18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2009 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR ‘Photoshop’ ve Balonlar! (2) “Her köyün bir delisi var!” ya da “Bir deli bir kuyuya taş attı, 40 akıllı çıkaramadı!” gibilerden atasözlerimiz var... Günümüzde bu sözler şöyle değişti: “Her köyün bir delisi, iki definecisi var” ya da “Bir fitne fücur, bir sahte belgeyi kaka- ladı, 40 akıllı seyirci kaldı!” Bugün Türkiye’nin her yerinde ka- çak define avı sürüyor. Define bul- ma hevesi ile kafayı üşüten bazı ger- zekler, köşeyi dönme umuduyla, defineci kahvelerinde “sahte defi- ne haritası” satın alıp sonrasında çı- rılçıplak kalıyorlar. Sahte haritayı satmaya çalışan ki- şi, turistlere hatıra olarak satılan ba- zı madeni nesneleri uygun bir yere ön- ceden gömüyor. Sonrasında metal detektörle plana uygun yer aranıyor, alıcı kendi eliyle gömüyü bulurken zo- kayı yutuyor. Satıcı, parasını aldıktan sonra bir daha o köye uğramıyor! Alı- cı köylü, hemen profesyonel kaçak- çılarla bağlantıya geçiyor. Ama ne var ki, bulduklarının sahte olduğunu ve çarpıldığını öğreniyor. Definecilikte buna “tohumlama” deniliyor. F tipi polisin yaratılmadığı günler- de muhaliflere “tohumlama” uygu- lanırdı. Sol eğilimli yazarların evine konulan “yasak yayınlar” ele geçiri- lir, yazar içeri tıkılırdı. Ya da yaşa- mında uyuşturucu görmemiş kişinin üzeri arandığında Zati Sungur’u bi- le şaşırtan bir biçimde adamcağızın cebinden 10 gram eroin çıkardı! Günümüzde ise bir avukatın bü- rosu arandığında delinin kuyuya at- tığı taş gibi bir sahte belge, Türki- ye Cumhuriyeti’nin geleceğini bile gölgeleyen bir olay yaratıyor. Helal olsun bu taşı kuyuya atan tezgâh- tar deliye! Polis, avukat Serdar Öztürk’ün bürosunu arıyor. Birden Arşi- met gibi “Evreka, Evreka! (Buldum, Buldum!)” diye bağırmış olmalı! Ne Öztürk ne de avukatı Demet Reç- ber’in hiç görmedikleri bu belgeyi ne- yin tarafı olduğu bilinmeyen bir ga- zetede yayımlanınca görüyorlar. Genelkurmay Harekât Başkanlı- ğı’nca hazırlanmış Albay Dursun Çi- çek imzalı bu belgeye göre “İrticay- la Mücadele Eylem Planı’nda AKP ve Fethullah Gülen’i bitirme” hedefle- niyordu. Bu bir askeri darbeydi! De- mokrasiye gölge düşmüştü! Define bulmayı düşleyen köylü gibi Türk halkına zoka yutturulacaktı. Aynaya bakmadan konuşan Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan “darbe çığırtkanlığı yapanları” bas bas bağırarak suçlamakla kalmadı, soluğu sıkıştıkça başvurduğu AB ta- kıyyesini bu kez de kullanıp hemen AB büyükelçilerine “kurt geliyor” di- yen yalancı çoban gibi “darbe ge- liyor” diye şikâyette bulundu. ABD’de ise Fethullah adında bir ha- rita satıcısı, soyadına yakışırcasına kıs kıs gülüyordu! Kimse “darbeden” söz etmezken, partisinin kapatılması Anayasa Mahkemesi’nden teğet geçen Baş- bakan o günden sonra gemleri azıya aldı. Ergenekon gibi ne idü- ğü belirsizleşen bir davayla ülkenin tüm iç ve dış sorunlarını kamuo- yunda hukuksal değil siyasal yapı- sıyla perdelemeyi başarmakla kal- madı, direksiyondaki F’nin bir de- diğini iki etmez oldu. Gelelim Albay Çiçek imzalı bel- geye: 1. Genelkurmay Askeri Savcısı, Albay Çiçek’in evindeki aramada ve 14 bilgisayarda 4 farklı kurumun yaptığı teknik incelemede, bu bel- genin izine rastlanmadığını, belgenin özgün değil fotokopi olduğunu açık- ladıktan sonra, “Çiçek’in hazırladığı- nı gösteren kanıt yok, belge sahte, ha- zırlayanları bulun!” dedi. 2. Belgenin, sahte define harita- sını hazırlayan kişisinin, Genelkur- may’ın yazışma kurallarını bilmedi- ği anlaşılıyordu. Çünkü: A) Böyle bir plan için Genelkur- may Başkanı’nın emir vermesi ge- rekirdi. 2. Başkan’ın talimatı doğ- rultusunda hazırlanacak böyle bir planın ilgili “J” Başkanı olan Kor- general’in imzası ile ilgili daire baş- kanı olan kor ya da tuğgeneralin uy- gulamayı başlatmaları gerekirdi. Böyle bir uygulama yoktu. B) Belgenin her sayfasının sol üst ve alt köşelerine metindeki yazıyla “çok gizli” yazmak da yetmiyordu, kır- mızı renkli mühürle “çok gizli” dam- gasının basılması da gerekiyordu. C) Belge kaç sayfa ise her say- fasına, tüm sayfa sayısının kaçıncısı olduğu da yazılmalıydı. D) Eğer çoğaltılacaksa kaç kop- ya olduğunun yazılması, dağıtımda her birine ayrı numara verilmesi ge- rekirdi. Herhangi bir sızıntıda bu nu- mara ipucu olmaktaydı. E) Kaldı ki bu tip planlar, sınırlı sa- yıda insanın girebildiği “kozmik” büroda saklanırdı. F) Söz konusu belgede değil bu yazım kurallarına uyulması, tarih bi- le yoktu. 26 Haziran’da bu köşede Al- manya çıkışlı “sahte belge” kata- kullilerini tek tek sıralamıştık. CHP’nin bir Alman vakfından 85 bin Avro yardım aldığına ilişkin sahte belge hakkında Alman Dışişleri Ba- kanlığı adına Valter Hassman, 3.12.2005 tarihli “belgenin bakan- lık yazışmaları uygulamaları açısın- dan içerik ve biçimine uygun ol- madığı,” bunun sahtelik açısından bir “kanıt” olduğunu açıklamıştı. Özgün belgenin ortada olmayıp fotokopisinin kıyamet koparmasına ek olarak Hasmann’ın“belgenin ba- kanlık yazışmaları uygulamaları açı- sından içerik ve biçimine uygun ol- madığı,” bunun sahtelik açısından bir “kanıt” olduğunu açıklaması, Türkiye’deki uygulamada da el- bette geçerliydi. Kıs Kıs Gülen! Genelkurmay Başkanı Orge- neral İlker Başbuğ belge hakkında nezaketi izin vermediği için “paçavra” yerine “kâğıt par- çası” dedi ve “TSK’den elinizi çe- kin” uyarısı yaptı! Kimi uyardı? 14 Nisan’da adını ver- meden yüklendiği Fethullahçılardan sonra, bu kez Fethullahçıları sırtında kambur gibi taşıyan AKP’yi uyarıyor olmalıydı. Orgeneral Başbuğ, TSK’nin demokrasiye, hukuka bağ- lılığını da ısrarla vurguladı. Anayasa Mahkemesi’nden teğet geçen AKP, sahte define haritacı- ları gibi emekli generalleri, gazete- cileri, üniversite profesörlerini, ay- dınları toplamaya başlayarak ya da Anayasa Mahkemesi 2. Başka- nı, Yargıtay Onursal Başsavcısı’na yönelik baskılarla “demokrasi ha- varisi” havasında yargıya gözdağı veriyordu. Savcı, gazeteci, siya- sacı, polis “F”leştirilmişti. Bu sah- te belgeyle de bir yandan TSK hal- kın gözünde yıpratılırken, dünya rekoru kıran işsizlik de unutturulmuş oluyordu. “PKK Türkiye’yi bölmek isteyen bir terör örgütü” diyemeyen, öldü- rülen teröristlerin cenaze törenle- rinde boy gösteren DTP adlı parti- nin genel başkanı Ahmet Türk de bu ortamdan yararlanarak “Askerin yetkileri kısıtlanmalı” demecini ve- riyordu. Aynı günlerde Vaşington’da dü- şünce kuruluşu “Stratejik ve Ulus- lararası Çalışma Merkezi (CSIS)” ne demekse “Gülen hareketini” görüştü. Adamlarını Vatikan’ın misyoner okulunda eğiten, Katolik Papa’yla, Ortodoks Patriği ile, Yahudi ha- mamlarla “Dinler Arası Diyalog” sözleri ile uluslararası takıyye pe- şindeki bu tezgâhı ABD yutuyor mu, kullanıyor mu doğrusu anlaya- madık! Gerek Başkan Barak Hus- sein Obama ve gerek Büyükelçi James Jeffrey “Türkiye’de laikli- ği” desteklediklerini dile getirdiler. Ama Fethullah’ı da bağırlarına basmaktan geri durmuyorlar! Fethullah’ın Dinler Arası Diyalog Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun bir üyesi bu toplantıda “Bu hareketi kimse yıldıramayacak” derken TSK’ye de ABD’ye de meydan okumuyor mu? Harbiye’de “İçte ve dışta bütün hainler, bütün düşmanlar yenik dü- şünceye kadar savaşacağız. Bizi bir arada tutan milliyetçiliğimizdir, birlikte yaşama arzumuzdur” diye ant içen subaylar hakkında, Hürri- yet’te Bekir Coşkun’un 18 Hazi- ran’daki yazısının son paragrafını buraya alalım: “Bu yazı demokrasi adına zor, ama doğru bir yazıdır… Size yeni bir soru: Dinci kadrolar, ta- rikatçılar Türkiye’yi ele geçirirken… Askerlerin seyirci kalacaklarına ina- nan bir tek kişi var mı?..” Gerisi Ajda Pekkan’ın şarkısı: “Palavra… Palavra!” Paçavra! Paçavra! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Anayasayõ Koruyucular Konseyi’nin kararõ doğrultusunda oylarõn yüzde 10’u yeniden sayõldõ İran’da ‘rasgele’ sayõm Dış Haberler Servisi - İran, “seçim sonrasında gösteriler düzenleyen mu- halifleri kışkırttıkları” iddiasõyla önceki gün gözaltõna aldõğõ Tahran’õn İngiltere Büyükelçiliği’nde çalõşan 9 İranlõdan 5’ini dün serbest bõraktõ, diğerlerinin sorgularõ ise sürüyor. İran Dõşişleri Ba- kanlõğõ Sözcüsü Hasan Kaşkavi dü- zenlediği basõn toplantõsõnda, şimdilik her- hangi bir yabancõ ülkenin elçiliğini ka- patmayõ ya da ilişkileri dondurmayõ dü- şünmediklerini belirti. Kaşkavi, “Göz- altına alınan 9 kişiden 5’i serbest bı- rakıldı. Geri kalanların ise sorgusu sü- rüyor” dedi. Gözaltõna alõnanlarõn kim- likleri ise açõklanmadõ. İran İstihbarat Bakanõ Gulam Hüse- yin Muhsini Ejei önceki gün yaptõğõ açõklamada, İngiltere’nin Tahran Bü- yükelçiliği’nin, kitle iletişim araçlarõ ve yerel personel yoluyla muhaliflerin gös- terilerinde önemli roller oynadõğõnõ id- dia etmişti. İran Cumhurbaşkanõ Mah- mud Ahmedinejad da protesto göste- rilerinde ABD ve İngiltere’nin parmağõ olduğu suçlamasõnda bulunarak, bu ül- keleri “İran’ın içişlerine karışmama- ları” konusunda uyarmõştõ. ‘Taciz ve gözdağı’ İngiltere Dõşişleri Bakanõ David Mi- liband gözaltõlarõ “taciz ve gözdağı” ola- rak niteleyerek, bunun “keyfi bir uy- gulama” olduğunu öne sürmüştü. Mi- liband, AB’nin de İran’õn görevlileri sa- lõvermemesi durumunda İran’a “ağır” yanõt vereceğini açõklamõştõ. Tartõşmalõ seçim sonuçlarõnõn ardõndan nihai sonucu belirleyecek oylarõn yeni- den sayõmõ dün yapõldõ. Devlet Te- levizyonu El Âlem’õn haberine göre Tahran’õn 22 bölgesinde ve ülkenin di- ğer eyaletlerinde oylarõn bir kõsmõ ye- niden sayõldõ. Anayasayõ Koruyucular Konseyi, “rasgele” seçilmiş oylarõn yüzde 10’unun yeniden sayõlmasõna ka- rar vermişti. 12 Haziran’da yapõlan ve Ahmedinejad’õn kazandõğõ açõklanan seçimlerin reformcu adayõ muhalif lider Mir Hüseyin Musavi, sayõmlarõ kabul etmeyeceğini belirterek, seçimlerin ye- nilenmesi çağrõsõnda bulunmuştu. Mu- savi, “hakemler kurulu” oluşturularak seçimlerin ve seçim sonrasõ protestola- rõn bu kurul tarafõndan araştõrõlmasõ ge- rektiğini belirtmişti. Yarõ özel Fars Haber Ajansõ’nõn ha- berine göre, Anayasayõ Koruyucular Konseyi Sözcüsü Abbas Ali Kedhudai, seçim sonuçlarõna itiraz hakkõnda yeni bir öneri sunan Musavi ile önceki gece gö- rüşüldüğünü söyledi. Kedhudai, şikâyet ve itirazlarõn ele alõnmasõ için oluşturu- lan özel heyetin, Musavi’nin temsilci- leriyle dün sabah da bir araya geldiğini kaydetti. ‘Seçim sağlıklı’ İran Anayasayõ Koruyucular Kon- seyi, 12 Haziran’da yapõlan cumhur- başkanlõğõ seçimine itiraz ve şikâyet- leri değerlendirerek “seçimin sağlık- lı bir ortamda yapıldığının” belir- lendiğini açõkladõ.Böylece, Cumhur- başkanõ Mahmud Ahmedinejad’õn seçilmesi kesinlik kazandõ. Konsey Ge- nel Sekreteri Ayetullah Ahmed Cen- neti, İçişleri Bakanõ Sadık Mahsuli’ye gönderdiği mektupta, seçimlere ilişkin itiraz ve şikâyetlerin yasal süre içinde değerlendirildiğini, sonuçlarõ etkile- yecek ciddi bir usulsüzlüğe rastlan- madõğõnõ belirtti. Öte yandan, Ahmedinejad, gösteriler sõrasõnda öldürülen Nida Sultani adlõ genç kadõnõn öldürülmesi olayõnõn araş- tõrõlmasõ talimatõnõ verdi. Ahmedinejad, Yargõ Erki Başkanõ Ayetullah Mah- mud Haşimi Şahrudi’ye gönderdiği mektupta, Nida’nõn ölümünün tüm yön- leriyle araştõrõlmasõnõ istedi. KANDAHAR Kardeş kardeşi vurdu Afgan polisi ile ABD ordusu için çalõşan Afgan muhafõzlarõ arasõnda, Taliban’õn kalesi Kandahar’da çõkan çatõşmada Kandahar Emniyet Müdürü Mutayullah Kati ve dokuz polis öldürüldü. Karzai, olaydan Afgan muhafõzlarõnõ sorumlu tuttu. Dış Haberler Servisi - Afganistan’da, Afgan polisi ile ABD ordusu için çalõşan Afgan muhafõzlarõ arasõnda dün çõkan çatõşmada Kandahar Emniyet Müdürü Mutayullah Kati ve dokuz polis öldürülürken, Afganistan Devlet Başkanõ Hamid Karzai, olaydan Afgan muhafõzlarõnõ sorumlu tuttu. Taliban’õn kalesi Kandahar’da başsavcõlõk bürosu önünde, bilinmeyen bir nedenle Afgan polisi ile ABD ordusu için çalõşan Afgan özel güvenlik gücü arasõnda çatõşma çõktõğõ, emniyet müdürü Kati ile 9 polisin öldürüldüğü açõklandõ. Görgü tanõğõ, bölge başsavcõsõ Hafizullah Khaliqyar, üniformalõ ve silahlõ yaklaşõk 50 Afgan özel gücünün binaya girerek evrakta sahtecilik suçundan tutulan birinin salõverilmesini istediğini söyledi. Afgan muhafõzlarõn kişiyi zorla götürmeleri tehdidine karşõ ise polis çağõrdõğõnõ bildiren başsavcõ, “bunun üzerine polis bu kişilerle konuşmak istedi, ardından önce tartışma sonra ise çatışma çıktı” diye konuştu. Afganistan Devlet Başkanõ Hamid Karzai, Emniyet Müdürü Mutayullah Kati ve dokuz polisin ölümünden muhafõzlarõn sorumlu olduğunu bildirerek, ABD’nin korumasõ altõnda olan muhafõzlarõn Afgan yetkililere teslim edilmesini talep etti. Polis şefi de öldü Eyaletin adli polis şefinin de ölenler arasõnda bulunduğu bildirildi. Öte yandan ABD Ordu sözcüsü Brian Naranjo, olayda, Afgan özel güvenlik gücü dahil herhangi bir ABD gücünün yer almadõğõnõ öne sürdü. ABD birliklerinin Irak kentlerinden büyük ölçüde çekilmesi bugün tamamlanırken ülke dün bayram yerine döndü. Son 1 haftadır artan şiddet olaylarıyla sarsılan başkent Bağdat’ta bu sefer şenlik havası hâkimdi. Şehirdeki bir parkta akşam kutlama yapılacağı duyuruldu; geçiş noktaları ve polis arabaları çiçeklerle süslendi. (AFP) Gazze’ninçaresizliği Dış Haberler Servisi - Uluslarara- sõ Kõzõlhaç Komitesi dün açõkladõğõ ra- porda, Gazze’de yaşayan 1.5 milyon Filistinlinin “çaresizlik içinde sıkışıp kaldığını”, bunun nedeninin de İsra- il’in ambargosu olduğunu duyurdu. İsrail’in Gazze’ye düzenlediği ve en az 1400 Filistinlinin öldüğü “Dökme Kurşun Operasyonu”ndan 6 ay sonra açõklanan raporda, “Gazze’de yaşayan Filistinlilerin hayatlarını yeniden inşa etmek için umutsuz oldukları ve git- tikçe daha fazla çaresizliğe sürüklen- dikleri” ifadeleri yer aldõ. Kõzõlhaç, Gazze’de yoksulluğun “alarm” seviyesinde olduğunu da bil- dirdi. Rapora göre, Gazze’de yeni ev- lerin inşasõ için çimento veya çelik bu- lunmuyor. Hastalar ise gereken teda- viden mahrumlar. Temiz suya erişim zor; sağlõk mekanizmalarõ ise çökmek üzere. Gazze’deki Kõzõlhaç Komite- si’nin Başkanõ Antoine Grand, du- rumdan en kötü etkilenenlerin Gazze nüfusunun neredeyse yarõsõnõ oluşturan çocuklar olduğunu söyledi. Komite, Gazze’deki bu durumun Ha- ziran 2007’de Hamas’õn yönetime gel- mesiyle İsrail’in Gazze’ye geçiş kapõ- larõnõ kapatmasõ ile ilgisi olduğunu açõkladõ. İsrail ise bu yaşanan dramdan Hamas’õ sorumlu tutuyor. 22 günlük operasyon sõrasõnda 50 bin ev, yüzler- ce işyeri ve 200 okul tamamen yok edil- miş ya da tahrip edilmişti. Operasyonu izleyen günlerde Gazze’ye bölgedeki tahrip olan altyapõ çalõşmalarõ için ulus- lararasõ toplum tarafõndan 4.5 milyon dolar bağõşlanmõştõ. ‘Şiddete yöneltiyor’ BM İnsan Haklarõ Komitesi de ope- rasyon sõrasõnda işlenen savaş suçlarõ- na ilişkin yürüttüğü soruşturma çerçe- vesinde dün ve önceki gün Gazze’de oturum düzenledi. Oturumda konuşan psikolog Dr. Iyad Sarraj, Gazze’deki çocuklarõn yüzde 20’sinin “travma sonrası stres sendromu”yla karşõ kar- şõya olduklarõnõ açõkladõ. Sarraj,“Gör- dükleri kan ve vahşetin yanı sıra ya- kınlarını kaybetmek çocuklar üze- rinde psikolojik yaralar açarak, on- ları radikalizme ve şiddet eylemleri- ne sevk ediyor” dedi. Araştõrma komitesi, temmuz ayõnda Cenevre’de tanõklarõn ve uzmanlarõn ka- tõlacağõ başka bir oturum düzenlemeyi ve 12 Eylül’de soruşturmaya ilişkin rapor yayõmlamayõ planlõyor. İsrail so- ruşturma sonuçlarõnõ tanõmayacağõnõ açõklayarak BM yetkililerini ülkeye al- mamõştõ. İsrail hükümeti sözcüsü Mark Regev önceki gün, araştõrmanõn “tek ta- raflı ve İsrail’e karşı önyargılı” yürütüldüğünü iddia etmişti. Yardım gemisi yola çıktı Öte yandan, Gazze Şeridi’ne da- yanõşma göstergesi olarak “sem- bolik” miktarda insani yardõm mal- zemesi götürecek olan ve uluslar- arasõ insan haklarõ savunucularõnõ ta- şõyan gemi, Kõbrõs Rum Kesi- mi’nden hareket etti. 11 ülkeden 21 kişiyi taşõyan gemi, dün sabah erken saatlerde Larnaka Limanõ’ndan yo- la çõktõ. Özgür Gazze Hareketi’nden eylemcileri taşõyan geminin, bir engelle karşõlaşmazsa bugün öğle saatlerinde Gazze’ye ulaşmasõ bek- leniyor. İsrail’in Gazze’ye uygula- dõğõ ablukanõn kaldõrõlmasõnõ iste- yen Özgür Gazze grubu, geçen ağustostan bu yana Gazze’ye 5 se- fer düzenledi, ancak 2 kez İsrail güçlerince geri yollandõ. Uluslararasõ Kõzõlhaç Komitesi, İsrail ambargosu nedeniyle yokluklar içinde yaşam savaşõ veren Gazze halkõnõn hayatlarõnõ yeniden inşa etmek konusunda umutsuz olduklarõnõ belirtti. Gazze’deki çocuklarõn yüzde 20’sinin “travma sonrasõ stres sendromu”yla karşõ karşõya olduklarõna dikkat çekiliyor. Not: Okurlarımın izniyle yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım. Gülen, Papa Jean Paul ile el ele. Muhalifler önceki gün de Tahran sokaklarında protestolarını sürdürdü.(REUTERS) Tahran, önceki gün gözaltõna aldõğõ İngiltere Büyükelçiliği’nde çalõşan 9 İranlõdan 5’ini serbest bõraktõ. Ahmedinejad, gösteriler sõrasõnda vurularak yaşamõnõ yitirmesinin ardõndan protestolarõn simgesi haline gelen Nida Sultani adlõ genç kadõnõn öldürülmesi olayõnõn araştõrõlmasõ talimatõnõ verdi. Bağdat bayram yeri Koşullardan en çok etkilenenler, nüfusun neredeyse yarısını oluşturan çocuklar. (Fotoğraf: AP)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle