25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 22 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ‘Haberal’ Amasya Bildirgesi’nin 90. Yılı ? Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. ? İstanbul’daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. ? Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor. ? Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır. Amasya Bildirgesi 22 Haziran 1919 ? Yurdun bütünlüğü, ulusun çağdaş, laik geleceği tehlikededir. ? Ankara’daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. ? Bu durum ülkemizi bir “din devleti”, ayrıca ulusu, ülkeyi parçalanmış, “bölünmüş” gibi gösteriyor. ? Ulusun bütünlüğünü, laikliğini, artan dışa bağımlılığını -Ak, pak söylemi değil- yine ulusun kesin kararı ve eylemli “uyarı”sı kurtaracaktır. 22 Haziran 2009 KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ (KAD) Yönetim Kurulu Yazının başlığı aynı zamanda bir simge. Baş- kent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ile birlikte çok kişiyi kapsıyor. Başlık, Ergenekon adı altında yürütülen dava- nın, yurtsever, cumhuriyetçi, laikliği, çağdaşlığı ve ilerlemeyi savunan ve yaşamlarını bu uğurda har- cayan -adlarının yazılması bu köşeye sığmaya- cak kadar çok olan- tutukluları içeriyor. Haberal, başardıklarıyla çok farklı bir kişilik ser- giler; yalnız değişik alanlarda kendisiyle çalışan on binlerin birlikte bilim, sanat, ürün ve hizmet üre- timini değil, bu amaçla oluşturduğu çok önemli kurumların birliğidir denilebilir. Devletin temel görevleri olan eğitim ve sağlık alanındaki yaptıklarıyla o; bu ülkenin, bu alan- lardaki çok büyük açığını, çağdaşlaşmayla ka- patmayı kendisine iş edinmiştir. Onun, yapıcı ve yaratıcılığı sınır tanımaz. Cu- ma günkü Cumhuriyet Bilim Teknoloji ekinde gö- rüldüğü gibi, kendisini en yakın izleyenin nere- deyse iki katı yayın sayısı, tıp alanında ulusal ve uluslararası başarılarının kanıtıdır. Bilimsel üretim becerisi uygulamayla tamamlanıyor. Görkemli bir üniversite, Başkent; aynı adla TV ve radyo is- tasyonları, tüm ülke düzeyine yayılan uygulama ve araştırma hastaneleri; diyaliz merkezleri; ve fi- zik ve psikolojik tedavi birimleri; ilk ve ortaöğre- time; tarımdan turizme onca yatırım... Toplumsal sorumluluk, konferanslar, bilgiyi halka ulaştıran Bütün Dünya dergisi. Bunlar, “çalışmayı, yalnız ça- lışmayı kutsallaştıran” bir kişiliğin, çok kısaca sa- yılabilen başarılarıdır. Kuşkusuz Haberal’ın nitelikli çalışma arka- daşları var; onlar bağışlasın ama bu büyük so- nuçlar, yalnızca onun öncülüğünde ve çalışkan- lığı, eşgüdümlü çalıştırma ve örgütleme ile sağ- ladığı başarı doruklarıdır. Tıbbın buz gibi soğukluğu, donukluğu ve ka- tılığı sanat ve kültürün hamuruyla yaratılan ku- rumsal yapılarda yoğruluyor. Klasik müzik orkestralaşır; Türk sanat ve Türk halk müziği kimliğini geliştirir; tiyatro ve dans ye- niden canlanır; halk oyunları ve türküleri bunlar- la bütünleştirilerek yüceltilir. Müzik, Devlet Kon- servatuvarı ile çağdaşlaşma amacını yarınlara ta- şır. Eğitim kurumlarında kullanılan dil Türkçedir. Bu- nunla kanıtlanmak istenilen çok açıktır; “Türkçe ile bilim yapılır.” Tıp dışındaki fakülte, bölüm, enstitü ve birim- leri de hızla güçlenen Başkent Üniversitesi, bi- limselliğe, yaratıcılığa ve yenilikçiliğe önem vererek gelişeceğine göre, Türkçenin bilim dili olarak her alanda gelişmesi, gelecekte bir büyük ivme ka- zanacaktır. Yabancı dillerin öğrenilmesini yadsı- madan Türkçenin bilim dili olarak güçlenmesi, ül- kenin gelişmesinin uzun dönemdeki temelidir. Öbür eserler bir tarafa, yalnızca bu katkı başlı ba- şına bir büyük başarılı atılımdır. Düşünce çeşitliliğine olanak veren “yaratıcı ve yenilikçi” bir öğrenim ortamı oluşturularak sor- gulayan, araştıran, çözümleyen, bütünleştiren, ile- tişim kurabilen ve çağdaş teknolojiyi kavramış ku- şakların yetiştirilmesi işin özüdür. Bu bilinçle, yerel, ulusal ve evrenselin, küre- selleşen bir genel çerçevede bütünlüğünün hiç gözardı edilmemesinin gerekliliği, gerçekten çok büyük bir önem taşır. Ancak, her gelişmenin temeli öncelikle bir “değerler” bütünlüğüdür. Üniversitenin Strateji Pla- nı’nda yer alan bir numaralı değer şudur: Cumhuriyetimizin kuruluşundaki temel değer- ler olarak akıl ve bilimin, üniversite kavramının te- mel taşı olduğu düşüncesini paylaşıyoruz. Akıl ve bilim bilgiye giden sorgulama sürecinin de baş- langıcıdır. Eleştirel düşünmenin, yaratıcılığın ve ye- nilikçiliğin itici gücü akıl ve bilimdir. Sakın susturulmak ya da boğulmak istenen bu değerler olmasın? Aynı kaygıyı, çok sayıda öğretim üyesinin ge- çen günlerde yayımlanan “Cumhuriyeti ve hukuk devletini” savunan açıklaması vurguluyor: Açıklama, bilim insanlarının… “evlerinin, çalış- ma odalarının basılmasını, sağlıklarının tehlikeye atılmasını, üniversitelerde bir suç yuvası gibi aramalar yapılmasını... rektörlerin ve saygın bilim insanlarının ‘terör suçlusu’ olarak tanıtılmasını ka- bul etmiyoruz… diyor. Evet, yalnızca bugünler için değil, asıl toplumsal geleceğimiz için, kabul et- memeliyiz! yakupkepenek06@hotmail.com Tohumda ‘tekel’ uyarısı HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR - Tarõm ve Köyişleri Baka- nõ Mehdi Eker’in dünyanõn sayõlõ tohum gen bankalarõndan birinin Tür- kiye’de kurulacağõnõ açõklamasõ tepki çekti. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Öz- kaya, “Bakanın açıkladığıyla ülke- mizdeki gen bankası sayısı üçe çı- kacak. Bu genler elbette korunma- lı ancak birtakım merkezlerde top- lanmasıyla, tohumların korunması söz konusu olamaz. Organik güb- relerde, üreticilere ulaştırılarak üre- tilmesi daha yararlı olur” dedi. Ayda 52 TL gibi ‘komik bir ücret’ alan heyet üyelerine maaşlarõ bir yõldõr ödenmiyor Tüketici de hakemi de sahipsiz ALİ ÖZTÜRK ANKARA - Tüketici şikâyet- lerini değerlendirmek amacõyla Sanayi ve Ticaret Bakanlõğõ bün- yesinde kurulan, Tüketici Sorun- larõ Hakem Heyetleri ödenek sõ- kõntõsõ yaşõyor. İade etmek iste- dikleri ürünleri hakem heyetleri- ne götüren tüketiciler, ürünlerin fi- yatõna bakõlmaksõzõn, 10 TL “pul ücreti” ödemek zorunda kalõ- yor. Ayda 52 TL gibi “komik bir ücret” alan heyet üyelerine ise maaşlarõnõn bir yõldõr ödenmedi- ği belirtiliyor. Tüketici haklarõnõ korumak amacõyla kurulan Tüketici So- runlarõ Hakem Heyetleri, 81 il ve 930’u aşkõn ilçede bulunuyor. Tüketicilerle satõcõlar arasõndaki uyuşmazlõklarõ değerlendiren ha- kem heyetleri, 5 kişilik gruplardan oluşuyor. Heyetler tüketicilere, ürün bedelini isteme, ürünün ye- nisini isteme, bedelde indirim ve ürün tamir haklarõnõ sunuyor. Tü- keticilerle ürünler arasõndaki uyuş- mazlõğa ise hakem heyetleri bi- lirkişisi karar veriyor. İl hakem he- yetleri, Sanayi ve Ticaret İl Mü- dürlükleri’nde, ilçe hakem he- yetleri de kaymakamlõklarda bu- lunuyor. Ancak, son yõllarda Tü- ketici Sorunlarõ Hakem Heyetle- ri ödenek sõkõntõsõ çekiyor. Sana- yi ve Ticaret Bakanlõğõ’na bağlõ hakem heyetlerinin kõrtasiye, bi- lirkişi, pul bedeli ve yazõşma üc- retleri, yönetmeliğe göre Bakan- lõk ödeneğinden karşõlanmasõ ge- rekirken, Bakanlõğõn dağõtõm sis- temindeki aksaklõklardan dolayõ ödenek yetersiz kalõyor. Kayma- kamlõklar yetersiz ödenekten do- layõ tüketicilerden 10 TL posta iş- lemi ücreti alõyor. Ankara’nõn Etimesgut ilçesi Tüketici Sorunlarõ Hakem Heye- ti Üyesi Yalçın Yılancı, Bakan- lõğõn gönderdiği pullarõn kõsa sü- re içinde bittiğini ve 6 ay bile yet- mediğini belirterek, “Ödenek ol- madığını söylüyorlar. Bu öde- neğin kullanımına ilişkin istis- mar yapıldığı düşüncesinde- yim” dedi. Yõlancõ, ödeneğin dü- zensiz bir şekilde kullanõldõğõna dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Bakanlığın uygulamaların- da yaklaşık 10 yıldır bir aksa- ma var. Yeterli sayıda pul gön- derilmiyor ve tüketiciler zarar görüyor. 30 TL’lik bir çocuk ayakkabısı için bile 10 TL pul ücreti alıyoruz. Bakanlığın ih- maliyle bu uygulamayı zorun- lu olarak yapıyoruz. Heyet top- lantıları, hakem heyetleri yö- netmeliğine göre, ayda iki kez yapılıyor ve her üye toplantı ba- şına 26 TL alıyor. Bu komik üc- ret, 4 ayda bir verilmesi gere- kirken, biz bir yıldır maaşları- mızı alamıyoruz.” Tüketici Haklarõ Derneği Genel Başkanõ Turhan Çakar ise, bi- lirkişi ücretlerinin ödenmemesi- nin birçok sõkõntõya neden oldu- ğunu vurgulayarak, konuşmasõnõ şöyle sürdürdü: “Hakem heyeti yönetmeliğine göre, tüketici başvurusu 3 ay içinde sonlan- dırılmalıdır. Bilirkişi ücretleri ödenmediğinden, hakem heye- tinde de aksaklıklar yaşanıyor ve tüketici zor durumda kalı- yor. Ödenek sorunu, Bakan- lıktan kaynaklanıyor. Ama bu işin asıl sorumlusu hükümettir. Tüketici haklarına yeterince saygı gösterilmiyor.” İade etmek istedikleri ürünleri hakem heyetlerine götüren tüketiciler, ürünlerin fiyatõna bakõlmaksõzõn, 10 TL “pul ücreti” ödemek zorunda kalõyor. Bu arada tüketici şikâyetlerini kabul eden ve ayda 52 TL gibi ‘komik bir ücret’ alan heyet üyelerine ise maaşlarõnõn bir yõldõr ödenmediği belirtiliyor. 10yõlda29.5milyarTLteşviklesadece120bin993kişiyeişyaratõldõ Ekonomi Servisi - İstanbul Serbest Muha- sebeci Mali Müşavirler Odasõ’nõn (İSMM- MO) “Teşvik ve İstihdam” raporuna göre 10 yõlda, 29.5 milyar liralõk teşvikle sadece 120 bin 993 kişiye istihdam yaratõldõ. İSMMMO’nun, Hazine Müsteşarlõğõ ve KOSGEB verilerinden yararlanarak hazõrladõ- ğõ rapora göre son dönemde açõklanan 3 milyar liralõk en kapsamlõ teşvik paketiyle 500 bin ki- şiye istihdam yaratõlmasõnõn hedeflendiği anõm- satõldõ. Raporda devletin ülke ekonomisinin ge- lişmesi ve istihdam yaratmasõ için uyguladõğõ teşvik politikasõ kapsamõnda 1999 yõlõndan bu yana tarõm, madencilik, imalat, enerji ve hiz- met gruplarõnda toplam 3 bin 781 yatõrõm teş- vik belgesi verildiği vurgulandõ. Küçük ve orta boy işletmelerin de dahil olduğu sektörlere yatõrõm teşvik belgelerine karşõlõk 29 milyar 534 milyon 291 bin 630 lira nakit yatõ- rõm desteği verildiğinin altõ çizilen açõklamada, rapora göre teşvikle gelen istihdamda en başa- rõlõ yõlõn 2003 olarak gözlendiği belirtildi. İSMMMO Başkanõ Yahya Arıkan, verile- re ilişkin yaptõğõ değerlendirmede, teşviklerin bugüne kadar istihdam yaratmada yeterince ba- şarõlõ olmadõğõnõ dile getirerek, belli sektörler- le zaman zaman istihdama katkõ sağlansa da ka- lõcõ çözümlere ihtiyaç olduğuna dikkati çekti. Arõkan, yeni teşvik paketiyle de arzu edilen iş- gücünün yaratõlmasõnõn güç göründüğünü ifa- de ederek, SSK ve prim yükünün kalkmasõnõn geç kalõnmõş ancak yerinde bir karar olduğunu bildirdi. Yeni teşvik paketi kapsamõnda 3’üncü ve 4’üncü bölgelerde yatõrõm yapacak olan sana- yici ve işletmecilerin bu bölgelerde nitelikli iş- gücünü bulmakta zorluk çekeceğini, dolayõsõyla çalõşanlarõn yüzde 30’unun büyük şehirlerden bu bölgelere göç edecek gibi göründüğünü di- le getiren Arõkan, bunun da piyasaya yeni is- tihdam yaratõlmasõndan daha çok, istihdamõn bölgelere kaymasõ olarak yansõyabileceğini ifade etti. Yeni istihdam paketi kapsamõnda, 30 Nisan’dan itibaren istihdam yaratan sanayici- nin SSK işveren payõnõ devletin ödemesini fev- kalade olumlu bulduğunu belirten Arõkan, şun- larõ söyledi: “Küçük bir destekle hayata döndürülecek çok firma var. Bunu bir se- ferberlik gibi görüp hep birlikte değerlen- dirmeliyiz... Ekonomi politikasının bütün un- surlarının ekonomide büyüme ivmesinin yakalanmasını hedeflemesi önemlidir. Bu çerçevede sosyal boyutu olan yeni bir eko- nomik program yapılması, teşvik önlemle- rinin de bu program çerçevesinde planlan- ması çok daha yararlı olabilir.” Mobilyada keyifler yerinde Ekonomi Servisi - Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanõ Nazif Tür- koğlu, mobilyada son zamanlarda yapõlan yüzde 10’luk KDV indirimi sonrasõnda çarklarõn yeniden dönmeye başladõğõnõ ve sektörün, talebe yetişemez hale gel- diğini söyledi. Türkoğlu, Kahra- manmaraş’taki İstik- bal Mobilya Mağa- zasõ’nõn açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada işten çõkartõlan 10 bin kişinin geri çağrõldõ- ğõnõ ifade etti. Her ülkeye farklı tasarım İran ve Belçika pa- zarlarõndaki atõlõmla- rõyla ihracatõnõ yüzde 40 arttõran Bursa mer- kezli Donat Mobil- ya’nõn Genel Müdür Yardõmcõsõ Abdul- lah Boztepe de “Yurtdışında başa- rımızın sırrı, her ül- keye farklı ürünler. Küresel düşün, yerel davran stratejisiy- le, hangi ülkenin pa- zarına gireceksek, o ülkenin tüketicisi- nin beklentisini, be- ğenisini ve alım dü- zeyini tespit edip o doğrultuda tasarım ve üretim aşamasına geçiyoruz” dedi. Kebabõ, uluslararasõ arenaya taşõyan Köşebaşõ Restaurant, Brezilya ve Bahreyn’nin ardõndan Dubai’de yer açtõ. Köşebaşõ, Ali Akkaş’õn ilginç yaşamöyküsünün başarõ durağõ. MURAT GÜLDEREN ABD’nin popüler gezi dergisi Con- de Nast Traveler’õn 14 bin üyesi tara- fõndan “Dünyanın En İyi 50 Resto- ranından Biri” seçilen ve Türkiye’ye gelen eski ABD Başkanõ Bill Clinton, SSCB Başkanõ Gorbaçov, aktör Jack Nicholson gibi birçok ünlü isme Tar- sus yöresinin lezzetlerini tattõran Kö- şebaşõ Restaurant, yöresel tatlarõ yurt- dõşõna yaymanõn heyecanõnõ yaşõyor. Brezilya ve Bahreyn’deki restoranla- rõnõn ardõndan, geçen günlerde de Du- bai’de yeni bir restoranõ hizmete sokan Köşebaşõ Restaurant ortaklarõndan Ali Akkaş, Abudabi ve Katar’ da da an- laşmalarõnõn hazõrlandõğõnõ belirtti. 5 yılda 20 restoran Tüm körfez ülkelerinde 5 yõla ka- dar 20 tane restoran açmayõ hedef- lediklerinin altõnõ çizen Akkaş, “Dünyanın her yerinde lezzetimizi koruyoruz. Türkiye’den et götü- remiyoruz ama, damak tadımıza en uygun etleri almaya çalışıyo- ruz. Alıştığımız tatları, Türki- ye’den götürdüğümüz baharat- larla koruyoruz” diyor. Yurtdõşõ restoranlarõnõ franchise yöntemiyle açtõklarõnõ belirten Akkaş, bugüne ka- dar 15 milyon dolarlõk dõş yatõrõma im- za attõklarõnõ vurguladõ. Akkaş, Körfez ülkelerinin ardõndan Avrupa’ya da açõ- lacaklarõnõ söyledi. Köşebaşı, kebabı A sınıfına taşıdı. İstanbul’a gelen turistler de lezzetini merak ediyor. Köşebaşı’nda 2 çeşit konsept var. Birincisi Köşebaşı Restoran, öteki köşebaşı ekspres. Ekspres, fastfood gibi çok beklemeden daha hızlı hizmet veriyor. Köyüne 1.5 milyon TL’lik destek Ali Akkaş, aslõnda diğer işadamlarõna da örnek olacak bir girişimin öncüsü. Büyükşehirin maratonunda köyünü unutmayan Akkaş, bir yandan dünyaya Türk mutfağõnõ taşõmaya hazõrlanõyor, öte yandan Avrupa’daki köy modelini kendi köyüne uygulamak için girişimlerde bulunuyor. Akkaş, Sõvas Bolucan köyüyle ilgili projelerini şöyle anlatõyor: “Köyümüzde önceleri 90 hane vardı ve bu rakam göçlerle birlikte 9 haneye kadar düşmüştü. Biz Çekül Vakfı ile görüşerek hem kültürel hem de geri dönüşüm adı altında çalışmalara başladık. Köyün doğal dokusunu bozmadan çevre düzeni yaptık, arıcılık ve meyvecilikle ilgili faaliyetleri canlandırdık. Turistlere özel olarak 500- 600 kişilik misafirhaneler yaptık, köyde evi olmayan hemşerilerimiz için devremülkler yaptık. 1.5 milyon TL’yi aşan yatırım yaptık bu proje için. Ayrıca, köyümüzde eski dönemlere ait saban, traktörlerin sergileneceği müze kurmayı planlıyoruz. Hedef, Avrupa’daki köy modelini ülkemize taşımak.” Köşebaşõ Restaurant’õn mutfağõnõn lezzetinin arkasõnda öykü tadõnda bir başarõ yatõyor. 1970’li yõllarda Sõvas’tan İstanbul’a beş parasõz gelen Ali Akkaş, önce lokantalarda bulaşõkçõlõk yapõyor, ardõndan Maksim, Çakõl Gazinolarõ’nda garson olarak çalõşõyor. Çalõşmalarõnõn birikimini ortaklarõyla paylaşarak Levent’teki yerlerini açtõklarõnõ söyleyen Akkaş, öykünün devamõnõ şu şekilde özetliyor: “Kebap, hijyen koşullarına dikkat edilerek yapılmadığı için, bizim işe başladığımız yıllarda meşhur değildi. İnsanlar kebap yemekten kaçıyordu. Biz de buradan yola çıkarak, her şeyden önce gerek gıdasal olarak gerekse mağaza temizliğimiz açısından öne çıkıp bu işin en iyisi olmaya karar verdik. Kebaba kõta atlatan Köşebaşõ Körfez ve Avrupa’yõ hedefliyor KDV İNDİRİMİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle