Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖMER WARAICH
Askeri opeasyonlarõn başarõsõz
olmasõ üzerine Svat
Vadisi’nde şeriat yasasõnõ kabul
etmek zorunda kalan hükümet,
Taliban’a karşõ şeriat yanlõsõ
İslamcõ din adamõ Sufi
Muhammed’e umut bağlamõş
durumda. Bölgenin geleceği,
Muhammed’in Taliban
yanlõlarõnõn lideri olan eski
öğrencisi Maulana Feyzullah’õ
silah bõrakmaya ikna etmesine
bağlõ. Batõlõ ülkeler ve bazõ
yöneticiler ise anlaşmanõn
Taliban’õ daha da
güçlendireceğine inanõyor.
Bir zamanlar “Asya’nın
İsviçre’si” olan ve balayõ
çiftlerinin uğrak noktasõ olarak
görülen Pakistan’õn yeşil
vadisindeki bir billboard’da,
“Gülümseyin, Svat’tasınız”
yazıyor. Ancak 2 yõlõ aşkõn
süredir Svat, Taliban’õn oyun
alanõna dönüşmüş durumda.
Pakistan hükümetinin geçen hafta
buradaki askeri operasyonlarõnõ
sona erdirme ve Taliban’õn şeriat
yasasõ uygulama talebini kabul
etme kararõnõn ardõndan, gülmek
için en fazla nedeni olanlar
Taliban ve diğer İslamcõ gruplar.
Bazõ kesimler, anlaşmanõn kadõn
haklarõna darbe vurmasõndan,
Pakistan’õn diğer bölgelerindeki
İslamcõ militanlara cesaret
vermesinden ve militanlar için
güvenli alanõ genişletmesinden
endişe ediyorlar. Buna karşõn
bölgede yaşayan birçok kişi
istikrar vaat etmesi nedeniyle
anlaşmayõ memnuniyetle
karşõladõ.
Hükümetin Taliban’õ
etkisizleştirmek için başvurduğu
en önemli dayanak noktasõ,
yetkililerin desteğiyle Svat’a geri
dönen “İslami Yasa’nın Tesisi
Hareketi” lideri İslamcõ din
adamõ Sufi Muhammed.
Muhammed, Taliban’õ kastederek
“Onlardan silah bırakmalarını
isteyeceğiz. Bizi hayal
kırıklığına uğratmayacaklarını
umuyoruz” diyor.
TALİBAN’LA BİRLİKTE
SAVAŞTI
Muhammed’in militanlar
arasõndaki güvenilirliği, bölgede
1990’larõn ortalarõnda şeriat
yasasõ için kendisinin de şiddet
eylemlerine başvurmasõndan ve
2001’de ABD ülkeyi işgal
ettiğinde Taliban’la birlikte
savaşmasõndan kaynaklanõyor.
Şimdi ününü ele geçiren kişiyi,
yani Pakistan ordusuyla yaşanan
ve 1500’den fazla kişinin öldüğü
iki yõl süren savaşõn ardõndan
bölgenin yüzde 80’ini kontrol
eden Maulana Feyzullah’õ silah
bõrakmaya ikna etmek zorunda.
Feyzullah onun hem eski
öğrencisi, hem de eski damadõ.
Askerler Taliban’õn başkentten
sadece üç saat uzaklõktaki
bölgede ilerlemesini engellemeyi
başaramazken, hükümet
Muhammed’i daha küçük çaplõ
bir kötülük olarak görerek,
Taliban’õn elindeki Svat’õ geri
almasõna yardõm etmek üzere
şeriatla ilgili talebini kabul etti.
Yerel Taliban güçleri, kendi
şeriat yasalarõnõ bölgede
uygulamaya zaten çoktan
başlamõştõ. Birkaç ay öncesine
kadar kadõnlarõn kõyafet ve takõ
aldõğõ Mingora’daki Cheena
marketi artõk kapalõ. Müzik ve
film CD’si satan dükkânlar
saldõrõya uğramõş, hâlâ açõk olan
berberler ise Taliban’õn yasağõ
nedeniyle artõk müşterilerini tõraş
edemiyor.
BİRÇOK ÖĞRETMEN
BÖLGEDEN AYRILDI
Taliban, vadide 180’den fazla
okulu yerle bir etti. Bunlarõn
çoğu kõz okullarõ, ama aralarõnda
birkaç erkek okulu da var. Şimdi
devlet okullarõnõn kõş tatilinden
sonra martta yeniden açõlmasõ
bekleniyor. Hükümet,
Muhammed’in getirdiği şeriat
düzenlemeleriyle, Taliban’õn
kõzlara koyduğu eğitim yasağõnõn
kaldõrõlacağõ konusunda õsrarlõ.
Fakat tehdit edilen birçok
öğretmen bölgeden kaçmõş
durumda ve yakõn zamanda geri
dönmekten çok korkuyorlar.
Muhammed’in başarõsõ, eski
yardõmcõsõnõ ayaklanmayõ sona
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2009 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
ABD, Afganistan ya da ‘Barış
Karşılığında Şeriat Modeli’
Barack Obama’nın başkanlığının şanslı bir
zamana rastladığını söylemek zor. Dış ilişkilerde
selefinin sekiz yıllık iktidarında yarattığı enkazın kı-
sa erimde üstesinden gelmek neredeyse olanak-
sız. Ülke ekonomisinde patlak vererek göz açıp ka-
payıncaya kadar dünyanın tümünü saran ve kü-
resel boyutlara ulaşan resesyonu frenlemek, ar-
dından da ekonomiyi düze çıkarmak kolay değil.
Başkan, kuşkusuz boş durmuyor. Krizin atlatıl-
masına yönelik olarak alınan acil önlemlerin şim-
diden umulan sonuçları vermeye başladığı görü-
lüyor. Başkan’ın dış ilişkilere bakışında, selefinin
aksine diplomasiyi güç kullanmaya ya da tehdi-
de yeğleyen düşüncenin hâkim olmadığı görülü-
yor. Irak’tan, askerlerinin tümünün 2010-2011 yı-
lına kadar çekileceğini açıklaması, İran’la gerilim
yerine sorunların görüşmeler yoluyla çözüme
ulaştırılması, İsrail-Filistin sorunu dahil bu yakla-
şımın tüm sorunların çözümünde geçerli olacağını
açıklaması, kuşkusuz, barış açısından son dere-
cede önemli.
Bu açıdan bakıldığında Obama yönetiminin, W.
Bush’un ünlü Büyük Ortadoğu Projesi BOP’tan ve
terorizmin önlenmesinin önde gelen çarelerinden
biri saydığı ‘Ilımlı İslam’ modelinin, tıpkı komü-
nizmin yayılmasını engellemeye yönelik kadim ‘ye-
şil kuşak’ politikası da dahil olmak üzere tamamen
vazgeçtiğini söylemek olası görünüyordu. Nitekim
daha geçen hafta Pakistan’ın Afgan sınırındaki ba-
zı eyaletlerindeki gelişmeler, özellikle de Pakistan’ın
Svat vadisinde faaliyet gösteren terörist Taliban
gruplarına silah bırakmaları karşılığında verilen ‘şe-
riat’ izninin İslamabad yönetimi tarafından da onay-
lanması, hele hele buna NATO sözcüsü karşı çı-
karken, ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in
NATO’nun Krakov toplantısı sırasında destek
vermesi bir yana, daha da ileri giderek, Obama yö-
netiminin ‘Şeriat karşılığında barış’ olarak tanım-
lanan Svat modelinin Afganistan’daki terörist Ta-
libanlar için de kullanılabileceğini açıklamıştır. Oy-
sa bilinen, ABD ve NATO’nun, 2001 yılından bu
yana Pakistan’ın Afgan sınırında faaliyet gösteren
dinci Taliban gruplarını müttefikleri Pakistan’la bir-
likte yok edilmesi yönünde çaba içinde olduğuy-
du. Oysa şimdi benimsenir görünen Svat mode-
linin, hele ABD’nin Taliban’ın defterini dürmek için
bölgeye takviye göndermeye hazırlandıkları, da-
hası NATO’lu müttefiklerinden de bu yönde kat-
kı istedikleri bir sırada gündeme gelmesi başarı
şansının sıfır olması bir yana, kafaları iyice karış-
tırmış görünmekte, Obama’nın dış sorunlarla ilgili
yaklaşımının akılcı niteliği konusunda ciddi kuş-
kular yaratmaktadır. ‘Barış karşılığında şeriat’
modeli, geçen haftaki yazımızda ayrıntılı bir bi-
çimde sergilediğimiz tehlikeleri de içermektedir.
Svat modeli öncelikle Pakistan için büyük tehlike
arz etmektedir. Zira Pakistan, İslamcı bir yönetim
için, çok sayıda ülkeye kıyasla daha elverişlidir.
Svat modeli gerçekleştiğinde bu, Taliban dahil tüm
terör odaklarının ‘arka bahçe’si olacaktır. Pakis-
tan’ın şeriata geçmesi ise dünyaya nur topu gibi
nükleer güce sahip bir terör ülkesi armağan etme
olasılığı tehlikesini de birlikte getirecektir.
Yazımızı noktalamadan önce Paştunlu bir an-
tropolog olan bir bilim kadını Samar Minillah’ın
Le Monde gazetesinde yer alan söyleşisinden bir
alıntıya yer verelim: “Pek umutlu değilim. Hükü-
met aşırıları pasifize etmeyi düşünüyor. Ama yap-
tığı, onları güçlendirmek. Taliban’ın önünde eği-
lerek zayıflığını göstermiştir. Radikal İslamcıların Pa-
kistan’ın tümüne yayılmasından korkuyorum. Aşi-
ret bölgelerinden sonra şimdi Svat/Pencap’a gir-
miş durumdalar. Sonra sırada İslamabad var.
Başkent İslamabad Svat’a iki saat uzaklıkta. On-
ları kim durduracak? (...) Taliban, otoritelerin kar-
şı çıkmaktaki beceriksizliklerinden güçlenmiştir.”
İşgal, iç savaş, yolsuzluk ve yoksulluğun pen-
çesindeki Afgan halkına şimdi de kadınlar başta
olmak üzere çağdışılığın prangası vurulmak iste-
niyor!
Dileriz bu kâbus gerçekleşmez.
Svat Vadisi’nde şeriat yasasõnõn kabul edilmesi ülkeyi daha büyük bir istikrarsõzlõğa sürüklüyor
Pakistan’õn geleceği belirsiz
SIMON TISDALL
Finansal kriz derinleşirken, AB’nin
harekete geçmek konusundaki
başarõsõzlõğõ ve kararsõzlõğõ birleşik bir
Avrupa hayalini paramparça ediyor. AB’nin
Doğu Avrupa’da gitgide büyüyen finansal
yangõna bir yanõtõ varsa da, bunu kendine
saklamakta. Ama üye ülkeler ne kadar uzun
süre yangõna su sõkmak yerine ortalõkta
keman çalmaya devam ederlerse, yangõnõn
bütün Avrupa’ya yayõlma ve AB’nin özünde
yer alan daha geniş ve daha derin bir birlik
olma düşünün daha kalõcõ bir biçimde hasar
görme riski de o kadar büyük olacak.
Dõşişleri bakanlarõnõn bu hafta Brüksel’deki
çekişmeli toplantõsõ, sanki yanlõş olan ve
işlemeyen her şeyin bir özeti gibiydi.
Toplantõda, Macaristan’õn büyük borcu veya
Polonya’dan gelen veriler ele alõnacağõna,
Baltõk koaliasyonlarõ veya Ukrayna’daki
protestolarla uğraşõlacağõna, Slovenya ile
Hõrvatistan arasõndaki gizemli Adriyatik
balõkçõ teknesi kavgasõ tartõşõlarak vakit
kaybedildi.
Doğudaki istikrarsõzlõktan ürken
Almanya’nõn liderliğindeki zengin Avrupa
devletleri, zor durumdaki ekonomilere daha
da zarar verebilirler.
Örneğin Avusturya Bankasõ’nõn Doğu
Avrupa’da verdiği borç Avusturya’nõn gayri
safi yurtiçi hasõlasõnõn yaklaşõk yüzde 80’ine
eşit. Bu yõl doğudaki borçlularõn batõdaki
bankalara olan 400 milyarlõk borçlarõnõ geri
ödemeleri gerekiyor. Yoksa herkes yanacak.
Ama bulaşõcõ hastalõğõn yayõlmasõna yönelik
kaygõlar, İspanya, Yunanistan gibi güneyli
üyelerin doğuyu haksõz biçimde kayõrmak
olarak gördükleri, Avrupa Komisyonu’nun
200 milyar Avro’luk canlandõrma paketinin
5 milyar Avro’luk kõsmõnõn enerji ve diğer
altyapõ yatõrõmlarõ için harcanmasõ planõna
“eski Avrupa”nõn karşõ çõkmasõnõ
önleyemedi.
Gordon Brown’õn AB karşõtõ İngiltere’sinde
başlõca kaygõ, yeni gelenler tarafõndan
cüzdanõnõn çalõnmasõnõ önlemek aynõ
zamanda.
Dünya Bankasõ Başkanõ Robert Zoellick,
AB’nin Doğu Avrupa’yõ kurtarmak için
idareyi ele almasõ gerektiğini söylüyor. Ama
söylendiğine göre komisyon Macaristan ve
Letonya için şimdiden 25 milyar Avro’luk
acil ihtiyaç fonunun yarõsõna yakõnõnõ
harcadõ. Daha da fazlasõna ihtiyaç var.
Batõ bankalarõ özel sermaye hareketinin
gittiği yönün aksine kredi risklerini
azaltõrken, zengin AB hükümetlerinin de
biraz daha para sökülmeleri gerekiyor.
Herkesi memnun etmeye meraklõ Japonlar
hariç, AB’nin hafta sonu kanõtlanan siyasi
zafiyetini kimin fonlayacağõ hiç belli değil.
Bu da Avro’yu kabul etmesi beklenen birçok
yeni üyesi olan (ve İngiltere ile Danimarka
olmak üzere iki eski üye) AB’de, etkili
kurtarma paketleri oluşturabilecek siyasi
iradeye sahip AB çapõnda finansal kurumlar
olmadõğõnõn dolaylõ bir itirafõ.
Finansçõ George Soros, kõsa bir süre önce,
kendini gösteren krizin ortak para biriminin
avantajlarõnõ ikna edici bir biçimde ortaya
çõkardõğõnõ kanõtladõ. “Avro bölgesi devlet
tahvili piyasası oluşturmak, uzun süredir
gereksinimi duyulan kurtarma fonları
yaratmaya yarayabilir” dedi.
GENİŞLEME POLİTİKASININ
SONU
Başka yorumcular da Polonya gibi geriden
gelenleri de sürüklemek için Avro bölgesinin
hõzla genişletilmesini istediler. Bu fikirler
Doğu Avrupa’nõn dertlerine garantili
dermanlar da olsalar, farklõ nedenlerden
ötürü, İngiltere ve Almanya için korkunç
öneriler olarak görülmeye devam ediyorlar.
Böyle giderse AB’nin kararsõzlõklarõnõn
siyasi sonuçlarõ daha da çoğalacak. Ama
özellikle iki etki daha fazla göze çarpõyor.
Biri, Lizbon Anlaşmasõ’nõn çõkmaza
girmesiyle zaten yara alan, doğuya doğru
muhtemel genişleme politikasõnõn sonunun
geldiğinin açõklõk kazanmasõ.
Avrupa’nõn ekonomik, siyasi ve kurumsal
zafiyetleri acõmasõzca ifşa edildikçe, yalnõzca
savaş suçlusu Ratko Mladiç’in
tutuklanmamasõ yüzünden zaten bekletilen
Sõrbistan değil, ama aynõ zamanda Karadağ,
Makedonya, diğer Balkan ülkeleri ve
Türkiye de, son aylarda üyelik şanslarõnõn
hõzla uzaklaştõğõnõ gözlemlemekte.
Diğer kayõplar, AB’nin mayõs ayõnda
başlatõlmasõnõ planladõğõ yeni “doğu
ortaklığı”nõn olasõ üyeleri Ermenistan,
Azerbaycan, Gürcistan, Moldovya, Belarus,
Ukrayna’yla ilgili olabilir. Proje,
genişletilmiş serbest ticaret, ekonomik,
güvenlik işbirliği konularõnõ, ulus ve
demokrasi oluşturma programõnõn bir
bölümünü kapsõyor. Bunun karşõlõğõnda, AB
etki alanõnõ genişletmeyi, Rusya’ya ait
olmayan enerji hatlarõnõ emniyete almayõ ve
büyük ölçüde eski Sovyet dünyasõnda
Moskova etkisini azaltmayõ umuyor.
Ne var ki şimdi bütün bunlar “Doğu
Avrupa’nın ortada duran hasadı ne
olacak?” gibi basit bir soruya yanõt
bulamayan Brüksel’deki dağõnõklõk
yüzünden tehlikeye düşebilir.
Parçalayõcõ, düş kõrõklõğõna yol açan, bu ne
yapacağõnõ bilememe halinin AB’ye yeni üye
olan ülkeler üzerinde yarattõğõ etki de diğer
bir siyasi sonuç.
Zengin devletler düşüşün etkisini azaltmak
için mali harcamalarõnõ arttõrõrken bazõ yeni
ülkeler bütçelerini kõsmak zorunda kaldõlar.
Avrupa Reform Merkezi’nden Katinka
Barysch, “Orta ve Doğu Avrupalıların
şimdi yaşadığı çaresizlik duygusu Soğuk
Savaş sonrası büyüme modellerinin
kırılmış olması gibi çok daha derin bir
algıdan kaynaklanmaktadır” dedi ve
ekledi: “Geçmişteki başarıların bileşenleri
olan ticarete ve yatırımlara açılmak, yerel
bankaları Batı Avrupa bankalarına
satmak, bu ülkeleri daha kırılgan hale
getirdi. Reformlar için bir çıpa vazifesi
gören AB, etkisini ve güvenilirliğini
yitirdi.”
Diğer bir deyişle özgür ve bütün bir Avrupa
hayaline olan inanç, aşõnma tehlikesiyle karşõ
karşõya. Daha önceki tarihi felaketlerden
farklõ olarak, 2009 çöküşü birleşik bir
Avrupa’nõn geleceğini sorgulamaya
çağõrõyor.
İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp
(Guardian, İngiltere, 24 Şubat 2009)
Bir zamanlar “Asya’nõn İsviçre’si” olan Pakistan’õn yeşil
vadisindeki bir billboard’da, “Gülümseyin,
Svat’tasõnõz” yazõyor. Ancak 2 yõlõ aşkõn süredir Svat,
Taliban’õn oyun alanõna dönüşmüş durumda. Pakistan
hükümetinin geçen hafta buradaki askeri operasyonlarõnõ
sona erdirme ve Taliban’õn şeriat yasasõ uygulama talebini
kabul etme kararõnõn ardõndan, gülmek için en fazla nedeni
olanlar Taliban ve diğer İslamcõ gruplar.
MASLAK’TA YENİ BİR LEZZET
Tike markalarõ olan Why-B zurna ilk
olarak aynõ mekânda şimdi
0212 276 60 60
telefon numarasõyla kapõnõzda.
erdirmeye ikna etme yeteneğine
bağlõ. Feyzullah 1990’larda
Muhammed’in yanõnda eğitim
aldõ, Svat’ta ve daha sonra
Afganistan’da onunla beraber
savaştõ ve onun kõzõyla evlendi.
İkisi de Afganistan’dan
döndükten sonra hapis yattõ.
Feyzullah, hapisten çõktõktan
sonra Svat Vadisi’ndeki İmam
Deri köyüne döndü ve Svat Nehri
üzerinde insan taşõyan sarõ
teleteksleri işletmeye başladõ.
Bölge halkõna göre, erkek
kardeşinin 2006’da Bajaur’daki
Damadola köyünde ABD’nin
füze saldõrõsõnda ölmesinin
ardõndan, bölgedeki korsan bir
radyoyu ele geçirerek burada
zehir zemberek konuşmalar
yapmaya başladõ.
Bilinen adõyla “Molla
Radyo”nun arkasõ hõzla geldi.
Feyzullah, günde iki defa yaptõğõ
konuşmalarda cihad çağrõsõ yaptõ
ve dinleyicilerden bu amaç için
para ve takõlarõnõ bağõşlamalarõnõ
istedi. Özellikle savaşmayõ
reddeden kocalarõyla birlikte
olmamalarõnõ istediği kadõn
dinleyicileri arasõnda çok popüler
oldu.
‘TEK BİR FETVAYLA
HER ŞEY YOK
OLABİLİR’
Svat’taki seçkinler durumu
endişeyle izliyordu. Svat’taki
Vali ailesinden ismini
açõklamayan bir kişi şunlarõ
söylüyor: “Müritler
engellenemez bir şekilde
katlanarak çoğaldı. 150 yılda
kurduğumuz şey tek bir
fetvayla yok olabilirdi.”
Bölgedeki üst düzey yetkililerin
endişelenmek için bir nedeni
vardõ. Taliban, zenginleri ve
güçlüleri hedef alarak yoksullar
arasõnda destek kazanmõştõ.
Ancak yerel gözlemcilere göre
başarõsõnõn asõl sõrrõ, halkõn
Pakistan’õn yolsuzluğa batmõş
adalet sistemine duyduğu öfkeyi
sömürme konusundaki
başarõsõydõ.
Feyzullah’õn, Muhammed’in
şeriat yasasõnõ destekleyip
desteklemeyeceği belli değil.
Muhammed’le yaptõğõ
görüşmenin ardõndan önerileri
değerlendirdiklerini söyleyerek
“Hükümetin gerekli adımları
atması halinde kalıcı bir
ateşkesi de görüşeceğiz” dedi.
Anlaşmanõn İslamabad’da nasõl
karşõlanacağõ da belirsizliğini
koruyor.
Taliban’a karşõ daha sert olmasõ
yönünde Batõ’nõn baskõsõ altõnda
olan Devlet Başkanõ Asıf Ali
Zerdari’nin hükümetinden
birçok kişi, anlaşmayõ
onaylamadõğõnõ açõkladõ. İsmini
açõklamayan bir milletvekili
“İlerlemelerini kim önleyecek?
Eşimin ve kızımın burka
giymesini istemiyorum.
Eğer silah bırakmazlarsa
yarın Peşaver’de ve hatta
İslamabad’da bile olabilirler”
diyor.
İngilizceden çeviren: Merve
Arkan (Time dergisi,
24 Şubat 2009)
Doğu Avrupa yanarken keman çalmak
AABD’li
spekülatör
Soros, krizin
fırsat
yaratabileceğini
düşünüyor.