26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2009 SALI 8 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR ABD Elçisi Jeffrey’e Açık Mektup (4) Sayın James Franklin Jeffrey ABD Büyükelçisi - Ankara “Afyon üretimini yasakla” demenin ne olduğunu bilirim! 1968’lerde ABD’nin, doğrudan Ankara’da, dolaylı olarak BM aracılığı ile Türkiye üzerinde afyon üretimini yasaklamaya yönelik baskısını çok yakından izlemiştim. “Haşhaş” bitkisinin tohumundan, yağından, sapından tutun da afyo- nuna kadar değişen çok yönlü kat- kısını hiçbir başka ürün köylüye ve- remez. O zamanki adıyla BNDD ad- lı uyuşturucu ile mücadele örgütü- nüzün temsilcileri “ABD’ye kaçak gelen eroinin yüzde 85’i Türk afyo- nundan üretiliyor” söylemini ağızla- rından sakız gibi eksik etmezlerdi. Biz de Türkiye çıkışlı kaçağın oldu- ğunu kabul etmekle birlikte, ancak önemli kaçağın Afganistan, Uzakdo- ğu’daki eroin üçgeni ülkelerin ana kay- naklığını ısrarla vurgulardık. Bir ara BNDD uzmanlarının sözde “gizli raporları”na dayanarak Başbakan Süleyman Demirel’in kardeşlerinin “afyon kaçakçılığından köşeyi dön- dükleri” Ankara’daki yabancı diplo- matların kulaklarına fısıldanır olmuştu. Demirel’e yasaklama kararı verdirile- meyince, 12 Mart muhtırası ile yerine gelen Prof. Nihat Erim’e Türkiye’de haşhaş ekimini yasaklattınız. Sonuçta bir şey değişti mi? ABD’ye Uzakdoğu eroininin girişi olanca hızıyla sürdü. Bü- lent Ecevit başbakan olur olmaz haş- haş ekimine izin verdi, afyon üretimi TMO’ya aktarıldı, köylü haşhaşın ni- metlerinden yararlandı. Şimdilerde BNDD’nin yerini alan DEA ya da “BM Uyuşturucu ve Suçlar Dairesi (UNODC)” ne diyor? “Dünya af- yonunun yüzde 93’ü Afganistan’da üretiliyor!” Geçen mektubumda Afganistan’da Taliban, İran’da PJAK, Türkiye’de PKK ve Filistin’de Hamas terör örgütleri hakkında şu sorulara yanıt aramıştık: “Taliban’ın, PJAK’ın, PKK’nin, Ha- mas’ın silah, füze, mayın fabrikaları mı var? Yok! Taliban’ın, PJAK’ın, PKK’nin, Hamas’ın bu silahları almak için ban- kaları ya da banknot matbaaları mı var? Yok! Peki, Taliban’ın, PJAK’ın, PKK’nin, Hamas’ın değirmenlerinin su- yu nereden geliyor?” Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi değir- menin suyu, Afganistan’daki haşhaş tar- lalarında üretilen afyonun, yakın tarih- lere kadar Güneydoğu Anadolu ve İs- tanbul çevresindeki laboratuvarlarda ara ürün“bazmorfinden” eroine dönüştü- rülmesinden geliyordu. Son iki yılda Tür- kiye’deki laboratuvarlar Afganistan- Pakistan sınırına taşındığı için Türkiye’de artık “bazmorfin” yakalanamıyor. Bu olay bana geçmişteki Türkiye- Marsilya deneyimini anımsat- tı. O tarihlerde “bazmorfine” cezanın TCK’ye konulması unutulduğu için Türkiye’de af- yondan üretilen “bazmorfini” Lübnanlı Ermeniler Marsilya’ya taşır, oradaki laboratuvarlarda eroine dönüştürülürdü. Bu olu- şumu anlatan “French Con- nection” filmini belki görmüş- sünüzdür! Turgut Özal, “eroin” suç- larından idam cezasını kaldı- rınca Türk uyuşturucu ba- ronları daha fazla kazanmak için Beyrut-Marsilya aracı- larını devreden çıkararak eroini Tür- kiye’de üretir olmuşlardı. Anlaşılan Ta- liban’ın uyuşturucu baronları Türki- ye’deki laboratuvar taşeronlarını dev- reden çıkartıp kendileri daha fazla ka- zanma yolundalar! Ne var ki Taliban- PJAK-PKK- Hamas terör zinciri ta- şıma işini olanca hızı ile sürdürüyor. NATO, Afganistan’da uyuşturucu avına soyundu. 34 bini Amerikan ol- mak üzere, 40 ülkeden 55 bini aşan asker Afganistan’a huzur getirmek ve uyuşturucu ile mücadele için boy gös- teriyor. Birkaç hafta önce NATO as- kerine “Afyon kaçakçısını vur” emri de verildi. Bu arada gariptir, Demirel’e ya- pıldığı gibi şimdi Afganistan Cum- hurbaşkanı Hamid Karzai’nin kardeşi hakkında da benzeri CIA’nın gizli ra- porundan söz ediliyor. ABD Başka- nı Barack Hussein Obama’nın yar- dımcısı Joe Biden yemin etmeden soluğu Kâbil’de aldı. Bölgeye gezgin elçi olarak atanan Richard Holb- rooke da şu günlerde Kâbil’de. ABD, Afganistan’da teröre son ver- mek adına “askeri yöntemler” için mil- yarlarca dolar harcıyor. Bu tür olayla- rın yalnızca askeri harekâtla önlene- meyeceği bir gerçek. Önlenebilseydi, Rusya bu işi 120 bin asker ile kotarır, kuyruğunu da apış arasına sıkıştırıp Af- ganistan’dan yenilgiyle çekilmezdi. So- runun temel iki özelliği var. İster Ruslar, ister ABD bayraklı NATO güçleri Afganlının gözünde “kâfir”dir! Ülkede mollaların, “Afga- nistan özgürlüğü” ve “İslamiyet” gibi kavramları halkı kışkırtmak- ta kullandıkları unutulmamalıdır. Oysa bu mollalar kışkırtmalarını en büyük çıkarları olan, tıpkı PKK’nin Türkiye’de yaptığı gibi, afyon- eroin ticareti için yapıyorlar. Birkaç yıl önce Ankara’da çeşit- li ülkelerin temsilcileri ile yapılan bir toplantının sonucunda, geçen ekim ayında kara para cenneti Dubai’den gittiği Endonezya’da yakalanan Ta- liban’ın kasası ve 1 numaralı kaçakçı Hacı Cuma Han Mohammad- hasni bu molla dünyasının ileri ge- lenlerindendi. Kim bu hacı? Türki- ye’deki taşeronu olan, kaçakçı Vanlı Cumhur Yakut’un patronu! Yakut kim? Genelde yarım tondan aşağı eroin ka- çırmayan, Edirne’de bir otobüste uyuş- turucu hesaplaşmasında altı kişinin öl- dürülmesinden sorumlu kişi. Ayrıca, ANAP ve FP’den milletvekilliği yapmış çeşitli kaçakçılık olaylarına karışmış Mustafa Bayram’ın akrabası! Daha ön- ce de bir başka molla, Hacı Baz Mu- hammed de yakalanıp yargılanmak üzere New York’a götürülmüştü. Tali- ban-PJK-PKK bağlantısına bir başka somut örnek vermek istedik! Dolayısıyla olan, “kâfire” karşı kulla- nılan yoksul Afgan köylüsüne oluyor. 2007’de yarım milyonu aşan haşhaş üreticisi aile 2008’de 366 bine indi. Ki- lo başına afyon 86 dolardan 70 dola- ra geriledi. Ulusal gelirin yüzde 13’ünü oluşturan haşhaş üretiminin girdisi 1 mil- yar dolardan yüzde 7’lik bir rakam olan 732 milyon dolara düştü. Böyle- ce Afgan halkı, NATO’nun “vur” emri ile mollaların “kâfir” kışkırtması, uyuşturucu kaçakçılarının “ölüm tehditleri” ara- sında sıkıştı, yoksulluğu daha da arttı. Obama yönetiminin PJAK’ı terör ör- gütü ilan etmesi mücadelede dev bir adımdır. Afganlı iki hacının yakalanması da olumludur. Ancak, sorunun teme- linde Afgan köylüsünün karnını doyu- racak yardım ve eğitim sağlanmadık- ça mücadele olumlu sonuç veremez. Bugün bilgisayar kullanıcıları Go- ogle’da dünyadaki sokakları adım adım dolaşırken; CIA’nın casus uydularının Afgan tarlalarında haşhaş çiçeğinin portrelerini çektikleri, haşhaş kelleleri- nin kesilişinin neredeyse TV ekranla- rında canlı yayımlanacak bir teknoloji or- tamında kaçakçılığın izinin sürülemeyişi pek inandırıcı olamıyor. Bush yönetimi, PJAK konusunda İran’a karşı uygula- dığı çifte standart nedeniyle Afganis- tan’da bugüne değin yapılan tüm har- camaları boşa çıkarmıştı. Türkiye de PKK terörüne karşı milyarlarca dolar harcamış, her yıl yüzlerce insan ölmüştür. Obama’nın PJAK kararı- nın ardından Afgan köylüsüne ma- li destek sağlayacak önlemleri de devreye sokması gerekiyor. Bugün 3.3 milyonu Avrupa’da, birkaç milyonu Rusya’da olmak üzere dünya- da 11 milyon eroinman olduğu hesap- lanıyor. Afyon kaçakçılığının kartopu gi- bi büyüyerek, uyuşturucu, silah, fuhuş, kara para, rüşvet gibi olaylarla yılda 400- 500 milyar dolarlık bir yasadışı pazar ya- rattığını uzmanlarınız çok iyi biliyor. Ama ne yazık ki İngiltere dışında bu olguyu göz ardı eden AB ülkeleri ne uyuşturucu, ne PKK, ne PJAK konu- sunda çifte standarttan kurtuldular. İngiltere Hazine Bakanlığı, aralıkta PKK’nin varlıklarını dondurdu. PKK- uyuşturucu, insan kaçakçılığı, kara pa- ra aklama, sahtecilik bağlantılı Selman Bozkır’ı sınır dışı etti. Fransa, Paris’te PKK’nin uyuşturucu ticaretinden para kazanan bir suçluyu Fransız gizli ser- visine çalıştığı gerekçesiyle serbest bıraktı. Danimarka, ROJ-TV yayınları- na yataklık ederken, Yunan Hellas 2 ile Fransız Eutelsat uyduları bu yayınları ça- naklara ulaştırarak teröre çanak tutmayı sürdürüyorlar. Belçika’da PKK-uyuş- turucu suçluları “zamanaşımı” gerek- çesiyle serbest bırakılıyor. Sayın Büyükelçi Terör terördür. Uyuşturucu uyuştu- rucudur. Silah silahtır. Eğer ülkenizde huzur ve dünyada barış istiyorsanız bu üçlemeyi insancıl boyutlarda, ekonomik olgularla çözmek gerekir. Yoksa Bush’un ya da Avrupalının çifte stan- dardıyla değil! Tekrar hoş geldiniz. Başarılar. Saygılarımla... Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Yangõnõ kundakçõlarõn başlattõğõnõ söyleyen Avustralya Başbakanõ, gözyaşlarõnõ tutamadõ Dış Haberler Servisi - Avus- tralya tarihinin en büyük yangõn fe- laketinde ölü sayõsõ 171’e ulaşõrken hükümet üzerinde iklim değişikli- ğine karşõ daha fazla önlem almasõ yönündeki baskõlar arttõ. Ülkenin güneydoğusundaki Vic- toria eyaletinde hafta sonu başlayan ve rüzgârla birlikte hõzla yayõlan yangõn, 330 bin hektarlõk alanda yaklaşõk 750 evin yanmasõna neden oldu. Evsiz kalan binlerce kişinin eyalet yakõnlarõnda kurulan kamp- lara yerleştirildiği bildirildi. Or- manlõk alanlarõ etkileyen yangõnda çok sayõda kanguru, koala ve bü- yükbaş hayvanõn da öldüğü sanõlõ- yor. İtfaiyeciler ve askerler, eyale- ti saran 5 ayrõ yangõnõ söndürmek için büyük çaba harcarken yetkili- ler bölgede patlamalar yaşanabile- ceği uyarõsõnda bulundu. Yoğun kül ve dumandan dolayõ yangõn söndürme çalõşmalarõnõn ak- sadõğõ kentlerde facianõn 500 milyon Avustralya Dolarõ’ndan fazla maddi kayba yol açtõğõ belirtiliyor. Victoria’nõn çiftlikleriyle ve tarlalarõyla ünlü Kinglake ve Marysville kentlerinde çok sayõda evin küle döndüğü, birçok kişinin evlerinden kaçamadan alevlere yenik düştüğü, yol- larda hayvan ölüleri ve yanmõş arabalar içinde çok sayõda ceset bulunduğu bil- dirildi. Polis yangõnlardan bazõlarõnõn kundaklama sonucu başlamõş olabile- ceğini belirtirken New South Wales eyaletinde kundakçõlõk şüphesiyle 2 ki- şi gözaltõna alõndõ. Avustralya’da son 60 yõlda sõcaklõkla- rõn artma eğiliminde olduğunu vurgula- yan bilim insanlarõ, iklim değişikliğinin en fazla etkilediği bölgelerden biri olan ve sõcaklõklarõn rekor seviyeye ulaştõğõ ül- kede, hükümetin iklim değişikliğinin yaratabileceği felaketlere karşõ kararlõ bir politika benimsemesi gerektiğini belirti- yorlar. Ölenlerin çoğunun yangõndan son anda kaçmaya çalõşanlar olmasõ, ül- kenin acil yangõn planõnõn değiştiril- mesi gerektiği yorumlarõnõ gündeme getirdi. Victoria Eyalet Başkanõ John Brumby, yangõn çõkmasõ durumunda halka alevler bulunduklarõ bölgeye ulaşmadan evlerinden ayrõlmalarõ ya da evlerinden hiç çõkmamalarõ yönün- deki resmi uyarõnõn, son yangõnda ölü sayõsõnõn artmasõna yol açtõğõnõ kabul etti ve bu planõn gözden geçirileceği- ni söyledi. “Tüm hazırlıkları yapan ve dünyadaki en iyi yangın planını uygulayan insanlar vardı, ancak bu onların hayatını kurtarmadı” diye konuşan Brumby, olayõn tüm yönle- riyle soruşturulacağõnõ söyledi. Hayatları rüzgâra bağlı Avustralya Başbakanõ Kevin Rudd ise dün televizyonda yaptõğõ açõklamada yangõnõn kundakçõlar tarafõndan başla- tõldõğõnõ belirtti. Konuşmasõnda göz- yaşlarõnõ tutamayan Rudd, “Bu tür in- sanlar hakkında ne söylenebilir? Bu olayı anlatmak için ‘toplu katliam- dan’ başka söz bulamıyorum” dedi. Avustralya gazeteleri ve televizyonlarõ, ülkede büyük korku yaratan yangõnda ölen ya da son anda kurtulmayõ başaran insanlarõn hikâyelerine geniş yer veriyor. Kinglake’de yangõndan kurtulmayõ başaran Sonja Parkinson, kendisi ve kü- çük oğlunun öleceğine inandõğõnõ, ancak son bir çabayla bodruma saklanarak kurtulduklarõnõ anlattõ. Alevlerin “jet hı- zıyla” tüm evi sardõğõnõ söyleyen Par- kinson “Alevler iki odayı sardı. Her ta- raf simsiyahtı, hiçbir şey göremiyor- dum” dedi. Alevlerin yöneldiği kuzey kentlerde korku içinde bekleyen halk ise hayatlarõnõn rüzgârõn merhametine kal- dõğõnõ söylüyorlar. ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - Avrupa Parlamentosu (AP) Sos- yalist Parti Grup Baş- kanvekili, Hollanda mil- letvekili Jan Marinus Wiersma, sosyal demo- krat partilerin sosyal ajandalarõna yeterince konsantre olamadõklarõnõ söyledi. Wiersma, Baş- bakan Recep Tayyip Er- doğan’õn Davos’taki çõ- kõşõndan CHP ile ilişki- lerine uzanan bir dizi so- rumuzu yanõtladõ. -Erdoğan’ın Da- vos’taki çıkışı hakkında ne düşünüyorsunuz? JMW: Böyle davran- makla Erdoğan’õn mizacõ- nõ gösterdiğini düşünüyo- rum. Ben öfkesini çok da- ha az dõşa vuran insanlarõn yaşadõğõ bir ülkeden, Hol- landa’dan geliyorum. Er- doğan’õn eleştirilerine ge- lince, Gazze krizinde İs- rail’in Hamas’a karşõ oran- tõsõz güç kullanõmõ burada da eleştiriliyor. Tabii Ha- mas’õn da İsrail’e roket atmasõnõ kõnõyoruz. Erdo- ğan’õn davranõş biçimi dip- lomatik değildi. Ama po- litikacõlar da sõradan in- sanlardõr, onlarõn da duy- gusal tepkileri olabiliyor bazen. Bunun Türkiye’nin imajõna zarar vereceğini zannetmiyorum. Ama Er- doğan’a bunu çok sõk yap- mamasõnõ tavsiye ederim. Kişisel olarak, Ha- mas’la diyalogdan yana- yõm. Türk hükümeti Gaz- ze’de ateşkes için arabu- lucu olmaya çalõştõ. - AP Sosyal Demokrat Grup Başkan Yardım- cısı olarak CHP ile iliş- kilerin bir değerlendir- mesini yapar mısınız? CHP ile ilişkiler açõsõn- dan çok zor bir dönemden geçtik. Ama ilişkilerimiz hiçbir zaman tümüyle kop- madõ. Bugün, Brüksel’de bir iletişim bürosu açõl- masõnõ son derece olumlu buluyoruz. CHP ile ilişki- lerimizin Avrupa değerle- rini savunan güçlü bir or- ta sol-laik parti olmasõ açõ- sõndan önemli bir rolü ol- duğunu düşünüyoruz. Tür- kiye’nin laik karakterinin korunmasõnda onlarõn ya- nõndayõz. Bazen CHP’nin fazla milliyetçi bir çizgide olduğunu, reformlara kar- şõ olduğunu düşünüyoruz. Kõbrõs ve Kürt meselesin- de görüşlerimiz farklõ. CHP oylarõnõ büyük ölçü- de AKP’ye kaçõrdõ. Belki CHP ulusal ajandaya çok fazla vurgu yaptõ, sosyo- ekonomik alana yeterince eğilmedi. Birçok kişi ulu- sal veya dinsel kimliğine göre değil, ne kadar para kazandõğõna göre oy verir. Bu yeni üye ülkelerde de gördüğümüz bir sorun. Sosyal demokrat parti- ler, sosyal ajandalarõna yeterince konsantre ol- muyorlar. Biz bu eski Avrupa’da şunu öğrendik ki, “sosyal adalet” bizim asõl işimiz olmalõ. Bu yüzden kredibilitemiz var ve bu iddiayõ başka par- tilerin sahiplenmesine as- la izin vermemeliyiz. La- iklik hakkõnõ profilinizin bir parçasõ olarak savu- nursunuz, ama bir yandan da insanlar için önemli konularda sosyal demo- krat bir ajandaya uygun çalõşõrsõnõz. - CHP’nin reformları engellediği iddiaları için ne düşünüyorsunuz? Bizim gördüğümüz, AKP’nin parlamentonun çoğunluğuna sahip oldu- ğu ve isterse gerekli re- formlarõ yapabileceğidir. - Ergenekon? Soruşturmalarõn yapõl- masõ gerektiğini ama ta- rafsõz bir şekilde yapõl- masõ gerektiğini düşünü- yorum. Bu soruşturmalar özellikle laik medyanõn ifade özgürlüğünü sõnõr- landõran bir baskõ aracõ olarak kullanõlmamalõ. Er- genekon meselesinin bu bağlamda parlamento iler- leme raporunda yer ala- cağõnõ düşünüyorum. Madagaskar Savunma Bakanı Cecile Manorohanta, başkent Antananarivo’da hafta sonunda düzenlenen gösteride polisin açtığı ateşte 28 kişinin ölmesinin ardından istifa etti. Kadın Bakan Manorohanta, “Yakınlarını kaybedenlerin acısını anlıyorum. Bir anne olarak bu şiddeti kabul edemem. Şu andan itibaren bu hükümetin parçası olamam” dedi. Madagaskar’da Devlet Başkanı Marc Ravalomanana’yı demokrasiyi tehdit etmekle suçlayan muhalefet lideri Andry Rajoelina (34), sahip olduğu yayın kuruluşları ve gösteriler yoluyla Ravalomanana’yı istifa etmeye zorluyordu. Antananarivo Belediye Başkanı da olan Rajoelina’nın Antanariva’da önceki gün düzenlediği gösteriye 20 bin kişi katılmıştı. Polis, daha sonra Devlet Başkanlığı Sarayı’na yürüyen göstericilere ateş açtı. Başkentin 13 Mayıs Meydanı’nda dün 5 binden fazla kişi, ölenlerin cenazesi için toplandı. Siyasi gözlemciler dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Madagaskar’da yaşanan son krizin siyasi nedenlerden çok açlıktan kaynaklandığını söylüyor. (Fotoğraf: AP) ABD medyasında ‘Umut’ kavgası NEW YORK (AA) - Amerikan haber ajansõ Associated Press (AP), sokak sanatçõsõ Shepard Fai- rey’den, ABD Başkanõ Barack Obama’nõn seçim kampanyasõ dönemi için tasarladõğõ “Umut” adlõ eserinde, kendi fotoğrafõndan esinlendiğini iddia ederek telif hakkõ istedi. Amerikan Ulusal Basõn Fotoğ- rafçõlarõ Derneği’nin (NPPA) web sitesinde yer alan habere göre, ülkenin en büyük haber ajansõ AP, sanatçõ Fairey’nin eserinde, 2006 yõlõnda Was- hington DC’deki bir toplantõ sõ- rasõnda ajans adõna görevli fo- to muhabiri Mannie Garcia tarafõndan çekilerek yayõna ko- nulan fotoğraftan esinlendiğini iddia ederek telif hakkõ yasasõ- na göre izinsiz kullanõmdan do- layõ tazminat talep etti. Obama’nõn fotoğrafõnõ, arama motoru Google’da yaptõğõ araştõr- ma sõrasõnda “resimler” bölü- münde gördüğünü ifade eden Fai- rey ise, kendi eseriyle fotoğrafõn bi- rebir örtüşmediğini iddia ediyor. Siyahi lideri, mavi kõrmõzõ ve be- yaz tonlardan oluşan bir şekilde gösteren eser, geçen yõlki seçim kampanyasõ döneminde çok büyük ilgi görmüştü. İnternette Ocak sonlarõnda yapõlan tartõşmalarda, eserin, AP adõna görevli foto mu- habiri Garcia’nõn 2006’da çektiği bir kare ile aynõ olduğu ortaya çõk- tõ. AP haber ajansõ da Fairey’den telif hakkõ isteyince sanatçõ ve ajans karşõ karşõya geldi. Ancak Ti- me, Newsweek, Esquire gibi pek çok dergiye de kapak olan eserle ilgili tartõşmalar bununla da son bulmadõ. Bu kez de fo- toğrafõ çeken Mannie Garcia, News Photographer dergisine yaptõğõ açõklamada AP’nin kad- rolu çalõşanõ olmadõğõnõ, sade- ce 2006 yõlõnda, o zaman baş- kan adaylõğõ söz konusu ol- mayan Chicago Senatörü Ba- rack Obama’nõn fotoğrafõnõ çekmek için AP adõna tek bir kez görev aldõğõnõ belirtti. AP, sokak sanatçõsõ Fairey’den, Obama’nõn kampanyasõ için tasarladõğõ ‘Umut’ adlõ eserin telif hakkõ için mücadele ediyor Time ve Esquire’a da kapak oldu. (AA) Avustralya’dakatliam En az 171 kişinin ve binlerce hayvanõn ölümüne yol açan yangõnlarda ölü sayõsõnõn artmasõnda ülkenin yangõn politikasõnõn payõ olduğu belirtiliyor. Rekor seviyedeki sõcaklõğa dikkat çeken bilim insanlarõ, iklim değişikliğinin rolünü de vurguluyor. (Fotoğraflar: AFP/REUTERS) adagaskar’da yasMM SOSYALİST GRUP BAŞKANVEKİLİ: Sosyal demokrasi yeniden sosyal adaleti hatõrlamalõ Afganistan’da haşhaş üretimi. Afganistan’da afyon üretimi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle