21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Türkan Saylan Hep Aramızda!.. PENCERE İki Alıntı... Her sabah aşağı yukarı tüm gazeteler bana ge- lir, bu cerideleri gözden geçirmek görevimizdir... Bugün sizlere iki gazeteden iki alıntı sunmak is- tiyorum. Sadece bir aktarma yapıyorum, fikir öne sür- meyeceğim, aldığım yazıların sahiplerini de açık- lamayacağım, gereksiz bir tartışmanın şu sırada hiçbir yararı yok... Birinci aktarma Hürriyet gazetesinden... Yazarı daha çok ekonomiyle ilgili ciddi bir ki- şidir, yazının tümünü değil, kimi bölümlerini ak- tarıyorum... “PKK maalesef (veya bazılarınca maalmemnu- niye) hem siyasi hem de yenilmezliğini kabul et- tirerek bir bakıma askeri cephede de ‘TC’yi yen- miştir... ......... Böylece PKK, Kürt hareketinin siyasi kanadının da tartışılmaz patronu olmuştur. ......... İşte tam bu ortamda, Kürt meselesinin çözümü için şartların oluştuğu söylenmektedir. Bir açıdan bu ifade doğrudur. Çünkü TC azmini kaybetmiştir. Esasen barış anlaşmaları hep böyle zamanlarda yapılır. ......... Türkiye yorgundur. Suçluluk kompleksi içine itil- miştir. ......... Bu şartlar altında ‘ümit veren’ müzakerenin gün- demini ‘örgüt’ belirleyecektir. Yandaş ve dindar diye adlandırılan medyadakiler başta olmak üze- re liberal yazarlar PKK’nın ileri süreceği şartları ma- kul bulacaktır. Çözüm, yani ‘bölünme’ için gerekli psikolojik ortam oluşursa, müzarekeler sanıldığı kadar uzun sürmeyebilir. ABD ve AB, Türk dev- let adamları ‘cesur (!) adımlar’ atabilsin diye hü- kümeti maddi ve manevi olarak destekleyecek- tir. CIA taşeronları, türlü çeşitli ‘dinleme-dillen- dirme-sızdırma’ haberlerle taraflı basını besleyerek kamuoyunu oluşturacaktır. ......... Cumhuriyetin iki büyük projesi vardı. Biri ‘Ha- yatta en hakiki mürşit ilimdir’ diye söylenen ‘la- iklik’, diğeri ‘Ne mutlu Türküm diyene’ özdeyişinde ifadesini bulan ‘Milli Birlik’ idi. İkisini de sürdür- mek mümkün olamadı. Hayırlısı ne ise o olsun.” İkinci alıntı daha kısa ve Star gazetesinden... Star gazetesinin patronu eski Maocu, şimdilerde “Recep Tayyip benim idolüm, ben ona âşığım” di- yen Ethem Sancak... Gazetenin bir yazarı Hürriyet’in iki yazarına kız- mış, köşesinde şöyle diyor: “... ikiniz de lejandında ‘Türkiye Türklerindir’ ya- zan bir gazetede çalışıyorsunuz. Bu ayıpla yaşasanız ne olur, ölseniz ne olur!” Herkesin bildiği gibi Hürriyet’in başlığının ya- nında bir Türk bayrağı altında şu tümce yazılıdır: “Türkiye Türklerindir” Buluş Sedat Simavi’nindir; vaktiyle biraz da eleştiri konusu olmuştu... Diyorlardı ki: - Malûmu ilam!.. Yok Türkiye Türklerin olma- yacak da kimin olacak?.. Meğer Sedat Simavi haklıymış... Bugün “Türkiye Türklerindir” demek ayıp sa- yılıyor... Peki, Türkiye kimin?.. Birinci alıntıda bu sorunun yanıtı yazılı... B u yazõyõ kaleme aldõ- ğõmda Türkan Saylan daha aramõzdaydõ, son dakikasõna kadar da sõ- nõrsõz idealizmiyle, vericiliğiyle, alçakgönüllülüğüyle ve her za- man ezilenlerden yana olan duru- şuyla aramõzdaydõ. Kendisini has- tanede kõsa bir süre önce ziyaret et- tiğimde, Beşiktaş Belediyesi tara- fõndan bir heykelinin yaptõrõlmasõ projesine karşõ kaygõsõnõ açõkça di- le getirmişti. Çünkü istediği ve ya- şamõ boyu savunduğu mitlerin ya- ratõlmasõ değil, yapõcõlõk yolunda etkin bir duruştu. Bizlere bõraktõ- ğõ miras da bu. Hepimiz Türkan Saylan’õz, Atatürk’ün kõzlarõ vb. sloganlar söylemek çok kolay, güç olan gerçekten bir şeyler yapabil- mek... Çünkü Türkan Saylan’õn dü- şündüğü doğrultuda yapõcõ bir et- kinlik insan, kadõn ve çocuk hak- larõndan yana olan bir duruşu so- nuna kadar savunmak ve buna sa- dece sözle değil davranõşlarõmõz- la da sahip çõkma anlamõna geliyor. Almanya’daki bir öğrencimin bu sabah bana yazdõğõ gibi “Amaç Türkan Saylan’ın vasiyetinin gerçekleştirilmesi olmalıdır”. Vasiyeti, okutulan 37 bin kõz öğ- renci sayõsõnõn 100 bine çõkartõl- masõdõr. İnanõyorum ki bu geride kalan Türkan Saylan’lar tarafõndan gerçekleştirilecektir. Ama artõk Türkiye dõşõndan da yeni yeni Türkan Saylan’lar çõkmalõ, çalõş- malar sadece Türkiye içinde kal- mamalõ, dõş ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarõ tarafõndan da üst- lenilmeli. Yapıcı ve idealist Bundan kõsa bir süre önce ÇYDD Başkanõ Türkan Saylan’õn evinde Ergenekon soruşturmasõ bağlamõnda saatlerce arama ya- põldõğõnda, Türkan Saylan’õ uzak yakõn tanõyan herkes, onunla aynõ dünya görüşünü paylaşmayanlar bile donup kaldõlar. Bütün yaşa- mõnõ insan, kadõn ve çocuk hakla- rõna adamõş çağdaş ve demokratik bir toplum için savaşan böylesine yapõcõ ve idealist bir insanõn adõnõn bile Ergenekon’a karõştõrõlmasõ çok irkilticiydi, her ne kadar bizim toplumda çok şeye alõşõk olsak bi- le... Öte yandan dõş basõnda, özel- likle de Almanya’daki ilgisizlik şa- şõrtõcõydõ. Dõş basõn olup biteni kayõtsõzlõkla karşõlarken, Türkan Saylan’a kar- şõ bir kampanya yürüten ve onu Hõ- ristiyan misyonerliğinden PKK ile işbirliğine, İslam düşmanlõğõn- dan bursla desteklenen çocuklarõ ailelerinden, dinlerinden ve kül- türlerinden koparmaya kadar akla hayale gelmeyecek her tür saç- malõkla suçlayan, bu arada da hiç- bir çamur atma ve iftiradan ka- çõnmayan ne olduğu belirsiz (mil- liyetçi? dinci?) bir kesimin dõşõn- da, toplumda saygõnlõğõ olan kimi gazetecinin duruşu da yadõrgatõ- cõydõ. Sözgelimi yazõlarõnõ yõllar- dõr hep hayranlõkla okuduğum, insan ve kadõn haklarõndan yana duruşuyla çok değerli bir gazete- ci olarak gördüğüm Oral Çalışlar Taraf’ta yaptõğõ bir konuşmada, Türkan Saylan’a saldõrõyõ kõnarken ÇYDD’nin eğitim konusundaki çalõşmalarõnõ da tek bir cümleyle yok sayõyordu.“ÇYDD’nin çalış- malarına baktığımızda Türki- ye’de eğitim alanında iki kesimin olduğunu görüyoruz, dinciler ve militanlar...” Aynõ şekilde Murat Belge saldõrõyõ kõnarken, ÇYDD’nin darbe ajitasyonu yap- tõğõnõ da göz önünde bulundur- mamõz gerekir diyordu. Ağır suçlama Oral Çalõşlar’õn ve Murat Bel- ge’nin sözleri ne anlama geliyor? ÇYDD kõrsal kesimden gelen on binlerce çocuğa tanõdõğõ eğitim olanaklarõyla ve savunduğu çağdaş eğitim anlayõşõyla militan mõ ye- tiştiriyor? “Ne köktendincilik ne de darbe” diye her fõrsatta duru- şunu açõkça belirten Türkan Say- lan’õn çizgisini şimdiye değin özenle koruyan ve hiçbir etkinli- ğinde dar bakõşlõ bir milliyetçilik anlayõşõna geçit vermeyen bu der- nek nasõl bir darbe ajitasyonu yap- mõş olabilir? Eğer böyle bir şey gerçekten söz konusuysa, nerede, nasõl, ne zaman, uluorta ortaya atõ- lan böylesine ağõr bir suçlamanõn belgelenmesi gerekmez mi? Yok- sa köktendinci bir kesimin ileri sür- düğü gibi laikliği savunmak, laik ve demokratik bir toplumun de- ğerlerini her şeyden, dinsel de- ğerlerden de üstün tutmak mõ mi- litan olmak ve darbe ajitasyonu yapmak anlamõna geliyor? Doğrusu derneğin kuruluşun- dan beri eğitim alanõndaki çalõş- malarda etkin yer alan biri olarak bu sözleri şaşkõnlõkla karşõladõm. Saylan ve ÇYDD’ye Yapõlan Saldõrõ Prof. Dr. Zehra İPŞİROĞLU Bugün Türkan Saylan aramõzda yok, ama hiçbir zaman polemik yaratmayan, kendini ön plana koymayan, her zaman ezilenlerden yana olan insancõl duruşuyla hepimize, onunla aynõ dünya görüşünü paylaşmayanlara bile örnek olduğunu düşünüyor ve geleceğe umutla bakõyorum. SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 2009 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kalkıp gitmeliydim, olmadı! Pen- ceresinden sevdiklerine sesleni- yordu. Bütün güzelliğiyle, hepsine yüreğindeki şiiri veriyordu. Yıllardır ölümcül bir hastalıkla savaştığı halde... Hiç belli etmeden, üstlen- diği büyük insanlık görevini sürdü- rürken, sözleri, yazıları, çalışmala- rıyla unutulmaz bir insan örneği verirken!.. Arnavutköy’deki ahşap evin önünde olmalıydım! İçeri girip sev- gimi göstermeliydim! Olmadı, ya- pamadım. Daha doğrusu, o gücü bulamadım, arasam da yoktu!.. Son kitabında güzel şeyler yaz- mıştı, ‘yol göstericilik ve akla da- vet’ konusunda... Benim yaptığı- mı, yapmak istediğimi, yıllarca bu sütunlarda Türkan Hanım’ın ya- nında, izinde olduğumu bildiği için... Yetmedi bilimsel çalışmaları, bi- limsel kazandırdıkları, bilimsel bir davranışın en güzel örneklerini vermesi, gençliğin gerçek eğitimi yolunda en ileri adımları atması, yıllardır sürdürdüğü çabası... Bir de, kitaplar, kitaplar!.. Her biri ‘si- vil toplum’ denen bir büyük oluşu- mu kurmaya yönelik atılımlar... Meydanlarda da konuştu, bilim- sel toplantılarda da; hep aynı amaç, aynı yarar, aynı kazanım ar- dında, tam bir içtenlikle, tam bir özveriyle... “Kendimi tarttım. İçimdeki gizil- gücü keşfettim, ondan yararlan- dım, yararlanıyorum. Her insanın içinde sakladığı, kullanmadığı, bel- ki de varlığından haberdar bile ol- madığı bir enerji kaynağı vardır” di- yordu. Hem ölümcül bir hastalığın elinde hastanelerde, koğuşlarda, hekimlerin bakımındasın hem de kurucusu olduğun bir derneğin, hiçbir devlet, toplum yardımından yoksun bir kuruluşun, Çağdaş Ya- şamı Destekleme Derneği’nin, adım adım gelişmesi, binlerce genç insanımıza destek olması, onları sevgi dolu ellerin sağladığı yaşama gücüne kavuşturabilme- si... Bir öncü, bir sevgi yaratıcısı, bir sevgi meleği gibi... Son günleri acıyla mı geçti, di- yorsunuz? Evinin basılması, her şeyinin hoyrat ellerle kirletilmesi, nerdeyse hasta yatağından kopa- rılıp Silivri’deki bir hücreye kapa- tılma tehlikesi de vız geldi. Vız mı geldi? Yok; apayrı bir üzüntüydü, hem ona, hem Saylan’ın kurmak istediği bir sevgi toplumunun ku- rulmasına inanan, bu yolda sava- şım vermekten çekinmeyen ger- çek ulusalcı insanlara... Güzel başladı, güzel bitirdi. Mut- lu bir insan olarak çekti gitti bir mayıs sabahı. Her an beklenen bir yolculuğa... Ardında güzel yapıtlar, eşsiz başarılar, binlerce, yüz bin- lerce, milyonlarca dost, sevgili bı- rakarak... Büsbütün değil gidişi, varlığının en güzel yanları binlere, on binlere dağıldı. Bizlere bir bildi- riden çok, bir çeşit öğüt, bir çeşit dostça uyarı bırakarak! “Türkiye’nin çağdaş, laik, demok- ratik bir hukuk devleti olabilmesi için örgütlü bir sivil toplumun varlığı şart. Yoksa ülke, cemaat ve tarikat- lara teslim edilecek neredeyse! Atatürk’ün çocukları ve Cumhuri- yetin satın alınamaz dürüst ve na- muslu bireyleri olarak el ele verip sağlam bir örgütlenme ve dayanış- ma ağına kavuşmamız temel çö- zümdür.” Türkan Saylan yalnız anılarıyla değil, yarattığı nice güzellikleriyle de hep aramızda. Şu bir gerçek ki bu der- nek kurulduğundan bu yana eğitimde odaklaş- mõştõ. Türkiye’deki oto- riter ve ezberci eğitim ve öğretim anlayõşõna kar- şõ çõkarak, çağdaş bir eğitim ve öğretim felse- fesinin temellerini at- maya çalõşõyordu. Amaç sorgulayabilen, düşünebilen ve kendi yaratõcõ gizilgücünü kul- lanabilen bireyler yetiş- tirmekti. Ama bu dün- den bugüne gerçekleşti- rilebilecek bir şey değil. Çünkü Türkiye’deki öğ- retmen odaklõ, otoriter ve ezberci sistem bu- nun tam tersini savunu- yor. Yõllarca gerek ya- yõnlarõmõzla, gerek İs- tanbul’un kenar semt- lerinden seçtiğimiz mo- del okullardaki etkin- liklerimizle öğrenci odaklõ çağdaş bir öğre- tim sisteminin temelle- rini atmaya çalõştõk. Çe- şitli yazar ve sanatçõla- rõn katkõlarõyla hazõrla- nan “Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş Eği- tim” adlõ ilk kitabõmõz yenilikçi bir eğitim ve öğretim anlayõşõnõ yer- leştirmek açõsõndan tam anlamõyla bir ilki oluş- turuyordu. Bunu edebi- yat, dil, tiyatro, müzik, sanat gibi farklõ dallar- dan gelen uzmanlarõn da katkõlarõyla nice ya- yõnlar izledi. Türkan Saylan’a ya- põlanõ kõnayõp ÇYDD’yi tek bir cümleyle olum- suzlamak gerçekten dü- şündürücü. Ayrõca Tür- kan Saylan İslam kök- tendinciliğine de milli- yetçiliğe de karşõ duru- şunu açõkça dile getir- diği için, uzunca bir sü- redir milliyetçilerin he- defi olmuş durumda. Özellikle bu duruşun- dan dolayõ İzmir’de ya- põlan mitingde konuş- masõnõn engellendiğini anõmsatmakta da yarar var. ÇYDD’nin felsefe- sinde ne militan bir du- ruş var ne de dincilik. Bugün Türkan Say- lan aramõzda yok, ama hiçbir zaman polemik yaratmayan, kendini ön plana koymayan, her za- man ezilenlerden yana olan insancõl duruşuyla hepimize, onunla aynõ dünya görüşünü pay- laşmayanlara bile örnek olduğunu düşünüyor ve geleceğe umutla bakõ- yorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle