22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ ‘Muhterem Zevat’ Böyle günlerde “muhterem zevat” hazırdır, evin- de telefonun çalmasını bekler. Hangi kanal önce davranacak merak eder. Telefon çaldığında ayak- kabılarını giymektedir. Sonra başlar dolaşmaya. Gözaltılar başladığında, dalganın numarasını ka- rıştırmamak için avucunun içine yazdığından emi- nim. Koşa koşa gider, gidemiyorsa telefonda derakap vazife başındadır. Bir heyecan konuşmaya başlar. “Hukukun üstünlüğü” der, “hataların olabi- leceğini, ama ana gayeyi, kutsal amacı gözden kaçırmamamız” gerektiğini belirtir, yüzünde sin- si bir tebessümle döktürür. Bir diğeri okyanus öte- sinden sızdırılmış günlüklerin getirdiği şöhretle “iyi yolda olduğumuzu” müjdeler bize. Bir başkası “nedir bu saygın kişiler, neymiş bu saygınlığın ölçütü?” diye celallenir. Kendilerini daha bir vazifeli sayanlar da vardır. Onlar dalgaların geleceği üzerinde konuşmayı severler. Öyle ya bundan sonra sıra kime gelecek, kime gelmeli, onu bilir, bildirirler. Önce kamu gö- revlileri, sonra da muhtemelen finalde, parla- mentodaki Ergenekoncular halledilmelidir. Gün bu gündür. Vazife çağırmaktadır. Bak telefon çaldı, giy ayakkabılarını koş. Tarih nasıl bir şeydir? Tarih, gerçeklerin aradan zaman geçtikten son- ra daha iyi anlaşıldığı bir şeydir. Bu nedenle aylar, yıllar devrildikçe, insanoğlunun bilgi hazinesi geli- şip genişledikçe, bilim mesafe aldıkça, tarihin de bilime yaklaşma katsayısı artar. Bu nedenle yaşa- dığımız günlerin kendisi hakkındaki fikirlerine faz- la değer vermeyiz biz. Biraz zamana ihtiyaç vardır. Çalkantının, çelişki ve çatışmaların girdabın- dayken, akla karanın kolayca karıştığını, aklın ise artık daha fazla karışabileceğini biliriz. “Zeitgeist”ı daha çok “oportünizm zamanı” olarak anlayan- larsa en çok bu kargaşayı, bu dumanlı havayı se- verler. Dumanlı havada iz kaybolur gider çünkü. Şimdi bakıyoruz da dün, AKP’ye karşı muhale- fetin bir araya gelmesi gerektiğini söyledi, CHP ile MHP’nin güç birliğini savundu diye İlhan Selçuk’a demediklerini bırakmayanlar, meğer sevgili ikti- darlarının bekası için büyük, ağır ittifakların pe- şindeymişler. Meğer tetikçilerin bağıra çağıra im- dada çağırdığı büyük örgütün lideri ile buluşup, “demokrasi ittifakı” oluşturacaklarmış... Peki, te- tikçiler ne olacakmış? Onların “sürülmüş tarlanın zehirli meyveleri olduğunu” söylemiş ya komşu tarlanın büyük sahibi. “Peki, bu neoliberal muhterem zevatın geç- mişteki solculuğunun muhasebesini yapan çıkmayacak mıdır?” diye de sorarsın şimdi sen. Yahu kardeşim sen deli misin, divane misin? Şimdi zaman, o zaman mıdır? Şimdi zaman dalgalar zamanı değil midir? Böyle zamanlarda “muhterem zevat” telefon başındadır. Çalar çalmaz ayakkabılarını giyer. Çehre beşuştur. Kimi zaman suret-i haktandır. Kimi zaman, artık savunulamaz bir durum var- sa, mağdura uzattığı mikrofon aracılığı ile “siz on- lardan diildiniz ama, diil mi?” diye sırnaşır. Mikrofonda 36 bin kızının derdine düşmüş say- gıdeğer anne şaşırır bir an. Sonra ama artık bir hü- zün çöker de yüzüne, “aramızda görüş ayrılıkla- rı olabilir, hepimiz aynı ideale inanmışızdır” der susturur “diil mi ama diil mi?” diye ısrar eden, kal- bi muhterem zevattan yana çarpan hanımefendiyi. “Muhterem zevatı” size tanıtmama gerek var mı? Hepiniz tanıyorsunuz onları. Eğer bugüne kadar tanımamış, içyüzlerini anlamamış, ne dediklerini çı- karamamışsanız hemen televizyonun başına ko- şun herhangi bir kanalı açın. Bugün tam zamanıdır. Oradadırlar. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Prof. Dr. Feyzioğlu korku ve endişenin, hukuk devletinin ve demokrasinin en büyük düşmanõ olduğunu söyledi ‘Korkuyu savcõlar yarattõ’ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, toplumun büyük bir kesiminin korku ve endişe yaşadõğõnõ, si- yasi iktidarõ eleştiren kişilerin gözaltõna alõn- dõğõ ya da tutuklandõğõnõ düşündüğünü vur- gulayarak “Korku ve endişe, hukuk devle- tinin ve demokrasinin en büyük düşmanı- dır” dedi. Prof. Dr. Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi Ka- nunu’nun tüm topluma güven ve huzur vermesi gerektiğini belirterek “Bu güven ve huzuru eğer toplum kesimleri hissetmiyorsa ceza muhakemesini yürüten kişiler, mutlaka dönüp nerede yanlış yapıyoruz diye sormalı. Ona göre de tedbirini almalı” dedi. ‘BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK DİYE SORMALILAR’ Toplumun büyük bir kesiminin korku ve en- dişe yaşadõğõnõ, genel kanõ olarak da düşünen, yazan, bunu başkalarõyla paylaşan, yeri geldiği zaman siyasi iktidarõ eleştiren kişilerin gözal- tõna alõndõğõ ya da tutuklandõğõnõ düşündüğü- ne işaret eden Feyzioğlu, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Bu böyle olabilir veya olmayabilir. Ama sorun toplumdaki bu endişedir, bu ra- hatsızlıktır. Toplum kendi kendine yoktan yere böyle bir korkuya kapılmadığına gö- re ceza muhakemesi aktörlerinin tamamı- nın durup biz nerede yanlış yaptık veya ya- pıyoruz diye sorması gerekir. Bir süre son- ra insanlar düşündüklerini söylemekten çekinirler, düşündüklerini yazmaktan kor- karlar, sonunda düşünmekten korkar hale gelirler. Hukuk dev- letinin temelinde düşünce ve ifade özgürlüğü olduğuna göre, bu öz- gürlüğün ceza soruşturması ve kovuşturmasıyla hedef alındığı, kısıtlandığı inancına kapılırsa top- lum artık düşünce özgürlüğünden ve hukuk devletinden gönül ra- hatlığıyla söz etmek imkânsız ha- le gelir. Düşünce özgürlüğü de- diğimizde, toplumda yaşayan her- kesin gündelik hayatlarının dışında oldu- ğunu sanmak büyük bir gaflettir. ” Feyzioğlu, herkesin yaşadõğõ toplumun so- runlarõnõ bilme, değerlendirme, tartõşma ve gö- rüş ifade etme hakkõ olduğunu vurgulayarak “Bunu yapamadığımız takdirde kendi ken- dimizi yönettiğimizden kısacası demokra- si içinde yaşadığımızdan da söz edemeyiz. Korku, endişe hukuk devletinin ve de- mokrasinin en büyük düşmanıdır” dedi. ‘ARAMA KARARI KANUNA TABAN TABANA ZIT’ Eski İstanbul Barosu Başkanõ, avukat Turgut Kazan, iki darbe gördüğünü, ikisinde de sanõk oldu- ğunu anõmsatarak “Büyük acılar yaşadım. Büyük davalarda korka korka müdafilik yaptım. Adalet Bakanı’na bir mektup yazdım. ‘Biz büro komşusu olarak, 12 Ey- lül’de büyük acõlar yaşadõk. Bile- sin ki, insanlarõn duyduğu dehşet ve korku o günleri aşmõştõr’ diye. Cevap gelmedi, dava açtım” diye konuştu. “Usul medeniyettir” di- yen Kazan, şunlarõ söyledi: “Yani Muhake- me Hukuku medeniyettir. Ne kadar medeni olduğunuzu ve demokrasiyi ne kadar uy- guladığınızı gösterir. Arama nasıl olacak? Gece yarısı asla arama yapılamaz. Arama kararında hiçbir şeyle suçlanmıyorlar. Arama kararı, kanuna taban tabana zıttır ve açıkça karşıdır. Eğer insanlar bu arama kararıyla aranacaksa, o ülkede demokra- si ve hukuk yoktur. Arama kararı, böyle oluyorsa kimsenin Türkiye’de güvenliği yoktur.” ‘BURS LİSTESİ GÖTÜRÜLEMEZ’ ÇYDD Genel Başkanõ Prof. Dr. Türkan Saylan’õn evinde yapõlan aramayõ da değer- lendiren Kazan, “Evine gitmek ve arama yapmak için makul bir şüphe göstereceksin. Neyi arayacağını da göstereceksin. ÇYDD’den burs alan öğrencilerin listeleri, burs veren insanların isimleri götürüldü. Bu çağdaş eğitim çabasının bir biçimde belini kırmak mıdır? Onları götüremezsiniz, ara- ma kararı veremezsiniz. Ümraniye bom- balarıyla ilgili belgeleri alabilirsiniz ama burs listesini alamazsınız. Bu usul hatası de- ğil, dehşet ortamı yaratmaktır” diye konuştu. Darbeye karşõ olduğuna işaret eden Kazan, “Ama sivil olanına da karşıyım” dedi. Prof. Dr. Feyzioğlu, toplumun büyük bir kesiminin korku ve endişe yaşadığını, vurgulayarak “Toplum kendi kendine yoktan yere böyle bir korkuya kapılmadığına göre ceza muhakemesi aktörlerinin tamamının durup biz nerede yanlış yaptık veya yapıyoruz diye sorması gerekir” dedi. Eski İstanbul Barosu Başkanı Kazan ise, “Bu arama kararıyla kimsenin Türkiye’de güvenliği yoktur” diye konuştu. ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ergenekon soruşturmasõnõn temel haklarõ ihlal ettiği- ni söyledi. Washington’da temaslarda bulunan Yal- çõndağ, düşünce kuruluşu Brookings Ens- titüsü’nde yaptõğõ konuşmasõnda AKP hükümetini “otoriter” eğilimler sergile- mekle ve ekonomik krizin ciddiyetini yanlõş değerlendirmekle eleştirdi. Ergenekon davasõnõn tüm gücüyle sür- düğünü ve aralarõnda emekli generallerin bulunduğu kişilerin tutuklandõğõnõ ifade eden Yalçõndağ, “Türk siyasetinin sivil- leşmesini ve güvenlik güçleri içinde te- mizliği” desteklerini söyledi. Buna karşõn dava sürecine yönelik cid- di bir endişe konusu bulunduğunu ifade eden Yalçõndağ, “Dava usulü özen gös- terilmeden yürütüldü ve özel yaşam ve suçu kanıtlanana kadar masum olma gi- bi temel haklar ihlal edilmiş olabilir” de- di. Hükümetin ekonomik krizin ciddiye- tini doğru değerlendiremediğini söyleyen Yalçõndağ, “Gerçeklerle yüzleşme ko- nusundaki tereddüt ve yerel seçimlere yönelik çıkarcılık ekonomik bir program yapılmasına yönelik ciddi çabaları er- teledi” dedi. Yalçõndağ, AKP’nin son dö- nemde vergi yetkisini kötüye kullandõğõ- nõ ifade ederek “İç politikada hüküme- tin otoriter eğilimleri olduğuna ilişkin pek çok kanıt var” diye konuştu. AKP’nin seçim kampanyasõnõ “sert” olarak tanõmlayan ve yerel değil genel se- çimler havasõnda yapõldõğõnõ söyleyen Yalçõndağ, “AKP’nin seçimlerden des- teğini arttırarak çıkmasının bu otoriter eğilimleri hızlandıracağı endişesi vardı, ancak Türk seçmeni ülke politikasının dengelenmesini sağladı” dedi. RAPORDA ERGENEKON Brookings Enstitüsü’nün ABD-Tür- kiye ilişkilerine yönelik toplantõsõnda ayrõca TÜSİAD tarafõndan hazõrlanan “Yeni bir dönemde Türk Amerikan ilişkileri” başlõklõ rapor da tanõtõldõ. Ra- porda Ergenekon davasõndan “ciddi ih- mallere karşın Türkiye’nin güvenlik güçlerinin gizli ağlardan temizlenme- si” açõsõndan önemli bir adõm olarak söz edildi. Raporda ayrõca Ergenekon soruş- turmasõ ve davasõnda bu ağlarõn ortaya çõ- karõlmasõnõn ve bazõ tutuklamalarõn Türk ordusunun “aktif ve sessiz” desteği ol- madan mümkün olamayacağõ ileri sü- rüldü. Raporda “Türk ordusunun At- lantik yanlısı ve demokrasiden yana ka- nadı güç kazanırken içindeki otoriter ve Avrasyacı unsurlar aşamalı olarak azalıyor” ifadeleri yer aldõ. Raporda ABD’ye Türkiye’nin AB sürecini des- tekleme, Türk demokrasisini cesaretlen- dirme, iki ülke arasõndaki transatlantik çat- lağõ giderme , Kerkük’ün özel statüsünün korunmasõnõ sağlama ve PKK ile müca- delede Türkiye ile işbirliği yapma, Ermeni tezlerinin Kongre’de kabul edilmemesi, gibi öneriler yer aldõ. Atatürkçü STÖ ve akademisyenlerin hedef alõnmasõna tepkiler çõğ gibi büyüyor ‘Çağdaş insanların avı’ Yurt Haberleri Servisi - Erge- nekon operasyonuyla Atatürkçü si- vil toplum örgütleri ve akademis- yenlerin hedef alõnmasõna yurt ge- nelindeki tepkiler çõğ gibi büyüyor. ANKARA Üniversitesi Sena- tosu, Ergenekon soruşturmasõyla il- gili olarak çağdaş bir hukuk dev- letinde karşõlaşõlmasõ mümkün ol- mayan uygulamalarõn üniversitelere ve üniversite mensuplarõna yansõ- mõş olmasõndan derin kaygõ duy- duklarõnõ bildirdi. Yapõlan açõkla- mada, “Hukukun üstünlüğünü, çağdaş eğitim ve çağdaş yaşamın güvencesi olarak gören Ankara Üniversitesi, bağımsız yargı or- ganlarının sorumluluğu altında- ki adli sürecin hızlı ve doğru iş- leyeceğine olan inancını korumak istemektedir” denildi. İSTANBUL Barosu’ndan ya- põlan açõklamada “Bitmek tüken- mek bilmeyen ucu açık soruş- turmalarda seri ve uzun zaman aralıklı dalgalarla demokratlar, yurtseverler, Atatürkçüler, çağ- daş ve aydınlık Türkiye’den ya- na olanlar, korku, sindirme ve yılgınlık içine itilmek istenmek- tedir” denildi. İstanbul Üniversi- tesi Öğretim Üyeleri Derneği, Tüm Öğretim Elemanlarõ Derneği İs- tanbul Şubesi, Cumhuriyet Kadõn- larõ Derneği Merkez Şubesi, Eği- tim-İş Sendikasõ ve Türkiye Genç- lik Birliği’nin yaptõğõ ortak açõk- lamada, Ergenekon operasyonu adõ altõnda Türkiye’nin laik, yurt- sever, aydõn kesimine yönelen sal- dõrõnõn son hedefinin üniversiteler olduğuna dikkat çekilerek “AKP iktidarının hedefinin Atatürk- çüler” olduğu vurgulandõ. Kadõn Girişimciler Derneği (KA- GİDER)’nden yapõlan yazõlõ açõk- lamada dernek üyesi Tijen Mer- gen’in gözaltõna alõnmasõna tepki gösterilerek “Konunun takipçisi olacağız” denildi. 10 Aralõk Ha- reketi Yürütme Kurulu, gözaltõla- rõn hukuk dõşõ uygulamalar oldu- ğunu vurguladõ. SAMSUN ADD önünde bir ara- ya gelen bir grup, ADD Karadeniz Bölge Koordinatörü ve Ondokuz Mayõs Üniversitesi (OMÜ) eski Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay’õn gözaltõna alõnmasõnõ protesto etti. ANTALYA dernek binalarõ 7.5 saat aranan ÇYDD üyeleri olayõ “Çağdaş insanların tespiti ve avı” olarak değerlendirdi. Dernek avukatõ Şaziye Şahin ise “Toplu- mu aydınlatmak suçsa, en büyük suç ortağımız, Mustafa Kemal Atatürk”tür dedi. BURSA ÇYDD Bursa Şubesi Başkanõ avukat Kadriye Uysal da kentteki sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin yöneticileriyle bir araya geldi. Uysal, “Bu aydınlık- la karanlığın savaşıdır” dedi. Alevi Bektaşi Federasyonu Ge- nel Başkanõ Ali Balkız da “Bütün AKP’nin, demokrasinin ‘D’sini bile istemediğinin ve diktatör yüzünün göstergesidir” ifadele- rine yer verdi. Ege-Koop Genel Başkanõ Hü- seyin Aslan, Türkiye’nin sağdu- yulu insanlarõnõn düşüncelerine pranga vurulduğunu belirtti. Adana’da CHP’nin çağrısıyla top- lanan çeşitli kuruluşların üyesi yüzlerce kişi Ergenekon operasyo- nu kapsamında yapılan baskınları ve gözaltıları protesto etti. CHP İl Örgütü’nden çıkarak İnönü Cad- desi üzerinden yürüyüşe geçen top- luluğu çevreden geçen yurttaşlar da alkışlarla destekledi. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Kahrol- sun AKP” ve “AKP istifa” ile “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” slogan- larıyla İnönü Parkı’ndaki İsmet İnönü Anıtı’nın önüne gelen CHP’lilere; Bağımsız Cumhuriyet Partisi, ADD, ÇYDD, 68’liler Birli- ği Vakfı, Eğit-Der, Türk Kadınları Derneği, Kadın Kuruluşları Birliği ve Eğitim-İş üyeleri de destek ver- di. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda önceki gün gerçek- leştirilen, rektör ve eski rektörleri de kapsayan gözaltõ dalgasõna AKP’den farklõ tepkiler geldi. AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Er- genekon soruşturmasõnõn 12. dalgasõyla ilgili eleştirilere “Hiç kimse AKP’yi eleştirdiği ya da muhalefet ettiği için soruşturma kapsa- mına alınmadı. Bunu iddia edenler davayı sulandırmak istiyor” diyerek tepki gösterdi. Muhalefet temsilcilerin hâkimleri ve savcõlarõ itham eden, töhmet altõnda bõrakan, onlarõ suç- layan bir yaklaşõm sergilediklerini ileri süren Bozdağ, “Bu anayasa ve hukuku içine sindi- rememiş bir duruştur” dedi. Çelik: Bağlılık bildirenler var Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik de hem Türkan Saylan’õ, hem de “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasõnõn koordina- törü olan Tijen Mergen’i yakõndan tanõdõ- ğõnõ belirterek, zanlõlar arasõnda olmalarõn- dan dolayõ üzüldüğünü söyledi. Tijen’in yü- rüttüğü kampanya nedeniyle gözaltõna alõn- madõğõnõ, Saylan’õn evinin de burs nedeniy- le aranmadõğõnõ ileri süren Çelik, “Şu anda Ergenekon’un baş sorumlusu olarak yar- gılanan insanlara telefon açıp da ‘ben si- zin emrinizdeyim’ diye ona bağlılık bildi- ren insanlar var” dedi. AKP grup başkan- vekillerinden Nihat Ergün de mahkeme ka- rar verene kadar kimseye suçlu veya suçsuz diyemeyeceklerini belirterek, “Belki Erge- nekon iddianamesini hazırlayan savcılar da bazı konularda aşırı yorumlar yapmış olabilirler. Onu bilmiyoruz” dedi. TÜSİAD BAŞKANI YALÇINDAĞ MERSİN Atatürkçü Düşünce Derneği’nde (ADD) top- lanan kalabalık bir grup, toplu şekilde Silifke Cadde- si’nden ÇYDD Şubesi’ne kadar yürüdü. Bir süre caddeyi trafiğe kapatan protestocular, “Tür- kiye laiktir laik kalacak”, “Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye” sloganları attı. Grup adına açık- lama yapan ADD Şube Başkanı Tomris Yılmaz, “Cumhuriyete, onun ilkelerine ve Kemalizm’e sahip çıkmanın bedeli ödenecekse bu bedeli ödemeye hazırız” dedi. (Fotoğraf: NAZMİ AKDAĞ) ‘Bedel ödemeye hazırız’ AKP’DEN ELEŞTİRİLERE TEPKİ Bozdağ: Davayõ sulandõrõyorlar A D A N A ’ D A P R O T E S T O Turgut Kazan. OZAN YAYMAN İZMİR - Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği (ÇYDD) İzmir Şubesi’ne yapõlan polis baskõnõnõn yankõlarõ sürüyor. Önceki gün sabah erken saat- lerde çilingir marifetiyle dernek kapõsõnõ açtõran polisin, ÇYDD yöneticilerine haber vermeden içeriye girmesi, girdikten sonra yöneticileri ara- masõ eleştiriliyor. ÇYDD İzmir Şube Başkanõ Gö- nül Kaya, tüm belgeleri imza karşõlõğõ verdiklerini söyledi. ÇYDD’nin İzmir Şubesi’ne giren polis buradan 26 çuval dolusu belgeye el koydu. Kaya, ÇYDD İzmir Şubesi olarak 300 öğrenciye kendi olanaklarõyla burs verdiklerini, 420 öğrencinin “Baba Beni Okula Gönder” kapsamõnda bursiyer olduğunu söyleyerek “Bu öğrencilerimizin burs dosyalarõnõn örneklerini aldõk. Burslarõnda her- hangi bir aksama olmayacak. Ancak genel merke- zin bizim bölgemizde okuyan 60 öğrenciye verdiği burslarda bir aksama olacak.” dedi. ADD İzmir şubeleri, son operasyonu büyükşehir belediyesi önünde dün yaptõklarõ eylemle protesto etti. Ç Y D D İ Z M İ R Ş U B E S İ : 6 0 Ö Ğ R E N C İ M A Ğ D U R O L A C A K ‘Temel haklar ihlal edildi’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle