17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2009 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Gerçek Demokrasi İçin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ pek çok ko- nuda görüşlerini net ortaya koydu; demokrasiye bağ- lı ve darbelere karşı olduklarını belirtti, dahası Avru- pa Birliği’ne girilmesini Atatürk’ün hedefleri arasın- da gösterdi! Başbuğ, şüphesiz “Ergenekon” davasında Ordu’yu ilgilendiren konulara da girdi! Bulunan silahların Or- du envanterinde kayıtlı olmadığını, Ordu’nun gömülü hiçbir silahı bulunmadığını, bulunan silahların Emni- yet Genel Müdürlüğü’nde de olduğunu açıkladı! Sonra sordu: İşe yaramaz boş lav kovanları neden gömülmüş? Bu geniş açıklamalardan sonra, “karşı kampa” ku- lak verdim! Başbuğ’un açıklamaları onların hiç mi hiç hoşuna gitmedi! Onlar mı kim? Şüphesiz, başından beri TSK’yi he- def alanlar... Bunların varoluşları TSK’ye saldırmak- la sınırlı olduğu için, örneğin CNNTürk’e çıkartıldılar ve “Vayyy nasıl olur da demokratik bir ülkede Ge- nelkurmay Başkanı aklına her gelen konuda konu- şurmuş...” diye “demokratlık” sattılar! En çok hoşlarına gitmeyen de, söz konusu silah- lardan Emniyet’te de bulunduğunun açıklanması! Bir “özel” gazeteci, Başbuğ’un Emniyet’i “töhmet altın- da” bıraktığını söyledi! Bunu söyleyen, neredeyse hemen her manşetini Ordu üzerine atmaya özel gayret gösteren bir ga- zetenin yöneticisi. Onlar saldıracak, ancak saldırılan yanıt vereme- yecek. Neden? Çünkü o “devlet memuru”! “Karşı kamp”, bugüne kadar silah deyince hep “Or- du”yu hedef gösteriyordu. En önemli “bilgi kaynak- ları”nın başında Emniyet geldiği için mi hemen “ko- ruma”ya geçtiler? “Karşı kamp” kim? Pek çok siyasi görüşten oluşan büyük bir koalis- yon... Yönetim karargâhını merak ederseniz, ABD’ye uzanmanız gerekecektir... Bu ülkedeki bazı odakların kullandıkları ana “siyasal figür” ise, GATA’ya “GATAKulli” olarak saldırıyor... Neden “ana siyasal figür” bir dini lider, derseniz: pa- ra kimde, düdük onda, adam onda, kullar onda! Org. Başbuğ, hedefteki TSK’yi şeffaf yapma ça- basında! Saygıdeğer bir uygulama! “İletişim toplan- tıları” çok önemli bir görev yerine getiriyor. Başbuğ bütün sorulara yanıt veriyor. TSK üzerinden “siyasi rant” yaratanların ve yeni siyasal rejim tezgâhları peşinde olanların da bu ho- şuna gitmiyor. Ordu sussa, otursa ve her şeyi sine- ye çekse, “koalisyon” daha çok sevinecek. “Koalisyon”, Türkiye’yi “Ordu’nun siyasal vesa- yeti”nden kurtarmak konusunda demokrasi için af- ra tafra satıyorlar her yazılarında. Hizmet ettikleri ve kurmak istedikleri ise cemaa- tin (*) veya siyasal İslamın yeni vesayet rejimi! Peki, Türkiye’de bir “gerçek demokrasi” kurulabi- lir mi? Bu köşeden, kısa sürede, umutlu bir evet bekle- meyin. Ama şu söylenebilir: gerçek bir demokrasi- nin önünde engel, TSK (artık hiç mi hiç) değil... Ya kim? Ağzıyla kuş tutsa Ordu’yu hedef almayı sürdürecek olanlar. Bir dönem bitmiş ve yeni bir dönem açılmıştır: Gerçek demokrasi için mücadele dönemi! Not: 10 asker daha şehit oldu. Ailelerinin ve Tür- kiye’nin başı sağolsun. Dün diyorduk ki, PKK’nin si- lahı DTP’nin başına dayalı olduğu sürece özgürce si- yaset yapamazlar. Bugün ise PKK’nin, sivil Kürt si- yasetinin artık bir “aracı”na dönüştüğünü mü söyle- yeceğiz? Eh... bir Kürt milletvekili “Kürtlerin sınırla- rını” da ilan ettiğine göre! Terör, sivil politikanın ara- cına mı dönüştü? Türkiye hızla “liberal aydın”ların di- le getirdikleri “siyasal çözüme” doğru mu gidiyor? (*) Cemaat, yarı gizli bir örgüt! Bazıları su üstünde, çoğu su altında. ABD’deki yönetimi kimlerden olu- şur, Türkiye’deki karargâhında kimler vardır; paralar nasıl toplanır, kime akıtılır, nerede biriktirilir ve nasıl dağıtılır, bunların hepsi gizlidir... Kimler milyarları ve- rir, bilinmez. Gazetelerini ana bayilerden kimlerce pa- raları verilerek alınır ve evlere dağıtılır, bunlar da -ya- rı- gizlidir. Bütün yasaların üzerinde faaliyet gösterirler.. [email protected] CMYB C M Y B Genelkurmay Başkanõ Başbuğ, iç ve dõş güncel gelişmelere ilişkin açõklamalarda bulundu, sorularõ yanõtladõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda ele geçirildiği iddia edilen silahlarõn hiçbirinin Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne ait olmadõğõnõ açõkladõ. Başbuğ, iletişim toplantõ- larõnõn ikincisini dün Ge- nelkurmay Karargâhõ’nda gerçekleştirdi. Başbuğ, top- lantõnõn başlangõcõnda İs- tanbul Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’nca yürütülen so- ruşturma kapsamõnda bu- lunan mühimmat ve si- lahlarla ilgili konuşma yaptõ. Silahla mühimmat arasõndaki farkõn anlaşõlma- masõ durumunda bazõ olaylarõn sağ- lõklõ değerlendirilemeyeceğini kay- deden Başbuğ, şöyle konuştu: “Silahın ne olduğunu herkes iyi biliyor. Silah, tabanca, tüfek, top, havan gibi şeyler. Burada silahın önemli olan noktası şu: Her silahın üzerinde mutlaka o silaha ait stok numarası var. Aynı numaraya ait iki tane silah olmaz. İkinci önem- li olan nokta; silah, askeri malze- me olarak sarf malzemesi değildir. Silah, envantere girdikten sonra çı- kıncaya kadar uzun süre kullanı- lan bir malzemedir. Soruşturma kapsamında tabanca, tüfek ve av tüfeği 45 adet şu anda bulunan si- lah var. Soruşturma kapsamında bugüne kadar bulunan 45 adet si- lahın hiçbirisi TSK’deki envante- re dahil değildir, ait değildir. Bu bi- zim için çok önemli. Bunu özellikle net olarak açıklıyoruz ve bunun doğru anlaşılmasını özellikle is- tirham ediyorum. Kime aittir? Ayrı bir konu. TSK’ye ait değil. Bazıları, ki bir subayımızın üze- rinde bulunan silahlar, kendi şah- si silahları, yani kayıtlı silahlar.” Bulunan silahlarõn nerelerden gel- diği sorusunun da gündeme gelebi- leceğini vurgulayan Başbuğ, “Ne- reden gelmiştir, nereden satın alın- mıştır, yargı sonucunda çıkacak ama bizim konumuz değil. Bizim için önemli olan; bu silahların TSK’nin malı olup olmadığı, be- nim envanterimde olup olmadığı. Çünkü bunun bir noktada kendi envanterinizde, ken- di malınız olması demek, TSK’den çalınma anlamına gelir” diye konuştu. Bulunan mühimmatlarla il- gili açõklamalarda bulunan Başbuğ, “Mühimmat ne de- mektir? Önce onu anlama- mız lazım. Mühimmat, bir kere kullanılır, ikinci kul- lanma olanağınız yok” dedi. Başbuğ, her mühimmatõn üze- rinde kafile numarasõ bulun- duğunu belirterek “Belki işin en zor noktalarından bir tanesi bu. Her mühimmatın, silahlarda olduğu gibi özel numarası yok, kafile nu- marası var. Kafile numara- sı demek, örnek; Silahlı Kuvvetler diyor ki ‘6 bin tane bana lav üret Ma- kina Kimya Endüstrisi.’ 6 bin tane üretiyor ve ürettiği 6 bin lava ay- nı numarayı vuruyor. Bu önemli. Niçin önemli? Çünkü bulunan mühimmatın nereden çıktığını bu- labilmemiz bizim için hayati öne- me haiz. Mevcut sistemde kafile numarası sistemi olduğu için şu an bazı zorluklarımız var. Elbette bunlarla ilgili tedbir aldık” dedi. Mühimmatõn yalnõzca TSK’ye değil Emniyet Genel Müdürlü- ğü’ne de gittiğini belirten Başbuğ, şunlarõ söyledi: “Bir taarruz el bombasından 6 bin 380 tane üre- tilmiş. Hepsinde aynı numara var. Yine bir lav üretilmiş, 4 bin 500 tane. Rakamsal olarak on bin- lere yaklaşıyor. Önemli olan diğer bir husus, MKE tarafından üreti- len mühimmatın hepsi TSK’nin en- vanterine girmiyor. Bazıları Emni- yet Genel Müdürlüğü’nün ihtiyaçla- rını karşılamak için onlara da devre- diliyor. El bombası, lav, hafif silah mühimmatı, tahrip kalıpları, tüfek bombası, aydınlatma fişeği, bubi tu- zakları... Sadece TSK’nin envanterine giren mühimmat değil. Burada sakın yanlış bir yorum yapılmasın, ben bu- lunan malzeme şuradandır, buradan- dın imasını yapmak istemiyorum. Sa- dece, mühimmat ile ilgili konunun karmaşıklığını belirlemek istiyorum. 1988 yılında 3 bin 300 tane savunma el bombası üretilmiş. 3 bin tanesi Em- niyet Genel Müdürlüğü’ne verilmiş, 300’ü de TSK’nin envanterine girmiş ve bu el bombalarından bir kısmı da bu bulunan mühimmatın içinde.” Kazõlarõn yapõldõğõ Poyrazköy’deki araziye ilişkin açõklamalar yapan Başbuğ, bölgenin Milli Sa- vunma Bakanlõğõ’na ait olmadõğõnõ söyledi. Arazinin bir vakfa ait, statüsünün ikinci dere- cede kara askeri yasak bölge olduğunu belirten Başbuğ, “Bu bölgelere sadece yabancılar gi- remez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her- kes girer. Hatta vatandaşlar izin alırlarsa burada bina yapar, oturur, faaliyet de ya- par. Oraya herkes girebilir. Buna, Bakanlar Kurulu kararı ile kısıtlama konulabiliyor. Ama burayla ilgili Bakanlar Kurulu’nun herhangi bir kısıtlama kararı yok” dedi. Boş lav neden gömüldü? Kullanõlmõş lav silahõnõn an- cak eğitim için birliklerde kulla- nõlabileceğini, onun dõşõnda bir işe yaramayacağõnõ belirten Baş- buğ, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Buna bir roket koyarak bunu ikinci defa kullanma olanağı- nız yok. Etkili mi? Etkili. Bu mühimmatı 200 metre mesafe- de kullanırsanız yaklaşık 30 santim zırhı deler. Şimdi yeri gelmişken bir şeyi sizlerle pay- laşmak isterim. Boş lavı ne ya- parsınız? Ya eğitimde kullarsı- nız veya atılır imha edilir, ya- kılır genellikle. Beykoz Pay- rozköy’de yapılan kazıların bir tanesinde beş tane boş lav paketlenmiş olarak kazıda bu- lundu, gömülmüş. Şimdi yani bu boş lavın kullanılma olana- ğı yok, kullanamazsınız. Ben de bu soruyu soruyorum: Aca- ba bunu yapanlar, gömenler kim? Bu beş tane boş lavı niye gömdüler? Ben bunu anla- makta zorluk çekiyorum. Ben soruyorum ama kesinlikle her- hangi bir şeyim yok, ben sade- ce merak için soruyorum.” Konuşması sırasında medya men- suplarına kullanılmış bir bir lav gösteren Başbuğ, mühimmatla ilgili sorunların ortaya çıktığını, sistemi daha sağlıklı kontrol edilebilir hale sokmanın görevleri olduğunu anlattı. Başbuğ, “Çünkü en çok zarar gören biziz. Neticede, bir şey olduğu zaman hemen ilişki kurulmaya çalışıyor” dedi. Bu konuda bazı faaliyetlere başladıklarını belirten Başbuğ, “Mutlaka her el bombası ve her lava özel stok numarası vermemiz lazım. Ama vereceğimiz bu numaranın si- linmemesi lazım. Silindiği zaman da mutlaka o numarayı görmemiz la- zım. Yeni üretilenlerden başlamak üzere el bombalarına ve lavlara özel stok numarası verilmesi işlemi başla- dı. Görülmeyen, bulanamayan yerle- re yapılmaya başlandı. Bulsalar dahi silme olanağı olmayacak” dedi. ‘Gömülü silahımız yok’ Bulunan mühimmatın Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ait olduğu yönünde iddialar ol- duğunu belirten Başbuğ, “1986 yılına kadar TSK’nin özellikle Özel Kuvvetler Ko- mutanlığımıza ait Türkiye sathında gömülü silah ve mü- himmatı vardır. 1986 yılında alınan karar çerçevesinde si- lah ve mühimmatın tümünün toplatılarak depolara alınma- sı emri verildi ve bu işlem 1998 yılında tamamlandı. TSK’nin ülke sathında hiçbir yerde gömülü silah ve mü- himmatı yoktur” dedi. Başbuğ, bulunan silah ve mü- himmat konusu olduğu anda, is- mi geçenlerle ilgili derhal askeri yargõ sistemini çalõştõrdõklarõnõ bildirdi. Askeri savcõlarõn hemen olayla ilgili soruşturmasõnõ açtõ- ğõnõ belirten Başbuğ, “Şu ana kadar askeri soruşturma açıl- mayan hiçbir konu yoktur. Poyrazköy’de bulunan malze- melere ilişkin Kuzey Deniz Sa- ha Komutanlığı Savcılığı so- ruşturmayı açmıştır” dedi. Poyrazköy’deki mühimmatla kimlerin ne amaçladõğõ sorusu- nun muhatabõnõn kendisi değil yargõ olduğunu belirten Başbuğ, yargõnõn konularõ olabildiğince kõsa sürede sonuçlandõracağõna inandõğõnõ belirtti. ‘Bulunan mühimmatla ilgili net dökümler yok’ “Poyrazköy’deki kazılarda bulunan el bombalarının kafi- le numaralarını taşıyan benze- ri mühimmat Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verilmiş olabi- lir mi” şeklindeki soru üzerine de Başbuğ, Poyrazköy ile ilgili olarak ilk raporlarõn geldiğini, tam incelemediğini söyledi. Başbuğ, “Bulunan mühimmat- la ilgili net dökümler yok. Cinsler belli ama kim, nerede- dir, hangileridir bilinmiyor. Bildiğim bir şey var: Dolu bu- lunan 29 veya 25 tane lav var. Bu lavlardan kafile numarası, stok numarası olanlardan biri SAT komutanlığının envante- rinde yok” diye konuştu. Mühimmata soruşturma Numaralandõrma yapõlmaya başlandõ Fotoğraf: AA ‘Ergenekon’ ismine tepki Davanõn özel bir isimle anõlmasõnõn yanlõş olduğunu belirterek bu konudaki mahkeme kararõna dikkat çeken Orgeneral Başbuğ, ‘Buna hepimizin saygõ göstermesi lazõm’ dedi Başbuğ, TSK’nin “Ergenekon” davasõna “genel bakışının nasıl ol- duğunu” sorulmasõ üzerine davanõn özel isimle anõlmasõnõn yanlõş oldu- ğunu ve mahkemenin “davanın özel isimle anılmaması yönünde kara- rı” bulunduğunu anõmsattõ. Başbuğ, “Hukuk devleti miyiz? Saygı gös- tereceğiz. İşimize geldiği zaman ‘evet’, işimize gelmediği zaman ‘hayõr’. Bu noktanın altını çizmek isterim. Özel isimle bir davanın anılması doğru değil. Mahkeme kararı da olduğuna göre, hepimi- zin saygı göstermesi lazım” dedi. “TSK olarak yargıya ve hukuk sürecine dikkatli olmaya, dikkat- li hareket etmeye azami şekilde dikkat ediyoruz” diyen Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hukuka, hukuk sistemimize, yargıya sonu- na kadar güvenmek zorundayız. Başka alternatifi yok. Bu herkes için geçerli. Bazı konularla ilgili bu konulardaki düşüncelerimizi pay- laşmak isterim. Sizlerle paylaşa- cağım düşünceler tamamen bu süreçte Silahlı Kuvvetler’i kurum olarak ilgilendiren konular. Bazı konular da emekli ve muvazzaf personelimizi kişisel bazda ilgi- lendiriyor. Söyleyeceklerim yeni bir şey değil. Bizce ‘mahkemeler ke- sin karar verinceye kadar herkes suçsuzdur”. Bu uluslararası bir hukuk kuralıdır. Bunu da ilk de- fa biz gündeme getirdik. Bu yü- rütülen soruşturma kapsamında, masumiyet karinesine tam uyulu- yor mu? Cevap vermeyeceğim. Yargı süreci devam ediyor, bekle- yeceğiz, sabredeceğiz. Baştan iti- baren kişileri suçlu ilan etmeye kimsenin hakkı yok. Yarın o kişi- ler, temenni ederiz beraat ederlerse bu kişilere verilen kişisel zararla- rı kim kapatacak. Burada med- yaya çok önemli görev düştüğü or- tada. Medya olarak siz de kendi- nizi lütfen sorgulayın.” Başbuğ, “soruşturmanın gizlili- ği” ilkesinin Türkiye’de gerçekten var olup olmadõğõnõn diğer bir tar- tõşma konusu olduğunu, soruşturma ve yargõlama yapõlõrken kurumlarõn saygõnlõğõna ve güvenliğine de zarar verilmemesi gerektiğini söyledi. Poyrazköy’de bulunan mühimmat ve silahlarõn bir televizyon kanalõnda 50 dakika verildiğini, 6-7 dakikalõk ay- nõ görüntü bandõnõn 10 sefer göste- rildiğini belirten Başbuğ, “Haberle bir SAT ilişkisi ve bir kişiyle iliş- ki kuruluyor. Bu bir haber mi- dir?.. Haberdir, kamuoyuna ve- rilmelidir. Ama bunun 50 dakika, defalarca verilmesinin amacı ne- dir? 50 dakika bu kazıların gös- terilmesi, acaba gerçekten bir ha- bercilik midir? Yoksa kamuoyu- na korku, karamsarlık vermek midir? Medyamızın haber ver- mekle bir taraftan kamuoyuna karamsarlık veriyor muyuz? Sor- gulanmalı” diye konuştu. Kazı yapılan arazi 2. derece askeri bölge Bir yerde mühimmat bulunduğu zaman kuvvet ko- mutanlõklarõndan nokta denetleyicisi gönderdik- lerini, her olaydan sonra birliklerden resmi ra- por aldõklarõnõ belirten Başbuğ, şu yorumu yap- tõ: “Kayıtlarımıza göre mühimmat eksiğimiz gözükmüyor. Bu mühimmat o zaman nere- den geldi? Kaynaklardan birisi gerçekten Irak. Her açıdan bize problem olan bir yer. 4-5 sene evvelki Irak’a gittiğinizde sokakta neredeyse Doçka uçaksavarı parayı verip çantaya koyup getirirdiniz. Diğer kaynak, iç güvenlik harekâtında kontrol zorluklarımız var. Bunları da gizleyemem. Operasyona çı- kan bir birliğin operasyondan sonra üzerin- deki mühimmatı tam kontrol etmemiz güç. Birliklerde yapıyoruz, atışlardan sonra ko- vanlar sayılıyor. Bu, operasyonda olmaz.” Kayıtlarımızda eksik görünmüyor ‘Silahlar TSK’ye ait değil’ ‘EMNİYETE DE MÜHİMMAT GİDİYOR’ DEMOKRASİYE İNANMAYAN BARINAMAZ Eski Deniz Kuvvetleri Komutanõ emekli Or- amiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerle ilgili Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn bir inceleme yapõp yapmadõğõna ilişkin sorular üzerine Başbuğ şunlarõ söyledi: “TSK olarak demokrasiye bağlıyız ve saygılı- yız. TSK’nin bünyesinde mev- cut demokratik rejime aykırı faaliyette bulunan kimse bulu- namaz, barınamaz. Dolayısıyla bu konulara ilişkin TSK’nin kendi bünyesinde böyle bir so- run yoktur. Ve bu soruna yöne- lik herhangi bir araştırma ince- leme ihtiyacı da yoktur.” Döne- min Genelkurmay Başkanõ emek- li Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a da Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerle ilgili soru sorulduğunu belirten Başbuğ, Büyü- kanõt’õn bu soruya “Genelkurmay Başkanlı- ğı’nın elinde bu konuyla ilgili hiçbir belge yoktur” yanõtõnõ verdiğini anõmsattõ. Başbuğ, “Ben de aynı cümleyi tekrarlıyorum” dedi. ÖZKÖK’E HUKUKİ DANIŞMANLIK YAPTIK Başbuğ, emekli generallerin de TSK’nin bir mensubu olduğu anõmsatõlarak “Sayın Özkök’ün de ifadesi alındı. Bunun sizde bil- gisi var mıydı” sorusu üzerine şunlarõ söyledi: “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emekli Orgeneral Hilmi Öz- kök’ün tanık olarak ifadesine başvurma ihtiyacını duyduğu anlaşılıyor. Bu, başsavcılığın bu konuyla ilgili soruşturmaya devam etme niyetinde olduğu- nu gösteriyor. Başsavcılık bu soruşturma neticesinde hangi sonuca gelir, bunu şu anda ne yorumlayabilirim ne tahmin edebilirim. Ancak bu, ifade alınmasıyla, bu soruşturma sü- recinin devam edeceği anlamına geliyor. Sa- yın komutanımız, benim de komutanımdır, bu konuyla ilgili kendisi de ifade ettiler, biz- den hukuki boyutuyla adli müşavirliğimiz- den bilgi talep ettiler. Hukuk bazında da- nışmanlık görevimizi yerine getirdik.” Silah fışkırıyor demek yanlış Genelkurmay Başkanõ İlker Başbuğ Kanal D Haber Koordinatörü Mehmet Ali Bi- rand’õn sorusunu sorarken “topraktan silah fışkırıyor” ifadesini kullanmasõ üzerine bu ifadeyi kullanmanõn doğru olmadõğõnõ söyledi. Başbuğ, bunun ka- muoyuna yanlõş bir mesaj verebileceğini ve güzel bir tabir olmadõğõnõ vurguladõ. “Elbette bir yargı süreci var. Kamuoyu yargı sürecine güvenmeli, kamuoyu yargı süreciyle ilgili bilgilenmeli, hiç itirazımız yok” diyen Başbuğ, ancak ka- muoyunun korku ve karamsarlõğa sevk edilmemesi gerektiğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle