Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
4 ŞUBAT 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Adeta Meydan
Okurcasına!
AKP iktidarı, tek parti dönemini çağrıştıran uygu-
lamalarla yerel seçim kampanyasını sürdürüyor.
Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan, Büyükşehir be-
lediye başkan adaylarının belirlendiği AKP temayül
yoklamasına katılmakla kalmamış; SP adayının ça-
lışmalarını izletmek için peşine kameralı bir polis eki-
bini de takmıştı.
Pazar günkü Cumhuriyet’te yer alan bir haber,
Bursa Valisi Şehabettin Harput’un da, iktidar par-
tisinin Bursa büyükşehir belediye başkan adayı-
nın kent çalışmalarına daha donanımlı katılması için
düzenlenen brifingde boy gösterdiğini duyurunca,
60 yıllık demokrasimizin ayıplar listesi bu iki “dev-
letin valisi”nin üstlendiği bu yeni görevlerle zengin-
leşmiş oldu.
İktidar partisinin, başta valiler olmak üzere, öteki
devlet görevlilerini de, kendi örgütlerinin ayrılmaz
parçaları gördüğünün kanıtı, Bursa brifingini duyur-
mak amacıyla, Osmangazi Belediyesi Halkla İliş-
kiler Müdürlüğü’nün medyaya gönderdiği bültende
de belgelenmiş. Çiçeği burnundaki yeni başkan ada-
yının vaat projelerini zenginleştirmeyi amaçlayan bri-
finge Bursa Milletvekili olan Çalışma Bakanı Faruk
Çelik’in yanı sıra Vali Harput’un ve büyükşehir be-
lediyesindeki bazı görevlilerin de katıldığının duyu-
rulmasında sakınca görülmemiş.
‘Benim valim..’ zihniyeti
Başbakan’ın “benim valim” ya da “benim müs-
teşarım” diye tanımladığı irili ufaklı devlet görevlile-
rinin, iktidar partisinin başarısı için çalışmakla yü-
kümlü ajanlar olarak algılandığı bir dönemi geçiriyor
Türkiye.
Oysa o dönemi, üstünde hâlâ çok tartışmaların ya-
pıldığı 1946 seçimleri ile çoktan geride bırakmış ol-
malıydık. Doğrusu da, AKP ve özellikle Tayyip Er-
doğan iktidara gelinceye kadar öyle idi.
Ne zaman ki Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Hü-
kümeti’nin Başbakanı oldu. Yaşı nedeni ile hiç ya-
şamadığı o tek partili yıllarda, bulundukları illerin
hem en yüksek mülki idare amirliği görevini üstle-
nen; hem de CHP’nin o ildeki örgütünün başkanlı-
ğını yapan valiler dönemini yeniden yaşama geçir-
mek istedi.
Partinin başarısı için dağıtılacak kömürün, şeke-
rin evlere ulaştırılmasını da, dağıtım kamyonlarının
şoför mahallinde oturmasını beklediği valilerin gö-
revleri içinde gördü... Öylelikle devletin ay yıldız ro-
zetli valisi ile yakasında partinin ampul simgesini ta-
şıyan siyasi komiserleri, seçmenlere iktidar gücü-
nün ayrılmaz temsilcileri olarak gösterilecekti.
Başbakanı devletle partiyi birbirlerini tamamlayan
tek güç olarak algılayınca, İçişleri Bakanı’na ya o
görevden ayrılmak; ya da kervan başının arkasından
yola devam etmek seçenekleri kalıyor.
Vatandaş armağanları..
Prof. Dr. Beşir Atalay’ın 2009 yerel seçimleri kam-
panyasının henüz başladığı bugünlerde Şanlıurfa ve
Bursa’da sergilenen “vali+parti” güç birliği haber-
leri karşısında kılını kıpırdatmaması, ikinci seçeneği
seçtiğini gösteriyor.
Hem Sayın Bakan’ın; hem de bu iki değerli mülki
amirin kendi tercihleridir; 21. yüzyıl Türkiyesinde
demokrasimizi çirkinleştiren bu tür resimlerde figü-
ran olarak yer almak isteyişleri...
“Keser döner, sap döner. Gün gelir hesap döner”li
tekerlemeleri de bir yana bırakalım. Ama, yakın ta-
rihinde, dürüst, yansız ve tarafsız olarak bakanlık
yapmış yüzlerce onurlu ismin yanı sıra, “sandık ba-
kanı, radyo bakanı, kütük bakanı” gibi tanımlarla ha-
tırlanan politikacıların gelip geçtiğini de, bir dönem
Uşak ilimizde Valilik makamında oturmuş rahmetli
bir “gayretkeş” yöneticiye, basının “iktidarın uşak
valisi” yaftasını yapıştırmış olduğunu hatırlatalım.
Sayın İçişleri Bakanı’na, seçim çalışmaları için git-
tiği Eskişehir’deki belediye çalışmalarını küçümse-
yen açıklamaları nedeni ile “gözlük” göndermeye
kalkışan halk zekâsı, bakarsınız daha ileri gider ve
kim bilir ne denli armağanlarla unutulmaz kılar, onun
partizan valilere kalkanlık yapmasını!
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Susurluk hükümlüsü Hoştan’õn ‘Kayõp çanta bende’ açõklamasõnõn ardõndan tartõşma yeniden alevlendi
İstanbul Haber Servisi - Susurluk
kazasõnda ölen Abdullah Çatlı’nõn ka-
yõp çantasõnõn kendisinde olduğunu be-
lirten Ergenekon davasõ sanõğõ Sami
Hoştan’õn ifadeleri, “kayıp çanta”
tartõşmasõnõ yeniden başlattõ. Susurluk
sanõklarõndan Sedat Bucak’õn çanta-
daki gizli belgeleri mahkemeye sun-
duğu, Ergenekon davasõnõ başlatan ifa-
deleri veren Tuncay Güney’in ise ka-
yõp çantanõn, emekli Tuğgeneral Ve-
li Küçük’te olduğu iddialarõna, bu kez
de Hoştan’õn “Çanta bende, içinde-
kiler ise ailesinde” ifadeleri eklendi.
Yeni Şafak gazetesi ise “Polisin, Me-
ral adlı yabancı uyruklu bir kadının,
kayıp çantayı Veli Küçük’ten alarak
Almanya’daki önemli bir isme tes-
lim ettiğini” yazdõ.
Çatlõ’nõn kayõp çantasõ, Susurluk ve
Ergenekon davasõ sanõklarõnõn ifade-
leriyle yeniden gündeme geldi. Kazayõ
duyduğunda olay yerine gittiğini ve
Çatlõ’nõn çantasõnõ da aldõğõnõ belirten
Hoştan, “Çantayı ben aldım. Dava
karara bağlansın, çıkaracağım. İçin-
de iddia edildiği gibi bir belge yok-
tu. Arabasını satmıştı Çatlı, o ne-
denle 26 bin mark vardı. Bir de kı-
zı Sevcan’ın kolyesi. Ailesine eşya-
larını götürdüm. Çantanın da ben-
de kalmasını istedim” diye konuştu.
Ancak Hoştan’õn, “Dava karara bağ-
lanınca çantayı getireceğim” sözle-
ri, Hoştan’õn, “Beni korumazsanız,
çantanın içindekileri açıklarım”
mesajõ olarak yorumlanõyor.
Susurluk kazasõndan yaralõ olarak
kurtulan eski milletvekili Bucak da
çantanõn kendisinde olduğunu öne
sürmüştü. Çatlõ’nõn çantasõndaki
belgeleri yargõlandõğõ İstanbul 2.
Ağõr Ceza Mahkemesi heyetine, ka-
palõ zarf içinde veren Bucak, “Bun-
lar gizli belgelerdir. Açtığımda,
devletin sırlarını içeren şeyler ol-
duğunu gördüm. Bunların okun-
ması devlete zarar verebilir. Bunu
hiçbir yerde söylemedim. Susur-
luk’taki kazadan sonra Mehmet
Özbay’ın çantasında buluna şeyler,
bu zarfın içindedir” demişti.
Ergenekon davasõnõn “firari şüp-
helisi” Tuncay Güney ise 2001’de ver-
diği ifadesinde, Çatlõ’nõn kayõp çan-
tasõnõn, Susurluk kazasõnõn ardõndan
arkadan gelen başka bir araçta bulu-
nan kişilerce alõndõğõnõ, daha sonra ka-
muoyunda Drej Ali olarak tanõnan Ali
Yasak tarafõndan emekli Tuğgeneral
Veli Küçük’e verildiğini idda etmiş-
ti. Güney ifadesinde şöyle demişti:
“Giresun’da bazı üst düzey as-
keri görevlilerle otururken Su-
surluk kazasıyla ilgili olarak Tuğ-
general Küçük, ‘Mehmet Ağar da
ölecekti biliyorsun, o gün onlar otel-
deydiler, bunlarõn aslõnda hep bera-
ber gitmeleri o kazada ölmeleri ge-
rekiyordu, bizimkiler öbür, arkada-
ki arabadaydõlar, Allah’tan çantayõ
Drej Ali aldõ’ dedi.”
Yeni Şafak’ın iddiası
AKP iktidarõna yakõnlõğõyla bilinen
Yeni Şafak gazetesi ise Üzeyir Garih
cinayetini araştõran polisin, suikastõ
yönlendiren “Meral” adlõ yabancõ
uyruklu ancak çok iyi Türkçe konuşan
bir kadõnõn çantayõ Almanya’ya gö-
türdüğü iddiasõnõ ortaya attõ. Polisin
çantanõn izine ulaştõğõnõ belirten ga-
zete, Garih cinayeti hükümlüsü Ye-
ner Yermez’in “Bulunursa cinayet
aydınlanır” dediği Meral adlõ kadõnõn,
emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ten
çantayõ alarak Almanya’da önemli
bir isme teslim ettiğini yazdõ. Star ga-
zetesi ise Çatlõ ailesinin Hoştan’õ ya-
lanlayan “Bize hiçbir şey vermedi”
ifadelerine yer verdi.
Abdullah
Çatlı’nın
çantası, Su-
surluk ka-
zasının ar-
dından
kayboldu.
Bucak,
çantadan
çıkan bel-
geleri mah-
kemeye
verdiğini
söyledi.
Tuncay
Güney, ka-
yıp çanta-
nın Veli
Küçük’te
olduğunu
öne sürdü.
Sami
Hoştan
çantayı ka-
zadan son-
ra kendisi-
nin aldığını
iddia etti.
Çanta soru işareti dolu
‘Yasalar
şiddeti
önlemiyor’
Türkiye İnsan Haklarõ
Vakfõ’nõn raporuna göre faili
meçhul cinayetlerde, yargõsõz
infazlarda, gözaltõnda
ölümlerde, geçen yõllara oranla
düşüş değil artõş yaşanõyor
HÜLYA KESKİN
Geçen yõl faili meçhul cinayet
vakalarõnda 34, yargõsõz infaz, dur
ihtarõ, rasgele ateş açma olaylarõ
nedeniyle 37, gözaltõnda ve ceza-
evinde şüpheli ölüm vakalarõ kap-
samõnda da 45 kişi olmak üzere
toplam 106 kişi yaşamõnõ yitirdi.
Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ
(TİHV) Dokümantasyon Merke-
zi’nin yaşam hakkõ ihlallerine iliş-
kin hazõrladõğõ özel rapora göre,
2008 yõlõnda faili meçhul vakalar,
gözaltõnda veya cezaevlerinde
ölümler ile yargõsõz infaz, dur ihta-
rõna uymama, rasgele ateş açma so-
nucu meydana gelen ölümlere iliş-
kin rakamlar, geçmiş yõllar ile kar-
şõlaştõrõldõğõnda “mevcut yasaların
ve düzenlemelerin iddia edildiği
gibi güvenlik güçlerinin şiddetini
önlemediği” gerçeğini gözler önü-
ne seriyor. Tüm uygulamalara kar-
şõn yaşam hakkõ ihlalleri her geçen
gün artarak devam ediyor. Yalnõzca
2008 yõlõnda yargõsõz infaz, dur ih-
tarõna uymama ve rasgele ateş aç-
ma sonucu 37 kişi yaşamõnõ yitirdi.
Faili meçhul ölüm olaylarõnda ise
geçmiş yõllara oranla belirgin bir
artõş yaşandõ.
Kilit yıl 2005 oldu
2008 yõlõnda tespit edilen 34 fai-
li meçhul ölüm, son 8 yõlõn bu tür
ölüm vakalarõ kapsamõnda en yük-
sek rakamõnõ oluşturdu. Gözaltõn-
da ve cezaevlerinde meydana ge-
len ölümlerin sayõsõ ise 2008 yõ-
lõnda 45’e ulaştõ. Bu tür ölümlerde
2005-2007 arasõnda bir düşüş ya-
şanmasõna karşõn son dönemde ar-
tõş görüldü. Raporda, yaşam hak-
kõ, işkence yasağõ, ifade özgürlüğü
dahil temel hak ve özgürlüklerin
genel durumu bir bütünlük içinde
değerlendirildiğinde, 2000-2005
yõllarõ arasõnda gerçekleşen kõsmi
iyileşmelerin etkisiyle oluşan
olumlu havanõn, 2005’ten sonra
gerek mevzuat değişikliği, gerekse
de uygulama alanõnda görülen
olumsuzluklarla birlikte tersine
döndüğü ifade edildi.
2008’e kadar düşüyordu
2000 yõlõnda faili meçhul cina-
yetler, yargõsõz infaz, dur ihtarõ ve
rasgele ateş açma sonucu olaylarõ
ve gözaltõnda ya da cezaevlerinde
ölüm vakalarõ nedeniyle 128 kişi
yaşamõnõ yitirdi . 2001 yõlõnda bu
rakam 118 olurken 2002 yõlõnda
hak ihlalleri sonucu ölenlerin sayõsõ
94’e düştü. 2003 yõlõnda ise yine
bir düşüş yaşanarak hayatõnõ kaybe-
den kişi sayõsõ 84 olurken, düşüş
devam ederek bu rakam 2004’te
81, 2005’te 81 ve 2006’da da 81
olarak rapora yansõdõ. 2008 yõlõnda
ise yine artarak 106’ya kadar ulaştõ.
TİHV’in raporu
Polise ‘adam öldürme’ davasõ
Soner Çankal adlı gencin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin soruşturma kapsamında
hazırlanan iddianamede polis memuru Vahit Karşılıyan hakkında hapis cezası istendi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Altõn-
dağ’da Soner Çankal adlõ gencin öldürülmesi ola-
yõnõn zanlõsõ polis memuru Vahit Karşılıyan
hakkõnda, “meşru müdafaa sınırının aşılması so-
nucu adam öldürme” suçundan dava açõldõ.
Soner Çankal’õn, 19 Kasõm 2008’de öldürül-
mesiyle ilgili soruşturma kapsamõnda hazõrlanan id-
dianamede, Ankara Asayiş Müdürlüğü Motorsik-
letli Polis Timleri Amirliği’nde görev yapan ve ha-
len tutuklu bulunan polis memuru Karşõlõyan’õn,
“meşru müdafaa sınırının aşılması sonucu
adam öldürme” suçundan cezalandõrõlmasõ istendi.
İddianameye göre, sanõk Karşõlõyan, olay gecesi be-
raberindeki 3 polis memuru ile uygulama için Al-
tõndağ’da devriye gezerken, Mevlana Caddesi’nde
ekip arabasõnõ gören 3 kişi kaçmaya başladõ. Po-
lis memurlarõ, kaçan kişilerin peşine düştü. Çan-
kal’õ kovalayan sanõk polis Karşõlõyan, uyarõsõna kar-
şõn durmayan Çankal’õn ardõndan bir el uyarõ ate-
şi açtõ. Karşõlõyan’õn, kaçmaya devam eden Çan-
kal’õ yakalamak için hamle yapmasõyla iki metre
yükseklikten aşağõ düşen ikili boğuşmaya başladõ.
Altta kalan Karşõlõyan, kurtulmak için tabancasõ-
nõn kabzasõyla Çankal’õn kafasõnõn arka kõsmõna vu-
rurken, olay yerine gelen 2 kişi de Karşõlõyan’a bõ-
çakla saldõrdõ. Ancak bõçak darbesi, Karşõlõyan’õn
cüzdanõna takõldõ. İddianamede, elinden silahõ
alõnmaya çalõşõlan Karşõlõyan’õn tabancasõnõ ver-
memek ve bu kişilerden kurtulmak için ateş etti-
ği kaydedilerek, sõrtõndan vurulan Çankal’õn 11 met-
re ileride düşerek öldüğü bildirildi.
‘Uzak mesafeden ateş edildi’
Çankal’õn yanõnda bir kurusõkõ tabanca, bir şar-
jör, bir bõçak ile uyuşturucu olduğu tahmin edilen
bitkiler ele geçirildiği kaydedildi. Çevredeki bir evin
duvarõnda da mermi izi tespit edildi. Olay yerin-
de bulunan 3 adet boş kovan ile 1 adet dolu fişe-
ğin polis memuruna ait olduğunun belirlendiğine
yer verilen iddianamede, Çankal’õn mont ve ka-
zağõnõn kriminal incelemesi sonucunda silahõn, uzak
mesafeden ateşlendiğinin tespit edildiği belirtildi.
DİCLE ÜNİVERİSTESİ TIP FAKÜLTESİ’NDE SKANDAL
Hastaneye dört bin yıl
yetecek ilaç alınmış
DİYARBAKIR (AA) - Dicle
Üniversitesi (DÜ) Tõp Fakülte-
si’ne 4 bin yõllõk ihtiyacõnõ karşõ-
layacak ilaç alõndõğõ tespit edildi.
DÜ Rektörlüğü’ne Prof. Dr.
Ayşegül Saraç’õn atanmasõnõn
ardõndan DÜ Tõp Fakültesi Has-
tanesi yönetimi değiştirildi. Has-
tanenin yeni yönetimi, hastane de-
polarõndaki ilaçlarõ araştõrõnca
ihtiyacõ aşan çarpõcõ alõm rakam-
larõyla karşõlaştõ. Hastane Baş-
hekimi Doç. Dr. Sait Alan, gö-
reve geldiklerinde hastanedeki
ilaç depolarõnõn dolu ve gelen
ilaçlarõ koyacak yer kalmadõğõnõ
gördüklerini söyledi. Alan, daha
önce ihale edilmiş ilaçlarõn gel-
meye devam etmesi üzerine ilaç-
lara yer bulmak için tõp fakülte-
sinin bazõ dersliklerini ve labo-
ratuvarlarõnõ “depoya” çevirdik-
lerini anlattõ.
Alan, depolarda yaptõrdõklarõ
inceleme sonucunda bazõ ilaçla-
rõn onlarca yõl yetecek ölçüde sa-
tõn alõndõğõnõ belirterek ancak
ilaçlarõn kullanõm sürelerinin bu
kadar uzun olmadõğõna dikkati
çekti. Hastanelerinde 2008 yõ-
lõnda sadece 1 adet kullanõlmõş
olan bir ilacõn 4 bin adet satõn
alõndõğõna işaret eden Alan, de-
ğeri milyonlarca lirayõ bulan sü-
resi geçmiş 14 bin adet ilaç ile 8
bin 500 adet medikal malzeme-
si tespit ettiklerini ve bunlarõn çö-
pe atõlacağõnõ söyledi.
TUTUKSUZ SANIKLAR DURUŞMAYA KATILDI
JİTEM davasında ilk
kez sanık dinlendi
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet) - Ergenekon soruşturmasõy-
la gündeme gelen JİTEM dava-
sõna yõllar sonra ilk kez 2 sanõk
katõldõ. Davanõn dünkü duruş-
masõna, haklarõnda 3 kişinin öl-
dürülmesi ve bir cinayetin az-
mettirilmesi iddiasõyla dava açõ-
lan eski korucu Faysal Şanlı ile
çitfçi Lokman Gündüz mahke-
mede hazõr bulundu.
Söz alan avukat Tahir El-
çi’nin Binbaşõ Ahmet Cem Er-
sever’i tanõyõp tanõmadõklarõ yö-
nündeki sorusunu Şanlõ, “1987 yı-
lında teröristler köyümüzü bas-
tı. 12 akrabamı öldürdüler.
Bölgedeki komutanlar bizi zi-
yaret etti. Birisi ‘Ben Cem’ de-
di. Tanıdığım tek Cem odur” di-
ye yanõtladõ. Elçi, para karşõlõğõ
Irak’a teslim edildiği öne sürülen
peşmerge komutanõnõn eşinin du-
ruşmaya katõlmasõnõ, Arif Doğan
ile ilgili dosyanõn Ergenekon so-
ruşturmasõnõ yürüten savcõlõktan
istenmesini, eski İstihbarat Dai-
re Başkanõ Hanefi Avcı’nõn da
dinlenmesini ve Genelkurmay
Başkanlõğõ’ndan JİTEM’le ilgili
soruşturmanõn akibetinin sorul-
masõnõ talep etti. Mahkeme, du-
ruşmalara gelmeyen itirafçõlar
hakkõnda yakalama emri çõkarõl-
masõna ve sanõk Abdülkadir Ay-
gan’õn durumunun Adalet Ba-
kanlõğõ’ndan sorulmasõnõ karar
vererek davayõ erteledi.
Yeni paranın
sahtesi bir
ayda basıldı
Piyasaya 1 Ocak’ta çıkan
Türk Lirası’nın (TL) sah-
telerini sürmeye çalışan 3
kişi yakalandı. Kriz nede-
niyle dükkânını kapatan
A.F.K. zararını kapat-
mak için evinde sahte pa-
ra basmaya başladı. Bir
ihbarı değerlendiren po-
lis, A.F.K’yi takibe aldı.
Alıcı kılığındaki polisler
sahte paraları almak için
5’te 1 fiyatına anlaşma
sağlayınca söz konusu ad-
rese operasyon düzenlen-
di. Operasyonda çok sayı-
da sahte para ile bir cina-
yette kullanıldığı anlaşı-
lan bir tabanca ele geçir-
di. Operasyonda A.F.K
ile birlikte sevgilisi oldu-
ğu ileri sürülen A.Ş ve
arkadaşı F.B’de gözaltına
alındı. A.F.K tutuklanır-
ken diğer şüpheliler tu-
tuksuz yargılanmak üzere
serbest bırakıldı.
ŞİŞLİ’DE KUŞKULU PAKET - Şişli’de gaze-
temizin merkez binasının bulunduğu Prof. Dr.
Mazhar Öktel Sokak üzerinde minibüs du-
raklarının karşısındaki İtalyan-Ermeni ve
Rum mezarlığının duvarı üzerine bırakılan
siyah YKM yazılı şüpheli paket, panik yarattı.
Bomba imha ekipleri olay yerine gelerek şüp-
heli paketi fünye ile imha etti. Şüpheli pa-
ketten bir çift spor ayakkabı çıktı.
Tolon GATA’da 3 ay kalacak
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruştur-
masõ kapsamõnda tutuklanan ve sağlõk sorunla-
rõ nedeniyle Silivri Cezaevi’nden mahkeme ka-
rarõyla Gülhane Askeri Tõp Akademisi Haydar-
paşa Askeri Hastanesi’ne sevk edilen emekli Or-
general Hurşit Tolon’un burada üç ay tedavi gö-
receği belirtildi. Tolon için, ilk etapta kilo kay-
bõnõn nedenlerinin belirlenmesine yönelik tet-
kiklerin yapõldõğõ ve tedavi uygulandõğõ öğrenildi.
4 ilde 8 kişiye gözaltı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü Kaçakçõlõk ve Organize Suçlar-
la Mücadele Daire Başkanlõğõ ekipleri daha ön-
ce yapõlan bir operasyonun devamõnda Bursa
Cumhuriyet Savcõsõ’nõn talimatõ üzerine Anka-
ra, Bursa, Kütahya ve Balõkesir’de operasyon ger-
çekleştirdi. Operasyonda, aralarõnda 2 emekli al-
bayõn da bulunduğu 8 kişi gözaltõna alõndõ. Bu ki-
şilerin ev, işyeri ve üzerlerinde ruhsatlõ tabancalar
ve çok miktarda senet ve sözleşme ele geçirildi.