23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2009 SALI 8 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR DÖSİM İhalesindeki Gariplik! Son iki pazarı Türkiye’nin en önemli iki arkeoloji müzesini dostlarımla gezerek geçirdim. 8 Şubat’ta İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin satış mağazasının yanındaki, -en yoksul köyde bile rast- lanmayacak derecede kötü- kahve ocağında su istediğimde “Su kalmadı abi!” yanıtını aldım. Koskoca müzede turistlere bir şişe su bile satılamıyordu. 15 Şubat’ta Ankara’da Anadolu Me- deniyetleri Müzesi’nde su vardı ama bir- kaç posta kartı dışında müzeden alı- nacak doğru dürüst bir anı nesnesi yok- tu. Bu iki dev müze böyle olursa varın gelin siz öteki taşra müzelerini düşünün! Eskiden müzelerin dernekleri, bu alanları işletir, sağladıkları 3-5 kuruşla devlet ödeneklerinin yetişemediği ek- sikliklerini giderirlerdi. Erkan Mum- cu’nun kapattırdığı derneklerin satış mağazaları ile kahve ocaklarının yeri- ne Atilla Koç döneminde Bakanlığın Döner Sermayesi (DÖSİM) girdi. DÖ- SİM, Amerika ve Avrupa’daki müzele- rin benzeri alanlarının başarı düzeyine ulaşamadıysa da büyük müzelerde önemli sıçrama yaptı. Bugün Nev York Metropolitan Mü- zesi’ne (MET) giderseniz, mağazasında, ne alacağınızı şaşırır, kredi kartınıza yüklenen bol ödemeleri yapar, çıkarsı- nız. Değil lokantasında, kafeteryasında “Su kalmadı abi” sözünü duymak, tam tersine “hangi marka şarap içeceğiniz” sorulur. MET, yalnızca müzede değil, Nev York içinde ve ABD’nin çeşitli yö- relerinde mağazalar zincirine sahiptir. Müzenin gelirlerinin başında bu zinci- rinden gelen girdiler yer alır. Nev York’ta görev yaptığım yıllar- da oraya gelen bazı Kültür Bakanla- rına bu mağazaları gezdirmiştim. Ama hiçbiri bu ekonomik gerçeği an- layamadı! Yalnızca Koç, DÖSİM ile bu konuda önemli bir adım attı. “Uyuyan Prens” dediğimiz Koç’un bu açılımı yetersiz de olsa başarılıydı. 7 Ocak’ta gazetelerde DÖSİM’in bu konuyla ilgili bir “ihale” ilanını görünce sevinmedim desem, yalan olur. DÖSİM, “bakanlığa bağlı müze ve ören yerlerin- de satış alanları ve ticari faaliyetlerin yö- netimi, yürütülmesi, geliştirilmesi ile ürün ve hizmet tedariki için ihale” açmıştı. İlanda, 23 Mart’a kadar yapılacak baş- vurulara ilişkin koşullar yer alıyordu. Bu ilandan bir süre sonra DÖSİM’den, ekinde ihalenin şartnamesi bulunan nazik bir çağrı aldım. Bu amaçla oluş- turulacak“UzmanlarKuruluna”benimde katılmam isteniyordu. Dosyayı tam inceleyememiştim ki 24Ocak’taHürriyet’teilginçbirhaberya- yımlandı. Türkiye Seyahat Acenteleri Bir- liği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy gazeteye şu açıklamayı yapmıştı: “Kül- tür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türk turizmi için büyük bir şanstır. Ken- disi gördüğümüz en devrimci bakanlar- dan biridir. Bizim siyasetle işimiz olmaz, biz işimize bakarız.” Şimdi sıkı durun! Açıklama şöyle sürüyordu: “Çok sayıda müze ve ören yerinin işletme ve hizmet bi- rimlerinin özel sektöre açılması bizim için çok önemli. Bize son sözü de İs- tanbul Arkeoloji Müzesi’nin TÜR- SAB’a devredilmesidir.” DÖSİM, 7 Ocak’ta ihaleye çıkıyor, Ulusoy 24 Ocak’ta İstanbul Arkeolo- ji Müzeleri’ni TÜRSAB’ın işleteceği ko- nusunda “Günay’ın söz verdiğini” söylüyor! Böyle bir ihale dünyanın ne- resinde görüldü acaba? Dikkat edin! Başvuru süresi 23 Mart’ta bitmeden ve ihale sonucu belli olmadan Ulusoy, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni işlete- ceğini açıklıyor. Üstelik, satış alanla- rını değil, sanki müze özelleştirilmiş de tüm müze TÜRSAB’a “devredilmiş” gi- bi bir açıklama ile… Bakanlıktan herhangi bir yalanlama yapılmadığına göre bu açıklamadan sonra bu ihale- ye kim güvenebilir? Bitmedi! 12 Şubat’ta Ulusoy, Sa- bah gazetesine şu açıklamayı yap- tı: “TÜRSAB, Kültür Bakanlığı ile ya- pılan protokol çerçevesinde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 10 yıllık işletme, bakım ve onarım hakkını aldı.” Siz bu açıklamadan ne anladınız? Ankara muhabirimiz Selda Gü- neysu’nun 11 Nisan’da “TÜR- SAB’ın Bakanlığa makam aracı olarak 2008 Mercedes SL500 araba hediye et- tiği” söylentisini soruşturmasına ilişkin haberi aklıma geldi. Selda, “söylentinin doğru olup olmadığını” kaynağından doğrulatmak ya da yalanlatmak ama- cıyla aradığında Bakan Günay, Cum- huriyet gazetesini “dünyası çok küçük bir bakış açısına sahip olmakla” suçlamış- tı. Hemen ardından basına yaptığı açık- lamada, Günay, “Bakana araba hediye edilmez” diyerek, mevcut 2005 model Mercedes’inin yolda kalması üzerine TÜRSAB’dan 2008 SL Mercedes’in “kiralandığını” söylemişti. Selda’nın so- rusunda yer alan “bakanlığa hediye”yi Günay “bakana hediye” olarak değiş- tirmişti. Ulusoy da aracın 4 aylığına ki- ralandığını söylemişti. Selda, daha son- ra şu verilere ulaşmıştı: 1. Aynı model araç için bir araba ki- ralama şirketi “ayda” 14 bin 455 YTL, bir ötekisi 28 bin YTL öneri vermişti. 2. Buna karşılık TÜRSAB, aynı aracı “ayda” 2 bin 259 YTL’ye ki- ralamıştı! TÜRSAB’ın görevleri arasında araba kiralama servisi olup olmadığını bilmi- yoruz. Bakanlığın “denetimindeki” TÜRSAB’ın böylesine ve olağanüstü düşük fiyatla araba kiralama yaparak, işi bu olan şirketler karşısında haksız re- kabette bulunma hakkının olup olma- dığını da bilmiyoruz! 2008 Mercedes SL500! İki pazar, görkemli iki müzeyi bom- boş görmek gerçekten insanı çok üzüyor. 50 yıldır İstanbul’da yaşayıp da Arkeoloji Müzesi’ni görmeyen dostla- rımla gezmek şaşırtıcıydı. Dünyada in- sanlar tatil günlerini, yağışlı havaları mü- ze gezmeye ayırırlarken, bazı sergiler için kuyruklar oluştururlarken, Türki- ye’de biri “imparatorluk”, ötekisi “tüm ülke” uygarlıklarını kapsayan iki dev müzenin boş kalması, Türklerin “taşa toprağa” ilgisizliklerini kanıtlıyor. Bakanlık 18 Haziran’da Türk vatan- daşlarının ayaklarını müzelere alıştırmak için “müze kart” adıyla ilginç bir uygu- lama başlattı. Büyükler 20, öğrenciler 10 liraya alacakları bir “müze kart” ile Türkiye’deki tüm kamu müzelerini, ören yerlerini bir yıl boyunca istedikle- ri kadar gezebileceklerdi. İlk bakışta çok olumlu gibi gelen bu uygulama pek çok olumsuzluğa da yol açtı. 1. Müze kent İstanbul’da bu kartı alanla Van’da alan arasında dengesizlik söz konusuydu. 2. Müze biletlerinin yüzde 5’i yerel belediyeye veriliyordu. DÖSİM Anka- ra’da olduğu için bu yüzde 5’ler Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne aktarılıyor, yerel belediyeler dışlanıyordu. 3. Müze kartlara indirim uygulanı- yordu. 1000-2500 arasında müze kart alana yüzde 2, yüz binden fazla alana yüzde 20 indirim yapılıyordu. Müze kartlarının yüzde 60’dan fazlasını TÜR- SAB almıştı! TÜRSAB, on binlerle ifa- de edilen bu kartları kimler için ne maksatla almıştı? Bu konuda açıklama yapılmadı! Henüz doğrulatamadığımız yeni “söylentiye göre” müze kartlarını DÖSİM, artık İstanbul’da basıyormuş. 4. Müze bilet gelirlerinde bu kart ne- deniyle DÖSİM’in girdileri azaldığı için; A) Bazı müzelerde verilen özel gü- venlik hizmetleri iptal edilmişti. B) Koç’un bakanlığı zamanında DÖ- SİM’in gelirlerinden Türkiye’deki ar- keolojik kazılara ve yüzey araştırmala- ra önemli katkılar yapılıyordu. Böylece arkeologlar yalnız kazı ve araştırma yapmakla kalmıyor, buluntuların onarım ve korumalarını da gelecek kuşaklar adı- na yapıyorlardı. Ekteki tabloda DÖSİM’in arkeolojiye katkısının 2007’de 10.098.750 liradan 2008’de yarının da altı bir rakam olan 5.342.811 YTL’ye in- diği, Bakanlığın rakamlarından açıkça görülebiliyor. DÖSİM Gelirini TÜRSAB’a Devrediyor! Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Taliban’õn hâkim olduğu Svat Vadisi’ni de içine alan bölgede artõk şeriat yasalarõ geçerli olacak ŞeriatPakistan’ayerleşiyor Dış Haberler Servisi - Pakistan’da, büyük bölümü Taliban’õn denetimin- de olan Svat Vadisi’ni de içine alan Malakand bölgesinde bundan böyle şe- riat yasalarõ uygulanacak. Kuzeybatõ Sõnõr Eyaleti Hükümeti Enformasyon Bakanõ Mian İftikhar Hüseyin, “Pakistan Talibanı” olarak da bilinen Tehrik-e Nifaz Sharia-e- Muhammedi (Muhammed’in Şeriat Ya- sasõnõ Uygulama Hareketi) lideri Sufi Muhammed Han’la bu konuda bir an- laşma imzaladõklarõnõ duyurdu. “Pakis- tan Talibanı” Afganistan’a Amerikan kuvvetleriyle savaşmak üzere 2001’de 10 bin militan göndermişti. Eyalet hükümeti ile görüşmelere Sufi Muhammed Han’õn damadõ yerel Taliban lideri Molla Faz- lullah’õn da katõldõğõ açõklandõ. 10 ay önce de bölgede şeriat uygu- lanmasõyla ilgili bir anlaşmaya varõl- mõş, ancak daha sonra hükümetin sö- zünde durmadõğõ gerekçesiyle anlaşma çökmüştü. Bölgede halen 70 şeriat mahkemesi kurulmuş durumda. Eyalet hükümeti kaynaklarõ, şeriat uygulamasõyla bölgedeki Taliban etkin- liğini kõrmayõ amaçladõklarõnõ belirtir- lerken, Taliban militanlarõ önceki gece Svat Vadisi’nde 10 gün süreyle ateşkes ilan ettiler ve beş ay önce kaçõrdõklarõ bir Çinli mühendisi serbest bõraktõlar. Ateş- kes kararõnõn, şeriat uygulamasõ konu- sundaki anlaşma üzerine alõndõğõ ve bir “iyi niyet jesti” olduğu bildiriliyor. Sufi Muhammed yüzlerce adamõyla Taliban’la birlikte savaşõrken yakalanmõş, geçen yõl 22 Nisan’da ABD’nin muha- lefetine rağmen serbest bõrakõlmõştõ. Bölgede uygulanacak yeni sistemde, din adamlarõnõn mahkeme heyetinde di- ğer yargõçlarla birlikte bulunacağõ ve ka- rarlarõn İslama uygun olup olmadõğõna hükmedecekleri öğrenildi. Taliban’a boyun eğildi Şeriat uygulamasõnõn Taliban’õn ta- leplerine boyun eğmek anlamõna geldi- ği ve bundan böyle ülkenin herhangi bir bölgesinde bu tür taleplerin önüne geçi- lemeyeceği belirtiliyor. Laik partilerden Ulusal Halk Partisi’nin Taliban militan- larõ tarafõndan sõk sõk saldõrõya uğradõğõ ve geçen hafta partinin eyalet parlamen- tosundaki bir üyesinin bombalõ saldõrõ so- nucu öldürüldüğüne dikkat çekiliyor. Pakistan Devlet Başkanõ Asıf Ali Zerdari’nin de anlaşmayõ onayladõğõ bildiriliyor. Kaynaklar, Kuzeybatõ Sõ- nõr Eyaleti hükümeti yetkilileriyle bir araya gelen Zardari’nin, Sufi Mu- hammed Han’dan gelen talebi kabul et- tiğini duyurdular. Eyalet hükümetinin mevcut yasalar üzerinde tasarrufta bulunamayacağõ, bu nedenle Zarda- ri’nin onayõnõ istediği belirtildi. HÜKÜMETTEN YENİ YAKLAŞIM Pakistan’õn Kuzeybatõ Sõnõr Eyaleti hükümeti ile Taliban arasõnda, Malakand bölgesinde şeriat yasalarõnõn uygulanmasõ için anlaşmaya varõldõ. Devlet Başkanõ Asõf Ali Zerdari’nin de anlaşmayõ onayladõğõ bildiriliyor. 27 Haziran 1993’teki “Peşkeşçiler” başlıklı bir yazım aklıma geldi. Ya- zı şöyleydi: “Piş… Farsça ‘ön’ anlamındaki bu sözcük Türkçeye ‘peş’ olarak tam tersi bir an- lamla ‘arka’ olarak girmiş. Keş… Farsça ‘çeken’ anlamına gelen bir ta- kı… Esrarkeş: Esrar çeken… Afyonkeş: Afyon çeken… Peşkeş… Acaba bu sözcük ne anlama geliyor? Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde ‘peşkeş’ şöyle tanımlanıyor: ‘Peşkeş: Farsça. Es- kimiş. Armağan. Peşkeş çekmek: Başkasının malını birine bağışlamak, verilmemesi gereken bir şeyi uygunsuz bir erekle ya da yersiz olarak birine ver- mek...’ Farsça ‘öne sürülen’ anlamın- daki ‘piş-keş’ tanımlamasının İngilizce karşılığı olan ‘pre-sent’ ise ‘önden gönderilen’ anlamında ‘armağan’ de- mek değil mi? Belki de başlangıçta ‘bir işi yaptırmak için önceden gönderilen nesne’ anlamında kullanılmış da olabilir. ‘Türlü-çeşitli’ örneğinde olduğu gi- bi ‘peşkeş çekme’ gereksiz bir tekrar- la ‘keş-çekme’ biçiminde bozularak Türkçeye girmiş. ‘Peşkeş çekme’ za- manla ‘armağan anlamını’ yitirerek ‘bir yolsuzluğun, bir vurgunun, argo deyi- miyle bir üçkâğıdın varlığını’ anlatma- ya yönelik bir tamlamaya dönüşmüş.” DÖSİM’in ihalesine katılacaklara öneri! Kiralama süresi bittiği anlaşılan 2008 Mercedes SL500’ün yerine siz de Bakanlığa 2009’u peşkeş çekin ki si- ze de söz verilsin! ‘Peşkeşçiler’! Dış Haberler Servisi - İngiltere’de hükümetin köktendinciliği engellemek amacõyla terörle mücadele stratejisinde değişikliğe hazõrlandõğõ öne sürüldü. İngiliz yayõn kuruluşu BBC’nin programlarõndan Panaroma ekibinin araştõrmasõna göre, hükümetin yeni yaklaşõmõ çerçevesinde özellikle İslam dininin Batõ demokrasisiyle bağdaşmadõğõ görüşünü çevresine yayan muhafazakâr Müslüman din adamlarõna karşõ mücadele edilecek. Panaroma’ya konuşan bir hükümet yetkilisinin, “ayrımcı bir tutum izleyen din adamları izole edilecek ve kamuoyu önünde görüşlerine karşı çıkılacak” dediği kaydedildi. BBC, hükümetin “ortak değerlerin tanımlanması ve bu değerlere sahip çıkılması” yaklaşõmõnõ benimseyeceğini ve ilkbahardan itibaren bu anlayõşa dayanan yeni mücadele stratejisini uygulamaya başlayacağõnõ belirtti. Panaroma programõna katõlan bir terörle mücadele uzmanõnõn da yeni stratejisi çerçevesinde Müslüman toplumu içindeki istihbarat çalõşmalarõna da ağõrlõk verileceğini söylediği bildirildi. BBC bu görüşün polis tarafõndan doğrulanmadõğõna dikkat çekti. İçişleri Bakanlõğõ’nõn gençlerin radikalleşmesini önlemek için 80 milyon sterlinlik bir kamusal projenin uygulanmasõ için adõm attõğõna işaret edilen haberde, bugüne kadar ülkenin terörle mücadele stratejisinin sadece şiddet içeren aşõrõlõklarõ hedef aldõğõ, bundan sonra ise demokrasi ve devlet düzenine karşõ çõkanlarõn da mücadele kapsamõna alõnacağõ kaydedildi. Arapların süper kahramanları Dış Haberler Servisi - Arap dünyasõndaki girişimciler, Batõ yapõmõ çizgi romanlardaki ve vi- deo oyunlarõndaki kahramanlarõn benzerlerini, kendi kültürlerinden unsurlarla yaratõyor. Mõsõr’õn başkenti Kahire’deki irili ufaklõ video oyunu salonla- rõnda gençler 1 dolar ila 5 dolar karşõlõğõnda bir saat oynayabiliyor. Gece gündüz kalabalõk salonlar- daki en sevilen oyunlardan biri olan “Bab el Hera”nõn kahrama- nõ, 1930’lu yõllardaki Suriye’de Fransõz işgaline karşõ savaşan Ebu İssam. Oyunu bir televizyon dizi- sinden esinlenerek geliştiren Veil el Zenati, AP’ye yaptõğõ açõkla- mada, “Bir oyunun en iyi yanı, Arapların kendilerini ilgili gö- rebilecekleri bir şey olması. Fransız işgaline karşı direniş biz Arapların tarihinin parçası” dedi. El Zenati, böylece gençlerin Arap olmalarõndan gurur duyma- larõna sevindiğini belirtti. Kuveyt’teki Teşkil Medya Grubu kurucusu Naif el Mutev- va ise “99” adlõ çizgi romanõn yayõncõsõ. Kahramanlarõn her bi- rinin adõnõ, İslama göre Allah’õn 99 isminden aldõğõ çizgi roman- da olaylar, Bağdat’õn 1258 yõ- lõnda Moğollar tarafõndan istila edilip kütüphanedeki değerli eserlerin Dicle Nehri’ne atõlma- sõyla başlõyor. Kütüphaneciler tarafõndan kurtarõlan 99 değerli taşõn yüzyõllar sonra bulunma- sõyla olaylar günümüzdeki ABD, Portekiz, Endonezya ve Suudi Arabistan gibi ülkelere taşõnõyor. El Mutevva, bazõ kadõn kah- ramanlarõn yalnõzca bazõlarõnõn başlarõnõn örtülü olmasõnõ ve hiçbir karakterin ibadet ederken gözükmemesini ise şöyle açõklõ- yor: “Ben burada din satmı- yorum. Ben değerler seviye- sinde hepimizin aynı olduğu fikrini satmaya çalışıyorum.” İngiltereradikalizme gözyummayacak Video oyunu Bab el Hara’nın kahramanı Fransız işgaline karşı savaşırken, Hollanda medya devi Endamol, “99”un çizgi film versiyonunu dünya çapında yaymaya hazırlanıyor. (Fotoğraflar: AP) DÖSİM’in arkeolojiye katkısı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle