16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 23 NİSAN 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Bırakınız Yapsınlar Başbakan Erdoğan liberaliz- me biat edenler kültüründen ol- malı, seçim sonrası ilk grup ko- nuşmasında Ergenekon’la eko- nomik krize yaklaşımlarında, “Bı- rakınız yapsınlar..” yaklaşımıyla, gerek dava gerekse krizde gidi- şattan hoşnut bir havayı sergi- ledi. Ülke ve dünya verileri Tür- kiye’yi krizde en ağır bedel öde- meye mahkûm ülke konumunda gösterirken, işyeri kapatmaları, işçi çıkarmalarında patlama ya- şanıp olumsuz rekorlar kırılır- ken, krizin teğet geçtiği görüşü- nü yineledi. Gerçekleri dillendi- rip bir şeyler yapılmasını iste- yenleri; krizin Türkiye’deki so- nuçlarının çıplak tablosunu or- taya koyanları, psikolojik süreci olumsuz etkilemeye çalışmak, kriz yaratmakla suçladı. Ergenekon yargılamasına iliş- kin eleştirileri eleştirirken ise or- tada milli iradeye (iktidarlarına karşı), demokrasiye tehditlerin, son derece vahim, ağır iddialar olduğunu söyleyerek, “Bırakalım yargı işlesin” dedi. Yargılamanın insan hakları, hukuka aykırılık, yargısız infaz boyutlarına ilişkin ortaya konulan saptamalara, ya- kınmalara hiç değinmedi. Kimi- lerinin ayıp olmasın anlamında- ki, “Tabii yargılamada insan hak- ları, hukuk kurallarına özen gös- terilmeli..” türünden geçiştirme- lerine bile gerek duymadı... Her 4 kişiden birinin işsiz ol- duğu bu ağır tabloda, bilimsel ve- riler reel ekonomideki krizin ge- leceğe dönük uzun vadeli bir de- vamı olacağını, işyeri kapatma- ları, işçi çıkarmalarının artacağı- nı ortaya koyarken, Başbakan Er- doğan’ın önlem içerikli, etkin, umut olabilecek bir tek sözü yok... Ecevit hükümetini yıkan, koalisyon partilerini sandıktan silen krizin ardından gelen, ken- dilerini iktidara uçuran piyasala- rın tatlı rüzgârlarının düşünü gö- rüyor. Anlamlı katkı boyutunda hiçbir şey yapmadan, kanlı pet- rolün önlenemez yükselişi ile gelen tatlı dünya piyasalar rüz- gârlarından en az payı almış Türkiye, bu kez dünyayı kasıp ka- vuran krizde, yine olup biteni sey- reden iktidarları sayesinde ken- di konumundaki ülkeler içinde en çok bedel ödeyen, ödeyecek konuma düşmüşken.. baştan sona sorumlu oldukları kötü gi- dişten, kendi iktidarları için bedel ödenmeden, acı reçeteler uygu- lanmadan, kendiliğinden çıkış bekliyor, tatlı rüzgârların yeniden esmesini istiyor. Seçim öncesinin krizin vur- duğu, halkın gündeminin, mil- yonların acılarının, sorunlarının, yaşam gerçeklerinin öne çıka- bileceği, medya gündeminde patlayacağı en kritik noktalarda, Ergenekon operasyonlarının im- dada yetişmesi süreci seçim sonrasında da işliyor... Türki- ye’nin işyeri kapatmaları, işsizlik, reel ekonomik krizde nasıl olup da en kötü konuma sürüklenen ülkelerin başında yer aldığının çok sıkı sorgulanacağı, rekor olumsuz istatistiklerin yayım- landığı günlerde, Ergenekon dal- gaları Erdoğan hükümetinin im- dadına yetişiveriyor. Medya, şok dalga, operasyon haberleri, tar- tışmaları ile kriz vurgununu doğ- ru dürüst haber olarak bile gö- remiyor... Gündem yaratma siyasetinde Erdoğan hükümetinin taktik ve başarılarına hep şapka çıkarmak durumundayız. Yıllarca iktidarda, olup bitenlerin tümünün sorum- luluğunda bir iktidarın, hiç bu bo- yutlarda sorumlulukları muhale- fete, başkalarına atabildikleri benzer örnekleri bulmak, yaşa- mak kolay olmasa gerek. Erdo- ğan hükümetlerinin ölçeğinde, kendi yaptıklarının tam tersi ro- lü oyanayabileni de az bulunur. Yıllarca Türkiye’nin AB üyeliğinin tam bayraktarlığını yaptığı rolü- nü oynayıp, Türkiye’yi AB’den kökten uzaklaştıran iktidar icra- atlarının sahibi olabilmek kendi başına bir başarı olmalı. Sahi AKP, Irak işgalinde, iktidara ge- liş, AKP’nin yaratılış sürecini tezkere sözünü vermeye borçlu olup, sorumluluğunu, kararını üstlenip, çok büyük Meclis ço- ğunluğuna karşın tezkereyi ge- çirememiş hükümet iken, bu işin içinden nasıl sıyrıldı? As- kerlerimizin başına çuval geçi- rilmesinden bile sorumlu tutul- madı?.. Yakın günlerde, bir önceki yı- lın iktidar icraatları yüzünden korkulu rüyası olması gereken 1 Mayıs’tan bile sıyırtmada şapka çıkarılacak taktikleri var; dini bayramlar öncesi, sonrası her yıl birkaç gün tatilin bedeli yokmuş gibi, işçinin anasının ak sütü gi- bi hakkı 1 Mayıs’ın tatil olması- na parasal maliyet gerekçesi ile şiddetle karşı çıktıktan sonra, bu yıl tersine bir siyasete geçili- verildi. Geçen yılın 1 Mayıs tab- losunun benzerini yaratacak ik- tidar güçleri yok. Dahası yeni sı- cak işsiz, öfkesi burnunda yüz- binlerden korkmanın tam zama- nı; 1 Mayıs tatilini, işçi sınıfı sa- vaşımının ideolojik anlamını koy- madan verirsin, Taksim gerilimi- ni, kriz geriliminden sıyırtırsın... Bu yıl bütün dünyada 1 Mayıs sen- dikal, işçi eylemleri etkinlikleri kriz, işsizlik gündemli. Türkiye’de Tak- sim olacak - olmayacak tartış- ması içinde 1 Mayıs’a gün, sen- dikal hazırlıklar rafta kaldı. İyi taktik ama değil mi?.. [email protected] Yasalara karşõn halen 320 bin çocuk ağõr koşullarda çalõşõrken hükümet izlemekle yetiniyor Bahçeşehir Üniversitesi Araştõrma Merkezi’ne göre Türkiye 1992’de ILO’nun programõna katõlarak çocuk işçiliğiyle mücadelede yol kat etti. Ancak hâlâ alõnmasõ gereken mesafe uzun. Çalõşan 207 bin erkek çocuğun 70 bini, 113 bin kõz çocuğun 55 bini okula devam etmiyor. 30 bini hiç okula gitmemiş. Ekonomi Servisi - Türkiye, 1994-2006 arasõnda 6-14 yaş arasõnda çalõşan çocuklarõn oranõnõ yüzde 8.5’ten 2.6’ya düşürmesine karşõn halen 320 bin çocuk çalõ- şõyor. Çalõşan 207 bin erkek çocuğun 70 bini, 113 bin kõz çocuğun 55 bini okula de- vam etmiyor. Okula devam etmeyen toplam 125 bin çocuk işçinin yaklaşõk 30 bini hiç okula gitmemiş. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştõrma Merke- zi’nin (BETAM) yaptõğõ hesap- lamaya göre, çalõşan çocuklarõn 204 bini ücretsiz aile işçisi, 109 bi- ni ücretli, maaşlõ ya da yevmiyeli olarak istihdam ediliyor. Mesafe alındı, ama... BETAM’a göre Türkiye, 1992’de Uluslar- arasõ Çalõşma Örgütü’nün (ILO) Çocuk İşçili- ğinin Sona Erdirilmesi Uluslararasõ Progra- mõ’na katõldõğõndan beri çocuk işçiliğiyle müca- delede önemli bir yol kat etti. Bu çerçevede 1998’de minimum çalõşma yaşõnõ 15 olarak belirledi ve 2001’de kötü şartlardaki çocuk işçiliğini yasaklayan 138 ve 182 sayõlõ ILO sözleşmelerini kabul etti. Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ’nõn Çocuk İşçiliğinin Ön- lenmesi İçin Zamana Bağlõ Politika ve Program Çer- çevesi, 2014 yõlõnda 15 yaş altõ çocuk işçiliğinin tama- men ortadan kaldõrõlmasõnõ öngördü. 70 bin erkek, 55 bin kız çocuk okumuyor Bunlara karşõn 6-14 yaş arasõ kõz çocuklarõn yüzde 1.8’i, erkek çocuklarõn yüzde 3.3’ü çalõşõyor. 320 bin ço- cuk işçinin yüzde 35’i kõz, yüzde 65’i erkek. 70 bin erkek, 55 bin kõz çocuk okula gitmiyor. Oranlara bakõldõğõnda 6- 14 yaş arasõnda çalõşan erkek çocuklarõn yüzde 33.5’i, kõz çocuklarõn yüzde 48.5’i okula devam etmiyor. BETAM, erkek ve kõz çocuklar arasõndaki böyle bir fark bulun- masõnõ, “kız çocuklarına uygulanan cinsiyet ayrım- cılığının da sonucu” olarak yorumladõ. Nedeni ekonomik yetersizlik Çalõşmaya göre, okula devam etmeyen çocuk işçilerin zo- runlu eğitim çağõnõ tamamlayamadan okulu bõraktõklarõ için en fazla ilkokul mezunu olabilirler. Okula devam etmeyen çocuk işçilerin yüzde 52’si ilköğretimden mezun olduktan sonra okumayõ bõrakmõş, yüzde 23’ü ilköğretimi bi- tirmeden okulu terk etmiş, yüzde 24’ü ise hiç oku- la gitmemiş. Hiç okula gitmemiş 6-14 yaş arasõ çocuklarõn yüzde 47.9’unun hiç okula gitme- melerinin ana sebepleri, çocuklarõn çalõşmak zo- runda olmasõ ve okul masraflarõnõ karşõlayamama- sõ. 6-14 yaş aralõğõnda çalõşan ve hiç okula gitmemiş olan yaklaşõk 30 bin çocuğun yüzde 64.6’sõ kõz. Kõz çocuk- larda hiç okula gitmemiş olmanõn başka bir önemli se- bebi ise yüzde 31.2 ile ailenin izin vermiyor olmasõ. 6-14 yaş arasında çalışan 320 bin çocuğun 204 bini ücretsiz aile işçisi, 109 bini ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak çalışıyor. Geri kalan 7 bini kendi hesabına çalışıyor. Çocuk işçilerin büyük bir bölümü (kızların yüzde 72’si, erkeklerin yüzde 50’si) tarım sektöründe çalışı- yor. Dikkat çeken başka bir nokta ise imalat ve inşaat sektörleri. 19 bin kız çocuk ve 26 bin erkek çocuk imalat sektöründe çalışıyor. İnşaat sektö- ründe çalışan erkek çocuk sayısı 5 bin. Erkek çocuk- larının azımsanamayacak bir kısmı da ticaret, lokanta ve otel sektöründe. Tarla ve bahçede çalışan çocuk işçi oranı, erkeklerde yüzde 45 kızlarda yüzde 69.6. BETAM’õn açõklamasõnda şöyle denildi: “Okulu bõra- kanlar, çalõşma hayatlarõnõn geri kalanõnda da iyi ko- şullarda çalõşma olanağõ bulamaz. Vasõfsõz işçi olarak işgücü arzlarõnõn getirisi çok düşük. Ço- cuklarõ çalõştõrmak yerine eğitmek Türki- ye’nin beşeri sermayesini arttõracak ve dolayõsõyla ekonomik açõdan daha ve- rimli olacak. Bu çocuklar 2030 yõ- lõnda 26-35 yaşõna gelip, işgü- cü piyasasõnõn belkemiğini oluşturacaklar. Nüfus bü- yümesini desteklemek yerine varolan nü- fusun eğitimine önem vermek daha verimli bir politika olacak- tõr.” 204 bin çocuk ücretsiz aile işçisi Okul göremeyen çocuklar 2030’DA 26-35 YAŞINDA OLACAKLAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle