Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 2009 CUMA
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
‘NATO (KAAÖ)’ ve Türkiye (2)
“Soğuk Savaş” yıllarının ürünü
olan “North Atlantic Treaty
Organization (NATO) - Kuzey Atlan-
tik Antlaşması Örgütü’nün (KAAÖ)”,
-Fransızca kısaltmasıyla “OTAN”-
60 mumlu doğum günü pastası,
meğer 3 Nisan’da Almanya’nın Kehl-
am-Rhein ile 4 Nisan’da Fransa’nın
Strasbourg kentlerinde üflenecekmiş!
Salı günkü yazımızda KAAÖ’de
önemli iki atama için, iki adaydan söz
etmiştik. Kısaca anımsayalım, daima
KAAÖ Başkomutanlığı’na ABD, Ge-
nel Yazmanlığı’na ise öteki ülkeler
aday gösterebiliyorlar. 26 üye ülke-
nin onayı ile atamalar kesinleşebiliyor.
ABD, başkomutanlığa ilk kez bir
amirali aday gösterdi. Dedesi Ana-
dolu göçmeni olan Yunan kökenli
Oramiral James Stavridis’in Türki-
ye’nin Ege sorunu ile Montrö söz-
leşmesinin delinmesinde etkili ola-
bileceğine dikkati çektik. Genel
yazmanlığa aday olan; Türkiye’nin
AB üyeliğine karşı çıkan, Güney
Kıbrıs’ı her açıdan destekleyen,
Müslüman karşıtı Danimarka Baş-
bakanı Anders Fogh Rasmussen’i
de Ankara’nın “veto” edip etmeye-
ceğini sorguladık.
Bugün, Fransa’nın KAAÖ’nün askeri
kanadına dönme başvurusunun Tür-
kiye çıkarları açısından ne anlama gel-
diğini kısaca irdeleyelim. Bu konuya
geçmeden önce Lefkoşa ve Was-
hington çıkışlı bir habere göz atalım:
“Yunanistan Dışişleri Bakanı Do-
ra Bakoyani, cuma günü ABD’li
‘konumdaşı (mevkidaş)’ Hillary
Clinton’u telefonla aradı. Bakoyani
‘Kıbrıs sorununda ya AB’de yaşa-
yabilir bir federal çözümü ya da iki
devletli ancak AB’de yaşamaya-
cak bir çözümü seçebilirsiniz! Biz
Kıbrıs’ta federal çözüm istiyoruz.
Eğer adada iki devlete dayalı çözüm
egemen olursa, Türkiye’ye AB yo-
lu kapanacaktır, nokta!’”
KAAÖ üye adaylarına ‘veto’lar!
Yeni bir vatan hainliğine doğru!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
İKÖ önerisine büyük tepki
Dış Haberler Servisi - Aralarõnda
Müslüman kuruluşlarõnõn da bulunduğu
200 civarõnda kuruluş, BM İnsan Hak-
larõ Konseyi’ne (UNHRC), İslam Kon-
feransõ Örgütü’nün (İKÖ) “dinlere ha-
karet” eylemlerine karşõ çõkõlmasõ öne-
risinin, “düşünce ve ifade özgürlüğü-
ne darbe vurabileceği” uyarõsõ yaptõ.
Genel sekreterliğini Mõsõr doğumlu
Türk vatandaşõ Ekmeleddin İhsanoğ-
lu’nun yaptõğõ İKÖ, 47 üyeli UNHRC’nin
dinleri eleştirmenin veya yermenin, bu
dinlere inananlarõn haklarõnõn kõsõtlanmasõ
olduğunu kabul eden bir karar almasõnõ
istedi. Danimarka’da 2006’da Muham-
med peygamberle ilgili aşağõlayõcõ ka-
rikatürlerin yayõmlanmasõ sonrasõnda
başlayan protestolara gönderme yapõlan
karar tasarõsõnda, “İslamın sık sık insan
hakları ihlalleri ve terorizmle ilişki-
lendirildiğine” dikkat çekilerek BM
üyesi ülkelerin, “dinlere hakareti ve ge-
nel olarak din kaynaklı nefretin teşvik
edilmesini” engellemek için harekete
geçmesi isteniyor.
‘Otoriter rejimlere destek
anlamına gelir’
Aralarõnda Amerikan İslami Kongre-
si, Kanada Müslümanlar Konseyi, Dün-
ya Yahudi Kongresi, Uluslararasõ Hü-
manist ve Etik Birliği, Cenevre merkez-
li BM İzleme adlõ örgüt ve Paris merkezli
Uluslararasõ Basõn Enstitüsü ile Avrupa,
Hindistan, Avustralya, Afrika ve Latin
Amerika’dan 200 civarõnda kuruluş adõ-
na yapõlan açõklamada ise böylesi bir ka-
rarõn, “belirli ülkelerde insan hakları
eylemcilerini, muhalifleri ve diğer ba-
ğımsız sesleri susturmak ve sindirmek
için kullanılabileceği, ayrıca din ve ifa-
de özgürlüğünün kısıtlanmasının yo-
lunu açabileceği” uyarõsõ yapõldõ. Açõk-
lamada, kararõn kabulü halinde Batõ ül-
kelerindeki açõk toplumlarda ifade öz-
gürlüğünün ve akademik çalõşmalarõn za-
rar görebileceği vurgulandõ.
1999 yõlõndan beri BM Genel Kurulu
ve diğer organlarõ, buna benzer bağlayõcõ
olmayan kararlarõ kabul ediyor. Ancak
gözlemciler 56 üyeli İKÖ adõna Pakis-
tan tarafõndan sunulan son karar tasarõ-
sõndaki “dinlere hakaret” ifadesinin be-
lirsiz olduğuna dikkat çekerek, bunun tek
bir dinin ağõrlõkta olduğu, Suudi Ara-
bistan ve İran gibi otoriter rejimlerde “di-
ne küfür” adõna verilen ve idama kadar
varabilen cezalarõ anõmsattõğõna işaret
edildi. Uluslararasõ hukukta “dine ha-
karet” diye bir kavram bulunmadõğõnõ
belirten gözlemciler, hukuka göre hakaret
eyleminin inanç veya görüşlere değil, ki-
şilere yönelik olabileceğini belirtti.
Önümüzdeki ay yapõlacak BM õrk-
çõlõk karşõtõ konferansõn karar tasarõ-
sõndaki “hakaret” kelimesi, Batõ ül-
kelerinin itirazlarõ üzerine metinden çõ-
karõlmõştõ.
‘Banka patronları
suçludur’ grubu
Dış Haberler Servisi -
İngiltere’de kapitalizm karşõtõ
bir grup, İskoçya Kraliyet
Bankasõ’nõn eski başkanõ Sir
Fred Goodwin’in evine saldõrõ
düzenledi. Kendilerine
“Banka Patronlarõ Suçludur”
adõnõ veren grup, başka
hedeflere de saldõrõlar
düzenleyeceği tehdidinde
bulundu. Edinburgh’daki
saldõrõda camlar kõrõldõ ve evin
önündeki bir araba hasar
gördü. 300 yõldõr kâr eden
İskoçya Kraliyet Bankasõ’nõn,
ilk kez zarara uğramasõndaki
rolü nedeniyle eleştirilerin
odağõnda olan Fred
Goodwin’in saldõrõ sõrasõnda
evde olmadõğõ öğrenildi.
Banka üç bin çalõşanõnõ işten
çõkarma kararõ almõştõ.
Yine insansız
uçaklar: 11 ölü
Dış Haberler Servisi -
Pakistan’õn Kuzey Veziristan
bölgesinde, ABD’ye ait
insansõz bir uçaktan yapõlan
füze saldõrõsõnda en az 4
kişinin öldüğü bildirildi.
Güney Veziristan’da da yine
insansõz bir uçaktan
düzenlenen saldõrõda 7 kişi
öldü. Saldõrõlarõn ABD’nin,
Veziristan’da üslenen 2 El
Kaide militanõnõn
yakalanmasõna yardõmcõ
olacaklara 5 milyon dolar ödül
vaat etmesinden sonra
düzenlendiğine dikkat
çekiliyor.
Filistinli çocuklar soykõrõm kurbanlarõ için söyledi
‘Özgürlüğün telleri’
Dış Haberler Servisi -
Filistinli çocuklar, İkinci
Dünya Savaşõ’ndaki Yahudi
soykõrõmõndan kurtulan Ya-
hudi yaşlõlar için şarkõ söy-
ledi. Batõ Şeria’daki Cenin
mülteci kampõndan gelen ço-
cuklar, İsrail’in Holon kasa-
basõnda bir saatten fazla sü-
ren bir konser verdi.
Konserin ilk parçasõ “Ba-
rış için dua ediyoruz”u cid-
di bir havada seslendiren
“Özgürlüğün Telleri” or-
kestrasõ daha sonra darbuka
eşliğinde hareketli parçalara
geçince ortalõk canlandõ. İs-
rail’in en zengin kadõnõ olan-
ve etkinliğe destek veren Şa-
ri Arison da dans etmesi
için sahneye davet edildi.
12-17 yaş arasõndaki Filis-
tinli çocuklarõn geldiği Cenin
mülteci kampõnda, 1948’de-
ki savaşta Hayfa kentinden
kaçmaya zorlanan Filistinli-
ler de kalõyor. Filistin dire-
nişinin sembollerinden olan
kamp, intihar komandolarõnõn
da merkezi olarak biliniyor.
2006’da Cenin kampõndan
gelen bir intihar komandosu
Tel Aviv’deki bir lokantada,
üzerindeki bombalarõ patlat-
mõş, olayda Holon kasaba-
sõndan bir İsrailli ölmüştü.
Orkestra şefi 51 yaşõnda-
ki emekli müzik öğretmeni
Vefa Yunus, Şari Arison’un
şirketlerinin kâr amacõ güt-
meyen yardõm kuruluşu Ru-
aç Tova’ya kendisi başvu-
rarak orkestrasõnõ İsrail’e
götürmek istemiş. İsrailli
oyun yazarõ Dan Almagor
da Filistinli müzisyenlere
keman bağõşlamõş.
Dinleyicilerden 73 yaşõn-
daki Polonya doğumlu Ze-
hava Zelevski’nin üç kar-
deşi İkinci Dünya Savaşõ sõ-
rasõnda öldürülmüş. Ze-
levski, Cenin hakkõnda med-
yadan bilgisi olduğunu ha-
tõrlõyor. Zelevski konser-
den sonra “şaşırdığını” ve
“çok heyecanlandığını”
sözlerine ekliyor. Müzis-
yenlerden 17 yaşõndaki Ku-
say Samur ise bu yaşlõ in-
sanlarõn aileleri öldürüldü-
ğü için çocukluklarõnõ yalnõz
geçirdiklerini duymuştu.
Pakistan’õn İKÖ adõna BM İnsan Haklarõ Konseyi’ne “dinlere hakaretlerin”
engellenmesi önerisi yapmasõna dünya genelinde 200 kuruluştan itiraz geldi
Yaşlı dinleyicilerin çoğu
Filistinli çocukların
Cenin’den geldiğini
bilmezken, Filistinli
çocukların çoğu da Yahudi
soykırımı hakkında pek bir
şey bilmiyordu.
(Fotoğraflar: AP)
İsrail, askerini
kobay olarak
kullandı
Dış Haberler Servisi - İs-
rail’in 1990’larõn başõnda şar-
bon aşõsõ testlerinde askerleri
denek olarak kullandõğõ orta-
ya çõktõ. Resmi bir sağlõk ko-
misyonu tarafõndan hazõrlanan
ve İsrail Adalet Yüksek Mah-
kemesi’nin onaylamasõnõn ar-
dõndan önceki gün açõklanan
rapora göre, “düşman ülke-
lerce sivillere yönelik biyo-
lojik silah kullanılması ola-
sılığına karşı aşı geliştiril-
mesi projesi çerçevesinde,”
716 asker üzerinde şarbon
aşõsõ denendi.
“Ömer 2” adõ verilen pro-
jenin amacõyla ilgili verilen
bilgilerin de şüpheli olduğu
belirtilen raporda deneyin ya-
põldõğõ dönemde İsrail’in zaten
şarbon aşõsõ geliştirdiği öne sü-
rüldü. Askerlerden bazõlarõna
deneyle ilgili muğlak bilgiler
verildiği kaydedilen raporda,
deneylerin etik değerlere uy-
madõğõ vurgulandõ. Raporda
ayrõca, projenin yõllardõr giz-
li tutulduğu vurgulandõ.
İsrail Savunma Bakanlõğõ,
araştõrmanõn ordu ve Sağlõk
Bakanlõğõ’nca onaylandõğõnõ
savunuyor. Deneylere katõlan
bazõ askerler ise orduya dava
açacak. 11 askerin deneylerin
yan etkilerinden dolayõ teda-
vi gördüğünü bildiren Haaretz
gazetesi, İsrailli Doktorlar ör-
gütünün de orduya dava aça-
cağõnõ duyurdu.
Geçen yılki Bükreş doruğunda
Fransa’nın KAAÖ’nün askeri
kanadına dönüşü gündemde değil-
di. Hırvatistan, Arnavutluk, Make-
donya, Ukrayna ve Gürcistan’ın
KAAÖ’ye davetleri gündemdeydi.
Güney Kıbrıs’ın üyeliği de kulisler-
de konuşuluyordu.
ABD’nin önerdiği Rusya’nın karşı
çıktığı, Almanya’nın Moskova’ya göz
kırpması ile Ukrayna ve Gürcistan’ın
üyelikleri o toplantıda başka bahara
kaldı. Yunanistan, Makedonya’nın
üyeliğine “nokta” dedi. Hırvatistan ile
Arnavutluk’un “üyelik eylem
planları” uygulamasına ge-
çilmesi kabul edildi.
Biraz gerilere gidelim.
1998’de Macaristan, Çek
Cumhuriyeti ve Polonya’nın
KAAÖ üyeliği söz konusu idi.
Türkiye’nin AB üyeliği bu
üç ülkeyi “veto” etmesinden
geçebilirdi. Yoğun bir dip-
lomasi trafiği ile Ankara’nın
ağzından girildi, burnundan
çıkıldı, AB üyeliği için “vallahi
de billahi de söz” denildi.
Ankara, “nokta” diyemedi!
Bu üç ülke önce 1999’da KAAÖ’ye,
sonra da AB’ye üye oldular.
Bu arada, Kıbrıs’ın AB üyeliği gün-
deme geldi. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
doğuşunu yaratan Londra ve Zürih an-
laşmalarına göre, bu ada devleti Tür-
kiye ve Yunanistan’ın birlikte üye ol-
madıkları uluslararası örgütlere gire-
mez. Bu koşul, göz göre göre çiğ-
nendi. Kıbrıs’ın AB’ye üyeliğine göz yu-
muldu. Böylece Türkiye’nin AB üyeli-
ğinde bu toplulukla “nokta” diyecek ül-
ke sayısı en azından ikiye çıktı.
Atina’nın Makedonya’ya “nokta”
demesini, Yunan Kathimerini gaze-
tesinde Aleksis Papahelas, “Hede-
fi Yükseğe Koyunca” başlıklı yazı-
sında özetle şöyle değerlendirmişti:
“Acaba biz bölgenin Hacivat’ı mı-
yız? Herkesin zulmettiği, topraklarını
kıskandığı, art arda diplomatik yenil-
gilere uğrayan bir ulus olduğumuz
masalıyla büyüdük. Arkanıza, çevre-
nize bir bakın. Yunanistan’ın Bükreş’te
başardığından başlayalım, KAAÖ’nün
tarihinde ilk vetoyu kullandı. Yuna-
nistan, saplantısı haline gelen tezinin,
sonuç bildirgesinde ittifakın ortak
tezi olarak yer almasını sağladı. Baş-
kalarıyla birlikte bizler de Başkan
Bush’un Avrupa’daki son kutlamasını
bozduk, burnumuz dahi kanamadı.
Dost ve rakipler bunu nasıl başardı-
ğımızı, Batı’nın bu şımarık çocuğunun
zor ve olanaksızlıklarla karşılaştığı
zaman bile istediğini nasıl elde etti-
ğini araştırıyor.
Boğaz’daki yalılardan birisinde;
paşaların, diplomatların, gazetecile-
rin toplandığı bir Türk salonuna gidin,
en çok üzerinde tartışılan konunun
‘Nasıl olur da Yunanistan her istedi-
ğini elde eder?’ olduğunu görürsü-
nüz. Nasıl olur da Yunanistan, Avru-
palıların Kıbrıs’ı istememesine karşın
onu AB üyesi yapmayı başarıyor,
üstelik bunu Kıbrıs konusu çözüm-
lenmeden yapıyor?”
Gelelim Fransa’ya! Fransa’nın
dev cumhurbaşkanı Char-
les de Gaulle 1966’da ABD’den ba-
ğımsız siyasa izlemek amacıyla KA-
AÖ’nün askeri kanadından ayrıldı.
1997’de Jacques Chirac’in, as-
keri kanada dönüş işaretini Bill
Clinton benimsemedi. Ancak 43 yıl-
lık bir ayrılıktan sonra Nicolas Sar-
kozy, dönüş başvurusunu resmen
yaparken halkına yaptığı konuş-
mada, “Yalnız kalan ülke etkisiz
olur. Ülkemiz böylece daha güçlü,
daha etkili olacak” dedi.
ABD Başkanı Barack Hussein
Obama, başvuruyu “coşkuyla karşı-
lıyoruz” sözleri ile değerlendirdi. Be-
yaz Saray Sözcüsü, Başkan Oba-
ma’nın Türk Cumhurbaşkanı ve Baş-
bakanı’nı şubat orta-
sında telefonla ara-
yarak “ABD - Türkiye
ilişkilerinin KAAÖ için-
de etkin bir biçimde
birlikte çalışma isteği-
ni vurguladığını” açık-
ladı. Obama, Türki-
ye’nin AB üyeliğine
tümden karşı çıkan,
Fransa’ya “nokta” de-
nilmemesini önermişti.
Okurlarımız Sarkozy’nin Türki-
ye’nin AB konusundaki “nokta kere
nokta” anlamına gelen siyasasını ra-
hatlıkla anımsarlar. Cumhurbaşkanı
seçildiğinde “Sadece İstanbul’un bir
bölümü Avrupa’da... Kimse bana
‘Kapadokya Avrupa’dadır’ diyemez”
sözü ile Türkiye’ye karşı ilk “nokta-
sını” koymuştu. Ardından “imtiyazlı
ortak” gibi uyduruk bir üyeliği AB-Ak-
deniz ilişkileri düzeyine indirgedi.
AB ile başlayan görüşmelerde daha
açılmadan beş fasılı “veto” ettirdi.
Şimdi de utanmadan Fransa Dış-
işleri Bakanı Bernard Kouchner,
geçen perşembe günü Türk ko-
numdaşı Ali Babacan’a telefon
ederek “nokta” dememesi ricasın-
da bulundu.
Yine anımsayalım! Yunanistan,
Kıbrıs olayından sonra KAAÖ’den
çıktı. 80’lerin sonunda tükürdüğünü
yalamak isteyip dönmek istedi. Dö-
nemin Başkomutanı Orgeneral Alek-
sander Haig, Genel Yazman Joseph
Lunz, Başbakan Bülent Ecevit’e
“vetoyu” kaldırma baskısına başla-
dılar. Ecevit, Çanakkale Boğazı’nın
karşısındaki Limni’de askeri havaa-
lanı yapılmaması, Lozan Antlaşma-
sı’na aykırı olarak Ege adalarının si-
lahlandırılmaması, hava sahasının
tüm dünyadaki uygulama yerine yal-
nız Yunanistan’ın 10 mil kararının ge-
çerli olmaması, Ege’de karasularının
6 milde dondurulması koşulları ile
“veto” etmeyeceğini “nokta” olarak
açık seçik bildirmişti. Yunanistan
dönemedi.
Ne yazık ki 12
Eylül darbesinin
başı Kenan Ev-
ren, kendisini “as-
ker sözü” ile kan-
dıran KAAÖ Baş-
komutanı Bernard
Rogers’e Türki-
ye’nin çıkarlarını
özetleyen Ecevit’in
“nokta” koşulunu sürdüremedi. Yu-
nanistan 1981’de KAAÖ’ye döndü.
Ardından AB’ye girmekle kalmadı,
Londra ve Zürih anlaşmalarına göre
Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte üye
olmadıkları uluslararası örgüte gire-
meme koşulunu dışlayarak peşinden
Güney Kıbrıs’ı da AB’ye üye yaptır-
dı. Bugün Rogers’in yerine Stavridis
geliyor!
Komşunun kızı Bakoyani, baş
patronun kızı Clinton’a gerine geri-
ne “nokta” diyebiliyor! Bakalım An-
kara, başkomutanlık, genel yaz-
manlıktan başka, Fransa’nın dönü-
şüne “nokta” diyebilecek mi yoksa
Evren’in adı çevresinde oluşan “va-
tan hainliği” tartışmasına günümüz
Türk hükümetinin sorumluları da ek-
lenecek mi?
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL – Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül dün
resmi temaslarda bulunmak için gittiği Brüksel’de
AB Komisyonu Başkanõ Jose Manuel Barroso ile
bir araya geldi. Türkiye’nin temel hak ve özgürlük-
ler konusunda adõm atmasõ gerektiğini vurgulayan
Barroso, Doğan Yayõn Grubu’na yönelik vergi ceza-
sõnõ hatõrlatarak, “Basın özgürlüğüne saygı göste-
rilmesine büyük önem veriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanõ
Gül, AB Komisyo-
nu Başkanõ Barroso
ile görüşmesinin ar-
dõndan düzenlenen
ortak basõn toplantõ-
sõnda, Türkiye-AB
ilişkilerini ve küre-
sel güncel konularõ
ayrõntõlõ olarak ele
aldõklarõnõ ifade etti.
Türkiye ile AB ara-
sõndaki müzakere
sürecinin tam üyelik
hedefine yönelik
olarak sõkõ ve ciddi
bir şekilde devam
ettiğini kaydeden
Gül, “Bu süreç ko-
lay bir süreç değildir. Uzun bir süreçtir. Yapı-
lacak birçok iş vardır. Türkiye, AB sürecinde
daima güçlenerek çıkmaktadır. Türk halkı da
bu sürece sahip çıkmaktadır. Bu, bu şekilde
devam edecektir, kimsenin şüphesi olmaması
gerekir” dedi. Gül, yerel seçimler sonrasõnda AB
sürecinin yeniden ivme kazanacağõnõ vurguladõ.
Barroso: Reformlara hız verin
Türkiye’nin reformlara hõz vermesi gerektiğini
kaydeden Barroso da, Kürtçe televizyon yayõnlarõnõn
başlatõlmasõ, Egemen Bağış’õn başmüzakereci ola-
rak atanmasõnõn olumlu gelişmeler olduğunu ancak
iki tarafõn da daha fazla çalõşmasõ gerektiğini belirtti.
Siyasi partiler, basõn özgürlüğü, kadõn-erkek eşitli-
ği gibi alanlarda daha fazla reform yapõlmasõnõ iste-
diklerini söyleyen Barroso, ifade özgürlüğü, din ve
basõn özgürlüğü gibi konularõn demokratik ülkeler
için temel değerler olduğunu vurguladõ. Barroso,
Doğan Yayõn Grubu’na yönelik vergi cezasõyla ilgili
dava sürecini takip ettiklerini de belirtti. Müzakere-
lere de değinen Komisyon Başkanõ, müzakere süre-
cinin Kõbrõs sorununa bağlanmamasõ gerektiği anlat-
tõ. Barroso, temmuza kadar en az 2 müzakere başlõ-
ğõnõn daha açõlmasõnõ
umduğunu söyledi.
Gül: Türkiye
üye olmalı
Temaslarõ kapsa-
mõnda Belçika Kralõ
2. Albert, Dõşişleri
Bakanõ Karel de
Gucht ile AB Ko-
misyonu Başkan
Yardõmcõsõ ve İşlet-
me ve Sanayiden
Sorumlu Komiser
Günter Verheugen
ile ayrõ ayrõ görüşen
Cumhurbaşkanõ
Gül, akşam saatle-
rinde ise onur konu-
ğu olarak katõldõğõ Avrupa İş Dünyasõ Zirvesi’nin
kapanõş konuşmasõnõ yaptõ. AB’nin artõk 21. yüz-
yõlda küresel konularda “ana güç” olmaya hazõr-
landõğõnõ belirten Gül, geçmişte de önemli sorun-
larla karşõlaşan fakat bunlarõ aşmayõ başaran
AB’nin bugün küresel ekonomik krizle tekrar
“test edildiğini” kaydederek, bu büyük sõkõntõ-
dan daha güçlü çõkma inancõnõn yitirilmemesini
istedi. Avrupa’nõn karşõ karşõya olduğu tehditleri
hatõrlatan Gül, “AB ekonomik durgunluk, işsiz-
lik, yaşlanan nüfus, yasadışı göç, terorizm,
enerji güvenliği ve iklim değişikliği gibi en
önemli sorunlara Türkiye’yi içine alarak çok
daha etkili çözüm üretebilir” şeklinde konuştu.
‘Özgür basõn’ uyarõsõ
Gül’le Brüksel’de bir araya gelen AB Komisyonu Başkanõ Barroso
‘Basõn özgürlüğüne saygõ gösterilmesine büyük önem veriyoruz’ dedi
Cumhurbaşkanı Gül, AB Komisyonu Başkanı Barroso ile Brük-
sel’de ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıya AB Geniş-
lemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn de katıldı. (Fotoğraf: AA)