25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2009 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR CMYB C M Y B AYÇA TEZER Ş air Behçet Necatigil anõsõna ailesi tara- fõndan 30 yõldõr düzenlenen Necatigil Şi- ir Ödülü’ne bu yõl ‘Toplu Şiirler (2008 - 1973)’ adlõ kitabõyla Erdal Alova değer görüldü. Doğan Hızlan, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Haydar Ergülen, Mehmet Taner, Tahsin Yü- cel ve Ayşe Sarısayın’dan oluşan seçici kurul, Erdal Alova’nõn Toplu Şiirler’ini, şiirin evren- sel algõsõnõ zenginleştiren öncü yaklaşõmõ, şiir- lerinde Türk şiirinin geçirdiği evrimi özümleyen bilgisi ve yenilikçi tutumu nedeniyle ödüle de- ğer bulduklarõnõ açõkladõ. Erdal Alova, ödülünü 16 Nisan günü yapõlacak ödül töreniyle alacak. - Büyük usta Behçet Necatigil adına verilen şiir ödülünü almak size neler hissettirdi, ne- ler düşündürdü? ERDAL ALOVA - Necatigil’i hiç tanõmadõm. Ama hem şair, hem edebiyat adamõ olarak on- dan çok şey öğrendik. Her şeyden önce Türkçenin lakonik özelliğini en iyi uygulayan şairdir. Söz ekonomisini en uç noktaya vardõrmõştõr. Sonra, geleneksel şiirle, özellikle divan şiiriyle bağla- rõmõzõ hatõrlatmasõ bakõmõndan. Çevirilerinde gös- terdiği büyük özen, hazõrladõğõ sözlükler, radyo oyunlarõ, öğretmenliği, kõsacasõ tüm uğraşõ her zaman titiz bir kişiliğin ödünsüzlüğüne tanõktõr. Ayrõca kendisinin Beşiktaşlõ olmasõ, çocuklu- ğumun Beşiktaş’ta geçmesi, ona özel bir yakõn- lõk duymamõ sağlayan bir etkendir. - ‘Toplu Şiirler’iniz için sanat yaşamınızın bir özeti dersek yanlış olmaz, değil mi? ALOVA - Octavio Paz, ‘Bir şairin yaşamı şiirleridir’ der. Bir şairin gerçek yaşamõnõ an- lamak istiyorsanõz şiirlerine bakmalõ, kaç kere ev- lenip kaç çocuk sahibi olduğuna değil. Çünkü şa- ir bir amfibik varlõk, bir tür kurbağadõr. 35 yõl- lõk şiir serüvenime baktõğõmda, antik çağa övgü, kadõn güzelliğini yüceltme, doğaya övgü, insa- nõn yabancõlaşmasõ, şairlere övgü; yitime, geri gel- meyecek olana, unutuluşa, kõsacasõ ölüme kar- şõ duruş, genellikle dolaştõğõm alanlar olmuş. Çok yazmadõm, yoğun bir şiire yöneldim. İyi de et- tim, diyorum. Asõl şiir yazmaya bundan sonra baş- lõyorum, bütün yazdõklarõm asõl yazacağõm şii- rin bir girişi duygusunu taşõyorum bugünlerde. - İlk şiirlerinize baktığınızda neler düşü- nüyorsunuz? Sizce şiiriniz ne gibi aşamalar- dan geçmiş? ALOVA - İlk şiirlerimi daha acemi, ama da- ha heyecanlõ buluyorum. Malzemeye hâkim ol- dukça, heyecan azalõyor. Şimdi yeni bir sentez- de aynõ heyecana dönmek istiyorum, yepyeni bir içerikte. Akõllõ bir aşk neden olmasõn? Bence bir şair ölünceye dek acemi kalmalõ ya da en azõn- dan öyle hissetmeli kendini. Şair koltuğa kuru- lunca işi biter, her zaman sert bir iskemlede otur- malõdõr. Şunu büyük bir içtenlikle söylüyorum: Şairliği hâlâ benimseyemedim. Bana ‘şair’ de- dikleri zaman hâlâ şaşõrõyorum. En güçlü güdüm de bu. - Şiirlerinizde, Cevat Çapan’ın deyişiyle ‘gü- nümüzden tarihöncesine uzanan bir zaman içinde günümüz insanının yoksunluğunu ve ya- bancılaşmasını’ ele alıyorsunuz. ALOVA - Adonis ‘Her şey antik çağda olup bitti’ derken haklõydõ bir bakõma. Günümüzde in- sanoğlu İyonya’nõn altõn çağõnõn çok gerisinde- dir doğaya, nesneye, insana, sanata yaklaşõmõy- la, merakõyla. Şimdi ‘o yitik evren’i arõyor; in- san yeniden ‘kendine benzemeye’ çalõşõyor. Ama işi biraz zor. Bu zorlu çabasõnda en büyük yar- dõmcõsõ müzik, şiir, sanattõr, felsefedir. Ama o tek- noloji idesinin kölesi olmuş, bir bilinmeyene gi- diyor yakõna yakõna. İnsan, sonunda, kendini ona- rabilir. Ama dünyayõ yitirirseniz bir daha zor bu- lursunuz. Benim yazdõklarõm hem insansal hem de doğal yitime, yozlaşmaya, yok oluşa yazõlan uzun bir alaylõ ağõttõr bir bakõma. - Şiir yazarken esin kaynaklarınız neler? Ne- ler sizi etkiliyor? ALOVA - Yõlanõyla, bülbülüyle, bin türlü bit- kisi, poyrazõ, dikeni, ahtapotuyla doğanõn tam içinde yaşadõğõmdan, onlarõn şiirini yazmamam biraz haksõzlõk olur değil mi? Ama sürekli esin çalõşmadan gelir. Esin beklemek tembel şairle- rin uydurduğu bir bahaneden başka bir şey de- ğil. Beni neler etkiliyor? Doğanõn, evrenin sun- duğu her şey. Her şeyden şiir çõkarabilirim. Öz- nelliğime gelince, zekâyõ, güzelliği ve soylulu- ğu birleştirebilmiş bir kadõn, müzik ve sonsuz- luğa merak benim için en büyük pozitif etkiler- dir. Negatif etkilere gelince. Saymakla biter mi? ‘Cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar...’ ‘Toplu Şiirler’iyle 2009 Necatigil Şiir Ödülü’ne değer görülen Erdal Alova ‘Şair koltuğa kurulunca işi biter’ 1980 İlhan Berk (‘İstanbul Kitabõ’) 1981 Ahmet Erhan (‘Alacakaranlõktaki Ülke’) 1982 Turgut Uyar (‘Kayayõ Delen İncir’) 1983 Refik Durbaş (‘Nereye Uçar Gök- yüzü’) 1984 Oktay Rifat (‘Dilsiz ve Çõplak’) 1985 Tuğrul Tanyol (‘Ağustos Dehliz- leri’) 1986 Cevat Çapan (‘Dön Güvercin Dön’) 1987 Ahmet Oktay (‘Yol Üstündeki Se- mender’) 1988 Cemal Süreya (‘Güz Bitiği/Sõcak Nal’) 1989 Ödül verilmedi. 1990 Sefa Kaplan (‘İnsan Bir Yalnõz- lõktõr’) 1991 Turgay Kantürk (‘İlk Gibi Son’) 1992 Vural Bahadır Bayrıl (‘Melek Geçti’) 1993 yõlõna kadar, her yõl Behçet Neca- tigil’in ölüm yõldönümünde (13 Aralõk) ve- rilen ödül 1994 yõlõndan bu yana doğum gü- nü olan 16 Nisan’da verilmektedir. 1994 Salâh Birsel (‘Varduman’) 1995 Osman Hakan A. (‘Gül Odasõ’) 1996 Metin Cengiz (‘Şarkõlar Kitabõ’) 1997 Haydar Ergülen (‘Kõrk Şiir ve Bir’) 1998 Ödül verilmedi. 1999 Turgay Fişekçi (‘Sevgi Bağlarõ’) 2000 Sina Akyol (‘İkindi Kitabõ’) 2001 Hakan Savlı (‘Go Dersleri’) 2002 Süreyya Berfe (‘Nâbiga’) 2003 Ali Hikmet (‘Şeytan Uçurtmasõ’) 2004 Seyhan Erözçelik (‘Kitaplar-Top- lu Şiirler [1980-2003]’) 2005 Akif Kurtuluş (‘Herkes Gitmiş’) - Betül Tarıman (‘Yol İnsanlarõ’) 2006 Mehmet Taner (‘Çevre Çitin Üze- rinde Yağmur’) 2007 Hüseyin Peker (‘Tek Vuruş’) 2008 Enis Batur (‘Neyin Nesisin Sen’) Necatigil Şiir Ödülü’nün 30. yõlõ ‘Türk Resminin 70 Yõllõk Serüveni’ sergisi bugün Sakõp Sabancõ Müzesi’nde açõlõyor Türk resminin Batõ’ya yolculuğuSELCEN AKSEL S akõp Sabancõ Müzesi, bu- günden başlayarak 30 Ha- ziran 2009’a dek “Batı’ya Yolculuk - Türk Resminin 70 Yıllık Serüveni” başlõklõ sergiye yer veriyor. Sergi 1860-1930 yõllarõn- dan, 15 sanatçõdan 150 yapõtla, önemli bir sürece yetkin bir sunumla tanõklõk ediyor. Yapõtlar, Atatürk Müze Köşkü, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, TBMM Milli Sa- raylar Dolmabahçe Sarayõ Müzesi, MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, SSM koleksiyonlarõ ve özel koleksiyonlardan seçilmiş. Ser- ginin küratörü ise Ferit Edgü. Sakõp Sabancõ Müzesi Müdürü Prof. Nazan Ölçer de, daha önce ya- põlan dönem sergilerinden farklõ olarak bu kez “yapılmamış olan bir şeyi yapmayı denediklerini, Os- manlı’da 19. yüzyıl reform anla- yışı çerçevesinde Türk resminin gelişen Batı’ya yönelişi ve bunu et- kisini sergilemeye çalıştıklarını” söylüyor. Başka bir deyişle de “de- seniyle, ışığıyla, gölgesiyle min- yatüre dayalı tasvir sanatından öteye giderek dünya sanatına da- hil olmaya adım atışını”... Bu ser- ginin, altõ çizilmesi gereken işlevi ve başarõsõnõn yanõnda bir de sürprizi var; ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin ikinci versiyonu da Osman Ham- di Bey’in yapõtlarõ arasõnda yerini alarak gün õşõğõna çõkõyor. Edgü, bu tabloyla ilgili kimi iddialara da en güzel yanõtõ, Osman Hamdi Bey’in torunu Edhem Eldem’in verdiğini hatõrlatõyor. Daha çok bir ikon ola- rak görülmesi gereken bu tabloyu, Osman Hamdi Bey bir illüstrasyon dergisinde gördüğü Japon estam- põndan esinlenerek yapmõştõ. Ve birçok oryantalist yapõt gibi bir ikincisi de vardõ. Şeker Ahmet Paşa gibi askeri okul öğrencisi olup da resim eğiti- mi almak üzere Paris’e gönderilen ilk kuşak sanatçõlarõmõzdan, Çallõ Kuşağõ olarak da tanõnan II. Kuşak sanatçõlarõna uzanan geniş bir seç- ki bu; Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ, Halil Paşa, Nazmi Ziya Güran, İb- rahim Çallı gibi öncü isimlerle... 15 Türk sanatçõnõn yanõnda, Paris’te ilk kuşak Türk ressamlarõna hocalõk yapmõş Jean-Léon Gérôme ve Gustave Boulanger’nin de yapõtlarõ var sergide. Bazõ resimlerin de Cumhurbaşkanlõğõ’ndan alõndõğõ sergi için, “Kamuyla paylaşılma- yan sanat geri planda kalır” diyor Ölçer; ayrõca küresel krizlerde ilk et- kilenen alan sanat iken bu sergiyi gerçekleştirebilmiş olmalarõnda des- tek olan kurumlara başta Yüksel İn- şaat olmak üzere teşekkür ediyor. Ferit Edgü, “1860’lardan başla- yarak Paris’e giden Türk sanat- çılarının dönemin sanat ortamını nasıl değerlendirdikleri ve nasıl al- gıladıkları sorusunu sormak ge- rek” diyerek, sergiye ilgi çekici bir bakõşla yaklaşõyordu. Edgü, Os- man Hamdi Bey’den başka hiçbir ressam adayõnõn o yõllarda moda olan oryantalist akõmdan etkilen- mediğini söylerken ilginç bir nok- taya dikkat çekiyordu. Çoğu daha sonra Devlet Güzel Sanatlar Aka- demisi’nde öğretim üyeliği ya- pacak olan II. Kuşak sanatçõlarõ- mõzõn ise, artõk dönemini tamam- lamõş olan ‘izlenimcilik’ akõmõn- dan etkilendiklerini söylüyor, böy- lece resmin ‘evlerden, stüdyo- lardan doğaya çıktığını’ belirti- yordu. Edgü, dönemsel açõdan duru bir genel bakõş sunarken, sonuç olarak Türk resminin 70 yõl içinde gösterdiği gelişimin, dün- yanõn başka hiçbir ülkesinde gör- mediğimiz türden bir olay oldu- ğunu vurguluyordu. (0212 233 22 38) Kültür Servisi - UNESCO’nun sivil toplum örgütlerinden Ulus- lararasõ Tiyatro Eleştirmenleri Bir- liği’nin (IATC) Türkiye Merkezi (TEB) Başkanõ Üstün Akmen’in Tuncay Özinel Tiyatrosu’nun ‘Hırsızname’ oyununun Keşan’da kaymakam tarafõndan engellen- mesi üzerine 15 Mart 2009 tari- hinde Milliyet gazetesine verdiği beyanat ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ Basõn Bürosu’na ‘bir kimseye onur ve şeref ve saygınlığını rencide ede- bilecek nitelikte somut bir fiil ve- ya olgu ispat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur ve şeref ve saygınlığına saldırmak suçu’ nedeniyle ifade vermesiyle ilgili olarak, birliğin yönetim ku- rulu basõn açõklamasõ yaptõ. “Gü- cü ellerinde tutanları öncelikle ‘eleştiri sözcüğünün rahatsõz etti- ğinin farkõndayõz, dahasõ eleştiri mesleğinin mesleksizleri tedirgin ettiğini’ de biliyoruz” sözleriyle başlayan açõklama şöyle devam ediyor: “Ne var ki, bu bizim mesleğimiz ve şimdiye kadar sahnede izlediğimiz ‘Geceyarõsõ Trampet Sesleri’, ‘Hitler Rejimi- nin Korku ve Sefaleti’, ‘Arturo Ui’nin Yükselişi’, ‘Galileo Gali- lei’, ‘Evet Diyenlerle Hayõr Di- yenler’ oyunlarını nasıl eleştir- mişsek, günlük hayatımızda sah- nelenmek istenilen oyunları eleş- tirmek de hem mesleğimizin hem de vatandaşlık bilincimizin gereğidir. Tiyatroyu uğraş edin- miş insanlar olarak, Bertolt Brecht’in ‘Susma, sustukça sõra sa- na da gelecek’ sözünü şiar edin- diğimizi açıklıyoruz.” ‘Eleştirimesleği,mesleksizleritedirgineder’ Boğaziçi’nde II. Felsefe Okulu Kültür Servisi - Bahçeşehir Ünversitesi (BÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Kaan H. Ökten ile Doç. Dr. Örsan K. Öymen’in yönetiminde düzenlenen Felsefe Okulu’nun ikincisi 25 Nisan’a açõlõyor. BÜ Sürekli Eğitim Merkezi bünyesinde ‘Felsefeyi Bahçeşehir Üniversitesi’nde Yeryüzüne İndirmek...’ sloganõyla yola çõkan seminerler, 25 Nisan- 6 Haziran arasõnda cumartesi günleri saat 14.00 - 17.00 arasõnda BÜ Beşiktaş Yerleşkesi’nde yapõlacak. 25 Nisan’da Bekir Karlõğa’nõn ‘İslam, Felsefe ve Batõ Dünyasõ’, 2 Mayõs’ta Besim F. Dellaloğlu’nun ‘Romantizmin Muammasõ’, 9 Mayõs’ta Bülent Gözkan’õn ‘Kant, Heidegger ve Varlõk Meselesi’, 23 Mayõs’ta Zeynep Direk’in ‘Hegel ve Feminist Okurlarõ’, 30 Mayõs’ta Mehmet Çelik’in ‘Aşk ve Felsefe Üzerine’, 6 Haziran’da K.H. Ökten’in ‘Gen Teknolojisi ve İnsanlõğõn Akõbeti’ konulu seminerleri yer alacak. (0 212 381 09 85) McKennitt, İstanbul’da Kültür Servisi - Loreena McKennitt, 13 yõl aradan sonra İstanbul’da konser verecek. Daha önce Uluslararasõ İstanbul Caz Festivali kapsamõnda Türkiye’ye gelen sanatçõ, 13 Haziran’da Cemil Topuzlu Açõk Hava Sahnesi’nde hayranlarõyla buluşacak. Kanadalõ müzisyen, 14 milyonu aşan albüm satõşõyla dört kõtadaki on beş ülkede altõn, platin ve multi-platin plak ödülleri aldõ. McKennitt, son albümü “A Midwinter Night’s Dream”i geçen yõl çõkarmõştõ. Tiyatro Şenliği ertelendi Kültür Servisi- İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Sahne ve Gösteri Sanatlarõ tarafõndan 18-30 Nisan tarihleri arasõnda yapõlacak olan Türkiye Üniversiteleri Tiyatro Şenliği 15 - 30 Mayõs tarihine ertelendi. Anadolu ve İstanbul’dan 40’õn üstünde üniversitenin buluşacağõ etkinlik Mayõs 2009’da yapõlacak.  Emek’te 11.00’de ‘11’e 10 Kala’, 13.30’da ‘Kuduz Köpek’, 16.00’da ‘Hayat Var’, 19.00’da ‘Şarkı Söylemenin Keyfi’, 21.30’da ‘Kara Köpekler Havlarken’. (0 212 293 84 39)  Yeni Rüya’da 11.00’de ‘Utanç’, 13.30’da ‘Öteki’, 16.00’da ‘Yabancılar’, 19.00’da ‘Tapınma’, 21.30’da ‘Anna ile Dört Gece’. (0 212 244 54 57)  Atlas’ta 11.00’de ‘Sonbahar’, 13.30’da ‘Fotoğraf Yılları’, 16.00’da ‘Liverpool’, 19.00’da ‘Son Durak 174’, 21.30’da ‘$9.99’. (0 212 252 85 76)  Beyoğlu’nda 11.00’de ‘Ağaçsız Dağ’, 13.30’da ‘Merdiven Altı’, 16.00’da ‘Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri’, 19.00’da ‘Şavaklar’, 21.30’da ‘Zaman ve Şehre Dair’. (0 212 251 32 40)  Rexx’te 11.00’de ‘Yeryüzü Cenneti’, 13.30’da ‘Garip Birisiyle Evlendim!’, 16.00’da ‘Zift’, 19.00’da ‘Tony Manero’, 21.30’da ‘İki Bacaklı At’. (0 216 336 01 02)  Pera Müzesi Salonu’nda 16.00’da ‘Peki Londra+Türk Gibi Başla...’, 19.00’da ‘5 No’lu Cezaevi’, 21.30’da ‘Nâzım’ın Küba Seyahati’. (0 212 334 99 00) FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN Kültür Servisi - Polonya’nõn en büyük sinema- cõlarõndan biri olarak kabul edilen, yapõmcõ, senarist, ressam ve aktör Jerzy Skolimows- ki, Akbank sponsorluğunda düzenlenen 28. Uluslararasõ İstanbul Film Festivali’nin ko- nuğu olarak İstanbul’da. Skolimowski’ye 18 Nisan Cumartesi akşamõ Lütfü Kõrdar Ulus- lararasõ Kongre ve Sergi Sarayõ’ndaki Kapa- nõş Töreni’nde İstanbul Film Festivali’nin “Yaşamboyu Başarı Ödülü” sunulacak. Skolimowski’nin festivalde gösterilecek olan ve ustanõn 17 yõl aradan sonra sinemaya dö- nüşü sayõlan filmi ‘Anna ile Dört Gece / Fo- ur Nights With Anna’ 2008 Cannes Festi- vali’nde ‘Yönetmenlerin On Beş Günü’ bö- lümünün açõlõş filmiydi. Festivalde ‘Yıllara Meydan Okuyanlar’ bölümünde yer alan ‘Anna ile Dört Gece’, bir krematoryum gö- revlisinin içine düştüğü karasevdayõ anlatõyor. Skolimowski, filminin 16 Nisan Perşembe gü- nü saat 21.30’da Yeni Rüya Sinemasõ’nda ya- põlacak festival kapsamõndaki son gösterimine de katõlacak. Skolimowski İstanbul Film Festivali’nde Nazmi Ziya’nın ‘Şezlongda Pembeli Kadın’ yapıtı. 1904 tuval üzerine, yağlıboya Sakıp Sabancı Müzesi koleksiyonu. Kültür Servisi - Dünyanõn en çok okunan çocuk ve gençlik kitabõ olan Antoine de Saint-Exu- péry’nin ‘Küçük Prens’i çizgi ro- man olarak Turkuvaz Kitap eti- ketiyle okurla buluşuyor. Küçük Prens’in yayõncõsõ olan Galli- mard’õn geçen ekim ayõnda, bire bir hikâyeye sadõk kalarak ya- yõmladõğõ Küçük Prens’in çizgi ro- manõ, Fransa’da altõ ay gibi kõsa bir sürede 110.000’lik satõşa ulaştõ. Telif haklarõ Türkiye dahil 26 ül- keye satõlan Küçük Prens’i Joann Sfar çiziyor. ‘Küçük Prens’ artõk çizgi roman Ayrıntı Nazan Ölçer, sergiyle ilgili bilgi verdi. Kültür Servisi - Murat Saraçoğlu’nun yönettiği De- li Deli Olma’nõn galasõ önceki akşam Nişantaşõ Cty Life Sinemalarõ’nda yapõldõ. Galaya filmin oyuncularõ Tarõk Akan, Şerif Sezer, Deniz Arna, Halil Kumova’nõn yanõ sõra Hande Subaşõ, Oya Aydoğan, Mustafa Alabora, Ersin Pertan, Ani Per- tan, Murat Ünalmõş, Pamir Demirtaş, Murat To- kat, Cemal Okan, Sabahattin Öner, İskender Ka- rakiraz, CHP İstanbul İl Başkanõ Gürsel Tekin, Ercan Karakaş katõldõ. Gecenin konuklarõ ara- sõnda filmin çekimlerine destek veren eski Kars Belediye Başkanõ Naif Alibeyoğlu da bulundu. ‘Deli Deli Olma’ filminin galasõ yapõldõ Ş airliğinin yanõ sõra çevirmenlik ve editörlük de yapan Erdal Alo- va’nõn ilk şiiri 1973’te Yeni Der- gi’de yayõmlandõ. ‘En Son Çıkan Şar- kılar’ (1980), ‘Giz Dökümü’ (1989), ‘Bitik Kent’ (1995), ‘Dizeler’ (2001), ‘Tensemeler’ (2007) adlõ şiir kitaplarõ bu- lunan Alova, ‘Bitik Kent’ ile Cemal Sü- reya Şiir Ödülü’nü (1996), ‘Dizeler’ ile Nâzõm Hikmet Şiir Ödülü (2002) ve Dio- nisos Şiir Ödülü’nü (2001) kazandõ. 2008 Homeros Şenliği’ne ‘Yılın Ozanı’ olarak katõldõ. Herodas, Sappho, Catullus, Iu- venalis, Kavafis, Lorca, Neruda gibi şa- irlerden yaptõğõ çevirilerle de tanõnan Alova, ‘Bir Şairin Günlüğü’ adlõ kita- bõnõn çevirisiyle ‘Dünya Çeviri Ödülü’nü aldõ. Şu anda Bektaş Köyü Sivrice Fene- ri’nin yanõ başõnda, sebze bahçesi de olan bir evde yaşayan Erdal Alova, “Hayatı- mı hep sözcüklerle kazandım, kazanı- yorum. Kırk kitabım ve benden akıllı iki oğlum var. Kısacası, mutlu biri sayılı- rım, bu kaos içinde” diyor. ‘Hayatõmõ hep sözcüklerle kazandõm’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle