23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÖMER WARAICH Askeri opeasyonlarõn başarõsõz olmasõ üzerine Svat Vadisi’nde şeriat yasasõnõ kabul etmek zorunda kalan hükümet, Taliban’a karşõ şeriat yanlõsõ İslamcõ din adamõ Sufi Muhammed’e umut bağlamõş durumda. Bölgenin geleceği, Muhammed’in Taliban yanlõlarõnõn lideri olan eski öğrencisi Maulana Feyzullah’õ silah bõrakmaya ikna etmesine bağlõ. Batõlõ ülkeler ve bazõ yöneticiler ise anlaşmanõn Taliban’õ daha da güçlendireceğine inanõyor. Bir zamanlar “Asya’nın İsviçre’si” olan ve balayõ çiftlerinin uğrak noktasõ olarak görülen Pakistan’õn yeşil vadisindeki bir billboard’da, “Gülümseyin, Svat’tasınız” yazıyor. Ancak 2 yõlõ aşkõn süredir Svat, Taliban’õn oyun alanõna dönüşmüş durumda. Pakistan hükümetinin geçen hafta buradaki askeri operasyonlarõnõ sona erdirme ve Taliban’õn şeriat yasasõ uygulama talebini kabul etme kararõnõn ardõndan, gülmek için en fazla nedeni olanlar Taliban ve diğer İslamcõ gruplar. Bazõ kesimler, anlaşmanõn kadõn haklarõna darbe vurmasõndan, Pakistan’õn diğer bölgelerindeki İslamcõ militanlara cesaret vermesinden ve militanlar için güvenli alanõ genişletmesinden endişe ediyorlar. Buna karşõn bölgede yaşayan birçok kişi istikrar vaat etmesi nedeniyle anlaşmayõ memnuniyetle karşõladõ. Hükümetin Taliban’õ etkisizleştirmek için başvurduğu en önemli dayanak noktasõ, yetkililerin desteğiyle Svat’a geri dönen “İslami Yasa’nın Tesisi Hareketi” lideri İslamcõ din adamõ Sufi Muhammed. Muhammed, Taliban’õ kastederek “Onlardan silah bırakmalarını isteyeceğiz. Bizi hayal kırıklığına uğratmayacaklarını umuyoruz” diyor. TALİBAN’LA BİRLİKTE SAVAŞTI Muhammed’in militanlar arasõndaki güvenilirliği, bölgede 1990’larõn ortalarõnda şeriat yasasõ için kendisinin de şiddet eylemlerine başvurmasõndan ve 2001’de ABD ülkeyi işgal ettiğinde Taliban’la birlikte savaşmasõndan kaynaklanõyor. Şimdi ününü ele geçiren kişiyi, yani Pakistan ordusuyla yaşanan ve 1500’den fazla kişinin öldüğü iki yõl süren savaşõn ardõndan bölgenin yüzde 80’ini kontrol eden Maulana Feyzullah’õ silah bõrakmaya ikna etmek zorunda. Feyzullah onun hem eski öğrencisi, hem de eski damadõ. Askerler Taliban’õn başkentten sadece üç saat uzaklõktaki bölgede ilerlemesini engellemeyi başaramazken, hükümet Muhammed’i daha küçük çaplõ bir kötülük olarak görerek, Taliban’õn elindeki Svat’õ geri almasõna yardõm etmek üzere şeriatla ilgili talebini kabul etti. Yerel Taliban güçleri, kendi şeriat yasalarõnõ bölgede uygulamaya zaten çoktan başlamõştõ. Birkaç ay öncesine kadar kadõnlarõn kõyafet ve takõ aldõğõ Mingora’daki Cheena marketi artõk kapalõ. Müzik ve film CD’si satan dükkânlar saldõrõya uğramõş, hâlâ açõk olan berberler ise Taliban’õn yasağõ nedeniyle artõk müşterilerini tõraş edemiyor. BİRÇOK ÖĞRETMEN BÖLGEDEN AYRILDI Taliban, vadide 180’den fazla okulu yerle bir etti. Bunlarõn çoğu kõz okullarõ, ama aralarõnda birkaç erkek okulu da var. Şimdi devlet okullarõnõn kõş tatilinden sonra martta yeniden açõlmasõ bekleniyor. Hükümet, Muhammed’in getirdiği şeriat düzenlemeleriyle, Taliban’õn kõzlara koyduğu eğitim yasağõnõn kaldõrõlacağõ konusunda õsrarlõ. Fakat tehdit edilen birçok öğretmen bölgeden kaçmõş durumda ve yakõn zamanda geri dönmekten çok korkuyorlar. Muhammed’in başarõsõ, eski yardõmcõsõnõ ayaklanmayõ sona CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ABD, Afganistan ya da ‘Barış Karşılığında Şeriat Modeli’ Barack Obama’nın başkanlığının şanslı bir zamana rastladığını söylemek zor. Dış ilişkilerde selefinin sekiz yıllık iktidarında yarattığı enkazın kı- sa erimde üstesinden gelmek neredeyse olanak- sız. Ülke ekonomisinde patlak vererek göz açıp ka- payıncaya kadar dünyanın tümünü saran ve kü- resel boyutlara ulaşan resesyonu frenlemek, ar- dından da ekonomiyi düze çıkarmak kolay değil. Başkan, kuşkusuz boş durmuyor. Krizin atlatıl- masına yönelik olarak alınan acil önlemlerin şim- diden umulan sonuçları vermeye başladığı görü- lüyor. Başkan’ın dış ilişkilere bakışında, selefinin aksine diplomasiyi güç kullanmaya ya da tehdi- de yeğleyen düşüncenin hâkim olmadığı görülü- yor. Irak’tan, askerlerinin tümünün 2010-2011 yı- lına kadar çekileceğini açıklaması, İran’la gerilim yerine sorunların görüşmeler yoluyla çözüme ulaştırılması, İsrail-Filistin sorunu dahil bu yakla- şımın tüm sorunların çözümünde geçerli olacağını açıklaması, kuşkusuz, barış açısından son dere- cede önemli. Bu açıdan bakıldığında Obama yönetiminin, W. Bush’un ünlü Büyük Ortadoğu Projesi BOP’tan ve terorizmin önlenmesinin önde gelen çarelerinden biri saydığı ‘Ilımlı İslam’ modelinin, tıpkı komü- nizmin yayılmasını engellemeye yönelik kadim ‘ye- şil kuşak’ politikası da dahil olmak üzere tamamen vazgeçtiğini söylemek olası görünüyordu. Nitekim daha geçen hafta Pakistan’ın Afgan sınırındaki ba- zı eyaletlerindeki gelişmeler, özellikle de Pakistan’ın Svat vadisinde faaliyet gösteren terörist Taliban gruplarına silah bırakmaları karşılığında verilen ‘şe- riat’ izninin İslamabad yönetimi tarafından da onay- lanması, hele hele buna NATO sözcüsü karşı çı- karken, ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in NATO’nun Krakov toplantısı sırasında destek vermesi bir yana, daha da ileri giderek, Obama yö- netiminin ‘Şeriat karşılığında barış’ olarak tanım- lanan Svat modelinin Afganistan’daki terörist Ta- libanlar için de kullanılabileceğini açıklamıştır. Oy- sa bilinen, ABD ve NATO’nun, 2001 yılından bu yana Pakistan’ın Afgan sınırında faaliyet gösteren dinci Taliban gruplarını müttefikleri Pakistan’la bir- likte yok edilmesi yönünde çaba içinde olduğuy- du. Oysa şimdi benimsenir görünen Svat mode- linin, hele ABD’nin Taliban’ın defterini dürmek için bölgeye takviye göndermeye hazırlandıkları, da- hası NATO’lu müttefiklerinden de bu yönde kat- kı istedikleri bir sırada gündeme gelmesi başarı şansının sıfır olması bir yana, kafaları iyice karış- tırmış görünmekte, Obama’nın dış sorunlarla ilgili yaklaşımının akılcı niteliği konusunda ciddi kuş- kular yaratmaktadır. ‘Barış karşılığında şeriat’ modeli, geçen haftaki yazımızda ayrıntılı bir bi- çimde sergilediğimiz tehlikeleri de içermektedir. Svat modeli öncelikle Pakistan için büyük tehlike arz etmektedir. Zira Pakistan, İslamcı bir yönetim için, çok sayıda ülkeye kıyasla daha elverişlidir. Svat modeli gerçekleştiğinde bu, Taliban dahil tüm terör odaklarının ‘arka bahçe’si olacaktır. Pakis- tan’ın şeriata geçmesi ise dünyaya nur topu gibi nükleer güce sahip bir terör ülkesi armağan etme olasılığı tehlikesini de birlikte getirecektir. Yazımızı noktalamadan önce Paştunlu bir an- tropolog olan bir bilim kadını Samar Minillah’ın Le Monde gazetesinde yer alan söyleşisinden bir alıntıya yer verelim: “Pek umutlu değilim. Hükü- met aşırıları pasifize etmeyi düşünüyor. Ama yap- tığı, onları güçlendirmek. Taliban’ın önünde eği- lerek zayıflığını göstermiştir. Radikal İslamcıların Pa- kistan’ın tümüne yayılmasından korkuyorum. Aşi- ret bölgelerinden sonra şimdi Svat/Pencap’a gir- miş durumdalar. Sonra sırada İslamabad var. Başkent İslamabad Svat’a iki saat uzaklıkta. On- ları kim durduracak? (...) Taliban, otoritelerin kar- şı çıkmaktaki beceriksizliklerinden güçlenmiştir.” İşgal, iç savaş, yolsuzluk ve yoksulluğun pen- çesindeki Afgan halkına şimdi de kadınlar başta olmak üzere çağdışılığın prangası vurulmak iste- niyor! Dileriz bu kâbus gerçekleşmez. Svat Vadisi’nde şeriat yasasõnõn kabul edilmesi ülkeyi daha büyük bir istikrarsõzlõğa sürüklüyor Pakistan’õn geleceği belirsiz SIMON TISDALL Finansal kriz derinleşirken, AB’nin harekete geçmek konusundaki başarõsõzlõğõ ve kararsõzlõğõ birleşik bir Avrupa hayalini paramparça ediyor. AB’nin Doğu Avrupa’da gitgide büyüyen finansal yangõna bir yanõtõ varsa da, bunu kendine saklamakta. Ama üye ülkeler ne kadar uzun süre yangõna su sõkmak yerine ortalõkta keman çalmaya devam ederlerse, yangõnõn bütün Avrupa’ya yayõlma ve AB’nin özünde yer alan daha geniş ve daha derin bir birlik olma düşünün daha kalõcõ bir biçimde hasar görme riski de o kadar büyük olacak. Dõşişleri bakanlarõnõn bu hafta Brüksel’deki çekişmeli toplantõsõ, sanki yanlõş olan ve işlemeyen her şeyin bir özeti gibiydi. Toplantõda, Macaristan’õn büyük borcu veya Polonya’dan gelen veriler ele alõnacağõna, Baltõk koaliasyonlarõ veya Ukrayna’daki protestolarla uğraşõlacağõna, Slovenya ile Hõrvatistan arasõndaki gizemli Adriyatik balõkçõ teknesi kavgasõ tartõşõlarak vakit kaybedildi. Doğudaki istikrarsõzlõktan ürken Almanya’nõn liderliğindeki zengin Avrupa devletleri, zor durumdaki ekonomilere daha da zarar verebilirler. Örneğin Avusturya Bankasõ’nõn Doğu Avrupa’da verdiği borç Avusturya’nõn gayri safi yurtiçi hasõlasõnõn yaklaşõk yüzde 80’ine eşit. Bu yõl doğudaki borçlularõn batõdaki bankalara olan 400 milyarlõk borçlarõnõ geri ödemeleri gerekiyor. Yoksa herkes yanacak. Ama bulaşõcõ hastalõğõn yayõlmasõna yönelik kaygõlar, İspanya, Yunanistan gibi güneyli üyelerin doğuyu haksõz biçimde kayõrmak olarak gördükleri, Avrupa Komisyonu’nun 200 milyar Avro’luk canlandõrma paketinin 5 milyar Avro’luk kõsmõnõn enerji ve diğer altyapõ yatõrõmlarõ için harcanmasõ planõna “eski Avrupa”nõn karşõ çõkmasõnõ önleyemedi. Gordon Brown’õn AB karşõtõ İngiltere’sinde başlõca kaygõ, yeni gelenler tarafõndan cüzdanõnõn çalõnmasõnõ önlemek aynõ zamanda. Dünya Bankasõ Başkanõ Robert Zoellick, AB’nin Doğu Avrupa’yõ kurtarmak için idareyi ele almasõ gerektiğini söylüyor. Ama söylendiğine göre komisyon Macaristan ve Letonya için şimdiden 25 milyar Avro’luk acil ihtiyaç fonunun yarõsõna yakõnõnõ harcadõ. Daha da fazlasõna ihtiyaç var. Batõ bankalarõ özel sermaye hareketinin gittiği yönün aksine kredi risklerini azaltõrken, zengin AB hükümetlerinin de biraz daha para sökülmeleri gerekiyor. Herkesi memnun etmeye meraklõ Japonlar hariç, AB’nin hafta sonu kanõtlanan siyasi zafiyetini kimin fonlayacağõ hiç belli değil. Bu da Avro’yu kabul etmesi beklenen birçok yeni üyesi olan (ve İngiltere ile Danimarka olmak üzere iki eski üye) AB’de, etkili kurtarma paketleri oluşturabilecek siyasi iradeye sahip AB çapõnda finansal kurumlar olmadõğõnõn dolaylõ bir itirafõ. Finansçõ George Soros, kõsa bir süre önce, kendini gösteren krizin ortak para biriminin avantajlarõnõ ikna edici bir biçimde ortaya çõkardõğõnõ kanõtladõ. “Avro bölgesi devlet tahvili piyasası oluşturmak, uzun süredir gereksinimi duyulan kurtarma fonları yaratmaya yarayabilir” dedi. GENİŞLEME POLİTİKASININ SONU Başka yorumcular da Polonya gibi geriden gelenleri de sürüklemek için Avro bölgesinin hõzla genişletilmesini istediler. Bu fikirler Doğu Avrupa’nõn dertlerine garantili dermanlar da olsalar, farklõ nedenlerden ötürü, İngiltere ve Almanya için korkunç öneriler olarak görülmeye devam ediyorlar. Böyle giderse AB’nin kararsõzlõklarõnõn siyasi sonuçlarõ daha da çoğalacak. Ama özellikle iki etki daha fazla göze çarpõyor. Biri, Lizbon Anlaşmasõ’nõn çõkmaza girmesiyle zaten yara alan, doğuya doğru muhtemel genişleme politikasõnõn sonunun geldiğinin açõklõk kazanmasõ. Avrupa’nõn ekonomik, siyasi ve kurumsal zafiyetleri acõmasõzca ifşa edildikçe, yalnõzca savaş suçlusu Ratko Mladiç’in tutuklanmamasõ yüzünden zaten bekletilen Sõrbistan değil, ama aynõ zamanda Karadağ, Makedonya, diğer Balkan ülkeleri ve Türkiye de, son aylarda üyelik şanslarõnõn hõzla uzaklaştõğõnõ gözlemlemekte. Diğer kayõplar, AB’nin mayõs ayõnda başlatõlmasõnõ planladõğõ yeni “doğu ortaklığı”nõn olasõ üyeleri Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Moldovya, Belarus, Ukrayna’yla ilgili olabilir. Proje, genişletilmiş serbest ticaret, ekonomik, güvenlik işbirliği konularõnõ, ulus ve demokrasi oluşturma programõnõn bir bölümünü kapsõyor. Bunun karşõlõğõnda, AB etki alanõnõ genişletmeyi, Rusya’ya ait olmayan enerji hatlarõnõ emniyete almayõ ve büyük ölçüde eski Sovyet dünyasõnda Moskova etkisini azaltmayõ umuyor. Ne var ki şimdi bütün bunlar “Doğu Avrupa’nın ortada duran hasadı ne olacak?” gibi basit bir soruya yanõt bulamayan Brüksel’deki dağõnõklõk yüzünden tehlikeye düşebilir. Parçalayõcõ, düş kõrõklõğõna yol açan, bu ne yapacağõnõ bilememe halinin AB’ye yeni üye olan ülkeler üzerinde yarattõğõ etki de diğer bir siyasi sonuç. Zengin devletler düşüşün etkisini azaltmak için mali harcamalarõnõ arttõrõrken bazõ yeni ülkeler bütçelerini kõsmak zorunda kaldõlar. Avrupa Reform Merkezi’nden Katinka Barysch, “Orta ve Doğu Avrupalıların şimdi yaşadığı çaresizlik duygusu Soğuk Savaş sonrası büyüme modellerinin kırılmış olması gibi çok daha derin bir algıdan kaynaklanmaktadır” dedi ve ekledi: “Geçmişteki başarıların bileşenleri olan ticarete ve yatırımlara açılmak, yerel bankaları Batı Avrupa bankalarına satmak, bu ülkeleri daha kırılgan hale getirdi. Reformlar için bir çıpa vazifesi gören AB, etkisini ve güvenilirliğini yitirdi.” Diğer bir deyişle özgür ve bütün bir Avrupa hayaline olan inanç, aşõnma tehlikesiyle karşõ karşõya. Daha önceki tarihi felaketlerden farklõ olarak, 2009 çöküşü birleşik bir Avrupa’nõn geleceğini sorgulamaya çağõrõyor. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (Guardian, İngiltere, 24 Şubat 2009) Bir zamanlar “Asya’nõn İsviçre’si” olan Pakistan’õn yeşil vadisindeki bir billboard’da, “Gülümseyin, Svat’tasõnõz” yazõyor. Ancak 2 yõlõ aşkõn süredir Svat, Taliban’õn oyun alanõna dönüşmüş durumda. Pakistan hükümetinin geçen hafta buradaki askeri operasyonlarõnõ sona erdirme ve Taliban’õn şeriat yasasõ uygulama talebini kabul etme kararõnõn ardõndan, gülmek için en fazla nedeni olanlar Taliban ve diğer İslamcõ gruplar. MASLAK’TA YENİ BİR LEZZET Tike markalarõ olan Why-B zurna ilk olarak aynõ mekânda şimdi 0212 276 60 60 telefon numarasõyla kapõnõzda. erdirmeye ikna etme yeteneğine bağlõ. Feyzullah 1990’larda Muhammed’in yanõnda eğitim aldõ, Svat’ta ve daha sonra Afganistan’da onunla beraber savaştõ ve onun kõzõyla evlendi. İkisi de Afganistan’dan döndükten sonra hapis yattõ. Feyzullah, hapisten çõktõktan sonra Svat Vadisi’ndeki İmam Deri köyüne döndü ve Svat Nehri üzerinde insan taşõyan sarõ teleteksleri işletmeye başladõ. Bölge halkõna göre, erkek kardeşinin 2006’da Bajaur’daki Damadola köyünde ABD’nin füze saldõrõsõnda ölmesinin ardõndan, bölgedeki korsan bir radyoyu ele geçirerek burada zehir zemberek konuşmalar yapmaya başladõ. Bilinen adõyla “Molla Radyo”nun arkasõ hõzla geldi. Feyzullah, günde iki defa yaptõğõ konuşmalarda cihad çağrõsõ yaptõ ve dinleyicilerden bu amaç için para ve takõlarõnõ bağõşlamalarõnõ istedi. Özellikle savaşmayõ reddeden kocalarõyla birlikte olmamalarõnõ istediği kadõn dinleyicileri arasõnda çok popüler oldu. ‘TEK BİR FETVAYLA HER ŞEY YOK OLABİLİR’ Svat’taki seçkinler durumu endişeyle izliyordu. Svat’taki Vali ailesinden ismini açõklamayan bir kişi şunlarõ söylüyor: “Müritler engellenemez bir şekilde katlanarak çoğaldı. 150 yılda kurduğumuz şey tek bir fetvayla yok olabilirdi.” Bölgedeki üst düzey yetkililerin endişelenmek için bir nedeni vardõ. Taliban, zenginleri ve güçlüleri hedef alarak yoksullar arasõnda destek kazanmõştõ. Ancak yerel gözlemcilere göre başarõsõnõn asõl sõrrõ, halkõn Pakistan’õn yolsuzluğa batmõş adalet sistemine duyduğu öfkeyi sömürme konusundaki başarõsõydõ. Feyzullah’õn, Muhammed’in şeriat yasasõnõ destekleyip desteklemeyeceği belli değil. Muhammed’le yaptõğõ görüşmenin ardõndan önerileri değerlendirdiklerini söyleyerek “Hükümetin gerekli adımları atması halinde kalıcı bir ateşkesi de görüşeceğiz” dedi. Anlaşmanõn İslamabad’da nasõl karşõlanacağõ da belirsizliğini koruyor. Taliban’a karşõ daha sert olmasõ yönünde Batõ’nõn baskõsõ altõnda olan Devlet Başkanõ Asıf Ali Zerdari’nin hükümetinden birçok kişi, anlaşmayõ onaylamadõğõnõ açõkladõ. İsmini açõklamayan bir milletvekili “İlerlemelerini kim önleyecek? Eşimin ve kızımın burka giymesini istemiyorum. Eğer silah bırakmazlarsa yarın Peşaver’de ve hatta İslamabad’da bile olabilirler” diyor. İngilizceden çeviren: Merve Arkan (Time dergisi, 24 Şubat 2009) Doğu Avrupa yanarken keman çalmak AABD’li spekülatör Soros, krizin fırsat yaratabileceğini düşünüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle