16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada dirmeyi kabullenemeyen yaklaşımlardan” söz ediyor. İki toplum arasındaki müzakere sürecini “aynen devam et- tirmesini isterken, sahibinin sesi MA Talat’ın elini zayıflatacak bir adım atarsa yeni iktidarın hiçbir zaman yanında olmaya- cağını” söyleyerek ulusal iradenin işbaşına getirdiği Ulusal Bir- lik Partisi’ni tehdit ediyor. Yaşam boyu tezatlar, iniş çıkışlar içinde... Her genel seçimden önce ve sonra ulusal irade bana ül- keyi dilediğin gibi, her istediğini yaparak yönetme yetkisi ver- di diyen RTE; KKTC’ye gelince ulusal iradeyi unutuyor. Bir müstemleke valisi gibi dayatmalarda bulunuyor. Kıbrıs sorununun çözümünü Ankara’daki hükümet gibi dü- şünmediğini söyleyen UBP Başkanı Eroğlu’na; hayır, çözüm arayışında ancak benim saptadığım ilke ve kurallar içinde ulu- sal iradeyi temsil edebilirsin demeye gelen açıklamalar yapıyor. RTE ancak Kuzey Kıbrıs’a horozlanabiliyor. Dışarıdaki “babalar”dan gelen dayatmalara, hayır ben ulusal iradeyi temsil ediyorum diye karşı çıkamıyor, direne- miyor. Bu kanıya bir örnek, gazetecilerin diline düştü. Beyzadem; Peygambere hakaret eden karikatüre karşı çık- madığı, ayrımcı Kürtlerin sözcüsü Roj TV’nin kapatılmasına önayak olmadığı için Danimarka Başbakanı Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği’ne karşı çıktı. Sonra?.. Kimi vaatler karşılığı, örneğin karikatür nedeniy- le İslam âleminden özür dilemesi… NATO genel sekreter yar- dımcılarından birine, üstelik genel sekretere vekâlet etmek yet- kisiyle donanacak bir Türk’ün getirilmesi gibi koşullarla, Ras- mussen’e evet, dedi. Sonra?.. Rasmussen özür dilemedi. Fransa, Almanya, İn- giltere gibi ülkeler; yeni bir genel sek-retere gerek olmadığı, olsa bile bu konuyu gerçekleştirecek paranın sağlanamaya- cağını öne sürdüler. Bu vaat de yattı! Buna halk dilinde iyot gibi açıkta kalmak denilir. İçerideki gerçekçi eleştirileri sindiremeyen, ne var ki Avrupa ülkelerinin oyununa gelen, aldatılan, kandırılan RTE; vaatle- rin güvencesi ABD ile AB’nin söz sahibi ülkeleri karşısında sus- pus! Darbe söylentisinin arkasına sığınıyor. Birçok kişinin şu te- lefon konuşmasında adı geçti, bu toplantıda bulundu diye içe- riye alınmasına, muhalefet edenin sesinin kısılmasına dur- madan destek veriyor. Baykal’ın dediği gibi, kim darbe yapıyor, yapmaya girişi- yor, çık ortaya soruşturmasını yap, iddia veya söylentileri ka- nıtla, belgele! Hayır! Hayır! Örneğin basın dünyasında bir çınar gibi, her şeye karşı dimdik ayakta duran İlhan Selçuk’un Bursa Üni- versitesi’nde Atatürkçü düşünce... devrimleri ve aydınlanma... laiklik… üniter devletin erdemi üzerindeki konuşmasını al ve bu konuşma nedeniyle Selçuk’u iddianamede “şüpheli” di- ye tanımla!.. Bütün suçu gazeteci olmak, olayları kaynağında izlemek ve öğrenmek, haber ve kitap yazmaktan başka yaşamsal tutkusu olmayan olaylara tanık Mustafa Balbay’ı iddianamede sa- nık iskemlesine oturt! Olacak şey mi bunlar? Olmayacak olaylar, izlenmesi acı ve- ren gelişmeler ama: Ergenekon savcısı Bay RTE; kendi dışındakilerin gözlerini kör, kulaklarını sağır sanıyor. AKP grubunda hâlâ “Bırakın yargı, hukuk işlesin” diyebilir. Oysa yargının, hukukun yakasından düşmesi gereken önce kendisi ve kuzuların sessizliği içindeki AKP kadroları… Kim yutar, inanır senin “yargıya biz sadece yardımcı oluruz” sözüne? Bu masalları bırak bir yana; havadaki kargaları da güldür- me! Ulusal Egemenliğin Bayramı ke içinde kullanõmõ ulusal egemenliktir. Ülke dõşõnda ise egemenlik tam bağõm- sõzlõktõr ya da istiklal olarak ifade edilir. Yani başka hiç- bir güçlü devletin boyundu- ruğu altõna girmemek. Nite- kim ancak bunlar gerçek- leştirildikten sonradõr ki çağ- daşlaşma hedefine yönelin- mesi gerekir. 16 Ocak 1923’te Mustafa Kemal bu- nu şöyle dile getirecektir: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tüm program- larının dayanağı şu iki te- mel ilkedir: Tam bağım- sızlık, kayıtsız şartsız ulu- sal egemenlik. Birinci ilke- nin açıklanması ulusal ant (Misak-ı Milli) idi. İkinci ve yaşamamız için gerekli olan ilkenin belirgin biçimi ise anayasa Teşkilatı Esasiye Kanunu’dur.” Türkiye Bü- yük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü en yaşlõ üye Sinop Milletvekili Şeref Bey’in başkanlõğõnda saat 13.45’te İttihat ve Terakki Kulübü binasõnda açõlmõştõr. 23 Nisan 1920’de açõlan Türkiye Büyük Millet Mec- lisi, birtakõm niteliklere ve özelliklere sahiptir. Her şey- den önce amacõ anayasa ha- zõrlamak olan bir kurucu meclistir. Aynõ zamanda ola- ğanüstü yetkilerle donatõl- mõş olup, yasama ve yürütme görevlerini de üzerine ala- caktõr. İşte ilk Meclis’in yet- kileri oldukça geniş olup, kuvvetler birliği ilkesini be- nimsemiştir. Yasama, yürüt- me, gerektiğinde yargõ yetkisi de Meclis’tedir. Nitekim Meclis’in açõlõşõ ile yeni devletin artõk ulusal egemenlik ilkesini devletin temel söylemi haline getir- miş olduğunu görüyoruz. Kurucu meclis tarafõndan hazõrlanan yeni devletin ilk anayasasõ olan 1921 Ana- yasasõ’nõn birinci madde- sinde de bu düşünce yer alõr: “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.” Mustafa Kemal’in eseri olan bu yeni devletin ve onun meclisinin temel nitelikleri ve önemi, son derecede anlam- lõ bir günde, yani 1 Kasõm 1922’de, saltanatõn kaldõrõl- dõğõ gün Mustafa Kemal ta- rafõndan şu sözlerde dile ge- lecektir: “Millet geleceğini doğrudan doğruya eline al- dı ve ulusal egemenlik ve hükümdarlığını bir kişiye değil, vatandaşlarından se- çilmiş vekillerinden oluşan Büyük Meclis’te temsil et- tirdi. İşte o Meclis, yüce Meclis’imizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu egemenlik durağının hükümetine Türkiye Bü- yük Millet Meclisi Hükü- meti derler. Bundan başka bir hükümdarlık makamı, durağı, bundan başka bir hükümet kurulu yoktur ve olamaz.” Dr. Handan DİKER Yeditepe Üniv. Öğr. Gör. Baştarafı 2. Sayfada kışımızdaki titizlik, rejimin güvencelerinden sayılma- lıdır. 23 Nisan’ın 89’uncu yıl- dönümünde görülen man- zara nedir? Bir parti (AKP) Meclis’te büyük çoğunluğu oluştur- maktadır. Ancak iki muhalefet par- tisinin (CHP - MHP) son yerel seçimdeki oy toplamı, iktidar partisinin oyunu aş- mıştır. Bu manzaraya şu iki önemli gerçeği de eklemek gerekir: Türkiye, Cumhuriyet ta- rihinde eşi görülmemiş si- yasal ve ekonomik buna- lımların ağırlığı altında çır- pınıyor. Vatandaş bu ağır buna- lımlardan nasıl çıkılacağını kara kara düşünmektedir. Ne var ki Meclis’te en büyük grubu bulunan AKP’nin de tamamen tek adam nüfuzu altına girdiği ve işlevini yerine getirmek- te eksik kaldığı görülüyor. Bu durumda da Meclis iş- levini yeterince yerine geti- remiyor; ülkenin yazgısın- daki sorumluluğunu üst- lenmekte yetersizleşiyor. Çıkış yolu nerededir? Sorumlu ‘Meclis’i, devlet yaşamında ağırlığıyla oran- tılı bir işleve kavuşturmak gerekiyor. Çözüm erken seçimde- dir. Sandıktaki oy oranıyla Meclis’teki oy oranı ara- sındaki orantısızlık gide- rildiği zaman, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi, ülke- nin ve devletin tepesine kâ- bus gibi çökmüş bunalım- ların üstesinden gelmek için gerekli çıkış yollarını bula- bilecektir. 23 Nisan 2009... C Baştarafı 1. Sayfada TÜREY KÖSE ANKARA - CHP Grup Başkan- vekili Kemal Kılıçdaroğlu, “Deniz Feneri’nde delillerin karartılma- sı için zemin hazırlandığına” dik- kat çekerken “Almanya’da başlayıp Türkiye’ye uzanan bir yolsuzluk olayının AKP iktidarınca sessizlik içinde götürülmek istenmesi ve zaman içinde dosyanın kapatılmak istendiğine yönelik önseziler orta- ya çıkmıştır. Türkiye ayağından bir şey çıkmazsa, sorumlusu hü- kümet ve bu soruşturmayı yapan cumhuriyet savcılarıdır” dedi. De- niz Feneri olayõnõ “unutturmaya- caklarını” vurgulayan Kõlõçdaroğlu, SPK’nin Kanal 7 ile ilgili raporunun Ankara Cumhuriyet Savcõlõğõ’na gönderilmesi gerektiğini söyledi. Deniz Feneri olayõnõn çok önem- li olduğunun altõnõ çizen Kõlõçda- roğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Bi- rinci olarak bu konunun önemi, bu süreçte AKP’nin ve bazı kurmay- larının yer almasıdır. İkinci olarak Almanya’da başlayıp Türkiye’ye uzanan yolsuzluk olayının AKP ik- tidarınca sessizlik içinde götürül- mek istenmesi ve zaman içinde dosyanın kapatılmasının istendi- ğine yönelik önsezilerin ortaya çıkmasıdır. Üçüncü konu, Al- manya’da tutuklamalar olurken Adalet Bakanı’nın Alman ma- kamları nezdinde, niçin tutuklama oluyor, diye sorgulama içine girmiş olmasıdır. Bu da, bunların iç içe- liğini gösteriyor. Dava dosyasının Almanya’dan gelmesinin bu kadar gecikmesi dikkat çekici. Sürenin bu kadar uzaması Türkiye aya- ğındaki delillerin karartılması ve yok edilmesine ortam hazırlar. Türkiye ayağından bir şey çık- mazsa, sorumlusu hükümet ve bu soruşturmayı yapan cumhuriyet savcılarıdır.” Kanal 7 dosyası hasıraltı Kõlõçdaroğlu Kanal 7 hakkõnda SPK uzmanlarõ tarafõndan hazõrlanan ve cumhuriyet başsavcõlõğõna suç duyurusu bulunulmasõ sonucuna va- rõlan rapora da dikkat çekerken söz- lerini şöyle sürdürdü: “AKP; Deniz Feneri, Kanal 7 bağlantılarının üzerinde durulmalı. Kanal 7 ile il- gili şemalar vardır. O soruşturma dosyalarının, şemaların sorgulan- ması gerekir. Bu dosya, Tayyip Er- doğan’ın belediye başkanlığı dö- neminde kendi medyalarını ya- ratmak için gösterdikleri çabayı anlatıyor. Deniz Feneri ile birleş- tirilmeli. SPK’de 3 uzmanın yap- tığı soruşturma var Kanal 7 ile il- gili. Bu soruşturma raporu SPK tarafından hasıraltı edildi. Bu dos- ya savcılık tarafından istenmelidir. Kanal 7’nin yurtdışı hesaplarının kayıtlarda görünmediği yazılıyor. Verilen yanıtlarda, alay edercesi- ne, Almanya’da hesabımız oldu- ğundan haberimiz yoktu, SPK ya- zısı ile haberdar olduk, deniyor. Bu dosya SPK tarafından Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönde- rilmiyor. Bu dosya savcılığa gön- derilmeli. Bu dosya ile Kanal 7, Al- manya ve Deniz Feneri ilişkileri çok net ortaya çıkmış olacak.” Kõlõçdaroğlu, Deniz Feneri dava- sõ ile ilgili yayõn yasağõnõ da eleştir- di. Kõlõçdaroğlu, “Almanya’da gö- rülen davanın Türkiye ayağı için yayın yasağı getirilmesi söz konu- su olabilir mi? Almanya’da yayın yasağı var mıydı? Türkiye’de ya- sak delillerin karartılması için ze- min hazırlanması demektir” dedi. Deniz Feneri’ni unutturmayõz Kõlõçdaroğlu, dosyanõn sessizce kapatõlmak istendiğini vurgulayarak ‘Yolsuzluğun Türkiye ayağõndan bir şey çõkmazsa sorumlusu hükümet ve Cumhuriyet savcõlarõdõr’ dedi Kanada’ya Ermeni tepkisi BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Türkiye ile Kanada arasõndaki sözde soykõrõm krizi ye- niden alevlendi. 24 Nisan öncesin- de Kanada parlamentosunun “Er- meni soykırımını ve toplu katli- amları” tanõmasõnõn yõldönümü nedeniyle düzenlenen kutlamaya Kanada hükümeti temsilcilerinin de katõlmasõ ve Başbakan Stephan Harper’õn Kanada Ermenileri Kon- gresi’nin internet sitesine yaptõğõ sözde soykõrõm açõklamasõ Anka- ra’nõn ciddi tepkisine neden oldu. Dõşişleri Bakanlõğõ, Ottowa Bü- yükelçisi Rafet Akgünay’õ “da- nışmalar” için Ankara’ya çağõrdõ. Bir süreden bu yana sõkõntõlõ sü- reçten geçen Türkiye-Kanada iliş- kilerini ciddi anlamda sõkõntõya so- kan ve Büyükelçi Akgünay’õn An- kara’ya çağõrõlmasõna neden olan sü- reç şöyle gelişti: Edinilen bilgilere göre Kanada hükümeti kõsa bir süre önce parla- mentonun 2002 ve 2004 yõllarõnda iki kez ayrõ ayrõ sözde Ermeni soy- kõrõmõnõ kabul etmesinin yõldönümü için düzenlenen kutlamalara katõl- ma kararõ aldõ. Bu kararõn ardõndan, Kanada Ermenileri Kongresi’nin (CCA) internet sitesinde Başba- kan Harper’õn, “1915 yılında Os- manlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde Ermenilerin katlandı- ğı korkunç acı ve korkunç kay- bın” tanõnmasõna ilişkin çağrõsõ yayõmlandõ. Bunu iki gelişme üze- rine Dõşişleri Bakanlõğõ, “danış- malarda bulunmak üzere geçici olarak” Büyükelçi Akgünay’õ An- kara’ya çağõrdõ. Akgünay da geçen hafta sonu Türkiye’ye geldi. Gü- nay’õn Ankara’ya gelmesinden son- ra önceki gün yapõlan Kanada Par- lamentosu’nun sözde Ermeni soy- kõrõmõ tasarõlarõnõ 2004 yõlõnda ka- bul etmesine ilişkin kutlamalara hükümet temsilcileri ve muhalefet lideri Michael Ignatieff de katõldõ. Ancak, Türkiye’nin tepkisinden sonra, Başbakan Harper’õn CCA’nõn internet sitesindeki açõk- lamasõ çekildi. Onun yerine önce- ki gün biraz değiştirilmiş yeni bir açõklama konuldu. 2002 ve 2004 yõllarõnda Kanada Parlamentosu’nun her iki kanadõ da ayrõ ayrõ sözde Ermeni soykõrõmõ- nõ tanõyan kararlar almõştõ. Bundan önceki hükümet, parla- mentonun kararlarõnõn kendilerini bağlamadõğõnõ açõklamõştõ. Ancak, Harper başbakan olduktan sonra 2006 yõlõnda, parlamentonun aldõ- ğõ kararlarõ desteklediğini açõklamõş, dönemin Ottowa Büyükelçisi Ay- demir Erman yine danõşmalar için geçici olarak Ankara’ya çağõrõl- mõştõ. Geçen yõllarda da Harper, söz- de Ermeni soykõrõmõ konusunda tonu düşük açõklamalar yapmayõ ter- cih etmişti. Ancak, Harper’õn son yaptõğõ açõklamada Türkiye’nin tepkisine neden olabilecek düzeyde ifadeler yer aldõ. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre 24 Nisan’da Kanadalõ Ermeniler sözde soykõrõm için bir yürüyüş düzenleyecekler, 28 Nisan’da da yine CCA’nõn bir kon- feransõ olacak. Ankara’nõn bundan sonraki yaklaşõmõna ilişkin olarak Kanada hükümetinin her iki etkin- liğe yönelik tutumu önemli ölçüde belirleyici olacak. Hükümet ‘katliamõn yõldönümü’ toplantõsõna katõlõnca Ankara büyükelçiyi çağõrdõ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Dõşişleri Bakanõ Hil- lary Clinton, Türkiye ile Ermenistan arasõndaki ilişkilerin normalleşmesinin ve sõnõrlarõn açõlma- sõnõn “ortak trajik tarihle” yüzleşme için daha olumlu bir ortam yaratacağõnõ söyledi. ABD Kongresi’nin alt kanadõ Temsilciler Mec- lisi Dõşilişkiler Komitesi’nde konuşma yapan Clinton, Türkiye ve Ermenistan liderlerinin ikili iliş- kilere ve “acılı geçmişlerine” yönelik uzlaşõ ça- balarõnõ cesaret verici bulduğunu söyledi. İki ül- kenin de uzlaşõ çabalarõ konusunda ABD’nin des- teğini istediklerini ve bu desteğin ABD tarafõndan verildiğini ifade eden Clinton, “Türkiye ve Er- menistan’ın ilişkileri normalleştirme ve sınır- ların açılmasına yönelik adımlarının ortak tra- jik tarihle yüzleşme konusunda daha olumlu bir ortam yaratacağına inanıyorum” dedi. Azerbaycan hükümetine Dağlõk Karabağ an- laşmazlõğõnõn çözümüne yönelik kendi çabalarõnõ hõzlandõracaklarõ yönünde güvence verdiklerini de söyleyen Clinton, Minsk sürecine bağlõlõklarõnõ ifa- de etti. Clinton bu soruna yönelik çözümün gele- cek aylarda gerçekleşeceğini umduğunu da söyledi. ‘Kıbrıs’ta çözüm dayatmıyoruz’ Kõbrõs’a ilişkin sorularõnõ yanõtlayan Clinton, ABD’nin Kõbrõs’ta iki toplumlu, iki bölgeli çözü- mü desteklediklerini söyledi. Clinton ayrõca Kõb- rõs’taki asker varlõğõ ve güvenlik konularõ da da- hil olmak üzere taraflarõn çözüme yönelik çabalarõnõ desteklediklerini ifade etti. Kõbrõs’ta taraflarõn kendi aralarõnda ulaşacağõ bir çözüme destek ko- nusunda tutum aldõklarõnõ söyleyen Clinton, “Her- hangi bir şeyi dayatma niyetimiz yok” dedi. ‘Cesaretli adõmlar atõlõyor’ ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Ankara-Erivan ilişkilerini değerlendirdi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dõşişleri Bakanlõğõ, Tür- kiye ile Ermenistan arasõnda yapõlan görüşmelerle ilgili ola- rak “İki tarafta bu süreçte so- mut ilerleme ve karşılıklı an- layış sağlanmış ve ikili ilişki- lerinin her iki tarafı da tatmin edecek şekilde normalizasyo- nu için kapsamlı bir çerçeve üzerinde mutabık kalmıştır. Bu çerçevede, bir yol harita- sı belirlenmiştir” dedi. Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan dün yapõlan açõklamada “Türkiye ve Ermenistan, İsviçre’nin ara- buluçuğunda, ikili ilişkilerini normalleştirme; iyi komşu- luk ve karşılıklı sayfı çerçe- vesinde geliştirmek ve bu su- retle tüm bölgede barış, gü- venlik ve istikrara ileri gö- türmek amacıyla yoğun çaba göstermektedir. İki taraf, bu süreçte somut ilerleme ve kar- şılıklı anlayış sağlanmış ve ikili ilişkilerinin her iki tara- fı da tatmin edecek şekilde normalizasyonu için kapsam- lı bir çerçeve üzerinde muta- bık kalmışlardır. Bu çerçeve- de, bir yol haritası belirlen- miştir. Üzerinde mutabık ka- lınan bu zemin, devam eden süreçte için olumlu bir pers- pektif sağlamaktadır” denildi. Erivan’la yol haritası belirlendi DIŞİŞLERİ: Dış Haberler Servisi - İsra- il’de yayõmlanan Jerusalem Post, Tayyip Erdoğan’õ “dün- yanın en etkili İslamcısı” ola- rak tanõmlandõ. Yazar Daniel Pipes, “Aslan’ın İni: Tero- rizmin Sınırları” başlõklõ ma- kalesinde terörist gruplarõn ge- lişim içinde olduklarõnõ, özel- likle Cezayir, Mõsõr ve Suriye’de şiddeti bõrakõp siyasi sistemin içinde yer aldõklarõnõ dile getir- di. Pipes, “Humeyni ve Bin La- din İslamcılığın ilk halini tem- sil ediyorsa, Hizbullah ve Ha- mas da geçiş dönemini temsil ediyor. Dünyanın en etkili İs- lamcısı olan Türkiye Başba- kanı Tayyip Erdoğan da her- kese meşrulaşmanın avantaj- larını gösteriyor” dedi. ‘Erdoğan en etkili İslamcı’ JERUSALEM POST Türkiye İş Bankası’nın yürüttüğü ‘81 ilde 81 orman projesi’ çer- çevesinde Ankara’nın Elmadağ ilçesinde “İş Bankası Ormanı” fi- dan dikim şenliği başladı. Şenliğine Türkiye İş Bankası Müdürü Ersin Özince, TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma Müdürü Hanifi Avcı ve TEMA gönüllüleri ile yavru TEMA’lılar katıldı. Özince, projenin 10 yıl sürece- ğini, 2 milyon fidan dikeceklerini belirterek, fidanların dikileceği alanın başlangıçta 3 bin futbol sahası büyüklüğünde olacağını, bireysel ve kurumsal çabalarla bu alanın büyütülmesi gerektiğini söyledi. (AA) Ağaçlandırmaşenliği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle