25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2009 SALI 12 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Vahşetin Böylesi!.. Adana’nın Sirkenli köyünde iki kadın, sa- manlarını yakan akrabalarından intikam almak için onların beş yaşındaki kızı Berivan’ı nay- lon iple boğdular. Sonra da kuzenlerine teca- vüz ettirip, cesedini atık su kanalına attılar. Savcı, kızın omuz, kol ve bacaklarında mor- luklar, göğsünde diş izleri saptadığına göre, öl- dürülmeden önce Berivan’a işkence de edil- miş. İddiadan anlaşılıyor ki, cinayeti kadınlar iş- liyor, on üç yaşındaki kuzenlerine de nasıl cin- sel ilişkide bulunacağını öğreterek, kızın ölü be- denine tecavüz ettiriyor, böylece suçu ço- cukların üstüne yıkmış oluyorlar. Kuzenin anlattıkları tüyler ürpertici! “Ahıra girdiğimde Berivan yerde hareketsiz yatıyordu. Altındaki pijama diz kapaklarına ka- dar indirilmişti. Üst kısmı giyinikti. Cinsel organı açıkta, kanlı idi. Cesedin başında babamın ak- rabaları olan Fatma ve Türkân Köylü ile R.M.K. vardı. Kadınlar, Berivan’a tecavüz et- memi istediler. Kabul etmeyince, onu benim öl- dürdüğümü söyleyecekleri tehdidinde bulun- dular. Tecavüz sırasında Türkân K., göğüsle- riyle oynayarak beni tahrik etti. Nasıl ilişkiye gi- receğimi de Fatma K. Anlattı bana. Böylece on- ların zoruyla tecavüz ettim.” Bu vahşi ruhlular, ne yazık ki, Nâzım’ın, “ana- mız, avradımız, yârimiz, uğrunda hapislerde yat- tığımız” dediği kadınlarımız arasından çıkıyor! Almanyalara ruhunda tecavüz canavarını taşıyarak giden adamlar var... Yirmi dokuz yaşındaki Ali Kur, Paderborn kentinde, sekiz yaşındaki Kardelen’e tecavüz ettikten sonra onu boğup öldürüyor. Sonra da, elini kolunu sallayarak Türkiye’ye kaçıyor. Öyle ya, Türkiye suçlu cenneti!.. İnsanı hayvandan da öte hayvanlaştıran vahşice işlenmiş bu cinayetlerin nedenini dü- şünürken Emin Özdemir’in, insan karakterin- deki yüceliği ya da alçaklığı irdeleyip yazınsal bir yorumla yazdığı “İnsan Yüreğine Yolculuk” (Can Yayınları) adlı denemesel anlatı kitabını anımsadım. Özdemir, Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği” adlı yapıtının başkişisi Kurtz’un, “İster uygar olsun, ister vahşi, insan yaşamda kala- bilmek için her şeyi yapar, her şeye katlanır,” sözünden çıkarak vardığı şu sonuçla, vahşi- leşen insanın portresini çiziyor: “Kimi insan, yaşamda kalabilme uğruna is- terse kendi öz çocuğu, kardeşi, dostu, arkadaşı olsun, ortadan kaldırmak için onu zehirleme, öl- dürtme, boğdurma, sürgüne gönderme ya da zindana attırma gibi yollara başvurur.” Vahşetin, insanı nasıl bir duygu sarmalına al- dığı, Kurtz’un şu sözünden de anlaşılıyor: “Öldürdükçe rahatlıyor, çevremdeki bu yaba- nıl yaratıkların gözünde tanrılaşıyordum.” Lady Macbeth, kocasını iktidar sahibi kıl- maya kışkırtmak için, “İnsanın meme verdiği yavruya sevgisi ne kadar sevecenlikle doludur; ama sizin bu iş için içtiğiniz andı içmiş olsay- dım daha dişleri çıkmamış çocuğun ağzından mememin başını çeker de onun beynini dağı- tırdım!” demiyor mu?.. İnsan her şeyin ölçüsü sayılmadıkça, ondaki ilkellik duygusu yok edilemez. Oysa Türkiye’de gücünü bilgiden almayan mahalle kamplaş- maları her tarafa düşmanlık yayıyor. Ülkemizde kız çocuklar töre adına, intikam alma uğruna vahşice öldürülürken, Avru- pa’nın ortasında, “Siz öldürmeyi bilirsiniz!” di- ye âleme meydan okuyan başbakanın, onu karşılayan şamatacılardan çok bu ölümler üzerinde düşünmesi gerekir. [email protected] [email protected] İ spanyol Rönesansõ’nõn büyük yazarõ Lo- pe de Vega’nõn ‘Çılgın Dünya’ oyunu bu kez de Van Devlet Tiyatrosu yapõmõ ola- rak sahnelenmiş. İçinde bulunduğumuz tiyatro döneminin seyirci sõkõntõsõ çekmeyen oyunla- rõndan. Van Devlet Tiyatrosu 1997-98 döneminde açõlmõştõ. İlk yõllarda seyirci sayõsõnõn çok dü- şük olduğunu duyardõk. Bir ara tiyatronun ‘kapanma’ olasõlõğõndan bile söz edilmişti. Sa- natõnõ ülkemizin tiyatro coğrafyasõnõn en uza- ğõndaki kentlerden birinde yeşertmekle görev- li yeni mezun oyuncularõn yaşadõğõ düş kõrõklõ- ğõnõ düşünebiliyor musunuz? Aradan geçen yõl- lar içinde yetişkinler ve çocuklar için elliye ya- kõn oyun sahneledi Van Devlet Tiyatrosu’nun gençlerden oluşan kadrosu. Zoru başardõ ve var- lõğõnõ kabul ettirdi. On yõl içinde tiyatroya uzak bir kent halkõndan sürekli tiyatro seyirci- si yetiştirmek, yalnõzca ve yalnõzca, sürekliliği olan bir devlet kurumunun ortaya koyabilece- ği bir eylemdir. İşte bu nedenle, Devlet Tiyat- rolarõ’nõn varlõğõnõ korumasõ, yoğun genç nü- fusunu çağdaş düzeyde eğitme yolunda sürek- li bir hizmet akõşõna gereksinmesi olan ülkemiz için zorunlu olmaktadõr. DELİLER EVİNDE AŞK Lope de Vega (1562-1635), Rönesansõ izle- yen İspanyol Altõn Çağõ’nõn büyük yazarõdõr. Tõpkõ Shakespeare’in İngilteresi’nde olduğu gi- bi, politik başarõlar, ekonomik refah ve kültü- rel kalkõnma olgularõnõn ulusal birlik kavramõ- nõ oluşturduğu bir aşamada yazmõştõr oyunlarõ- Lope de Vega ile çõlgõn bir dünyada... nõ. İspanyol tiyatrosuna özgün kimliğini ka- zandõrma yolunda, klasik tiyatronun kurallarõ- nõ zaman zaman -tõpkõ Shakespeare’in yaptõğõ gibi- çiğnemiş, kimi klasik ‘tip’leri ve ‘motif’leri farklõ biçimlere dönüştürmüştür. Çeşitli türler- de 2000 dolayõnda oyun yazmõş olduğu, günü- müze de 500’ünün ulaştõğõ belirtilir. Bu oyun- lar arasõnda, halkõ -feodal kökenli- törelere bo- yun eğmemeye ve böylece onur duygusunu yük- sek tutmaya yüreklendiren yapõtlarõnõn özel bir yeri vardõr. Bir oyunu bir gecede yazabilmesiyle övün- düğü bilindiğine göre, Vega’nõn tüm oyunlarõ- nõn kusursuz olduğunu söylemek safdillik olur. Lope de Vega denince tiyatrocularõmõzõn aklõ- na gelen ilk oyunun ‘Çılgın Dünya’ olmasõnõn nedeni de oyunun kusursuzluğu değil, yõllar ön- ce Adalet Cimcoz’un kõvrak çevirisiyle dilimize kazandõrõlmõş olmasõdõr. ‘Çılgın Dünya’, istemediği biriyle evlendi- rileceği için evden kaçarken bir deliler evine dü- şen genç kõzla, soylu birini öldürdüğünü sana- rak aynõ deliler evine sõğõnan gencin birbirleri- ne, başkalarõnõn da onlara âşõk olmalarõyla karmaşõklaşan, deli olanla olmayanõn birbirin- den ayõrt edilemez duruma geldiği bir olay ör- güsü üstüne kurulmuştur. Fars ağõrlõklõ sahne- lerden nükteli söyleşimlere uzanan bir güldürü ortamõnda geçer. Geçen yõl Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda sahnelediği Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ oyunuyla öne çõkan genç yönetmen Barış Er- denk, Van Devlet Tiyatrosu’nun sanatçõlarõy- la da sõkõ bir çalõşma yapmõş. Oyunun hareket düzenini boş alanda oluşturduğu birkaç farklõ yükseltiye yerleştiren yönetmen, genç oyun- cularõn -akrobasi hünerlerinden bolca payõnõ alan- enerjik beden kullanõmõna, şarkõ söyleme ve dans etmedeki yüksek becerilerini de ekle- yerek, hõzlõ tempolu bir sahne dinamiği elde et- miş. Görsel ve işitsel açõdan sersemletici olsa da saat gibi işleyen bu estetik dizge içinde ne yazõk ki ‘söz’ yitip gidivermiş. Ya çok hõzlõ söy- lendiği için gerekli vurgulardan yoksun kalõyor ya da hiç anlaşõlmõyor. Böylece, yalnõz oyunun içerdiği sözel güldürü değil, oyun kişilerinin kimliğini oluşturan ayrõntõlar da yok olmuş. Kõ- sacasõ, Hüseyin Baylan, Cem Zeynel Kılıç, Eb- ru Evren, Özlem Gür, Esat Tanrıverdi, De- niz Keyf, Edip Kamacı, Özgür Titiz, Nedim Salman, Mustafa Çolak’tan oluşan sanatçõ kad- rosunun sunduğu becerilere hayran kalsanõz da oyunun yeterince tadõnõ çõkaramõyorsunuz. Medine Yavuz’un giysileri görsel açõdan keş- ke daha göz doldurucu olsa diye düşünmeden de edemiyorsunuz. Bir de oyunculara ‘yüz hattı’ yapmak için kullanõlmõş boyalar, amaç- lananõn tersine, pasaklõ bir görüntü sunmasa... VanDevletTiyatrosuonyaşõnda ‘Çõlgõn Dünya’, Barõş Erdenk’in rejisi, metin düzenlemesi ve dekor tasarõmõ, Medine Yavuz’un giysi, İlhan Orhan’õn õşõk tasarõmõyla, Engin Bayrak’õn müziği ve Sibel Erdenk’in koreografisiyle hazõrlanmõş özenli bir yapõm. EVO Trio Babylon Lounge’da Kültür Servisi - Türkiye’nin genç kuşak caz topluluklarõndan EVO Trio’nun konserleri her çarşamba saat 19.30’da Babylon Launge’da sürüyor. Gitarda Eylül Biçer, basta Volkan Topakoğlu, davulda Onur Pekin’den oluşan topluluk, 2006 yõlõnõn Mart ayõnda kuruldu. Caz ve doğaçlamasõ üzerine çalõşmalar yapan topluluk, repertuvarõnda caz klasiklerine ve bestelere yer veriyor. Caz, blues, country müziklerini özgür doğaçlama öğeleriylebirleştiren topluluk, bugüne dek Türkiye’de ve yurtdõşõndaki festivallerde de konser verdi. (0 212 245 38 00) ARİF DAMAR A ralõk 2008 ve Ocak 2009’u kapsayan edebi- yat dergilerinden: Afro- disyas Sanat, Akademi Gökyüzü, Akatalpa, Alaz, Andõz, AZ Edebi- yat, Berfin Bahar, Deliler Teknesi, Denizsuyu Kâsesi, Dize, Evrensel Kültür, Forum Edebiyat, Gediz (Manisa’da çõkõyor), Hayâl, H. Gösteri, Kertenkele, kitaplõk, La- civert, Mor Taka, Özgür Edebiyat, Patika, Sanat ve Hayat, Sincan İs- tasyonu, Sözcükler, Şehir, Şiirsaa- ti, Şiiristan, Üç Nokta, Tavõr, Tay, Varlõk, Yasakmeyve, Yazõlõkaya ve Yedi İklim dergilerinde çõkan şi- irleri okudum, inceledim ve sonuçta Sözcükler dergisindeki Hakan Savlı’nõn “Bu Gece Ne Yapsak, Karlos, Ne Yapsak” adlõ şiirini Ayõn Şiiri olarak değerlendirdim. Hakan Savlõ bir tõp doktorudur. Çok iyi bir eğitim gördü. Birçok ödülü var; Cemal Süreya, Sabri Altınel ve Behçet Necatigil. Ben kendisini 1995’te C. Süreya ödü- lünü aldõğõ sõrada tanõdõm. O gün- den bugüne hiç görmüşlüğüm, ko- nuşmuşluğum olmadõ. Eğitimin- den ötürü uzun yõllar dõş ülkelerde kaldõ. 1999’dan bu yana Kocaeli Üniversitesi’nde dersler vermekte, bir yandan da Finlandiya’da “Lö- semi genetiği” konusunda bilimsel çalõşmalarõnõ sürdürmekte olduğu- nu öğreniyoruz. Hakan Savlõ’nõn seçtiğim şiiri alaysamalõ bir çalõş- ma. Şiir okunduğunda görülecektir Savlõ’nõn ne geniş bir kültür biriki- miyle donanmõş olduğu. Öyle hem değerli bir bilim adamõ, hem de iyi bir şair tipine çok ender rastlanõr. Bir Türk şairine, böyle bir şaire sahip ol- duğumuz için ne kadar övünsek az- dõr. Hakan Savlõ’yõ yeniden görmek, kucaklamak ve kutsamak isterdim. Bu gece ben İspanya kralõyõm Mança’ya dönüyorum çamurlu yollardan kuyruğundan çekerek ölü atõmõ Papaz, berber, noter hepsi durmuş ağlõyor... ardõmda upu zun bir iz Bu gece, Napolyon, koğuştan arkadaşõm içiyoruz Assos’ta bir balõkçõyla Çalõnmõş tekne... sessiz kalbimiz... Bu gece ne yapsak, Karlos, ne yapsak gidip Yunanlõlardan tekneyi isteyelim hõrsõz pişman, müşteriler perişan, pişmaniyeciler hepten bitik diyelim şefgarsonlar şempanze, truva atõnõzõn bilekleri alçõda... vurulanlar alõnlarõndan vurulmuşlar... kafayõ kazõtõp Hint konsolosluğuna mõ sõğmsak, bütün Hintliler bir müddet bu gecede bulunmuşlar insan nasõl seviyor bazõ garip şeyleri, arabanõn uzun farlarõnõ sabahõn ilk çöp kamyonunu terk eden bir kadõnõn ayakizlerini sana doğru merdivenden gelmiştir o bir zaman bu gece, ne yapsak Karlos, merdivenlere mi baksak garanti bu tekne şimdi âşõk olmuştur Midilli’de bir midilliye arabada mõ yatsak Bu gece gümrük kanununa muhalifiz palikaryalarõ ikna edeceğiz ama rakõ bitmiş, Ukrayna’dan bir misafir gelmiş, aids ihtimalini unutmuşum Fransõz ihtilalini... İN il nehri taşmõş, Mõsõrlõlar patlamõş Lefter bile sahaya girmiş Hadi oğlum diyor, göster yaratõcõlõğõnõ balo başlasõn... üstümde Yedikule Şimendifer formasõ ilk dansõ Jezabel’le ben yapayõm Bu gece ne yapsak Karlos, ne yapsak Cyrano’dan umut yok. Aydõn abi gelmedi. Bu maça merkez muhaccim ben çõkayõm Gagarin’in gagasõndan bize fayda yok koyunlarõ alõp tepelere gidelim bu gece, Napolyon, konyaklarõ bitirmiş uyusun küpeştede kan kardeşimiz, Modigliani... Troas Motel (Karlos’un yeri) Assos 2008 Hakan Savlı BuGeceNeYapsak,Karlos,NeYapsak ‘Çalınmıştekne...Sessizkalbimiz’ Ankara’da doğdu. Ço- cukluğunun geçtiği İs- kenderun’da, Rus ortak- lõğõyla kurulan İSDEMİR’de çoğu Rus olan ar- kadaşlarõ arasõnda büyüdü ve liseyi bitirince- ye kadar bu topraklarda Arap ve Doğu Akde- niz kültürünün etkisi altõnda yaşadõ. 1989’da Samsun Tõp Fakültesi’ni bitirdi ve kanser ge- netiği doktorasõ yapmaya başladõ. 1992-93’te öğrenimini Londra’da sür- dürdü. 1994’te Çapa Tõp Fa- kültesi Organ Nakli Ünite- si’nde çalõştõ, 1995’te Helsinki Üniversitesi Or- gan Nakli Araştõrma Ekibi’ne katõldõ. Halen, Kocaeli Üniversitesi’nde çalõşmala- rõnõ sürdürmekte. Şiirleri çok sayõda dergide ya- yõmlanan Hakan Savlı’nõn dört şiir kitabõ, üç ödülü var. PORTRE/HAKAN SAVLI ‘Rita’nõn Şarkõsõ’yeniden ADT’de ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Devlet Tiyatrosu (ADT), Willy Russel’in yaz- dõğõ, “Rita’nın Şarkısı”nõ ya- rõndan başlayarak hafta boyu her gün 20.00’de yeniden sah- neleyecek. Sevgi Sanlı‘nõn çe- virdiği ve Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği oyunda rolleri Çetin Tekindor ile Tü- lay Günal payla- şõyor. Bu dönem sahnelenen tüm oyunlara gösteri- len ilgiden mutlu olduklarõnõ, ikin- ci kez sahnelene- cek “Rita’nın Şarkısı”na da aynõ ilgiyi bek- lediklerini vur- gulayan ADT müdürü Ahenk Demir şunlarõ söyledi: “Rita’nın Şarkısı, komedi ile dramın iç içe geç- tiği bir oyun. Ayrıca, usta oyuncular Çetin Tekindor ve Tülay Günal’ın oyunları da görülmeye değer.” İstanbul Haber Servisi - Ressam Barış Gök- türk’ün ilk kişisel sergisi Harmony Sanat Ga- lerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor.1 Mart’a dek izleyicilerin beğenisine sunulacak sergi- de sanatçõnõn, izolasyon köpüğü üzerine ak- rilik ve yağlõboyadan oluşan ufak boy de- senlerinin de yer aldõğõ farklõ teknikler kullana- rak oluşturulan yapõtla- rõ yer alõyor. Sergi, Gök- türk’ün Kara Delik’in çekim gücüne kapõlarak õşõk, gölge ve renklerin gizemini konu alan çok sayõda yapõtõndan olu- şuyor. (0 216 553 21 67) RessamGöktürk’ün ilk kişisel sergisi ‘BirinciÖlüm Yõldönümünde MehmetH.Doğan’ KASAPOĞLU YÖNETİYOR KÜLTÜREL ETKİNLİKLER Kültür Servisi- İstanbul Büyükşe- hir Belediyesi Şehir Tiyatrola- rõ’nõn Şubat ayõndan başlayarak düzenlediği “Kültürel Etkin- likler”in ilki, yarõn, saat:19.00’da Üsküdar Kerem Yõlmazer Sah- nesi’nde gerçekleşecek. Edebiyat eleştirmeni, şair Mehmet H. Doğan’õn ölümünün birinci yõl- dönümü dolayõsõyla yapõlacak olan anma etkinliği, İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Şehir Ti- yatrolarõ Genel Sanat Yönetme- ni, şair Orhan Alkaya; şair, ya- zar Haydar Ergülen; şair, aka- demisyen Orhan Tekelioğlu; gazeteci Turhan Günay’õn ka- tõlacağõ söyleşiyle başlayacak. Söyleşinin ardõndan, Toron Ka- racaoğlu ve Metin Çoban’õn da aralarõnda bulunduğu tiyatro sa- natçõlarõ, Mehmet H. Doğan’õn şair ve yazar dostlarõyla ilgili anõ- larõnõ anlattõğõ son kitabõ “Şim- di Uzaklardasın”õn ilk bölü- münü okuyacaklar. Anma et- kinliğinin kayõtlarõ da, görme engelliler için kütüphane oluş- turmayõ hedefleyen “Kör Fo- toğrafçılar Tasarısı” kapsa- mõnda değerlendirilecek. İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI www.cumok.org 22 ŞUBAT 2009 PAZAR SAAT: 11.00 ŞUBAT AYI KONUĞUMUZ GÖZÜPEK GAZETECİ CAN ATAKLI KONU “DERİN DEVLET’TEN ERGENEKON’A, VE SEÇİMLERE DOĞRU SİYASETTE YOZLAŞMA” Tarih: 22 Şubat 2009 Pazar - Saat: 11.00 Yer: ANADOLU OTELCİLİK VE TURİZM MESLEK LİSESİ UYGULAMA OTELİ. (ETİLER NİSPETİYE CADDESİ, AK MERKEZ KARŞI SIRASI, KOÇ KÖPRÜSÜ YANI) İletişim: 0537 871 82 34 - 0532 344 57 22 - 0533 438 50 22 LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ. AÇIK BÜFE KAHVALTI EDERİ 15 TL.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle