27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ADIYAMAN (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’a Adõyaman’dan meydan oku- du. Baykal, “Kendi düzenlediğin mitingde arkamdan atıp tutma. Kendine güveniyorsan çık karşı- ma televizyonda konuşalım” dedi. Partisince Adõyaman Mustafa Yü- cel Özbilgin Meydanõ’nda düzen- lenen mitingde konuşan Baykal, Türkiye’de 1 yõlda 645 bin kişinin işten çõkarõldõğõnõ belirterek yatõ- rõmlarõn durduğunu, büyümenin küçülmeye döndüğünü anlattõ. İş- sizliğin önümüzdeki dönem daha da büyük sõkõntõ olacağõnõ ifade eden De- niz Baykal, “645 bin kişiyi konuşu- yoruz. 3 milyon vatandaşımız 1 yıl- da geçim kaynağından mahrum bı- rakıldı. Bunu anlatmaya çalışıyo- ruz iktidara. İnsanları aşından, işinden edip yoksullaştırıp ortada bıraktıktan sonra ‘Yeşil kart veri- yoruz’ diye övünmek bir iktidarın hakkı değil. İktidarın görevi va- tandaşına iş vermektir, aş ver- mektir” diye konuştu. “Başbakan geziyor, dolaşıyor. İşçimizin, çift- çinin, emeklinin derdini konuşuyor mu?” diyen Baykal, “Varsa yoksa CHP. Varsa yoksa medya. Tut- turmuş bizle uğraşıyor, sen işine bak işine. Senin görevin Türki- ye’yi yönetmek, milletin derdine derman bulmak” dedi. Erdoğan’a meydan okuyan Baykal, televizyonda tartõşma teklifini yine- ledi. Baykal, şöyle konuştu: “Kendi düzenlediğin mitingde arkamdan atıp tutma. Benimle bir derdin, şi- kâyetin varsa meydanlarda mi- ting düzenleyip taşıdığın kalaba- lıkların önünde benim aleyhimde konuşma. Kendine güveniyorsan çık karşıma televizyonda konuşa- lım. Kendine güveniyorsan mille- tin önünde, 70 milyonun önünde konuşalım. Bakın buraya geldiği zaman beni meydanlara çağırmış- tı. Kalktım geldim. İşte Adıya- man’dayım. İşte Adıyaman, işte Cumhuriyet Halk Partisi.” “Çok oyu taşımak iktidarlar için kolay değildir. Çok para insanı, çok oy siyasi partileri bozar” diyen Baykal, AKP’nin oy almak için mil- leti tehdit ettiğini belirtti. Baykal, “Si- yasi partiler de birdenbire hak et- meden büyük oy sahibi olunca ne oldum demeye başlarlar. Şuna ça- tarlar, buna çatarlar, ortamı ka- rıştırırlar” dedi. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2009 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Hollanda ile Farkımız... Hollanda sınırları içinde Amsterdam Havaalanı’na yakın bir yerde THY’mizin bir uçağı düştü. Ülke do- ğal olarak bir anda bu kazaya odaklandı. İlk bilgilerin acil olarak bilinmesi zorunluydu? Kazada ölen var mıydı? Yaralı var mıydı? Kaç ki- şiydi ve kimlerdi? Türkiye tarafında ilk bilgiler Ulaştırma Bakanlığı yet- kilileri tarafından verildi: - Ölen yoktu. Kaza yaralılarla atlatılmıştı. Yolcula- rın bir bölümü ise hiç yara almamıştı. Hollanda tarafı: - Henüz verilecek bilgi yoktu. Türkiye tarafı bilgi akışını sürdürdü: - Ölen yoktu, yaralılar vardı, yolcuların çoğuna bir şey olmamıştı. Hollanda tarafı: - Henüz bilgiler netleşmediği için verilemiyordu. Kazaya ne yol açmış olabilirdi: Türk gazetecileri yorum almaya çalışıyorlardı: - Pilotaj hatası mı vardı? Uçağı öğrenci pilot mu in- diriyordu? - Motora kuş girmiş olabilir miydi? - Yakıt mı yetmemişti? - Havada ani bir değişme mi olmuştu? - Pilotlar kimlerdi? - Uçağın bakımı ne zaman yapılmıştı? Hollanda tarafı: - Henüz verilecek bilgi yoktu, sağlıklı yorum yapı- lamazdı. Olaylar gelişiyordu. Hollandalı yetkililer açıklama yaptılar: - Kazada dokuz kişi ölmüştü. Uçaktaki yaralılar çe- şitli hastanelerde tedavi altına alınmıştı. Ölü ve yaralıların adları ancak aileleri izin verirse açıklanabilirdi. Türk yetkililer, “Elimize ulaşan bilgiler ulaştığı an- da öyleydi, biz de öyle vermiştik” dediler. Şimdi, kime güvenebilirsiniz? Bu güvenin kaynağı nedir? Ne yazık ki elbette Hollanda yetkililerine güven du- yuyorsunuz. Çünkü; paniğe kapılmıyorlar, erken bilgi vereceğiz diye yanıltıcı bilgi vermiyor- lar, doğru bilgileri gecikmeden veriyorlar, kazaya uğrayanların kişiliklerine saygı duyuyorlar. Neden bizim yetkililerimiz, habercilerimiz, toplu- mumuz hemen telaşa kapılıyor, paniğe uğruyor, son- ra da olayı örtbas etmeye çalışıyorlar? İşte bu fark temel bir kültür farkından gelmektedir. Bizim kültürümüzde birey de toplum da ‘gerçek- lerle yüz yüze gelmekten kaçınmaktadır’. Gerçeklerle yüz yüze gelmekten kaçındığımız için de bütün çabamızı ‘gerçekleri örtmeye, gerçekleri kapatmaya, olayın sonuçlarını hafifletmeye yöneltmekteyiz’. Böylece, acı duymaktan korunmaya çalışmakta- yız. Oysa, Hollanda kültürü -ki klasik Batı kültürüne da- yanmaktadır- kişiyi gerçekle yüz yüze getirir ve acıyla baş etmesine destek olur. Onun için de gerçekleri gizlemezler, örtmezler, de- ğiştirmezler. Bizim kültürümüzde zorunlu işlevi olan pembe- beyaz yalanları kabul etmezler. Biz, çocuğumuza onu evlat edindiğimizi söyleye- meyiz. Biz, çocuklarımıza aile sırlarını açıklayamayız. Biz, kendimize gerçekleri kabul ettiremeyiz. Böyle davranarak kendimizi, çocuklarımızı, sev- diklerimizi koruduğumuzu sanırız. Oysa yanlış yaparız ve gerçeklerin daha da acıla- şarak ertelenmesiyle teselli buluruz. Sonra da artık taşınamaz duruma gelen gerçekler bizi yere serer. O durumda da başkalarını suçlayarak kendimizi ko- rumayı sürdürürüz. Uğradığımız uçak kazası elbette hepimizi çok üzmüştür. Ama bu kaza keşke bizi biraz da düşündürebilse. Belki o zaman bu kaza da içinde olmak üzere kar- şılaştığımız felaketleri anlama şansımız olurdu. Şimdi, biraz sonra yükseleceğini sandığım, “Bizi çe- kemiyorlar, hava yolculuğumuzu kötülemeye çalışı- yorlar” sesleri yerine kendimize yönelik içgörü ka- zanabilsek. Böyle bir içgörü bundan sonra başımıza gelecek- lere önlem almada, olayları doğru kavramada bize yar- dımcı olurdu. Böyle bir gelişme bekleyelim mi? [email protected] [email protected] www.erdalatabek.com Adõyaman’da konuşan Deniz Baykal, Türkiye’de 1 yõlda 645 bin kişinin işten çõkarõldõğõnõ belirterek yatõrõmlarõn durduğunu söyledi. MERSİN (Cumhuriyet) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, partisinin ilk ye- rel seçim mitinginde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “meydanlara ine- miyorlar” eleştirilerine sert yanõt verdi. Bahçeli, “Biz 40 yıldır meydanlardayız. Varsın başkaları gibi harcayacak mil- yarlarımız olmasın, varsın bize kucak açacak medyamız bulunmasın, varsın uçağımız, helikopterimiz olmasın ve Allah muhafaza bunları kullanacak ka- rakterimiz de bulunmasın” dedi. Metropol Alanõ’nda düzenlenen mi- tingde konuşan Bahçeli, Erdoğan’a yük- lendi. Başbakan’õn meydanlara ineme- dikleri yönündeki eleştirilerini yanõtlayan Bahçeli, “Doğrudur. Biz bu yarışmaya geriden başladık. Ancak bizim elimizde devletin uçakları, helikopterleri yok. Resmi araçlarımız, belediye zabıtaları- mız yok. Meydana insan toplayan kamu görevlilerimiz yok. Bizim TOKİ denen sanal temel atma törenlerimiz yok. İş- birlikçi medya gücümüz, yandaş TRT’miz yok. Para babalarımız, ka- ranlık destekçilerimiz yok. Biz bu ne- denle geç başladık. Alnımız açık, yüzü- müz pak, geçmişimiz tertemiz” ifadesi- ni kullandõ. AKP iktidarõnda yurttaşlarõn değil yandaşlarõn zenginleştiğini belirten Bahçeli, “Siz fakirleştiniz, onlar zen- ginleşti. Siz garibanlaştınız onlar pa- lazlandı. Artık hakkınıza sahip çıkınız” diye konuştu. Seçim çalõşmalarõna Doğu ve Güneydoğu’dan başlayan Erdoğan’õn söy- lemlerinin toplumda ayrõşma ve kutup- laşma yarattõğõnõ vurgulayan Bahçeli, Er- doğan için “Bay Bölen” ifadesini kullan- dõ. Bahçeli, “Başbakan birilerine ‘Bun- lar Sõvas’õn ötesine geçemez’, bir diğeri- ne ‘Siz Türkiye’nin batõsõna gidemezsiniz’ diyor. Ne demek istiyorsun?” dedi. ENGİN ÇEBER’İN MEKTUBU ‘Polisler bizi hedefgösterdi’ Engin Çeber’in 6 Ekim 2008’de yazdõğõ mektup, Çeber’in ölümüyle ilgili soruşturmayõ yürüten Bakõrköy Cumhuriyet Savcõsõ’na iletildi. HİLAL KÖSE Metris Cezaevi’nde iş- kenceyle öldürülen Engin Çeber, yaşamõna son ve- rilmeden 8 gün önce Sa- rõyer Cumhuriyet Baş- savcõlõğõ’na hitaben yaz- dõğõ ancak gönderemedi- ği mektupta, demirle dö- vüldüklerini, onur kõrõcõ muamelelere maruz kal- dõklarõnõ anlatõyor. Engin Çeber’in 6 Ekim’de yazdõğõ mektup, Çeber’in ölümüyle ilgili soruşturmayõ yürüten Ba- kõrköy Cumhuriyet Sav- cõsõ Cevdet Doğan’a ile- tildi. Çeber ile aynõ ko- ğuşta kalan Ahmet A, Çeber’in gönderemediği kapalõ zarf içindeki mek- tubu savcõya verdi. Engin Çeber imzasõyla yazõlan mektup, “Merhabalar. Size bu dilekçeyi Metris T Tipi Kapalı Ceza İn- faz Kurumu 2 No’lu B- 8’inden yazıyorum” di- ye başlõyor. Arkadaşlarõ Özgür Karakaya, Cihan Gün, Aysu Baykal ile kendisinin 29 Eylül 2008 tarihinde “görevli me- mura direnmek” iddia- sõyla tutuklandõklarõnõ, o günün akşamõ Metris T Tipi Hapishanesi’ne sevk edildiklerini belirtiyor. İlk geldiklerinde “askerin çı- rılçıplak soyma” saldõrõ- sõna, dayatmalara maruz kaldõklarõnõ söyleyen Çe- ber, ilk önce kendilerini cezaevine getiren polisle- rin, askerlere, “bunlar terörist, asker öldürdü- ler” gibi yalan yanlõş söz- ler söylediklerini belirti- yor. Çeber, “Polisler as- ker ve gardiyanları bize karşı kışkırttılar. Bu se- beple askerler arama bahanesiyle coplarla bi- ze saldırdı. Bizleri içeri- ye, infaz koruma me- murlarına teslim ettiler. O halde işlemlerimiz ta- mamlandıktan sonra ka- rantina denilen yere koydular, adlilerin ara- sına” diyor. Gönderemedi 30 Eylül sabahõ saat 08.00 sayõmõnda bu kez de gardiyanlarõn saldõrõ- sõna maruz kaldõklarõnõ anlatan Çeber, şöyle de- vam ediyor: “Bunların saldırıları da 2 gün bo- yunca sürdü. ‘Ayakta sayõm’ vermiyoruz diye saldırıya uğradık. İn- sanlık dışı muamelelere maruz kaldık.” Çeber ailesinin avukat- larõ, cezaevinde yazõlan dilekçelerin kapalõ zarf içine konulmadõğõnõ, Çe- ber’in gardiyanlarõn bas- kõsõ nedeniyle bu mektu- bu kaleme aldõğõna dikkat çekiyor. Avukatlar, posta memuru olan infaz koru- ma memuru Sami Erga- zi’nin de işkence suçun- dan, Bakõrköy 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki davada yargõlanmasõnõn mektubun neden gönde- rilemediğini açõkladõğõnõ kaydediyor. CHP lideri Baykal, işsizliğin önümüzdeki dönem daha da büyük sıkıntı yaratacağını belirtti. (Fotoğraf: AA) CHPlideriDenizBaykal,BaşbakanErdoğan’õtelevizyondatartõşmayaçağõrdõ ‘Arkamdanatõptutma’ ‘Bizim işbirlikçi medyamız yok’ ‘SİVİL POLİSİM’ DEDİ, DEHŞET SAÇTI Çarpışma kavgası kanlı bitti: 2 ölü İstanbul Haber Servisi - Ataşehir’de çõkan kav- gada, 2 kişi silahla öldürüldü, 2 kişi de yara- landõ. Yenisahra Fatih Caddesi’ndeki bir büfe- de, Ferhat A. (28) ile Zafer Aydın (30) çar- põştõ. Bunun üzerine Fehat A. ve Zafer Aydõn arasõnda çõkan tartõşma, kavgaya dönüştü. Olayõ gören Aydõn’õn kardeşi Oktay Aydın (25) ile arkadaşlarõ Selim Uzun ve Şakir Uzun da kavgaya karõştõ. “Sivil polis” oldu- ğunu ve kendisinden uzak durmalarõnõ isteyen Ferhat A, belinden tabancasõnõ çõkararak Ay- dõn kardeşler ile Selim ve Şakir Uzun’a ateş etmeye başladõ. Başõndan vurulan Zafer Aydõn ile göğsünden ağõr yaralanan kardeşi Oktay Aydõn, yapõlan müdahalelere rağmen kurtarõ- lamadõ. Karnõndan vurulan Şakir Uzun’un ha- yati tehlikesinin devam ettiği, Selim Uzun’un ise sağlõk durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olayõn ardõndan gözaltõna alõnan Ferhat A’nõn ifadesinde, olayõn gerçekleştiği yerdeki büfeye sigara almak için gittiğini, olayda ölen Zafer Aydõn ile aralarõnda tartõşma çõktõğõnõ söyledi- ği öğrenildi. İfadesinde, Aydõn’õn kardeşi ve arkadaşlarõnõn da kavgaya karõşmasõ üzerine silahõnõ çektiğini anlatan Ferhat A. tutuklanma talebiyle Kadõköy Adliyesi’ne sevk edildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül, YÖK üyeliğine, Türkiye Diyanet Vakfõ İslam Araştõrmala- rõ Merkezi Başkanõ (İSAM) Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın’õ atadõ. “Türbana Özgürlük Bildiri- si”nde imzasõ bulunan Aydõn, Fethullah Gülen’in desteğiyle yapõlan “Abant Platformu” top- lantõlarõna da katõlan isimler ara- sõnda bulunuyor. Cumhurbaşkanõ Gül, görev sü- resi dolan YÖK üyesi Prof. Halis Ayhan’õn yerine, Bakanlar Kuru- lu kontenjanõndan seçilen ve Fet- hullah Gülen cemaatine yakõnlõ- ğõyla tanõnan Marmara Üniversi- tesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Aydõn’õ atadõ. Üni- versitelerde türbanõn serbest bõra- kõlmasõnõ savunan “Türbana Özgürlük Bildirisi”ne ilk imza atan isimlerden olan Aydõn, Gü- len cemaatine yakõnlõğõyla bili- nen Gazeteciler ve Yazarlar Vak- fõ tarafõndan düzenlenen “Abant Platformu”nun toplantõlarõna düzenli olarak katõlan isimler ara- sõnda yer alõyor. 1999-2001 yõlla- rõ arasõnda köşe yazarlõğõ da ya- pan Aydõn, , 28 Şubat’õ eleştiren yazõlar kaleme aldõ ve Gülen’e ait cemaat okullarõnõ savundu. “Meleklerin cinsiyeti” gibi dini konularla ilgili yazõlar da yazan Aydõn, 29 Kasõm 1999 tarihli ya- zõsõnda, “Aslında bazı vakıf ve cemaatlerin eğitim alanına yö- nelmesi Türkiye’nin bir şansı- dır. Gelirlerinin önemli bir kıs- mını ülke gençliğinin istifadesi- ne sunan bu insanların bu ala- na yönelmeleri yakın gelecekte mutlaka çok müspet sonuçlar doğuracaktır” ifadelerini kul- lanmõştõ. Üniversitelerarasõ Kurul (ÜAK) kontenjanõndan atanan Prof. Dr. İsa Eşme’nin de görev süresi dün itibarõyla sona erdi. Eşme’den boşalan üyelik için ise 14 Mart’ta düzenlenecek ÜAK toplantõsõnda seçim yapõlacak. Gül’den bir tartışmalı atama daha Aydın YÖK üyesi oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle