25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 18 MAYIS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK İşsizlik! İşsizlik! Son günlerde baş döndürücü bir hı- za ulaşan diplomasi trafiğine bakarak, “Ortadoğu Barış sürecinin çorak toprağında sanki yeniden bir şeyler filizleniyor gibi…” diye düşünmek olanaklı. Nisan ayında Ürdün Kralı II. Abdul- lah, mayıs başında İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres Washington’daydılar. II. Abdullah’ın 2002 Arap Barış Planı’nı, 57 Müslüman devletin İsrail’i tanıması önerisiyle zenginleştirerek, böylece İs- rail’e güvenlik açısından daha geniş bir ufuk açarak, yeniden gündeme getir- mesi uluslararası alanda büyük ilgi uyandırdı. Başbakan Netanyahu 12 Mayıs’ta Mısır Devlet başkanı Mübarek ile bu- luştu; bugün Washington’da Obama ile buluşuyor. Obama 26 Mayıs’ta Mü- barek’i, 28 Mayısta Filistin Yönetimi Başkanı Abbas’ı ağırlayacak. Bu ma- ratonun, 4 Haziran’da Obama’nın Ka- hire’de Arap dünyasına hitabet yapa- cağı “çok önemli” açıklamalarla ta- mamlanması bekleniyor. Geçmiş deneylere, “Oslo sürecine”, “Yol haritasına”, “Annapolis Zirvesi’ne” bakarak iyimser olmak gerçekten çok zor. Ama bu kez, tüm zorluklara karşın yeni bir “durum” oluşmuş gibi görü- nüyor. ABD yönetiminde yeni-gerçekçilik… Barış sürecindeki tıkanıklıkların, en önemli nedeninin, İsrail ve Filistin ara- sındaki anlaşmazlık noktalarının aşılması bir yana, ABD’nin “tarafsız arabulucu” rolünü hakkıyla üstlenmeyi başarama- mış olduğu söylenebilir. Wolfowitz, Perle, Faith gibi neo-con-JİNSA tip- lerinin egemen olduğu Bush döne- minde, İsrail’e neredeyse açık çek ve- rilmesi, hem İsrail’in Lübnan ve Gazze gibi maceralara sürüklenmesine katkı- da bulundu, hem de Arap dünyasının, ABD inisiyatiflerini İsrail yararına zaman kazanmaya yönelik “oyunlar” olarak al- gılamasına yol açtı. Başkan seçildikten sonra, “İsrail dostu olmak, Likud üyesi olmak anla- mına gelmez” diyen Obama’nın Orta- doğu politikasının Bush döneminden farklı bir bakış açısıyla şekillendirildiği anlaşılıyor. Bush yönetimi, neo-con- JINSA tiplerinin de etkisiyle, Ortado- ğu’yu, imparatorluk projesinin baş- langıç noktası, ABD’nin askeri gücü- nün dönüştürücü kapasitesini kanıt- layacağı tarih sahnesi olarak görüyor- du. Obama yönetiminin kimi en üst dü- zey kadrolarının yaklaşımları, Ortado- ğu’yu ABD hegemonyasını, liderlik, gü- venilirlik ve kabul edilebilirlik özellikle- rini kanıtlayarak restore edebilecek- leri bir sahne olarak gördüklerini dü- şündürüyor. Obama yönetiminde ka- bine ile başkan arasındaki ilişkiyi yü- rüten, Yahudi asıllı Rahm Emanuel’in ABD’deki en güçlü İsrail lobisi AIPAC liderlerine, Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones’un İsrail yönetimine yö- nelik “Filistin sorununda ilerleme kay- dedilemezse, İran sorununda da kay- dedilemeyeceği” yönündeki uyarıları (Jarusalem Post, 11/05; The Indepen- dent, 12/05); Jones’ın TV kanalı ABC’ye “Tüm dünyada, biz önderlik edebilirsek Ortadoğu’da gelişme kaydedilebilece- ğine ilişkin bir beklenti oluştu” sözleri, bu bağlamda yorumlanabilir. “Yeni bir durumla” karşı karşıya ol- duğumuza ilişkin iki gözlem daha yap- mak olanaklı. Obama’nın yardımcısı Bi- den, AIPAC’ta yaptığı konuşmada, iki devletli çözüm temelinde barış proje- sini benimsediklerini vurguladı; yerle- şimlerin durdurulmasını, var olanların sökülmesini istedi. Üstelik, Biden bun- ların sözde değil, “bana göster cinsin- den” bir talep olduğunun altını çizdi. Bi- den’in konuşma yaptığı saatlerde, Oba- ma yönetiminin Nükleer Silahların Ya- yılmasını Önleme politikasını yürüten Rose Gottemoeller Birleşmiş Millet- ler’de konuşuyordu. Gottemoeller’in hiç beklenmedik bir biçimde, İsrail’in adını Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore’yle birlikte anarak Nükleer Silah- ların Yayılmasını Önleme Anlaşması’nı imzalamaya çağırması diplomasi çev- relerine bomba gibi düştü. ABD, İsra- il’in nükleer silahlara sahip olduğunu ilk kez resmen kabul ediyor, dahası de- netime açılmasını talep ediyordu. İsrail’de kaygı ve belirsizik İsrail tarafında da algılar, Obama yönetiminde “oyunun kurallarının de- ğişmeye başladığı” yönünde (Akiva Eldar, Haaretz, 11/05). Geçmişte ABD dış politikasının İsrail tarafından belir- lendiğinden yakınan sözleriyle bilinen, Brzezinski, Gen. McPeak, Robert Malley, Susan Rice gibi isimlerin Oba- ma yönetiminin ulusal güvenlik danış- manlarının başında gelmesi bu algıyı güçlendiriyor (Podhoretz, Wall Street Journal, 11/05) Haaretz’ten, Yoel Marcus’a göre de “Amerika artık aynı Amerika değil” (12/05). İsrail’in en önemli “stratejik varlığı” ABD desteği olduğu için de, bu algı önce “yeni duruma” ilişkin bir be- lirsizliğe, James Jones’un, Avrupalı li- derlere söylediği ve basına sızan “İsrail’e karşı daha güçlü davranacağız” (The Gu- ardian, 12/05) sözleriyle birleşince de giderek kaygıya dönüşüyor. Hatta İsrail Çevre Bakanı Gilad Erdan’ın “Israil Obama’dan emir almaz” (Der Spiegel, 11/05) sözlerinde olduğu gibi fevri tep- kiler de oluşabiliyor. İsrail’in bu “yeni duruma”, hem dı- şarıda hem içeride olumsuz koşullarda yakalanmış olduğu söylenebilir. Dışa- rıda, İsrail’in uluslararası imajı, kurul- duğundan bu yana hiç görülmeyen bir düzeyde aşınmış durumda. Lübnan ve Gazze savaşları İsrail’in askeri kap- asitesine gölge düşürdü. Bu savaşlar- da ortaya çıkan yıkım ve ölüm, özellik- le çocuk ölümleri, İsrail’in Soykırımdan bu yana koruduğu imajı, özellikle Ba- tı’da, ahlaki açılardan lekeledi. İkincisi, verdikleri kayıtsız şartsız destek İsrail açısından büyük öneme sahip Ameri- kalı Musevi toplumunun, Barış süreci karşısındaki tutumları açısından, bö- lündüğü, barış yanlısı, hatta “İsrail’de- ki Netanyahu hükümetine düşman” bir kesimin şekillendiği görülüyor (Isi Lei- ber, Jarusalem Post 11/05). İçerdeyse, en önemli sorun, Netan- yahu hükümetinin, “iki devletli çözümü” asla kabul etmeye niyetli olmayan, Avigdor Lieberman, Benny Begin, Reuven Rivlin gibi politikacılara mah- kûm olması. Bu tipler, her ne kadar iki devletli çözüm sözcüğünü ağzına al- masa da, esnekliğiyle bilinen Netan- yahu’ya hemen hiçbir manevra alanı bı- rakmıyorlar. Netanyahu’nun; bu koşullarda, Was- hington’da, ilk yüz günden sonra po- pülaritesi yüzde 68’e yükselmiş, son ka- muoyu yoklamalarına göre Arap dün- yasında bir ABD başkanı için görül- memiş bir güvenilirlik düzeyine ulaşmış (The Daily Star, 13/05) Obama’nın ba- sıncına direnmesi, toplantıdan İsrail ABD ilişkilerini ya da kendi hükümeti- nin geleceğini tehlikeye atmadan çık- ması çok zor. Diğer taraftan, Ürdün kralı II. Ab- dullah’ın işaret ettiği gibi, tüm Arap ve Müslüman dünyasının gözü, Oba- ma’nın üzerinde. Bugüne kadar olu- şan güven bir anda yok olabilir. Kim bilir, belki de gerçekten Ortadoğu’da yeni bir dönem başlıyordur. Ama or- tada aşılması gereken o kadar büyük sorunlar var ki... İyimser olmak ger- çekten çok zor. (Çarşamba günü bu sorunlara değineceğim.) DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Ortadoğu’da Bir Şeyler Oluyor - I yakupkepenek06@hotmail.com Ölçülmesindeki soru işaretleri bir tarafa, Türki- ye, uluslararası işsizlik sıralamasında başı çekiyor; Güney Afrika’dan sonra dünyanın işsizlik oranı en yüksek ülkesidir. Cuma günü yayımlanan ve aşağıdaki tabloya yansıyan şubat ayı sayıları, işsizlik sorununun ne kadar ağırlaştığını kanıtlıyor. İşsiz, piyasada geçerli ücret karşılığı çalışmak isteyen, bu amaçla “son üç ay içinde” geçerli tüm işbulma kanallarını kullanan ancak buna karşın iş bulamayan kişidir. Bu durumda olanların sayısı, geçen yıla göre, yaklaşık 2,7 milyondan, 1,1 mil- yon artışla 3,8 milyona çıkmaktadır. Ülke ortala- ması olarak işsizlik oranı yüzde 11,9’dan yüzde 16,1 çıkmakta, yani 4,2 puan artmaktadır. Kimi ayrıntılara bakıldığında işsizliğin çok daha dayanılmaz olduğu açıktır. “İş bulsam çalışırım” di- yenlerin oranı -ki gerçek işsizlik oranı sayılmalıdır- yüzde 24.1’dir. Tarım dışı işsizlik geçen yıla gö- re 5.6 puanlık bir artışla yüzde 19.8 olmuştur; ka- dınlar için bu oran yüzde 22.5’tir; işsizlik, ağırlık- lı olarak “kadını vurmaktadır!” Veriler, toplam çalışan sayısının 19,8 milyon ol- duğunu kanıtlıyor. Eğer geçen yılın “düzeltilmiş” sayıları bir tarafa bırakılırsa, ülke genelinde top- lam çalışan sayısı, 1990’dan bu yana ilk kez 20 milyonun altına düşmektedir. O yıl toplam nüfu- sun bugünkünden yaklaşık 15 milyon daha az ol- duğu dikkate alınırsa, çalışmayanların çokluğunun gerçek ağırlığı da açıklık kazanır. Bugün Türkiye’de “her bir çalışan”, kendisinin dışında 2.6 kişiye de bakmak zorundadır. Bu ölçüde yüksek “bağım- lılık oranı”, ekonomik ve toplumsal gelişmeyi di- namitler; daha da özgül anlamda, bu ortam, in- sanın “özgürleşmesi” sürecinin yok olmasına yol açar. Demokrasinin olduğu kadarını da kaldıramaz. Ancak işsizler içinde bir kesim var ki onların du- rumu toplumsal açıdan çok daha korkutucu sa- yılmalıdır. O kesim gençlerdir. Genç nüfusta işsizlik oranı, bir önceki yıla göre ülke ortalamasının ne- redeyse iki katı, 7.1 puanlık bir artışla, 28,6’ya tır- manmaktadır. Bu oran, sıra genç kadınlara gelince çok daha artmaktadır. Bu sayının çıplak anlamı şudur: Türkiye, 15-24 yaşlarında olan ve işgücü piyasasına çıkarak açıkça iş arayan “her üç gencinden birine” iş ver- memektedir. Gençlerin işsizliği nedeniyle kayıp- lar yalnızca ekonomik değildir; iş isteyen her üç gençten birinin işsizliği, kişisel ve toplumsal çok yönlü umutsuzlukların, olumsuzlukların ve yıkım- ların da kaynağıdır. Bu büyüklükte işsizlik karşısında, iktidarı ve mu- halefetiyle siyasetin “duyarlılık göstermesi”, ke- sinlikle, gereklidir; en önemli görev ve sorumlu- luktur. Küresel ekonomik bunalım işsizlik karşısında du- yarsızlığın gerekçesi yapılmamalıdır. Tam tersine, ekonomik bunalım, işsizliği azaltmak amacıyla özel iş bulma programlarının uygulanmasını zorunlu ve de olanaklı kılar. Yapılması gereken, merkezi bir düzenleme ve eşgüdümle, yerel yönetimlerden de yararlanarak, bir “ulusal iş bulma programı” oluşturmaktır. İşsizler, yoksulluk ve ailenin çalışan sayısı du- rumuna göre işe alınabilir; bunlar bir taraftan, ağaç- landırmadan çevre korumasına, oradan toplum hizmetlerine uzanan çok geniş bir alanda tanım- lanacak kamu işlerinde çalıştırılabilir. Uygulama bölgelere, illere, belediyelere göre farklılaştırılabilir. Bu yöntemle işe alınanlara, özellikle de “genç- lere” bir başka iş “bulmalarına yardımcı olacak eği- tim” verilmesi sağlanabilir. Böyle bir program için parasal kaynaklar yaratılabilir. Muhalefet de bu tür iş bulma programları geliştirerek hükümeti eyle- me zorlayabilir; daha doğrusu zorlamalıdır. Çünkü işsizlikle kaybolan yalnızca üretim de- ğildir; insandır. Özellikle de yaşları 15-24 arasın- da olan gençleri dışlamaya, onları birilerine bağımlı bırakmaya ve böylelikle kişiliklerinin ezilmesine göz yummaya hiçbir siyasetçinin hakkı olmamalıdır. İşgücü durumu, Şubat TÜRKİYE KENT KIR 2008(*) 2009 2008(*) 2009 2008(*) 2009 Kurumsal olmayan nüfus (000) 69 416 70 236 48 197 48 598 21 219 21 638 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) 50 500 51 360 35 570 36 017 14 929 15 343 İşgücü (000) 22 541 23 582 15 531 16 160 7 010 7 421 İstihdam (000) 19 864 19 779 13 448 13 240 6 415 6 540 İşsiz (000) 2 677 3 802 2 082 2 921 595 882 İşgücüne katılma oranı (%) 44.6 45.9 43.7 44.9 47.0 48.4 İstihdam oranı (%) 39.3 38.5 37.8 36.8 43.0 42.6 İşsizlik oranı (%) 11.9 16.1 13.4 18.1 8.5 11.9 Tarım dışı işsizlik oranı (%) 14.2 19.8 13.6 18.6 16.9 25.1 Genç nüfusta işsizlik oranı(1) (%) 21.5 28.6 22.8 30.1 18.1 24.9 İşgücüne dahil olmayanlar (000) 27 959 27 778 20 040 19 856 7 919 7 922 (1) 15-24 yaş grubundaki nüfus Kaynak: TÜİK Ekonomi Servisi - Gelir İdaresi Başkanlõğõ’nõn vergi denetimleri, avu- kattan pirinç üreticisine, akaryakõt istasyonu sahibinden eczacõsõna kadar tüm kesimlerin, fõrsatõnõ bulduğunda vergi kaçõrdõğõnõ gözler önüne serdi. AA muhabirinin Gelir İdaresi Baş- kanlõğõ Faaliyet Raporu’ndan derlediği verilere göre, geçen yõl genel dene- timlerin yanõ sõra sektörel vergi ince- lemeleri de gerçekleştirildi. Yapõlan incelemelerin bazõlarõ ve kesilen cezalar şöyle: Avukatlar: 9 vergi dairesi baş- kanlõğõ nezdinde 15 Ağustos 2008’de 145 avukatõn incelenmesi yapõldõ. Avukatlarõn 8 milyon 46 bin 225.8 li- ra eksik gelir beyan ettiği ortaya çõkarõldõ. 1 milyon 541 bin 949.2 lira vergi farkõ çõkarõldõ. Bu avukatlara 1 milyon 592 bin 124 lira vergi ziyaõ, 280 bin 902 lira da usulsüzlük cezasõ kesildi. Bandrollü ürün: 193 bin 765 mü- kellef denetlendi. Mobil denetim ci- hazõ ile denetimi yapõlan ürün sayõsõ ise 425 bin 723 olarak tespit edildi. Bandrol denetimlerinde kesilen ceza miktarõ da 4 milyar 7 milyon lira. Akaryakıt: Yõl sonuna kadarki de- netimlerde toplam pompa sayõsõ 45 bin 266, ödeme kaydedici cihaza bağlõ pompa sayõsõ ise 39 bin 750 olarak be- lirlendi. Cihaza bağlanmayan 5 bin 480 pompadan bin 476’sõ sisteme entegre olurken, bin 384 pompanõn manuel kullanõldõğõ anlaşõldõ. 9 bin 703 tutanak tutulan bu denetimlerde, akar- yakõt istasyonlarõna 3 milyon 334 bin 498 lira ceza uygulandõ. Pirinç Üreticileri ve Toptancıla- rı: 19 Nisan-10 Haziran döne- minde 142 mükellef incelendi. Bun- larõn devlete 59 milyon 541 bin 255 lira gelir beyan ettiği, 7 milyon 361 bin 808 lirayõ gizlediği anlaşõldõ. Çiftçi Kayıt Sistemi: İlk etapta 131 milyon 762 bin 756 lira destekleme primine bloke konuldu ve 24 milyon 677 bin 438 liralõk destekleme primi yasaklandõ. Bu projede, 178 milyon 357 bin 191 liralõk matrahta, 78 mil- yon 782 bin 97 lira fark saptandõ. Bu- na 5 milyon 907 bin 562 lira vergi ta- hakkuk ettirildi, 10 milyon 727 bin 558 lira vergi cezasõ, 2 milyon 527 bin 873 lira da usulsüzlük cezasõ kesildi. Eczacılar: 2007’nin Ekim-Ka- sõm-Aralõk ile 2008’in Ocak-Ha- ziran dönemine ait KDV beyanna- melerinde hiç KDV ödemeyenlerle beyannamelerde ödenen KDV top- lamõ hesaplanan KDV’nin yüzde 1’inden daha az olanlar tespit edil- di. Bu şekilde 23 bin 627 mükellef belirlendi, bunlardan 3 bin 9’unda ağustos ayõ içinde fiili envanter ça- lõşmasõ gerçekleştirildi. 10 bin 741 eczane de gönüllü uyuma katõlarak beyanlarõnõ düzeltti. Zirai destekleme primi incelemelerinde 131 milyon liralõk destekleme primi bloke edildi. 24 milyon liralõk prim de iptal edildi. Geçen yõl 11 bin kişi kaçak olarak çalõştõrõldõ. Korkma! Geleceğin lideri ol OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA “Özel bir programı yarattık birlikte. Ülkenin en iyi öğrenci- lerini seçip Türkiye’nin liderle- rini yetiştireceğiz. Sorumluluk sahibi, düşleyen insanlar yetiş- tirmek için bu projeye başladık. Altın bulmak gibi bir şey bu. Al- tın bulmak için bir sürü çalışı- yorsunuz, başka değersiz, ge- reksiz şeyler çıkıyor. O altını bulduğunuzda onun üzerinde çalışmanız gerekiyor, mücevher haline dönüştürülsün diye...” Bu sözler, European School of Eco- nomics’in rektörü Stefano D’an- na’ya ait. Türkiye’de böyle bir amaçlarõ olduğunu, Aras Hol- ding’le amaçlarõnõn çakõşmasõ so- nucu da işbirliğine gittiklerini an- latan D’anna, ülkenin asõl zengin- liğinin, onun sahip olduğu petrol, altõn, yeraltõ kaynaklarõ değil, geleceği düşle- yebilen, sorumluluk ve vizyon sahibi, bü- tünlüklü, samimi, ken- disini ve ülkesini se- ven, yozlaşmaya kapalõ insanlara sahip olmak ol- duğunu dile ge- tirdi. İlk etapta Aras Hol- ding’le çalõş- maya başla- dõklarõnõ ve 30 öğrenci hedeflen- diğini belirten D’anna’ya göre, bu sayõ çok kõsa bir sürede 500’e ulaşacak. Çünkü 27-29 Mayõs’ta konuşma yapmak üzere davet edilen ve bir- kaç şirket yöneticisiyle görüşme olanağõ yakalayan D’anna, şirket- lerin bu konuya heyecanla yaklaş- tõklarõnõ söyledi. 13 civarõ özel üniversite ve pek çok devlet üniversitesi bulunan ül- kede, kendilerinin farklõ bir şey yapmaya çalõştõğõnõ anlatan D’an- na’ya göre, onlar öğrencilere sürekli bilgi pompalõyor. İşlerini yapmak için de bu gerekli. D’anna bu bilgi- lenme sürecinin yanõ sõra yaratõcõlõk, düşleme, hayal gücü ve kalitelerini de geliştirmek istiyor. İmkânsõzõ düşlemek, diğer insanlarõn imkânsõz diye düşündüklerini gerçekleştirecek insanlar, yaratmak istediği... Atatürk daha eksikti Her yerde çok kõy- metli, eğitimli kişiler var ancak bir şeyleri ancak Atatürk gibi in- san- l a r d e - ğişti- rebi- l i - yor. Bunun için sõra dõşõ insan- lara gereksinim var. Böyle insanlara ulaşmanõn da iki yolu: Biri, inşallah sözcüğü ile özetlenecek kadercilik; diğeri de çalõşarak, eğiterek, geliş- tirerek, sõnõrlarõ zorlayarak ulaş- mak. Aras’la ikinci yöntemi seç- tiklerini söyleyen D’anna, “bir li- derin nasıl yetiştiği” sorusunu da şöyle yanõtlõyor: Exduco. Latince eğitim sözcüğünün kökü olan bu de- yim, her şeyi açõklõyor: Almak... On- larõn yaptõğõ, lider olacaklardan ge- reksiz şeyleri almak. Çünkü, lider- ler aslõnda diğer insanlardan daha fazla değil, daha azlar. Atatürk de öyle. Çünkü onun da- ha az sõnõrlarõ, daha az yargõlarõ, da- ha az kötümser düşünceleri, daha az şüpheleri ve en önemlisi de daha az korkularõ vardõ. “Diğer üniversiteler birçok bil- gi aktarırken işlerindeki rollerini iyi yapabilmeleri için, kapasitele- ri arttırmak için bilgi yüklüyor. Ama böyle yaptığınız zaman li- derler elde etmeyi umamayız. Bu yüzden eğitimin üstüne gitmeli, al- malıyız, çıkartmalıyız; biz öğren- cilerden gereksiz bilgileri alıyoruz” diyen D’anna, Türkiye’nin lider ye- tiştirmek için verimli bir ülke oldu- ğunun da altõnõ çizdi. Ulusal marş ‘Korkma’ diye başlıyor “Türkiye’de öyle şeyler olacak ki, dışarıdakiler neler oluyor di- ye merak edecek” diyen D’anna, Türklerin ulusal marşõnõn “Kork- ma” sözcüğü ile başladõğõna vur- gu yaparak, bunu kendi DNA’la- rõna alacağõnõ dile getirdi. Liderlik için önce annelerin yapmayõn dediğinin tersine ge- reksinim duyulduğunu anlatan D’anna’ya göre, anneler genel- likle çocuklarõ için riskler ve za- ferlerle dolu ama kõsa olabilecek bir hayat yerine uzun ancak güven- li bir hayatõ seçiyor oysa, böylelik- le yalnõz sõradan işlerde çalõşan ve başkalarõnõn başarõlarõna gõptayla ba- kan çocuklar ordusu ortaya çõkõyor. D’anna, zaferler kazanan hayatõ se- çen anneler istiyor... Emlak vergisi ödemeleri için son on beş gün Ekonomi Servisi - Emlak vergisi ile çevre temizlik vergisinin 1. taksit ödemesi 1 Haziran Pazartesi günü mesai saati bitiminde sona erecek. Emlak vergisinin yanõ sõra 2009 çevre temizlik vergisinin (işyeri ve diğer şekilde kullanõlan binalar ile su ihtiyacõnõ belediyece tesis edilmiş su şebekesi haricinden karşõlayan konutlar için) 1. taksit ödemesi de 1 Haziran akşamõna kadar yapõlacak. Trenler X- rayden geçecek, kaçakçılık önlecek ANKARA (AA) - Gümrük Müsteşarlõğõ’nõn, gümrüklerin modernizasyonu çerçevesinde hazõrladõğõ tren tarama sistemi projesi, Avrupa Birliği komisyonunca kabul edildi. Bu kapsamda İran sõnõrõndaki Van Kapõköy Sõnõr Kapõsõ’na kurulacak tren tarama sistemi Türkiye’de bir ilk olacak. Hareket halindeki treni, radyografi õşõnlarõyla tarayacak olan sistem, vagonlar ve yolcu bagajlarõ içindeki kaçak eşyalarõn tespit edilmesini sağlayacak. Yaklaşõk 5 milyon Avro’ya mal olacak proje bedelinin yüzde 75’i AB tarafõndan karşõlanacak. Aras Holding’in kurucusu Celal Aras’õn en büyük arzularõndan birinin eğitime katkõda bulunacak bir vakõf kur- mak olduğunu anlatan oğul Baran Aras, vasiyet bildikleri bu hayali ger- çekleştirdi. 31 Ocak 2009’da kuruluşu açõklanan Celal Aras Eğitim, Kültür ve Aydõnlanma Vakfõ’nõn önemli bir iş- birliği ile dinamik liderler yetiştirece- ğini anlatan Aras, ilk etapta 30 öğren- ciye burs sağlanacağõnõ anlattõ. Türki- ye’nin çeşitli illerinden seçilecek öğ- renciler European School of Econo- mics’te dört yõllõk lisans, iki yõllõk yük- sek lisans ya da bir yõllõk sertifika programõ alacak. Burs alacak öğrenci- lerin belli bir miktarõ Aras Holding ça- lõşanlarõnõn çocuklarõndan seçilecek. Vakõf ilk etapta Celal Aras’õn ha- yat öyküsünü anlatan ‘O Dağın Ar- dında Neler Var?’ adlõ kitabõ basa- rak dağõtacak. Ayrõca, European School of Economics’in rektörü Prof. Stefano D’Anna’nõn ‘Tanrı Okul- ları’ adlõ kitabõ da daha düşük bir fi- yatla dağõtõlacak. Gelirin bir bölümü vakfa kalacak. Ayrõca seminerler verilecek. İlgile- nenlerin seminer takvimi ve bütün or- ganizasyonla ilgili “www.celalarasva- fi.comdan“www.celalarasvakfi.com’da n bilgi almalarõ mümkün. ‘Babamın hayalini vasiyet bildik’ Baran Aras. Devrimci liderler yetiştirmeyi amaçlayan Stefano D’anna ile Aras kollarõ sõvadõ Denetimler sonucu 145 avukat incelemeye alõndõ 8 milyon lira gelir kaçağõ saptandõ. 1.9 milyon liralõk ceza kesildi Avukat da kaçõrmõş, çiftçi de Celal Aras Eğitim, Kültür ve Aydõnlanma Vakfõ ile özel bir program yarattõklarõnõ söyleyen D’anna: Bütünlüklü, kendilerini ve ülkelerini seven, yozlaşmaya kapalõ ve insanlõk için bir şeyler yapacak liderler yetiştireceğiz. Stefano D’anna.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle