25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 10 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sesimi Duyan Var mı? [email protected] Biz ülke vatandaşları olan biteni ne- den sorgulamayız, çıkan yasaların ne- ler getirip neler götüreceği hususunda neden araştırma yapamayız, bilinmez. Genetik bir özellik midir, dikkatler baş- ka yerde midir, yoksa her şeyi hap gi- bi almaya alıştığımız için farkında olma yeteneğimiz mi yok.. bu da bilinmez. Her şey olur biter, sonuçlar çıkar.. o za- man “Ne oluyor” deriz.. ama iş işten geçmiştir. Seçim öncesi çoğumuzun farkında olmadığı önemli bir olay gerçekleşiyor: Orman vasfı kaybolmuş arazilerin özel mülkiyete konu edilmesi. Aslında orman vasfının kaybolmasının mümkün ol- madığını bu konuda kendisi ile görüş- tüğümüz Orman Mühendisleri Odası İs- tanbul Şubesi 2. Başkanı Besim Ser- tok şöyle açıklıyor: “Orman alanlarının vasfı kaybolmaz, kaybettirilir. Belgrad Ormanları’nda olduğu gibi orman ara- sına yapılaşma olsa da, insanlar çekil- diğinde orman kendini yeniler. Bu ne- denle orman vasfı kaybolmaz.. ama or- man alanları insan eliyle orman sınırla- rı dışına çıkarılabilir.” Yıllardan beri orman vasfı kaybetti- rilerek Orman Kanunu’nun 2. madde- sinin B bendinde yer alan düzenleme kapsamında yer aldığı için 2B olarak adlandırılan arazilerin ekonomiye ka- zandırılması ve orman köylüsüne ve- rilmesini sağlamak üzere teknik dü- zenlemeler içeren 5831 Sayılı Kanun 27 Ocak 2009’da yürürlüğe girdi. Bu ka- nun aslında bir uvertür kanun; orman vasfını kaybetmiş arazilerin değerlen- dirilmesini sağlamıyor. Bunun için ay- rı bir kanun çıkacak. Esas kanun tas- lağı, “Orman köylülerinin kalkındırıl- maları ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendiril- mesi” adını taşıyor. Peki çıkan bu kanun ve çıkarılacak esas kanun anayasamıza aykırı olacak mı? Evet.. çünkü anayasamızın 169. maddesi “… Orman olarak muhafaza- sında bilim ve fen bakımından hiçbir ya- rar görülmeyen, aksine tarım alanları- na dönüştürülmesinde kesin yarar ol- duğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımın- dan orman niteliğini tam olarak kay- betmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zey- tinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar ol- duğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulun- duğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz” düzenlemesini getirmiştir. Buna göre 1981 yılından ön- ce orman vasfı kaybolmuş yerler ancak değerlendirilebilir. Öte yandan ana- yasamızın 170. maddesi de orman köylüsünü kalkındırmada bu yerlerin kullanılacağını öngörmüştür. Oysa yıl- lardan beri orman vasfı kaybettirilmiş yerler zaten işgal edilmiş, yapılaşma- ya dönüşmüş, iş işten geçmiş alanlar- dır.Yani özel mülkiyete konu olmuş ve- ya olacak alanlardır.. yani orman köy- lüsü avcunu yalayacaktır. Eski Tapu ve Kadastro Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya da bu alan- ları yağmalanacak alanlar olarak ad- landırmakta.. “Orman köylüsünün kal- kındırılması diye bir şey yok, büyük ser- mayeye açılacak. Yabancılar da bundan nasibini alacak” diyor. Öte yandan Or- han Özkaya, 5831 Sayılı Kanun’la 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’na ekle- nen kadastro çalışmalarını düzenleyen Ek 4. maddede yer alan “… Bu mad- deye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz” hükmünün as- lında bir değerinin olmadığı, bu kanun kapsamında yapılacak kadastro çalış- malarının ikinci kadastro sayılacağı, do- layısıyla orman alanları için yapılama- yacak olan ikinci kadastronun bu şe- kilde sağlanmaya çalışıldığını önemle vurgulamaktadır. Değerlendirilecek orman alanlarından sağlanacak 15-20 milyar dolar parayı cari açığın kapatılmasında kullanaca- ğız, orman değerini kaybetmiş bu yer- ler ekonomiye kazandırılacak, dolayı- sıyla ne güzel bir iş yapıyoruz derken.. aslında ormanlar yönünden fakir kabul edeceğimiz ülkemizin doğasının bo- zulmasının getireceği maliyetin bu fay- danın çok çok üstünde olduğunu dik- kate almıyor, gelecek nesiller düşünsün, biz seçim kazanalım diyoruz. Orman- ları yaratan Allah bunun hesabını biz- den sorarsa ne yapacağız?Onu da mı kandırmaya çalışacağız? Yok yok.. Müslüman da olsak bu işten yırtama- yacak, onun varlığını telef ettiğimiz için galiba cezalandırılacağız… Seçim Öncesi 2B Arazilerine Dikkat M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com Rakamlar krizin göstergesi SEDAT KURT DENİZLİ - Hükümet çevreleri ve iş dünya- sõnõn bazõ kesimleri tarafõndan gizlenmek iste- nen kriz, resmi makamlar tarafõndan açõklanan rakamlarla yalanlanõyor. Denizli Valisi Yavuz Erkmen, geçen yõl kentte 8 bin 604 kişiye, 11 milyon 445 bin 17 TL’lik işsizlik ödeneği ve- rildiğini söyledi. Erkmen ayrõca, geçen yõl 6 iş- yerinin, Kõsa Çalõşma Ödeneği’nden yararlan- mak için başvurduğunu ve uygun görülen 2 iş- yerinde 650 kişiye ödeme yapõldõğõnõ bildirdi. Erkmen, 2009 Ocak ayõnda da 23 işyerinin kõ- sa çalõşma ödeneği için başvurduğunu belirtti. ERDOĞAN: İMZA ATMAYIZ Aylõk sanayi üretim endeksi, 2008 yõlõnõn aralõk ayõnda 2007 yõlõnõn aynõ ayõna göre yüzde 17.6 azalõş gösterdi Sanayi üretimi çöktü ANKARA/İSTANBUL (Cumhu- riyet) - Sanayide, küresel krizin etki- siyle geçen yõl ağustostan itibaren başlayan ve kasõmda yüksek boyutla- ra ulaşan kan kaybõ, aralõkta artarak de- vam etti. Önceki yõlõn aynõ ayõna gö- re kasõmda yüzde 13.3’lük düşüşten sonra sanayi üretimi aralõkta da yüz- de 17.6 geriledi. Özellikle imalat sa- nayisindeki üretim düşüşü, yüzde 19.9 ile rekor düzeyde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), aylõk sanayi üretim endeksinin Aralõk 2008 sonuçlarõnõ açõkladõ. Buna göre endeks, 2007 yõlõ aralõk ayõna göre yüz- de 17.69 azalõş gösterdi. Sanayi üretimi önceki yõlõn aynõ aylarõna göre eylül- de yüzde 4.3, ekimde yüzde 6.8, ka- sõmda yüzde 13.3, aralõkta yüzde 17.6 düşüş gösterdi. 2008 ortalamasõnda toplam sanayi üretiminde yüzde 0.4’lük bir düşüş ya- şandõ. Yõllõk ortalamalara göre sana- yi üretimi 2006 yõlõnda yüzde 7.8, 2007 yõlõnda da yüzde 6.9 oranõnda artõş gös- termişti. Ana sanayi gruplarõ sõnõflamasõna göre, aralõk ayõnda önceki yõlõn aynõ ayõna göre en yüksek düşüş yüzde 31.2 ile sermaye malõ imalatõnda görüldü. Ara malõ imalatõnda yüzde 23, da- yanõklõ tüketim malõ imalatõnda yüz- de 16.3, enerjide yüzde 7.6 ve daya- nõksõz tüketim malõ imalatõnda yüzde 6.7 oranõnda düşüş yaşandõ. İmalatta kayıp büyük Elektrik, gaz ve su üretimi yüzde 5.3 düşerken sanayinin ve ekonominin belkemiği niteliğindeki imalatta üretim düşüşü yüzde 19.9’a ulaştõ. Madencilik ve taşocakçõlõğõ üretimi yüzde 2, elektrik, gaz ve su sektörü üretimi yüzde 5.3 gerilerken, imalat sanayisi üretimindeki düşüş yüzde 19.9’la rekor kõrdõ. TÜİK’İN HESABI ŞAŞTI TÜİK, tarihe geçecek büyük bir hataya imza attõ. Kriz ortamõnda tekstil sektöründeki üretim artõşõnõn yüzde 40 olduğunu açõklayan TÜİK, bu ne- denle sanayi üretimindeki küçülmeyi de düşük hesapladõ. Ancak kurum dört saat sonra, fark edenlerin kurumu aramasõ üzerine hatasõnõn farkõna va- rarak durumu düzeltti. Buna göre tekstil sektörü aralõk ayõnda yüzde 40 büyümediği gibi yüzde 23.7 oranõnda küçülmüştü. Tekstil sektörü bu ka- dar küçülünce sanayi üretimindeki gerileme de 6 puan birden artmõştõ. An- cak bu hata TÜİK’in yaptõğõ ilk hata değil. Bu kadar dikkat çekici olma- sa da kurum daha önce büyüme rakamlarõnda geriye dönük büyük dü- zeltmeler yapmõş, kafalarda rakamlarla oynanõyor mu şüphesi yaratõlmõştõ. Seçime kadar IMF’ye rest İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin menfaatlarõna uymadõğõ sürece IMF ile anlaşmaya imza atmayacaklarõnõ belirterek, “Anlaşamadığımız takdir- de borcumuzu öder, yolumuza devam ederiz” dedi. Türkiye’nin Uluslararasõ Para Fonu (IMF) ile yola devam edip etmeyeceği be- lirsizliğini koruyor. İstanbul Ticaret oda- sõ’ndaki bir törende konuşan Başbakan Başbakan Tayyip Erdoğan, “IMF ile anlaşırsak anlaşırız, anlaşamadığımız takdirde 8 milyar dolar borcumuzu öder, yolumuza devam ederiz. Ülke- mizin menfaatlarını elde etmediğimiz sürece IMF ile bir anlaşmaya imza at- mayız. Bu kuruluş önüme beni sıkın- tıya sokacak bir protokol getirirse im- zalamam. Bunu IMF’nin birinci ada- mına da söyledim” dedi. Dünyada yüz yõllõk köklü kuruluşlarõn küresel kriz nedeniyle battõğõnõ anlatan Başbakan Erdoğan, “Köklü bankalar, si- gorta şirketleri batıyor. Bizim banka- larımız bu fırtına karşısında sapasağ- lam durdu. Niye, eşşeği sağlam kazığa bağladık da onun için” diye konuştu. Japonlar TL’ye yatõrõm önerdi Ekonomi Servisi - Japonya’nõn ikinci büyük aracõ kurumu Daiwa SB Invest- ments, yatõrõmcõlarõna Türk Lirasõ, Mek- sika Pesosu ve Brezilya Reali’ne yatõrõm yapmalarõnõ tavsiye etti. Daiwa, Türkiye, Meksika ve Brezilya para birimlerinin çok ucuz seviyelere gerilediğini belirtti. 2008’de yen Türk Lirasõ’na karşõ yüz- de 62, Meksika Pesosu’na karşõ yüzde 55, Brezilya Reali’ne karşõ yüzde 60 değer ka- zandõ. Diğer yandan uzmanlar, yenin bu yõl değer kaybedeceğini tahmin ediyor. Mit- subishi UFJ, dolar/yen paritesinin 112’ye kadar yükseleceğini tahmin ediyor. Türk Lirasõ dolar karşõsõnda sakin sey- rini sürdürüyor. Bankalar arasõ piyasada dolar 1.61 lira düzeyinde işlem görüyor. Yerli bir bankanõn döviz masasõ yetki- lisi, “Dış piyasalara paralel bir seyir bek- liyoruz. ABD’de açıklanacak yeni önlem paketine ilişkin gelişmeler ve yurtdışı pi- yasaları dikkatle izleniyor” dedi. Eczacõbaşõ-Monrolnükleer tõpta IBA ile işbirliği yaptõ Isındığın kadar öde Ekonomi Servisi - Alarko Carrier ve Tec- hem firmasõ merkezi sistemle õsõnan ko- nutlardaki yurttaşlarõn istediği kadar õsõnõp õsõndõğõ kadar fatura ödemelerini sağlayacak bir işbirliğine imza attõ. Bir apartmandaki ba- zõ evler fazla õsõnõrken bazõlarõnõn ise hiç õsõn- madõğõ durumlarda bile aynõ faturayõ öde- menin önüne geçilecek sisteme sahip olmak için 48 Avro ödemek gerekiyor. Alarko Carrier ve Techem işbirliği ile Türkiye’de 1000 metrekare ve üzeri kulla- nõm alanõna sahip binalarda Enerji Verim- liliği Yasasõ’yla zorunlu kõlõnan merkezi õsõn- ma sisteminde õsõnma giderlerinde yüzde 30’a yakõn sağlanacak. İşbirliğinin tanõtõm toplantõsõnda konuşan Alarko Carrier Genel Müdürü Önder Şahin, Alarko-Techem õsõ gider paylaşõm hizmetlerinin, hanelere ait õsõ tüketim değerlerini, insan müdahalesinden uzak, uzaktan radyo frekanslõ okuma olanağõ sağladõğõnõ söyledi. Şahin, “Apartmanda ortak kazan ya- nacak. Sistemde radyatörlerdeki klasik vanaların yerine sıcaklık ayarı yapabilen termostatik vanaların takılıyor. Isı pay ölçer cihazı da peteğin üzerine monte edi- lerek ısı miktarını ölecek” dedi. Şa- hin, bugüne kadar 10 bin adet õsõ pay ölçer sattõklarõnõ be- lirterek evlerin mer- kezi sisteme geçmesi ile birlikte Türkiye’nin yõllõk enerji tasarrufu- nun 1 milyar dolar olaca- ğõnõ aktardõ. Ekonomi Servisi - Ecza- cõbaşõ-Monrol, nükleer tõp alanõnda kullanõlan “radyo- farmasotikler”in geliştirme- si ve üretimi konusundaki kuruluşlarõndan Belçikalõ Ion Beam Applications S.A. (IBA) ile işbirliği anlaşmasõ imzaladõğõnõ duyurdu. Eczacõbaşõ Holding’den ya- põlan açõklamada, anlaşmaya göre IBA’nõn teşhis ve teda- vi amaçlõ SPECT ürünleri ve PET ürünlerinin Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Afrika ile Orta ve Doğu Avrupa pazar- larõnda satõş ve dağõtõmõnõ, Ec- zacõbaşõ-Monrol Nükleer Ürünler Ticaret ve Sanayi A.Ş. üstlenecek. Eczacõbaşõ-Monrol’ün ha- len 5 olan siklotron üretim te- sisi sayõsõ, planlanan 3 yeni PET radyofarmasotik tesi- siyle birlikte 8’e ulaşacak. İmzalanan anlaşma gere- ğince, Eczacõbaşõ-Monrol’e ait tesislerden üretim ve da- ğõtõm merkezi olarak yarar- lanabilecek olan IBA’nõn tüm dünyadaki PET radyofarma- sotik üretim ve dağõtõm mer- kezlerinin sayõsõ 52’ye ula- şacak. Açõklamada görüşlerine yer verilen IBA Üst Yöneticisi Pi- erre Mottet, “Bu ortaklık dünyadaki varlığımızı daha da güçlendirecektir. Bu de- ğerli ve önemli işbirliği için sabırsızlanıyoruz” değer- lendirmesinde bulundu. Çılgın Türk’ün rüzgârgülü Japonya’da ALKE Şirketler Grubu’na bağlı ALKEG Enerji Sanayi ve Ticaret, Japon devi Fuji Heavy Industries şirketi için “Çılgın Türk Eşref Atalay Tesisleri”nde ürettiği rüzgâr türbin kanatlarının teslimatına bugün başlıyor. ALKEG Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kemaloğlu, firmanın ürettiği 15 adet 39 metrelik kanatların, Çiğli’deki tesislerinden İzmir Limanı’na getirilerek Japonya’ya ulaştırılmak üzere bugün gemilere yükleneceğini açıkladı. Kemaloğlu, “Hedefimiz dünyanın dört bir yanındaki rüzgâr türbini üreticilerine yılda 1000 kanat üretmek ve l000 kişilik işgücüne ulaşmak. Tesislerimizde rüzgâr türbinleri kanat kalıpları ve çelik kule imalatı da yapılıyor. Japonya’nın yanı sıra ABD, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Hindistan gibi ülkelerle de kalıp, kanat ve kule üretimi için sözleşme aşamasındayız” dedi. Alarko Cerrier ve Techem’in işbirliği ile apartmanlarda ortak kazan yanacak ancak herkes õsõndõğõ kadar para ödeyecek. IBA teşhis ve tedavi amaçlõ ürünlerinin satõş ve dağõtõmõnõ Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta ve Doğu Avrupa pazarlarõnda Eczacõbaşõ- Monrol yapacak. 8.604 kişiye işsizlik ödeneği verildi. İşbirliği hakkında Eczacıbaşı Topluluğu Sağlık Grubu Başkanı Sedat Birol bilgi verdi (solda). Deprem günlerinin, yıkılan binaların enkazı ara- sından canlı çıkarabilme umudu ile yapılan sesle- nişlerdeki bu çağrıyı, ses tonuna hapsedilmiş acıyı, çaresizliği anımsıyor musunuz? Şu günlerde örgütsüzlükten ses çıkaramayan in- sanlara hele bir dokunun, kolay kolay susturama- yacağınızı görüyorsunuz.. Hedefini bilemeyen, bu- lamayan çaresizliğin öfkesi rasgele atış yapıp du- ruyor.. Yıllardır ağızlara sakız olan, seçim rüşveti ni- teliğindeki yardımların suyu çıkmışa benzer. Bu- günlerde çaresiz, hedefsiz atışlarda en çok bu yar- dımlara ilişkin öfke, eleştiri, küfre varan tepkiler dik- katimi çekiyor... İlk kez çok sayıda taksi şoföründen aynı cümlelerle yakınmalar dinliyorum. Hep sorunlardan, yetersiz ka- zançlardan söz ederlerdi, ancak ilk kez hemen hep- si kazandıkları paranın kiralarına yetmediğinden, üst üste borçların yığılmasından sözü açıyorlar. Doğrudan bir ilişkisi yok ama Kastamonulu, Tunce- lililere yapılan beyaz eşya yardımına kafayı takmış bu- lunuyor. Öyle suyu olmayan köyde çamaşır makinesi dağıtılması falan ile ilgili de değil, “Benim memleke- tim Kastamonu’da daha fazla yoksul var. Oraya niye yapmıyorlar, bal gibi de her tür yardımda, kömürde, erzakta partili kayırması var. Gözümüzle görüyoruz, çok daha yoksulu görmeyip, zengine veriyorlar..” di- yerekten... Bir kez daha artık aramızda olmayan büyük sos- yalbilimci Prof. Mübeccel Kıray’ın altını çizdiği ger- çeği anımsıyorum: “Aşiret sarmalında, sadaka dü- zeninde iktidara gelebilmeyi anlıyorum da, uzun sü- reli iktidarda nasıl kalınabileceğini merakla izliyorum...” Yoksulluk, hele de son dünya krizi bağlantılı, en çok bizim ülkemizde patlayan işsizlik, işten çıkarmalar fur- yası, piyasalara, tüketime, şirketlerin iflasları, işlerin durması olarak yansımaları var ki.. Öfkesini yöneltecek yer arayan, müşteri bulamadan saatlerce turlayan tak- siciler sadece sıradan, en görünür örnekler... Bugün Türkiye’nin en örgütlü, kayıtlı, sendikalı iş- çi çalıştıran işverenlerin örgütü TİSK’in kriz karşısında acil topladığı danışma kurulu üyelerinin toplantısı var. Başka ülkelerde art arda paketler açıklanırken, krizi ciddiye almayan iktidara karşı bir kez daha sesleri- ni duyurmaya çalışacaklar. Bilmem duydunuz mu? 12 Eylül süreci işçi sendikalarını dibe çekerken, iş- veren sendikalarını çok güçlendirmişti. Özalizm uy- gulamasının ardından, parlak, üstelik grevsiz yıllar- da işveren sendikalarının kasalarında ciddi paralar da toplanmıştı. Sonra sendikasızlaştırma bağlantılı, iş- çi sayısı ile bağlantılı üyelik gelirleri de düşmeye baş- ladı. Yine de bu krizde kasalarda var olan kaynakların zor durumdaki işverenlere kaynak olarak açılmasına çalışıldı. Tabii dişin kavuğunu doldurmaya yaramadı. Ka- çınılmaz yüzde 25’lerden 50’lere varan oranlarda iş- çi çıkarılırken, işveren sendikalarının işçi karşılığı üye sayıları ile geometrik dizelerle küçülmeleri gündem- de iken, zengin kuzey dünyasında işverenleri kur- tarmaya yönelik çözüm reçetelerinin ucunun bile Tür- kiye’de gösterilmemesine öfke büyüdükçe büyüyor. Biliyorsunuz çok uzun bir aradan sonra, işçi cep- hesinde ilk kez Türk-İş, DİSK ve KESK ile birlikte bu pazar büyük bir ortak eyleme hazırlanıyor. Emek cep- hesini yeniden oluşturma çabası siyaseten değil, ya- şamsal, dipten gelen dalganın itici gücü ile günde- me geldi. Zaten erimiş bitmiş işçi sendikaları, birkaç ayda yukarıdan sayılan büyük oranlarda üye kay- bederlerken, elbette işveren sendikalarından çok da- ha boyutlu iflasın eşiğine gelmiş konumdalar. Yaşa- yarak çok iyi biliyorlar ki, sendikalı işyerleri 12 Eylül öncesinin mirası, örgütlenmesi, hukuku sayesinde var. 12 Eylül sonrası düzende bir tek işçi sendikası ku- rulamadığı gibi, bir tek işyerinde bile işverenlere rağ- men örgütlenme gerçekleştirilemedi. Var olan küçük küçük kaleciklerin de kriz bağlan- tılı erimeleri, kapılara kilit asılması anlamı ile özdeş. Kaldı ki işçi-memur sendika konfederasyonları emek cephesinin güçsüz kalmış olsalar da lokomotif ola- bilecek biricik örgütlenmeleri. İş yasaları hükümle- rinden bile yararlanamayan, yasal çalıştırma sürele- rinin nerede ise ortalama katlarında mesaisiz, sor- gusuz, sualsiz, kölelik düzeninde, asgari ücret üstüne pek çıkamayan ücretlerle çalıştırılan, 5 milyonla sa- yılan diğer işçiler, sendikasız çalıştırılanlar ne yap- sınlar? Ya onlardan fazla sayıda, oranda, kayıtsız, si- gortasız çalıştırılanlar? Hepsi birden son krizin birkaç ayında işini kaybedenlerin 500 binle sayıldığı he- saplanıyor... Siz, seçime giderken çok daha çarpıcı olarak, med- yatik gündemi belirlemede siyaset ustası olmuş AKP iktidarı, Başbakan Erdoğan’ın estirip gürle- melerine aldanmayın.. “Sesimi duyan var mı?” diye umutsuz, sessiz haykıranlar, henüz öfkelerini, çare- sizliklerini nerelere yönlendirebileceklerini bilemeyenler milyonlarla sayılıyor... ARACI KURUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle