Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
18 MAYIS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
TBMM’de monarşiye son!
Osmanlı döneminde malum,
padişahlık babadan oğula geçerdi.
Cumhuriyet, adı üzerinde iradeyi
“cumhur”a, yani halka verdi.
Cumhuriyet rejiminde ülke
yönetimi, “babadan oğula değil”,
halkın seçtiği ve kendisini temsil
etmesi için TBMM’ye gönderdiği
milletvekillerine emanet edildi.
Cumhuriyetin diğer kurumlarında
da “monarşi” anlayışını yansıtan
uygulamalara son verildi.
Ama gelin görün ki “milli
egemenliğin tecelligâhı” olan
TBMM’de artık “teamül” haline
gelen bir uygulama var ki,
Osmanlı’yı anımsatacak cinsten.
Meclis’te işe alınmada, emekli olan
veya “4C” olarak ifade edilen
geçici Meclis personelinin
çocuklarına öncelik tanınıyordu.
Örneğin 2008 yılında 210 kişi
“babadan çocuğa” sistemiyle
TBMM’de işe başlatıldı.
Son derece tartışma yaratan bu
uygulamaya, geçen hafta toplanan
Meclis Başkanlık Divanı’nda son
verildi. Divan toplantısında CHP’li
Kâtip Üye Ahmet Küçük, tepkisini
şu sözlerle ortaya koydu:
“Böyle bir düzen ancak
monarşilerde olur. Burası saltanat
yeri değil, bu devamlılık halkı
Meclis’ten koparıyor. Burada
halk çocukları çalışamayacak mı?
Bu düzenlemeye son verilmesi
gerekiyor. Bundan sonra Meclis’te
çalışanların yakınları değil, Meclis
dışından vatandaş alınsın.”
Tartışmalar sonunda TBMM
Başkanı Köksal Toptan, emekli
olan “4C”lilerin yerine çocuklarının
alınması uygulamasına son
verilmesini öngören kararı
onayladı.
Divan toplantısındaki bir diğer
tartışma konusu da, Meclis
koridorlarını boydan boya
kaplayan “kırmızı halılar”dı. AKP’li
Fatoş Gürkan bu halıların “eski
olduğu, yıkandığı zaman koktuğu
ve bakteri ürettiğini” söylerken,
bazı üyeler halıların tamamen
kaldırılmasını önerdi. Ancak
Gürkan, her ne kadar eski halıları
beğenmese de bir kadın olarak
“topuk” meselesi nedeniyle
öneriye karşı çıktı: “Genelde,
aceleyle yürüyoruz, hatta
oylamalarda koşarak gittiğimiz
oluyor. Halı olmadığında da
mermer zeminde kayıp düşme
tehlikesi olabilir.”
Sonuçta, kırmızı halıların
kalması, eskiyenlerin değiştirilmesi
görüşü benimsendi...
Laos nire?
Türkiye’nin imzaladığı
uluslararası sözleşmeler, öncelikle
ilgili ihtisas komisyonu olan TBMM
Dışişleri Komisyonu’nda görüşülür.
Buraya gelen sözleşmelere
bakınca,Türkiye’nin bir şekilde
ilişki kurmadığı ülke kalmadığını
görürsünüz. Böyle bir komisyona
üye olunca, çok iyi “coğrafya”
bilginiz de olmalı. Çünkü, dünyanın
en süper ülkelerinden,
“Kafdağı”nın arkasındaki minicik
ada ülkesine dek birçok ülkeyle
ilgili uluslararası sözleşme
önünüze gelebilir.
Nitekim, geçen hafta toplanan
komisyonda bu “coğrafya bilgisi”
eksiğinin nasıl sıkıntıya yol açtığını,
milletvekilleri bizzat yaşayarak
gördüler. Çünkü komisyon
gündeminde, Türkiye ile Guyana
Cumhuriyeti, Burkina Faso, Laos
Demokratik Halk Cumhuriyeti,
Guatemala ve belki de
bazılarımızın ilk kez duyduğu
Mercosur hükümetleri arasında
imzalanan uluslarararası
sözleşmeler vardı. Görüşmeler
sırasında milletvekillerinin bazıları
ilk kez bu isimleri duymuş olmalı
ki, sözleşmeyi imzalamadan önce
komisyon salonundaki dev dünya
haritası başına geçmek zorunda
kaldı. Vekillerden birinin merak
ettiği ise Laos’un nerede
olduğuydu. Üyeler arasında
Laos’un nerede olduğuna açıklık
getiren olmayınca AKP’li Mehmet
Çerçi haritanın başına geçti.
Vekiller ve bürokratlar, harita
başındaki Çerçi’ye “aşağı-yukarı-
yana” komutlarıyla, Güneydoğu
Asya’da, Vietnam, Kamboçya,
Myanmar, Çin ve Tayland arasına
sıkışmış olan Laos’u buldurup,
meraklarını giderdiler...
Alo, yıkıyorlar!
Yurttaşlar için milletvekiline -
telefonla, ya da yüz yüze-
ulaşabilmek çok önemlidir. İş
arayanlar, bulunduğu yeri
beğenmeyip başka bir kuruma
geçmek isteyenler torpil için
Meclis koridorlarını aşındırır.
Ankara’ya gelemeyenler ise,
telefonla da olsa milletvekiliyle
görüşmek ister. Milletvekilleri de,
mesailerinin bir bölümünü
kendisini ziyarete gelen ya da
telefonla kendilerini arayan
yurttaşların taleplerini dinleyerek
doldurur.
Yurttaşlardan gelen istekler
her zaman iş ve torpil olmuyor.
Bazen öyle ilginç istekler geliyor
ki, milletvekilleri bile ne
yapacaklarını şaşırıyor. CHP
İstanbul Milletvekili Çetin
Soysal, böyle bir istekle karşı
karşıya geldi. Soysal, sabaha
karşı saat 05.30’da telefonun
çalmasıyla uyandı. Arayan
İstanbul Ümraniye’den kaçak evi
ekiplerce yıkılmak istenen bir
yurttaştı. “Yardım edin, evimi
yıkıyorlar” diyen yurttaşın
çaresizliği karşısında Soysal’ın
da yapabileceği pek bir şey
yoktu.
O saatte ilgili birimleri telefonla
arayarak yıkımın insan haklarına
uygun bir şekilde
gerçekleşmesini sağlamaya
çalışan Soysal, “İstanbul’da
yapımı aşamasında hiç ses
çıkarılmayan kaçak yapılar
yıkılmaya başlanmıştır.
Ümraniye’de sabah 05.30’da
yıkım başlamıştır. Çocuklar
uykuda oldukları bir sırada,
karşılarında dozerleri görmüştür.
Devletin himaye eden, insani
yanını görmek yerine şiddetini
görmesi daha gelişme çağında
olan bu çocukların ruh sağlığını
ve psikolojisini son derece
olumsuz etkilemiştir” diyor.
Soysal, konuyu bir soru
önergesiyle TBMM gündemine
taşıyarak İçişleri Bakanı Beşir
Atalay’a “Ümraniye’deki yıkım
için sabah 05.30’un seçilmesinin
nedeni nedir? Ümraniye ve
Başakşehir’de seçim öncesi
yapıldığı iddia edilen kaçak
yapılara, yapılmaları sırasında
müdahale edilmemesinin nedeni
nedir” sorularını yöneltti.
İlginç bir telefon olayı da AKP
Bursa Milletvekili Sedat
Kızılcıklı’nın başına geldi.
Kızılcıklı, Meclis çalışmalarının
çok yoğun olduğu bir gün çalan
telefonu açamadı. Bir süre sonra
Kızılcıklı’ya “Sana hakkımı helal
etmiyorum” diye bir mesaj geldi.
Mesajı görünce çok şaşıran
Kızılcıklı, telefona sarılıp mesajı
atan yurttaşı arayıp nedenini
sordu. Yurttaş, “Sizi aradım,
ama telefonu açmadınız, o
yüzden size hakkımı helal
etmiyorum” yanıtını verince
Kızılcıklı, “Sizde ne gibi bir
hakkım var da helal
etmiyorsunuz” diye sordu.
Yurttaşın yanıtı ilginçti:
“Geçen yıllarda Bursa’da sizin
de katıldığınız toplantının
organizasyonunu ben
yapmıştım.”
Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan
[email protected]
5. Daire Başkanõ Salih Er, anma toplantõsõnda, hukukun üstünlüğüne saygõ çağrõsõ yaptõ
Danõştay’dan sert çõkõşANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
“Danıştay’a Yapılan Saldırının Yıl-
dönümü ve Yargı Şehidi Mustafa Yü-
cel Özbilgin’i Anma Günü” nedeniyle
Danõştay’da tören düzenlendi. Törende
Danõştay 5. Dairesi Başkanõ Salih Er,
“Yargı yerine ulemayı koyanlar dü-
şünsünler” diyerek hükümeti eleştirdi.
Anma günü Anõtkabir ziyareti ile baş-
ladõ. Danõştay Başkanõ Mustafa Birden,
saldõrõda yaşamõnõ yitiren Danõştay 2. Dai-
resi Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in eşi
Sema Özbilgin, oğullarõ Gökhan ve Ser-
kan Özbilgin, saldõrõya uğrayan Ka-
muran Erbuğa, Ayfer Özdemir, Ayla
Günenç ve Ahmet Çobanoğlu ile Da-
nõştay mensuplarõ katõldõ. Birden, Anõt-
kabir Özel Defteri’ne şunlarõ yazdõ:
“Çağdaş uygarlığın ve hukuk devleti
ilkesinin ulaştığı düzeye toplumumu-
zu getirme çabalarına önemli katkı-
larda bulunmuş olan Danıştayımızı,
hiçbir saldırı, hedef ve ilkelerine uygun
davranmaktan, anayasal görev ve so-
rumluluğunu yerine getirmekten alı-
koyamayacaktır. Danıştay, hukuku
devlet yaşamının her alanında hâkim
kılmak için yılmadan çalışacak, bu
uğurda hiçbir özveriden kaçınmaya-
cak, ilke ve devrimlerinizden aldığı
güçle, demokratik ve laik düzenimizin
temel güvencelerinden biri olmaya
devam edecektir.”
Bu arada, Birden ve beraberindeki
yargõ mensuplarõnõn Anõtkabir’e cübbe-
leriyle geldikleri görüldü. Özbilgin, Kar-
şõyaka Mezarlõğõ’ndaki gömütü başõnda
düzenlenen törende de anõldõ.
Gözyaşlarını tutamadılar...
“Danıştay’a Yapılan Saldırının Yıl-
dönümü ve Yargı Şehidi Mustafa Yü-
cel Özbilgin’i Anma Günü” nedeniyle
Danõştay’da tören düzenlendi. Saygõ du-
ruşunda bulunulmasõ ve İstiklal Marşõ’nõn
okunmasõnõn ardõndan Özbilgin’i anlatan
ve fotoğraflarõndan oluşan sinevizyon
gösterisi sunuldu. Sinevizyon gösterisi sõ-
rasõnda, Özbilgin’in eşi Sema Özbilgin,
Danõştay Başkanõ Mustafa Birden ve
bazõ Danõştay mensuplarõnõn gözyaşlarõnõ
tutamadõklarõ görüldü.
Sinevizyon gösterisinin ardõndan Da-
nõştay 5. Dairesi Başkanõ Er, yaptõğõ ko-
nuşmada, “türban konusunda aldığı
kararla şeriatçı basının baş hedefi du-
rumuna gelen” Danõştay 2. Daire-
si’ne yapõlan saldõrõnõn herkesi derin bir
acõ ve kedere boğduğunu söyledi. Er
“Türkiye’de türban sorunu yokken
bu konuyu kaşıya kaşıya günümüze
taşıyanlar, bu saldırı karşısında bu-
gün de düşünmelidirler. Düşünerek
ya da düşünmeden edilen sözlerin, ku-
rulan tümcelerin, sonunun nereye
vardığını görerek bir kez daha dü-
şünmelidirler. Yargı mensupları ye-
rine ulemayı koyanlar, onlara danı-
şarak hareket edenler, bulundukları
makamın ağırlığını, sorumluluğunu
duymaktan uzak olanlar bugün ye-
niden düşünmelidirler. Öte yandan,
katilin geçmişi ve söylemleri üzerin-
den sonuca varmayı yeterli görenler
bilgi kirliliği ve yönlendirmeler kar-
şısında düşünce pencerelerini biraz
daha aralamalıdırlar” diye konuştu.
Bir düş gördüm: Başbakan
Danıştay’a sahip çıkıyordu
Er şunlarõ söyledi : “Dün bir düş
gördüm. Ülkemin Başbakanı Danış-
tay’a sahip çıkıyor, türban kararından
sonra ‘Bunlar bu gidişle evin içine de ka-
rõşacaklar’, ‘Efendi bu senin işin değil, Di-
yanet’in işi’, ‘Yasamada, yürütmede ba-
zõ adõmlarõ atarõz ama yargõdaki adõmõ bi-
zim atmamõz mümkün değil. Açõk ko-
nuşuyorum, Danõştay’da birçok engelle
karşõ karşõyayõz’ diyenleri hukukun
üstünlüğünü tanımaya çağırıyordu.
Ülkemin Başbakanı, yargı kararları-
na saygı duymayı herkesin içine sin-
dirmesi gerektiğini söylüyor, Can Dün-
dar’ın dediği gibi ‘saldõrganlõğa zemin
hazõrlamamak için Başbakan nasõl ko-
nuşmalõ’nın dersini veriyordu. Ülkemin
savcıları, insan onuruna sahip çıkı-
yorlar, soruşturmaların gizliliği ko-
nusunda büyük duyarlılık gösteriyor-
lardı. Sabahın erken saatlerinde evle-
rinin arandığı, anlatımların yandaş ba-
sına aktarıldığı, devlete yıllarca hizmet
etmiş kişilerin gözaltına alınma süre-
cinde örselenmiş ruhların bırakıldığı,
ceplerinde kalbi kırık ömürler ve tan-
siyon hapıyla dolaşmaların yaratıldı-
ğı dönemleri kınıyorlardı.”
“Geleceğin Türkiye’si soruştur-
masının savcısı, insan onurunu gü-
vence altına alan bütün kuralların, in-
san hakları kapsamında olduğunun
dersini veriyordu” diye sözlerine de-
vam eden Er, 12 Eylül ve Kenan Ev-
ren’e de eleştirilerde bulunduğu ko-
nuşmasõnõ şöyle tamamladõ: “Dün bir
düş gördüm. Namusun yalnızca ka-
dınlarda bulunması gereken bir de-
ğer olmadığı, kadınlarımızın, genç
kızlarımızın töre cinayetlerine kurban
gitmediği, Güldünya’nın, Şemse’nin,
nicelerinin adının soğuk mezar taş-
larına yazılmadığı, pervasız esintili sa-
bahlarda çocukların örselenmediği,
ırk, renk, etnik köken, uyruk, din, cin-
siyet ya da cinsel yönelim ayrımının
olmadığı, etnik ve kimlik baskının ya-
pılmadığı, yaşı bir gecede büyütülüp
idam edilen gençlerin bulunmadığı,
‘asmayalõm da besleyelim mi’ diyen-
lerin devlet büyüğü muamelesi gör-
mediği, borsanın, doların, silah, ilaç
sanayinin emperyal güçlerin egemen
olmadığı, özelleştirme adı altında
rant transferlerinin yapılmadığı,
Cumhuriyet’in özellikle son yıllarda
elden çıkarılan kazanımlarının ger-
çek sahiplerine, halka döndürüldüğü,
korku tünelinden özgürlüğün aydın-
lığa çıkan, sorunlarını demokratik
parlamenter rejim içinde çözüm, hu-
kukun üstünlüğüne inanan bir Tür-
kiye gördüm. Bu düş Obama’nın
düşü değil, bizim düşümüz. Ulaş-
mak uzun soluklu olsa da bu düşün
gerçekleşeceğine ben inanıyorum.
Biliyorum ki, sizler de inanıyorsunuz.
Bu inancımızı bir kez daha paylaş-
mak üzere Anıtkabir’e, Mustafa Ke-
mal’e gidelim.”
BİRLEŞTİRME KARARI VERİLMESİ BEKLENİYOR
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, “Ergenekon davasıyla birleştirilmesinde zo-
runluluk bulunduğuna” işaret ederek bozma kararı verdiği Danıştay
üyelerine saldırı davasının görülmesine Ankara 11. Ağır Ceza Mahke-
mesi’nde bugün devam edilecek. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bozma
kararının ardından üçüncü celsesi görülecek davanın bugünkü duruş-
masında dosyanın İstanbul’a sevki kararının çıkması bekleniyor.
‘Hukuk
herkese lazım’
Danıştay’a yapılan silahlı sal-
dırıda yaşamını yitiren Danış-
tay 2. Daire Üyesi Mustafa
Yücel Özbilgin, İzmir’de İn-
ciraltı’ndaki “Bağımsız Yargı
ve Danıştay Anıtı”ndaki tö-
renle anıldı. İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nce yaptırılan anıt-
ta gerçekleştirilen anma töre-
ninde konuşan İzmir Barosu
Yönetim Kurulu Üyesi Şakir
Uzun, “Hukuk bir gün herkese
lazım olacaktır. Hukuku tanı-
mayanlar ve ona saldıranlar,
daha sonra hukukun şefkatli
ve güvenli kollarına sığınacak,
hukuk tarafından yargılana-
caktır” dedi. İzmir Büyükşe-
hir Belediye Başkanvekili Dr.
Sırrı Aydoğan da Danıştay’a
yapılan hain saldırının huku-
ka ve yargı bağımsızlığına ya-
pılmış olduğunu belirterek,
“Bu saldırı, laik anayasal dü-
zene karşı, ülkemizin rejimi-
nin değişmesine yönelik yapıl-
mıştır” diye konuştu.
DSP’nin yeni lideri Türker
Aday sayõsõnõn 16’ya kadar çõktõğõ genel kurulda, Rahşan Ecevit’in desteklediği Yalçõn 20 oyda kaldõ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - DSP’nin olağanüstü ku-
rultayõnda kurucu genel başkan
Rahşan Ecevit’in “DSP’yi Ece-
vit çizgisinden uzaklaştırmak
ve partiyi renksizleştirmek-
le” suçladõğõ TÜRMOB Baş-
kanõ, eski genel sekreter Masum
Türker, üçüncü turda 431 oy
alarak genel başkan seçildi. Ku-
rultayda DSP delegesi ilk kez
“Ecevitler’e hayır” derken,
Ecevit’in desteklediği Prof. Dr.
Alemdar Yalçın 20 oy aldõ.
Kurucu genel başkan Rah-
şan Ecevit, dün kurultayõn ya-
põldõğõ Büyük Anadolu Ote-
li’ndeki salona delegelerin “Ece-
vitler nerede biz oradayız”
sloganlarõ arasõnda girdi. Ecevit,
salonda en ön sõrada değil, or-
talarda delegelerin arasõnda otur-
mayõ yeğledi. Ecevit, önceki
kurultaylarda desteklediği eski
genel başkan Zeki Sezer’le se-
lamlaşmadõ. Şişli Belediye Baş-
kanõ Mustafa Sarıgül’ün ku-
rultaya katõlmamasõ da dikkati
çekti. Kurultay divan başkanlõ-
ğõna Hikmet Sami Türk seçil-
di. Genel başkan adaylõğõ için 16
başvuru oldu.
Adaylarõndan Ahmet Ağar’õn
konuşmasõ sõrasõnda salonda
gerilim yükseldi. Ağar, “Parti-
miz açıksa sayın Zeki Sezer’in
sayesinde. 81 ilin, 802 ilçenin
kirası veriliyor” derken, sa-
londan itirazlar ve “yuh” sesleri
yükseldi. Adaylardan Yekta
Açıkgöz, Ahmet Ağar, Adnan
Serter ve Ahmet Güzel, Sezer
lehine çekildi. “Biz niye Tan-
doğan’da değiliz” diye soran
Galip Özge Arbak da, “Mus-
tafa Kemal Atatürk ve Mus-
tafa Bülent Ecevit lehine aday-
lıktan çekildiğini” bildirdi. İz-
zet Sözen, Dursun Ali Sönmez,
Ahmet Özışık ve Mehmet Ek
de konuşmalarõnõn ardõndan çe-
kildi. Böylece, 16 genel başkan
adayõndan 9’u çekilmiş oldu.
Zeki Sezer ise “dönme” ka-
rarõnõn gerekçelerini “Ben isti-
fa ederken, gerçekten dön-
me hesabı yapmamıştım. Bi-
raz aileme de zaman ayırabi-
lirim diye düşündüm. Ama
delege demokratik sola daha
çok vakit ayırmamı istedi.
Beni ısrarla göreve çağırdınız.
O çağrıya kayıtsız kalamaz-
dım” diye özetledi. Sezer ayrõ-
ca, “Ecevit bizim hep guru-
rumuz, hep ışığımız olmaya
devam edecek. ‘Ecevit’ten par-
tiyi uzaklaştõrõyorlar, Ecevit-
sizleştiriyorlar’ diye eleştiri-
yorlar. DSP’yi, Ecevitsizleş-
tirmeye hiç kimsenin gücü
yetmez. Yerel seçimlerde çok
çalıştınız” dedi.
Türkiye Serbest Muhasebeci
Mali Müşavirler ve Yeminli
Mali Müşavirler Odalarõ Birliği
Genel Başkanõ Türker, bu gö-
reve aday olmak için DSP genel
sekreterliğinden istifa etmişti.
Türker, “Birisinin Tayyip Er-
doğan’ın önüne çıkıp paçasını
aşağıya çekmesi lazım, işte o
benim” derken, salonun arka
kõsmõnda bulunan bir grup par-
tili tarafõndan protesto edildi.
Alemdar Yalçõn da “Ben
DSP’de ve rahmetli Ecevit’in
yanında asker gibi çalıştım.
Milletvekillik, bakanlık hırsım
yok, ucuz siyasetin beni en-
gellememesi için partiye üye
de olmayayım, dedim. Beni
seçseniz de seçmeseniz de be-
ni 24 saat ne zaman çağırır-
sanız emrinizdeyim” dedi.
Yapõlan oylama sonucu ilk
turda, Masum Türker 363, Ze-
ki Sezer 357 oy alõrken; Alem-
dar Yalçõn 87, Tayfun İçli 23,
Musa Abay 5, Sait Kekeç 2,
Serdar Savaş 12 oy aldõ. İlk tur-
da adaylardan hiçbiri salt ço-
ğunluğu sağlayamadõ. Aynõ du-
rum ikinci turda da devam eder-
ken Masum Türker 415, Zeki
Sezer 380, Alemdar Yalçõn 38,
Tayfun İçli 7, Musa Abay 3, Sa-
it Kekeç 1 oy aldõ. Serdar Savaş
ise adaylõktan çekildi.
Sezer çekilmek istedi
Sezer, ikinci tur oylamadan
sonra, divan başkanlõğõnõn önü-
ne gelerek, çekilme isteğini söz-
lü olarak iletmek istedi. Bazõ par-
tililer ise elleriyle Sezer’in ağ-
zõna kapatarak konuşmasõnõ en-
gelledi. Partililer, Sezer’in etra-
fõnõ sararak divan başkanlõğõna
ulaşmasõnõ önledi. Sezer, “Çe-
kilmek yok” diyen partililere,
“Oylamanın sağlığı açısından
bana izin verin. Salondan çı-
kayım. Tamam çekilmiyo-
rum” karşõlõğõnõ verdi. Divan
Başkanõ Hikmet Sami Türk, Se-
zer’in etrafõnda tartõşmalar sü-
rerken, üçüncü tur oylamanõn
başladõğõnõ duyurdu.
En çok oyu alanõn genel baş-
kan seçileceği üçüncü turda ya-
põlan oylama sonucunda Masum
Türker 431, Zeki Sezer 375,
Alemdar Yalçõn 20, Musa Abay
2, Tayfun İçli 4, Sait Kekeç 2 oy
aldõ. Bu sonuçla DSP’nin yeni
genel başkanõ Türker oldu.
Masum Türker’in seçilme-
siyle DSP’de “Ecevitler” dö-
nemi de sona erdi. Rahşan
Ecevit, kurultaydan önce yap-
tõğõ açõklamada “DSP’yi Ec-
evit çizgisinden uzaklaştı-
ran ve partiyi renksizleştiren
Sezer ve Türker’in partimi-
ze bir kazanç sağlayamaya-
cağı ve halkımızda bir umut
oluşturmayacağını düşünü-
yorum” demişti.
BİRLİK VE BERABERLİK ÇAĞRISI
Türker, sonucun ardından yaptığı teşekkür
konuşmasında, birlik ve beraberlik çağrısında
bulundu. DSP’de geçmişte yönetimde görev
alan herkesin tecrübelerinden faydalanacakla-
rını belirten Türker, “Nikâh saatine kadar ko-
nuşan konuşsun ondan sonra sussun denir.
Şimdi artık bitti. Bundan sonra bizim dışarıya
ne söyleyeceğimiz önemli” diye konuştu. Tür-
ker, yarından (bugün) sonra partiyi iktidara ta-
şımak için gerekli projeler üzerinde çalışmaya
başlayacaklarını ifade etti. Kongre sırasında
adaylıktan çekilmek isteyen Zeki Sezer ise bazı
partililer tarafından engellenmek istendi. Parti-
liler, Sezer’in ağzını kapatarak kararını değiş-
tirmek istediler. (Fotoğraflar: AA)