekon...
AKP gece yarısı operasyonuyla Meclis’ten bir
yasa geçirdi...
Topluma nasıl sunuluyor bu yasa?..
Askerler artık sivil yargı tarafından soruşturu-
lup yargılanacak...
Pek demokratik, değil mi?..
Ancak hukuka aklı ermeyenlere somut örnek
vermek gerekirse olacak olan nedir?..
İstanbul’da Ergenekon savcılığı diye anılan so-
ruşturma merkezi tüm Türkiye’de eyleme geçe-
biliyor...
Ne yapıyor?..
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin rah-
metli Genel Başkanı Profesör Türkan Saylan’ın
evini basıyor...
Sonra?..
Türkiye’nin orasında burasında gözüne kes-
tirdiği üniversite rektörlerini ve profesörlerini
gözaltına alıyor, tutuklatıyor... TV patronları, ga-
zeteciler, sendikacılar, siyasal parti başkanları, vb.
de cabası...
F polisi tüm operasyonlarda işin içinde...
Peki, şimdi ne olacak?..
Benzeri olaylar bundan sonra Türk Silahlı Kuv-
vetleri’nin alanına yayılacak...
Yol gösterici kim olacak?..
F polisi...
Demek ki Ordu içinde Profesör Türkan Say-
lan’ınkine koşut ve benzer operasyonlara olanak
verecek kanun değişikliği bir gece yarısında
gerçekleşti...
Bunun adına da ‘sivilleşme’ deniyor...
Fetolaşma mı desek?..
Ergenekonlaşma mı desek?..
AKP-FETO iktidarı güdümündeki polis-savcı iş-
birliğinden “demokratik-sivil-hukuksal” sonuç
bekleyenlere öğüt...
Rüya görmeyin!..
İstanbul’da Ergenekon soruşturma merkeziy-
le ülkede egemenleşenlerin aklını küçümsemek
kökünden yanlıştır...
Yaşadığımız olay hukuksal değil...
Siyasal...
Siyasalın da ötesinde bir rejim sorunuyla kar-
şı karşıyayız...
G
azi M. Kemal, Nutuk’ta şöyle
sürdürür konuşmasõnõ: “Baylar,
Doğu Ordumuz, 28 Ekim
1920 günü Kars üzerine yü-
rümeye başladı. Düşman, kar-
şı koymaksızın Kars’ı bıraktı. 30 Ekim’de
ordumuz Kars’a girdi. 7 Kasım günü bir-
liklerimiz Gümrü’yü ele geçirdi. Erme-
niler, 6 Kasım’da barış yapmak için bize
başvurmuşlardı. 2/3 Aralık gecesi Gümrü
Antlaşması imzalandı. Gümrü Antlaşma-
sı, Ulusal Hükümetin yaptığı ilk antlaş-
madır. Doğuda, önemli durum değişiklik-
leri olması nedeniyle, bu antlaşma yerine,
daha sonra yapılan 16 Mart 1921 günlü
Moskova Antlaşması ile 13 Kasım 1921
günlü Kars Antlaşması geçmiştir.” (Nu-
tuk/Söylev, c. II, s. 655.)
Moskova Antlaşmasõ, Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi Hükümeti ile Rusya Sovyetleri
Sosyalist Federal Cumhuriyeti arasõnda; Kars
Antlaşmasõ ise, Türkiye ile Ermenistan, Azer-
baycan ve Gürcistan arasõnda imzalanan, bi-
ri “Dostluk ve Kardeşlik”, ikincisi “Dost-
luk” antlaşmalarõydõ.
Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõ sürecinde
(1991), Ermenistan’õn bağõmsõzlõğõna ka-
vuşmasõndan sonra, Ermeniler, Azerbaycan
özerk bölgesi Dağlõk Karabağ’õ ve Ermenis-
tan ile Karabağ arasõnda kalan Azerbaycan
yerleşim yerlerini (yedi ili) işgal etmiş, Ho-
calõ’da 630 Azeri en vahşi yöntemlerle yok
edilmiş, bir milyon Azeri topraklarõndan ko-
vulmuştu. Aynõ zamanda, Ermenistan, Tür-
kiye Ermenistan sõnõrõnõ, bu sõnõrõn Mosko-
va Antlaşmasõ’yla belirlendiğini ileri sürerek
tanõmadõğõnõ açõklamõştõ.
Tarihsel özet
3 Mart 1918 - 1877-78 Berlin Antlaşma-
sõ’yla Rusya’ya bõrakõlan Batum, Kars, Ar-
dahan, halkoylamasõ (plebisit) ile, Birinci Dün-
ya Savaşõ’nda Rusya’nõn işgal ettiği Erzurum,
Erzincan, Van, Muş ve Bitlis ise, doğrudan,
Sovyet Rusya ile Osmanlõ Devleti arasõnda 3
Mart 1918’de imzalanan Brest-Litovsk Barõş
Antlaşmasõ’yla Türkiye’ye geri veriliyor;
28 Mayõs 1918 - Batum’a İngilizler asker
çõkarõyor, İngilizlerin desteğinde, Erivan
başkent olmak üzere Ermenistan Cumhuriyeti
kuruluyor;
30 Ekim 1918 - Mondros Ateşkes Sözleş-
mesi kararõyla, Türk Ordusu, 1914 sõnõrõna,
Birinci Dünya Savaşõ öncesi sõnõrõna çekili-
yor. “Mondros Askeri Antlaşması’ndan be-
ri Ermeniler, gerek Ermenistan içinde, ge-
rek sınıra yakın yerlerde Türkleri toptan
öldürmekten vazgeçmiyorlardı. 1920 yılı
sonbaharında Ermeni kıyımı dayanılmaz
bir kerteye gelmiş, Ermeniler üzerine yü-
rümeye karar verilmişti.” (Nutuk/Söylev, s.
652/653.)
28 Ekim 1920 - Doğu Ordumuz, 1918 Mon-
dros Ateşkes Sözleşmesi doğrultusunda çe-
kildiği Birinci Dünya Savaşõ sõnõrlarõndan sal-
dõrõya geçerek, Brest-Litovsk Antlaşmasõ’yla
Türkiye’ye bõrakõlmõş olan Sarõkamõş, Kars
ve Iğdõr’õ, “Elviye-i Selasiye” olarak anõlan
üç ili, yani Ardahan, Artvin ve Batum’u, Güm-
rü’yü alacak ve 2 Aralõk 1920’de, Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi Hükümeti ile Ermenistan
arasõnda Gümrü Antlaşmasõ imzalanacaktõr.
Gümrü Antlaşmasõ, bağõmsõz cumhuriyet
olan Ermenistan’õn Bolşeviklerin egemenli-
ği altõna girmesiyle onaylanmayacak, Erme-
nistan-Türkiye sõnõrõ, Moskova Antlaşmasõ’yla
(16 Mart 1921), Sovyetler Birliği ve Türki-
ye sõnõrõ olarak belirlenecek; ayrõca, Mosko-
va Antlaşmasõ’nõn 15. maddesi doğrultu-
sunda, “Güney Kafkasya cumhuriyetleri-
ne ilişkin hükümlere, Türkiye ile bu cum-
huriyetler arasında yapılacak antlaşma-
larda uyulmasını zorunlu kılmak için”, Kaf-
kas cumhuriyetleri Ermenistan, Azerbaycan
ve Gürcistan ile Türkiye arasõnda gerçekleş-
tirilecek olan Kars Antlaşmasõ’yla da (13
Ekim 1921), Türkiye-Ermenistan sõnõrõ ola-
rak belirlenecekti.
Misak-ı Milli sınırı
Moskova Antlaşmasõ’nda benimsenen Tür-
kiye’nin sõnõrlarõ, İstanbul’da son Millet
Meclisi’nde (Meclis-i Mebusan’da) kabul
edilen Misak-õ Milli (Ulusal And) sõnõrlarõy-
dõ. Misak-õ Milli, Mondros Ateşkes Sözleş-
mesi yürürlüğe konduğu zaman, düşman or-
dularõnõn işgali altõnda olan kesimler ile
Türklerin elinde bulunan işgal edilme-
miş/edilememiş topraklar arasõndaki sõnõrdõ.
Türkiye’nin, Güney Kafkasya sõnõrõ ise,
Mondros Sözleşmesi’nden önce, 3 Mart
1918’de Brest Litovsk Antlaşmasõ’yla ka-
rarlaştõrõlan 1877 (93 harbi) öncesi sõnõrdõ.
Moskova Antlaşmasõ’nda, Türkiye, Batum’u
Gürcistan’a bõrakarak Misak-õ Milli’den
ödün vermek durumunda kalmõş, Gümrü An-
tlaşmasõ’nda belirlenen Türkiye-Ermenistan
sõnõrõ, Moskova Antlaşmasõ’nda Misak-õ Mil-
li sõnõrõ olarak korunmuş, Kars ve Ardahan
Türkiye’de kalmõştõ.
Moskova Antlaşmasõ’nda, Türkiye, “28 Ka-
sım 1920 günü İstanbul’da toplanan Mec-
lis-i Mebusan tarafından düzenlenip tüm
devletlere ve basına bildirilen Misak-ı
Milli’nin kapsadığı topraklar” olarak (m.1);
“Türkiye toprakları” ise, “doğrudan doğ-
ruya Türkiye Büyük Millet Meclisi Hü-
kümeti’nin sivil ve askersel yönetimi altında
bulunan topraklar” olarak (m. 8) tanõmla-
nõr.
Kars Antlaşmasõ’nda da, “Türkiye” (m. 2)
ve “Türkiye Toprakları” (m.10) aynõ söz-
cüklerle tanõmlanmõştõr.
Moskova Antlaşmasõ’nõn ilk maddesinde,
taraflar, “herhangi birine zorla kabul etti-
rilmek istenilen bir barış antlaşması ya da
başka bir uluslararası sözleşmeyi tanı-
mamayı ilke olarak benimsemiş”ler, “Rus-
ya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuri-
yeti Hükümeti, bugün Büyük Millet Mec-
lisi’nce temsil edilmekte olan Türkiye Ulu-
sal Hükümeti tarafından tanınmamış Tür-
kiye’ye ilişkin hiçbir uluslararası sözleşmeyi
tanımamayı kabul etmiş”tir. (m. 1.)
Kars Antlaşması
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile
Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan arasõnda
gerçekleştirilen Kars Antlaşmasõ’nda, “Mos-
kova’da 16 Mart 1921 günü imza edilen
Türk-Rus Antlaşması dışında” taraflarõn ül-
kelerinin parçalarõndan bulunan topraklara iliş-
kin anlaşmalarõ geçersiz saymõşlar (m.1),
Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan Sov-
yetler cumhuriyetleri hükümetleri, “bugün
Büyük Millet Meclisi’nce temsil edilen
Türkiye Hükümeti’nin tanımadığı Türki-
ye’ye ilişkin hiçbir uluslararası sözleşme-
yi (bağıtı) tanımamayı kabul etmişler”di (m.
2).
Bunun anlamõ şuydu:
Sovyet Rusya ve Sovyet Cumhuriyetleri
olan Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan,
1. 10 Ağustos 1920 günlü Sevr Antlaş-
masõ’nõ,
2. Sevr Antlaşmasõ’yla aynõ gün yürürlüğe
konacak olan Üçlü Anlaşma’yõ,
3. 30 Ekim 1918 günlü Mondros Ateşkes
Sözleşmesi’ni,
4. 15 Mayõs 1916 tarihli Sykes-Picot An-
laşmasõ’nõ tanõmama kararõ almõşlardõ.
Ermeni devleti talebi
Daha sonra “Sevr Barış Antlaşması” adõ-
nõ alacak olan antlaşmanõn maddelerinin ha-
zõrlandõğõ Paris Konferansõ’na sunduğu an-
dõrõda, Ermenistan temsilcisi Boğos Nubar
Paşa, “Kilikya”yõ, “Ermeni Vilayetleri”
adõyla da anõlan (Erzincan dahil) Erzurum, Bit-
lis, Van, Diyarbakõr, Elazõğ ve Sivas’tan
oluşan “Vilayat-ı Sitte”yi ve iki milyon Er-
meninin yaşadõğõ Kafkasya’nõn bir kõsmõnõ içe-
ren “mütevazı” bir “Ermenistan” istemiş-
ti. Ermeni Askeri Şefi Torcom ise, “Akde-
niz kıyısında Antalya’dan İskenderun’a,
Karadeniz kıyısında Sinop’tan Batum’a ka-
dar uzanan ve Hazar Denizi’nde bir limanı
bulunan” bir “Ermeni Devleti” talep edi-
yordu.
Mondros Ateşkes Sözleşmesi’nin ardõndan,
Türk birlikleri, eski adõyla Kilikya’yõ, yani
Adana’yõ boşaltmõş, 11 Aralõk 1918’de, Fran-
sõz subaylarõ yönetiminde 400 yerli Ermeni-
den oluşan bir Fransõz taburu Dörtyol’a gel-
miş, 17 Aralõk 1918’de çoğu Ermeni olmak
üzere 1.500 Fransõz askeri Mersin’e çõkarõl-
mõş, bu kuvvetten ayrõlan müfrezeler, Tarsus,
Adana ve Misis’i, yani Kilikya’yõ işgal etmişti.
İngilizler ise, hiçbir gerekçe göstermeksi-
zin, “Kilikya”nõn parçalarõ olan Antep’i 1
Ocak 1919’da, Maraş’õ 22 Şubat 1919’da, Ur-
fa’yõ 24 Mart 1919’da işgal edecek, Sykes-
Picot Antlaşmasõ’yla Fransõzlara bõrakõlan Mu-
sul karşõlõğõnda bu üç ili 15 Eylül 1919’da
Fransõzlara devredecek ve Fransõzlar, Üçlü
Anlaşmayla, kendisine ayõrdõğõ “Kilikya”yõ,
Sevr Antlaşmasõ’nõn yürürlüğe girmesinden
önce işgal etmiş olacaktõ. Bütün bu işgaller,
ateşkes sözleşmesine aykõrõydõ ve sarayõn ta-
limatõ doğrultusunda, askerden olduğu gibi
jandarma ve polisten de arõndõrõlmõştõ, kurşun
atõlsa bile karşõlõk verilmemesi emredilmiş ve
işgaller tek kurşun atõlmadan gerçekleşmiş-
ti!
Ermenistan’ın düşü
Bitirirken yineleyelim ki, Moskova ve
Kars antlaşmalarõyla, Büyük Millet Mecli-
si’nce temsil edilen Türkiye hükümetinin ta-
nõmadõğõ Türkiye’ye ilişkin hiçbir sözleşmeyi
(bağõtõ) tanõmamayõ kabul etmiş bulunan Er-
menistan, Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõ
sürecinde, bağõmsõzlõğõnõ ilan ettikten sonra,
Türkiye-Ermenistan sõnõrõnõ tanõmadõğõnõ
açõkladõ. Bu, yalnõzca soyut bir sõnõr tanõma-
ma olayõ mõydõ, yoksa, Moskova ve Kars an-
tlaşmalarõnda, tanõmayacaklarõnõ imzalarõy-
la yükümlendikleri Türkiye’nin kabul etme-
diği antlaşmalara ve uluslararasõ sözleşmelere
geri dönebilmek mi amaçlanmõştõ?
21 Şubat 2009 günlü Yeni Şafak’ta yayõm-
lanan Novasti Armeniya Ajansõ’nõn haberi-
ne göre, “Benim büyük vatanım, benim ye-
ni vatanım” diyebilecekleri günü yakõnlaş-
tõrmaya çalõştõğõnõ söyleyen Ermenistan Cum-
hurbaşkanõ Serj Sarkisyan, “Büyük Erme-
nistan’ı kurma uğrunda çalışmayı, devlet
imkânlarının yanında kendi imkânlarını da
bu uğurda kullanmaya kendisini borçlu
hissettiğini” söylerken, Sevr’deki Ermenis-
tan’õ, Üçlü Anlaşmada ve Mondros Sözleş-
mesi’nde yer alan Kilikya’yõ değil de, yer-
yüzünde bulunmayan bulutlar arasõnda do-
laşan bir başka Ermenistan’õ mõ düşlüyordu?
Türkiye-Ermenistan Sõnõrõ Üzerine
Muzaffer İlhan ERDOST TİHAK / Türkiye İnsan Haklarõ Kurumu Başkanõ
“Benim büyük vatanõm, benim yeni vatanõm” diyebilecekleri günü
yakõnlaştõrmaya çalõştõğõnõ söyleyen Ermenistan Cumhurbaşkanõ Serj
Sarkisyan, “Büyük Ermenistan’õ kurma uğrunda çalõşmaya, devlet
imkânlarõnõn yanõnda kendi imkânlarõnõ da bu uğurda kullanmaya kendisini
borçlu hissettiğini” söylerken, Sevr’deki Ermenistan’õ, Üçlü Anlaşma’da
ve Mondros Sözleşmesi’nde yer alan Kilikya’yõ değil de, yeryüzünde
bulunmayan bulutlar arasõnda dolaşan bir başka Ermenistan’õ mõ
düşlüyordu?
Tatilinizi zehir etmeyin.
Kalbinizi kontrol ettirin
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL
Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr