Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
dım ki; konu etmesem, teşekkür etmesem olma-
yacak...
Mektupları ikiye ayırdım:
Tanıdıklarımdan gelenler, tanımadıklarımdan ge-
lenler.
Masanın üstünde yüksekliklerine baktım; tanı-
madıklarımdan gelenler daha çoktu.
Sonra onları da ikiye ayırdım:
Mektuba “beni tanımıyorsunuz” diye başlayanlar,
bunu hiç konu etmeden 40 yıllık tanışmışız gibi ya-
zanlar...
Tanıdıklarımdan gelen mektuplar, doğal olarak,
bir an önce kavuşmayı, bu günlerin en kısa süre-
de bitmesi dileğini içeriyordu.
Ankara Büromuzdan arkadaşlar art arda mektu-
ba tuttular beni... Mesai arkadaşlarımla hiç böyle ha-
berleşeceğimi düşünmemiştim. Ne diyelim?
Büro arkadaşlarıma ve tüm tanıdık dostlara gü-
zel sözleri, dilekleri için toplu teşekkür ettikten son-
ra “tanımadığım dostlarım” bölümüne geçelim...
Buraya gelen mektuplar doğal olarak önce oku-
nuyor, sonra veriliyor. Bir başka deyişle bana kimin
mektup yazdığı, ne yazdığı biliniyor. Buna karşın ko-
nu edeceğim kişilerin adlarını, soyadlarını tam
yazmaya içim elvermiyor...
Mesleği avukat olanlar “Cumhuriyet elbette ge-
rekeni fazlasıyla yapıyordur ama” deyip eklemiş:
“Bize düşen bir şey varsa, hazırız...”
Onlara ayrıca teşekkür ediyorum.
Kıyı kasabalarından yazanlar ise yerleşim yerle-
rinin güzel bir kartpostalını göndermişler, şu tür not-
lar düşmüşler:
“Dilerim adalet hızlı işler, bir an önce özgürlüğü-
nüze kavuşursunuz... O gün bize bekleriz. Aileniz-
le birlikte istediğiniz kadar misafirimiz olun...”
Gelmiş kadar oldum, onlara da teşekkür!
Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan bir delikan-
lı üşenmemiş 5 sayfa yazmış. Söz aranızda, ben ken-
di yazılarımı övmeye kalksam, onun kadar güzel ta-
rif edemem. Duygu yüklü tepkilerini de ustaca ifa-
de etmiş. Öyle ki; al köşe yazısı olarak yayımla.
Avcılar’dan Müslim kardeşim, bana nasıl hitap
edeceğini düşünmüş, şu iki tanımı birleştirmiş:
“Canımızın parçası... Güzel insan...”
Bu ve benzeri tanımlarda yutkunmadım dersem
doğru söylememiş olurum...
Bir de üniversite öğrencisinin mektubu...
Samsunluymuş. Tıp fakültesinde okumak istemiş.
Sorun şu:
Hangi ili yazacak?
Ankara’yı istemiş, bir başka arkadaş ile birlikte.
Nedenini şöyle açıkıyor:
“Arkadaşım da Cumhuriyet okuruydu.
Ankara’da Mustafa Balbay’la tanışırız diye dü-
şündük...”
Devamı bende kalsın!
TÜYAP kitap fuarlarında tanıştıklarım, daha doğ-
rusu karşılaştıklarım, bana imzalattıkları kitaplardan
söz açıyorlar. Kitap yazmaya devam etmem ge-
rektiğini söylüyorlar.
Tabii ki yazacağım, ben kitapsız olamam!
Karadeniz Ereğli’den yazan bir okur, mektubun
yanına yapraklı duvar takviminden 22 Nisan Çar-
şamba günlü yaprağı kesip göndermiş. 22 Nisan’ın
ne anlamı olabilir diye düşünürken, alt kısımdaki “gü-
nün sözü” bölümündeki tümce dikkatimi çekti:
“Yurttaş için her şey ülkesini sevmekle başlar.”
Altındaki isim tanıdıktı:
Mustafa Balbay.
Takvimi yapanlar, benim günlük yazılardan bir
tümceyi koymuşlar.
En yakını Silivri’nin içinden, en uzağı Avustral-
ya’dan gelen mektupların yanında kitaplar da alı-
yorum. Dreyfus davasından söz ettiğim yazıda Adil
Giray Çelik’in kitabından alıntı yapmıştım. Çelik
“Sokrates’ten Sivas’a Tarihin Yargıladığı Davalar” ki-
tabını imzalayıp göndermiş. Çelik, Denizli’nin yerel
gazetesi “Deha-20”de köşe yazarlığı da yapıyormuş.
Benim için 2 yazı yazmış. Onları da göndermiş. Ya-
nına Bertolt Brecht’in “Halkın Ekmeği” adlı şiirini
eklemiş.
Şiirden bir bölüm:
“Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl, Adalet de
gerekli her gün / Hem o, günde birçok kez gerekli.”
Tanıdığım dostları bir kez daha tanıdığım, tanı-
madığım dostları tanıdığım mektuplar için binlerce
teşekkür...
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 1 HAZİRAN 2009 PAZARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
‘Cumhuriyetin başsavcısıyım’
Ergenekon kapsamõnda ifade vermeye çağrõlan Kanadoğlu, ‘Bu davete icabet etmeme lüksüm yok’ dedi
Baştarafı 1. sayfada
savcõlõğõ’na giderek Ergenekon
soruşturmasõnõ yürüten savcõ Ze-
keriya Öz’e bizzat ifade verece-
ğini ileri süren haberle ilgili olarak,
savcõlõğõn davetinin henüz resmi
olarak kendisine ulaşmadõğõnõ söy-
ledi. Konuyu basõndan öğrendiği-
ni dile getiren Kanadoğlu, “Beni
ifade vermek üzere İstanbul
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahke-
mesi’nin savcısı davet etmiş.
Zaten bu malum ma’hud, ancak
adının kullanılması mahkeme
tarafından yasaklamış örgütün
faaliyetleriyle irtibatlı olduğum
ileri sürülerek benim evim aran-
dı. Evim arandığı anda, ben de
bu davanın şüphelisi oldum.
Şimdi davet ettikleri kişi, o ma-
lum ve ma’hud davanın bir şüp-
helisidir. Habere göre, irtibatlı
olduğum iddia edilen Danıştay
baskını, Cumhuriyet gazetesinin
bombalanması ve bunun ya-
nında akla gelen çeşitli olaylar
için -zaten belki Yõldõrõm Beya-
zõd’ı da o öldürmüş olabilir-
şüphelinin (kendisinin) bilgisinin
dışında bu irtibatın nereden ile-
ri geldiğini bana soracaklar. El-
bet bu davete iacebet edeceğim.
Bu davete icabet etmemek lük-
süm de yok” dedi.
Olayõn aydõnlõğa kavuşmasõnõn
aynõ zamanda kendisinin görevi ol-
duğunun altõnõ çizen Kanadoğlu,
savcõlara da çeşitli uyarõlarda bu-
lunarak şunlarõ söyledi:
“Tabii bana bu konuda soru
soracak savcı arkadaşların, be-
nim Türkiye Cumhuriyeti’nin
başsavcısı olduğumu bildikle-
rini sanırım. Bu davete gidece-
ğim. Zaten zorunlu olarak gi-
deceğim. İnanıyorum ve diliyo-
rum ki, bu malum ve ma’hud
örgütün ve davanın açıklığa ka-
vuşması kısa sürede mümkün
olur. Çünkü ben de inanıyo-
rum ki, bu davanın soruştur-
masını yürüten savcılar, hiçbir
gücün, iktidarın, çeşitli akla ge-
lebilecek etkili güçlerin savcısı
değildirler. Savcılar, ‘cumhur-
yetin savcõsõ’ olduğunu hiçbir za-
man unutmamalıdır.”
Sabih Kanadoğlu, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn dava-
yõ siyasallaştõrdõğõnõ dile getirdi.
Erdoğan’õn “Biz iktidar oldu-
ğumuz günden daha önceden bu
olayı biliyorduk. İktidar olunca
emniyet marifetiyle soruştur-
maya başladık. Bir süre emni-
yetle bu işi götürdük. Sonra biz
bu soruşturmayı savcılığa dev-
rettik ve emniyetle savcılık el ele,
yan yana, güç birliği yaparak bu
soruşturmayı götürüyorlar” de-
diğini anõmsattõ. “Bir ülkede baş-
bakanlar doğruyu söyler” diyen
Kanadoğlu, şöyle konuştu:
“Bu davanın iddianamesin-
de her şeyin Ümraniye’de bir-
takım bombaların ele geçmesiyle
başladığı yazılı. Başbakan’dan
öğrendik ki, Kasım 2002’den
önce örgüt biliniyordu ve so-
ruşturmaya başlandı. Sayın Baş-
bakan doğruyu söylüyordu ama
bir şeyi unutuyordu. Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti’nin ya-
salarına göre, soruşturmanın
cumhuriyet savcısı tarafından
daha ilk andan itibaren yapıl-
ması gerekir. İkinci olarak em-
niyetle savcılık elbirliğiyle, güç
birliği yapmaz. Emniyet, savcı-
ların talimatına uygun biçimde
soruşturmayı götürür. Başba-
kan, yargıya güvenmiyordu.
Yargı, yargıya bırakılmayacak
bir işti! Peki, anayasada her-
hangi bir değişiklik yapılmadı,
yasalar yargının güçlendirilme-
sini, bağımsızlığını sağlayacak
birtakım değişiklikleri getirme-
di, ne oldu da birdenbire yargı-
ya güvenmeyen Başbakan, ‘Yar-
gõnõn işine karõşmayalõm’ deme-
ye başladı?”
Kanadoğlu, yargõnõn siyasal-
laşmasõnõn tehlikesine de işaret
ederek “Yargı, mutlaka bağım-
sız olmalıdır. Eğer yargı ba-
ğımsızlğını kaybederse mutlaka
siyasallaşır. Siyasallaşmış ve ba-
ğımsızlığını kaybetmiş bir yar-
gının, bir bumerang gibi onu
kendisine bağlı hale getirmeye
çalışanları vurduğuna ilişkin
örnekler doludur. Tarihten ders
alınmasında yarar vardır” diye
konuştu.
18 bin 500 öğrenci ter döktü
İstanbul Haber Servisi - Türkiye ge-
nelinde 14 ilde yapõlan Özel Yabancõ
Ortaöğretim Okullarõna Giriş Sõnavõ, İs-
tanbul’da sorunsuz bir şekilde tamam-
landõ. İlköğretim 8. sõnõf öğrencilerinin
katõldõğõ, toplam 18 bin 500 adayõn ya-
rõştõğõ sõnavda öğrenciler 100 soru
çözdü. Toplam bin 667 öğrencinin ya-
bancõ okullara yerleştirileceği sõnav
1000 puan üzerinden hesaplanacak.
Sõnav sonuçlarõ ise 25 Haziran 2009 ta-
rihinde açõklanacak. Adaylar okul ter-
cihlerini, 26 Haziran - 15 Temmuz 2009
tarihleri arasõnda http://www.meb.gov.tr
adresinden yapabilecek.
Aileler sõnav süresince çocuklarõnõ
okullarõn bahçelerinde, kapõlarõnda ve
okullardaki sõnavõn yapõlmadõğõ alan-
larda gazete okuyarak, sohbet ederek
bekledi. Velilerden İncinur Akı “Hem
Özel Yabancı Ortaöğretim Okulla-
rına Giriş Sınavı, hem Seviye Belir-
leme Sınavı (SBS) derken bu sene çok
zorlandık, çocuğum çok sıkıntı ya-
şadı. Milli Eğitim Bakanlığı her se-
ne bir değişiklik, bir farklılık yara-
tarak asosyal bir nesil yetiştiriyor”
derken Banu İmrahor “Çocuğum
Robert Lisesi’ni kazanmak istiyor.
Bütün yıl çok çalıştı, sınava girmeden
önce çok stresliydi. Puanına göre ter-
cih yapacak” şeklinde konuştu.
Sõnavdan çõkan öğrencilerin gö-
rüşleri şöyle: ? Emre Akı: “Sõnavõm
güzel geçti. Ancak Fen Bilgisi soru-
larõnõ çözerken biraz zorlandõm. Uma-
rõm başarõlõ olurum.” ? Ezgi Özha-
mur: “Sõnav bence kolaydõ. Gayet iyi
geçti. Üsküdar Amerikan Lisesi’ni ka-
zanmak istiyorum.”
İstanbul Haber Servisi - 38 yõl önce Nurhak
Dağõ’nda katledilen devrimci gençlik hareketi li-
derlerinden Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve
Kadir Manga şarkõlarla, şiirlerle anõldõ.
68’liler Birliği, CUMOK ve Mücadele Birliği
üyeleri dün Sinan Cemgil’in Karacaahmet Me-
zarlõğõ’ndaki mezarõ başõnda bir araya geldi. Şi-
rin ve Sinan Cemgil’in oğlu Taylan Cemgil, an-
ne ve babasõnõn birbirlerine yazdõğõ iki mektubu
okurken duygulu anlar yaşandõ. Yusuf Aslan, De-
niz Gezmiş ve Sinan Cemgil ile birlikte Nurhak’a
doğru motosikletle yola çõkan Tayfun Cinemre
de anma etkinliğinde bir konuşma yaptõ. Nurhak’a
yolculuk hikâyelerini anlatan Cinemre, “Nur-
hak’ta 2 gün kaldıktan sonra Ankara’ya dön-
düm. Ben giderken Sinan bana Ahmed Arif’in
bir şiirini okudu. O şiiri ezberledim. Ankara’ya
döndükten 2 ay sonra Cihan Alptekin ile birlikte
yakalandık. Bize getirilen ekmek parçalarının
sarılı olduğu gazete kâğıdında Sinan ve diğer
arkadaşlarımızın öldürüldüğünü öğrendik.
Ahmed Arif’in şiirini okumaya başladık yük-
sek sesle. Daha sonra o şiiri hep birlikte oku-
mak bize moral verdi” dedi. Cinemre konuş-
masõnõn sonunda Cemgil’in de çok sevdiği Ahmed
Arif’in “33 Kurşun” şiirini okudu.
Nurhak’ta yaşamõnõ yitirenler anõldõ
Özel Yabancõ Ortaöğretim Okullarõna Giriş Sõnavõ dün saat 10.00’da başladõ ve 120 dakika sürdü
? TÜRKÇE: Sorular temel bilgilere sa-
hip öğrencilerin yapabileceği niteliktedir ve ko-
laydõr. 7. ve 8. sõnf programlarõna uygun ola-
rak hazõrlanmõştõr. 25 sorunun 18’i Anlam Bil-
gisi, 7’si Dilbilgisi konularõndan sorulmuştur.
? MATEMATİK: Sorular 7. ve 8.
sõnf programlarõna uygun sorulardan oluş-
maktadõr. Sorular, işlem yeteneğine dayalõ
olup çok fazla cebirsel ifade içermeyen, Dev-
let Parasõz Yatõlõlõk Sõnavlarõ sorularõna ben-
zer neteliktedir. Zor denebilecek soru bulun-
mamaktadõr.
? FEN VE TEKNOLOJİ: Sorular,
müfredata uygun olarak hazõrlanmõştõr. Açõk ve net
bir şekilde ifade edilmiştir.
? SOSYAL BİLGİLER: Sorular
müfredata uygun olarak hazõrlanmõştõr. 20 soru-
nun ağõrlõklõ olarak 8. sõnõf Atatürkçülük ve İnkõ-
lap Tarihi programõndan sorulduğu görülmekte-
dir. Sorular kolaylõkla yanõtlanabilecek niteliktedir.
? İNGİLİZCE:Sorular dil yeteneğini öl-
çebilecek özelliktedir. Düzenli okuma alõşkanlõğõ
olan öğrencilerin kolayca yanõtlayabileceği so-
rulardõr.
UZMANLAR SINAVI DEĞERLENDİRDİ
* Fen Bilimleri Dershaneleri uzman öğretmenleri tarafõndan yorumlandõ.
Yõlmaz ve Feral Şeşen sõnav boyunca okul bahçesinde bek-
lerken “3 yõl arka arkaya SBS, ardõndan 8. sõnõfta Özel Yabancõ
Ortaöğretim Okullarõna Giriş Sõnavõ çocuklarõ inanõlmaz yoru-
yor. Çocuğum dershaneye gitti, okulunda başarõlõ.. umarõm sõ-
nav istediği gibi geçer” şeklinde konuştu. (MEHLİKA AKGÜN)
? Burak Öz-
demir: “Geçen
yõl SBS’de so-
rulan sorulara
oranla çok zor-
du ama.. yapa-
bildiğimi yap-
tõm. İyi bir oku-
lu kazanmak is-
tiyorum.”
? Senem Ce-
sur: “Matema-
tik sorularõnõ
çözerken zor-
landõm. Türk-
çe çok kolaydõ.
Saint-Joseph
Fransõz Lise-
si’ni kazanmak
istiyorum.”
İstanbul PB 22
Edirne PB 27
Kocaeli PB 26
Çanakkale PB 25
İzmir B 28
Manisa B 28
Aydın B 29
Denizli B 26
Zonguldak PB 20
Sinop PB 18
Samsun B 20
Trabzon B 17
Giresun B 17
Ankara PB 20
Eskişehir PB 22
Konya PB 18
Sıvas B 16
Antalya B 27
Adana B 26
Mersin B 24
Diyarbakır Y 23
Şanlıurfa PB 26
Mardin B 27
Siirt Y 21
Hakkâri Y 13
Van Y 14
Kars Y 13
Oslo Y 18
Helsinki PB 14
Stockholm Y 12
Londra Y 17
Amsterdam Y 19
Brüksel Y 16
Paris Y 21
Bonn Y 11
Münih Y 16
Berlin B 17
Budapeşte Y 26
Madrid B 27
Viyana Y 21
Belgrad Y 27
Sofya Y 24
Roma B 21
Atina B 24
Zürih Y 23
Moskova Y 20
Aşkabat PB 28
Astana B 27
Taşkent PB 31
Bakû Y 20
Bişkek PB 20
Tiflis Y 11
Kahire B 27
Şam PB 27
Ülkemizin iç, kuzey ve do-
ğu kesimleri parçalı çok
bulutlu, Doğu Karadeniz’in
doğusu, Doğu Anadolu’nun
kuzey ve doğusu ile Adana
ve Mersin’in iç kesimleri,
Osmaniye, K.Maraş, Bat-
man, Siirt ve Diyarbakır
çevrelerinde sağanak ve
gök gürültülü sağanak ya-
ğışlı, diğer yerler az bulut-
lu geçecek. Hava sıcaklığı
batı bölgelerinden başla-
mak üzere ülke genelinde
3-5 derece artacak.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül,
DSP’li Belediye Başkanı Nebi Tepe’nin da-
vetlisi olarak geldiği Tekirdağ’ın Muratlı il-
çesinde yurttaşlar tarafından coşkuyla kar-
şılandı. Muratlı Meydanı’nda yurttaşlara
hitap eden Sarıgül, Türkiye’nin iyi yönetil-
mediğini söyledi. Toplumun kutuplara ay-
rıldığını vurgulayan Sarıgül, “İnançlar ve
Atatürk üzerinden siyaset yapılıyor. İnanç-
lar Allah’a ulaşmanın yoludur, iktidara
ulaşmak için alet edilemez” dedi. Siyasetin
toplumdan koptuğuna dikkati çeken Sarı-
gül, “2011’deki büyük iktidar buluşması
için harekete geçme zamanımız geldi” dedi.
‘Harekete geçme zamanı’
İnsan Hakları Derneği üyesi bir grup, “Kayıplar
Haftası”nın son günü dolayısıyla Galatasaray Lisesi
önünde gözaltında kaybolanları temsili olarak fe-
nerlerle aradı. Bir süre oturma eylemi yapan grup
adına yapılan açıklamada, gözaltında kaybolanla-
rın faillerinin kollanmaya devam edildiği öne sü-
rüldü. Açıklamada, “15 yıldır yakınlarımızı arıyo-
ruz. Hiçbir faili meçhulün sorumlusu yargılanma-
dı. Yetkililer hiçbir talebimize cevap vermedi.
Aradan değil 15 yıl, 150 yıl da geçse kayıplarımızın
arkasındayız” denildi. Kayıplara Karşı Uluslararası
Komite (ICAD) tarafından Bilgi Üniversitesi’nde dü-
zenlenen panelde konuşan ICAD temsilcisi Hava-
li Mengi, devletin gözaltındaki kişileri kaybederek
toplumu sindirmeyi amaçladığını savundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat
‘Toprak
vermek
zorundayız’
LEFKOŞE (AA) - Kuzey Kõbrõs Türk
Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanõ
Mehmet Ali Talat, Kõbrõs sorununun çö-
zümü için en uygun dönemde olduklarõnõ
ancak Türk tarafõnõn, toprak vermek zo-
runda kalabileceğini söyledi.
Kõbrõs konusunda yaşanmakta olan geliş-
meler hakkõnda halkõ bilgilendirmek ama-
cõyla köy gezileri başlatan Talat, Gaziveren
ve Doğancõ köylerini ziyaret etti. Kõbrõs so-
rununun çözümünün ve halkõn karşõ karşõya
kaldõğõ birçok sorunun çözümünün de ken-
diliğinden geleceğini ifade eden Talat, bu
dönemin Kõbrõs sorununun çözümü için
önemli bir fõrsat olduğunu kaydetti ve Tür-
kiye’nin çözüm isteğine dikkati çekti. Kõbrõs
Rum tarafõnda iktidardaki partinin kuramsal
olarak çözüm yanlõsõ olduğunu belirten Ta-
lat, Kõbrõs Rum tarafõnõn çözüm için yeterli
motivasyonunun olmadõğõnõ dile getirdi.
‘Yapılan yatırım boşa gitmez’
Görüşme sürecinde “toprak” konusunun
en zor konu olacağõnõ ifade eden Talat,
“Biz, en baştan yüzde 29 artıyı kabul et-
tiğimiz için toprak vermek zorundayız.
Görüşme sürecinde en zor konu ‘top-
rak’ olacaktır, çünkü toprak vermek
zor bir konudur. Ancak halkımız hiç en-
dişe duymasın. Yapılan hiçbir yatırım
boşa gitmeyecektir” diye konuştu.
İstanbul Haber Servisi - DSP Genel
Başkanõ Masum Türker, Bahçeşehir
Üniversitesi Amerikan Araştõrmalarõ
Merkezi’nce düzenlenen ve basõna ka-
palõ olarak gerçekleştirilen “Küresel
Kriz Ekseninde Küresel Ekonomi”
konulu yuvarlak masa
toplantõsõndan önce gaze-
tecilerin sorularõnõ yanõt-
ladõ. Türker, bir gazeteci-
nin “Partinizin Belediye
Başkanı Mustafa Sarı-
gül, Türkiye Değişim
Hareketi adı altında
Tekirdağ’ın bir ilçesin-
de miting düzenliyor.
Bundan partinizin ha-
beri var mı? Yeni bir oluşum mu?”
sorusu üzerine “Hiç haberimiz yok.
Sayın Sarıgül, partimizin 62 beledi-
ye başkanından biridir. Bir parti
kurmak istiyorsa kurmasında bir
sakınca yok” yanõtõnõ verdi.
DSP LİDERİ TÜRKER: SARIGÜL
İSTERSE PARTİ KURABİLİR
Fotoğraf:ALİAÇAR
Kayıpları fenerle aradılar