Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
dirmeyi kabullenemeyen yaklaşımlardan” söz ediyor.
İki toplum arasındaki müzakere sürecini “aynen devam et-
tirmesini isterken, sahibinin sesi MA Talat’ın elini zayıflatacak
bir adım atarsa yeni iktidarın hiçbir zaman yanında olmaya-
cağını” söyleyerek ulusal iradenin işbaşına getirdiği Ulusal Bir-
lik Partisi’ni tehdit ediyor.
Yaşam boyu tezatlar, iniş çıkışlar içinde...
Her genel seçimden önce ve sonra ulusal irade bana ül-
keyi dilediğin gibi, her istediğini yaparak yönetme yetkisi ver-
di diyen RTE; KKTC’ye gelince ulusal iradeyi unutuyor. Bir
müstemleke valisi gibi dayatmalarda bulunuyor.
Kıbrıs sorununun çözümünü Ankara’daki hükümet gibi dü-
şünmediğini söyleyen UBP Başkanı Eroğlu’na; hayır, çözüm
arayışında ancak benim saptadığım ilke ve kurallar içinde ulu-
sal iradeyi temsil edebilirsin demeye gelen açıklamalar yapıyor.
RTE ancak Kuzey Kıbrıs’a horozlanabiliyor.
Dışarıdaki “babalar”dan gelen dayatmalara, hayır ben
ulusal iradeyi temsil ediyorum diye karşı çıkamıyor, direne-
miyor.
Bu kanıya bir örnek, gazetecilerin diline düştü.
Beyzadem; Peygambere hakaret eden karikatüre karşı çık-
madığı, ayrımcı Kürtlerin sözcüsü Roj TV’nin kapatılmasına
önayak olmadığı için Danimarka Başbakanı Rasmussen’in
NATO Genel Sekreterliği’ne karşı çıktı.
Sonra?.. Kimi vaatler karşılığı, örneğin karikatür nedeniy-
le İslam âleminden özür dilemesi… NATO genel sekreter yar-
dımcılarından birine, üstelik genel sekretere vekâlet etmek yet-
kisiyle donanacak bir Türk’ün getirilmesi gibi koşullarla, Ras-
mussen’e evet, dedi.
Sonra?.. Rasmussen özür dilemedi. Fransa, Almanya, İn-
giltere gibi ülkeler; yeni bir genel sek-retere gerek olmadığı,
olsa bile bu konuyu gerçekleştirecek paranın sağlanamaya-
cağını öne sürdüler. Bu vaat de yattı!
Buna halk dilinde iyot gibi açıkta kalmak denilir.
İçerideki gerçekçi eleştirileri sindiremeyen, ne var ki Avrupa
ülkelerinin oyununa gelen, aldatılan, kandırılan RTE; vaatle-
rin güvencesi ABD ile AB’nin söz sahibi ülkeleri karşısında sus-
pus!
Darbe söylentisinin arkasına sığınıyor. Birçok kişinin şu te-
lefon konuşmasında adı geçti, bu toplantıda bulundu diye içe-
riye alınmasına, muhalefet edenin sesinin kısılmasına dur-
madan destek veriyor.
Baykal’ın dediği gibi, kim darbe yapıyor, yapmaya girişi-
yor, çık ortaya soruşturmasını yap, iddia veya söylentileri ka-
nıtla, belgele!
Hayır! Hayır! Örneğin basın dünyasında bir çınar gibi, her
şeye karşı dimdik ayakta duran İlhan Selçuk’un Bursa Üni-
versitesi’nde Atatürkçü düşünce... devrimleri ve aydınlanma...
laiklik… üniter devletin erdemi üzerindeki konuşmasını al ve
bu konuşma nedeniyle Selçuk’u iddianamede “şüpheli” di-
ye tanımla!..
Bütün suçu gazeteci olmak, olayları kaynağında izlemek ve
öğrenmek, haber ve kitap yazmaktan başka yaşamsal tutkusu
olmayan olaylara tanık Mustafa Balbay’ı iddianamede sa-
nık iskemlesine oturt!
Olacak şey mi bunlar? Olmayacak olaylar, izlenmesi acı ve-
ren gelişmeler ama:
Ergenekon savcısı Bay RTE; kendi dışındakilerin gözlerini
kör, kulaklarını sağır sanıyor.
AKP grubunda hâlâ “Bırakın yargı, hukuk işlesin” diyebilir.
Oysa yargının, hukukun yakasından düşmesi gereken
önce kendisi ve kuzuların sessizliği içindeki AKP kadroları…
Kim yutar, inanır senin “yargıya biz sadece yardımcı oluruz”
sözüne?
Bu masalları bırak bir yana; havadaki kargaları da güldür-
me!
Ulusal Egemenliğin
Bayramı
ke içinde kullanõmõ ulusal
egemenliktir. Ülke dõşõnda
ise egemenlik tam bağõm-
sõzlõktõr ya da istiklal olarak
ifade edilir. Yani başka hiç-
bir güçlü devletin boyundu-
ruğu altõna girmemek. Nite-
kim ancak bunlar gerçek-
leştirildikten sonradõr ki çağ-
daşlaşma hedefine yönelin-
mesi gerekir. 16 Ocak
1923’te Mustafa Kemal bu-
nu şöyle dile getirecektir:
“Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin tüm program-
larının dayanağı şu iki te-
mel ilkedir: Tam bağım-
sızlık, kayıtsız şartsız ulu-
sal egemenlik. Birinci ilke-
nin açıklanması ulusal ant
(Misak-ı Milli) idi. İkinci ve
yaşamamız için gerekli olan
ilkenin belirgin biçimi ise
anayasa Teşkilatı Esasiye
Kanunu’dur.” Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi 23 Nisan
1920 Cuma günü en yaşlõ
üye Sinop Milletvekili Şeref
Bey’in başkanlõğõnda saat
13.45’te İttihat ve Terakki
Kulübü binasõnda açõlmõştõr.
23 Nisan 1920’de açõlan
Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi, birtakõm niteliklere ve
özelliklere sahiptir. Her şey-
den önce amacõ anayasa ha-
zõrlamak olan bir kurucu
meclistir. Aynõ zamanda ola-
ğanüstü yetkilerle donatõl-
mõş olup, yasama ve yürütme
görevlerini de üzerine ala-
caktõr. İşte ilk Meclis’in yet-
kileri oldukça geniş olup,
kuvvetler birliği ilkesini be-
nimsemiştir. Yasama, yürüt-
me, gerektiğinde yargõ yetkisi
de Meclis’tedir.
Nitekim Meclis’in açõlõşõ
ile yeni devletin artõk ulusal
egemenlik ilkesini devletin
temel söylemi haline getir-
miş olduğunu görüyoruz.
Kurucu meclis tarafõndan
hazõrlanan yeni devletin ilk
anayasasõ olan 1921 Ana-
yasasõ’nõn birinci madde-
sinde de bu düşünce yer
alõr: “Egemenlik kayıtsız ve
şartsız milletindir.”
Mustafa Kemal’in eseri
olan bu yeni devletin ve onun
meclisinin temel nitelikleri ve
önemi, son derecede anlam-
lõ bir günde, yani 1 Kasõm
1922’de, saltanatõn kaldõrõl-
dõğõ gün Mustafa Kemal ta-
rafõndan şu sözlerde dile ge-
lecektir: “Millet geleceğini
doğrudan doğruya eline al-
dı ve ulusal egemenlik ve
hükümdarlığını bir kişiye
değil, vatandaşlarından se-
çilmiş vekillerinden oluşan
Büyük Meclis’te temsil et-
tirdi. İşte o Meclis, yüce
Meclis’imizdir. Türkiye
Büyük Millet Meclisi’dir.
Bu egemenlik durağının
hükümetine Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi Hükü-
meti derler. Bundan başka
bir hükümdarlık makamı,
durağı, bundan başka bir
hükümet kurulu yoktur ve
olamaz.”
Dr. Handan DİKER Yeditepe Üniv. Öğr. Gör.
Baştarafı 2. Sayfada
kışımızdaki titizlik, rejimin
güvencelerinden sayılma-
lıdır.
23 Nisan’ın 89’uncu yıl-
dönümünde görülen man-
zara nedir?
Bir parti (AKP) Meclis’te
büyük çoğunluğu oluştur-
maktadır.
Ancak iki muhalefet par-
tisinin (CHP - MHP) son
yerel seçimdeki oy toplamı,
iktidar partisinin oyunu aş-
mıştır.
Bu manzaraya şu iki
önemli gerçeği de eklemek
gerekir:
Türkiye, Cumhuriyet ta-
rihinde eşi görülmemiş si-
yasal ve ekonomik buna-
lımların ağırlığı altında çır-
pınıyor.
Vatandaş bu ağır buna-
lımlardan nasıl çıkılacağını
kara kara düşünmektedir.
Ne var ki Meclis’te en
büyük grubu bulunan
AKP’nin de tamamen tek
adam nüfuzu altına girdiği
ve işlevini yerine getirmek-
te eksik kaldığı görülüyor.
Bu durumda da Meclis iş-
levini yeterince yerine geti-
remiyor; ülkenin yazgısın-
daki sorumluluğunu üst-
lenmekte yetersizleşiyor.
Çıkış yolu nerededir?
Sorumlu ‘Meclis’i, devlet
yaşamında ağırlığıyla oran-
tılı bir işleve kavuşturmak
gerekiyor.
Çözüm erken seçimde-
dir.
Sandıktaki oy oranıyla
Meclis’teki oy oranı ara-
sındaki orantısızlık gide-
rildiği zaman, Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi, ülke-
nin ve devletin tepesine kâ-
bus gibi çökmüş bunalım-
ların üstesinden gelmek için
gerekli çıkış yollarını bula-
bilecektir.
23 Nisan
2009...
C
Baştarafı 1. Sayfada
TÜREY KÖSE
ANKARA - CHP Grup Başkan-
vekili Kemal Kılıçdaroğlu, “Deniz
Feneri’nde delillerin karartılma-
sı için zemin hazırlandığına” dik-
kat çekerken “Almanya’da başlayıp
Türkiye’ye uzanan bir yolsuzluk
olayının AKP iktidarınca sessizlik
içinde götürülmek istenmesi ve
zaman içinde dosyanın kapatılmak
istendiğine yönelik önseziler orta-
ya çıkmıştır. Türkiye ayağından
bir şey çıkmazsa, sorumlusu hü-
kümet ve bu soruşturmayı yapan
cumhuriyet savcılarıdır” dedi. De-
niz Feneri olayõnõ “unutturmaya-
caklarını” vurgulayan Kõlõçdaroğlu,
SPK’nin Kanal 7 ile ilgili raporunun
Ankara Cumhuriyet Savcõlõğõ’na
gönderilmesi gerektiğini söyledi.
Deniz Feneri olayõnõn çok önem-
li olduğunun altõnõ çizen Kõlõçda-
roğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Bi-
rinci olarak bu konunun önemi, bu
süreçte AKP’nin ve bazı kurmay-
larının yer almasıdır. İkinci olarak
Almanya’da başlayıp Türkiye’ye
uzanan yolsuzluk olayının AKP ik-
tidarınca sessizlik içinde götürül-
mek istenmesi ve zaman içinde
dosyanın kapatılmasının istendi-
ğine yönelik önsezilerin ortaya
çıkmasıdır. Üçüncü konu, Al-
manya’da tutuklamalar olurken
Adalet Bakanı’nın Alman ma-
kamları nezdinde, niçin tutuklama
oluyor, diye sorgulama içine girmiş
olmasıdır. Bu da, bunların iç içe-
liğini gösteriyor. Dava dosyasının
Almanya’dan gelmesinin bu kadar
gecikmesi dikkat çekici. Sürenin
bu kadar uzaması Türkiye aya-
ğındaki delillerin karartılması ve
yok edilmesine ortam hazırlar.
Türkiye ayağından bir şey çık-
mazsa, sorumlusu hükümet ve bu
soruşturmayı yapan cumhuriyet
savcılarıdır.”
Kanal 7 dosyası hasıraltı
Kõlõçdaroğlu Kanal 7 hakkõnda
SPK uzmanlarõ tarafõndan hazõrlanan
ve cumhuriyet başsavcõlõğõna suç
duyurusu bulunulmasõ sonucuna va-
rõlan rapora da dikkat çekerken söz-
lerini şöyle sürdürdü: “AKP; Deniz
Feneri, Kanal 7 bağlantılarının
üzerinde durulmalı. Kanal 7 ile il-
gili şemalar vardır. O soruşturma
dosyalarının, şemaların sorgulan-
ması gerekir. Bu dosya, Tayyip Er-
doğan’ın belediye başkanlığı dö-
neminde kendi medyalarını ya-
ratmak için gösterdikleri çabayı
anlatıyor. Deniz Feneri ile birleş-
tirilmeli. SPK’de 3 uzmanın yap-
tığı soruşturma var Kanal 7 ile il-
gili. Bu soruşturma raporu SPK
tarafından hasıraltı edildi. Bu dos-
ya savcılık tarafından istenmelidir.
Kanal 7’nin yurtdışı hesaplarının
kayıtlarda görünmediği yazılıyor.
Verilen yanıtlarda, alay edercesi-
ne, Almanya’da hesabımız oldu-
ğundan haberimiz yoktu, SPK ya-
zısı ile haberdar olduk, deniyor. Bu
dosya SPK tarafından Ankara
Cumhuriyet Savcılığı’na gönde-
rilmiyor. Bu dosya savcılığa gön-
derilmeli. Bu dosya ile Kanal 7, Al-
manya ve Deniz Feneri ilişkileri
çok net ortaya çıkmış olacak.”
Kõlõçdaroğlu, Deniz Feneri dava-
sõ ile ilgili yayõn yasağõnõ da eleştir-
di. Kõlõçdaroğlu, “Almanya’da gö-
rülen davanın Türkiye ayağı için
yayın yasağı getirilmesi söz konu-
su olabilir mi? Almanya’da yayın
yasağı var mıydı? Türkiye’de ya-
sak delillerin karartılması için ze-
min hazırlanması demektir” dedi.
Deniz Feneri’ni unutturmayõz
Kõlõçdaroğlu, dosyanõn sessizce kapatõlmak istendiğini vurgulayarak ‘Yolsuzluğun
Türkiye ayağõndan bir şey çõkmazsa sorumlusu hükümet ve Cumhuriyet savcõlarõdõr’ dedi
Kanada’ya Ermeni tepkisi
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Türkiye ile Kanada
arasõndaki sözde soykõrõm krizi ye-
niden alevlendi. 24 Nisan öncesin-
de Kanada parlamentosunun “Er-
meni soykırımını ve toplu katli-
amları” tanõmasõnõn yõldönümü
nedeniyle düzenlenen kutlamaya
Kanada hükümeti temsilcilerinin
de katõlmasõ ve Başbakan Stephan
Harper’õn Kanada Ermenileri Kon-
gresi’nin internet sitesine yaptõğõ
sözde soykõrõm açõklamasõ Anka-
ra’nõn ciddi tepkisine neden oldu.
Dõşişleri Bakanlõğõ, Ottowa Bü-
yükelçisi Rafet Akgünay’õ “da-
nışmalar” için Ankara’ya çağõrdõ.
Bir süreden bu yana sõkõntõlõ sü-
reçten geçen Türkiye-Kanada iliş-
kilerini ciddi anlamda sõkõntõya so-
kan ve Büyükelçi Akgünay’õn An-
kara’ya çağõrõlmasõna neden olan sü-
reç şöyle gelişti:
Edinilen bilgilere göre Kanada
hükümeti kõsa bir süre önce parla-
mentonun 2002 ve 2004 yõllarõnda
iki kez ayrõ ayrõ sözde Ermeni soy-
kõrõmõnõ kabul etmesinin yõldönümü
için düzenlenen kutlamalara katõl-
ma kararõ aldõ. Bu kararõn ardõndan,
Kanada Ermenileri Kongresi’nin
(CCA) internet sitesinde Başba-
kan Harper’õn, “1915 yılında Os-
manlı İmparatorluğu’nun çöküş
sürecinde Ermenilerin katlandı-
ğı korkunç acı ve korkunç kay-
bın” tanõnmasõna ilişkin çağrõsõ
yayõmlandõ. Bunu iki gelişme üze-
rine Dõşişleri Bakanlõğõ, “danış-
malarda bulunmak üzere geçici
olarak” Büyükelçi Akgünay’õ An-
kara’ya çağõrdõ. Akgünay da geçen
hafta sonu Türkiye’ye geldi. Gü-
nay’õn Ankara’ya gelmesinden son-
ra önceki gün yapõlan Kanada Par-
lamentosu’nun sözde Ermeni soy-
kõrõmõ tasarõlarõnõ 2004 yõlõnda ka-
bul etmesine ilişkin kutlamalara
hükümet temsilcileri ve muhalefet
lideri Michael Ignatieff de katõldõ.
Ancak, Türkiye’nin tepkisinden
sonra, Başbakan Harper’õn
CCA’nõn internet sitesindeki açõk-
lamasõ çekildi. Onun yerine önce-
ki gün biraz değiştirilmiş yeni bir
açõklama konuldu.
2002 ve 2004 yõllarõnda Kanada
Parlamentosu’nun her iki kanadõ da
ayrõ ayrõ sözde Ermeni soykõrõmõ-
nõ tanõyan kararlar almõştõ.
Bundan önceki hükümet, parla-
mentonun kararlarõnõn kendilerini
bağlamadõğõnõ açõklamõştõ. Ancak,
Harper başbakan olduktan sonra
2006 yõlõnda, parlamentonun aldõ-
ğõ kararlarõ desteklediğini açõklamõş,
dönemin Ottowa Büyükelçisi Ay-
demir Erman yine danõşmalar için
geçici olarak Ankara’ya çağõrõl-
mõştõ. Geçen yõllarda da Harper, söz-
de Ermeni soykõrõmõ konusunda
tonu düşük açõklamalar yapmayõ ter-
cih etmişti.
Ancak, Harper’õn son yaptõğõ
açõklamada Türkiye’nin tepkisine
neden olabilecek düzeyde ifadeler
yer aldõ. Diplomatik kaynaklardan
edinilen bilgilere göre 24 Nisan’da
Kanadalõ Ermeniler sözde soykõrõm
için bir yürüyüş düzenleyecekler, 28
Nisan’da da yine CCA’nõn bir kon-
feransõ olacak. Ankara’nõn bundan
sonraki yaklaşõmõna ilişkin olarak
Kanada hükümetinin her iki etkin-
liğe yönelik tutumu önemli ölçüde
belirleyici olacak.
Hükümet ‘katliamõn yõldönümü’ toplantõsõna katõlõnca Ankara büyükelçiyi çağõrdõ
ELÇİN POYRAZLAR
WASHINGTON - ABD Dõşişleri Bakanõ Hil-
lary Clinton, Türkiye ile Ermenistan arasõndaki
ilişkilerin normalleşmesinin ve sõnõrlarõn açõlma-
sõnõn “ortak trajik tarihle” yüzleşme için daha
olumlu bir ortam yaratacağõnõ söyledi.
ABD Kongresi’nin alt kanadõ Temsilciler Mec-
lisi Dõşilişkiler Komitesi’nde konuşma yapan
Clinton, Türkiye ve Ermenistan liderlerinin ikili iliş-
kilere ve “acılı geçmişlerine” yönelik uzlaşõ ça-
balarõnõ cesaret verici bulduğunu söyledi. İki ül-
kenin de uzlaşõ çabalarõ konusunda ABD’nin des-
teğini istediklerini ve bu desteğin ABD tarafõndan
verildiğini ifade eden Clinton, “Türkiye ve Er-
menistan’ın ilişkileri normalleştirme ve sınır-
ların açılmasına yönelik adımlarının ortak tra-
jik tarihle yüzleşme konusunda daha olumlu bir
ortam yaratacağına inanıyorum” dedi.
Azerbaycan hükümetine Dağlõk Karabağ an-
laşmazlõğõnõn çözümüne yönelik kendi çabalarõnõ
hõzlandõracaklarõ yönünde güvence verdiklerini de
söyleyen Clinton, Minsk sürecine bağlõlõklarõnõ ifa-
de etti. Clinton bu soruna yönelik çözümün gele-
cek aylarda gerçekleşeceğini umduğunu da söyledi.
‘Kıbrıs’ta çözüm dayatmıyoruz’
Kõbrõs’a ilişkin sorularõnõ yanõtlayan Clinton,
ABD’nin Kõbrõs’ta iki toplumlu, iki bölgeli çözü-
mü desteklediklerini söyledi. Clinton ayrõca Kõb-
rõs’taki asker varlõğõ ve güvenlik konularõ da da-
hil olmak üzere taraflarõn çözüme yönelik çabalarõnõ
desteklediklerini ifade etti. Kõbrõs’ta taraflarõn
kendi aralarõnda ulaşacağõ bir çözüme destek ko-
nusunda tutum aldõklarõnõ söyleyen Clinton, “Her-
hangi bir şeyi dayatma niyetimiz yok” dedi.
‘Cesaretli adõmlar atõlõyor’
ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Ankara-Erivan ilişkilerini değerlendirdi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dõşişleri Bakanlõğõ, Tür-
kiye ile Ermenistan arasõnda
yapõlan görüşmelerle ilgili ola-
rak “İki tarafta bu süreçte so-
mut ilerleme ve karşılıklı an-
layış sağlanmış ve ikili ilişki-
lerinin her iki tarafı da tatmin
edecek şekilde normalizasyo-
nu için kapsamlı bir çerçeve
üzerinde mutabık kalmıştır.
Bu çerçevede, bir yol harita-
sı belirlenmiştir” dedi.
Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan dün
yapõlan açõklamada “Türkiye ve
Ermenistan, İsviçre’nin ara-
buluçuğunda, ikili ilişkilerini
normalleştirme; iyi komşu-
luk ve karşılıklı sayfı çerçe-
vesinde geliştirmek ve bu su-
retle tüm bölgede barış, gü-
venlik ve istikrara ileri gö-
türmek amacıyla yoğun çaba
göstermektedir. İki taraf, bu
süreçte somut ilerleme ve kar-
şılıklı anlayış sağlanmış ve
ikili ilişkilerinin her iki tara-
fı da tatmin edecek şekilde
normalizasyonu için kapsam-
lı bir çerçeve üzerinde muta-
bık kalmışlardır. Bu çerçeve-
de, bir yol haritası belirlen-
miştir. Üzerinde mutabık ka-
lınan bu zemin, devam eden
süreçte için olumlu bir pers-
pektif sağlamaktadır” denildi.
Erivan’la
yol haritası
belirlendi
DIŞİŞLERİ:
Dış Haberler Servisi - İsra-
il’de yayõmlanan Jerusalem
Post, Tayyip Erdoğan’õ “dün-
yanın en etkili İslamcısı” ola-
rak tanõmlandõ. Yazar Daniel
Pipes, “Aslan’ın İni: Tero-
rizmin Sınırları” başlõklõ ma-
kalesinde terörist gruplarõn ge-
lişim içinde olduklarõnõ, özel-
likle Cezayir, Mõsõr ve Suriye’de
şiddeti bõrakõp siyasi sistemin
içinde yer aldõklarõnõ dile getir-
di. Pipes, “Humeyni ve Bin La-
din İslamcılığın ilk halini tem-
sil ediyorsa, Hizbullah ve Ha-
mas da geçiş dönemini temsil
ediyor. Dünyanın en etkili İs-
lamcısı olan Türkiye Başba-
kanı Tayyip Erdoğan da her-
kese meşrulaşmanın avantaj-
larını gösteriyor” dedi.
‘Erdoğan
en etkili
İslamcı’
JERUSALEM POST
Türkiye İş Bankası’nın yürüttüğü ‘81 ilde 81 orman projesi’ çer-
çevesinde Ankara’nın Elmadağ ilçesinde “İş Bankası Ormanı” fi-
dan dikim şenliği başladı. Şenliğine Türkiye İş Bankası Müdürü
Ersin Özince, TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma
Müdürü Hanifi Avcı ve TEMA gönüllüleri ile yavru TEMA’lılar katıldı. Özince, projenin 10 yıl sürece-
ğini, 2 milyon fidan dikeceklerini belirterek, fidanların dikileceği alanın başlangıçta 3 bin futbol sahası
büyüklüğünde olacağını, bireysel ve kurumsal çabalarla bu alanın büyütülmesi gerektiğini söyledi. (AA)
Ağaçlandırmaşenliği