23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2009 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Batı ile İlişkiler Önce bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerek. İsrail’in Ortadoğu’da olması, onun Batı içinde ol- masına engel teşkil etmez. Türkiye’nin şu anda İsrail ile ilişkileri tarihinin en gergin düzeyinde. İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi’nin kendilerini Gazze katliamı dolayısıyla suçlayan Tayyip Erdoğan’a şu yanıtı ortalığı daha da ger- di: - Erdoğan önce aynaya baksın! Mizrahi bu konuda, tarihi Ermeni konusunu mu, yoksa Kürt sorununu mu kastediyor, ya da Kıb- rıs ile ilgili imalarda mı bulunmak istiyor? Jerusalem Post, pek de kendi Kara Kuvvetle- ri Komutanı’na arka çıkar bir üslup kullanmadan, her üçünün birden kastedildiğini ima eden bir ya- zı yayımlıyordu. Haaretz ise, “yaşanan tatsızlığın Türkiye ile İs- rail arasındaki gerilimin son işareti olduğunu” vur- guluyordu. İki taraf arasında tırmanan tatsızlıkta, diplomatik ilişkilerde alışılan, karşılıklılık ilkesine dayalı, si- metrik bir tırmanma da yok. Örneğin, Türkiye tarafından tartışmaya hiçbir zaman, TSK katılmadığı halde, İsrail tarafından Mizrahi İsrail adına orduyu da bulaştırıyordu işe... Buna karşılık, İsrail hiçbir zaman Türkiye Bü- yükelçisi’ni çağırarak sözlü mesaj iletme gereğini duymadığı halde Ankara bu yolu tutuyordu... Daha da gerilmesi beklenen ilişkilerin Ba- tı’nın diğer odakları ABD ve AB ile yeni sorunlar veya hiç değilse yeni gerginlikler yaratması beklenebilir. Doğrusu ya, iktidar icazetini ABD ile Yahudi lo- bisinden almış olan, bir CIA icadı olarak, “ılımlı İslam” patenti altında dizayn edilmiş bulunan AKP döneminde böyle bir gerginlik yaşanması genelde beklenmiyordu. Öyle ya, “ılımlı İslam” tezgâhı İslam adına, em- peryalizmle uzlaşmak ve bölgede bir yandan onun çıkarlarını korurken, öte yandan da em- peryalizmin önündeki engeli, yani ulus devleti, (bu deyimi Türkiye özelinde Kemalist devleti diye de okuyabilirsiniz) tasfiye etmek için kurulmuştu. Yönetici kadronun sapmaları, onların, mo- dernleşme diye sunulan zenginleşmelerinin sağ- ladığı ortam ile engellenecekti. Ama Davos’ta su yüzüne çıkan bazı belirtiler, evdeki hesabın çarşıya uymadığını gösterdi. Ilımlı İslamın model ülkesi acaba, çizgiden sa- pıyor, yoldan çıkıyor muydu? ABD’li düşünce Kuruluşu The Washington İnstitute’un Türkiye Direktörü Soner Çağaptay Newsweek ile İsrail Jerusalem Post’ta yayımla- nan makalesinde AKP’nin iktidara gelişinden ye- di yıl sonra Türkiye’nin İslamcılarının kökenleri- ne geri döndüklerini söylüyordu.. Çağaptay, “İslamcı partilerin ılımlılaşmalarının stratejik bir değişim olmayıp, kendi güçlü iç ve dış muhaliflerine taktik bir yanıt olduğunu, güvenlik duvarı zayıfladığında popüler hissiyatca sürük- lenen İslamcı partilerin geri döndüklerini” de ile- ri sürüyor. Sayın Çağaptay’ın 6 yıl kadar gecikmiş bu ya- zısına, bulunduğu ülkenin deyimiyle yanıt vermek gerek: - Good morning after supper (akşam yeme- ğinden sonra sabahı şerifler hayırlar olsun) Yine de Çağaptay belki de kökenleri dolayısıyla meseleyi, frenk kökenli kimi meslektaşlarından, arkadaşlarından farklı olarak, sonunda da anla- mış görünüyor. Altı yıldır, Türkiye’de izan sahibi kalemler ne ya- zıyorlardı peki? Çağaptay’ın bu önemli gözleminden sonra Tür- kiye ABD ve de AB ilişkilerinin kökten değişmesini beklemek ise abestir. Nitekim bu gerçeği yazar kavramış olduğundan Türkiye İsrail dostluğu gi- bi ittifakların çok seyrek oluştuğunu söyleyerek, Obama’ya bu ilişkileri sağlamlaştıracak bir po- litika izlemesini tavsiye ediyor. Bütün bu düşüncelerin ışığında, Erdoğan’ın bir düş kırıklığı yarattığını ve İsrail ile ilişkilerdeki ger- ginliğin diğer Batı odaklarıyla ilişkilere de kaçı- nılmaz olarak yansıyacağını, ama buradan ha- reketle politikalarda ve destekçe köklü bir de- ğişiklik olmayacağını söyleyebiliriz, hiç değilse şimdilik... asirmen@cumhuriyet.com.tr İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com Her seçim öncesi medyanõn ‘hortumlarõnõ’ açõklayacağõnõ söylüyor ama somut bir adõm yok Erdoğan bir türlü açõklayamadõANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Partisinin adõnõn karõştõğõ yol- suzluklarla ilgili en ufak eleştiriye bi- le tahammül edemeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her seçim döneminde olduğu gibi yine med- yayõ hedef alõyor. Bazõ medya or- ganlarõnõn “hortumları kesildiği için” rahatsõz olduğunu, gerekirse bunlarõ açõklayacağõnõ ifade eden Er- doğan, ortaya hiçbir somut kanõt koymuyor. Başbakan’õn medyaya “şantaj yaptığını” ifade Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başka- nõ Ahmet Abakay, “Başbakan ka- nıtlamıştır ki demokrasiden nasi- bini almamıştır” dedi. Erdoğan, son olarak hafta sonu ger- çekleştirdiği Samsun mitinginde yerel seçimin hizmet siyaseti ile çamur si- yasetinin farkõnõ bir kez daha ortaya koyacağõnõ savunarak, “Bunların yandaş medyası niye rahatsız oluyor biliyor musunuz? Hortumları ke- sildi onun için. Bunlarda her tür suiistimal var. En sonunda bana on- ları da açıklattıracaklar. Tamam da beni o noktaya doğru sevk edersen bunu da söyleyeceğim, söylerim ve bundan da rahatsız olmam” de- mişti. Ancak Başbakan’õn hiçbir somut delile dayanmadan konuşmasõ, se- çim öncesi medyaya “gözdağı” ola- rak yorumlandõ. Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanõ Ahmet Abakay, Baş- bakan’õn medyaya “şantaj yaptığını” belirterek, “İnsanlar başbakan da olurlar, ama daha önemlisi demok- rat olabilmeleridir ve ifade özgür- lüğünün, basın özgürlüğünün ne olduğunu kavramaları, bunu hayata geçirmeleri esastır. Bu olmadığı sü- rece ne kadar bağırırsa bağırsın, halkı kendisine inandıramaz” dedi. Medyanõn hükümetin icraatlarõnõ eleş- tirmek ya da övmek konusunda özgür olduğunu vurgulayan Abakay şöyle devam etti: “Demokrasilerde böyle bir şey yok. İsteyen, hükümetin icraatları- nı över, isteyen eleştirir. Başba- kan’ın bunun demokratik kuralla- rın bir gereği olduğunu öğrenmesi gerekiyor. Başbakan kanıtlamıştır ki demokrasiden nasibini alma- mıştır. Hatta konuşmasının bir ye- rinde diyor ki, bizi övenler var, bunlar niye eleştiriyor. Demek ki onun da bir medya grubu var. 5 kul- varlı otoyol yapmak tek sütunluk bir haberdir, çünkü hükümetlerin gö- revleri zaten budur. Ama 100 met- relik ücra bir sokakta bir çukur var- sa, insanlar yürümekte zorluk çe- kiyorsa bu Başbakan’ın hoşuna git- mese de manşet haberdir. Çünkü oradaki rögara insanlar düşüp ölü- yor. Başbakanın bunu da bilmesi ge- rekiyor. Bilmiyorsa da ben söylü- yorum, öğrenmesi gerekir. Kaç gün gazetecilik yapmış ki gazetecileri eleştiriyor?” Türkiye Gazeteciler Sendikasõ Baş- kanõ Ercan İpekçi de Başbakan’a medyayõ tehdit etmekten vazgeçerek yasalarõ uygulama çağrõsõnda bulun- du. İpekçi şöyle konuştu “Bugün Türk medyasında ka- nunlar medya patronları tarafından ihlal ediliyor. Kaçak işçi çalıştırılı- yor, medya çalışanlarının sendikal hakları engelleniyor. Haksız yere iş- ten çıkartılıyorlar. Kendi araların- da çalışanları işe almama konu- sunda gizli protokoller yapıyorlar. Bugün Sayın Başbakan’ın çok ya- kınlarının sahibi olduğu Turkuvaz işletmesinin yayın organlarında, yani Sabah ve atv’de grev uygula- nıyor ve bu grubun patronu da ça- lışanları işten atmakla tehdit ediyor, sendikadan istifa etmeleri için bas- kı yapıyor. Sayın Başbakan tehdi- di bıraksın, önce yakın çevresinden başlamak üzere kanun neyi gerek- tiriyorsa onu yapsın.” Boykot çağrısı ters tepti Öte yandan Başbakan Erdoğan’õn medyaya yönelik boykot çağrõsõ yandaş medyayõ daha çok vurdu. 2- 8 Şubat tarihleri arasõnda Zaman 27 bin 813, Sabah 22 bin 552, Star 7 bin 410 tiraj kaybetti. Aynõ dö- nemde Posta 10 bin 242, Hürriyet 7 bin 308, Milliyet 7 bin 838, Vatan 7 bin 989, Akşam 8 bin 471, Yeni Şafak 488 tiraj kaybetti. AKP’lilerin isminin karõştõğõ her yolsuzluk olayõnõn ardõndan medyaya tepki gösteren ve ‘hortumlama’ iddialarõnõ gündeme getiren Erdoğan yõllardõr tek bir somut kanõt ortaya koyamadõ. AKP liderinin medyayõ sürekli tehdit etmesine tepki gösteren gazeteci örgütleri, elinde somut belge varsa gereğini yapmasõ çağrõsõnda bulundu. Erdoğan’õn, yolsuzluk haberlerini yapan medyayõ boykot çağrõsõ da işe yaramadõ, aksine yandaş medya son dönemde daha fazla tiraj kaybetti. ‘Çamur’ yalanı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Çankaya Belediyesi, CHP’nin İs- tanbul Büyükşehir Bele- diye başkan Adayõ Ke- mal Kılıçdaroğlu’nun Çankaya’daki evinin önünün çamurlu olduğu yönünde dinci basõnda yer alan haberleri yalan- ladõ. Belediyeden yapõ- lan yazõlõ açõklamada, söz konusu haberlerin “Ayağıma çizme giyip İstanbul’un çamurlu sokaklarını dolaşaca- ğım” diyen Kõlõçdaroğ- lu’na karşõ yapõlan yalan haberlerle hedef saptõrõl- mak istendiği belirtildi. Haberlerde gösterilen yerin boş bir tarla oldu- ğu belirtilen açõklamada, Kõlõçdaroğlu’nun Çanka- ya’daki evinin önüne 12 Ağustos 2008 tarihinde Çankaya Belediyesi tara- fõndan 226 ton asfalt kullanõlarak tam kapla- ma yapõldõğõ belirtildi. ‘Sandıklar selam duracak’ Nevşehir’de partisinin düzenlediği mitinge katõlan Erdoğan, IMF ile pazarlõk halinde olduklarõnõ ve Türkiye’nin menfaatõna olmayan bir metne imza atmayacaklarõnõ söyledi. Muhalefetin kendilerine haksõzlõk yaptõğõnõ savunan Başbakan Erdoğan, seçimde yüzde 47’den fazla oy alacaklarõnõ ileri sürdü. SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn 29 Mart’ta yüzde 47’den daha fazla oranda bir oy alacaklarõnõ iddia etti. Nevşehir’de partisinin dü- zenlediği mitinge katõlan Erdoğan, konuşmasõnda Hacı Bektaş Veli’den alõn- tõlar yaptõ. “Sevgi muhab- bet kaynar ocağımızda, bülbüller şevkle gelir, gül açar bağımızda, Hırslar kinler yok olur, aşkla meydanımızda, Arslanlar, ceylanlar dosttur kucağımızda” dizeleriyle halka seslenen Erdo- ğan, birlik ve beraberlik mesajlarõ verdi. Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn Aleviliği eğitim müfredatõna aldõğõnõ anõmsatan Erdoğan, “Din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında 32 sahife Alevilikle ilgili bölüm var. Biz diyoruz ki, Al- evi vatandaşlarımız, Alevi entelektüel kesim beğenmiyorsa hazırlığını yapsın. Hükümet olarak da parti olarak da birlik ve beraber- lik anlayışımıza destek olacak her türlü adı- mı atıyoruz, atacağız” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, IMF’yle görüşme süre- ciyle ilgili olarak da şu açõklamalarõ yaptõ: “Şimdi biz, IMF ile görüşünce bunlar kıya- met koparıyor, ‘Niçin görüşüyorlar?’ Sen gö- rüşürken oldu da biz görüşürken niye ol- muyor? Ama biz geçen mayıstan bu mayısa görüşüyoruz. Niye görüşüyoruz? Eğer be- nim ülkemin menfaatına olacaksa imzala- rız, olmayacaksa imzalamayız. Bizim anla- yışımız bu. Biz şu anda pazarlık yapıyoruz. Olay bu kadar basit ve şu anda da iyi gidi- yor. Bizler, Türkiye’nin menfaatına olma- yan hiçbir metnin altına imza atmayız.” ‘Ülkeyi Babıâli’den yönetmedik’ Erdoğan, kendinden önceki koalisyon hüküme- tiyle ilgili olarak konuştuğu sõrada yurttaşlarõn yuhalamasõ üzerine “Yuhalamayın, sandığa gö- meceğiz” ifadesini kullandõ. Koalisyonun 26.5 milyar dolar borç bõraktõğõnõ belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Allahaısmarladık; dediler, bıraktılar, kaçtılar. Şimdi bunlar AKP’yi zan- nediyorlar kendileri gibi. Seçime gittik, bize yüzde 42 veren vatandaşımız, bu defa kalktı yüzde 47 verdi. Çünkü tokadı yediler, yanlış yapıyorlardı, haksızlık yapıyorlardı. Şimdi de aynı şeyi yapıyorlar. Şimdi de benim halkım, 29 Mart’ta gereken tokadı yine atacaksınız. İşte bugün burada görülüyor, kar, bora, fırtı- na... Sandıklar selam duracak, ben bunu bili- yorum. AKP’yi siz kurdunuz, milletin sesi, ne- fesi, yüreği oldu. Çünkü AKP bu ülkeyi Ba- bıâli’den yönetmedi, yandaş medyayla yönet- medi. Milletten aldığı iradeyle yönetti.” EMEP:Seçimdebirlik çabası sonuç vermedi İstanbul Haber Ser- visi - Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanõ Abdullah Levent Tü- zel, yerel seçimler için emek ve demokrasi güç- lerinin birlikte hareket etmesi yönündeki çaba- larõn tam olarak sonuç vermediğini belirtti. Tü- zel, EMEP kimi yerler- de kendi adaylarõyla se- çime katõlacaklarõnõ ki- mi yerlerde ise bağõmsõz adaylarõ destekleyece- ğini söyledi. EMEP’in Taksim’de bulunan parti merkezin- de düzenlenen toplantõ- da konuşan Tüzel, geçen yõllardaki seçimlerde it- tifak içinde olduklarõ DTP ile bu yerel seçim- lerde ortak bir anlayõş içinde olmayacaklarõnõ belirterek, “Biz de va- rız” oluşumunda yer al- mayacaklarõnõ söyledi. 29 Mart yerel seçim- lerine, krizin sonuçlarõ- nõn her geçen gün daha da ağõrlaştõğõ bir ortam- da gidildiğine dikkat çe- ken Tüzel şöyle devam etti: “Hükümet Tun- celi’de beyaz eşya da- ğıtıyor. Bu dağıtım bir seçim rüşveti ve yok- sulluk istismarıdır. Emekçiler, bu sefalet ve düşkünlükten kur- tulmak için mücade- leden başka bir yolu- muz kalmadı. AKP, rant ve yolsuzluk siya- seti yapıyor. AKP, ye- rel seçimlerle, güven ve itibar kaybeden ik- tidarını onarmayı he- saplamaktadır.” BAŞBAKAN ERDOĞAN:ÇANKAYA Yüz trilyonluk vurgun Almanya’dan aylardõr gelmeyen Deniz Feneri dosyasõnõ açõklayan CHP’li Ali Kõlõç, yolsuzluğun boyutunun 100 trilyonu bulduğunu belirterek AKP’yi suçladõ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ali Kılıç, Deniz Feneri e.V. Derneği’ne ilişkin Almanya’da açõlan dava dosyasõnõn bir örneğinin ellerin- de olduğunu vurgularken “Hü- kümetin 150 günde getirtmediği veya getirtemediği soygun dos- yası CHP’de. Adalet Bakanı veya hükümet isterse dosyayı kendilerine gönderebiliriz” de- di. Kõlõç, “dosyada uyuşturucu kaçakçılığından gemi alımına kadar Türkiye’de gündemde olmayan birçok konunun yer aldığını” söyledi Kõlõç, dün düzenlediği basõn toplantõsõnda, Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şahin’e “Neden Deniz Feneri’nin tüm dosyası- nı değil de özetini istediniz?” di- ye sordu. Kõlõç, “Ucu AKP’ye dokunan 100 trilyonluk soygu- nun Almanya’daki vurguncu- ları yargılandı, hesabını verdi. Şimdi sıra Türkiye’deki işbir- likçilerinde. Mahkeme kayıt- larına göre bu siyasi anlayışın adresi AKP’dir, AKP yandaş- larıdır” dedi. Kõlõç, “dosyadaki bir belgeye göre kara para ak- lama ve uyuşturucu işine adı ka- rışan bir şirketin genel müdü- rünün Zahid Akman olduğu- nu” anlatõrken “Akman ve ar- kadaşları kooperatif olayında da Alman devletini dolandır- makla suçlanıyor. İddianame- de adı kurye olarak geçen Ak- man ile Zekeriya Karaman suç- la iç içe. Karaman ile Başbakan Erdoğan da iç içe. Duruşma hâ- kimi, Akman Almanya’ya ge- lirse bir şeyler olacağını bil- meli diyor. Yani Alman yetki- liler dosya kapanmadı diyorlar” açõklamasõnõ yaptõ. Başbakan’ın oğlunun gemisi “Gemicik ve Vakıfbank”la ilgili savlarõn altõnõ çizen Kõlõç, “Vakıfbank Frankfurt Şube- si’nin Alman polisi tarafından basılmasından sonra bu şubenin müdürü olan Metin Özetçi’nin Türkiye’ye çağrılarak terfi et- tirildiğini” vurguladõ. Kõlõç, De- niz Feneri yöneticilerinin Baltıc Khristina adlõ gemiyi 1 milyon 300 bin Avro’ya satõn aldõğõnõ, Vakõfbank Frankfurt Şubesi’nin bu gemi için 1 milyon 700 bin Av- ro kredi verdiğini söyledi. Kõlõç, “Arada 400 bin Avro fark var. İlginçtir, Deniz Feneri’ne gelen yardımlardan 400 bin Avro, İstanbul’daki Haliç Ltd’ye ak- tarılmış. İlginç olan bir konu da bu şirketin Zekeriya Kara- man’ın oğluna ait olması. Ze- keriya Karaman’ın oğlu ile Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’ın oğlu arasında akra- balık ilişkisi var, bacanaklar. Bu 400 bin Avro ile Başbakan’ın oğlunun gemisinin parası mı ödendi? Acaba Başbakan’ın oğlu bu yıllarda Almanya’daki Deniz Feneri merkezine gitmiş midir? Gittiyse, yanında kırmızı pasaportlu biri var mıydı?” de- di. Kõlõç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu organizasyon içinde yer alan kişiler, AKP kadrolarıyla, yönetimiyle yakın ilişki içinde olan insanlardır. Hukuki bir bağlantı vardır, yoktur onu bil- mem. Ama siyasi bir bağlantı- nın olduğundan kimsenin kuş- ku duymaya hakkı yoktur. Olay Almanya’da soruşturulmaya başlandıktan sonra hüküme- tin içine girdiği telaş belli.” Akman yalanladı Zahid Akman’õn Avukatõ Ali Yıldız yaptõğõ açõklamada, “Bu basın toplantısındaki tüm id- dia ve iftiraların mesnetsiz olduğunu, sahiplerinin de müfteri olduğunu bu kişilere karşı yasal yollara başvuru- lacağını kamuoyuna saygı ile duyururuz” dedi. BAKAN ŞAHİN DOSYAYI HATIRLADI Adalet Bakanõ Mehmet Ali Şa- hin, CHP MYK Üyesi Ali Kılıç’õn Deniz Feneri dosyasõnõ getirdiğini açõklamasõnõn ardõndan Dõşişleri Bakanlõğõ’na bir yazõ yazarak 5 Aralõk tarihinde Alman makamla- rõndan talep ettikleri dosyanõn akõ- betini sordu. Yazõda, “dosyanın 1 ay içinde ibraz edilebileceğinin bildirildiği ancak aradan 2.5 ay geçmesine karşın evrakın bakan- lığa ulaşmadığı ve akıbeti hakkın- da da bir bilgi edinilemediği” dile getirildi. Şahin’in Dõşişleri Bakanlõ- ğõ’na gönderdiği yazõda şunlar kay- dedildi: “Söz konusu dava dosya- sının Alman makamlarınca CHP MYK Üyesi Ali Kılıç’a verilip ve- rilmediğinin, verilmişse hangi amaçla verildiğinin, aradan uzun bir zaman geçmesine karşılık, ba- his konusu dosyanın -bir parti yetkilisinin elinde bulunduğu id- diasına rağmen- henüz Türki- ye’ye gönderilmemiş olmasının sebebinin diplomatik yolla araştı- rılarak bakanlığıma bilgi verilme- sini ivedilikle arz ederim.” ‘BİZ DE VARIZ OLUŞUMUNDA YOKUZ’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle