Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
[email protected]
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
“Yeni Türkiye”!
“Tehlikenin farkında mısınız?” dedik. Genel se-
çimlerden önce dilimiz döndüğünce uyarmaya, Müs-
lüman Kardeşler örgütünün Mısır’da toplumu ele ge-
çirme serüvenini, siyasal İslamın “pasif karşıdevrim”
stratejisini anlatmaya çalıştık.
2007 seçimlerinden önce yükselen muhalefetin si-
yasal İslamda, onu bu ülke için uygun yönetim biçi-
mi olarak gören uluslararası çevrelerde yarattığı
korkunun seçimlerden sonra bizi başka bir Türkiye’ye
taşıyacağını savunduk. Bir süredir bu “yeni Türkiye’de”
yaşıyoruz. Yerel seçimlerin, yaratığı korkunun bu “ye-
ni Türkiye’nin” havasını daha da ağırlaştırması kaçı-
nılmazdı. Bunun böyle olduğunu, bu hafta, kamusal
aydın konumundaki bilim insanlarına yönelik ope-
rasyondan da görüyoruz...
Ortam niye bu kadar sertleşiyor?..
Ortam niye bu kadar sertleşiyor? Ergenekon diye
başlayan bir şey neden dalga dalga muhalefeti, özel-
likle “Cumhuriyetin ulusal projesine” sadakatlarını terk
etmeyen aydınları susturma makinesine dönüştü?
İzninizle, 9 Mayıs 2007 tarihli yazımdan uzunca bir
alıntı yapacağım: “AKP, seçmenin yaklaşık yüzde
25’inin katılmadığı, yüzde 10 barajından, hatalı kulla-
nımdan dolayı ‘oyların yüzde 40’ının çöpe atıldığı’ bir
seçimde, oyların yüzde 34’ünü alarak Meclis’e girdi.
Böylece toplam seçmenin yaklaşık yüzde 24’ünün oyu-
nu alan bir parti, Meclis’te sandalyelerin yüzde 60’ını
ele geçirmiş oluyordu. AKP’nin, parlamenter sistem
bağlamında, meşruiyetinin toplumsal zemini işte bu
kadar dar!
Bu nedenle AKP, Cumhurbaşkanlığı’nı da ele ge-
çirmeye karar verince, iktidar blokunun çeşitli bile-
şenlerinin sözcüleri, (TÜSİAD Başkanı.. ülkenin en bü-
yük meşru şiddet kullanma hakkına sahip kurumu ol-
manın yanı sıra en büyük ekonomik ve kültürel ağır-
lık merkezlerinden biri olan Ordu’nun üst yönetimi) ol-
maz dediler. Bu itiraz, sokaklara dökülen büyük kit-
lelerin kaygılarında da yankılandı. Tüm bunlar AKP’nin
Cumhurbaşkanlığı projesinin, hem hükümetin meş-
ruiyet zeminine hem de ülke koşullarına (sınıflar mat-
risine) uygun düşmediğini gösteriyordu.
Ama AKP.. arzusunda, ısrarla ısrar etti. Tayyip Bey’in
Çankaya’ya çıkamayacağı anlaşıldı, ama ısrar devam
etti, sahneye Gül Bey çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi
kararına rağmen yine ısrar yinelendi. Yine olmayınca,
bu kez bu amaca, anayasa değişikliği yoluyla ulaşıl-
maya kalkışıldı. En büyük sermaye bloku yine ‘Olmaz,
karşıyız’ dedi...
Bu inanılmaz ısrar, ister istemez aklımıza şu soru-
yu getiriyor: ‘Bu kadar büyük bir tutkunun gerçek ar-
zu nesnesi ne?’ Söz konusu olan bir kişi olsaydı, kar-
şımızda ısrarla istemeye devam eden histerili bir has-
ta olduğunu düşünürdük. Karşımızdaki bir siyasi
akım ve parti. Öyleyse bu partinin esas amacı ne? Baş-
bakan, ‘demokrasiye sıkılan kurşun’ derken, de-
mokrasiyi kendi arzu nesnesine indirgemiş olmanın öte-
sinde, aslında hangi projenin engellenmiş olmasına
tepki gösteriyor?”
AKP momentumun
kırılmasına izin veremez
Aslında bu soruların cevaplarını biliyoruz. Siyasal
İslam, AKP gözetiminde ilerleyen toplumsal mühen-
dislik projesinin momentumunun kırılmasından çok
korkuluyor.
AKP’yi sıradan bir parti sananların, siyasal İslamın
bir toplumsal kültürel hareket olma özelliklerini gö-
remeyenlerin, bu korkunun çapını, Siyasal İslamın, si-
yasi iktidara bu kadar yakınlaşmışken bu mevziyi kay-
betmeyi asla kabul etmeyeceğini kavramaları korkarım
çok zor. Kavradıkları zaman da artık iş işten geçmiş,
toplumsal siyasi dönüşümler (bu arada liberal ente-
lijansiyanın intiharı da) tamamlanmış olacak.
AKP döneminde siyasal İslamın “pasif karşıdevrim”
süreci toplumda çok önemli dönüşümler gerçekleş-
tirdi. Ancak ülkenin mali-sinai zenginliğinin, egemen
ideolojinin imajlarının üretildiği, dünya ekonomisiyle
bağlarının kurulduğu, siyasi iktidarın kurumlarının bu-
lunduğu bölgelerde, bu dönüşümler, yerel seçimle-
rin sonuçlarının da gösterdiği gibi, henüz geri çevri-
lemez bir düzeye ulaşmış değil.
Önümüzdeki genel seçimlerde, AKP’yi zayıflatacak,
koalisyon kurmaya, belki de hükümeti terk etmeye zor-
layacak sonuçlar çıkarsa, bu bölgelerden başlayacak
bir karşı dalga, uluslararası desteklerin çekilmesine
(eğer, henüz çekilmediyse) de yol açarak siyasal İs-
lamın “pasif karşıdevrimini” bir gerileme sürecine so-
kabilir. Ekonomik kaynakları, devlet desteği kurumaya
başlayan siyasal İslam, yıllardır adım adım kazandı-
ğı “yol arkadaşlarını” da kaybetmeye başlar. Bu
yüzden, bu risklerin oluşmaması için, gelecek se-
çimlere kadar ülkenin siyasi, kültürel coğrafyasında
gereken “temizliklerin” yapılması gerekiyor. “Yeni Tür-
kiye” işte böyle bir ülkedir...
[email protected]
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Son dalga gözaltõlarõ değerlendiren Baykal, savcõlarõn iddianame değil ithamname hazõrladõğõnõ söyledi
‘Bu bir AKP darbesi’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal,
Ergenekon soruşturmasõnda son dal-
ga gözaltõlarõ değerlendirirken “Bu bir
terördür. Bu uygulamalar aynı za-
manda darbedir” dedi.
Baykal’õn dünkü grup toplantõsõnda
çeşitli konularda yaptõğõ değerlendir-
meler ana başlõklarõyla şöyle:
İddianame değil, ithamname:
Kim bu Ergenekon örgütü? Askerin,
sivilin, hiçbir istihbarat örgütünün
haberi yok. İddianameden öğreniyo-
ruz ki, bunlar ta 1960’lõ yõllar dahil, bü-
tün yakõn tarih boyunca etkin bir ör-
gütmüş, bütün olaylarõn içinde bunlar
var. Bu örgüt AKP’ye karşõ kurulmuş
bir örgüt mü? Bu örgüt daha AKP’nin
adõ yokken var. O zamanki hedefi ney-
miş? Ergenekon çimentosu beyinlere
atõlõyor, böyle bir teşkilat var diye.
Dünyanõn hiçbir yerinde hiçbir hu-
kukçu böyle iddianame görmedi. İd-
dianame ayrõdõr, ithamname ayrõdõr.
Ortada meşru, muteber, hukuken ge-
çerli bir iddianame var mõ, yok mu?
Öcalan’la ilgili PKK davasõ -gerçek
bir terör örgütüyle hukuki hesaplaşma-
bir yõldan kõsa sürede bitti. Şimdi in-
sanlar aylardõr içeride, yargõlama sü-
rerken, bir yandan gözaltõlar oluyor,
yeni iddianameler hazõrlanõyor. Sav-
cõnõn iddialarõnõn dayanaklarõna ba-
kõyoruz; ortada bir haham var, bir giz-
li tanõk var bir de telefon kayõtlarõ ve
mülakatlar. Mülakatlar, gizli tanõklar,
hahamõn işkence altõnda alõndõğõ ortaya
çõkan -işkence altõnda alõndõğõ gizle-
nen- iddialarõ, sacayaklarõ bunlar id-
dianamenin. Davanõn temel hedefle-
ri şunlar: 1.Danõştay cinayeti aslõnda
bir Ergenekon cinayetidir. 2. Cum-
huriyet mitingleri aslõnda bir terör
örgütünün planlayõp hazõrladõğõ gay-
rimeşru, hükümeti yõkmaya yönelik bir
faaliyettir. Gizli tanõk da ilgi çekici bi-
risi. Kasten adam öldürmeye teşebbüs
ve ruhsatsõz silah taşõmaktan, ablasõ-
nõ öldürmekten, sahtecilikten, öz ye-
ğenini satarak fuhuşa yöneltmekten,
Cumhuriyet gazetesinin bombalan-
masõ ve Danõştay suikastõndan ceza al-
mõş bir kişi. Bu kişi Danõştay davasõ
sõrasõnda Atatürk hakkõnda burada
söyleyemeyeceğim çok ağõr iftiralarõ
dile getirmiş -mesela İngiliz tetikçisi,
diyor- küfür niteliğinde sözler söyle-
miş bir kişi...
Herkesin bir Ergenekon’u
var: Biz başõndan beri, bu dava hu-
kuki değil, siyasi, dedik. Zaman za-
man, yok silah bulundu, Güneydo-
ğu’da bazõ olaylar çõktõ, bunlar takip
edilir. Türkiye’de mafya gerçeği,
devlet bürokrasisi içinde çõkarlarõ için
faaliyet gösterenler biliniyor. Türkan
Saylan’õn bunlarla ne ilişkisi var Al-
lah aşkõna? Herkesin kendisine göre
kafasõnõn içinde bir Ergenekon davasõ
var. Herkesin hesaplaşõlmasõnõ iste-
diği birisi var. Herkes kendi hesabõ-
nõ Ergenekon içinden götürmeye ça-
lõşõyor. Ergenekon bir korku sembolü
haline geliyor. Bana da bir kulp ta-
karlar, bulaştõrõlõrõm, diye korkuyor
insanlar... Hukuka saygõm var, Tür-
kan Hanõm’õ niye alõyorsun, gerisi-
ni al götür, demeye getiriyorlar...
Ayõptõr, işin özü, temeli yanlõş. Kap-
samlõ gözaltõlar oldu. Mehmet Ha-
beral niçin gözaltõna alõnmõş bilmi-
yoruz. Türkan Hanõm kadõncağõz
çok ciddi bir sağlõk sorunuyla karşõ
karõşya olmasa o da gözaltõnda.
ÇYDD, bu dernek bir terör derneği
mi Allah aşkõna? Haberal bu toplu-
mun yetiştirdiği en seçkin, en değerli,
en üretken aydõnlarõndan biri. Türkan
Hanõm 29 bin öğrenciye burs veriyor.
36 bin genç kõzõ okula çekmiş bir eği-
tim projesine kendisini adamõş, bu-
nu mu içinize sindiremiyorsunuz? Bu
çağdaş eğitim projesini mi engelle-
mek istiyorsunuz?
AKP darbesi: Gözaltõlarõn ol-
Baykal: Gözaltõlarõn olduğu gün 13 Nisan 2009, eski takvimle 31 Mart... 100
yõl önce 31 Mart’ta yaşanan olaylarõn 100 yõl sonra yõldönümünde bu
tutuklamalar oluyor. Gözaltõna almayõ kararlaştõranlar bir tarihsel rövanş
düşüncesi içinde miydiler bilmiyorum. Eğer öyle değilse; tarih, Türkiye ile çok
derin bir istihza, ironi içine girmiştir. Bu bir karanlõk dönemdir. Bu dönemi
planlayanlar, yönlendirenler, seyirci kalanlar tarih içinde sorumluluklarõnõ
almõşlardõr. Bu, bir terördür. Bu uygulamalar aynõ zamanda darbedir. Bu bir
AKP darbesidir... Ama daha da acõsõ bir savcõlõk darbesidir.
duğu gün 13 Nisan 2009, eski tak-
vimle 31 Mart... 100 yõl önce 31
Mart’ta yaşanan olaylarõn 100 yõl
sonra yõldönümünde bu tutuklamalar
oluyor. Gözaltõna almayõ kararlaştõ-
ranlar bir tarihsel rövanş düşüncesi
içinde miydiler bilmiyorum. Eğer
öyle değilse; tarih, Türkiye ile çok de-
rin bir istihza, ironi içine girmiştir. Bu
bir karanlõk dönemdir. Bu dönemi
planlayanlar, yönlendirenler, seyirci
kalanlar tarih içinde sorumluluklarõ-
nõ almõşlardõr. Bu, bir terördür. Bu uy-
gulamalar aynõ zamanda darbedir.
Darbe sadece tankla, tüfekle, silahla,
üniformayla yapõlmaz. Bu bir AKP
darbesidir... Ama daha da acõsõ bir
savcõlõk darbesidir.
1 Mayıs Taksim’de: 1 Mayõs’õ
gerilim, kâbus günü olmaktan çõkar-
mak gerekir. Çok geç kalõnmõştõr.
Nevruz için de aynõ şeyi söyledik.
Nevruz yaşandõ, hükümetin o konu-
da saplantõlarõnõ aşamadõğõõn görü-
yorum. 1 Mayõs için karar almõş ol-
malarõnõ memnuniyetle görüyorum. 1
Mayõs’õ Taksim’de barõş, kardeşlik,
güvenlik içinde kutlamalõyõz.
Ampul geç yanıyor: Hükü-
met, 2009 yõlõyla ilgili hedef söylü-
yor, bu arada bütçe çõkmõş. Hükümet
yüzde 4 büyüyeceğiz, demiş, an-
lamsõz, hayali, boş bir bütçe hazõrla-
mõş. Biz seçim kampanyasõ içinde,
tedbir al, demişiz, saymõşõz. Önerdi-
ğimiz tedbirlerin bir kõsmõnõ ger-
çekleştirmiş hükümet. Ama geç, am-
pul geç yanõyor. 3.6 gerileyeceğiz di-
ye resmi açõklama yapõyorlar dün.
7.6’lõk bir yanõlgõ... Söylenen ra-
kamlar, hedef mi, tahmin mi, te-
menni mi yaşayarak göreceğiz. Eko-
nomi güven veren ellerde değildir.
MHP LİDERİ BAHÇELİ:
Toplumda
endişe büyüyor
Ergenekon soruşturmasõnda hukukun
iktidar tarafõndan siyasi amaçlara alet edildiği
endişesinin yaygõnlaştõğõnõ belirten Bahçeli,
adli uygulamalarõn insani ölçüleri de dikkate
almasõ gerektiğini belirtti.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP Ge-
nel Başkanõ Devlet Bah-
çeli, Çağdaş Yaşamõ Des-
tekleme Derneği ve üni-
versite rektörlerini hedef
alan 12. dalga Ergene-
kon operasyonu konu-
sunda “hukuki süreçle-
rin sonuçlarının soğuk-
kanlılıkla” beklenmesini
isterken, toplumda “hu-
kukun iktidar tarafın-
dan siyasi amaçlara alet
edildiği, korku ve yıl-
dırma silahı olarak kul-
lanıldığı” endişesinin
yaygõnlaştõğõna dikkat
çekti.
Ergenekon operasyo-
nunda 12. dalga Türkiye
gündemine damgasõnõ vu-
rurken, MHP lideri Bah-
çeli, partisinin grup top-
lantõsõnda bu konuya faz-
la girmemeye özen gös-
terdi. Bahçeli, “Soruş-
turma ve yargılama saf-
halarının parça parça
sürdürüldüğü tefrikaya
dönen hukuki süreçler,
kamuoyunda sürekli
tartışılan bir huzursuz-
luk kaynağı haline gel-
miştir. Hukukun siyasi
amaçlara alet edildiği,
adaletin siyasi iktidar
tarafından korku, baskı
ve yıldırma silahı olarak
kullanıldığına dair en-
dişeler toplumumuzda
giderek yaygınlaşmak-
tadır” dedi.
Herkesin adalete gü-
venmesi ve hukuki sü-
reçlerin sonuçlarõnõ so-
ğukkanlõlõkla beklemesi
gerektiğini belirten Bah-
çeli, şu görüşleri dile ge-
tirdi: “Beklentimiz, suç
ve suçluyu tasnif eder-
ken masum olabilecek
insanların haysiyetleri-
ni incitecek davranış-
lardan uzak durulması,
adli uygulamaların el-
bette ki hukuka uygun
ve ancak insani ölçüleri
de dikkate almasıdır.”
Toplantõdan sonra ga-
zetecilerin “Ergenekon
konusunda neden üstü
kapalı kısa değerlen-
dirmeyle yetindiniz?”
sorusuna Bahçeli, “Biz
bütün süreci yargıya
bıraktık, yargıya say-
gımızdan” karşõlõğõnõ
verdi.
Konuşmasõnõn büyük
bölümünü dõş politika ve
Ermenistan ile sõnõr kapõ-
sõnõn açõlmasõ yönündeki
girişimlere ayõran Bah-
çeli, AKP hükümetinin
bu alanda verdiği ödünleri
eleştirdi. Başbakan Erdo-
ğan’õn taviz üstüne taviz-
ler verdiğini kaydeden
Bahçeli, “Tam bir boyun
eğmişlik hali maalesef
diplomasiye ve dış poli-
tikaya hâkim olmuştur”
diye konuştu.
Türkiye’nin AKP’nin
teslimiyetçi ve ilkesiz ta-
võrlarõ nedeniyle “ulus-
lararası şantaj ve taviz
denklemine” sürüklen-
diğini kaydeden Bahçeli,
AB’den sonra ABD Baş-
kanõ Barack Obama’dan
da Ermenistan’la önşart-
sõz diplomatik ilişki ku-
rulmasõ, sõnõrlarõn açõl-
masõ, ambargonun kaldõ-
rõlmasõ yönündeki talep-
lerin gelmesinin bu anla-
yõşõn yansõmalarõ oldu-
ğunu kaydetti.
‘DSP yönetimi görevi bırakmalı’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- DSP Merkez Disiplin Kurulu tara-
fõndan partiden ihraç kararõ verilen Ah-
met Tan ile “uyarı” cezasõ alan mil-
letvekilleri yargõya başvurmaya ha-
zõrlanõrken, DSP’nin Kurucu Genel
Başkanõ Rahşan Ecevit, partinin mad-
di birikimlerinin “hovardaca” har-
candõğõnõ, Yönetim Kurulu ve Parti
Meclisi’nin de Genel Başkan’la birlikte
ayrõlmasõ gerektiğini bildirdi.
Rahşan Ecevit, yaptõğõ yazõlõ açõkla-
mada, dürüstlüğü ve temizliği ile ün sa-
lan DSP’nin maddi ve manevi birikim-
lerinin “hovardaca” harcandõğõnõ söy-
ledi. Rahşan Ecevit, şunlarõ söyledi:
“Başarısızlıklarını örgütlerin üze-
rine yıkmamalıydılar. Genel Başkan
ve Yönetim Kurulu üyeleri siyaset
yapma konusunda yetenekli olmaya-
bilirler. Bu bir suç, bir kusur değildir.
Ama bu nedenle bir başarısızlık söz
konusu olunca bunun bir bayrak ya-
rışı olduğu kabul edilerek bayrağı
yeni bir ekibe teslim etmekte tereddüt
etmemek en doğru davranış olur.
DSP yönetimi başarısız olmuş, bir
seçimi kaybetmişti. Bu nedenle 4.5 yıl-
dır görev başında olan Genel Başkan
görevinden ayrıldı, ancak yönetimi ay-
rılmadı. Oysa parti çalışmaları ekip işi-
dir. Yönetim Kurulu ve Parti Mecli-
si’nin de Genel Başkan’la birlikte ay-
rılması gerekirdi. Böylece yeni genel
başkana kendi ekibiyle çalışma imkânı
tanınmış olurdu, olunmalıdır da.”
Seçimlerden önce İstanbul’da Kemal
Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi çağrõ-
sõ yapan 5 milletvekili ihraç istemiyle di-
sipline sevk edilmişti. Disiplin Kurulu,
CHP’nin İstanbul mitingine katõlan Ah-
met Tan hakkõnda ihraç kararõ verirken,
DSP’nin parlamentodaki sandalye sayõ-
sõ da 12’ye düştü. Tan, ihraç kararõna
“Bu da, Ecevitsizleşen DSP’nin Er-
genekon’udur” sözleriyle tepki gös-
tererek yargõya başvuracağõnõ bildirdi.
Uyarõ cezasõ alan Eskişehir Milletve-
kili Tayfun İçli ise daha önce de kurul-
tayda Genel Başkanlõğa aday olacağõnõ
açõklamõştõ. Uyarõ cezasõnõ içine sindi-
remediğini vurgulayan İçli şu açõklamayõ
yaptõ: “Genel başkanlığa aday olan ki-
şinin, uyarı cezası da alması doğru de-
ğildir, o nedenle bu kararı şeklen
mahkemeye taşıyacağım.”
Rahşan Ecevit partinin maddi ve manevi birikimlerinin hovardaca harcandõğõnõ,
başarõsõzlõğõn faturasõnõn da sadece genel başkana kesilemeyeceğini söyledi
MAHMUT LICALI
ANKARA - Türkiye’de ilk
kez 1989 yõlõnda gerçekleştiri-
len “Kutlu Doğum Haftası”,
AKP döneminde ilköğretim ve
ortaöğretim okullarõnda dü-
zenlenen dini konulu yarõşma
ve etkinliklerlerle birlikte “bü-
yük bir tören” gibi kutlanma-
ya başlandõ. Bir haftalõk kutla-
ma etkinlikleri önce bir aya ya-
yõlarak 23 Nisan Ulusal Ege-
menlik ve Çocuk Bayramõ’nõ
gölgede bõrakõrken, 2007’den
itibaren kutlamalarõn 6 günle sõ-
nõrlandõrõlmasõna karşõn etkin-
lik sayõsõ 2 binden 18 bine
yükseldi.
İlki 20 Nisan 1989’da ger-
çekleştirilen Kutlu Doğum Haf-
tasõ, bu tarihten itibaren her yõl,
çeşitli etkinliklerle kutlanõr ha-
le geldi. AKP iktidarõnõn ilk yõl-
larõnda yalnõzca panel ve kon-
feranslarla kutlanan Kutlu Do-
ğum Haftasõ 2006’dan itibaren
ilköğretim ve ortaöğretim okul-
larõnda düzenlenen dini konu-
lu bilgi, kompozisyon ve şiir
yarõşmalarõnõn yanõ sõra Kuran
ve ezan okuma yarõşmalarõyla
kutlanmaya başlandõ.
2005’te resmi olarak 20-27
Nisan arasõnda gerçekleştiri-
len hafta, etkinliklerle bir aya
yayõlan törenlere dönüştü. Ba-
zõ illerde aylar öncesinden haf-
taya ilişkin çeşitli etkinlikler
gerçekleştirildi. 2006’da 9-20
Nisan tarihleri arasõnda ger-
çekleştirilen kutlama etkinlik-
lerinde Türkiye genelinde top-
lam 2 bine yakõn program dü-
zenlendi.
2007’de hafta kapsamõnda
yapõlan etkinliklerde rekor
oranda artõş yaşandõ. Etkinlik-
lerin 16-22 Nisan arasõnda ya-
põldõğõ 2007’de Türkiye gene-
linde 11 bin 723 etkinlik ger-
çekleştirildi.
2008’de etkinlik sayõsõ bir
önceki yõla göre 1545 artarak
13 bin 268’e çõktõ. 2009 yõlõ
Kutlu Doğum Haftasõ etkin-
leri ise dün başladõ. 20 Ni-
san’a kadar sürecek hafta
kapsamõnda bir önceki yõla
göre etkinlik sayõsõ 4493 ar-
tõşla toplam 17 bin 761 olarak
hedeflendi. 18 bine dayanan
etkinliklerde ilköğretim öğ-
rencilerinin yanõ sõra ana-
okulu öğrencileri de yer aldõ.
DAHA ÖNCE 2 BİN OLAN ETKİNLİK SAYISI AKP İKTİDARINDA 18 BİNE ÇIKTI
Kutlu doğum şova dönüştü
HükümetpolisUslu’ya
niçingözyumuyor?
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP
Konya Milletvekili Atilla Kart, 8 yõl boyunca
ABD’de kalan başkomiser, Taraf gazetesi ya-
zarõ Emrullah Uslu’nun durumunu Meclis
gündemine taşõdõ.
Kart, Uslu’nun burslu olarak gittiği
ABD’den 7-8 yõldõr Türkiye’ye dönmediği, Ta-
raf gazetesinde Polis Akademisi öğretim üyesi
Önder Aytaç ile birlikte yazarlõk yaptõğõ, bu
kişinin ABD’de “F Tipi ilişkiler” ağõ içinde
misyon üstlendiğini belirtti. İçişleri Bakanõ’nõn
yasal süre içerisinde soru önergesine yanõt ver-
mediğini anõmsatan Kart, Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği
önergede, “Uslu ABD’de bulunduğu 7-8 yıl
içinde hangi çalışmaları yapmıştır? Emniyet
Dışilişkiler Daire Başkanlığı görevinde olan
Recep Gültekin sayesinde mi Emrullah Uslu
ve benzerleri Utah, New York, Washington
ve Teksas’a gönderilmektedir? Gültekin’in
tez hocası günümüzün YÖK Başkanı Yusuf
Ziya Özcan mıydı?” sorularõna yanõt istedi.
CHP’Lİ KART’TAN ÖNERGE: