Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zaman zaman düşünüp şük-ret-
mişimdir “İyi ki yargıç değilim” di-
ye.
Bir insanı yargılamak...
Bir insanı beraat ettirmek veya
mahkûm etmek...
Bir insan yargılanırken onu öz-
gürlüğünden mahrum etmek ve-
ya etmemek...
Bir hasta tutuklunun tedavi ola-
naklarının sınırlanmasına ve kısıt-
lanmasına neden olmak veya bu
olanakların önünü açmak...
Ne muazzam sorumluluklar
bunlar!
Vicdan ister, VİCDAN!
Hukuk bilgisi ister, HUKUK BİL-
GİSİ!
İyi ki yargıç değilim...
İyi ki tek imzayla insanları içeri
atan veya içerden kurtaran biri de-
ğilim...
Hukuk bilgim yeterli olsaydı bi-
le vicdanım böyle bir sorumluluğu
kaldırabilir miydi bilmiyorum!
Rıza Türmen:
Değişik bir yargıç...
Hukukçu olsaydım benim de
yapmak isteyeceğim türde bir
görevde bulunmuş...
Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesi yargıcı...
İnsanların temel hak ve özgür-
lüklerini korumak için ülkeleri yar-
gılayan bir mahkemenin yargıcı...
22 Haziran Pazartesi günü Mil-
liyet gazetesinde “Tutukluların in-
san hakları” başlıklı bir makale
yazdı.
Konuya ilgi duyanlar bu yazıya
Milliyet arşivinden kolayca ula-
şabilir.
Hiç kuşkum yok ki malum da-
vanın savcı ve yargıçları da bu ma-
kaleyi okumuşlardır.
Türmen, önce tutukluların has-
talık hallerindeki haklarını anlatıyor
ve AİHM’nin bu konudaki davalar
hakkında verdiği kararlardan ör-
nekler sunuyor.
Sonra şöyle devam ediyor Tür-
men:
“Sorunun bir başka yönü daha
var. AİHM kararlarına göre, tutuk-
lama için gerekli olan suç işlendi-
ğine ilişkin ‘makul kuşku’, tutuk-
lamanın devamı kararı için yeter-
siz.
Yargıç tutuklamanın sürdürül-
mesine karar verirken, sanığın
kaçma, kanıtları ortadan kaldırma
ya da yeniden suç işleme olasılı-
ğının bulunduğunu somut bir bi-
çimde göstermek zorunda. Tu-
tuklama süresi uzadıkça yargıcın
gerekçelerinin daha ayrıntılı ve
somut olması gerekiyor.
Kanser ve kalp rahatsızlığı gibi
ölümcül hastalıkları bulunan Prof.
Yurtkuran’ın kaçma, kanıtları ka-
rartma ya da yeniden suç işleme-
si beklenemeyeceğine göre tu-
tukluluğunun sürdürülmesini hak-
lı göstermek güç.
AİHM’nin incelediği noktalar-
dan biri de böylesine ağır hasta-
lıkları bulunan bir kişinin neden te-
minatla tahliye edilmediği.
AİHS yasaların üstünde
AİHM kararları devletler bakı-
mından bağlayıcı. Ayrıca Anaya-
sa’nın 90. maddesinde yaptığımız
değişiklikle, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (AİHS) ile yasalar ara-
sında uyuşmazlık varsa, sözleşme
hükümlerinin esas alınacağını ka-
bul ettik. Bu nedenlerle, yargılama
sürecinde AİHM kararlarının göz
önünde bulundurulması gerekir.
Bu aynı zamanda Türkiye’nin Av-
rupa hukuk düzenine uyum sağ-
lamasının önkoşulu.”
Ben hukuk dersleri de aldım
ama hukukçu değilim, bu işlerin in-
celiklerini bilmem.
Türmen’in makalesini okuyun-
ca malum dava acaba ne kadar
anayasaya ve Avrupa İnsan Hak-
ları Sözleşmesi’ne uygun olarak
görülüyor sorusu aklıma takıldı.
Hiç kuşku yok ki malum dava-
nın savcıları ve yargıçları hem
bilgili hem de vicdanlı hukukçu-
lardır.
Türmen’in yazdığı noktaları
mutlaka biliyorlardır.
Ben sadece sıradan bir vatan-
daş olduğum için aklıma takılan
soruyu dile getirdim...
ekongar@cumhuriyet.com.tr
www.kongar.org
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
uyumuna, iç barışa en önemli katkıyı yapmış de-
mektir.
Her ülkenin kendi içinde dengeleri, konuları tar-
tışma “eşikleri” vardır. O eşik aşılırsa tartışma tar-
tışma olmaktan çıkar. Devamında da ortak nokta bul-
mak giderek zorlaşır, hatta olanaksız hale gelir.
Türkiye’de böyle bir eşik kaldı mı?
Sanırım kalmadı. Bütün eşikleri tüketiyoruz. Tür-
kiye’nin temellerini oluşturan hemen her konunun
gazetecilere, “uzmanlara” göre değişen tarifleri
var.
Herkes kendi tarifi üzerinden tartışmaya katılın-
ca eşik mi kalır?
Kanaat önderliği, eşik kadar önemli. Gazeteci bir
konuyu gündeme getirdiğinde, bilgisini, belgesini,
düşüncesini ortaya koyar, onu izleyen ya da oku-
yan, bir “kanaat” edinir.
Bu “kanaat edinimleri” kamuoyu oluşumunun hüc-
releridir. Bunlar birleşir ve bir kamuoyu vücuda ge-
lir.
Tıpkı eşik bekçiliği gibi kanaat önderliği de eroz-
yona uğradı.
Çünkü gazeteciler kanaat eşiğini aştı.
Karar düzeyine ulaştı.
Gelinen bu aşama şöyle özetlenebilir:
“Önce kararını ver, bunun gerekçeleri, bilgileri, bel-
geleri arkadan gelir.”
Kanaat önderliği yerini şuna bıraktı:
Karar dayatmacılığı!
Öyle meslektaşlarımız var ki, örneğin bir belge ko-
nusunda şu yorumu yapabiliyor:
“Belge gerçek olsa da sahte olsa da benim gö-
rüşüm değişmez.”
Kanaat önderliğinin yerini karar dayatmacılığı
aldı dedik ama, bu anlatımı bir doz daha ileri götü-
rürsek şunu söyleyebiliriz. İnanç gazeteciliği!
Konunun bir başka boyutuna geçelim.
Gazeteciliğin ruhunu muhabirlik oluşturur. Mu-
habirliğin özü de bilgiye, belgeye, habere ulaşıp bu-
nu topluma aktarmaktır.
Ayakta kalmayı başaran gazeteciler, köşe yazar-
lığından yöneticiliğe hangi görevi üstlenirse üstlen-
sin “muhabirliği” bırakmayanlardır.
Ben de kendimce bu ruhumu hep korumaya ça-
lıştım. Ankara Büromun sabah haber toplantılarına
katılmayı, haber üretmeyi, haber konuları ortaya at-
mayı birinci görevim saydım.
Gerilimli yıllar dizisinde aktardıklarımın bu yanımı
ortaya koyduğunu düşünüyorum. Dizide sözünü et-
mediğim bilgiye-belgeye yani muhabirliğe dayalı 6
kitabımın olduğunu da vurgulamadan geçemeye-
ceğim.
Gündemde belge haberciliği var. Gerçeklik, sah-
telik tartışması işin farklı bir boyutu. Gazetecilik ya-
nını sütuna yatırmak gerekirse en ileri durum şu ol-
du.
Cumhuriyet savcısı, haberi yazan muhabire kay-
nağını sordu. Muhabir de Basın Yasası’nın 12. mad-
desini anımsatarak haber kaynağını açıklamama hak-
kı olduğunu söylediğini ifade etti.
İçinde bulunduğum durumun da etkisiyle ister is-
temez bu tür gelişmeleri kendi konumumla karşı-
laştırıyorum.
Mustafa Balbay ne yapmış?
Ülkeyi yönetenlerle, devlet katlarıyla görüşmüş...
Kendisine ve gazetesine gelen belgeleri haber-
leştirmiş, kitaplaştırmış...
Yazdığı, yorumladığı konularla ilgili düşünceleri so-
rulduğunda açık yüreklilikle söylemiş.
Bunlar gazeteciliğin en temel motifleridir.
Gündemdeki belge haberinde elbette yaklaşım
farklılıkları olabilir, gerçekliğinin daha titiz kontrolü
tartışılabilir, ama meslektaşlarımızın büyük bir bö-
lümü, belgenin haber değeri taşıdığını kabul ediyor.
Haber tarifi, haberi yapan gazeteye göre değiş-
memeli. Bu konuda çifte standart olmamalı. Yargı-
dan bu özeni beklemek her gazetecinin doğal
hakkıdır.
Bu ikilem mesleğimizi temsil eden kuruluşların da
sorumluluğunda, gündeminde olmalı.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Sanki medya dünyasında büyük paralar karşılığı
transfer olayları gerçekleşmemiş gibi kimileri; “Ne var
bunda? Nihayet bir gazeteci ya daha fazla aylık ya da
önemli bir transfer ücreti karşılığı bir gazeteden di-
ğerine geçmiş olabilir” diyebilir.
Bu görüşler, düşünceler doğrudur.
Adı geçen gazete Hürriyet ve ne var ki transfer;
mesleksel yeteneklerinin yanı sıra bir başka özelliğiyle
söz edilen birine ait.
Özelliği ise devlet içinde devlet gibi görünen, gös-
terilen... pek çok önemli olayda etkisi, doğrudan par-
mağı olduğu söylenen bir cemaate yakınlığıyla tanı-
nan bir gazeteci: Eyüp Can!
Eyüp Can (Sağlık), Hürriyet’e geçmeden önce Do-
ğan Medya Grubu’nun bir başka gazetesi Referans’ın
genel yayın yönetmeniydi.
Ertuğrul Özkök, transfer olayını geçen pazartesi
günü yayımlanan “Hürriyet künyesinden yeni haberler”
başlıklı yazısında duyurdu.
Aynı gün medya dünyası internete yansıyan kimi
söylentiler, değerlendirme ve yorumlarla çalkalandı.
Dayanağı olmayan öncelikli haber, bir söylenti; Do-
ğan grubunda yıldızı parlayan Eyüp Can’ın, Özkök’ün
yerine Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğine getiri-
leceğini duyurdu.
Kimi söylemlerle kanıtlanan asıl haber ise… Eyüp
Can’ın, Türkiye’nin siyasal, sosyal hemen her soru-
nunda veya olayında rolü olduğu söylenen, gelmiş
geçmiş bütün iktidarlar döneminde büyüyen, gelişen
Fethullah Gülen cemaatinden olduğunu irdeleyen
açıklamaları içeriyor.
Eyüp Can’ın Gülen cemaatine yakınlığı kimi ciddi
öğelere dayanıyor.
İşte kimi örnekler:
Eyüp Can, 1994-2004 yılları arasında, Gülen’in ya-
yın organı olduğu bilinen Zaman gazetesinde çalış-
tı.
“Fethullah Gülen ile Ufuk Turu” başlıklı bir de ki-
tabı var.
12 Şubat 2007’de Hürriyet’te çıplak köşe yazarı Ay-
şe Arman’la yaptığı söyleşideki sözleri Gülen cemaati
ile ilişkisini kanıtlıyor.
Soru: “Fethullah Gülen’in yetişmenizde ve şekil-
lenmenizde etkisi var mı?”
Eyüp Can’ın yanıtı: “O çevrenin içinde büyüdüğüm
için, tabii ki üzerimde etkisi var.”
Diğer sorulara verdiği yanıtlarda Fethullahçı ol-
maktan pek fazla gocunmadığını gösteriyor.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirilece-
ği söylentileri ise -bir başka röportajındaki- bir söy-
lemden kaynaklanıyor.
Bu görev için hevesli; “Tevazuya gerek yok. He-
pimizin hayali” diyor.
Transferin medya dünyasını bu denli ilgilendir-
mesinin, üzerinde çeşitli yorumların yapılmasının
önemli nedeni:
Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı bilinen, haber
koordinatörlüğüne getirildiği duyurulan gazeteci
(Eyüp Can) ile; Hürriyet gibi bir gazetenin haberleri-
nin Gülen cemaatinin denetimine gireceği kuşku ve
kaygısı... bu kişinin bir gün gazetenin başına geçmesi
olasılığı…
Transfer haberlerini veren internetteki haberlere
gönderilen yorumlar dikkat çekici.
Örneğin içlerinden biri “Görünüşe göre Fethul-
lahçılar bir sıfır önde” diyor.
Bir diğer yorum; Eyüp Can’ı “Doğan grubunun ce-
maatle ilişkilerinden sorumlu üyesi, Feto’nun prens-
lerinden” diye tanımlıyor.
Ne darbe belgesinin sahteliği… altındaki imza so-
runu… ne de RTE’nin sahibi olduğu beş villadan bi-
rine taşınması… medya mahallesinde üzerinde ko-
nuşulan tek haber…
…geniş iletişim olanaklarına sahip Gülen’in Hür-
riyet’e de sızdığını içeren irdelemeler, yorumlar…
Hayırlara vesile olur inşallaaahhh! Olur mu?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2009 PERŞEMBE
8 HABERLERİN DEVAMI
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Tutuklu Rektörler, Hasta
Tutuklular, Vicdanlı Yargıçlar
Okulöncesi zorunlu eğitim uygulamasına 2014 yılına dek tüm Türkiye’de geçilecek
Proje beş yõlda bitecekANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Milli Eğitim Bakanlõ-
ğõ’nõn (MEB), gelecek eğitim-
öğretim yõlõnda 32 ilde başlatõl-
masõnõ planladõğõ okulöncesinde
zorunlu eğitim uygulamasõnõn,
2013-2014 eğitim-öğretim yõlõn-
da tüm Türkiye’de yaygõnlaştõ-
rõlmasõ planlanõyor.
MEB, geçen eğitim-öğretim
yõlõnõn başõnda açõklanan okul-
öncesinde 5 yaş (60-72 ay) gru-
bunun zorunlu eğitime dahil
edilmesine ilişkin projesini 5
yõlda tamamlayacak. Bu çerçe-
vede hazõrlanan takvime göre, ilk
aşamada okulöncesi eğitimde
okullaşma oranõ yüzde 50’nin
üzerinde olan 32 ilde gelecek yõl-
dan itibaren “zorunlu eğitim”
uygulamasõ başlayacak.
Bu illerdeki derslik, öğret-
men, donatõm ve materyal ihti-
yacõ eğitim-öğretim yõlõ başla-
madan da ayrõca değerlendirile-
cek. Değerlendirme sonucunda
gerekirse bazõ iller daha önce, ba-
zõlarõ da daha sonraki eğitim-
öğretim dönemlerinde zorunlu
eğitim kapsamõna alõnabilecek.
Okulöncesi eğitimin zorunlu ol-
masõ öğretmen ihtiyacõnõ da ar-
tõracağõ için bu doğrultuda is-
tihdam sağlanacak.
32 ilde zorunlu olacak
MEB, gelecek eğitim-öğretim
yõlõnda Amasya, Nevşehir, Ça-
nakkale, Bilecik, Edirne, Kara-
bük, Ardahan, Gümüşhane, Trab-
zon, Yalova, Karaman, Tunceli,
Kilis, Bolu, Kõrõkkale, Bayburt,
Burdur, Kõrklareli, Muğla, Düz-
ce, Bartõn, Artvin, Çankõrõ, Kü-
tahya, Rize, Isparta, Kõrşehir,
Giresun, Uşak, Eskişehir, Sinop
ve Samsun’da okulöncesi eğiti-
min zorunlu olmasõnõ kararlaş-
tõrmõş ve bu ilin valileri ve milli
eğitim müdürleriyle toplantõ ya-
parak durumu değerlendirmişti.
MEB, ayrõca genelge yayõmla-
yarak il milli eğitim müdürlük-
lerinden okulöncesi eğitimin yay-
gõnlaştõrõlmasõna yönelik önlem-
ler almalarõ talimatõ vermişti.
Rezidans cinayeti
zanlõsõ gözaltõnda
İstanbul Haber Servisi - Müteahhit Fatih Ed-
remit’in (52), Polat Tower’õn 22. katõndaki oda-
sõnda silahlõ saldõrõ sonucu öldürülmesi olayõnõn
katil zanlõsõ Onur Özbizerdik yakalandõ. Olay
yerinde bulunan diğer 2 kişinin de asayiş şube
müdürlüğündeki işlemleri halen devam ediyor.
İstanbul’da Fulya Mahallesi Yeşilçimen So-
kak’taki Polat Tower’õn 22. katõndaki dairesinde
kalan işadamõ Edremit, kõz arkadaşõna kötü dav-
randõğõ gerekçesiyle Özbizerdik’i konuşmak için
dairesine çağõrdõ. Hasan Heybetli’nin de bulun-
duğu ortamda çõkan tartõşma kõsa sürede kavga-
ya dönüştü ve Özbizerdik silahõnõ çekerek 52 ya-
şõndaki Edremit’e 6 el ateş etti. İşadamõ, kaldõrõl-
dõğõ hastanede hayatõnõ kaybettti. Hasan Heybet-
li ve olay sõrasõnda Özbizerdik’in yanõnda bulu-
nan korumasõ Bülent Zara da Antalya Emniyet
Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince,
Muratpaşa Tapu Dairesi’nde yakalandõ. Onur
Özbizerdik ise olaydan 2 gün sonra İstanbul Sa-
rõyer’de gözaltõna alõndõ. Zanlõlar asayiş şube
müdürlüğünde sorgulanõyor. Özbizerdik yeraltõ
dünyasõnõn isimlerinden Dündar Kılıç’õn torunu
ve Alaaddin Çakıcı’nõn öldürülen eski eşi Uğur
Kılıç’õn ilk evliliğinden olan oğlu.
DTP randevudan vazgeçti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Ge-
nel Başkanõ Ahmet Türk, Avrupa Birliği ülke-
lerinin Ankara’daki büyükelçilerine yemek
verdi. Yemek öncesi gazetecilerin sorularõnõ
yanõtlayan Türk, Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’dan randevu talep ettiklerini ancak bu
talebe yanõt alamadõklarõnõ ifade etti. Türk,
randevu talebini sürdürmenin gereksiz olduğu-
nu düşündüklerini belirterek MYK’de bu talebi
geri alma kararõ verdiklerini kaydetti.
Ölen yurttaşta domuz gribi şüphesi
İZMİR (AA) - İzmir’de, yüksek ateş şikâye-
tiyle domuz gribi olabileceği şüphesiyle Tepe-
cik Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’nde tedavi
altõna alõnan E.K. (61) yaşamõnõ yitirdi. İl Sağ-
lõk Müdürü Mehmet Özkan, hastanõn hiper-
tansiyon, diyabet gibi çeşitli rahatsõzlõklarõ bu-
lunduğunu, vakanõn “domuz gribi” olmasõnõn
çok zayõf bir ihtimal olarak göründüğünü an-
cak Ankara’ya gönderilen kan örneklerinin so-
nuçlarõnõn beklenmesi gerektiğini açõkladõ.
Başbakan ‘suikastçısına’ tahliye
TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) - Tekirdağ’da ye-
rel seçim öncesi 16 Mart’ta düzenlenen AKP
mitingi sõrasõnda Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’a suikasta hazõrlandõğõ iddiasõyla yaka-
lanarak tutuklanan Muammer Altuntaş’õn yar-
gõlanmasõna Tekirdağ 1. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde başlandõ. Altuntaş, “Ekonomik olarak
sorunlar yaşadõm. Başbakan Erdoğan’õ sorum-
lu tuttum. Çok pişmanõm, Başbakan’dan özür
diliyorum” dedi. Mahkeme Altuntaş’õn tahliye-
sine karar vererek duruşmayõ erteledi.
Köprüdeki bakım erken bitecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Fatih
Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki çalõşmalar, 31
Temmuz yerine 20 Temmuz 2009’da tamam-
lanacak. Ulaştõrma Bakanõ Binali Yõldõrõm, ça-
lõşmalarõnõn hõzlandõrõlmasõ ve ekiplerin arttõ-
rõlmasõ yönünde talimat verdiğini, böylece ça-
lõşmanõn 40 gün yerine 30 günde tamamlanma-
sõnõn planlandõğõnõ kaydetti.
Şans Topu çekildi
4, 5, 13, 15, 30 + 9
Ankara Anakent Belediye Başkanõ Gökçek, Tõp Kurumu’nun Kõzõlõrmak suyunun kanser
yapma riski konulu raporu için kurum başkanõ ve genel sekreterine hakaret davasõ açtõ
MAHMUT LICALI
ANKARA - Ankara Anakent Be-
lediye Başkanõ Melih Gökçek’in
suç duyurusu üzerine, Tõp Kurumu
Başkanõ Dr. Mehmet Altınok ve
Genel Sekreter Dr. Ali Rıza Üçer
hakkõnda 6 yõl 4’er ay hapis istemiy-
le dava açõldõ.
Ankara Anakent Belediye Başka-
nõ Melih Gökçek, 28 Mayõs 2008 ta-
rihinde kentteki içme suyu şebekele-
rinde 21 gündür Kõzõlõrmak suyunun
verildiğini ve başkentlilerin bu süre
içerisinde habersiz bir şekilde Kõzõ-
lõrmak suyunu içtiğini açõklamõştõ.
Bunun üzerine Tõp Kurumu, 2 Ha-
ziran 2008’de ASKİ’nin kendi inter-
net sitesinde yayõmladõğõ 13 Mayõs
2008 tarihli içme suyundaki arsenik
oranlarõ ile Ulusal Bilimler Akade-
misi’nin (National Academy of Sci-
ences) arsenik ile ilgili çalõşmalarõnõn
analiz edildiği bilimsel bir rapor ya-
yõmlamõştõ. Dünya Sağlõk Örgütü ve
Sağlõk Bakanlõğõ’nõn verilerine de atõf
yapõlan raporda, içme suyundaki ar-
senik miktarlarõnõn kanser yapma
risk oranlarõ ile ASKİ’nin verileri ana-
liz edilerek günde 2 litre içme suyu tü-
keten kişilerin mesane ve akciğer kan-
serine yakalanma riski belirtilmişti.
Gökçek, Tõp Kurumu’nun raporu
hakkõnda kendisine hakaret edildiği
ve iftira atõldõğõ iddiasõyla 2008 yõlõ-
nõn Haziran ayõnda suç duyurusunda
bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet
Savcõlõğõ’nõn söz konusu raporun ha-
karet ve iftira içermediği gerekçesiyle
2008 Ağustos’ta takipsizlik kararõ ver-
mesi üzerine Gökçek, Sincan 1. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ne itiraz etti. Mah-
keme 12 Haziran 2009’da Gökçek’in
itirazõnõ yerinde buldu.
Takipsizlik kararõnõ kaldõrmasõyla
Tõp Kurumu Başkanõ Dr. Altõnok ve
Genel Sekreter Dr. Üçer hakkõnda
Ankara 1. Asliye Mahkemesi’nde
dava açõldõ. Tõp Kurumu Genel Se-
kreteri Üçer, Tõp Kurumu’nun kuru-
luş amacõna uygun olarak yaptõklarõ
bir faaliyet nedeniyle haklarõnda ha-
pis istemiyle dava açõlmasõnõn “çok
düşündürücü” olduğunu belirtti.
Bilime de tahammül edemedi
Melih Gökçek.
Sözleşmeli
öğretmen
kalmayacak
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Türk Eğitim-Sen Genel Başka-
nõ İsmail Koncuk, Milli Eğitim Ba-
kanõ Nimet Çubukçu’nun kendile-
rine bundan sonra artõk sözleşmeli
öğretmen alõnmayacağõnõ, mevcut
sözleşmeli öğretmenlerin tamamõnõn
kadroya geçirileceğini söylediğini
bildirdi. Buna göre, ağustos ayõnda
yapõlacak öğretmen alõmlarõ kadrolu
olarak gerçekleştirilecek.
Koncuk ve beraberindeki sendika
yöneticileri, Milli Eğitim Bakanõ
Çubukçu’yu makamõnda ziyaret
ederek, eğitim sistemindeki sorunla-
rõn, çözüm önerilerinin ve isteklerin
dile getirildiği bir rapor sundu. Zi-
yaretin ardõndan gazetecilere açõkla-
ma yapan Koncuk, Çubukçu’nun
bundan böyle sözleşmeli öğretmen
alõnmayacağõnõ kendilerine ifade et-
tiğini belirtti. İsmail Koncuk, “Sa-
yın Bakan, bundan sonraki süreç-
te sözleşmeli öğretmen ataması
yapılmayacağını, bütün öğret-
menlerin kadrolu olarak istihdam
edileceğini söyledi. Sayın Bakan,
sözleşmeli öğretmenlerin hepsinin
kadroya geçirileceğini ifade etti.
Mevcut durumda 50 bin sözleş-
meli öğretmen var. Sözleşmeli öğ-
retmenlerin tamamı zaman içinde
kadroya geçirilecek” dedi.
Kadroya geçirilecekler
Hurda araçlar trafikten çekiliyor
Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat
Aydın, ekonomik ve teknik ömrünü dol-
durmuş 30 yaş üstü ticari araçların tra-
fikten çekilmelerine ilişkin uygulama
hakkında Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumu’nun (MKEK) Kırıkkale’deki
hurda müdürlüğünde basın mensupları-
na bilgi verdi. Aydın, 3 ay önce yürürlüğe
giren uygulama kapsamında, hurdaya
ayrılan taşıt sayısının 1348 olduğunu bil-
dirdi. Kırıkkale, İzmit-Seymen ve İzmir-
Aliağa hurda müdürlüklerinde açılan ge-
çici trafik tescil bürolarında resmi işlem-
lerin gerçekleştirildiğini, ardından hurda
araçların parçalandığını belirten Aydın,
30 Haziran 2010’a kadar sürecek uygula-
mayla 1979 model ve öncesi yıllara ait
araçların MKEK’e teslimi halinde motor-
lu taşıtlar vergisi borçlarının affedildiğini
ve ortalama 6 bin TL ödeme yapıldığını
belirtti. Aydın, “Araç sahipleri açısından
son derece cazip bir uygulama. Araçları-
nın vergi cezalarından kurtulup değeri-
nin birkaç katına verebilirler” dedi.
UĞUR KILIÇ’IN OĞLU ÖZBİZERDİK
Türk baba, kõzõnõ
bõçaklayarak öldürdü
BERLİN (AA) - Almanya’nõn Bavyera eyaleti-
nin Schweinfurt kentinde bir Türk, 15 yaşõndaki
kõzõnõ bõçaklayarak öldürdü. Schweinfurt polis
yetkilileri, defalarca bõçaklanan kõzõn dün sabah
kan kaybõndan dolayõ ölü bulunduğunu, polisin
olay yerine geldiğinde kõzõn 45 yaşõndaki babasõ-
nõn evde olmadõğõnõ açõkladõ. Kõsa süre sonra tu-
tuklanan babanõn suçunu itiraf ettiğini belirten
yetkililer, baba ile kõz arasõnda uzun zamandan bu
yana hayat tarzõyla ilgili görüş ayrõlõklarõ olduğu-
nu, bunun da tartõşmalara yol açtõğõnõ ifade ettiler.
Yetkililer soruşturmanõn sürdüğünü belirttiler.
ALMANYA’DA KANLI CİNAYET