Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kultur@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2009 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
AYÇA TEZER
Ş
air Behçet Necatigil anõsõna ailesi tara-
fõndan 30 yõldõr düzenlenen Necatigil Şi-
ir Ödülü’ne bu yõl ‘Toplu Şiirler (2008
- 1973)’ adlõ kitabõyla Erdal Alova değer görüldü.
Doğan Hızlan, Füsun Akatlı, Cevat Çapan,
Haydar Ergülen, Mehmet Taner, Tahsin Yü-
cel ve Ayşe Sarısayın’dan oluşan seçici kurul,
Erdal Alova’nõn Toplu Şiirler’ini, şiirin evren-
sel algõsõnõ zenginleştiren öncü yaklaşõmõ, şiir-
lerinde Türk şiirinin geçirdiği evrimi özümleyen
bilgisi ve yenilikçi tutumu nedeniyle ödüle de-
ğer bulduklarõnõ açõkladõ. Erdal Alova, ödülünü
16 Nisan günü yapõlacak ödül töreniyle alacak.
- Büyük usta Behçet Necatigil adına verilen
şiir ödülünü almak size neler hissettirdi, ne-
ler düşündürdü?
ERDAL ALOVA - Necatigil’i hiç tanõmadõm.
Ama hem şair, hem edebiyat adamõ olarak on-
dan çok şey öğrendik. Her şeyden önce Türkçenin
lakonik özelliğini en iyi uygulayan şairdir. Söz
ekonomisini en uç noktaya vardõrmõştõr. Sonra,
geleneksel şiirle, özellikle divan şiiriyle bağla-
rõmõzõ hatõrlatmasõ bakõmõndan. Çevirilerinde gös-
terdiği büyük özen, hazõrladõğõ sözlükler, radyo
oyunlarõ, öğretmenliği, kõsacasõ tüm uğraşõ her
zaman titiz bir kişiliğin ödünsüzlüğüne tanõktõr.
Ayrõca kendisinin Beşiktaşlõ olmasõ, çocuklu-
ğumun Beşiktaş’ta geçmesi, ona özel bir yakõn-
lõk duymamõ sağlayan bir etkendir.
- ‘Toplu Şiirler’iniz için sanat yaşamınızın
bir özeti dersek yanlış olmaz, değil mi?
ALOVA - Octavio Paz, ‘Bir şairin yaşamı
şiirleridir’ der. Bir şairin gerçek yaşamõnõ an-
lamak istiyorsanõz şiirlerine bakmalõ, kaç kere ev-
lenip kaç çocuk sahibi olduğuna değil. Çünkü şa-
ir bir amfibik varlõk, bir tür kurbağadõr. 35 yõl-
lõk şiir serüvenime baktõğõmda, antik çağa övgü,
kadõn güzelliğini yüceltme, doğaya övgü, insa-
nõn yabancõlaşmasõ, şairlere övgü; yitime, geri gel-
meyecek olana, unutuluşa, kõsacasõ ölüme kar-
şõ duruş, genellikle dolaştõğõm alanlar olmuş. Çok
yazmadõm, yoğun bir şiire yöneldim. İyi de et-
tim, diyorum. Asõl şiir yazmaya bundan sonra baş-
lõyorum, bütün yazdõklarõm asõl yazacağõm şii-
rin bir girişi duygusunu taşõyorum bugünlerde.
- İlk şiirlerinize baktığınızda neler düşü-
nüyorsunuz? Sizce şiiriniz ne gibi aşamalar-
dan geçmiş?
ALOVA - İlk şiirlerimi daha acemi, ama da-
ha heyecanlõ buluyorum. Malzemeye hâkim ol-
dukça, heyecan azalõyor. Şimdi yeni bir sentez-
de aynõ heyecana dönmek istiyorum, yepyeni bir
içerikte. Akõllõ bir aşk neden olmasõn? Bence bir
şair ölünceye dek acemi kalmalõ ya da en azõn-
dan öyle hissetmeli kendini. Şair koltuğa kuru-
lunca işi biter, her zaman sert bir iskemlede otur-
malõdõr. Şunu büyük bir içtenlikle söylüyorum:
Şairliği hâlâ benimseyemedim. Bana ‘şair’ de-
dikleri zaman hâlâ şaşõrõyorum. En güçlü güdüm
de bu.
- Şiirlerinizde, Cevat Çapan’ın deyişiyle ‘gü-
nümüzden tarihöncesine uzanan bir zaman
içinde günümüz insanının yoksunluğunu ve ya-
bancılaşmasını’ ele alıyorsunuz.
ALOVA - Adonis ‘Her şey antik çağda olup
bitti’ derken haklõydõ bir bakõma. Günümüzde in-
sanoğlu İyonya’nõn altõn çağõnõn çok gerisinde-
dir doğaya, nesneye, insana, sanata yaklaşõmõy-
la, merakõyla. Şimdi ‘o yitik evren’i arõyor; in-
san yeniden ‘kendine benzemeye’ çalõşõyor. Ama
işi biraz zor. Bu zorlu çabasõnda en büyük yar-
dõmcõsõ müzik, şiir, sanattõr, felsefedir. Ama o tek-
noloji idesinin kölesi olmuş, bir bilinmeyene gi-
diyor yakõna yakõna. İnsan, sonunda, kendini ona-
rabilir. Ama dünyayõ yitirirseniz bir daha zor bu-
lursunuz. Benim yazdõklarõm hem insansal hem
de doğal yitime, yozlaşmaya, yok oluşa yazõlan
uzun bir alaylõ ağõttõr bir bakõma.
- Şiir yazarken esin kaynaklarınız neler? Ne-
ler sizi etkiliyor?
ALOVA - Yõlanõyla, bülbülüyle, bin türlü bit-
kisi, poyrazõ, dikeni, ahtapotuyla doğanõn tam
içinde yaşadõğõmdan, onlarõn şiirini yazmamam
biraz haksõzlõk olur değil mi? Ama sürekli esin
çalõşmadan gelir. Esin beklemek tembel şairle-
rin uydurduğu bir bahaneden başka bir şey de-
ğil. Beni neler etkiliyor? Doğanõn, evrenin sun-
duğu her şey. Her şeyden şiir çõkarabilirim. Öz-
nelliğime gelince, zekâyõ, güzelliği ve soylulu-
ğu birleştirebilmiş bir kadõn, müzik ve sonsuz-
luğa merak benim için en büyük pozitif etkiler-
dir. Negatif etkilere gelince. Saymakla biter mi?
‘Cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar...’
‘Toplu Şiirler’iyle 2009 Necatigil Şiir Ödülü’ne değer görülen Erdal Alova
‘Şair koltuğa kurulunca işi biter’
1980 İlhan Berk (‘İstanbul Kitabõ’)
1981 Ahmet Erhan (‘Alacakaranlõktaki
Ülke’)
1982 Turgut Uyar (‘Kayayõ Delen İncir’)
1983 Refik Durbaş (‘Nereye Uçar Gök-
yüzü’)
1984 Oktay Rifat (‘Dilsiz ve Çõplak’)
1985 Tuğrul Tanyol (‘Ağustos Dehliz-
leri’)
1986 Cevat Çapan (‘Dön Güvercin
Dön’)
1987 Ahmet Oktay (‘Yol Üstündeki Se-
mender’)
1988 Cemal Süreya (‘Güz Bitiği/Sõcak
Nal’)
1989 Ödül verilmedi.
1990 Sefa Kaplan (‘İnsan Bir Yalnõz-
lõktõr’)
1991 Turgay Kantürk (‘İlk Gibi Son’)
1992 Vural Bahadır Bayrıl (‘Melek
Geçti’)
1993 yõlõna kadar, her yõl Behçet Neca-
tigil’in ölüm yõldönümünde (13 Aralõk) ve-
rilen ödül 1994 yõlõndan bu yana doğum gü-
nü olan 16 Nisan’da verilmektedir.
1994 Salâh Birsel (‘Varduman’)
1995 Osman Hakan A. (‘Gül Odasõ’)
1996 Metin Cengiz (‘Şarkõlar Kitabõ’)
1997 Haydar Ergülen (‘Kõrk Şiir ve Bir’)
1998 Ödül verilmedi.
1999 Turgay Fişekçi (‘Sevgi Bağlarõ’)
2000 Sina Akyol (‘İkindi Kitabõ’)
2001 Hakan Savlı (‘Go Dersleri’)
2002 Süreyya Berfe (‘Nâbiga’)
2003 Ali Hikmet (‘Şeytan Uçurtmasõ’)
2004 Seyhan Erözçelik (‘Kitaplar-Top-
lu Şiirler [1980-2003]’)
2005 Akif Kurtuluş (‘Herkes Gitmiş’) -
Betül Tarıman (‘Yol İnsanlarõ’)
2006 Mehmet Taner (‘Çevre Çitin Üze-
rinde Yağmur’)
2007 Hüseyin Peker (‘Tek Vuruş’)
2008 Enis Batur (‘Neyin Nesisin Sen’)
Necatigil Şiir
Ödülü’nün 30. yõlõ
‘Türk Resminin 70 Yõllõk Serüveni’ sergisi bugün Sakõp Sabancõ Müzesi’nde açõlõyor
Türk resminin Batõ’ya yolculuğuSELCEN AKSEL
S
akõp Sabancõ Müzesi, bu-
günden başlayarak 30 Ha-
ziran 2009’a dek “Batı’ya
Yolculuk - Türk Resminin 70
Yıllık Serüveni” başlõklõ sergiye yer
veriyor. Sergi 1860-1930 yõllarõn-
dan, 15 sanatçõdan 150 yapõtla,
önemli bir sürece yetkin bir sunumla
tanõklõk ediyor. Yapõtlar, Atatürk
Müze Köşkü, Ankara Resim ve
Heykel Müzesi, TBMM Milli Sa-
raylar Dolmabahçe Sarayõ Müzesi,
MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi, SSM koleksiyonlarõ ve
özel koleksiyonlardan seçilmiş. Ser-
ginin küratörü ise Ferit Edgü.
Sakõp Sabancõ Müzesi Müdürü
Prof. Nazan Ölçer de, daha önce ya-
põlan dönem sergilerinden farklõ
olarak bu kez “yapılmamış olan bir
şeyi yapmayı denediklerini, Os-
manlı’da 19. yüzyıl reform anla-
yışı çerçevesinde Türk resminin
gelişen Batı’ya yönelişi ve bunu et-
kisini sergilemeye çalıştıklarını”
söylüyor. Başka bir deyişle de “de-
seniyle, ışığıyla, gölgesiyle min-
yatüre dayalı tasvir sanatından
öteye giderek dünya sanatına da-
hil olmaya adım atışını”... Bu ser-
ginin, altõ çizilmesi gereken işlevi ve
başarõsõnõn yanõnda bir de sürprizi
var; ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin
ikinci versiyonu da Osman Ham-
di Bey’in yapõtlarõ arasõnda yerini
alarak gün õşõğõna çõkõyor. Edgü, bu
tabloyla ilgili kimi iddialara da en
güzel yanõtõ, Osman Hamdi Bey’in
torunu Edhem Eldem’in verdiğini
hatõrlatõyor. Daha çok bir ikon ola-
rak görülmesi gereken bu tabloyu,
Osman Hamdi Bey bir illüstrasyon
dergisinde gördüğü Japon estam-
põndan esinlenerek yapmõştõ. Ve
birçok oryantalist yapõt gibi bir
ikincisi de vardõ.
Şeker Ahmet Paşa gibi askeri
okul öğrencisi olup da resim eğiti-
mi almak üzere Paris’e gönderilen
ilk kuşak sanatçõlarõmõzdan, Çallõ
Kuşağõ olarak da tanõnan II. Kuşak
sanatçõlarõna uzanan geniş bir seç-
ki bu; Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ,
Halil Paşa, Nazmi Ziya Güran, İb-
rahim Çallı gibi öncü isimlerle... 15
Türk sanatçõnõn yanõnda, Paris’te ilk
kuşak Türk ressamlarõna hocalõk
yapmõş Jean-Léon Gérôme ve
Gustave Boulanger’nin de yapõtlarõ
var sergide. Bazõ resimlerin de
Cumhurbaşkanlõğõ’ndan alõndõğõ
sergi için, “Kamuyla paylaşılma-
yan sanat geri planda kalır” diyor
Ölçer; ayrõca küresel krizlerde ilk et-
kilenen alan sanat iken bu sergiyi
gerçekleştirebilmiş olmalarõnda des-
tek olan kurumlara başta Yüksel İn-
şaat olmak üzere teşekkür ediyor.
Ferit Edgü, “1860’lardan başla-
yarak Paris’e giden Türk sanat-
çılarının dönemin sanat ortamını
nasıl değerlendirdikleri ve nasıl al-
gıladıkları sorusunu sormak ge-
rek” diyerek, sergiye ilgi çekici bir
bakõşla yaklaşõyordu. Edgü, Os-
man Hamdi Bey’den başka hiçbir
ressam adayõnõn o yõllarda moda
olan oryantalist akõmdan etkilen-
mediğini söylerken ilginç bir nok-
taya dikkat çekiyordu. Çoğu daha
sonra Devlet Güzel Sanatlar Aka-
demisi’nde öğretim üyeliği ya-
pacak olan II. Kuşak sanatçõlarõ-
mõzõn ise, artõk dönemini tamam-
lamõş olan ‘izlenimcilik’ akõmõn-
dan etkilendiklerini söylüyor, böy-
lece resmin ‘evlerden, stüdyo-
lardan doğaya çıktığını’ belirti-
yordu. Edgü, dönemsel açõdan
duru bir genel bakõş sunarken,
sonuç olarak Türk resminin 70 yõl
içinde gösterdiği gelişimin, dün-
yanõn başka hiçbir ülkesinde gör-
mediğimiz türden bir olay oldu-
ğunu vurguluyordu.
(0212 233 22 38)
Kültür Servisi - UNESCO’nun
sivil toplum örgütlerinden Ulus-
lararasõ Tiyatro Eleştirmenleri Bir-
liği’nin (IATC) Türkiye Merkezi
(TEB) Başkanõ Üstün Akmen’in
Tuncay Özinel Tiyatrosu’nun
‘Hırsızname’ oyununun Keşan’da
kaymakam tarafõndan engellen-
mesi üzerine 15 Mart 2009 tari-
hinde Milliyet gazetesine verdiği
beyanat ile ilgili olarak İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõlõğõ Basõn
Bürosu’na ‘bir kimseye onur ve
şeref ve saygınlığını rencide ede-
bilecek nitelikte somut bir fiil ve-
ya olgu ispat eden veya sövmek
suretiyle bir kimsenin onur ve
şeref ve saygınlığına saldırmak
suçu’ nedeniyle ifade vermesiyle
ilgili olarak, birliğin yönetim ku-
rulu basõn açõklamasõ yaptõ. “Gü-
cü ellerinde tutanları öncelikle
‘eleştiri sözcüğünün rahatsõz etti-
ğinin farkõndayõz, dahasõ eleştiri
mesleğinin mesleksizleri tedirgin
ettiğini’ de biliyoruz” sözleriyle
başlayan açõklama şöyle devam
ediyor: “Ne var ki, bu bizim
mesleğimiz ve şimdiye kadar
sahnede izlediğimiz ‘Geceyarõsõ
Trampet Sesleri’, ‘Hitler Rejimi-
nin Korku ve Sefaleti’, ‘Arturo
Ui’nin Yükselişi’, ‘Galileo Gali-
lei’, ‘Evet Diyenlerle Hayõr Di-
yenler’ oyunlarını nasıl eleştir-
mişsek, günlük hayatımızda sah-
nelenmek istenilen oyunları eleş-
tirmek de hem mesleğimizin
hem de vatandaşlık bilincimizin
gereğidir. Tiyatroyu uğraş edin-
miş insanlar olarak, Bertolt
Brecht’in ‘Susma, sustukça sõra sa-
na da gelecek’ sözünü şiar edin-
diğimizi açıklıyoruz.”
‘Eleştirimesleği,mesleksizleritedirgineder’
Boğaziçi’nde II. Felsefe Okulu
Kültür Servisi - Bahçeşehir Ünversitesi
(BÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim
Üyeleri Doç. Dr. Kaan H. Ökten ile Doç.
Dr. Örsan K. Öymen’in yönetiminde
düzenlenen Felsefe Okulu’nun ikincisi 25
Nisan’a açõlõyor. BÜ Sürekli Eğitim
Merkezi bünyesinde ‘Felsefeyi Bahçeşehir
Üniversitesi’nde Yeryüzüne İndirmek...’
sloganõyla yola çõkan seminerler, 25 Nisan-
6 Haziran arasõnda cumartesi günleri saat
14.00 - 17.00 arasõnda BÜ Beşiktaş
Yerleşkesi’nde yapõlacak. 25 Nisan’da
Bekir Karlõğa’nõn ‘İslam, Felsefe ve Batõ
Dünyasõ’, 2 Mayõs’ta Besim F.
Dellaloğlu’nun ‘Romantizmin Muammasõ’,
9 Mayõs’ta Bülent Gözkan’õn ‘Kant,
Heidegger ve Varlõk Meselesi’, 23 Mayõs’ta
Zeynep Direk’in ‘Hegel ve Feminist
Okurlarõ’, 30 Mayõs’ta Mehmet Çelik’in
‘Aşk ve Felsefe Üzerine’, 6 Haziran’da
K.H. Ökten’in ‘Gen Teknolojisi ve
İnsanlõğõn Akõbeti’ konulu seminerleri yer
alacak. (0 212 381 09 85)
McKennitt, İstanbul’da
Kültür Servisi - Loreena McKennitt, 13 yõl
aradan sonra İstanbul’da konser verecek.
Daha önce Uluslararasõ İstanbul Caz
Festivali kapsamõnda Türkiye’ye gelen
sanatçõ, 13 Haziran’da Cemil Topuzlu Açõk
Hava Sahnesi’nde hayranlarõyla buluşacak.
Kanadalõ müzisyen, 14 milyonu aşan albüm
satõşõyla dört kõtadaki on beş ülkede altõn,
platin ve multi-platin plak ödülleri aldõ.
McKennitt, son albümü “A Midwinter
Night’s Dream”i geçen yõl çõkarmõştõ.
Tiyatro Şenliği ertelendi
Kültür Servisi- İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Sahne ve Gösteri Sanatlarõ
tarafõndan 18-30 Nisan tarihleri arasõnda
yapõlacak olan Türkiye Üniversiteleri
Tiyatro Şenliği 15 - 30 Mayõs tarihine
ertelendi. Anadolu ve İstanbul’dan 40’õn
üstünde üniversitenin buluşacağõ etkinlik
Mayõs 2009’da yapõlacak.
Emek’te 11.00’de ‘11’e 10 Kala’, 13.30’da ‘Kuduz
Köpek’, 16.00’da ‘Hayat Var’, 19.00’da ‘Şarkı
Söylemenin Keyfi’, 21.30’da ‘Kara Köpekler
Havlarken’. (0 212 293 84 39)
Yeni Rüya’da 11.00’de ‘Utanç’, 13.30’da ‘Öteki’,
16.00’da ‘Yabancılar’, 19.00’da ‘Tapınma’, 21.30’da
‘Anna ile Dört Gece’. (0 212 244 54 57)
Atlas’ta 11.00’de ‘Sonbahar’, 13.30’da ‘Fotoğraf
Yılları’, 16.00’da ‘Liverpool’, 19.00’da ‘Son Durak
174’, 21.30’da ‘$9.99’. (0 212 252 85 76)
Beyoğlu’nda 11.00’de ‘Ağaçsız Dağ’, 13.30’da
‘Merdiven Altı’, 16.00’da ‘Cazibe Hanımın Gündüz
Düşleri’, 19.00’da ‘Şavaklar’, 21.30’da ‘Zaman ve
Şehre Dair’. (0 212 251 32 40)
Rexx’te 11.00’de ‘Yeryüzü Cenneti’, 13.30’da ‘Garip
Birisiyle Evlendim!’, 16.00’da ‘Zift’, 19.00’da ‘Tony
Manero’, 21.30’da ‘İki Bacaklı At’. (0 216 336 01 02)
Pera Müzesi Salonu’nda 16.00’da ‘Peki Londra+Türk
Gibi Başla...’, 19.00’da ‘5 No’lu Cezaevi’, 21.30’da
‘Nâzım’ın Küba Seyahati’. (0 212 334 99 00)
FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN
Kültür Servisi - Polonya’nõn en büyük sinema-
cõlarõndan biri olarak kabul edilen, yapõmcõ,
senarist, ressam ve aktör Jerzy Skolimows-
ki, Akbank sponsorluğunda düzenlenen
28. Uluslararasõ İstanbul Film Festivali’nin ko-
nuğu olarak İstanbul’da. Skolimowski’ye 18
Nisan Cumartesi akşamõ Lütfü Kõrdar Ulus-
lararasõ Kongre ve Sergi Sarayõ’ndaki Kapa-
nõş Töreni’nde İstanbul Film Festivali’nin
“Yaşamboyu Başarı Ödülü” sunulacak.
Skolimowski’nin festivalde gösterilecek olan
ve ustanõn 17 yõl aradan sonra sinemaya dö-
nüşü sayõlan filmi ‘Anna ile Dört Gece / Fo-
ur Nights With Anna’ 2008 Cannes Festi-
vali’nde ‘Yönetmenlerin On Beş Günü’ bö-
lümünün açõlõş filmiydi. Festivalde ‘Yıllara
Meydan Okuyanlar’ bölümünde yer alan
‘Anna ile Dört Gece’, bir krematoryum gö-
revlisinin içine düştüğü karasevdayõ anlatõyor.
Skolimowski, filminin 16 Nisan Perşembe gü-
nü saat 21.30’da Yeni Rüya Sinemasõ’nda ya-
põlacak festival kapsamõndaki son gösterimine
de katõlacak.
Skolimowski İstanbul
Film Festivali’nde
Nazmi Ziya’nın ‘Şezlongda Pembeli Kadın’ yapıtı. 1904 tuval üzerine, yağlıboya Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonu.
Kültür Servisi - Dünyanõn en çok
okunan çocuk ve gençlik kitabõ
olan Antoine de Saint-Exu-
péry’nin ‘Küçük Prens’i çizgi ro-
man olarak Turkuvaz Kitap eti-
ketiyle okurla buluşuyor. Küçük
Prens’in yayõncõsõ olan Galli-
mard’õn geçen ekim ayõnda, bire
bir hikâyeye sadõk kalarak ya-
yõmladõğõ Küçük Prens’in çizgi ro-
manõ, Fransa’da altõ ay gibi kõsa bir
sürede 110.000’lik satõşa ulaştõ.
Telif haklarõ Türkiye dahil 26 ül-
keye satõlan Küçük Prens’i Joann
Sfar çiziyor.
‘Küçük Prens’
artõk çizgi roman
Ayrıntı
Nazan Ölçer, sergiyle ilgili bilgi verdi.
Kültür Servisi - Murat Saraçoğlu’nun yönettiği De-
li Deli Olma’nõn galasõ önceki akşam Nişantaşõ
Cty Life Sinemalarõ’nda yapõldõ. Galaya filmin
oyuncularõ Tarõk Akan, Şerif Sezer, Deniz Arna,
Halil Kumova’nõn yanõ sõra Hande Subaşõ, Oya
Aydoğan, Mustafa Alabora, Ersin Pertan, Ani Per-
tan, Murat Ünalmõş, Pamir Demirtaş, Murat To-
kat, Cemal Okan, Sabahattin Öner, İskender Ka-
rakiraz, CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin,
Ercan Karakaş katõldõ. Gecenin konuklarõ ara-
sõnda filmin çekimlerine destek veren eski Kars
Belediye Başkanõ Naif Alibeyoğlu da bulundu.
‘Deli Deli Olma’
filminin galasõ yapõldõ
Ş
airliğinin yanõ sõra çevirmenlik ve
editörlük de yapan Erdal Alo-
va’nõn ilk şiiri 1973’te Yeni Der-
gi’de yayõmlandõ. ‘En Son Çıkan Şar-
kılar’ (1980), ‘Giz Dökümü’ (1989),
‘Bitik Kent’ (1995), ‘Dizeler’ (2001),
‘Tensemeler’ (2007) adlõ şiir kitaplarõ bu-
lunan Alova, ‘Bitik Kent’ ile Cemal Sü-
reya Şiir Ödülü’nü (1996), ‘Dizeler’ ile
Nâzõm Hikmet Şiir Ödülü (2002) ve Dio-
nisos Şiir Ödülü’nü (2001) kazandõ. 2008
Homeros Şenliği’ne ‘Yılın Ozanı’ olarak
katõldõ. Herodas, Sappho, Catullus, Iu-
venalis, Kavafis, Lorca, Neruda gibi şa-
irlerden yaptõğõ çevirilerle de tanõnan
Alova, ‘Bir Şairin Günlüğü’ adlõ kita-
bõnõn çevirisiyle ‘Dünya Çeviri Ödülü’nü
aldõ. Şu anda Bektaş Köyü Sivrice Fene-
ri’nin yanõ başõnda, sebze bahçesi de olan
bir evde yaşayan Erdal Alova, “Hayatı-
mı hep sözcüklerle kazandım, kazanı-
yorum. Kırk kitabım ve benden akıllı iki
oğlum var. Kısacası, mutlu biri sayılı-
rım, bu kaos içinde” diyor.
‘Hayatõmõ hep sözcüklerle kazandõm’