18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ 18 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ‘Osmanlõ’ya Geri Dönüş Bileti’: Marşal Yardõmõ 1945 yõlõnda Amerikan Başkanõ Roosevelt’in görev başõn- da ölmesi üzerine, Başkan Yardõmcõsõ olan Truman 33. ABD Başkanõ olarak göreve başlar. Truman göreve geldiğinde 2. Dünya Savaşõ’nõn bitmesine az kalmõştõr. Truman savaşõn bitimini daha da erkene almak, belki de “dün- yaya gözdağı vermek” için, Ağustos 1945’de Hiroşima ve Na- gazaki’ye atom bombasõ atõlmasõ kararõnõ verir. Atom bombasõ, bir “kıyamet bombasıdr” , Hiroşima ve Na- gazaki’yi cehenneme çevirir. Bu dünyanõn gördüğü en büyük “soykırım” daha doğrusu tam bir “toplu cinayet”tir. Savaş sona erer ve “savaşın kazananı” Amerika’dõr. Tru- man, zaferin sahibi olmuş. Avrupa’yõ “yeniden yapılandımak” hakkõnõ da eline geçirmiştir. 1947 yõlõnda bir eylem planõ ha- zõrlamayõ önerir. Bu öneri, “Truman Doktirini” adõnõ alõr. Truman Doktrini, ABD’nin uluslararasõ politikasõnõ değiş- tirir ve yeni politikasõnõ “Sovyet düşmanlığı” üzerine oturtur. Bu doktrin ile Amerika Birleşik Devletleri, “komünizm teh- didi” altõndaki ülkelere mali ve askeri yardõm yapacağõnõ açõk- lar. Başkan Truman, “Sovyet Rusya” ve Sovyet yandaşõ ül- kelerin gelişmelerine ve güçlenmelerine kesinlikle engel olmak için “ne gerekirse” yapõlmasõndan yanadõr. Bağõmsõz ülkelerin de ABD yandaşõ yapõlmasõ için, bu ül- kelere “ekonomik, askeri ve kültürel” yardõm yapõlmalõdõr. Başkan Truman, Dõşişleri Bakanõ Marşal ile birlikte, 2. Dün- ya Savaşõ’nda yõkõlmõş, ekonomileri çökmüş Batõ Avrupa ül- kelerinin ekonomik durumunu düzeltmek amacõyla bir yardõm planõ hazõrlar. Bu yardõm planõna “Marshall Planı”, bu plan çerçevesinde yapõlan yardõmlara da “Marşal Yardımı” adõ ve- rilmiştir. Marşal Yardõmõ almasõ gereken ülkelerin başõnda, Yunanistan ve Türkiye vardõr. Bu iki ülke Sovyet tehdidine en açõk ülke- lerdir. Kesinlikle “ABD’nin koruması” altõna alõnmalõdõr. 1949 yõlõnda ABD’nin önderliğinde Batõ Avrupa ülkelerini de içine alan “NATO” kurulur. NATO’nun karşõsõnda, Doğu Avrupa ülkelerini içine alan Sovyet Rusya’nõn önderliğinde- ki “Varşova Paktı” yer alõr. Böylece 1945’de sona eren “sıcak savaş”, yerini 1949’da “soğuk savaşa” bõrakõr. ABD yardõm yapacağõ ülkelerden ve özellikle de Türkiye’den “bazı masum” istekleri olur. Öncelikle, tek partili antidemo- kratik” “Milli Şeflik” sistemine son verilmeli ve demokratik serbest seçimler yapõlmalõdõr.“5 yıllık kalkınma planları”, “toprak reformu” ve “köy enstitüleri” gibi “Sovyet icadı” uygulamalara son verilmelidir. “Marşal Planı” nõn dayatmasõ yerine getirilir. 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kurulur. 14 Mayõs 1950’de seçimlere “Yeter Söz Milletindir.” söylemiyle, katõlan Demokrat Parti, seçimi kazanõr ve 27 yõl- dõr iktidarda olan Cumhuriyet Halk Partisi dönemi kapanõr. Demokrat Parti için “Marşal Yardımı” Türkiye’nin Os- manlõ’ya geri dönüş biletidir. Biletin hakkõnõ vermek gerekmektedir. Hiç zaman yitirmeden gereken yapõlõr iktidara geldikten iki gün sonra Türkçe ezan okumak yasaklanõr. Demokrat Parti iktidarõ, “Marşal Yardımı”nõn karşõlõğõnõ, Atatürk ve arkadaşlarõnõn Türk halkõ ile el ele vererek kur- duklarõ, laik Türkiye Cumhuriyeti’ne sõrt çevirip, Türkiye’nin yüzünü Osmanlõ’ya çevirerek öder. Laik Cumhuriyeti karşõtõ eylemler arttõkça, Demokrat Partili yönetici ve yandaşlar eliyle dağõtõlan “Marşal Yardımı” da akmaya başlar. 2. Dünya Savaşõ’nõn bitiminde, çöpe atõlmak için bekleyen “savaş artığı” yiyecek maddeleri bugünkü “nükleer atıkla- rın” öncüsü olarak Türkiye’ye girer. Savaş dõşõ kalmõş, askeri araç ve gereçler “allanıp pulla- narak” Türkiye’ye yardõm olarak gönderilir. Kõsaca, Marşal Yardõmõ , Türkiye’nin “Osmanlı’ya geri dö- nüş biletidir.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 22 Haziran Müritler Konferansın başlığı gündemdeki tartışmaya cuk oturdu: Washington Müritleri... Gazeteci-yazar Yılmaz Polat, geçen hafta Ankara büromuzun cumartesi söyleşilerinin konuğuydu. Yukarıdaki başlık altında toplaşanları anlattı. En iyi savunma saldırıdır taktiğinin Pentagon’un stratejisi olduğundan söz etti. Örneğin, ortaya doğruluğu kanıtlanmamış bir belge atılıp ortalığın nasıl karıştığını izlemek bir Pentagon stratejisiydi. Yani, tam bir neo-con taktiği... Belge bunalımını da “tipik zaman ayarlı bir mesaj” olarak tanımladı Yılmaz Polat ve birkaç ay öncesine döndü: “Tıpkı Aktütün belgesi gibi. Gazeteci, Washington’a geliyor, 24 saat kalıyor. Birkaç dostunun dışında kimseye görünmeden ayrılıyor. Bir fotoğraf, bir belge. Adı neyse. Genelkurmay savunmada. Asker yırtınıyor, yıpranıyor, kendini anlatmaya çalışıyor. Aradan aylar geçiyor, asker tam gözünü açıyor; Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ haziran ayının başında kısa adı ATC olan Amerikan-Türk Konsey toplantısı için Washington’a geliyor, Pentagon’da temaslar yapıyor. Basın toplantısı yapıp konuşuyor, sonra Ankara’ya dönüyor ki... Birkaç gün sonra Taraf gazetesinde zaman ayarlı bir belge daha yayımlanıyor. Bu da mı tesadüf? Strateji aynı. En iyi savunma, saldırıdır taktiği. Belgeyi kanıtlamak gazetenin göreviyken asker yine sıkıntıda, uğraşıp duruyor. Benim de aklıma şöyle bir soru geliyor: Belgeden Washington’dakilerin haberi var mı? Washington’da sadece neo-con’lar yok, örnek alınacak çağdaş gazete ve kurumlar da var. Uğramışken arada bir onlara da göz atmak lazım.” Tutukluluk Gerekçesi Birol Başaran, bildik davadan 11 ay- dır tutuklu. Yakınlarına gönderdiği mek- tupta, suçlamasını özetlemiş: “Görünen tek suçum, 8 Şubat 2008’de bir panelde Şener Eruygur’la konuşmacı olmam. Polis notundan alıntı yapıyorum: (USİAD Genel Sekreteri’dir. 4-13 Şu- bat 2008 tarihlerinde Marmara Üniver- sitesi Haydarpaşa Yerleşkesi’nde, ADD Kadıköy Şubesi tarafından düzenlenen Hukuk ve Siyaset Okulu isimli panele Emekli Orgeneral Şener Eruygur ile ka- tılan kişidir. Ayrıca panelde yaptığı ko- nuşmada ‘Hukuk dışına çıkılacak gün- ler geliyor diye düşünüyorum’ diyerek, ‘Hukukun bazı durumlarda askıya alı- nabileceğini’ söyleyerek toplumu hukuka uymamaya ve darbeye teşvik eden ki- şidir.) Beni bilenler bilir, oldukça objektif ve adilimdir. O yüzden panelde darbe is- tesem gerçekten bir şey demez, tahliye dilekçesi bile vermezdim. Ama inanın ki o gün tam tersi şeyler söyledim. Şöy- leydi: - Arkadaşlar, sık sık darbe, asker laf- ları ediyorsunuz. Lütfen bunları konuş- mayın. Kriz kapıda. AKP 5 yıl boyunca har vurup harman savurdu. Eğer şu an bir darbe olursa, darbe yapanlar krizi elin- de bulur, AKP de kahraman olur. O yüz- den en iyisi işi doğal süresine, demo- kratik sürece bırakmaktır.” Birol Başaran, polis notlarına göre kul- landığı o “hukuk dışı”lık nitelemesine de açıklık getirmiş: “Şimdi ben ‘hukuk dışı’ dedim ya, ar- kadaşlar hemen üstüne atlamışlar ‘dar- be’ diye. Halbuki o söz bir Türkiye ana- lizinin sonucuydu: Hem dünyada, hem Türkiye’de kriz belirtileri var. Bu ko- şullarda kriz gelince işsizlik artar. İş- sizliğin artması hırsızlık, gasp, cinayet gibi suçların artmasına neden olur. Yani hukuk dışına bolca çıkılmış olur. Bunun karşısında hükümetler ve yö- netimler ‘sert önlemlere’ giderler. Bu da ‘hukuk dışı’ bir sürü olaya neden olur. Bugün sürdürülen Ergenekon davası da bu örneğe girer.” Bilgisunardaki “Gerçek Gündem” haber sitesi bir sav ortaya attı: Suriye sınırının mayınlardan temizlenerek tarıma açılmasına olanak tanıyan yasanın ardında Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e yakınlığı ile tanınan Abdullah Tivnikli vardı. Gerçek Gündem’e göre, Abdullah Tivnikli ile kardeşi Fahrettin Tivnikli, mayınlı bölgenin temizlenebilmesi ve tarıma açılabilmesi için kulis faaliyeti yürütmüştü ve ardından bu yasa Meclis’e gelmişti... Tivnikli adı, yakın geçmişte bir kez daha gündeme gelmişti. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Telekom’un özelleştirilmesi öncesinde Abdullah Tivnikli’nin, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile birlikte Lübnan’a Hariri ailesi ile görüşmeye gittiğini ve bu görüşmelerde Türk Telekom ihalesinin konuşulduğunu gündeme taşımıştı. Kılıçdaroğlu, Tivnikli’nin “Türk Telekom hisselerinin önemli bir bölümünü başkaları adına yediemin olarak muhafaza ettiğini” de dile getirmişti. Kemal Kılıçdaroğlu’na, Gerçek Gündem’in haberine ne diyeceğini sorduk. The Economist dergisinde geçen mayıs ayında çıkan bir haberi anımsattı. Haber, Suudi Arabistan devlet görevlilerinin Türkiye’yi ziyaret ederek arazi kiralanması konusuna değiniyordu. Kılıçdaroğlu, yalanlanmayan bu haberden de anlaşılacağı üzere, sınır bölgesinin Suudilere devredilmesi için bazı özel görüşmelerin yapıldığının anlaşıldığını belirtip ekledi: “Elbette bu ilişkilerin peşini bırakmayacağız.” Abdullah Tivnikli adını kamuoyu ilk kez Uğur Mumcu’nun Rabıta çalışması ile tanımıştı. Tivnikli, Kemal Unakıtan ile birlikte Suudilerin de yer aldığı Bereket Vakfı’nın kurucuları arasındaydı. O gündür bugündür, hem kendisi, hem de çevresi bin bereket geçinip gidiyor işte... Becerikli Abdullah HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Birlikte Yaşama İradesi(2) Uluslaşma öncesi, alt ve üstyapıda feodal, yarı-feo- dal ilişkilerin egemen olduğu koşullarda yüzyıllardır kar- deşçe yaşamış olmak, kapitalizmle birlikte farklı etnik gruplarda ulus bilincinin gelişmesine bağlı olarak “birlikte yaşama iradesinin” oluşmasının güvencesi de- ğildir. Bir konuda irade beyanı bireysel bir davranış- tır, bireylerde oluşan irade, o bireylerin ait olduğu top- lumun iradesini belirler. Burada doğal ki aynı irade doğ- rultusunda davranan bireylerin o topluluk içinde ço- ğunluğu oluşturup oluşturmadıkları esastır. Çoğumuz Kürt yurttaşlarımızın çok büyük bir bölü- münün Türkiye’de Türklerle birlikte yaşamak doğrul- tusunda düşündükleri, bu doğrultuda davrandıkları inancındayız, inanmak arzusundayız. Fakat bu inanç, hiç kuşkusuz, Kürtlerin arasında Türkiye’den ayrılmayı düşünen, bu yolda mücadele eden kişi ve kuruluşla- rın var olduğu gerçeğini göz ardı etmez, etmemelidir. Sayıca az olan bir etnik topluluğun çoğunluk top- luluğuyla “birlikte yaşama iradesinin” oluşması ve pe- kişmesinin temeli haklar ve yükümlülüklerdeki eşitlik- tir. Türkiye’de hiçbir birey ekonomik, sosyal, kültürel haklar bağlamında “Benim niçin yok” sorusunu sor- mak durumunda bırakılmamalıdır. Fakat bırakılmıştır. AKP hükümetinin son teşvik paketinden de görü- leceği gibi 23 ili kapsayan ve 4. Bölge olarak değer- lendirilen Doğu ve Güneydoğu Türkiye’nin en geri kal- mış bölgeleridir. Ülkemizdeki sanayileşme düzeyinin en düşük olduğu bu 23 ilin 14’ünde yoğun bir Kürt nü- fusu yaşamaktadır. Bu iller ele alındığında ortaya çok çarpıcı görüntüler çıkmaktadır. KONDA araştırmasının verilerine bakalım: 1. Bu illerdeki nüfusun yüzde 22.81’i hiç okuma yaz- ma bilmemektedir. İlkokulu bitirmeden ayrılan diplo- masızların oranı yüzde 8.63, ilkokul mezunlarının ora- nı 35.34, ortaokul mezunlarının oranı yüzde 12.67’dir. Nüfusun yalnızca 1.03’ü meslek okulu mezunudur; yüz- de 14.93’ü liseyi, yüzde 4.59’u da bir üniversite ya da yüksekokulu bitirmiştir. Kendilerinden özgür iradele- rini oluşturmalarını beklediğimiz bu eğitim düzeyindeki nüfustur. 2. Türkiye genelinde 1-2 kişilik hanelerde yaşama oranı 15.95 iken bu oran Güneydoğu’da yüzde 9.00’a düşmekte, 6-8 kişilik hanelerde yaşama oranı Türki- ye genelinde 18.56 iken bu oran Güneydoğu’da 34.33’e yükselmektedir. 9 ve üzeri hanelerde ise Tür- kiye geneli 4.55 iken Güneydoğu yüzde 16.47’lik bir oran göstermektedir. Bu koşullarda Güneydoğu’da in- sanların ne bireyselleşmelerinden, ne özgürleşmele- rinden, ne de töre baskılarından kurtulmalarından söz edilebilir. 3. Türkiye genelinde hane başına aylık gelir topla- mını 1. dilim 300 TL altı, 2. dilim 300-700 TL, 3. dilim 700-1.200 TL, 4. dilim 1.200-3.000 TL ve 5. dilim 3.000 TL üzeri olarak sınıflandıracak olursak gelir farklılığı açı- sından vahim bir durum ortaya çıkmaktadır. 1. dilimin payı yüzde 16, 2. dilimin yüzde 44, 3. dilimin yüzde 27, 4. dilimin yüzde 11, 5. dilimin de payı yüzde 2’dir. Bu- na göre Türkiye nüfusu hane olarak 1.200 TL ve altında bir aylık gelirle yaşamak durumundadır. Şimdi Gü- neydoğu’ya bakalım. Bu bölgede 1. dilimin payı yüz- de 44.73, 2. dilimin yüzde 39.1, 3. dilimin 12.39, 4. di- limin 3.38, 5. dilimin payı 0.40’tır. Güneydoğu nüfu- sunun yüzde 96.2’si hane başına 1.200 TL ve altında bir aylık gelirle yaşamaktadır. Bu bölgede hanelerde- ki kişi sayısı göz önüne alındığında durum tüm çıp- laklığıyla ortaya çıkmaktadır. Güneydoğu insanı siyasi iktidarlar tarafından; a. ca- hil, b. bağımlı, c. yoksul bırakılmıştır. Hangi açıdan ba- kılırsa bakılsın, ekonomik, sosyal ve kültürel bağlam- da bir eşitlikten söz etmenin olanağı yoktur. Şimdi, Demokratik Toplum Partisi’nin TBMM’de grup kurabilmesi için 2007 genel seçimlerinde adaylıkları- nı koyan bağımsızların bu 14 ilde aldıkları oy oranla- rına bakalım. Ağrı 24.36, Batman 39.42, Bingöl 14.28, Bitlis 21.77, Diyarbakır 47.01, Hakkâri 56.24, Iğdır 40.53, Mardin 38.77, Muş 45.81, Siirt 39.51, Şanlıur- fa 20.14, Şırnak 51.83, Tunceli 59.96, Van 32.60. Hayatta toplumsal, siyasal eğilim ve davranışlar rast- lantısal değildir. Bugün yerimiz kalmadı, konuyu önümüzdeki çar- şamba günü sürdürüp kapatalım. [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kanõtlan- madan, geçici ya da kalõcõ olarak benim- senen öner- me. 2/ Sat- rançta bir taş... İslam inancõna göre, kõyamet günü bütün ölülerin dirilerek top- lanacaklarõ yer. 3/ İskambilde bir kâ- ğõt... Bir renk... Suudi Arabistan’õn plaka imi. 4/ Ayak- sõz olduğu için yõ- lan sanõlan bir tür kertenkele. 5/ Ver- me, ödeme... Aynõ ahõr adõna koşan ya- rõş atlarõna verilen ad. 6/ İstanbul Boğazõ’nõn Anadolu yakasõndan Karadeniz’e açõldõğõ yerde, Bizans döneminden kalma kale. 7/ Birinin buyruğu altõnda olan gö- revli... Kürkü değerli bir hayvan. 8/ Davranõşõ ve görünümü sinir bozucu kimseler için kulla- nõlan sözcük... Çeşit. 9/ Eski Mõsõr’da güneş tan- rõsõ... Açõ ölçmeye ya da çizmeye yarayan araç. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Nöbetleşe çalõşma. 2/ İskambilde koz... Genç ve küçük manda. 3/ Mübalağa. 4/ Nazi partisi- nin, “Kahverengi Gömlekliler” de denilen hü- cum kõtasõnõ simgeleyen harfler... Adlarõ sõfat yapan bir yapõm eki. 5/ Balede bir denge figürü. 6/ Hayvanlarõn su içtikleri, taş ya da ağaçtan oy- ma kap... Yunan mitolojisinde tutku tanrõçasõ. 7/ Sahip... Saçõ andõran sarõlgan saplarõyla bitkile- re dolanarak onlarõ zayõflatan asalak bir bitki cinsi. 8/ Masaj yapan erkek... Soy, sülale. 9/ “Lekecilik” de denilen soyut resim akõmõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 B E L V E D E R E O Z A N E L A M Y İ V A T İ N A O N B R O Ş Z E R O K İ B E E R O S E L H A F İ K A T İ A L A N İ K İ Z C İ H A N N Ü M A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle