Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ
6 HABERLER
Özbek, ekibi ile tasarlõyor, çiziyor, sonra da çalõştõğõ 60’õn üzerinde firmaya bunlarõ ürettiriyor:
ÖZLEM YÜZAK
Hüseyin Özbek genç bir
tekstilci. İstanbul’un yedi
tepesinden esinlenerek
yarattõğõ Seven Hill markasõ ile
her yaştan ve her tarzdan
tüketiciyi giydiriyor. 61 ilde
Seven Hill markasõ ürünler
satõlõyor. Ayrõca Rusya ve
Ukrayna’da da... Özbek’in
fabrikasõ yok.. ekibi ile
tasarlõyor, çiziyor, sonra da
çalõştõğõ 60’õn üzerinde
firmaya bunlarõ ürettiriyor.
Geçen yõl 130 milyon lira ciro
yaptõğõnõ ve krizden
etkilenmediğini söylüyor.
Özbek ile hem sektörü hem de
Seven Hill’in öyküsünü
konuştuk...
- İş yaşamı öykünüzü bir
de sizin ağzınızdan
dinleyelim....
ÖZBEK - Kahramanmaraşlõ
bir ailenin en küçük
çocuğuyum. Babam Bektaş
Özbek de tekstilci. 30-35 sene
kumaş işi ile uğraştõ. Ben de
liseyi İstanbul’da bitirdikten
sonra Ukrayna’da Rus Dili ve
Edebiyatõ okudum. 1997
yõlõnda Türkiye’ye dönünce, o
sõralar kumaş ticareti yapan
babamõn işinin başõna
geçmektense kendi işimi kurmayõ tercih
ettim. Babamõn desteği ile şirketi kurduk.
Önce adõ Seven (7) idi. Sonra değiştirerek
Seven Hill yaptõk. Yola 20 parçalõk bir T-
shirt çalõşmasõyla çõktõk. Şimdi ise kendi
markamõzla tek sezonda 1500 adetlik
koleksiyonun sahibiyiz. İki ablam ve
ağabeyim ile birlikte yürütüyoruz.
- Nasıl bir marka Seven Hill?
- Kadõn, erkek, çocuk günlük ve spor
giyiminde artõk birçok kesim tarafõndan
bilinen bir marka. Bizim amacõmõz
markayla insanlarõ bir bütün haline getirip,
onu giydikleri zaman aralarõnda duygusal
bir bağ oluşturmak. Başlangõçtan beri hiç
üretmedik. Biz öyle mal üretmeye başlayõp
sõrasõyla ipliğini, boyahanesini yanõna
koyup sanayici olmak istemedik.
Fabrikamõz olmaktansa markamõz olsun
dedik. Ama Türkiye başta olmak üzere
Çin’den Bangladeş’e hatta Sri Lanka’ya
bile ürettiriyoruz. Ekiplerimiz var. Sürekli
üretimi izliyorlar. Sattõğõmõz üründen
mağazaya kadarki zincir, kontrolümüz
altõnda. hiçbir zaman ‘Biz iyiyiz’
demiyoruz. Her zaman ‘Yarın daha iyi
nasıl olabiliriz?’ diye düşünüyoruz.
Bilinen bir markayõz. Ama sadece bilinmek
de yetmiyor. O ürünü tüketiciye aldõrtõp,
giymesini sağlamalõyõz. Önemli olan
doğru, farklõ olmak.
- Kriz sizi etkiledi mi?
- Hayõr etkilemedi. Bizim üretimimizin
yüzde 90’õ iç pazara . Ve 7’den 70’e
herkese hitap ediyoruz. Biz krizde ne
yaptõk? Üretimimiz olmadõğõ için hiçbir
şeyden kõsmadõk, daha çok işimize
odaklandõk; fiyatlarõmõza ve müşteri
beğenisine dikkat ettik. Hõzlõ üretimler
yaptõrmaya çalõştõk. 50-60 firma ile
çalõşõyoruz. Kimisi İstanbul’da, kimisi
İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep gibi illerde.
Ürünlerin yüzde 60’õnõ Türkiye’de, yüzde
40’õnõ Uzakdoğu’da ürettiriyorduk.
Dövizin yükselmesi ile yavaş yavaş bu
oranõ da Türkiye’ye yöneltmeye başladõk.
Şimdi yüzde 30’u Uzakdoğu’da üretiliyor.
Gördük ki burada da Uzakdoğu fiyatlarõna
ürün yaptõrabiliyoruz...
- Sektördeki diğer firmalar sizin kadar
şanslı olmadı. Bir sürü tekstil ve hazır
giyim firması kapandı. Siz sektörün
durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Özellikle Avrupa firmalarõna çalõşan
firmalar ve üretim sektörü krizden çok
etkilendi. Kapanan çok firma oldu. Geçen
sene çalõştõğõmõz firmalarõn yüzde 30’u ile
artõk çalõşamõyoruz.. çünkü kapandõ.
- Bundan sonra ne olacak?
- Türkiye’de 5 yõl sonra bu sektörden çok
kişinin gideceği belli. İşini doğru
yapamayan gidecek. Artõk bedava para
kazanma dönemi bitti. Tüketici artõk “hem
ucuz, hem iyi ve kaliteli olsun” diyor.
Bunun için ise altyapõ ve sisteminiz sizden
çok ileride olmalõ. Bir sorun olduğu zaman
durmamalõsõnõz. Mağaza açmak kolay iş.
15 günde mağaza açabilirsin. Ben istesem 2
yõlda 150 mağazaya çõkabilirim.. ama ya
sonra?
Doğru noktayõ ve doğru zamanõ bulmanõz
gerekiyor.
- Alışveriş merkezlerine karşı
olduğunuzu söylüyorsunuz. Neden?
- Türkiye’de bir alõşveriş merkezi kirliliği
var. Ben perakendeye girdiğim 2001
yõlõnda İstanbul’da sadece 10-11 tane
alõşveriş merkezi vardõ, şimdi süren
projelerle birlikte 350’yi bulacak. Milli
gelirle kõyaslama yapmõyorlar.. metrekare
hesabõ yapõp “Daha alışveriş merkezi
yapmaya ihtiyacımız var” diyorlar.
Beylikdüzü resmen alõşveriş çöplüğü oldu.
Bir yandan da kapananlar var, ama
caddelerin karşõlarõnda bir yandan da
yenileri açõlõyor... İnsanlar alõşveriş
merkezlerinde yer edinmelerini marka
olmalarõnõn da bir kriteri olarak görüyorlar;
bu son derece yanlõş. Marka olmak için bu
gerekmiyor. Sen doğru ürünü yap, hedef
kitleni iyi belirle ve satõş politikanõ iyi
yönet. Bunlar daha önemli.
1977 doğumlu.
İlk, orta ve lise
öğrenimini
İstanbul’da yaptõ.
Ukrayna’da Kiev Üniversitesi’nde
Rus Dili ve Edebiyatõ okudu. 1997
yõlõnda yükseköğrenimini tamamlayõp
Türkiye’ye döndükten sonra
babasõnõn sermaye katkõsõ ile Seven
adlõ şirketi kurdu. Şirketin ismini
daha sonra Seven Hill olarak
değiştiren Hüseyin Özbek evli ve bir
kõzõ var. Eski model arabalara
meraklõ olan Özbek, özellikle eski
Mercedes modellerini topluyor.
S
even Hill kadõn, erkek, çocuk günlük ve
spor giyiminde artõk birçok kesim
tarafõndan bilinen bir marka. Bizim
amacõmõz markayla insanlarõ bir bütün
haline getirip, onu giydikleri zaman aralarõnda
duygusal bir bağ oluşturmak. Başlangõçtan beri
hiç üretmedik. Biz öyle mal üretmeye başlayõp
sõrasõyla ipliğini, boyahanesini yanõna koyup
sanayici olmak istemedik.
PORTRE
- Peki sizin gelecek hedefiniz?
- Biz perakendede büyümeye devam
edeceğiz. 61 ilde mağazamõz var. 130
milyon TL ciro yapõyoruz. 2015 yõlõ
hedefimiz, 350 mağazaya ulaşmak ve 1
milyar TL ciro yapmak. Dõşa açõlmada
da temkinli bir büyüme içindeyiz.
Moskova’da zaten mağazamz var.
800’ü aşkõn çalõşanõmõz var. Yeni bir
marka daha çõkartacağõz bu kõş
sezonunda. Adõ Twenty. 19-25 yaş
arasõna hitap edeceğiz.
Önümüzdeki günlerde ise Hüseyin
Özbek adõ altõnda yeni bir markayõ
piyasaya sokacağõz. Sadece siyah tişört
satacağõz bu marka adõ altõnda.
- Neden sadece siyah?
- Çünkü ben sadece siyah giyiyorum.
Ürünün bir özelliği de yüzde 100
bambu kumaşõndan yapõlan bir giysi
olmasõ. Organik bir kumaş...
- Koleksiyon sürecinizi hangi
kriterlere göre belirliyorsunuz?
- Kendimize şu sorularõ soruyoruz:
Bu ürünü kime satarõz? Bir anne, baba,
çocuk… Kim bu aile? Ne iş yaparlar?
Memur, işçi... Ortalama ne kadar maaş
alõrlar? Bindikleri araba nedir?
Çocuklarõ var mõ, varsa kaç yaşõnda?
Bu sorularõn karşõlõğõnda çõkan şablona
göre belirlenir koleksiyon. Bir de artõk
koleksiyonlarõmõzõ çok yumuşatõyoruz.
Çok fazla gereksiz işçilikle insanlarõn
gözünü bozacak tasarõmlar
yapmõyoruz. Geçmiş dönemde erkekte
çok baskõlõ gömlekler yapõyorduk.
İnsanlar da artõk istemiyor. Her zaman
hoş görünen, sade, sürekli
kullanõlabilecek modeller talep
ediliyor...
Fabrikam yok, markam var
Perakendede büyümeye devam edeceğiz
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
‘Tek Gözlü’ Aydın!
Bir aptallıktır gidiyor. Aziz Nesin haklıydı ga-
liba! Fetocular, ne idüğü belli olmayan, aslı (an-
laşılan astarı da!) olmayan bir “kâğıt” üzerine bü-
tün milleti tartıştırıyorlar. Jandarma laboratuva-
rından çıkan sonuca göre, imza yüzde 90 Albay
Dursun Çiçek’e aitmiş!.. Fotokopinin belgesi ol-
maz! Sami Selçuk anımsatıyor: Belgenin aslı ol-
madan boşuna nefes tüketiliyor!
Kâğıt üzerinde sahtekârlık, hele fotokopisi söz
konusu olunca dünyanın en kolay işidir, ayaküstü
binlerce belge üretebilirsiniz. İmza da taklit edi-
lebilir! “Yüzde yüz bu imza sahibine aittir”, de-
nemiyor. Benzerlik oranı söylenebiliyor.
Albay Çiçek’in yapacağı tek şey var: Bu imza
kendisine aitse veya imzasına benziyorsa nere-
de ve hangi belgede kullandığını anımsaması!
Böylece “imza”nın hangi “asıl belge”den alınıp
kullanıldığı veya türetildiği de anlaşılabilir!
Bu “belge” sahtekârlığı ile amaçlanan, havayı
karıştırmak! Şimdi başka bir zamanlamaya da dik-
kat çekelim: Mahut Abant “demokrasi” toplan-
tısı! Baktığınızda bu toplantı tam da sanki belgenin
karıştırdığı ortamda “demokrasiyi” tartışmak,
daha doğrusu TSK’yi biraz daha darmadağınık
etmek için yapılmış! Belge ve Abant pek denk
düşmüştür! Şimdi ileri zekâlılar diyecektir ki,
toplantı “belge”den çok önce düzenlendi! “Bel-
ge”nin Abant’a yetiştirildiğini düşünmeden!
Zaten hem “belge”nin ardından hem Abant’ta
yapılan tartışmalara bakın: Hedef, Fetocuların
odaklandığı ordu!
Basındaki kalemleri “20 dakikalık bir olay,
TSK’yi anayasa ve yasa değişikliği ile tamamen
saf dışı bırakmak!’’ diye yazıyor (“Belgeci” Altan’ın
pasını değerlendiren öbür Altan!)
Ortaya atılan “sis bombası”nın ardından, pi-
yasada sadece 25 bin satan ancak son okura 800
bin dağıtılan “metro gazetesi” türündeki ce-
maatin gazetesi, “belge”nin üçüncü günü 5 say-
fasını orduyu “sopalama-hizaya getirme” konu-
suna ayırmış!
Hukukçu kılığına sokulmuş “Fetocu tayfa” da
konuşturuluyor: “Kirli tezgâhı kuranlar darbeye te-
şebbüsten yargılanmalı!” Cemaat ve basındaki yu-
muşakçaları, elbirliği ve söz birliği ile “belgenin
içeriğinin gerçekliği” konusunu karara bağlamış
ve infazı yapmış!
Fetocuların nasıl bir demokrasi ve hukuk dev-
leti öngördükleri konusunda iyi bir örnek bu! Sa-
ğa sola “gazetecilik ahlakı” dağıtan borazancı ba-
şıları da, “Ortada suç var suç”, diye bağırıyor.
Brüksel’den, Washington’dan... kalemle lafla
demeçle Allah ne verdiyse... Yüklen babam
yüklen!
Ve “Abant aydınları”nın hazırladığı “sonuç bil-
dirgesi”nin ilk maddesi şöyle: “Askerî darbeler
ve demokratik siyasi sürece karşı gerçekleştirilen
müdahaleler, Türkiye’nin siyasal, sosyal ve eko-
nomik gelişmesine büyük zararlar” veriyor! Ve “as-
keri vesayet” üzerine!
Çok genel geçer bir saptamadır bu! Ama bil-
dirgede, bu ülke demokrasisine “seçilmiş- sivil
siyaset”in verdiği zarar, demokrasinin gelişme-
mesi konusunda sivil siyasetin sırtındaki yükler
konusunda tek söz yoktur!
“Aydın”, olayın bütününü gören kişidir! Ülke-
mizdeki çarpık demokrasinin bütün suçlusu as-
kerdir derseniz, “tek gözlü aydın” olursunuz, ve-
ya Fetocu, “ısmarlanmış-alınmış” aydın!
Fetocular öte yandan da “Ordumuzu yıpratma-
yalım! Ordu peygamber ocağı, bizim ordumuzdur”
diyor; ordudan ve bütün ülkeden temizlemek is-
tedikleri ise “kendilerine biat etmeyen herkes”tir!
Herkes ve her şey AKP ve cemaatin amaçları için
kullanılmalı! Genelkurmay’a da Fetocu veya Fe-
toculuğa alıştırılmış paşalar gelmeli!
Türk Silahlı Kuvvetleri yıllardır Fetocular için
“düşmesi” gereken bir numaralı kaledir! Verilen
emir, “sızın”dır! Özellikle orduya! Daha sonra ayin-
cibaşı bu “sızma” emrini gerekçelendirdi: “Sızmak
ne demek, devlet, polis, toplumun bütün kurum
ve kurumları bizimdir, tabii ki oralarda olacağız...”
Ya sopa ile ya da yeni yasalar ile!..
Ama beni en çok korkutan, bütün Türkiye’nin
bu arada kendimin de “hedef olarak Fethullah ce-
maatinin potansiyel üyesi” olarak görüldüğünün
açıklanmasıdır..
Bu konu, yarına...
[email protected]
Tuğgeneral bayıldı
Atatürk’ün Eskişehir’i ilk ziyaretinin 89. yıl
dönümü nedeniyle, Eskişehir Vilayet Meyda-
nı’nda tören düzenlendi. Törende Atatürk
Anıtı’na çelenkler sunuldu, saygı duruşunda
bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okun-
du. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ögretim
Üyesi Yard. Doç. Dr. Cezmi Karasu’nun Ata-
türk’ün Eskişehir’e ziyareti konusunda kürsü-
de konuşma yaptığı sırada ayakta bekleyen 1.
Hava Kuvvet Komutanlığı Kurmay Başkanı
Tuğgeneral Muzaffer Ok fenalaştı. Silah arka-
daşları, Ok’un koluna girerek, tören alanının
dışına çıkardılar. Ayakta durmakta zorlanan
Ok, yere yatırıldı ve ambulans çağrıldı. Eskişe-
hir Asker Hastanesi’ne götürülen Tuğgeneral
Ok’un tansiyonunun düştüğü belirtildi. Ok’un
rahatsızlık geçirmesi nedeniyle, törenlerdeki
halk oyunları gösterisi iptal edildi.
Gökyüzü renklendi
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Çocuk
Hakları Komisyonu tarafından dün Rumeli Hi-
sarüstü Parkı’nda uçurtma şenliği yapıldı. Bu
yıl 16.’sı düzenlenen ve Babalar Günü’ne denk
gelen şenlikte bir konuşma yapan İHD Çocuk
Hakları Komisyonu üyesi Hulusi Zeybel, “Dün-
yanın birçok bölgesinde süregiden savaş ve ça-
tışma ortamlarında çocuklar, doğrudan ve do-
laylı olarak savaşların en masum ama en mağ-
dur tarafı olmuştur. İHD olarak çocuklara reva
görülen olumsuz uygulamaları protesto ediyor
ve derhal çocuklara yönelik her türlü hak ihlal-
lerine son verilmesini talep ediyoruz” dedi. Şen-
likte Önder Babat Kültür Merkezi Çocuk Koro-
su’nun seslendirdiği “Eftelya”, “Burçak Tarla-
sı” ve “Mavilim” parçaları hep bir ağızdan söy-
lendi. Şenlikte iki şarkı seslendiren Aziz Nesin
Vakfı çocukları alkış yağmuruna tutuldular.
YENİ YEŞİL DÜZEN KONFERANSI SONA ERDİ
İnsana dayalõ ekonomi,
dünyayõ kurtarabilir
İstanbul Haber Servisi - Fransõz
Yeşiller Partisi Sözcüsü Alein Lipi-
etz, ‘Yeşil Ekonomi’ projesi kap-
samında ulaşıma bulunabilecek
kalıcı çözümler sayesinde, sera
gazında yüzde 30 azalma sağlana-
bilir. İşyerlerine zorunlu servis-
lerler konularak, bireysel araç
kullanımı da azaltılabilir. İşgücü-
ne dayalı ekonomiyi geliştirirsek
yaklaşık 8 milyon kişiye ek istih-
dam yaratılabilir” diye konuştu.
Alman Heinrich Böll Stiftung
Derneği ve Yeşil Politika Enstitü-
sü’nce düzenlenen Yeni Yeşil Düzen
Konferansõ, Bilgi Üniversitesi Do-
lapdere Kampusu’nda dün sona erdi.
Konferansta iki gün boyunca Fransõz
Yeşiller Partisi Sözcüsü Lipietz, Ye-
şil Ekonomi Enstitüsü Kurucu Üyesi
Miriam Kennet ve Yeşiler Partisi
üyesi Ahmet Atil Aşıcı’nõn da arala-
rõnda bulunduğu katõlõmcõlar değişen
dünya ekonomisinin küresel õsõnma-
yõ da dikkate alarak yeniden şekil-
lendirilmesi gerektiğini tartõştõ. Lipi-
etz, küresel õsõnma sonucu dünyanõn
sõcaklõğõnõn 4 derece artacağõ uyarõ-
sõnda bulunarak, iklim değişikliği
nedeniyle 100 canlõ türünün yok ol-
ma eşiğinde olduğunun altõnõ çizdi.
Aşõcõ ise, enerji tasarrufu için yapõl-
masõ gerekenlerin başõnda bina izo-
lasyonunun geldiğini kaydetti.
Temiz teknoloji kullanılmalı
Konferansõn “Ekonomik krizin
çözümünde yeni yeşil düzen” baş-
lõklõ oturumunda konuşan DİSK
Genel Sekreteri Tayfun Görgün,
“Yüksek kârlarla ekonominin
düzenine hâkim olan kapitalist-
ler, kazanç elde ederken kimseye
pay vermediler. Şimdi krizi fırsat
bilerek, zararı emekçilerin sırtın-
dan kapatmaya çalışıyorlar” de-
di. TÜSİAD çevre çalõşma grubu
başkanõ Musa Galip Eroğlu ise
“Sanayi, ulaşım ve enerji sektö-
ründe çevreyle dost teknikler ve
temiz teknoloji üretim birimleri
kullanılmalıdır. Tarım ve turiz
gibi sektörlerde ekolojik potansi-
yel değerlendirilirken koruma-
kullanma dengesi üzerinde du-
rulmalıdır” diye konuştu.
Her nezarethaneye bir kamera
ANTALYA (AA) - İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay, Antalya’da Belediye Başkanlarõ Eğitim
Semineri’nin açõlõşõnõn ardõndan gazetecilerin so-
rularõnõ yanõtladõ. Atalay, güvenlik kamerasõ ol-
mayan nezarethane kalmayacağõnõ söyledi. Ata-
lay, “Polisin tutum ve davranõşõnõn da değiştiğini
göreceksiniz. Gözaltõna almalar polis merkezle-
rinde olduğu için, oraya geldiği andan çõkana ka-
dar kayõt altõnda olmasõnõ istiyoruz” diye konuştu.
‘Suyuna, ürününe sahip çık’
TEKİRDAĞ (AA) - Trakyalõ çiftçiler, Te-
kirdağ’õn Malkara ilçesinde Tüm Üretici Köylüler
Sendikasõ TÜM KÖY-SEN Malkara Şubesi’nce
düzenlenen “Suyuna, Ürününe Sahip Çõk” mitin-
ginde bir araya geldi. Çiftçiler, “Buğdayõma, ayçi-
çeğime dokunma”, “Tarõmõn tasfiyesine hayõr”,
“Sütüme dokunma”, “Ofisler kapatõlamaz” yazõlõ
pankartlar taşõdõ. TÜM KÖY-SEN Genel Başkanõ
Şevki Konur, “Biz, sorunsuz, savaşsõz, kimseden
korkmadan mücadelemizi sürdürmek istiyoruz.
Tüm üreticiler olarak kararlõyõz, bu meydanlarda
toplanacağõz ve haklarõmõzõ alacağõz” dedi.
Boru hattında hırsızlık
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Küçük-
çekmece’den geçen NATO boru hattõndan yakõt
çaldõklarõ öne sürülen 4 kişi gözaltõna alõndõ. Zan-
lõlar Erdem Ö, Aziz A, Selçuk O. ve Kürşat Y’nin
üzerlerinde ve gözaltõna alõndõklarõ TIR garajõnda
1 tabanca, 4 ton uçak yakõtõ, 1 kamyon, 3 otomo-
bil ele geçirildi. Zanlõlarõn bir ay önce başlattõkla-
rõ hõrsõzlõk sonucu elde ettikleri 100 ton akaryakõtõ
satarak haksõz kazanç elde ettikleri belirlendi.