16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN TSK Sivil İktidardan Daha Demokrat Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Baş- buğ’un, Türkiye’de F tipi cemaatin sivil iktidar ile işbirliği yaparak, aydınlığa ve demokrasiye bas- kınının ertesindeki konuşmasında, son günlerin kahredici olaylarıyla ilgili hiçbir şey olmayacağı, biz- zat kendisi tarafından dile getirilmişti. Zaten söz konusu konuşma, mutat “Yıllık De- ğerlendirme Konuşması” idi. Konuşmanın irdelenmesine geçtiğimizde, bili- nenlerin tekrarı olan hususlar ile yeni öğeleri bir- birlerinden ayırmak gerek. Çeşitli olayları bahane ederek, TSK mensupla- rına, teröre karşı mücadelede canını ortaya ko- yanlara yönelik mesnetsiz ithamlar ve çirkin sal- dırıların kabul edilemez olduğunun belirtilmesi ye- ni değil. TSK’nin dine karşı olmadığı, dinin şahsi çıkar- lar için istismarına karşı çıktığının Atatürk’e refe- rans vererek açıklanması da, yeni bir öğe olarak nitelenemez. Ama cemaatler ile ilgili açıklama, etnik kimlik ko- nusundaki görüşler ve nesnelci ulus kavramı ile il- gili açıklamalar hem yeni, hem de ilginç öğeler ola- rak görülebilir. Türkiye’de bütün kaleleri teker teker ele geçir- meyi hedefleyen belirli bir cemaatin (Genelkurmay Başkanı’nın da adını telaffuz etmediği cemaatin kim olduğunu herkes biliyor) kendisini aynı zamanda, demokratik bir unsur olarak sunduğu bir ortam- da, bunların demokrasiyle bağdaşmadıklarını, sanıldıkları kadar güçlü olmadıklarını, emellerine ulaşmanın önünde, TSK’yi bir engel olarak gören bu cemaatlerin “yapılanmalarına karşı, HUKUK DEVLETİ KAPSAMINDA Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmenin büyük ya- nılgı” (konuşma metni sayfa 50) olduğunun belir- tilmesi yeni bir öğedir. Askerin en yüksek komutanının konuşmasının entelektüel derinliğinin sivil iktidarın başında bu- lunanlarınkilerden çok daha ileride olmasının her- halde askerin değil, sivilin nakisası olduğunu vurguladıktan sonra, etnik kimlik, Renancı sub- jektivist ulus kavramları üzerinde bu sütunda çok durulduğundan, ayrıca Sayın Başbuğ’un bu çok ilginç ve doğru yaklaşımı (aslında Renancı - Kemalist ulus kavramının yinelenmesi) hemen he- men bütün yorumlarda idrelendiğinden burada ele alınacak değil. Yalnız kısaca, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Tür- kiye halkına Türk milleti denir” şeklinde Mustafa Ke- mal tarafından ifade edilmiş olan, etnik temele da- yanmayan, yani ırkçı olmayan ulusal kimlik yak- laşımının normal koşullarda, birçok sorunun çö- züm yolunu açan ilerici ve demokrat bir yorum ol- duğunu belirtmekle yetinelim. Konuşmanın nedense çoğu yorumcunun dik- katinden kaçan bir yönü üzerinde durmak istiyo- rum. Metnin 44. sayfasına şöyle birlikte göz atalım: “...Önemli olan demokrasinin olmazsa olmaz ko- şulları ve temel öğelerinin neleri kapsadığıdır. Bu çerçevede şunları ifade edebiliriz: - Kuvvetler ayrılığı, - Yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü, - Çoğulculuk (Çoğulculuk temel hak ve özgür- lüklerin çoğunluğa karşı güvenceye alınmasıdır), - Kurallar ve kurumlar rejimi olması, - Fırsat eşitliği, - Aynı zamanda haklar kadar sorumluluklar re- jimi olması.” Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kendisini Erge- nekon davasının savcısı olarak ilan ettiği, bu so- ruşturmanın polisler tarafından hukuka aykırı bi- çimde yürütüldüğü ve kanunen delil sayılamayan delillerin ibraz edildiği, Hâkimler ve Savcılar Yük- sek Kurulu’nda, Adalet Bakanı ve müsteşarının bu- lunduğu, HSYK’nin yetkisinde olması gereken ki- mi işlemlerin bakanlık memurları tarafından ya- pıldığı, nihayet AKP’nin koyu bir çoğunlukçuluk yandaşı olduğu ve çoğulcu demokrasiyi ağzına bi- le almadığı düşünülürse, TSK’nin demokrasi ko- nusunda sivil iktidardan ne kadar ileride olduğu ko- layca anlaşılır. Bu durum, herhalde TSK’nin övüncü olsa bile sivil iktidarın, dolayısıyla da Türk demokrasisinin büyük ayıbıdır. [email protected] Doğan Holding İcra Kurulu üyesi Mergen ve ÇYDD yöneticileri savcõlõk tarafõndan sorgulandõ Sekiz kişi serbest bõrakõldõİstanbul Haber Servisi - Ergene- kon operasyonunun 12. dalgasõnda gözaltõna alõnan “Baba beni okula gönder” kampanyasõnõn başõndaki isim Doğan Holding İcra Kurulu üyesi Tijen Mergen ile ÇYDD yö- neticisi 6 kişi ve 1 bağõşçõ savcõlõk ta- rafõndan serbest bõrakõldõ. Tijen Mergen ile ÇYDD yönetim kurulu üyelerinin de aralarõnda bu- lunduğu 8 kişi dün Beşiktaş’ta bulu- nan İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Tijen Mergen’in emniyette 4.5 saat ifade verdiği belirtildi. Mergen Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten sav- cõlardan Nihat Taşkın tarafõndan bir saat daha sorgulandõktan sonra serbest bõrakõldõ. Mergen’in ifadesi alõndõğõ sõ- rada avukatõ Prof. Dr. Köksal Bay- raktar hazõr bulundu. Mergen’in yü- rüttüğü kampanya, telefon görüşme ve mesajlarõ nedeniyle ifade verdiği be- lirtildi. Mergen’e Ergenekon soruş- turmasõnda adõ geçen isimleri tanõyõp tanõmadõğõ da soruldu. Mergen’in “Ergenekon örgütüne yardım ve yataklık ettiğinin” ileri sü- rüldüğünü kaydeden avukatõ Bayrak- tar, bu yönde en ufak bir şüphenin ol- madõğõnõn ortaya konduğunu belirtti. Bayraktar, “Yargının işleyişi ile yanlıştan dönüldü. Bunun için mem- nunum” diye konuştu. Milliyet ga- zetesi çalõşanlarõ da Mergen’e destek olmak için adliyeye geldi. ÇYDD Beyoğlu Şube Başkanõ Oya Adalı Edis, Bakõrköy Şube Başkanõ Gülser Alparslan, Kartal Şube Baş- kanõ Belkıs Bağ, ÇYDD saymanõ Perran Yorgancıgil, yönetim kurulu üyeleri Nursel Gülten ve Şükriye Varlık ile bağõşçõ Ferhat Şenatalar da savcõlõk sorgularõnõn ardõndan ser- best bõrakõldõ. “Örgüte yardım ya- taklık etmek”le suçlanan şüphelilere sivil toplum örgütlerinin Ergenekon ör- gütüyle bağlantõlarõnõn olup olmadõğõ soruldu. ÇYDD’nin yurtdõşõndan ba- ğõş alõp almadõğõ, kiliselerden yardõm alõp almadõğõ, “burs verirken hangi ölçüleri dikkate aldığı” soruldu. Er- genekon soruşturmalarõnda adõ ge- çenlerden oluşturulan bir isim listesi de ÇYDD’lilerin önüne getirildi. ÇYDD’nin avukatlarõndan Hüseyin Karataş, ÇYDD’nin herhangi bir ör- gütle tespit edilmiş bir bağlantõsõnõn ol- madõğõnõ ifade ederek, “Var olduğu iddia edilen suç örgütü ile bir iliş- kiniz var mı? diye sordular. Der- neğin faaliyetlerini amacını, çalışma tarzını sorguladılar” dedi. Serbest bõ- rakõlan ÇYDD’liler adliye önünde karanfillerle karşõlandõ. Beyoğlu Şu- be Başkanõ Oya Adalõ Edis, adliyeden ayrõlõrken rahatsõzlandõ ve yol kena- rõndaki bir eczanede tansiyonunu ölç- türerek ve ilaç aldõ. 18 ilde eşzamanlõ düzenlenen ope- rasyonlarda gözaltõna alõnan gazete- miz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisalı, Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, Başkent Üni- versitesi Rektörü Kanal B’nin sahibi Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski Ondokuz Mayõs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, eski İnönü Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, ÇYDD 2. Başkanõ Prof. Dr. Filiz Me- riçli, Prof. Dr. Aysel Yüksel, 68’liler Vakfõ Genel Sekreteri Namık Kemal Boya ve üniversite öğrencilerinin de aralarõnda bulunduğu 31 kişinin Va- tan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemleri sürüyor. Prof. Erol Manisalõ ve rek- törler Terörle Mücadele Şube Mü- dürlüğü’nde, diğer şüpheliler ise Or- ganize Suçlar Şube Müdürlüğü’nde bekletiliyor. Öte yandan, Boya’nõn avukatõ Osman Aydõn Şahin, İstanbul nöbetçi 14. Ağõr Ceza Mahkeme- si’ne başvurarak gözaltõ kararõnõn kaldõrõlmasõnõ ve el konulan eşyalarõn iade edilmesini istedi. Ergenekon operasyonu kapsamõnda 18 ilde eşzamanlõ düzenlenen operasyonlarda gözaltõna alõnan 31 kişinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işlemleri sürüyor. Gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Manisalõ ile rektörler Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde, diğer şüpheliler ise Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nde bekletiliyor. ŞAHİN’İ TERLETEN SORULAR Fener’de neden yayın yasağı var? İstanbul Haber Servi- si - İstanbul Aydõn Üni- versitesi’nde düzenlenen bir sempozyuma katõlan Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin, gazetecilerin ve öğrencilerin yönelttiği sorularla terledi. İstanbul Aydõn Üniver- sitesi’nce dün gerçekleş- tirilen 1. Uluslararasõ Mü- zakereci Demokrasi Sem- pozyumu’na katõlan Şahin gazetecilerin gündeme iliş- kin sorularõnõ yanõtladõ. Ergenekon soruşturmasõ- na ilişkin sorular üzerine Şahin, Türkiye’nin bir hu- kuk devleti olduğunu ve kuvvetler ayrõlõğõ ilkesinin esas olduğunu anõmsata- rak “Adalet Bakanı’nın yargı organlarına tali- mat verme görevi yok- tur” diye konuştu. Devam eden soruştur- malarla ilgili, anayasanõn 138. maddesinin, “yasa- ma organında görüşme yapılamayacağını, soru sorulamayacağını” dü- zenlediğini kaydeden Şa- hin, “Maalesef Türki- ye’de parlamento çatısı altında görülmekte olan dava ve soruşturmalar- la ilgili bazı siyasi parti- lerin genel başkanları acımasızca değerlendir- melerde bulundular. Savcıların ve Türk yar- gısının darbe yaptığını iddia etmektedirler. Türk yargısı darbe yap- maz, darbe yapanları veya darbe yapmaya te- şebbüs edenleri yargılar. Lütfen bu İttihat Te- rakkici düşünceleri Tür- kiye geride bıraksın” dedi. Şahin, bir gazetecinin, “ÇYDD’ye yönelik ya- pılan operasyonda burs verilen öğrencilerin bil- gilerinin alındığı ve der- neğin burs veremeyece- ğini açıkladığını” anõm- satmasõ üzerine Şahin, derneğin tüzelkişiliğinin devam ettiğini belirtti. Şa- hin, gazetecilerin sorula- rõnõn ardõndan soru yö- neltmek isteyen İstanbul Aydõn Üniversitesi öğ- rencisi Serdar Sarmu- sak’õ yanõna çağõrdõ. Sar- musak’õn, “Ergenekon kapsamında önce as- kerler, sonra da eğitim- ciler gözaltına alındı. Eğitimcilere, askerlere güvenemeyeceksek ki- me güveneceğiz? Çünkü onlar şimdi halkın gö- zünde vatan haini görü- nüyor. Ben eğitimcilerin vatan haini vasfıyla gö- rünmesinden memnun değilim” sözleri üzerine Şahin, “Hiç kimse hak- kında kesinleşmiş yargı kararı olmadan suçlu ilan edilemez” değerlen- dirmesinde bulundu. Şa- hin, Sarmusak’õn “Deniz Feneri davasında basın yasağı geldi, Ergene- kon’da niye böyle bir yasak gelmedi” sorusuna, “Onun kararını yargı organlarımız, savcıları- mız, mahkemelerimiz veriyor. Hâkim veya savcı, Adalet Bakanı’na sormaz” yanõtõnõ verdi. Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu üyeleri, Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Erol Manisalı için gazetemiz Ankara Bürosu’na destek ziyaretinde bulundu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Atatürkçüler susturulmak isteniyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezi Yönetim Kurulu üyeleri, Erge- nekon soruşturmasõ kapsamõnda 42 gündür tutuklu bulunan gazetemiz Ankara Tem- silcisi Mustafa Balbay’a ve soruşturma- nõn 12. dalgasõ kapsamõnda gözaltõna alõ- nan gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erol Ma- nisalı’ya destek olmak amacõyla Ankara temsilciliğimize ziyarette bulundu. ADD yöneticileri yaşanan gelişmelerden son derece rahatsõz olduklarõnõ kaydettiler. Üyeler adõna görüşlerini dile getiren ADD Genel Sekreter Yardõmcõsõ avukat Kâzım Arslan, “Hukuka aykırı biçimde göze- tim altına alınan bu arkadaşlarımızın si- yasi amaçlı olarak sorgulandıklarını ve tutuklandıklarını düşünüyoruz” dedi. Arslan şunlarõ söyledi: “Bu arkadaş- larımızın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Atatürk’ün kur- duğu Cumhuriyet rejimini ve laik dü- zeni savunmak ve korumak dışında hiç- bir eylem ve hareketlerinin olmadığı- nı düşünüyoruz. Bu nedenle sürdürü- len soruşturmanın Atatürkçüleri sus- turmaya ve sindirmeye yönelik olarak yapıldığını görüyoruz. Terör suçu ya- salarda, ‘cebir, şiddet, silah kullanarak baskõ ve korku yaratmak’ olarak tarif edilir. Ortada buna ilişkin hiçbir eylem yoktur. Özgürlükler genişletilmek is- tenirken düşünce özgürlüğüne yapılan bu işlemleri hukuk dışı buluyoruz. Manisalı’nın bir an önce sorgusunun yapılarak salıverilmesini ve 42 gündür tutuklu bulunan Mustafa Balbay’ın da tutuksuz olarak yargılanmasına karar verilmesini istiyoruz.” ‘NESİN’İN KEMİKLERİ SIZLADI’ Tamaylıgil’den ‘koruma’ tepkisi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardõm- cõsõ Bihlun Tamaylıgil Ergenekon soruşturma- sõna ilişkin olarak yazõ- lõ bir açõklama yaptõ. Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik’in 12. dalga gözaltõlarla ilgili yaptõğõ değerlendirme- de Türkan Saylan ve Mehmet Haberal’õn gö- zatõna alõnma nedenleri- ni açõklamaya çalõştõğõnõ belirten Tamaylõgil, “Hüseyin Çelik Bakan mıdır, savcı mıdır, po- lis midir, yargıç mı- dır? Nereden biliyor kimin ne için gözaltına alındığını?” dedi. Tamaylõgil, gazetemiz Ankara Temsilcisi Mus- tafa Balbay cezaevin- deyken postayla evine gelen resmi yazõda “Ko- ruma istiyor mu” diye sorulmasõyla ilgili olarak da, “5 Mart günü Cum- huriyet gazetesi Anka- ra Temsilcisi Mustafa Balbay gözaltına alını- yor, 6 Mart günü tu- tuklanıyor. Ankara Valiliği 16 Mart günü Mustafa Balbay’a ‘Ko- ruma istiyor musun’ di- ye resmi yazı yazıyor. Bu yazıyı 8 Nisan günü postaya veriyor ve va- liliğin yazısı 12. dalga rüzgârı estirilirken tu- tutklu Balbay’ın eşi Gülşah Balbay’ın eline geçiyor. 1 ay 2 gün ön- ce tutuklanan Mustafa Balbay’a gönderilen koruma istiyor musun yazısı, bu soruşturma- nın da devlet ciddiyeti- nin de ne hale geldiği- ni gösteren, rahmetli Aziz Nesin’in bile ke- miklerini sızlatan tra- jikomik bir olaydır.” Ergenokon davasına ‘devletsırrı’ engeli İstanbul Haber Servisi - Ergenekon davasõ- na bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin ilgili kurumlarla 4 aydõr süren yazõşmalarõna kar- şõn “Susurluk Raporu” dava dosyasõna eksik- siz olarak gönderilmedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi heyeti, İş- çi Partisi (İP) Genel Sekreteri Nusret Senem’in istemi üzerine 2 Aralõk 2008 tarihli duruşmada kamuoyunda Susurluk Raporu olarak bilinen Baş- bakanlõk Teftiş Kurulu Başkanõ Kutlu Savaş ta- rafõndan hazõrlanan 12 Ocak 1998 tarihli 119 say- falõk rapor ve 13 adet ek metnin istenmesini ka- rarlaştõrdõ. Ancak Başbakanlõk Teftiş Kurulu Baş- kanlõğõ Hukuk Müşavirliği, Kutlu Savaş’õn ha- zõrladõğõ Susurluk raporundaki 64 sayfalõk bölümü devlet sõrrõ olduğu gerekçesiyle mahkemeye göndermedi. Mahkemeye gönderilen yazõda, devlet sõrrõ olduğu belirtilen bölümün özel iste- me durumunda gönderileceği kaydedildi. Yazõşmalarõn 4 aydõr sürdüğüne dikkat çeken Senem, “Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Muttalip Önal imzası ile gönderilen 10 Mart 2009 tarihli cevap yazısında önce bu raporun tek nüsha olarak dönemin başbakanına su- nulduğu, raporun başka bir nüshası ve ekle- rinin bulunmadığı söylenmekte, daha sonra ise sorumluluk Başbakanlık Hukuk Müşavirli- ği’ne yüklenmeye çalışılmaktadır” iddialarõn- da bulundu. Mahkeme heyeti 14 Nisan Salõ günkü duruş- mada Susurluk raporunun eksik gönderilen bö- lümlerinin yeniden istenmesini kararlaştõrdõ. SUSURLUK RAPORU EKSİK ‘ŞUNLARI BURADAN KOVUN’ TALİMATI Savcõ Öz, gazeteci ve polislere bağõrdõ İstanbul Haber Servisi - Er- genekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlardan Zekeriya Öz, adliye girişinde görüntü almak isteyen ga- zetecilere kõzarak, “Şunları bu- radan kovun” diye polise talimat verdi. Savcõ’nõn talimatõnõn ar- dõndan polis, gazetecileri adliye bi- nasõ önünden uzaklaştõrdõ. Cumhuriyet Savcõsõ Zekeriya Öz, dün öğle tatilinde korumala- rõ ile birlikte dõşarõ çõktõ. Öz’ün yi- ne korumalarõyla birlikte yürüye- rek adliyeye gelişi sõrasõnda, son operasyonda gözaltõna alõnanlarõn adliyeye girişi için bekleyen basõn mensuplarõ Öz’ü görüntülemek istedi. Gazetecilerin görüntü al- masõna sinirlenen Öz, ellerini ha- vaya kaldõrarak, “Kardeşim bu- rada niye çekiyorsunuz?” diye bağõrdõ. Daha sonra adliye kapõ- sõnda nöbet tutan polislere dönen Öz, “Şunları buradan kovun. Bu kapının buradan herkesi alın” diye seslendi. Adliye bah- çesine giren ve sinirleri yatõşma- yan Öz, polislere “Burada yok. Şurada kimse olmayacak” dedi. Öz, polislere yolun karşõsõnõ işaret ederek gazetecilerin o tarafa ge- çirilmesini istedi. Bunun ardõndan polisler, gazetecileri yolun karşõ- sõna geçmesi konusunda uyardõ. TİJEN MERGEN GÖZALTINDA YAŞADIKLARINI ANLATTI Polis, ‘takımı’ sormuş İstanbul Haber Servisi - Ergenekon operasyonunun 12. dalgasõnda gözaltõna alõnan ve dün savcõlõk sorgusunun ardõn- dan serbest bõrakõlan Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD) ile yürü- tülen “Baba beni okula gönder” kam- panyasõnõn başõndaki isim olan Doğan Holding İcra Kurulu üyesi Tijen Mergen, sorgu sõrasõnda telefon görüşmelerinin so- rulduğunu belirtti. Mergen, “Bazı özel ko- nuşmalarımda ‘hangi takõm ile gidi- yorsun sinemaya’ demişim o takım la- fına takılmışlar” dedi. Mergen, dün savcõlõk tarafõndan serbest bõrakõlmasõnõn ardõndan Kanal D ana ha- bere katõlarak Mehmet Ali Birand’õn so- rularõnõ yanõtladõ. Birand’õn “suçun ne” sorusuna, “Galiba kızların eğitimine destek olmak, anladığım kadarıyla” kar- şõlõğõnõ veren Mergen, operasyonun en önemli halkasõnõn ÇYDD’nin faaliyetle- ri olduğunu belirtti. Ağõrlõklõ olarak tele- fon konuşmalarõnõn üzerinden sorgulan- dõğõnõ anlatan Mergen, “Şunu gördüm bana sordukları sorularda done yoktu yani bu kadar az done ile bir insanı şüp- heli sınıfına sokarak... 3 gün boyunca kimseden haber alamadım. Bir hücre- nin içindeydik, demir parmaklıklar arkasında ve sadece oturuyorsun ve dü- şünüyorsun. Şartlar kötüydü. Uyuştu- rucu bağımlılarıyla beraberdik bütün gece onların çığlıklarını duyduk. Bun- lar hiç hoş şeyler değil. Toplam 24 ve- ya 27 kişiydik 2 kişilik hücrelerde. Sa- bah saat 11 ve akşam 5’te gazete kâğı- dına sarılı ekmek parçası veriyorlar, içinde peynir ve zeytin var” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle