Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ
10 HABERLER
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Silahlanma Yarışı
Hız Kesmiyor
Uluslararası Silahsızlanma ve Dünya Çölleşme
Günü’nün aynı tarihte yan yana gelmeleri, sanırız
basit bir rastlantı değiI. Aslında her iki afet de bir-
biriyle ilintili, dahası her ikisi de bir önceki yıla kı-
yasla tam tersi istikamette yol alıyor. Dünya her ge-
çen gün daha fazla çölleşirken, savaş doğuran si-
lahlanma yarışının da hız kesmediğine bu yıl da ta-
nık oluyoruz.
Afganistan savaşının yeni bir ivme kazanma
beklentisi bir yana bırakılırsa Irak, Lübnan, İsrail-
Filistin çatışmalarının yeniden başlaması uzak bir
ihtimal olarak görünmese de, en azından şimdilik
durmuş görünüyor. Ama gezegenin tümüne bakıl-
dığında bu irili ufaklı savaşların, bölgesel çatışma-
ların sona erdiği anlamına gelmiyor. Kafkaslar’da,
Pakistan’ın Afgan sınırı bölgelerinde ve Uzakdo-
ğu’dan Afrika’ya çok sayıda potansiyel çatışma
odaklarının varlığı biliniyor. Silahlanma yarışının tır-
manmasında süren çatışma ve savaşların rolü
kuşkusuz büyük. Ama silahlanma için savaş şart da
değil. Salt savaş ihtimali bile silahlanmak için ye-
terli. ‘Barış istiyorsan savaşa hazır ol’ anlamına ge-
len ünlü ‘Si vis pacem para bellum’ boşuna söy-
lenmiş bir söz değil. Ayrıca son derece de mantıklı.
Ne var ki günümüzde özellikle de silahlanma yarı-
şından milyarlarca dolar kazanan çoğu ABD’li as-
kersel sanayi devleri için aynı zamanda son dere-
cede etkili bir reklam sloganıdır: ‘Barış istiyorsan si-
lahlanma yarışına sen de katıl!’
Stockholm Barış İçin Uluslararası Araştırma
Enstitüsü’nün (SIPRI) yıllık raporuna göre, 2008 yı-
lında silahlanma harcamaları bir kez daha rekor dü-
zeylere ulaşmış bulunmaktadır. 8 Haziran’da ya-
yımlanan söz konusu raporda geçen yılki Irak sa-
vaşı, Çin’deki ekonomik gelişme, Rusya’nın yeni-
den uluslararası silah pazarında yerini alması ise bu
konudaki rekorun nedenleri arasında. Geçen yıl 1
trilyon 118 milyar dolar olan dünya silah harcamaları
2008’de 1 trilyon 464 milyar dolara ulaşmıştır. Bu
rakam dünya zenginliğinin yüzde 2.4’üne eşittir.
Başka bir deyişle gezegende yaşayan insanların her
biri silahlanma için 217 dolar harcamıştır!
Silahlanma harcamalarında Birleşik Devletler
her zaman olduğu gibi bu kez de en önde görü-
nüyor. SIPRI’nin araştırma sorumlusu Sam Perlo-
Freeman söz konusu raporun önsözünde ‘silah-
lanmanın’ terorizmle savaş gerekçesinin çok sayı-
da ülkeyi etkilemiş olmasından kaynaklandığını vur-
guluyor. Irak ve Afganistan savaşları Birleşik Dev-
letler’e 903 milyar dolarlık ek bir harcamaya mal ol-
muştur. SIPRI’ye göre Birleşik Devletler askeri har-
camalarda yüzde 41’le en öndedir. ABD’nin silah
harcamaları 1999’dan bu yana yüzde 67 artarak
2008’de 607 milyar dolara ulaşmıştır.
Çin ise ilk kez ikinci sıradadır. Rusya ve Çin on yıl-
da askeri bütçelerini üç katı arttırmışlardır. Çin’in dün-
ya silahlanma harcamalarındaki payı yüzde 6, Fran-
sa ve İngiltere’nin payları ise yüzde 4.5 olarak gö-
rünmektedir. Latin Amerika da yarışa katılmıştır. Ör-
neğin Brezilya’nın silah harcamaları yüzde 50 artış-
la ilk kez ön sıradadır. Askeri harcamalarda ön sı-
rada yer alan on beş ülke arasında silahlanmaya
1999’dan bu yana en az para harcayan iki ülke ise
-yüzde 11’le Almanya, -yüzde 1.7 ile Japonya’dır.
Tarih savaşları silahlanma yarışının körüklediği-
ni göstermektedir. Silahlanma yarışı savaşları, sa-
vaşlar silahlanma yarışını kışkırtmaktadır. Bu kısır-
döngünün ortadan kalkması ise neredeyse ola-
naksızdır. Zira yarıştan her zaman aslan payını alan
ABD’nin dev silah endüstrisi için savaşlar ve onun
doğal uzantısında yer alan silahlanma yarışı dün-
ya egemenliğinin yanı sıra milyarlarca dolarlık ‘tat-
lı kârların’ da vazgeçilmez kaynağıdır. ABD yöne-
timi dahil ona engel olacak hiçbir güç yoktur. Zira
askersel sanayi devi salt şu ya da bu büyük şirketle
sınırlı değildir, bizzat Birleşik Devletler’in kendisi-
dir. Yönetimde W. Bush ya da Barack Obama’nın
olması fark etmez!..
Wall Street savaşı bu yüzden sever. Durgunlu-
ğun dibe vurduğu 2000’li yıllarda Irak’ın işgaliyle
New York borsası üç ay gibi kısa sürede 1000 pu-
anlık bir artış kaydetmiştir. Nobelli ekonomist
Stiglitz’in hesaplamalarına göre, Irak savaşının Bir-
leşik Devletler’e maliyeti, ölüp giden yüzbinlerin ya-
nı sıra 3000 milyar dolar gibi ürkünç düzeylerdedir.
SIPRI’ye göre 2008’de dünyanın silahlara harcadığı
para on yılda yüzde 45 artarak 1.464 milyar dola-
ra ulaşmıştır. 1970 yılında İsviçreli bilim adamı Ba-
bel’in hesaplamalarına göre geçen 5600 yılda
patlak veren 14.500 savaşta o günkü dünya nüfu-
sunun iki katı 3.5 milyar insan ölmüş, 110 milyonu
da sakat kalmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın maliyeti 4
trilyon dolara ulaşmıştır. Emperyalizmin 20. yüzyı-
lın 68 yılında kundakladığı 32 savaşın maliyeti 6.600
trilyon dolardır. 5600 yılda gerçekleşen 14500 sa-
vaşın toplam maliyeti ise 500 kentrilyon gibi akıl al-
maz düzeylerdedir. Bu, yine Babel’e göre eni 8 ki-
lometre, kalınlığı 8 metre, uzunluğu ekvatoru çev-
releyen som altından bir kuşağın değerine eşittir!
Açların sayısının 1 milyar sınırını aştığı, onlarca sa-
vaşın kuluçkada olduğu, milyonlarca insanın eği-
timden, temiz sudan, sağlık hizmetlerinden bütü-
nüyle yoksun bulunduğu, savaş ya da yoksulluk yü-
zünden yurtlarını terk ederek göç yollarına düşen-
lerin sayılarının 26 milyonu aştığı bir dünyada si-
lahlanma yarışına harcanan paraların sadece kü-
çük bir yüzdesiyle bu felaketlerin önlenmesi müm-
kün. Ama kimin umurunda!..
T.C. DÜZCE 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI
Dosya No: 2009/367 Esas
Satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn cinsi, niteliği, kõymeti, adedi, önemli özellikleri:
1- TAPU KAYDI
Düzce ili Merkez Karaca Hacõ Musa Mahallesi 576 parsel 1.078,57 m2 Betonarma ev ve arsasõ
ÖZELLİKLERİ: Taşõnmaz üzerinde halihazõr dõş kapõ numarasõ 16 olan, tek katlõ betonarme bir bina mevcut olup bu bina üzerinde iki adet daire bulunmaktadõr her daire bir giriş, 3 oda banyo ve tuvaletten oluşmaktadõr oda tabanlarõ ha-
lõ ile kaplanmõş vaziyette giriş tabanõ mineflo, tuvalet ve banyo zeminleri ve yan duvarlarõ yarõya kadar kelebodur olarak yapõlmõştõr bina içersinde elektirik ve suyu mevcuttur her dairenin kullanõm alanõ 112,50 m2’dir. Binanõn her iki dai-
resinde özellikleri aynõdõr. Binanõn üzerine beton atõlmõş fakat çatõsõ kapatõlmamõş vaziyettedir. Taşõnmaz Karaca Hacõ Musa Mahallesi hudutlarõ dahilinde ve Kurs Sokak üzerinde bulunan bir taşõnmazdõr. Öztürk kavşağõnda sağ tarafta bu-
lunan bir taşõnmazdõr
İMAR DURUMU: Taşõnmazõn tamamõnõn imar uygulama alanõ içersinde kalmakta olduğu ve imar
planõnda taşõnmazõn tamamõnõn konut alanõ olarak ayrõlmõş olduğu anlaşõlmaktadõr. Ayrõk nizam 3 katlõ inşaat izni bulunmaktadõr.
Satõş Saati: 14.00-14.10 Arasõ Muhammen Bedeli: 278.556,50 YTL
Satõş Şartlarõ
1- Satõş 10.08.2009 günü yukarõda belirtilen saatler arasõnda Düzce 2. İcra Müdürlüğü salonunda açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen değerin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ toplamõnõ ve satõş
ve paylaştõrma giderlerini geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedele alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 20.08.2009 günü aynõ yer ve saatler arasõnda ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da rüçhanlõ
alacaklõlarõn alacaklarõ toplamõnõ, satõş ve paylaştõrma giderlerini geçmesi ve artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre ve-
rilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masraflarõ ile KDV alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr; aksi takdirde haklarõ tapu sicil ile
sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedeli ile son ihale bedeli arasõndaki farktan, diğer zararlardan, temerrüt faizinden müteselsilen mesul
olacaklardõr. İhale farkõ temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup gideri verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. İş bu ilan tebligat yapõlamayan il-
gililere tebligat verine kaim olmak üzere ilan olunur.
(İİK m.126) (*)İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleride dahildir. Basõn: 34682
TÜREY KÖSE
ANKARA - 12 Eylül 1980 askeri dar-
besinden sonra Danõşma Meclisi’ne
giren Kamer Genç, o tarihten bu ya-
na sözünü sakõnmayan bir politika-
cõ olarak başkent siyasetinin en
renkli aktörleri arasõnda yerini ko-
ruyor. Tazminat ödeme rekort-
meni olan Genç’in, tazminat öde-
diği liderler 30 yõllõk siyasal mü-
cadelesinin taraflarõnõ da özetli-
yor: Deniz Baykal, Turgut
Özal, Mesut Yılmaz, Tayyip
Erdoğan. AKP’lilerin
TBMM’de linç etmeye kalkõştõ-
ğõ Genç, üslubunda bir sorun gör-
müyor ve “Başbakan’a da,
Cumhurbaşkanı’na da ‘sayõn’
demem. O makamlara kendile-
rini layık görmüyorum, saygı
duymuyorum. Ben 12 Eylül’den
sonra askerlerle mücadele ettim.
Turgut Özal’ı bitirdim. Süleyman
Demirel’in tekrar cumhurbaşkanı
seçilmesini engelledim. Erdoğan’ı da
bitireceğim” diye meydan okuyor.
12 Eylül sonrasõnda “veto” edildiği dö-
nem ve DYP’nin barajõ aşamadõğõ dönem
dõşõnda son 30 yõldõr sürekli parlamen-
toda, gündemde, gazete sayfalarõnda,
televizyon ekranlarõnda yer alan bir si-
yasetçi olan Kamer Genç’le siyasal ya-
şamõ ve üslup tartõşmalarõnõ konuştuk.
- Gelgitleri olan bir siyasal çizginiz
var. Siyasal konumunuzu nasıl ta-
nımlıyorsunuz?
- Ben sosyal demokratõm. DYP’ye geç-
tiğimiz zaman da, “DYP’nin sosyal
demokrat kanadıyım” demiştim. Emek-
ten yanayõm, hõrsõzlõklarla, yolsuzluklarla,
işkenceyle mücadele eden bir karaktere
sahibim. 1995’te Baykal beni liste dõşõ bõ-
raktõ. Ben de Tunceli halkõna sordum;
“DYP ile CHP zaten koalisyon ortağı”
dediler. O nedenle DYP’den aday ol-
dum. DYP’yi içime sindiremedim. Si-
yaset yaparken de DYP’nin amblemini
arabama asmadõm.
- Tansu Çiller’e mi sempati duyu-
yordunuz?
- Sempati meselesi değil de... Halk
Tunceli’de bu insanlarõ sevmiyor. 1992-
97 arasõnda yoğun terör, işkence, cina-
yetler vardõ. Tansu Hanõm’õn o olaylarõn
içinde olacağõnõ zannetmiyorum, ama ona
mal edildi köy yakmalar falan...
- Tansu Çiller “şahin” değil miydi?
“Bizim için kurşun atan da birdir, yi-
yen de” sözleri unutulmadı...
- O söylemleri tabii ki tasvip etmem.
Zaten Mehmet Ağar gelince DYP’den
istifa ettim...
- “Bağımsız” olmak daha rahat ko-
nuşma olanağı mı sağlıyor?
- Erdal Bey zamanõnda SHP’deydim,
rahattõm. DYP’de de muhalefet ediyor-
dum. Ama onlar muhalefet tarzõmdan ra-
hatsõzdõ. Tansu Hanõm’dan ihtar gelme-
di. Merve Kavakçı Meclis’e geldiğin-
de çok etkili oldum. O günlerde ben te-
levizyonlara çõkõp soygunlardan, talan-
lardan söz ediyordum. DYP’den bazõ ar-
kadaşlar, niye böyle söylüyorsun, bizim
parti içinde de böyle şeyler var, diyordu.
Bağõmsõz, tek olmak zor, her taraftan sal-
dõrõ oluyor, yanõmda 3-5 arkadaş olsa...
İçtüzük ihlalleri oluyor, müdahale edi-
yorum, kale almõyorlar. Türkiye’nin
olaylarõnõ çok iyi bilen biriyim. Yol-
suzluklar, suiistimaller, devlet katõnda-
ki atamalarõ çok iyi biliyorum. İçtüzüğü
iyi biliyorum. Beni konuşturmamak için
içtüzüğü değiştirmeye kalktõlar. Bütün
engellemelere rağmen en çok kürsüye çõ-
kan milletvekili benim.
- TBMM’de en çok Cumhurbaşka-
nı Abdullah Gül ve Başbakan Erdo-
ğan’ı hedef alıyorsunuz...
- Abdullah Gül, o makama seçilecek
kişi değildi. Atatürkçü, çağdaş, demokrat
bir kişinin o göreve gelmesi gerekirdi. Al-
evilere önyargõlõ bir cumhurbaşkanõ.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş
felsefesinin bu kadar değiştiği bir dönem
görülmedi. Cemaatçi, sadakaya muhtaç
bir halk yaratõlmaya çalõşõlõyor. 12 Ey-
lül döneminde işkenceler vardõ, bizim
bölgelerimizde birçok faili meçhul-
ler oldu. Onlara karşõ her türlü mü-
cadeleyi verdim. Özal’a yaptõğõm
mücadeleyi herkes biliyor. De-
mirel’in 2. defa cumhurbaşkanõ
olmasõnõ önledim. Mesut Yõlmaz
döneminde enerjideki yolsuz-
luklarõ ben dile getirdim. Geçen
dönem ben yoktum, AKP yüz-
de 47 oy aldõ. İnanõyorum ki, bu
seçimde aynõ sonucu alamaya-
caklar. Türkiye Cumhuriyeti’nin
bir bakanõ makam aracõyla tari-
katlara ziyarete gidiyor. Rejim
tehlikede, şeriat rejimi getirmek
istiyorlar. Anadolu’da insanlar iç-
ki satmõyor, mahalle baskõsõ yaygõn.
Din baskõsõ artõyor. Tayyip Erdo-
ğan’õn sonunu çok kötü görüyorum.
Turgut Özal’õ bitirdim. Süleyman De-
mirel’in tekrar cumhurbaşkanõ seçilme-
sini engelledim. AKP’yi de bitirece-
ğim.
- “15 yaşında evlenen kızın kocası
Çankaya’da” benzeri ifadeleriniz
AKP’lileri çileden çıkarıyor. Üslubu-
nuza yönelik eleştirileri nasıl karşılı-
yorsunuz?
- Meclis’te Türkan Saylan’õ anarken
bu oldu. “Bu saygıdeğer kişi 13-15 ya-
şındaki kızların zorla evlendirilme-
mesi, okuması için mücadele etti, ger-
çi siz, 15 yaşında evlenen kızın koca-
sını Çankaya’ya gönderdiniz ama...”
dedim. Kõzdõlar... Hitabet tarzõnõz kar-
şõnõzdaki insana göre belirlenir. Hitabet
tarzõnõzdaki seviye muhatabõnõzõn fiil-
lerine denk düşmelidir.
- Cumhurbaşkanı’na da, Başba-
kan’a da “sayõn” demiyorsunuz...
- Evet, demiyorum. O makamlara la-
yõk görmüyorum onlarõ... Saygõ duy-
muyorum. Çankaya Köşkü’nde otur-
masõ gereken bir insan değil. Tayyip Er-
doğan hakkõnda bir sürü suiistimal id-
dialarõ var, Türkiye’nin hiçbir mese-
lesini halletmedi.
- Meclis’te sadece iktidarla de-
ğil, DTP’lilerle de aranız iyi değil.
Hatta tehdit edildiğinizi söyledi-
niz...
- DTP’liler Tunceli’yi inkâr et-
meye çalõşõyor. Ben silahlõ ey-
lemlere karşõyõm. Tehdit konusu-
nu ciddiye almadõm. Ama düşü-
nebilirler de. DTP’lilerle AKP
içinde aynõ düşüncede olanlar ara-
sõnda böyle konuşmalar geçmiş gi-
bi geliyor. Vesveseye kapõlmõş de-
ğilim, korktuğum için değil... Ama
kamuoyunda AKP’ye karşõ müca-
dele verirken ve hem de ülkenin bir-
lik ve bütünlüğünü savunurken baskõ
altõnda olduğumun bilinmesini istedim.
- Tazminat rekortmeni olarak anı-
lıyorsunuz. En yüksek tazminatları
kimlere ödediniz?
- Turgut Özal’a çok ödedim. Baykal’a
ödedim, SHP-CHP birleşmesi döne-
minde.. 6 milyar ödedim. En yüksek taz-
minatõ Baykal’a ödedim. Erdoğan’a 4.5
milyar ödedim. Çok kişiye ödedim.
- “İçki içince kendimi Allah’a daha
yakın hissediyorum” dediniz mi? Bu
sözler bir zamanlar çok tartışılmıştı...
- İçki içince insan üzerinde baskõ kal-
kar anlamõnda söyledim. Ben inançlarõ
güçlü bir insanõm. Olmayabilir de... On-
lar gizli içiyorlar, ben açõk açõk içiyo-
rum...
İDAMA DA HAYIR DEDİ
12 EYLÜL ANAYASASINA DA
Kamer Genç, Danõşma Meclisi’nde
Tunceli temsilcisi olarak aktif siyasete
başladõ. Danõşma Meclisi’ne gelen ilk
idam dosyasõ olan Mehmet Ali Ağ-
ca’nõn dosyasõ görüşülürken, sade-
ce Genç “hayõr” dedi. Ölüm ceza-
larõyla ilgili bir çalõşma yaptõğõmõz
günlerde o dönemi “Mehmet Ali Ağ-
ca faşist adam. Biz sosyal demo-
kratõz. Ama ilke olarak idama kar-
şõyõm. Oylama günü akşam üzeri ha-
nõmla arabayla giderken radyo ha-
berleri verdi, bir üye karşõoy kullan-
dõ, deyince, hanõm, o akõlsõz kim, dedi”
sözleriyle anlatmõştõ. 12 Eylül anaya-
sasõna da “hayõr” diyen Genç, 1983 yõ-
lõnda MGK tarafõndan veto edilince si-
yasal yaşamõna SODEP’te devam etti.
1987 seçimlerinde önseçimden zaferle
çõktõ. 1991’de SHP’den milletvekili se-
çildi. SHP-CHP birleşmesinden sonra
yine liste dõşõ kaldõ. Bunun üzerine
1995 seçimlerine DYP adayõ olarak gir-
di ve kazandõ, 1999’da yine DYP’den se-
çildi. 2002 seçimlerinde DYP barajõ aşa-
mayõnca parlamentoya giremedi.
Kime
ne
söyledi
? Turgut Özal’a:
Nirvana yatõnda
işadamlarõndan rüşvet
alõyor. Çankaya
ormanlarõ içinde oturan
zat.
? Güneş Taner’e:
Bakan değil, hamal bile
olamaz.
? Süleyman
Demirel’e: Ancak
ölünce kurtulacağõz. Bu
işi Demirel’den daha iyi
yaparõm.
? Abdullah Gül ve
Tayyip Erdoğan’a:
Sizin başkanõnõz olan
Tayyip Erdoğan bu
memlekette başbakan
olmadan önce, siyasete
atõlmadan önce
İstanbul’da bir
gecekonduda oturuyor
muydu? Bugün
dünyanõn sayõlõ
zenginleri arasõnda
mõdõr değil midir? Bu
kaynaklar nereden geldi
size? Türkiye
Cumhuriyeti Devleti bir
hukuk devletidir, hukuk
devletinde her şey
açõktõr ve şeffaftõr.
Şeffaf olan şeyleri
açõklayõn. Yani, şimdi,
başörtüsü yerine
herhalde bundan sonra,
aldõğõnõz hediyelerdeki
mücevheratõ
örteceksiniz, öyle
görünüyor. Abdullah
Gül’ün karõsõnõn
parmağõndaki 65
milyarlõk yüzüğü
örteceği... Yani, başõnõ
örteceğine o yüzüğü
örtsün. (AKP’den laf
atmalar üzerine) Şimdi,
bu kişiye bir görev
vermişler, demişler ki:
“Kamer Genç kürsüye
çıkınca sen git ona laf
at.” Yahu, senin gibi
kaç kişiyi Kamer Genç
burada silmiş! Sen
benim muhatabõm
olmayacaksõn, Tayyip
gelsin, benim karşõmda
konuşsun. Benim
muhatabõm Tayyip. Ben
Tayyip’i istiyorum,
Tayyip’i! Tayyip gelsin,
benim karşõmda... Ben
Tayyip’le televizyonlara
çõkayõm, ben ona gerekli
dersi her yerde veririm.
(Linç girişiminden
önceki konuşma)
? Bülent Arınç’a:
Bülent Arõnç, Fetullah
Gülen’in yurtdõşõndaki
çocuklarõnõ topluyor,
getiriyor... (Bayram
Özçelik yerinden
kalkarak hatip
kürsüsüne “Allahından
kork” diye bağõrarak
yürüyor) Yahu ne
Allahõndan korkacağõm?
? Fethullah
Gülen’e: Fethullah
Gülen kim ya? Şimdi
Türk ordusu gidecek
Fethullah Gülen’le
uğraşacak.
Bağõmsõz milletvekili Kamer Genç TBMM’de adeta ‘tek kişilik muhalefet’ oldu
‘Erdoğan’õdabitireceğim’
?
ERDOĞAN, DENİZ FENERİ İŞİNİN TAM İÇİNDE
- TBMM’de Ergenekon davasını da sık sık gündeme getiri-
yorsunuz. Bu davaya nasıl yaklaşıyorsunuz?
- Erdoğan’õ iktidarda tutmak için emperyalist bir destek var. Kom-
plolar kuruyorlar. Ergenekon bir komplodur. Hükümeti yõk-
mak istemek niye suç olsun? TCK’nin o maddesi de değiş-
meli. Hepimiz hükümeti yõkmak istiyoruz. İlhan Sel-
çuk köşesinde yazmõş. Gazeteci Adnan Akfõrat
kendisine mektup yazmõş diye, örgütün yö-
neticisi olan İlhan Selçuk’la irtibat kur-
muş oluyor! Memleketin geleceğini karanlõk görüyorum. Ye-
ni alternatifler yaratõlmalõ. AKP ilk seçimde iktidardan dü-
şer. Çocuklarõ bursla okuyan kişi, bugün sayõlõ zenginler ara-
sõna giriyor. İktidardan düşsün, bir defa ayağõ kayarsa tu-
tunmasõ mümkün değil. Deniz Feneri’ne bakõn, Erdoğan, bu
işin tam içinde. O paralarõn geldiği tarihte Zahid Akman’õn
pasaportuna baksõnlar, kaç kere Almanya’ya gidip
gelmiş? Bu işin odak noktasõ Erdoğan. Bu, enin-
de sonunda ortaya çõkacaktõr.
(Fotoğraflar:NECATİSAVAŞ)