Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2009 SALI
8 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
ABD Elçisi Jeffrey’e Açık Mektup (4)
Sayın James Franklin Jeffrey
ABD Büyükelçisi - Ankara
“Afyon üretimini yasakla” demenin ne
olduğunu bilirim! 1968’lerde ABD’nin,
doğrudan Ankara’da, dolaylı olarak
BM aracılığı ile Türkiye üzerinde afyon
üretimini yasaklamaya yönelik baskısını
çok yakından izlemiştim.
“Haşhaş” bitkisinin tohumundan,
yağından, sapından tutun da afyo-
nuna kadar değişen çok yönlü kat-
kısını hiçbir başka ürün köylüye ve-
remez. O zamanki adıyla BNDD ad-
lı uyuşturucu ile mücadele örgütü-
nüzün temsilcileri “ABD’ye kaçak
gelen eroinin yüzde 85’i Türk afyo-
nundan üretiliyor” söylemini ağızla-
rından sakız gibi eksik etmezlerdi.
Biz de Türkiye çıkışlı kaçağın oldu-
ğunu kabul etmekle birlikte, ancak
önemli kaçağın Afganistan, Uzakdo-
ğu’daki eroin üçgeni ülkelerin ana kay-
naklığını ısrarla vurgulardık.
Bir ara BNDD uzmanlarının sözde
“gizli raporları”na dayanarak Başbakan
Süleyman Demirel’in kardeşlerinin
“afyon kaçakçılığından köşeyi dön-
dükleri” Ankara’daki yabancı diplo-
matların kulaklarına fısıldanır olmuştu.
Demirel’e yasaklama kararı verdirile-
meyince, 12 Mart muhtırası ile yerine
gelen Prof. Nihat Erim’e Türkiye’de
haşhaş ekimini yasaklattınız. Sonuçta
bir şey değişti mi? ABD’ye Uzakdoğu
eroininin girişi olanca hızıyla sürdü. Bü-
lent Ecevit başbakan olur olmaz haş-
haş ekimine izin verdi, afyon üretimi
TMO’ya aktarıldı, köylü haşhaşın ni-
metlerinden yararlandı.
Şimdilerde BNDD’nin yerini alan
DEA ya da “BM Uyuşturucu ve Suçlar
Dairesi (UNODC)” ne diyor? “Dünya af-
yonunun yüzde 93’ü Afganistan’da
üretiliyor!”
Geçen mektubumda Afganistan’da
Taliban, İran’da PJAK, Türkiye’de PKK
ve Filistin’de Hamas terör örgütleri
hakkında şu sorulara yanıt aramıştık:
“Taliban’ın, PJAK’ın, PKK’nin, Ha-
mas’ın silah, füze, mayın fabrikaları mı
var? Yok! Taliban’ın, PJAK’ın, PKK’nin,
Hamas’ın bu silahları almak için ban-
kaları ya da banknot matbaaları mı
var? Yok! Peki, Taliban’ın, PJAK’ın,
PKK’nin, Hamas’ın değirmenlerinin su-
yu nereden geliyor?”
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi değir-
menin suyu, Afganistan’daki haşhaş tar-
lalarında üretilen afyonun, yakın tarih-
lere kadar Güneydoğu Anadolu ve İs-
tanbul çevresindeki laboratuvarlarda ara
ürün“bazmorfinden” eroine dönüştü-
rülmesinden geliyordu. Son iki yılda Tür-
kiye’deki laboratuvarlar Afganistan-
Pakistan sınırına taşındığı için Türkiye’de
artık “bazmorfin” yakalanamıyor.
Bu olay bana geçmişteki Türkiye-
Marsilya deneyimini anımsat-
tı. O tarihlerde “bazmorfine”
cezanın TCK’ye konulması
unutulduğu için Türkiye’de af-
yondan üretilen “bazmorfini”
Lübnanlı Ermeniler Marsilya’ya
taşır, oradaki laboratuvarlarda
eroine dönüştürülürdü. Bu olu-
şumu anlatan “French Con-
nection” filmini belki görmüş-
sünüzdür!
Turgut Özal, “eroin” suç-
larından idam cezasını kaldı-
rınca Türk uyuşturucu ba-
ronları daha fazla kazanmak
için Beyrut-Marsilya aracı-
larını devreden çıkararak eroini Tür-
kiye’de üretir olmuşlardı. Anlaşılan Ta-
liban’ın uyuşturucu baronları Türki-
ye’deki laboratuvar taşeronlarını dev-
reden çıkartıp kendileri daha fazla ka-
zanma yolundalar! Ne var ki Taliban-
PJAK-PKK- Hamas terör zinciri ta-
şıma işini olanca hızı ile sürdürüyor.
NATO, Afganistan’da uyuşturucu
avına soyundu. 34 bini Amerikan ol-
mak üzere, 40 ülkeden 55 bini aşan
asker Afganistan’a huzur getirmek ve
uyuşturucu ile mücadele için boy gös-
teriyor. Birkaç hafta önce NATO as-
kerine “Afyon kaçakçısını vur” emri de
verildi. Bu arada gariptir, Demirel’e ya-
pıldığı gibi şimdi Afganistan Cum-
hurbaşkanı Hamid Karzai’nin kardeşi
hakkında da benzeri CIA’nın gizli ra-
porundan söz ediliyor. ABD Başka-
nı Barack Hussein Obama’nın yar-
dımcısı Joe Biden yemin etmeden
soluğu Kâbil’de aldı. Bölgeye gezgin
elçi olarak atanan Richard Holb-
rooke da şu günlerde Kâbil’de.
ABD, Afganistan’da teröre son ver-
mek adına “askeri yöntemler” için mil-
yarlarca dolar harcıyor. Bu tür olayla-
rın yalnızca askeri harekâtla önlene-
meyeceği bir gerçek. Önlenebilseydi,
Rusya bu işi 120 bin asker ile kotarır,
kuyruğunu da apış arasına sıkıştırıp Af-
ganistan’dan yenilgiyle çekilmezdi. So-
runun temel iki özelliği var.
İster Ruslar, ister ABD bayraklı
NATO güçleri Afganlının gözünde
“kâfir”dir! Ülkede mollaların, “Afga-
nistan özgürlüğü” ve “İslamiyet”
gibi kavramları halkı kışkırtmak-
ta kullandıkları unutulmamalıdır.
Oysa bu mollalar kışkırtmalarını en
büyük çıkarları olan, tıpkı PKK’nin
Türkiye’de yaptığı gibi, afyon-
eroin ticareti için yapıyorlar.
Birkaç yıl önce Ankara’da çeşit-
li ülkelerin temsilcileri ile yapılan bir
toplantının sonucunda, geçen ekim
ayında kara para cenneti Dubai’den
gittiği Endonezya’da yakalanan Ta-
liban’ın kasası ve 1 numaralı kaçakçı
Hacı Cuma Han Mohammad-
hasni bu molla dünyasının ileri ge-
lenlerindendi. Kim bu hacı? Türki-
ye’deki taşeronu olan, kaçakçı Vanlı
Cumhur Yakut’un patronu! Yakut kim?
Genelde yarım tondan aşağı eroin ka-
çırmayan, Edirne’de bir otobüste uyuş-
turucu hesaplaşmasında altı kişinin öl-
dürülmesinden sorumlu kişi. Ayrıca,
ANAP ve FP’den milletvekilliği yapmış
çeşitli kaçakçılık olaylarına karışmış
Mustafa Bayram’ın akrabası! Daha ön-
ce de bir başka molla, Hacı Baz Mu-
hammed de yakalanıp yargılanmak
üzere New York’a götürülmüştü. Tali-
ban-PJK-PKK bağlantısına bir başka
somut örnek vermek istedik!
Dolayısıyla olan, “kâfire” karşı kulla-
nılan yoksul Afgan köylüsüne oluyor.
2007’de yarım milyonu aşan haşhaş
üreticisi aile 2008’de 366 bine indi. Ki-
lo başına afyon 86 dolardan 70 dola-
ra geriledi. Ulusal gelirin yüzde 13’ünü
oluşturan haşhaş üretiminin girdisi 1 mil-
yar dolardan yüzde 7’lik bir rakam
olan 732 milyon dolara düştü. Böyle-
ce Afgan halkı, NATO’nun “vur” emri ile
mollaların “kâfir” kışkırtması, uyuşturucu
kaçakçılarının “ölüm tehditleri” ara-
sında sıkıştı, yoksulluğu daha da arttı.
Obama yönetiminin PJAK’ı terör ör-
gütü ilan etmesi mücadelede dev bir
adımdır. Afganlı iki hacının yakalanması
da olumludur. Ancak, sorunun teme-
linde Afgan köylüsünün karnını doyu-
racak yardım ve eğitim sağlanmadık-
ça mücadele olumlu sonuç veremez.
Bugün bilgisayar kullanıcıları Go-
ogle’da dünyadaki sokakları adım adım
dolaşırken; CIA’nın casus uydularının
Afgan tarlalarında haşhaş çiçeğinin
portrelerini çektikleri, haşhaş kelleleri-
nin kesilişinin neredeyse TV ekranla-
rında canlı yayımlanacak bir teknoloji or-
tamında kaçakçılığın izinin sürülemeyişi
pek inandırıcı olamıyor. Bush yönetimi,
PJAK konusunda İran’a karşı uygula-
dığı çifte standart nedeniyle Afganis-
tan’da bugüne değin yapılan tüm har-
camaları boşa çıkarmıştı. Türkiye de
PKK terörüne karşı milyarlarca dolar
harcamış, her yıl yüzlerce insan
ölmüştür. Obama’nın PJAK kararı-
nın ardından Afgan köylüsüne ma-
li destek sağlayacak önlemleri de
devreye sokması gerekiyor.
Bugün 3.3 milyonu Avrupa’da, birkaç
milyonu Rusya’da olmak üzere dünya-
da 11 milyon eroinman olduğu hesap-
lanıyor. Afyon kaçakçılığının kartopu gi-
bi büyüyerek, uyuşturucu, silah, fuhuş,
kara para, rüşvet gibi olaylarla yılda 400-
500 milyar dolarlık bir yasadışı pazar ya-
rattığını uzmanlarınız çok iyi biliyor.
Ama ne yazık ki İngiltere dışında bu
olguyu göz ardı eden AB ülkeleri ne
uyuşturucu, ne PKK, ne PJAK konu-
sunda çifte standarttan kurtuldular.
İngiltere Hazine Bakanlığı, aralıkta
PKK’nin varlıklarını dondurdu. PKK-
uyuşturucu, insan kaçakçılığı, kara pa-
ra aklama, sahtecilik bağlantılı Selman
Bozkır’ı sınır dışı etti. Fransa, Paris’te
PKK’nin uyuşturucu ticaretinden para
kazanan bir suçluyu Fransız gizli ser-
visine çalıştığı gerekçesiyle serbest
bıraktı. Danimarka, ROJ-TV yayınları-
na yataklık ederken, Yunan Hellas 2 ile
Fransız Eutelsat uyduları bu yayınları ça-
naklara ulaştırarak teröre çanak tutmayı
sürdürüyorlar. Belçika’da PKK-uyuş-
turucu suçluları “zamanaşımı” gerek-
çesiyle serbest bırakılıyor.
Sayın Büyükelçi
Terör terördür. Uyuşturucu uyuştu-
rucudur. Silah silahtır. Eğer ülkenizde
huzur ve dünyada barış istiyorsanız bu
üçlemeyi insancıl boyutlarda, ekonomik
olgularla çözmek gerekir. Yoksa
Bush’un ya da Avrupalının çifte stan-
dardıyla değil! Tekrar hoş geldiniz.
Başarılar. Saygılarımla...
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
Yangõnõ kundakçõlarõn başlattõğõnõ söyleyen Avustralya Başbakanõ, gözyaşlarõnõ tutamadõ
Dış Haberler Servisi - Avus-
tralya tarihinin en büyük yangõn fe-
laketinde ölü sayõsõ 171’e ulaşõrken
hükümet üzerinde iklim değişikli-
ğine karşõ daha fazla önlem almasõ
yönündeki baskõlar arttõ.
Ülkenin güneydoğusundaki Vic-
toria eyaletinde hafta sonu başlayan
ve rüzgârla birlikte hõzla yayõlan
yangõn, 330 bin hektarlõk alanda
yaklaşõk 750 evin yanmasõna neden
oldu. Evsiz kalan binlerce kişinin
eyalet yakõnlarõnda kurulan kamp-
lara yerleştirildiği bildirildi. Or-
manlõk alanlarõ etkileyen yangõnda
çok sayõda kanguru, koala ve bü-
yükbaş hayvanõn da öldüğü sanõlõ-
yor. İtfaiyeciler ve askerler, eyale-
ti saran 5 ayrõ yangõnõ söndürmek
için büyük çaba harcarken yetkili-
ler bölgede patlamalar yaşanabile-
ceği uyarõsõnda bulundu.
Yoğun kül ve dumandan dolayõ
yangõn söndürme çalõşmalarõnõn ak-
sadõğõ kentlerde facianõn 500 milyon
Avustralya Dolarõ’ndan fazla maddi
kayba yol açtõğõ belirtiliyor. Victoria’nõn
çiftlikleriyle ve tarlalarõyla ünlü Kinglake
ve Marysville kentlerinde çok sayõda evin
küle döndüğü, birçok kişinin evlerinden
kaçamadan alevlere yenik düştüğü, yol-
larda hayvan ölüleri ve yanmõş arabalar
içinde çok sayõda ceset bulunduğu bil-
dirildi. Polis yangõnlardan bazõlarõnõn
kundaklama sonucu başlamõş olabile-
ceğini belirtirken New South Wales
eyaletinde kundakçõlõk şüphesiyle 2 ki-
şi gözaltõna alõndõ.
Avustralya’da son 60 yõlda sõcaklõkla-
rõn artma eğiliminde olduğunu vurgula-
yan bilim insanlarõ, iklim değişikliğinin
en fazla etkilediği bölgelerden biri olan
ve sõcaklõklarõn rekor seviyeye ulaştõğõ ül-
kede, hükümetin iklim değişikliğinin
yaratabileceği felaketlere karşõ kararlõ bir
politika benimsemesi gerektiğini belirti-
yorlar. Ölenlerin çoğunun yangõndan
son anda kaçmaya çalõşanlar olmasõ, ül-
kenin acil yangõn planõnõn değiştiril-
mesi gerektiği yorumlarõnõ gündeme
getirdi. Victoria Eyalet Başkanõ John
Brumby, yangõn çõkmasõ durumunda
halka alevler bulunduklarõ bölgeye
ulaşmadan evlerinden ayrõlmalarõ ya da
evlerinden hiç çõkmamalarõ yönün-
deki resmi uyarõnõn, son yangõnda ölü
sayõsõnõn artmasõna yol açtõğõnõ kabul
etti ve bu planõn gözden geçirileceği-
ni söyledi. “Tüm hazırlıkları yapan
ve dünyadaki en iyi yangın planını
uygulayan insanlar vardı, ancak bu
onların hayatını kurtarmadı” diye
konuşan Brumby, olayõn tüm yönle-
riyle soruşturulacağõnõ söyledi.
Hayatları rüzgâra bağlı
Avustralya Başbakanõ Kevin Rudd ise
dün televizyonda yaptõğõ açõklamada
yangõnõn kundakçõlar tarafõndan başla-
tõldõğõnõ belirtti. Konuşmasõnda göz-
yaşlarõnõ tutamayan Rudd, “Bu tür in-
sanlar hakkında ne söylenebilir? Bu
olayı anlatmak için ‘toplu katliam-
dan’ başka söz bulamıyorum” dedi.
Avustralya gazeteleri ve televizyonlarõ,
ülkede büyük korku yaratan yangõnda
ölen ya da son anda kurtulmayõ başaran
insanlarõn hikâyelerine geniş yer veriyor.
Kinglake’de yangõndan kurtulmayõ
başaran Sonja Parkinson, kendisi ve kü-
çük oğlunun öleceğine inandõğõnõ, ancak
son bir çabayla bodruma saklanarak
kurtulduklarõnõ anlattõ. Alevlerin “jet hı-
zıyla” tüm evi sardõğõnõ söyleyen Par-
kinson “Alevler iki odayı sardı. Her ta-
raf simsiyahtı, hiçbir şey göremiyor-
dum” dedi. Alevlerin yöneldiği kuzey
kentlerde korku içinde bekleyen halk ise
hayatlarõnõn rüzgârõn merhametine kal-
dõğõnõ söylüyorlar.
ÇİMEN TURUNÇ
BATURALP
BRÜKSEL - Avrupa
Parlamentosu (AP) Sos-
yalist Parti Grup Baş-
kanvekili, Hollanda mil-
letvekili Jan Marinus
Wiersma, sosyal demo-
krat partilerin sosyal
ajandalarõna yeterince
konsantre olamadõklarõnõ
söyledi. Wiersma, Baş-
bakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn Davos’taki çõ-
kõşõndan CHP ile ilişki-
lerine uzanan bir dizi so-
rumuzu yanõtladõ.
-Erdoğan’ın Da-
vos’taki çıkışı hakkında
ne düşünüyorsunuz?
JMW: Böyle davran-
makla Erdoğan’õn mizacõ-
nõ gösterdiğini düşünüyo-
rum. Ben öfkesini çok da-
ha az dõşa vuran insanlarõn
yaşadõğõ bir ülkeden, Hol-
landa’dan geliyorum. Er-
doğan’õn eleştirilerine ge-
lince, Gazze krizinde İs-
rail’in Hamas’a karşõ oran-
tõsõz güç kullanõmõ burada
da eleştiriliyor. Tabii Ha-
mas’õn da İsrail’e roket
atmasõnõ kõnõyoruz. Erdo-
ğan’õn davranõş biçimi dip-
lomatik değildi. Ama po-
litikacõlar da sõradan in-
sanlardõr, onlarõn da duy-
gusal tepkileri olabiliyor
bazen. Bunun Türkiye’nin
imajõna zarar vereceğini
zannetmiyorum. Ama Er-
doğan’a bunu çok sõk yap-
mamasõnõ tavsiye ederim.
Kişisel olarak, Ha-
mas’la diyalogdan yana-
yõm. Türk hükümeti Gaz-
ze’de ateşkes için arabu-
lucu olmaya çalõştõ.
- AP Sosyal Demokrat
Grup Başkan Yardım-
cısı olarak CHP ile iliş-
kilerin bir değerlendir-
mesini yapar mısınız?
CHP ile ilişkiler açõsõn-
dan çok zor bir dönemden
geçtik. Ama ilişkilerimiz
hiçbir zaman tümüyle kop-
madõ. Bugün, Brüksel’de
bir iletişim bürosu açõl-
masõnõ son derece olumlu
buluyoruz. CHP ile ilişki-
lerimizin Avrupa değerle-
rini savunan güçlü bir or-
ta sol-laik parti olmasõ açõ-
sõndan önemli bir rolü ol-
duğunu düşünüyoruz. Tür-
kiye’nin laik karakterinin
korunmasõnda onlarõn ya-
nõndayõz. Bazen CHP’nin
fazla milliyetçi bir çizgide
olduğunu, reformlara kar-
şõ olduğunu düşünüyoruz.
Kõbrõs ve Kürt meselesin-
de görüşlerimiz farklõ.
CHP oylarõnõ büyük ölçü-
de AKP’ye kaçõrdõ. Belki
CHP ulusal ajandaya çok
fazla vurgu yaptõ, sosyo-
ekonomik alana yeterince
eğilmedi. Birçok kişi ulu-
sal veya dinsel kimliğine
göre değil, ne kadar para
kazandõğõna göre oy verir.
Bu yeni üye ülkelerde de
gördüğümüz bir sorun.
Sosyal demokrat parti-
ler, sosyal ajandalarõna
yeterince konsantre ol-
muyorlar. Biz bu eski
Avrupa’da şunu öğrendik
ki, “sosyal adalet” bizim
asõl işimiz olmalõ. Bu
yüzden kredibilitemiz var
ve bu iddiayõ başka par-
tilerin sahiplenmesine as-
la izin vermemeliyiz. La-
iklik hakkõnõ profilinizin
bir parçasõ olarak savu-
nursunuz, ama bir yandan
da insanlar için önemli
konularda sosyal demo-
krat bir ajandaya uygun
çalõşõrsõnõz.
- CHP’nin reformları
engellediği iddiaları için
ne düşünüyorsunuz?
Bizim gördüğümüz,
AKP’nin parlamentonun
çoğunluğuna sahip oldu-
ğu ve isterse gerekli re-
formlarõ yapabileceğidir.
- Ergenekon?
Soruşturmalarõn yapõl-
masõ gerektiğini ama ta-
rafsõz bir şekilde yapõl-
masõ gerektiğini düşünü-
yorum. Bu soruşturmalar
özellikle laik medyanõn
ifade özgürlüğünü sõnõr-
landõran bir baskõ aracõ
olarak kullanõlmamalõ. Er-
genekon meselesinin bu
bağlamda parlamento iler-
leme raporunda yer ala-
cağõnõ düşünüyorum.
Madagaskar Savunma Bakanı Cecile
Manorohanta, başkent
Antananarivo’da hafta sonunda
düzenlenen gösteride polisin açtığı
ateşte 28 kişinin ölmesinin ardından istifa etti. Kadın Bakan Manorohanta, “Yakınlarını
kaybedenlerin acısını anlıyorum. Bir anne olarak bu şiddeti kabul edemem. Şu andan itibaren
bu hükümetin parçası olamam” dedi. Madagaskar’da Devlet Başkanı Marc Ravalomanana’yı
demokrasiyi tehdit etmekle suçlayan muhalefet lideri Andry Rajoelina (34), sahip olduğu yayın
kuruluşları ve gösteriler yoluyla Ravalomanana’yı istifa etmeye zorluyordu. Antananarivo
Belediye Başkanı da olan Rajoelina’nın Antanariva’da önceki gün düzenlediği gösteriye 20 bin
kişi katılmıştı. Polis, daha sonra Devlet Başkanlığı Sarayı’na yürüyen göstericilere ateş açtı.
Başkentin 13 Mayıs Meydanı’nda dün 5 binden fazla kişi, ölenlerin cenazesi için toplandı. Siyasi
gözlemciler dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Madagaskar’da yaşanan son krizin siyasi
nedenlerden çok açlıktan kaynaklandığını söylüyor. (Fotoğraf: AP)
ABD medyasında ‘Umut’ kavgası
NEW YORK (AA) - Amerikan
haber ajansõ Associated Press (AP),
sokak sanatçõsõ Shepard Fai-
rey’den, ABD Başkanõ Barack
Obama’nõn seçim kampanyasõ
dönemi için tasarladõğõ “Umut”
adlõ eserinde, kendi fotoğrafõndan
esinlendiğini iddia ederek telif
hakkõ istedi.
Amerikan Ulusal Basõn Fotoğ-
rafçõlarõ Derneği’nin (NPPA)
web sitesinde yer alan habere
göre, ülkenin en büyük haber
ajansõ AP, sanatçõ Fairey’nin
eserinde, 2006 yõlõnda Was-
hington DC’deki bir toplantõ sõ-
rasõnda ajans adõna görevli fo-
to muhabiri Mannie Garcia
tarafõndan çekilerek yayõna ko-
nulan fotoğraftan esinlendiğini
iddia ederek telif hakkõ yasasõ-
na göre izinsiz kullanõmdan do-
layõ tazminat talep etti.
Obama’nõn fotoğrafõnõ, arama
motoru Google’da yaptõğõ araştõr-
ma sõrasõnda “resimler” bölü-
münde gördüğünü ifade eden Fai-
rey ise, kendi eseriyle fotoğrafõn bi-
rebir örtüşmediğini iddia ediyor.
Siyahi lideri, mavi kõrmõzõ ve be-
yaz tonlardan oluşan bir şekilde
gösteren eser, geçen yõlki seçim
kampanyasõ döneminde çok büyük
ilgi görmüştü. İnternette Ocak
sonlarõnda yapõlan tartõşmalarda,
eserin, AP adõna görevli foto mu-
habiri Garcia’nõn 2006’da çektiği
bir kare ile aynõ olduğu ortaya çõk-
tõ. AP haber ajansõ da Fairey’den
telif hakkõ isteyince sanatçõ ve
ajans karşõ karşõya geldi. Ancak Ti-
me, Newsweek, Esquire gibi
pek çok dergiye de kapak olan
eserle ilgili tartõşmalar bununla
da son bulmadõ. Bu kez de fo-
toğrafõ çeken Mannie Garcia,
News Photographer dergisine
yaptõğõ açõklamada AP’nin kad-
rolu çalõşanõ olmadõğõnõ, sade-
ce 2006 yõlõnda, o zaman baş-
kan adaylõğõ söz konusu ol-
mayan Chicago Senatörü Ba-
rack Obama’nõn fotoğrafõnõ
çekmek için AP adõna tek bir
kez görev aldõğõnõ belirtti.
AP, sokak sanatçõsõ Fairey’den, Obama’nõn kampanyasõ için
tasarladõğõ ‘Umut’ adlõ eserin telif hakkõ için mücadele ediyor
Time ve Esquire’a da kapak oldu. (AA)
Avustralya’dakatliam
En az 171 kişinin ve binlerce
hayvanõn ölümüne yol açan
yangõnlarda ölü sayõsõnõn
artmasõnda ülkenin yangõn
politikasõnõn payõ olduğu
belirtiliyor. Rekor seviyedeki
sõcaklõğa dikkat çeken bilim
insanlarõ, iklim değişikliğinin
rolünü de vurguluyor.
(Fotoğraflar: AFP/REUTERS)
adagaskar’da yasMM
SOSYALİST GRUP BAŞKANVEKİLİ:
Sosyal demokrasi
yeniden sosyal
adaleti hatõrlamalõ
Afganistan’da haşhaş üretimi.
Afganistan’da afyon üretimi