22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2009 SALI 16 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Bir Bilgi Çöplüğü müdür Siteler? İğne inceliğinde bir gereçle, bedende oluşan yumrular da kazınabilir, aynı iğne bir insanın göz- bebeğini de söndürür. Benjamin Franklin’e göre, insan araç yapan hayvandır. Karınca sırtında taşıyarak, bokböceği yuvarla- yarak bir nesneyi bir yerden başka yere iletiyor, ama güdüsel de olsa, araç yapamıyor. İnsan güdülemese eşek, at, inek, öküz, fil vb. evcil hayvanlar kendiliğinden bir işe koyulamaz. Kedilerin, köpeklerin önlerindeki nesnelerle oynamaları ise, Pavlov’un koşullandırmalı tepki kuramıyla açıklanabilir. Kuşkusuz hayvanbilimciler, Darwin kuramcıları, bir solukta akla geliveren bu örneklere, bilinme- dik nice ilginçlerini katacaklardır. Üzerinde durmak istediğim bu değil, nesnele- rin yararlı ya da zararlı yolda kullanılması... Bu sorun beni bilgisayarla kullanım alanı ge- nişleyen “site” olgusu üzerinde düşünmeye gö- türüyor. Site (Fr. cité), sözlüklerde, genellikle “bir ya da birkaç kentten oluşan ve kendi yasalarıyla yöne- tilen devlet, belirli amaçlarla kurulmuş konutlar top- luluğu” tanımlarıyla yer alıyor. Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde site sözcüğünün günümüzde yüklendiği anlamına yer verilmemiş. İmdadıma Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ü (Can Yayınları) yetişti. Geçen yıl bu günlerde yitirdiğimiz dilimizin bu söz karıncasını, emeğine duyduğum saygıyla anıyorum. Püsküllüoğlu, kılı kırk yaran özeni, çağını ya- kalayan yöntemiyle site sözcüğünün yaygın an- lamını veriyor: “Uluslararası bilgisayar ağında sa- nal olarak oluşturulmuş, belli adresle ulaşılabilen, kuruluşlar ve kişilerce düzenlenmiş, bilgilendirici bilgisunar sayfaları...” Tutar mı tutmaz mı zaman gösterecek; bu an- lamdaki site terimine Türkçe bir karşılık da öner- miş: Yerleşek. Şimdi soralım: Günümüzün temel sözcüklerin- den birini, neden onlarca kişinin katılımıyla ha- zırlanan kurumsal bir sözlükte bulamıyoruz da, bir kişinin tek başına hazırladığı sözlük yardımımıza koşuyor? Benim gibi yetmişini aşmış bir kişinin bilgisayar kültüründen yeterince yararlandığı söylenemez. Sekiz-on yaşındaki çocuklar bilgisayarda seksek oynarken, bana onları şaşkın bakışlarla izlemek düşüyor. Öyle bir çağ yaşıyoruz ki, eskiden küçükler bü- yüklerden öğrenirdi; artık öğrenme sırası küçük- lerden büyüklere geçti... Avukat Ayhan Görür, yaptığı en küçük deği- şiklikte, düzeyli bilgi, fotoğraf, özellikle de özlü söz- lerle donattığı sitesini gün geçirmeden bana da iletince, yetişkinler arası bilgisayar etkileşiminin ne denli kaçınılmaz ve yararlı olduğunu düşündüm. Bu bağlamda kişisel, kurumsal ya da gönüllü ha- zırlanmış sitelerdeki sunumların düzeyi önem kazanıyor. Bu yazıyı yazarken, web sayfasına bakma ge- reksinimi duydum. Belki bilgisayara yönelik sınırlı bilgimden, siteyle ilgili, “çağın medyası internet üzerinde yer alan kişiye özgü iletişim panosu” ta- nımından başka bir şey bulamadım web’de. Onun dışında, çöplük malı bilginin sürüsüne be- reket! Nesnelerin yararlı ya da zararlı yolda kullanılması, internete “bilgi çöplüğü” denmesine yol açmıştır. Web sayfalarında ilginç başlıklar kullanılarak ki- şinin kitsch alanlara yöneltildiği de oluyor. Uzak değil, pek yakında, kavramlar arasına “bilgi ah- laksızlığı” diye bir sözün katıldığını da göreceğiz... [email protected] [email protected] CMYB C M Y B ÖNER CİRAVOĞLU Y azarlarõ, sanatçõlarõ genellikle doğum günlerinde anmak gerekir. Çünkü on- lar ürettikleriyle, okurla, izleyiciyle paylaştõklarõyla hep yaşamaktadõrlar. Bizim için ölümsüzdür sanatçõlar. 2009, Hasan İzzettin Dinamo’nun 100. do- ğum yõlõ. 20 Haziran aynõ zamanda ölümünün de 20. yõlõna da denk geliyor. 80 yõllõk yaşamõnõ düşündüğümüzde, edebi- yatõmõzõn Acõlõ Kuşak yazarlarõ arasõnda gali- ba acõyõ en çok tadanlardan birisiydi Dinamo. Onun çektiklerini, yaşadõğõ talihsizlikleri kime anlatsanõz şaşõrarak yüzünüze bakakalõr. Tu- tuklamalar, işkenceler, fiziksel ve psikolojik bas- kõlar, yakõn dönem aydõnlar tarihimizin ibret ve- rici film sekanslarõnõ oluşturur. Yazdõğõ romanlarõn, binlerce şiirin biricik kop- yalarõna el konulduğunu, yok edildiğini gören, ama her şeye rağmen ve inadõna umudunu yi- tirmeyen bir yazarõn õşõltõsõ hiç sönmedi onun gözlerinde. Ülkemizdeki Soğuk Savaş rüzgârõ, antikomünizm ticaretinin kalemşorlarõnca Ame- rikan emperyalizmine sõrnaşmak için tutuştu- rulan intikam aleviyle birleşti ve tüm namuslu aydõnlar gibi onun da peşini bõrakmadõ. Eski tü- feklerden Halil Yalçınkaya’nõn kõzõyla evli ol- masõ, Nâzım Hikmet’in izinden gidip kendi se- sini bulan şiirler yazmasõydõ tüm suçu. Mehmet Seyda’ya şöyle anlatõyor Dinamo: “Nâzım Hikmet Türkiye’ye dönmüş, 835 Satır adlı ilk kitabını çıkarmıştı. Bunu okur okumaz şiir sultanımız olan Faruk Nafiz he- men sessizce tahtından inerek yerini 835 Sa- tır şairine bıraktı. Bu şiir ustası bana bir ara Goethe ve Shakespeare’i bile unutturdu.” (Edebiyat Dostlarõ, 1970) İki arkadaşõyla birlikte bastõrdõğõ “Adsız Ki- tap”õn ardõndan “Deniz Feneri”ni yayõmladõ. Kitabõn adõnõn duyumsattõğõ simgesel anlam yü- kü, çağõndan sorumlu bir aydõnõn adeta gelecek güzel günlere olan inancõnõ muştuluyordu. Ama kader ağlarõnõ bu kez hapishanelerde, sürgünlerde, açlõk ve sefalet yõllarõyla örüyor- du. Yirmi beş yõl sürecek bir bekleyişin ardõndan Dinamo için soluk alõnacak bir gökyüzünün aç- masõ ancak 1960’larõn ortalarõnda mümkün ol- du. “Fedailer Mangası”nõn öncü savaşçõsõ olan Dinamo’nun, 1930’lardan getirdiği “güneşi zapt etme” türküleri, acõyla yoğrulmuş bir ha- yatõn eşliğinde Babõâli’nin köhne gazete oda- larõna sõğmõyordu. Karacaahmet Senfonisi’ni bitirip “Kurtuluş Savaşı’nın Gerçek Hikâyesi”ni yazmaya baş- ladõ. “Kutsal İsyan” (May Yayõnlarõ) çõkar çõk- maz ilk cildi soluk soluğa okumakta olan ay- dõnlar birden coşkuya kapõldõlar. Attilâ İl- han’a göre dönemin en tok sesli şairlerinden bi- riydi. 1940’larda bir ara mektuplaşmõşlar ve bu yazõşmalardan tanõştõklarõnõ, toplantõ yaptõkla- rõnõ varsayõp emniyet güçleri senaryo üretme- ye kalkmõştõ. Attilâ İlhan ve Dinamo ilk kez 1983 yõlõnõn bir güz öğleden sonrasõ YAZKO’da karşõlaştõlar. YAZKO yönetim odasõnda yanõlmõyorsam Erol Toy ve Zihni Turgay Anadol da vardõ. Di- namo’nun ilk sözü şu oldu: “Attilâ Bey, şiir- lerimiz 1940’lı yıllarda yan yana çıktı diye tu- tuklandığımda çok zorlu sorgulardan geçtim. Bana sürekli ‘Attilâ İlhan’la neler konuştun’ di- ye sordular. Tanışmadığımızı bir türlü an- latamadım onlara! Beni falakaya bile çekti- ler!” Dinamo için yõllar sonra Karadeniz kültürüyle ilgilenen yazar arkadaşõm Ömer Asan biyografi çalõşmasõna girişti. Dinamo’yu tanõyanlarla ko- nuştu. (Hasan İzzettin Dinamo, Belge Yayõnlarõ, 2000) Orada bir kez daha gördüm ki, Nâzõm Hikmet’in açtõğõ çõğõrda ona en yakõşan dama- rõ Dinamo, A. Kadir, Enver Gökçe, Arif Da- mar ve Attilâ İlhan gibi şairler yakalamõştõ. Ya- zõnsal serüvenimizi oluşturan birer durak ola- rak onlara ne denli borçlu olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. Böylece Dinamo’nun savaşõ belleğimizde yeniden yer arõyor. Şiirden, romana; anõ kitaplarõndan çeviri yapõtlara uza- nan 60 yõllõk emeğin ürünü 50 ciltlik bir külli- yat yakõn tarihimizin aynasõ olarak keşfedilmeyi bekliyor! Bundan 100 yõl önce dünyaya gelen Hasan İzzettin Dinamo’yu 20 yõl önce yitirmiştik 2009, Hasan İzzettin Dinamo’nun 100. do- ğum yılı. 20 Haziran aynı zamanda ölümü- nün de 20. yılına da denk geliyor. Fransa’da ‘Türkiye Mevsimi’ Kültür Servisi - Türkiye, 1 Temmuz 2009 - 31 Mart 2010 tarihleri arasõnda, “Fransa’da Türkiye Mev- simi” ile kültürel, ekonomik ve bilimsel alanlarda 400’den fazla etkinlikle Fransa’nõn davetlisi olacak. Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin resmi açõlõşõ, bu akşam Paris’te, iki ülkenin kültür bakanlarõ Ertuğrul Günay ve Chris- tine Albanel’in de katõlaca- ğõ basõn toplantõsõyla ger- çekleştirilecek. Fransa’nõn Paris, Lille, Marsilya, Nantes gibi önemli şehirlerinde bü- yük etkinliklerle başlayacak “Türkiye Mevsimi”nin açõ- lõş etkinlikleri arasõnda, 4 Temmuz akşamõ Paris’teki ünlü Trocadéro Meydanõ’nda Mercan Dede ve Anadolu Ateşi tarafõndan gerçekleşti- rilecek halka açõk görkemli gösteriler ve “Tuileries Bah- çeleri”nde 17 Temmuz’dan başlayarak Parislileri ağõr- layacak olan “Türk Kahve- si” dikkat çekiyor. Kültür Servisi - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başken- ti Ajansõ Görsel Sanatlar Yö- netmenliği tarafõndan hazõrla- nan “Taşınabilir Sanat” ta- sarõsõnõn yedinci etabõ, Ümra- niye’de “Müdahale – Müsa- mere” adlõ sergi ile devam ediyor. Küratörlüğünü İnsel İnal’õn yaptõğõ serginin katõ- lõmcõ- larõ, Reflex grubu üyeleri Ev- rim Özarslan, Itır Demir, Kardelen Fincancı ve Deniz Rona. Sanatçõlar bu sergide öğretilen doğrular ile hayatõn gerçekleri arasõndaki çelişki- yi sorguluyor. Taşõnabilir Sa- nat tasarõsõ kapsamõnda, ba- ğõmsõz küratörler ve sanatçõ gruplarõ tarafõndan hazõrlanan 20 çağdaş sanat paketi, 2010 yõlõna kadar İstanbul’un ilçe- lerini dolaşacak. 39 ilçedeki kültür merkezlerinde ger- çekleştirilecek sergiler, ay- nõ zamanda İstanbullulara çağdaş sanatõn ustalarõ ve genç temsilcileriyle sohbet toplantõlarõna ve atölye ça- lõşmalarõna katõlõm fõrsatõ sunacak. Sergi, Ümraniye Atakent Kültür Merkezi’nde 14 Temmuz’a dek görülebilir. ‘HayallereSõğmayanMinyatürOdalar’ Minyatür sanatçısı Henry Kupjack’ın 20 “Minyatür Oda”sından oluşan, “Ha- yallere Sığmayan Minyatür Odalar” sergisi yoğun ilgi nedeniyle uzatıldı. Sergi, 15 Eylül’e dek Rahmi M. Koç Müzesi’nde görülebilir. Sergide, 1770’le- re ait, ABD’nin üçüncü başkanı Thomas Jefferson’ın çalışma ve yatak odasının minyatürü, 1940’lı yıllara ait Wintergarden Tiyatrosu’nun sahne arkasının min- yatürü de bulunuyor. Kupjack, minyatür sanatı ve kendi sanatı ile ilgili şunları söylüyor: “Minyatür, en eski uygarlıklardan bu yana var olan bir gelenektir. İnanç sistemleri ve kültürel olguların etkilerini taşıyabilir. Doğa ve çevreyi anlamlan- dırmak açısından insanoğlunun başa çıkabileceği boyutlara indirgemek amaç- lanır. Minyatürde gerçekçi etkiyi yaratmak önemlidir.” (0 212 369 66 00) Pancaroğlu konseri... Kültür Servisi - Türkiye ve Fransa’nõn Dõşişleri ve Kültür bakanlõklarõnõn himayesinde; İKSV ve CulturesFrance’õn iş- birliğiyle gerçekleştirilen “Fransa’da Türkiye Mevsi- mi” çerçevesinde dünyaca ünlü arp sanatçõmõz Şirin Pancaroğlu, yarõn Fransa’nõn Nantes şehrinde konser vere- cek. Printemps des Arts Fes- tivali kapsamõnda düzenle- necek etkinlikte Pancaroğlu, Fransõz topluluk Baroque No- made XVIII-XXI’in müzik yönetmeni Jean-Christop- he Frisch ile birlikte oluş- turduğu “Padişahın Arpları” adlõ tasarõnõn prömiyerini ya- pacak. Kültürler arasõ diya- loğun gelişmesine katkõda bulunmak amacõyla düzenle- nen etkinlik saat 20.00’de başlayacak. Myra Antik Kenti’nde kazı çalışmaları başladı DEMRE (AA) - Likya uygarlõğõnõn önemli yerleşim alanlarõndan Antalya’nõn Demre ilçe- sindeki Myra Antik Kenti’nde bu yõl ilk kez yapõlacak kazõ çalõşmalarõ Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay’õn katõlõmõyla başladõ. Kazõlarõ sembolik olarak başlatan Günay, an- tik kentin yanõ sõra kentin antik liman bölgesi Andriake’de de “Likya Uygarlõğõ Müzesi” projesini hayata geçirmek istediklerini belirtti. Müze için bilimsel danõşma kurulunun proje hazõrlayacağõnõ ve önerilerde bulunacağõnõ be- lirten Günay, bu doğrultuda projeyi hayata ge- çirmeye çalõşacaklarõnõ ifade etti. Günay, Demre’nin Myra Antik Kenti, Noel Baba Mü- zesi, Kekova, Andriake bölgeleriyle çok önemli bir uygarlõk merkezi olduğunu, Noel Baba Müzesi kalõntõlarõ ile Kekova bölgesinin UNESCO Dünya Kültür Mirasõ aday listesin- de yer aldõğõnõ ve Demre’nin Dünya Miras Alanõ Kalõcõ Listesi’ne gireceğini umduğunu söyledi. Törende Myra Antik Kenti Kazõ Baş- kanõ Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fa- kültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Günay’a teşekkür plaketi verdi. Kazõlar, Prof. Çevik başkanlõğõndaki 50 kişilik bir ekip tarafõndan yapõlacak. ‘Deli Ayten’ beyazperdede BURSA (AA) - Bursa Büyükşehir Belediyesi Huzurevi’nde kalan tiyatrocu Baykal Kent, Bursa’da bir dönemin simge isimlerinden biri olan ve Osmangazi Belediyesi tarafõndan hey- keli dikilen “Deli Ayten”in öyküsünü beyaz- perdeye taşõmaya hazõrlanõyor. Kent, küçük yaşlarda menenjit geçiren, daha sonra ailesinin sevdiği kişiyle evlenmesine izin vermemesi üzerine akli dengesini kaybeden Ayten Şenâ- şõk’õn (Deli Ayten), yaşadõğõ dönemde Bur- sa’nõn tanõnmõş simalarõndan biri olduğunu söyledi. Sanatçõ, “Senaryo ve hikâyeler yazõ- yorum. Şu anda üzerinde çalõştõğõm en önemli proje Deli Ayten’in sahnelere taşõnmasõ” dedi. ‘Kutsalİsyan’õndestancõsõDinamo 2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ AJANDASI ‘TaşınabilirSanat’ Ümraniye’de Sergi İlyas Odman’ın ‘Yorgun’ adlı gösterisiyle açıldı. TİFLİS (AA) - 20. yüzyõl sa- natõnõn dehalarõ arasõnda sayõ- lan İspanyol ressam Pablo Pi- casso’nun 40 yapõtõndan oluşan ‘Picasso Gürcistan’da’ adlõ sergi, Gürcistan’õn başkenti Tiflis’te açõldõ. Picasso’nun “büyük hayranlık duyduğu” sanatçõ olarak da tanõnan, dün- yaca ünlü Gürcü naif ressam Niko Pirosmani’nin eserleri- nin de korunduğu Tiflis Ulusal Müzesi’nde açõlan sergide, Pablo Picasso’nun 40 yapõtõ sa- natseverlerle buluşuyor. Gür- cistan Ulusal Müzesi ve Fran- sa Yonne Genel Konseyi’nce düzenlenen sergi, Tiflis’ten sonra 8 Ağustos-6 Eylül ara- sõnda Batum’da tekrarlanacak. Gürcistan Kültür Bakanlõğõ, Tiflis Belediyesi, Kakheti böl- ge yönetimi, Bank Republic ve Acara Kültür ve Eğitim Ba- kanlõğõ tarafõndan da destekle- nen sergi sõrasõnda, özellikle çocuklar için çeşitli eğitici et- kinliklere de yer veriliyor. Tiflis’te Picasso sergisi OTEL ve APARTSIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 - Ergenekon tertibiyle Silivri’de tutukluyken başarılı bir kalp ameliyatı geçiren Genel Başkan Vekilimiz Sayın Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran yapılan haklı ve kararlı başvurular sonucu tahliye edilmiştir. Sayın Yurtkuran’a acil şifalar dileriz. ADD ANTALYA ŞUBELERİ ve Antalya CUMOK www.addantalya.org www.cumokkantalya.org [email protected] ANTALYA ADD – CUMOK DUYURUSU Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversite- si (BÜ) Senatosu Fen-Edebiyat Fakülte- si’nin önerisi üzerine Türk edebiyatõnõn önemli temsilcilerinden Yaşar Kemal’e “fahri doktora” unvanõ verildi. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long sa- lonunda dün akşam düzenlenen açõlõş törenine çok sayõda akademisyen ve sa- natçõ katõlõrken, açõlõş konuşmasõnõ yapan BÜ Rektörü Prof. Dr. Kadri Özçaldıran, “Yaşar Kemal, nesnel değerlendirme- lere bakacak olursanız, nasıl Nâzım Hikmet Türk şiirinin dünyaya açılan ilk penceresi ve 20. yüzyıl dünya şiirinin en önemli isimlerinden biri ise, Yaşar Kemal de Türk romanının dünyaya açı- lan ilk penceresi ve 20. yüzyıl dünya ro- manın en önemli isimlerinden birisidir” diye konuştu. Açõlõş konuşmasõnõn ar- dõndan, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanõ Prof. Dr. Ömer Oğuz, fahri doktora be- ratõnõ Yaşar Kemal’e verdi, cüppesini giy- dirdi. Yaşar Kemal ise, fahri doktoranõn kendisine verilmesi nedeniyle Boğaziçi Üniversitesi’ne teşekkür ederek yaptõğõ ko- nuşmada, şunlarõ söyledi: “Bizim çağı- mızda romancıların başları belada- dır. Çünkü insanları en çok, yalana, zul- me ve bütün kötülüklere karşı roman uyarır. Bugün tüketim toplumu diye bir doyumsuzlar toplumu yaratılıyor ve bir yapay kültür benimsetilmek isteniyor. İnsanları birer canavar haline getirmek istiyorlar. Roman tüketim toplumu is- teyenler için tehdittir. Çünkü roman, insanlara insan olduklarını söyler. Bi- linçli olarak aydınlığın, iyiliğin, güzel- liğin türküsünü söylemek istedim. Ro- manlarım yaşam gibi doğru söylesin, in- sanla birlik olsun istedim, çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.” Tören ünlü piyanisti- miz İdil Biret’in konseri ile sona erdi. Yaşar Kemal’e fahri doktora BÜ’deki törene Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban’ın (üstte sağda) yanı sıra aralarında Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Türkan Şoray’ın da bulunduğu sanatçı- lar katıldı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle