18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2009 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Bir de Yarın Var! “Öhö öhö” diyeni hemen hapisten çıkartıyor- larmış! Orgeneral Eruygur’u da, Orgeneral To- lon’u da hiç yoktan özgürlüklerine kavuştur- muşlar! Nasıl bir özgürlükse bu! Yedi ay hücre- lerde tut, yetmiş yaşlarındaki insanları en ağır koşullarda yaşamaya mahkûm et, hastalanıp hastaneye kaldırıldıklarında böyle söyle!.. Çok çirkin, utandırıcı yazılar çıkıyor AKP’li ga- zetelerin sütunlarında. Kimler mi.. birtakım şaşkınlar, çıkarcılar, hatta üniversitelerde Prof. diye ders verenler!.. Eruygur, Türk ordusunun önde gelen bir ge- nerali, eski Jandarma Kuvvetleri Komutanı; Hurşit Tolon eski Birinci Ordu Komutanı... Ne- dir suçları.. belli değil! Haklarında daha bir id- dianame de yazılmadı! Görevli savcılar işi uzat- tıkça uzatıyorlar.. içeri attıkları insanlar acılar çek- sin diyeymiş... Ama iktidar yanlısı gazetelerde uyduruk ya- zarlar, “Aman onları serbest bırakmaya kalkma- yın, bırakın öleceklerse ölsünler” dercesine bir düşmanca tutum içindeler! Yok bilmem kaçın- cı mahkeme onlarınmış, bilmem kaçıncısı başka- larınınmış diye hukuka saygı gösterenleri suç- lamaya kalkışıyorlar... Komik diyeceğim ama, insanların acılarıyla eğlenmek olacak.. Şöyle böyle yüz kişi var “içerde”.. dalga dalga toplanıp getirildiler; aylar geçti, daha bir suçlayıcı iddianame ortada yok. Başbakan konusunda bir kitap yazan kişi bir yıl hapis yattı. Şimdi serbest... Ne olacak, bun- ca ay çektiği acının hesabını kim verecek? Ha- piste ölenler, sakat kalanlar, hastanelerde yaşama savaşı verenler... Sonunda bir generalin eşi dayanamadı, ko- casının hastane koğuşlarında ölüm kalım savaşı verdiğini görünce öfkesini duyurdu. Daha id- dianamesi bile ortaya çıkarılmamış bir garip suç- tan ötürü aylarca hücre cezası çeken Orgene- ral Eruygur’un durumuna isyan etti. Nedir bu işkence, bu zulüm diye... Hemen her sabah bilgisayarın başına geçip bü- tün gazeteleri, daha da çok, adı ünlüye çıkmış köşe yazarlarını okumaya çalışıyorum. Yalan yan- lış olduğunu bile bile, AKP’nin muhaliflerine karşı sürdürülen saldırı kampanyasını görerek üzülü- yorum. Sırtlarını sağlam yere dayadıklarını sa- narak şaşkınca satırlar çiziktirenler bir de ba- kacaklar ki orta yerde kalakalmışlar! Ülkenin en değerli, en yurtsever, en güven ve- ren insanlarının “öhö öhö” diyerek yakayı kur- tardıklarını söyleyenler, daha çok insanların ya- kalanıp içeri tıkılmasına çanak tutanlar, bir de “ya- rın” olduğunu unutmasınlar! PENCERE RTE’nin Hışmı ve Öfkesi Nelere Yol Açtı?.. B ir grup öğretim üyesi, yazar, gazeteci ve sanatçõnõn 1. Dün- ya Savaşõ sõrasõnda Osmanlõ İmparatorluğu sõnõrlarõnda Ermenilerin başõna gelenler- den dolayõ özür dileme kampanyasõ baş- latmasõyla ilgili tartõşmada, bu konuda sağ- lõklõ düşünen insan sayõsõnõn çok az oldu- ğu, çatõşan taraflarõn eşit derecede ortak bir yanlõşõn içine düştükleri görülmektedir. Or- tak yanlõş, Türkiye Cumhuriyeti ile Os- manlõ İmparatorluğu arasõndaki ayrõmõ yapamamak, bilinçli veya bilinçsiz, Tür- kiye Cumhuriyeti’ni Osmanlõ İmparator- luğu’nun devamõ gibi görmektir. Bu çerçevede işin doğrusu nedir ve bu konuya nasõl yaklaşõlmalõdõr, bu konuda- ki düşüncelerimizi şöyle özetleyebiliriz: 1) Birinci Dünya Savaşõ sõrasõnda bazõ Ermeni silahlõ gruplarõn, dõş güçlerin de desteğini alarak Osmanlõ İmparatorluğu yö- netimine isyan etmeleri, ayaklanmalarõ ve hem Osmanlõ ordusuna hem de Türk ve Kürt sivillere yönelik saldõrõlarõ sonu- cunda, hem Osmanlõ ordusu ile Ermeni si- lahlõ gruplar arasõnda, hem de Türk ve Kürt silahlõ gruplar ile Ermeni silahlõ gruplar ara- sõnda çatõşmalar başlamõş, bu çatõşmalar sõ- rasõnda bütün taraflarda masum siviller de öldürülmüş, karşõlõklõ katliamlar gerçek- leşmiştir. Bu çerçevede, bazõ tahminlere göre on binlerce, bazõ tahminlere göre yüz binlerce Türk, Kürt ve Ermeni katledil- miştir. Kanıt yok 2) Söz konusu katliamlarõ bir soykõrõm olarak tanõmlamak olanaklõ değildir. Soykõrõm, bir etnik grubun sistematik ola- rak yok edilmesi için bir kararõn ve bu ka- rarõn uygulanmõş olmasõnõ gerektirir. Böyle bir kararõn ve uygulamanõn oldu- ğuna dair bugüne kadar hiçbir gerçek bel- ge ve kanõt ortaya çõkmamõştõr. Elbette bir soykõrõmõn olmamasõ, yaşanan trajedinin ve acõnõn büyüklüğünü ve gerçekliğini or- tadan kaldõrmaz. 3) Bugüne kadar ortaya çõkan sadece Os- manlõ İmparatorluğu yönetiminin Erme- nilerin yaşadõklarõ yerlerden başka böl- gelere gönderilmesiyle ilgili olarak aldõ- ğõ tehcir kararõ ve bu kararõn uygulanma- sõdõr. Bu kararõn alõnmasõ ve uygulanma- sõ sonucunda bazõ tahminlere göre yüz bin- lerce, bazõ tahminlere göre 1 milyondan fazla sivil Ermeni, yaşadõklarõ yerleri terk etmek zorunda kalmõş, birçoğu dönemin zor koşullarõnda yollarda hastalõktan ve- ya uğradõklarõ silahlõ saldõrõlardan dolayõ yaşamõnõ yitirmiş, bu kararõn uygulan- masõyla Osmanlõ İmparatorluğu’ndaki Er- menilerin büyük bir çoğunluğu ciddi bir bi- çimde mağdur olmuşlardõr. Techir kararı 4) Bazõ tarihçiler, söz konusu tehcir ka- rarõnõn hem sivil Ermenilerin hem de si- vil Müslümanlarõn güvenliğinin sağlan- masõ amacõyla alõndõğõnõ savunsalar da, ni- yet ne olursa olsun, bu karar Ermenilerin tamamõnõn güvenliğiyle sonuçlanmamõş, aksine, çoğunun yaşamlarõnõ yitirmeleri veya yaşadõklarõ yerlere bir daha döne- memeleriyle sonuçlanmõştõr. Söz konusu tehcir kararõnõn ve uygulamasõnõn doğru bir karar olduğunu savunmak oldukça güçtür. 5) Ancak Ermeni silahlõ gruplarõn ve si- yasilerin Ermenileri de bir maceraya sü- rükleyerek bir isyan hareketi başlatmamõş olmalarõ durumunda, büyük bir olasõlõkla Ermenilerle çatõşmalar çõkmayacak veya daha ufak çapta meydana gelecek, tehcir kararõ da alõnmayacaktõ. Tehcir kararõnõn yanlõşlõğõ, Ermeni çetelerinin ve onlarõ des- tekleyen dõş güçlerin yanlõşlõklarõnõ orta- dan kaldõrmaz. İşin gerçeği, bir büyük yan- lõşa karşõ bir başka büyük yanlõş ile yanõt verilmiş ve iki yanlõş elbette bir doğru ile sonuçlanmamõştõr. 6) Ancak sonuçta tüm bunlar Osmanlõ İmparatorluğu döneminde, Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa’nõn politika- larõnõn bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Bunlarõn Türkiye Cumhuriye- ti’ni bağlayan hiçbir yönü yok- tur. Osmanlõ İmparatorlu- ğu’ndaki bu uygulamanõn ateş- li bir savunucusu olmak ne ka- dar saçmaysa, Osmanlõ İmpa- ratorluğu’ndaki bu uygulama- dan dolayõ Türkiye Cumhuri- yeti veya Türkiye Cumhuriye- ti vatandaşõ olarak özür dilemek de o kadar saçmadõr. 7) Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Ata- türk, Enver Paşa ve dö- nemin Osmanlõ yöneti- cileriyle her zaman zõt- laşmõş ve onlara karşõ mücadele etmiştir. Mus- tafa Kemal’in bu kişi- lerle mücadelesi de sa- dece bir iktidar müca- delesi değil, bir vizyon mücadelesi olmuştur. Mustafa Kemal devrim- ci ve cumhuriyetçidir ve “Misak-ı Milli” sõ- nõrlarõ ile yetinmek der- dindedir, Enver Paşa ise muhafazakâr ve impa- ratorcudur ve Kafkas- ya, Orta Asya Türkleri- ne kadar uzanan Pan- Türkist, Turancõ hayal- lerin peşindedir. 8) Türkiye Cumhuri- yeti, Osmanlõ İmpara- torluğu’nun antitezidir. Mustafa Kemal sadece Anadolu’yu işgal eden dõş güçlere karşõ değil, Osmanlõ İmparatorlu- ğu’nun kendisine karşõ da, imparatorluğun, tem- sil ettiği tüm kurum ve değerlerle yõkõlmasõ ve lağvedilmesi için mü- cadele vermiştir. Türki- ye Cumhuriyeti Osmanlõ İmparatorluğu’nun bir antitezi iken, fanatik ve şovenist Ermeni siya- setçiler, lobiler, gruplar gibi bunu görmemek ve Osmanlõ döneminde olanlar için özür dilemek veya Osmanlõ dönemine ateşli bir biçimde sahip çõkmaya çalõşmak ka- dar saçma, hem mantõğa, hem hukuka hem de adalete aykõrõ bir yakla- şõm olamaz. 9) Osmanlõ İmpara- torluğu döneminde olanlar için Türkiye Cumhuriyeti veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşõ olarak özür dilemeye başlarsak, o zaman Osmanlõ’da, bir yoruma göre fe- tihler, başka bir yoruma göre işgaller sõ- rasõnda mağdur olan, yaşamlarõnõ veya top- raklarõnõ kaybeden, topraklarõndan sürülen Rumlar, Sõrplar, Bulgarlar, Araplar vs. için veya katledilen Aleviler için de mi özür di- lenecek? Benzer bir biçimde Yunanistan Bizans İmparatorluğu’ndaki, İtalya da Roma İmparatorluğu’ndaki yanlõşlar, hak- sõzlõklar ve adaletsizlikler için özür mü di- leyecek? Haksız uygulamalar 10) ABD’nin ABD yönetiminde, örne- ğin 1776’dan sonra gerçekleşen Kõzõlde- rili katliamlarõ, köle ticareti, õrkçõ uygu- lamalar veya Vietnam savaşõ için özür di- lemesi, Fransa’nõn Fransa yönetiminde gerçekleşen ve devam eden Cezayir’de- ki katliamlar, baskõlar ve işgal için özür dilemesi, Vatikan’õn yine Vatikan yöne- timinin geçmişteki haksõz uygulamalarõ ve baskõlarõ için özür dilemesi anlaşõlabilir bir şeydir, ancak birisinin yapmadõğõ bir şey için özür dilemesi kadar saçma bir şey ola- maz, bu işin saçmalõğõna rağmen bunu ya- pan başkalarõ varsa da bu olgu, bu tür bir özür dilemenin saçmalõğõnõ ortadan kal- dõrmaz. 11) Bu çerçevede Türkiye Cumhuriye- ti hükümeti veya özür dilemeye meraklõ vatandaşlar, İsmet İnönü dönemindeki Varlõk Vergisi ve Aşkale uygulamasõndan dolayõ, Adnan Menderes dönemindeki 6- 7 Eylül olaylarõndan ve yine aynõ dönemde aydõnlar üzrindeki baskõcõ, anti-demo- kratik uygulamalardan dolayõ, Adnan Menderes’in idamõndan dolayõ, Nâzım Hikmet’in ve daha birçok aydõn insanõn yõllarca hapislerde yatmasõndan dolayõ, 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinden do- layõ, Maraş, Çorum, Sõvas ve Gazi Ma- hallesi katliamlarõndan dolayõ, 1969-1980 arasõ devletin içine çöreklenmiş çetelerin işbirliğiyle sol görüşlü öğrencilerin, ya- zarlarõn, gazetecilerin, öğretim üyelerinin katledilmesinden dolayõ, devletin polisi- nin, istihbaratõnõn binlerce kişiyi işken- ceden geçirmesinden dolayõ mağdur olan- lardan özür dileyebilir. Özür dilemeye me- raklõ olanlar, Osmanlõ İmparatorluğu’na uzanarak özür dileyeceklerine, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki acõ olaylar için özür dileseler veya bu konularla ilgilen- seler, daha yararlõ bir iş yapmõş olacak- lardõr. 12) Aslõnda bu tür durumlarda, dünya- nõn neresinde olursa olsun, yapõlmasõ ge- reken şey, özür kampanyalarõ başlatmak değil, tarihteki acõ, haksõz olaylarõ, tüm ön- yargõlardan arõnarak, nesnel ve soğukkanlõ bir biçimde ortaya koymaktõr. Bu, özür- den daha değerli ve anlamlõ bir girişimdir. Bunu en iyi yapabilecek kişiler de ön- yargõlardan, eziklik ve yaranma duygu- sundan, şovenist milliyetçi duygulardan arõnmõş adil tarihçiler ve araştõrmacõlar ve onlara sahip çõkacak siyasilerdir. Ermeniler Konusunda Ortak Yanlõş Doç. Dr. Örsan K. ÖYMEN Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Dünyanõn neresinde olursa olsun, yapõlmasõ gereken şey, özür kampanyalarõ başlatmak değil, tarihteki acõ, haksõz olaylarõ, tüm önyargõlardan arõnarak, nesnel ve soğukkanlõ bir biçimde ortaya koymaktõr. Bu, özürden daha değerli ve anlamlõ bir girişimdir. Bunu en iyi yapabilecek kişiler de önyargõlardan, eziklik ve yaranma duygusundan, şovenist milliyetçi duygulardan arõnmõş adil tarihçiler ve araştõrmacõlar ve onlara sahip çõkacak siyasilerdir. İnsan yaşadıkça, oku- dukça, izledikçe, dü- şündükçe bir berbat so- nuca ulaşıyor... Nedir o?.. Yeryüzü bir mezba- hadır... Irklara, uluslara, soy- lara soplara göre bir ay- rım yok; tarihe ve günü- müze baktığımız zaman kıyımın türlüsünü, rengi- ni, içeriğini, acımasızlığını görüyorsunuz... En çarpıcı örnek mi?.. Yahudi.. Bir mazlum, bir za- lim.. Bir kıyılan, bir kıyan.. Uygarlık beş para et- miyor... Teknoloji kıyımı kolay- laştırıyor... İnsanlık birbirini yiyor... Genellemenin bu tür- lüsüyle yazıya gerçekçi bir giriş yaptıktan sonra gelelim son günlerde ya- şanan olayların gülün- çlüğüne... Recep Tayyip Erdo- ğan Davos’a gitti, bir açık oturuma katıldı... Üç kişi tartışacak... Arap Birliği Temsilcisi.. İsrail Cumhurbaşka- nı.. Türkiye Başbakanı.. Aklı başında bir baş- bakana ne düşer?.. Filistinliler Arap değil mi?.. Bizimki Arapları sol- layıp Müslümanlık gay- retiyle başrole soyunarak Yahudi Cumhurbaşka- nı’na posta koymasın mı!.. Öfke ve hışımla nasıl posta koydu?.. Şimon Peres’e dedi ki: “- Siz adam öldürme- yi çok iyi bilirsiniz...” Türkiye Başbakanı se- rinkanlılığını yitirmiş, yü- zü gözü karışmış, ola- mayacak ve olmadık bi- çimde hiddetine teslim olmuştu... Peki, eloğlu durur mu... İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi üç beş gün sonra Recep Tayyip’e cevap verdi: “- Erdoğan” dedi, “ay- naya baksın...” Mizrahi’nin bu girişin ardından ne söyleyece- ği belliydi: “- Ermenileri soykırıma uğrattınız, Kürtleri kesti- niz, Kıbrıs’ı işgal etti- niz...” İyi mi?.. İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı bunları RTE gibi öfkeyle, hiddetle, hışımla söylemedi... Devletimiz ve askeri- miz bunun üzerine hop oturup hop kalktı... Durup dururken al ba- şına belayı... Şimdi dünya medya- sında ve bizde “acaba ne olur, ne biter” diye in- ceden inceye yorumlar yapılıyor... Bir de üstüne İsrail’le askeri ilişkiler, anlaşma- lar, alışverişler var... Ayrıntılı dış politika yo- rumlarının bini bir pa- ra... Yorum yapmanın, akıl öğretmenin, bilgiçliğin, ukalalığın sonu yok... İnce diplomasiyle ya- lakalığa da gerek yok... Burada temel sorun başka... Temel sorun RTE... Amerika’dan Avru- pa’ya dünya Türkiye’nin çanına ot tıkamak için uğraşırken Türkiye Cumhuriyeti’nin Başba- kanı akıl kıtlığına mı uğ- ramıştır ki Filistin’i de, Arap Birliği Temsilcisi’ni de sollayıp geride bıra- karak tartışmada öne çıkıyor, İsrail’i karşısına alarak veryansın edi- yor?.. Şu işe bak... Şimdi bizim devleti- miz İsrail’e nota veri- yor... Ordumuz bildiri ya- yımlıyor... Bu ne biçim Başba- kan?.. Bir başbakan dış iliş- kilerde devletinin ulusal çıkarlarını mı düşünür, yoksa kafası kızdı diye aklının direksiyonunu öf- kesinin yelpazesine mi teslim eder?...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle