22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 2 MART 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Toptan Katar’da ANKARA (AA) - TBMM Başkanõ Köksal Toptan, özel uçak “GAP” ile saat 14.05’te Katar’a gitti. Esenboğa Havalimanõ’nda, Ankara Valisi Kemal Önal, TBMM Genel Sekreteri Ali Osman Koca ve diğer ilgililerce uğurlanan Köksal Toptan’a, eşi Saime Toptan, TBMM Başkanvekili Meral Akşener ve milletvekillerinin de aralarõnda bulunduğu heyet eşlik ediyor. Katar Şûra Meclisi’nin davetlisi olarak Katar’õn başkenti Doha’da temaslarda bulunacak olan Toptan, bugün Katar Emiri Şeyh Hamad bin Khalifa Al Thani tarafõndan kabul edilecek. Köksal Toptan ve beraberindeki heyet, 4 Mart Çarşamba günü Yemen’e geçecek. PKK’de kanlı hesaplaşma ANKARA (AA) - Irak’õn kuzeyinde yuvalanan terör örgütü PKK içinde kanlõ iç hesaplaşmanõn sürdüğü öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Rojin Çiyayi kod adlõ bir teröristin kamptan kaçmasõ üzerine, 27 Şubat gecesi terör örgütünün farklõ birimleri arasõnda kanlõ bir çatõşma yaşandõ. Çatõşmada sözde Kalatukan sorumlusu Soran Rojhalati kod adlõ terörist ile Şiyar Bakuri kod adlõ başka bir terörist öldürüldü. Halkevleri’nden AKP’ye protesto İstanbul Haber Servisi - Beyoğlu’ndaki İstanbul Halkevi’nde buluşan Halkevleri üyeleri Taksim Meydanõ’na yürüdüler. Burada grup adõna basõn açõklamasõnõ yapan Halkevleri Genel Başkanõ İlknur Birol, devleti ve belediyeyi “şirket”, halkõ “müşteri” gibi gören anlayõşõ kabul etmediklerini belirterek, bugünkü sürecin esas sorumlusunun AKP ve onun belediyeleri olduğunu vurguladõ. AKP’nin uygulamalarõyla yarattõğõ ‘sadaka devlet’ini ‘sosyal devlet’ diye yutturmaya çalõştõğõnõ kaydeden Birol, yerel yönetimlerde kâr amacõ güdülmemesi gerektiğini söyledi. Akif Beki’nin ‘Mısır Patlakları’... Hürriyet gazetesi muhabiri Hasan Tüfekçi’nin, Başbakanlık korumalarının iftar saatinde görev yerlerini terk ettiğine ilişkin haberini, dönemin Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki hemen yalanlamıştı. Bu süreçte kendisine akreditasyon yasağı getirilen Tüfekçi, Beki aleyhine 30 bin TL’lik tazminat davası açtı. “Eski” Başbakanlık Sözcüsü, “yeni” Radikal yazarı Beki’nin bu davadaki savunmasında yer alan bazı cümleleri aynen aktaralım: “Yapılan bir haberin gerçek olsa dahi kişi veya kuruluşlarca yalan olduğu ileri sürülebilir. Bu bir kanaat açıklamasıdır. Yalan ve düzmece olduğunun ileri sürülmesi, bir düşünce açıklamasıdır. ” Tayyip Erdoğan’ın konuşma dilini analiz ettiği “Erdoğan’ın Harfleri” adlı bir kitabın yazarı olan bir “uzman”a yakışan ifadeler mi bunlar? Beki, Radikal gazetesindeki ilk yazısında Emine Erdoğan’ın İzmit’teki törende eşini dinlerken yağmur altında şemsiyesiz olmasını, “Beraber ıslandık yağan yağmurda! Romantizmin hâlâ ölmediğini hepimize gösterdi” diye analiz ederek “farkı”nı ortaya koymuştu. Akif Beki’nin kullandığı dili en iyi, Radikal yazarlarından -“Türkçe Sorunları Kılavuzu” adlı bir kitabı da bulunan- Necmiye Alpay değerlendirebilir herhalde. Beki’nin Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi ile ilgili yazısı Alpay’ı çileden çıkarmış. Köşesinde şu görüşleri dile getiriyor: “Akif Beki’nin 22 Şubat yazısında: Diyarbakırlı çocuklardan bol bol söz ediliyor, duygu gösterilerinde bulunuluyor, dil ve eğitim sorunlarından çıt yok. Evrensel hukuk ilkeleri çiğnenerek büyüklerle aynı koşullarda, aynı hükümlere göre yargılanan hapisteki çocuklardan da tek söz yok. Faili meçhuller mi, o da ne? Yazı boyunca hınk, hınk ve hınk. Ve Ahmed Arif, ‘Ahmet Arif’e çevrilmiş. Hem de iki kez. Her cümlesi bir paragraf değerindeymiş gibi yazıldığından, mısır patlağı izlenimi uyandıran yazılar.” ‘Hrant Dink ayıbı’na arşivde düzeltme! TRT, Maraş katiamı sanığı Ökkeş Şendiller’in bu katliamdan Hrant Dink’in sorumlu olduğu savına yer verdiği “Şahların Labirenti” adlı programı hem TRT 1’de hem de TRT INT’te yayınladı. Şendiller’in “Alevi- Sünni çatışması yoktu. İşin içinde Hrant Dink ve arkadaşlarının kurduğu sol örgütler vardı. Hrant Dink ve arkadaşlarının örgütleri bu işleri yaptı. Zaten olaylarda ölenlerin arasında yer alan 6-7 tane sünnetsiz cesedin Alevilerle Sünnilerle ne alakası var” dediği program, tartışma ve tepkilere neden oldu. Konuyu TBMM gündemine taşıyan ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Uras, programın hangi şirkete yaptırıldığı, programın yönetmeni ve danışmanlarının kimler olduğu, programın TRT’nin yayın ilkelerine uygun olup olmadığını sordu. Uras, ayrıca “Maraş katliamının, bir numaralı sanığa anlattırılmasının ne kadar etik olduğu” sorusunu da yöneltti. Soru önergesine yanıt TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’den geldi. Şahin, söz konusu programın dışarıda yaptırıldığını, röportaj yapılacak kişilerin programın metin yazarı Avni Özgürel’in önerilerine göre belirlendiğini kaydetti. Programın anayasaya, yasalara ve TRT’nin genel yayın ilke ve esaslarına uygunluğunun iç denetiminin yapıldığını, “yayınlanır” onayı aldıktan sonra yayının gerçekleştirildiğini söyledi. Şahin, Hrant Dink’in ailesinin düzeltme ve cevap başvurusu üzerine yapımcı firma ile temasa geçildiğini, firmanın yanlış anlamalara meydan verdiklerine ilişkin üzüntülerini aileye bildirdiklerini, kendi internet sitelerinde konuyla ilgili bir özür metni yayımladıklarını, ailenin bu düzeltmeyi yeterli bulduğunu söyledi. Şahin’in bir soruya verdiği yanıt ise “güler misin, ağlar mısın” dedirtecek gibiydi. Söz konusu programı iki kez yayınlayarak Hrant Dink’in, Maraş katliamının bir numaralı sanığı Şendiller tarafından suçlanmasına izin veren TRT yönetimi, bakın bu ayıbı nasıl düzeltmiş: “Söz konusu haberlerden sonra, programda TRT’nin yayın ilke ve esaslarına bir aykırılık olmamasına rağmen, tekrar yayınlarında Dink ailesinin hassasiyeti göz önüne alınarak arşive teslim edilirken ilgili bölüm çıkarılmıştır. Bundan sonraki yayınlarında söz konusu kısım yer almayacaktır.” Türkiye’nin yol haritası AKP’nin Türkiye için çizdiği rota, iktidar olduğu günden bu yana en çok tartışılan konu. Türkiye, Atatürk’ün çizdiği rota doğrultusunda “çağdaş uygarlık” yolunda yüzünü döndüğü Batı’ya doğru yürüyüşünü sürdürecek mi, yoksa baskıcı, otokratik, karanlık “şeriat” bataklığına saplanıp kalacak mı? CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, AKP iktidarının uygulamaları nedeniyle en çok tartışılan bu konuyu soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. ABD’deki bazı düşünce kuruluşlarının Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırarak “İslami bir model empoze etmeye çalıştığı ve Türkiye’nin İran-Sudan hattına kaymakta olduğu” yönündeki saptamalarına dikkat çeken Ersin, “Nitekim, Başbakan’ın ABD ve AB ülkelerinin terör örgütü olarak değerlendirdiği Hamas’ı aşırı biçimde savunması, Arap ülkelerinde faaliyet gösteren şeriat yanlısı İslami örgütlerin ülkemizde toplantılar yaparak cihat çağrıları yapmalarına izin verilmesi ve şeriat hükümlerinin uygulandığı ülkelerle yakınlaşmaları bu iddia ve tespitleri güçlendirmektedir” diyor. Türkiye’nin gidişatının kaydığı nokta konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı İnsan Hakları Raporu’nun Türkiye bölümünde, basının iktidar tarafından baskı altına alındığı, Ergenekon kapsamında gözaltına alınanların uzun süre yargı önüne çıkarılmadıkları yönündeki eleştirilere dikkat çeken Ersin, işte bu kritik süreçte Başbakan Erdoğan’dan şu kritik sorulara yanıt istiyor: “ABD’deki bazı düşünce kuruluşlarının Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırarak İran-Sudan hattına sürüklemeye çalıştığınıza ilişkin tespitlerden rahatsızlık duyuyor musunuz? Ergenekon soruşturmasındaki hukuk dışı uygulamalara karşı önlem alacak mısınız? Türkiye’nin Sudan’a silah sattığı doğru mu? Sudan’a satılan silahlar, El Beşir’in baskıcı rejimini güçlendirip daha fazla sivilin öldürülmesine ve mülteci olmasına sebep olmaz mı?” Bakalım Erdoğan bu sorulara yanıt verecek mi? Yoksa TBMM Başkanlığı, içtüzük hükümlerini bahane edip soruyu iade mi edecek? Bekleyip göreceğiz... ‘One minute’ İngilizcesi CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, geçen hafta Parlamento Muhabirleri Derneği yöneticilerinin ziyareti sırasında “son dönemde belediyelerin içkili restoranlara uyguladığı ambargodan basını susturma çabalarına kadar yaşananların, ülkeyi 7 yıl öncesine göre daha geri bir noktaya götürdüğünü” vurguladı. Anadol, daha sonra sözü TBMM albümünde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adı altında yer alan bilgilere getirdi: “Kendi hakkında doğru bilgi vermeyen bir Başbakan, elbette basına böyle davranacak; ikiyüzlü davranacaktır. Her milletvekilinin kendisinin doldurduğu Meclis albümüne bakın, Erdoğan İngilizce biliyor. İngilizce biliyor mu? Gerçi Davos’ta ‘one minute’ dedi ama... Kendi hakkında yanlış bilgi veren bir insanın, topluma bilgi sunarken doğru davranması söz konusu olabilir mi?” TBMM albümünde “İngilizce bilen Erdoğan, evli ve 4 çocuk babasıdır” deniliyor... Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan parlamentokulisi@gmail.com TBMM’de dağõtõlan ve CHP’nin ‘emekli memurlar partisi’ olarak nitelendirildiği dergiye tepki Meclis’te türban propagandasõ EMİNE KAPLAN ANKARA - TBMM’de mil- letvekillerine Siyaset, Ekono- mi ve Toplumsal Araştõrmalar Vakfõ’nõn (SETA), AKP’nin türban ve kapatma davasõyla il- gili olarak Anayasa Mahke- mesi’nin kararõna ilişkin söy- lemlerin savunulduğu, CHP’nin eleştirildiği Analiz dergisi dağõtõldõ. CHP’li mil- letvekillerinin tepkisini çeken dergide, CHP “emekli me- murlar partisi” olarak nite- lendirilirken; türban yasağõ- nõn ülkeyi totalitarizme götü- receği ileri sürüldü. SETA’nõn “Başörtüsü, AK Parti ve Laiklik” ve “Statüko ile Değişim Arasında CHP” başlõklõ Analiz dergilerinin TBMM’de milletvekillerine dağõtõlmasõ tartõşma yarattõ. CHP’li milletvekilleri, CHP’nin eleştirildiği, AKP’nin söylem- lerinin savunulduğu derginin TBMM Başkanlõğõ’nõn izniyle dağõtõmõna tepki gösterdiler. AKP’nin yeni anayasa taslağõ- nõ hazõrlayan komisyonun üye- lerinden Zühtü Arslan tarafõn- dan yapõlan değerlendirmede ise, Anayasa Mahkemesi’nin türban ve kapatma davasõyla il- gili kararlarõna ilişkin şu gö- rüşlere yer verildi: ? Anayasa Mahkemesi’nin “gerektiğinden daha fazla” olarak gördüğü, dolayõsõyla sõ- nõrlamak için uğruna anayasa- yõ bile ihlal ettiği başörtüsü öz- gürlüğü, toplum ile siyaset ara- sõndaki sağlõklõ temsil ilişkisi- ni zedeleyen değil, bilakis bu ilişkiyi sağlayan ve kuvvet- lendiren bir örnektir. ? Başörtü serbestisine baş- kalarõnõn üzerinde baskõya dö- nüşebileceği gerekçesiyle kar- şõ çõkmak özgürlüklerin temel felsefesine aykõrõdõr. “Başka- larının hakları ihlal edilebi- lir” ya da “kamu düzeni bo- zulabilir” diye bir özgürlü- ğün kullanõmõnõ mutlak suret- te yasaklamaya yönelik yakla- şõm bizi totalitarizme götürür. “Statüko ile Değişim Ara- sında CHP” başlõğõyla Tanju Tosun’un değerlendirmesin- de ise şu görüşler savunuldu: ? CHP, son 15 yõllõk tarihi- ne bakõldõğõnda, son tahlilde devletçi-statükocu siyaset ve toplum tasavvurunu aşamadõ. Söylem düzeyinde bile yoksul kitlelerle irtibatlanmak yerine, gösteri siyasetinin imaj-nes- nesi olarak seçmenin karşõsõna çõkõnca, ezilen, dõşlanan, çare- siz kitlelerle sosyal demokra- sinin bağõ tümden koptu. ? CHP’nin son 2 seçim per- formansõ dikkate alõndõğõnda, bu haliyle kõsa ve orta vadede AKP karşõsõnda güçlü bir ikti- dar alternatifi olamayacaklarõ endişesi Baykal’õ ve CHP’lile- ri haklõ olarak yeni açõlõmlara başvurmak zorunda bõraktõ. ? Bugünkü haliyle bir “emekli memurlar partisi” görünümünde olan CHP’nin örgütsel anlamda nasõl dirilti- lebileceği sorusuna mutlaka yanõt bulunmasõ gerekmektedir. Sandõktan çõkacak oylar, CHP’nin merkez solun kalõcõ siyasi adresi olup olamayaca- ğõnõ teyit edeceği gibi, lideri Baykal’õn siyasi geleceğini ta- yin edeceğe benzemektedir. TBMM’de dağõtõlan Analiz dergisinde Anayasa Mahkemesi’nin türban kararõyla ilgili değerlendirmenin AKP’nin yeni anayasa taslağõnõ hazõrlayan komisyonda yer olan Zühtü Arslan tarafõndan yapõlmasõ dikkat çekti. Kayseri’deki mitingde konuşan Başbakan Erdoğan, Baykal’a sert yanõt verdi ‘Terbiyem müsaade etmez’ KAYSERİ (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, önceki gün partisinin Sinop mitinginde “Başbakan maganda üslubuyla konuşu- yor” diyen CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’a sert yanõt verdi. Yargõya başvuracağõnõ belirten Erdoğan, “Benim aldığım ter- biye, edep dersi sana cevap vermeye müsaade etmez. Yok- sa, sana çok iyi cevabı veririm ama siyaseti bıraktıktan son- ra. Bu makamda değil” dedi. Partisince Kayseri Cumhuriyet Meydanõ’nda düzenlenen mi- tingde konuşan Erdoğan, yine CHP’yi ve medyayõ hedef aldõ. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün de memleketi olan Kay- seri için “Göz bebeğimiz, me- darı iftiharımız” ifadelerini kullandõ. Sözlerini “Malum medyaya sesleniyorum” diye sürdüren Erdoğan, “Eğer boşluk arıyorsanız, şu arka taraf boş. Tabii bunu söylerken CHP’nin yandaşı medyaya söylüyorum. Yandaş medyanın da kim ol- duğunu biliyorsunuz. Bu mey- dandaki büyük coşku ve he- yecanınız onlara en büyük ce- vabı teşkil ediyor” diye ko- nuştu. Baykal’õn önceki gün Sinop mitinginde “Başbakan magan- da üslubuyla konuşuyor” de- diğini anõmsatan Erdoğan, sert yanõt verdi. Erdoğan, “Beni bu makama milletim getirdi. Tel- evizyondan bakınca millet gö- rünmez, burada görülür. Be- nim aldığım terbiye, benim aldığım edep dersi sana cevap vermeye müsaade etmez. Yok- sa, sana çok iyi cevabı veririm ama siyaseti bıraktıktan son- ra. Bu makamda değil” dedi. Baykal, aleyhinde yargõya baş- vuracağõnõ ifade eden Erdoğan, “Hamdolsun, yüzünüzü kara çıkarmadık. Emanetinize hı- yanet etmedik. Bugüne kadar sözlerimizin arkasında dura- rak milletimizin başını öne eğ- dirmedik. Bundan sonra da eğ- dirmeyeceğiz” diye konuştu. Ekonomik kriz nedeniyle AKP’nin ekonomi politikalarõnõ eleştiren MHP’ye de sert çõkan Erdoğan, “Bunlar devlet yöne- temez. Halkım bunlara görev verdi zaten, yönetemediler. Sayın Bahçeli’nin iktidar ol- duğu dönemde, 30 milyar do- lar IMF’den borç aldılar. Şim- di çıkmış diyor ki ‘IMF’ye kar- şõyõz’. AKP iktidarına 23.5 milyar dolar borçla devrettiler. Siz borçlandınız, biz ödüyoruz. İnsaf” dedi. ‘Adam gibi adam...’ Daha sonra Gaziantep’e ge- çerek İstasyon Meydanõ’nda halka hitap eden Erdoğan’õn hedefinde yine CHP lideri Baykal vardõ. Erdoğan, “Sayın Baykal kaç yıldır muhale- fetsin neden iktidar olamı- yorsun. Çünkü benim mille- tim adam gibi adamı başba- kan yapar” diye konuştu. Erdoğan, Deniz Baykal’õn kendisi hakkõnda söylediği sözler için yargõya başvuracağõnõ söyledi. Başbakan Erdoğan, Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda halka hitap etti. (Fotoğraf: AA) GAP İdaresi’nin Şanlõurfa’ya taşõnmasõna ilişkin Bakanlar Kurulu kararõna eleştiri ‘Federasyon GAP’la geliyor’ MURAT KIŞLALI ANKARA - Hükümetin, ara- lõk sonunda aldõğõ Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) İdare- si’nin Şanlõurfa’ya taşõnmasõ ile ilgili Bakanlar Kurulu kara- rõnõn; hem anayasa ve ilgili ya- saya hem de hükümetin kendi eylem planõna aykõrõ olduğu ortaya çõktõ. Kararõ yargõya ta- şõyan Tez Koop-İş Sendikasõ, “GAP’ın Ankara’dan taşın- ması federatif bir idari siste- mi anımsatmaktadır” derken, TMMOB, “Hükümetin An- kara’da kalacak birimler için bir yer kiralanmasını iste- mesi, GAP’ın Urfa’dan yö- netilemeyeceğini ortaya ko- yuyor. Karar anayasayla dü- zenlenen ülkenin üniter ya- pısına aykırı” değerlendirme- sinde bulundu. Yürütmenin durdurulmasõ is- temiyle Danõştay’da ayrõ ayrõ iki dava açan Tez Koop-İş Sendi- kasõ ile TMMOB’nin bazõ ge- rekçeleri şöyle: Anayasaya aykırı: Anayasa Mahkemesi kararlarõnda da GAP İdaresi’nin “merkezi ida- re” olduğu birçok kereler vur- gulanmõştõr. Merkezi bir teşki- lat olan ve Başbakanlõk merkez teşkilatõ içerisinde yer alan GAP İdaresi’nin başkent dõşõna çõkarõlmasõ, anayasaya uygun değildir. Federatif sistemi anımsatı- yor: Bir devlet bakanõna bağlõ olan GAP İdaresi’nin, bakanlõ- ğõnõn bulunduğu yerin dõşõna çõ- karõlmasõ, bakanlõğõn görevinin dolaylõ olarak elinden alõnma- sõ anlamõna gelir. Projenin ve faaliyetlerin ülkenin başkenti ve karar mekanizmalarõnõn bulun- duğu, kamu yatõrõm program- larõnõn yürütüldüğü Ankara’dan taşõnmasõ federatif bir idari sis- temi anõmsatmaktadõr. Kuruluş yasasına aykırı: Bölgede yapõlacak uygulama projeleri DSİ, Tarõm Bakanlõğõ, Ulaştõrma Bakanlõğõ gibi kurum Kararõ yargõya taşõyan Tez Koop-İş Sendikasõ, “GAP’õn Ankara’dan taşõnmasõ federatif bir idari sistemi anõmsatmaktadõr” dedi. Masa yok, mescit var! Yeni açılan Çukurova Kaymakamlığı binasında odalar henüz düzenlenmeden mescit açıldı. Odaların zorunlu eksikleri tam olarak giderilmeden halı döşenen, namazlıklar serilen mescide, Kuran okunması için rahleler konması dikkat çekti. Çukurova Kaymakamı Abdülhamit Erguvan, konuyla ilgili soruları yanıtlamazken, Adana Valisi İlhan Atış, “Camiler uzak, mescit açılmasında bir sakınca görmüyorum” dedi. Vali Atış’ın açıklamalarının aksine kaymakamlığa 300 ve 500 metre yakınlıkta iki caminin olduğu biliniyor. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) ve kuruluşlar tarafõndan ve ken- di bütçelerinden yürütüldüğü için GAP İdaresi, karar meka- nizmalarõnõn bulunduğu, kamu yatõrõm programlarõnõn yürü- tüldüğü Ankara’dan taşõnõrsa, 388 sayõlõ Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 2. mad- desinde yer alan koordinasyon görevini yapamayacaktõr. Hükümetin eylem planına da aykırı: Mayõs 2008 tarihin- de Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn önsözü ile yayõmlanan 2008-2012 Güneydoğu Ana- dolu Projesi Eylem Planõ’nda, taşõnmadan söz edilmediği gi- bi, yerel ve merkez arasõndaki koordinasyonun merkez teşki- latõ tarafõndan yapõlacağõ belir- tilmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle