21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 MAYIS 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER Mardin’in Bilge köyü cina- yeti üzerine devletlilerimiz içinden soranlar oldu: - Neler oluyor bize!?... O sırada yeni bitirdiğim bir kitap üzerine ben de aynı so- ruyu sormuştum: - Neler oluyor bize?.. Sözünü ettiğim, Kuddusi Okkır ile Sabriye Okkır’ın birlikte kaleme aldıkları top- lumsal bir trajedinin öyküsü, “Cinayeti Gördük”. Cinayetin iki yazarından biri aynı za- manda maktulü olan Kuddu- si Okkır. Sabriye Okkır dü- zenlediği kitapta, hem evleri- nin basılarak aranmasını, hem eşi Kuddusi’nin gözaltına alın- masını, tutuklanmasını, hem de ölümle sonuçlanan yolcu- luğunun tümünü kaleme al- mış. Kuddusi Okkır’ın hastala- nıncaya kadar tuttuğu notlar ile Silivri’de yazdığı şiirler de kitabın birinci kısmında yer alı- yor. Elime ulaştıktan bir hafta on gün kadar sonra kapağını aç- tığım kitabı okuyup bitirdikten sonra, hem geç okumam- dan, hem de bu toplumun bir bireyi olmaktan utandım. Gördüm ki, “eğer neler olu- yor” bize diye sormak gere- kirse, asıl bütün bir sistemin, bütün bir devlet ve yargı dü- zeninin bütün bir infaz me- kanizmasının bir kişinin üstü- ne insafsızca abanarak, öl- dürmesine bigâne kalan bir toplumun ilgisiz bakışları önünde işlenen bu cinayet üzerine sormalıyız. Kuddusi Okkır cinayeti, ci- nayetlerin en fecisidir, çünkü onu engellemekle yükümlü olan sistem tarafından işlen- miştir. Sözde hukuk düzeni, ya- şamını güvenceye almakla yükümlü olduğu, kendi gü- vencesi altında bulunduğu varsayılan bireyi öldürüyorsa işte o zaman “neler oluyor bi- ze?!..” demeliyiz. Düşünün evinizde, eşinizle birlikte oturuyor, sonra uyku- ya çekiliyorsunuz, gecenin üçünde kapı çalıyor ve yaşa- mınız sonsuza dek allak bul- lak oluyor, gelen görevliler arama yapıyorlar, sizi alıp gö- türüyorlar, ardından tutukla- ma geliyor ve 13 ay içinde ha- pishane derken daha neyle suçlandığınızı bile öğrene- meden, yetkililerin, başvuru- lara karşın, tedavinizi engel- lemesi sonucunda, acılı bir şekilde ölüme doğru yol alı- yorsunuz. Bu bir demokraside, bir hukuk devletinde olması mümkün olmayan bir olaydır. “Cinayeti Gördük”ü oku- duktan sonra insan utançtan yerin dibine geçiyor. Tutuk- luyken hastalanan, doğru dü- rüst konuşma yetisini bile yi- tiren Kuddusi Okkır yapılan başvurulara karşın sağlık du- rumu dolayısıyla tahliye edil- miyor, ilk başlarda hastaneye bile sevk edilmiyor. Edildikten sonra da, bir kısmından geri çevriliyor, hapishaneye geri gönderiliyor, lastik top gibi oradan oraya atılıyor. Sabriye Hanım başlangıçta eşini bu- lana kadar akla karayı seçiyor. Sorumsuz, vurdumduymaz başhekimler, hukuka ve ku- rallara aldırmayan insan sev- gisinden, saygısından nasibini almamış savcılar arasında, Sabriye Hanım, devletin çark- ları tarafından acımasızca öl- dürülmeye çabalanan bir in- sanın, hayat arkadaşı olarak çaresizlik içindedir. Ne tahliye edilmektedir Kuddusi Okkır, ne de hasta- nede tedavisi yapılmaktadır. Sabriye Hanım, aynı za- manda Cumhuriyet dışında basının ilgisizliğinden yakın- makta, politikacılar içinde yal- nızca CHP’li Atilla Kart’ın yakın alakasına tanık oldu- ğunu anlatmaktadır. Yüreğiniz güç kaldıracak, kendinizden ve içinde yaşa- dığınız toplumdan utanacak- sınız, ama okuyun “Cinayeti Gördük”ü, mutlaka okuyun ve sorun: - Neler oluyor bize!?.. Ve Erol Manisalı... Değerli hocamız Erol Ma- nisalı da, Silivri’de tutuklu, onun da çeşitli ve ciddi ra- hatsızlıkları var. Haberleri hem Cumhuriyet’te hem Milliyet’te Melih Aşık’ın köşesinde çık- tı. O da hastanede tedavi gör- mek üzere dilekçeyle baş- vurdu. Bir Kuddusi Okkır cinaye- tiyle daha karşı karşıya kal- mamak için hepimizin çok uyanık olması gerekiyor. Pazartesiden başlayarak, Erol Hoca’nın sağlık durumu ve tedavisiyle ilgili haberleri si- ze sürekli olarak ileteceğim. [email protected] DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Cinayeti Gördük’ ve Erol Manisalı Avukat Moroğlu: İlk kez yeni bir anayasa hazõrlõğõnda kadõn haklarõnda geri adõm atõldõğõna tanõk oldum Geriye götüren anayasa AKP topu muhalefete atıyor Hazõrladõğõ anayasa değişikliği paketinin TBMM’den geçmesinin çok zor olduğunu bilen AKP, diğer partiler CHP, MHP ve DTP için ‘uzlaşmaya yanaşmõyorlar’ görüntüsü vermek istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana- yasa Mahkemesi’nin yapõsõ ve siyasi partilerin kapatõlmasõ gibi tartõşmalõ anayasa değişik- liklerinin CHP ve MHP’nin destek vermemesi nedeniyle TBMM’den geçmesinin zor ola- cağõnõ hesaplayan AKP, hem bu düzenle- meleri tartõştõrarak strateji belirliyor, hem de paketin Meclis’ten geçmemesi durumunda muhalefet partilerini uzlaşmaya yanaşma- makla suçlamayõ planlõyor. AKP’nin anayasa değişiklikleriyle ilgili ça- lõşmalarõ uzadõkça uzuyor. Önce 20 madde- lik bir anayasa paketi hazõrlayan AKP yöne- ticileri, şimdi de daha dar kapsamlõ bir paket üzerinde çalõşõyor. Paketin ne zaman günde- me getirileceği ya da siyasi partilere sunula- cağõ konusunda ise bir takvim verilmiyor. AKP, bu süreçte de pakette yer almasõnõ is- tediği özellikle Anayasa Mahkemesi’nin ya- põsõ ve siyasi partilerin kapatõlmasõna ilişkin düzenlemeleri de tartõştõrõyor. AKP, MHP, CHP ve DTP’nin desteği ol- madan Meclis’ten ancak halkoylamasõ ko- şuluyla bir anayasa değişikliği gerçekleşti- rebiliyor. Halkoylamasõnõn yeni bir gerilim ko- nusu olacağõ düşüncesiyle parti yöneticileri, şimdilik bu seçeneği yaşama geçirmeyi dü- şünmüyor. Ancak MHP, CHP ve DTP’nin de anaya- sa değişikliğine destek vermesi de zor görü- nüyor. CHP, hiçbir şekilde bir maddelik bi- le olsa AKP’nin getirdiği bir pakete destek vermeyeceğini; MHP de AKP’nin önce CHP ile uzlaşmasõ durumunda pakete destek verebileceğini açõkladõ. Bu durumda TBMM’de bir uzlaşmayla anayasa paketinin geçmesi olanaklõ gözükmüyor. AKP, bir yandan istediği anayasa deği- şikliklerini gündeme getirerek kamuoyunda bir tartõşma yaratõrken; bir yandan da gelen tepkilere tavõr ve strateji belirliyor. AKP, bir paket üzerinde uzlaşõlamamasõ durumunda da “Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik, uzlaşma diyalog çağrısı yaptık. Bir metin hazırladık ve siyasi partilere sunduk. Ancak uzlaşmaya yanaşmayan biz değil diğer siyasi partiler” söylemini kullanma- yõ planlõyor. İstanbul Haber Servisi - Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türkiye’nin sivil anayasa yapmak konusunda bugüne dek başarõlõ olamadõğõnõ, bugüne dek yapõlan anayasalarõn re- jimdeki “kesintilerin” ardõndan gerçekleştiğini söyledi. Özbudun, halkõn iradesiyle yeni bir anayasa yapõlmasõ gerektiğini vurguladõ. CHP İstanbul Milletve- kili Nazan Moroğlu, yeni anaya- sa taslağõnda kadõn haklarõndan geri adõm atõlmasõnõ eleştirdi. İs- tanbul Barosu Başkanõ Muam- mer Aydın da, “Yeni anayasada devrimler mutlaka korunmalı” dedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi tarafõndan Prof. Dr. Bülent Tanör anõsõna düzenlenen “Tür- kiye’nin Anayasa Gündemi” ko- nulu iki günlük sempozyum dün so- na erdi. CHP İstanbul Milletveki- li ve İstanbul Kadõn Kuruluşlarõ Bir- liği Koordinatörü Avukat Nazan Moroğlu, Cumhuriyet tarihi bo- yunca demokratikleşmeye ve çağ- daş uygarlõk yolunda ilerlemeye yö- nelik yapõlan her anayasa değişik- liğiyle kadõn haklarõnda gelişme sağlandõğõnõ belirterek “1924, 1961, 1982 anayasalarında bu geliş- meyi görmekteyiz. Oysa 2008’de yapılan anayasa değişikliğini ve hazırlanmış olan taslak anaya- sada kadın erkek eşitliği hük- münü dikkate aldığımızda bu durum kadın haklarında geri adım olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez yeni bir anayasa hazõrlõğõnda kadõn haklarõnda geri adõm atõldõğõna ta- nõk olunduğunu ifade eden Mo- roğlu, “Taslağın ‘Eşitlik’ başlığı altında düzenlenen 9. madde- sinde, anayasaya 2004 değişikli- ğiyle giren ‘Kadõnlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağla- makla yükümlüdür’ hükmüne yer verilmemiş, yerine ‘Kadõnlar, ço- cuklar, yaşlõlar ve engelliler gibi özel suretle korunmayõ gerektiren kesimler için alõnan tedbirler, eşit- lik ilkesine aykõrõ olarak yorumla- namaz’ şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Görüldüğü gibi Cumhuriyetimizin kuruluş fel- sefesinin ve laiklik ilkesinin göz ardı edildiği, demokrasinin amaç olmaktan çıkarıldığı her du- rumda kadın erkek eşitliği de ze- delenmektedir” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanõ ve gazetemiz yazarõ Or- han Erinç ise öncelikle Türki- ye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacõ olup olmadõğõna bakmanõn gerek- li olduğunu ifade ederek “Anaya- sada basın hürriyeti diye bir ka- nun var. Yayın yasağı hâkim iz- ni olmadan verilemez deniyor. Ama bugünkü anayasamızda ya- zılan hiçbir şeye tam anlamıyla uyulmuyor” dedi. Hak-İş Genel Başkanõ Salim Uslu ise anayasanõn yenileneceği- ne dair umutlarõnõn arttõğõnõ belir- terek “Medeni toplumlarda bir anayasa, toplumun devlete sarı kart göstermesidir. Biz bunu ba- şaramıyoruz” dedi. Yeni anaya- sanõn sivil toplum tarafõndan ya- põlmasõ gerektiğine değinen Uslu, “Türkiye’nin kayıp halkası sivil toplumdur. Yeni anayasada bu- na bağlı olarak sivil toplum odak- lı olmalıdır” diye konuştu. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Gemalmaz, 1982 Anaya- sasõ’nõn tümüyle değiştirilmesi ge- rektiğini ifade ederek “Anayasanın değişmesiyle ilgili yöntem ile cid- di bir problemimiz var” dedi. Fresburg Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Thomas Würtenberger ise ana- yasanõn ne zaman ve nasõl değişti- rilmesi gerektiğinin en önemli so- run olduğunu belirterek “Toplu- mun ihtiyaçlarına göre yani top- lumlardaki sosyal politik değiş- melere göre anayasalar değişti- rilmelidir” görüşünü vurguladõ. Selçuk Üniversitesi Öğretim Üye- si Prof. Dr. Yavuz Atar da ülke- mizdeki anayasalarõn öteden beri darbeci bir yöntemle yapõldõğõnõ ve darbeyi yapanlarõn düşüncelerini yansõttõğõnõ vurgulayarak “1961 ile 1982 Anayasası bu yönteme göre hazırlanmıştır” dedi. Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faruk Bilir ise ne kurucu meclis ne de olağan mecli- sin önemli olduğunu belirterek “Önemli olan halk katılımının ol- ması” dedi. Sempozyuma katõlan İstanbul Barosu Başkanõ Muammer Aydın, hükümetin bugünkü anayasanõn tümüyle iptal etme girişiminden vazgeçerek öncelikle neden yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunun somut biçimde ortaya konulmasõ gerektiğini söyledi. Yeni anayasa hazõrlamak için bir kurucu meclis oluşturulmasõ gerektiğini, bunun da yangõndan mal kaçõrõrcasõna “Ben yaptım oldu” anlayõşõyla değil, geniş top- lumsal uzlaşõyla mümkün olduğu- nu anlatan Aydõn, “Anayasayı de- ğiştirme hazırlığı üniversitele- rin öncülüğünde yapılmalı” dedi. Ancak hükümetin bu işi üniver- sitelere vermek yerine, bir yanda yandaş rektör atamasõ yaptõğõnõ diğer yanda ise eski rektörlerle hesaplaşmanõn fitilini ateşlediğini belirten Aydõn, mutlaka anayasa gü- vencesi altõnda bulunmasõ gere- ken noktalarõ “Atatürk ilke ve devrimleri, laiklik, eğitim dilinin Türkçe olması ve yargı bağım- sızlığı” olarak sõraladõ. “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” konulu sempozyumda konuşan Nazan Moroğlu, 2008’de yapõlan anayasa değişikliği ve AKP’nin hazõrladõğõ son taslakta kadõn haklarõnda geri adõmlar içeren düzenlemeler olduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından Prof. Dr. Bülent Tanör anısına düzenlenen “Türkiye’nin Anayasa Gündemi” konulu iki günlük sempozyum dün sona erdi. (Fotoğraf: NİHAN İNAL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle