Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2009 SALI
6 HABERLER
SALI
ORHAN BURSALI
Beyin Satın Alma
Rüşvet ki ne rüşvet... İşi büyüttüler, evler
döşenmeye başlandı. Bir dahaki sefere,
TOKİ en ucuzundan birkaç yüz evi de “pi-
yango gibi” dağıtmaya başlarsa şaşırmam...
Tunceli’de dayanıklı tüketim malları dağı-
tımı, Diyarbakır’da kurulan “oy satın alma
piyasası”nın, daha değişik, devlet eliyle üst
düzeye tırmandırılmış biçimidir.
Bu, seçmen satın almanın ötesinde, be-
yin satın alma, “milli irade”yi beyinsizleş-
tirme politikasının ta kendisidir.
Tunceli Valisi gazetelerde lak lak ediyor,
“Ben hep yardım dağıtırım, şu partiye oy is-
tediğimi gösteremezler” diye... TV’de bir köy-
lü kadın, evinin önünde buzdolabı veya
çamaşır makinesi, diyor ki ekranda “3 oyum
var, tabii ki Erdoğan’a vereceğim.”
“Milli irade”nin ev eşyalarını götüren bu bö-
lümünde, sormaya cesaret edecek akıl ara-
ma:
“Ulan iktidar, devlet, hükümet; ulan poli-
tikacı zevat... Bizi bu hale kodun, işsiz-
güçsüz, çulsuz, aç bıraktın. Şimdi kalkmış,
al buzdolabını ver oyunu diyorsun... Sende
hiç mi utanma, arlanma, namus yok?.. Ak-
lımı, düşüncemi, kişiliğimi üç paraya satın al-
maya kalkıyorsun. Al bunu başına çal. Veya
ver bunu, nah sana oy...”
“Milli irade”nin oylarını satılığa çıkarmış kıs-
mı, yoksulluğuyla baştakiler arasında bir iliş-
ki kurmaktan aciz! Sorgulamayan beyin,
kolay satılır, satın alınır! İçinde bulundu-
ğu koşullar “Allah’ın takdiri, kader...” “Yüce
Tanrım beş parmağı bir mi yaratmış?!”
AKP ve bütün sağcı-dinci partiler de mil-
li iradeye her gün durmadan din ve Tanrı sat-
mıyor mu? Şimdi de “Bak Tanrı seni istedi
ama bana dua et, bak sana ne veriyo-
rum...”
Veya tam böyle olmasa bile, aralarında
zımni bir anlaşma doğuyor: “Seçmen” diyor
ki kendine, “Adam bunları verdi, şimdi oy
vermesen bu namusa sığar mı?..” (“başka-
ları ne verdi ki” haklı düşüncesi de, oy sa-
tışını beyinde rasyonalize ediyor, şüphesiz..)
AKP genel başkan yardımcılarından ikisi-
nin yolsuz ilişkileri açığa çıkıyor ve istifa edi-
yorlar; Deniz Feneri ile AKP arasındaki kan
damarları bağlantıları.. Belediyelerin hepsi
birer ihale, arsa-imar vurgun yeri...
Ve oyları satılık milli irade, başka bir açı-
dan bakarsak, şöyle düşünse yanlış mı
olur: “Seçim olmayan bütün zamanlar canıma
okuyorsun, işsiz, yoksul ve elimde tek para
eden oy’umu bırakıyorsun... Sen kasanı
dolduruyorsun... 4-5 yılda bir de beni hatır-
lıyorsun... Eeee, hadi bakalım, pamuk eller
cebe...”
AKP- “milli irade” ilişkisi!
Milli gelir dağıtımında üst gelir ile alt ge-
lirler arasındaki uçurumu derinleştir; millet-
te yarını nasıl çıkartacağını düşünmekten
başka bir kafa bırakma... Sonra da, iktidar-
da yığdıklarından biraz da onlara dağıt...
Siyasi iktidar-seçmen arasındaki bu sis-
teme demokrasi, sonuçlarına da milli ira-
denin tecellisi deniyor...
Yok yok, kendinizi sıkmayın, başka şey de
düşünmeyin; size demokrasi düşmanı falan
denmesine de aldırmayın ve koyverin gitsin..
hayy senin...
Erdoğan diyor ki, “CHP zihniyeti kirli-
dir...” İşadamları ise şirket devrederek ço-
cuklarını semirtiyor...
AKP, DP-ANAP’ın devamı değil mi? Se-
çim zamanları üç büyük başın fotoğrafı ay-
nı afişteydi... 60 yıldır iktidardalar.. Biri ini-
yor diğeri çıkıyor... Ülkenin haline bakın...
Erdoğan’ı dinliyorum... Söyledikleri utan-
mazlığın dik âlâsı!
Başbakan Erdoğan, Sefa Sir-
men’in “Her mahalleye Kuran kur-
su” açılımı üzerine panikledi. CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal da bu
projeyi destekleyince Erdoğan ta-
arruza geçti! AKP lideri, anamuha-
lefet partisini Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’na hedef gösteriyor;
“Bize dava açanlar CHP’yi izliyor
mu” diye çığlık atıyor. Oysa aynı
Başbakan’ın yönettiği ülkede laik
eğitimin temeline dinamit yerleştir-
mek için terör örgütleri ve cemaatler
var güçleriyle çalışıyor!
Milli Eğitim Bakanlığı’na son 6 yıl-
da binlerce imam yerleştirildi. Dev-
let okullarının web sayfalarında ta-
rikat propagandaları yapılıyor. İlk-
öğretim okullarında bile türbanlı
öğrencilere göz yumuluyor. Ce-
maatlerin özel okulları ve dersha-
nelerinde militan müritler yetiştirili-
yor.
Güneydoğu kırsalı, Karadeniz
Bölgesi ile özellikle Bolu-Adapazarı-
Kocaeli hattında hem kaçak Kuran
kursları hem de denetimsiz tarikat
yurtlarının sayısı hızla artıyor. CHP’yi
açılıma sürükleyen bu gerici yapı-
lanmaların özellikle İzmit’i bir ağ gi-
bi sardığı da biliniyor.
Daha vahimine gelince; Hizbullah
terör örgütünün, ülkenin Güney-
doğu’sunda kaçak Kuran kursları ve
denetimsiz camilerde büyüdüğü
unutuluyor!
AKP iktidarı döneminde, 15-20
Kasım 2003’te, İstanbul’da 4 intihar
saldırısıyla 60’tan fazla yurttaşı öl-
düren El Kaide’cilerin kaçak kurs ve
mescitleri üs tutması da göz ardı
ediliyor!..
AKP, bu örgütlerin militan yetiş-
tirdiği kaçak kursları düzenleyenlere
verilecek hapis cezasını
iktidara gelir gelmez 1 yı-
lın altına düşürdü. Artık
kimse yasadışı kurs aç-
maktan cezaevine konul-
muyor. Ve bu yasa deği-
şikliğinin yarattığı boşluk
nedeniyle Diyanet’in Kuran
eğitimi üzerindeki deneti-
mi giderek zayıflıyor!..
Hizbullah kaçak kurslar
ve “okuma evi” adı verdi-
ği merkezlerde, El Kaide
ise diploma dağıttığı medreselerde
büyümeye devam ediyor... Tarikat
ve cemaatler de onlardan geri kal-
mıyor. Din eğitimi üzerindeki tahri-
bat, yıkım ve sömürü devletin gö-
zü önünde sürüyor!
Peki, yalnızca terör örgütleri ya da
tarikatlar mı bu uğurda tezgâh açı-
yor?.. PKK bile “Kürdistan İmamlar
Birliği” adı altında oluşturduğu
“Melle” timlerine Kürtçe vaazler
verdirerek, Güneydoğu’da, Hiz-
bullah-Fethullah örgütlenmesine
karşı propaganda yürütüyor!
DTP’liler ise mitinglerinde Kuran
ve Said Nursi posterleri taşıyarak
Güneydoğu’da ivme kazanan si-
yasal dinciliğin kozlarına müdaha-
le etmeye çalışıyor!
Tüm bunlara karşın CHP “Çarşaf”
ya da “Kuran” deyince
AKP’liler ve din tacirlerinin
tüyleri diken diken oluyor!
“Laiklik karşıtlarının oda-
ğı” bir partiyi yöneten Baş-
bakan, tüm bu erozyona
karşın güvenlik birimlerini,
müfettişleri ve savcıları ha-
rekete geçirmek yerine
CHP’yi Kuran kursu açılımı
nedeniyle Yargıtay’a şikâ-
yet ediyor...
Erdoğan’ın derdi laikliğin
korunması ya da Siyasi Partiler
Yasası’nın uygulanması değil! Baş-
bakan, Milli Görüş zihniyetini bü-
yüten kutsal stratejiye bir başka
partinin el atmasından ciddi rahat-
sızlık duyuyor. AKP’liler arka bah-
çelerinde gizledikleri enstrümanla-
rın ellerinden alınabileceği kaygısıyla
feveran ediyor!
CHP lideri Deniz Baykal ve kad-
rosu, medyadaki kindarların salya-
lı çığlıklarını ciddiye almadan te-
settür üzerinden yürütülen inanç sö-
mürüsü ve siyasal ranta müdaha-
le etmekten kaçınmamalıdır. Bay-
kal, AKP ya da benzeri partilerin tür-
ban, çarşaf ya da Kuran kursları
üzerinden yürüttüğü medrese-mü-
rit-iktidar projesini çökertmek için
devletin temel niteliklerini hırpala-
madan, muhafazakâr toplumu ku-
caklayacak açılımlarını sürdürme-
lidir... Cumhuriyete bağlı inançlı
kesimler bağnazların eline bırakıl-
mamalıdır...
Çünkü CHP’yi siyasi arenada
saf dışı bırakmak için doğuda Kürt-
çülük, batıda siyasal dincilik her yo-
lu deniyor! Etnik ve dinsel kaygıla-
rı kullananlar toplumla CHP arası-
na duvarlar örüyor!..
Masa başı sosyologları da bu sü-
reçte CHP’ye yanlış taktikler veri-
yor! Onlar İstanbul’da ahkam kes-
mek yerine, ak sakallı dedelerin
oturduğu, içinde mescit bulan Ana-
dolu’daki CHP binalarını görmeli ve
benzer açılımların nasıl bir gerekli-
lik olduğunu anlamalıdır!
Deniz Baykal, Kuran kursları sö-
mürüsü ya da türban-tesettür pro-
pagandasını karanlık zihniyetlerin
elinden aldığı gün, salt “CHP din
düşmanı” şeklindeki hastalıklı yak-
laşım çökmeyecektir!.. Din tacirle-
rinden geriye, terk edilmiş medre-
seler, patlamış ampuller ve takun-
yalar kalacaktır!..
Laik toplum, çağdaş yaşam ve aydınlık
gelecek için atan bir yürek daha sustu...
Sinsi bir hastalık gazetemiz yazarı Prof. Dr.
Türkel Minibaş’ı genç yaşında aramızdan
aldı. Onun “Gözucuyla” 15 yıl önce arala-
dığı penceresi, ne yazık ki bizlere daha çok
şey gösterebileceği en verimli anında ka-
pandı...
Yaşam, bu dünyadan zamanlı
zamansız göçen her kişi için göz
açıp kapayıncaya kadar kısa
sürmüştür... Minibaş bu kısa ama
zorlu süreci çok iyi değerlendirdi.
O, son nefesine kadar Cumhuri-
yet’teki köşesine adını verdiği
“Gözucuyla” sosyal, siyasal ve
ekonomik tehlikeleri topluma gös-
termekten geri durmadı. Bunu
yaparken bir cumhuriyet kadını-
nın duyarlılığıyla hareket etti ve ay-
dın duruşunun gereğini yerine
getirdi.
Cumhuriyet salt bir yazarını kaybetme-
di. Öğrencileri ve eğitim dünyası başarılı
bir bilim kadınının enerjisinden mahrum
kaldı. Başta yöneticisi olduğu Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) olmak
üzere ülkenin topyekûn aydınlanmasının
kavgasını veren sivil toplum örgütleri mü-
cadeleci bir yüreği yitirdi...
Özellikle kadına şiddet ve töre terörünü
irdelediğim her yazı, kitap ya da konuş-
manın ardından iyi dileklerini esirgemeyen
Türkel Hoca, ders alınacak bir yaşam ve
örnek bir mücadele anlayışını miras bı-
raktı... Minibaş’tan geriye bilimsel çalış-
maları ve makalelerinin yanı sıra bu köşenin
yazarı ve okurlarını ilgilendirecek bir kitap
da kaldı.
Türkel Minibaş’ın “Bu Kez Düşmanın Adı:
Terör” adlı eseri, “Cumhuriyet
Kitapları” arasında iki yıl önce ya-
yımlandı. Adı “Terör” olsa da bu
kitap şiddet örgütlerinin yapısını
ya da kanlı eylemlerini anlatmıyor!
Minibaş küreselleşen kapitalizmin
dünya genelindeki etkilerinin top-
lum ve yaşam üzerinde adeta te-
röre dönüşmesine dikkat çekiyor.
Başyazarımız İlhan Selçuk’un
önsözünde yazdığı satırlar da bu
kitabı okumayı kaçınılmaz kılıyor:
“Kapitalizmin küreselleşmesi
gezegenimizi cennete dönüştü-
recekti. Olmadı! Tarihsel zaman ölçeğini bir
yana bırakalım, insan ömrüne göre çok kı-
sa bir sürede anlaşıldı ki kapitalizmin va-
at ettiği cennet yalnızca ayrıcalıklılar için-
dir. Çoğunlukla yoksullar bu cennetin ka-
pısından içeri giremiyorlar. Küreselleşen ka-
pitalizm şu yuvarlak ve dönen dünyada
mutluluk üretmedi. Terör üretti. Neden?
Çünkü kapitalist düzenin düşmana ihtiya-
cı var...”
Minibaş düşmanı gösterip bu dünyadan
göçtü!.. Işık içinde yatsın...
mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Açılım Kıskacında CHP!.. Minibaş ve ‘Terör’
Sefa Sirmen Türkel Minibaş
İP’li Akfõrat, MİT şemasõnõ hazõrlayanlarõ suçladõ, Gülen, Eymür ve Güney’in ilişkili olduğunu savundu
obursali@cumhuriyet.com.tr
HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 50. oturumunda savun-
ma yapan tutuklu sanõk İşçi Partisi (İP) Merkez
Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat, MİT şe-
masõnõn, Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne ve Türki-
ye’nin milli bütünlüğüne karşõ bir tertibi açõk-
ça ortaya koyduğunu belirterek “Davanın temeli
olan bu MİT şemasını hazırlamak büyük bir
suçtur” dedi. Akfõrat, şemanõn dönemin Ge-
nelkurmay Başkanõ Hilmi Özkök’e gönderil-
diğini belirterek “Özkök’ün Genelkurmay
başkanı olması için yalan dolan tertipler ku-
ruldu. Bu şema arkasındaki tertip olmasa bu-
gün Çankaya’da Nakşibendi müridi otur-
mayacaktı” diye konuştu. Fethullah Gülen’in
Erbil’deki Işõk Koleji’ni açabilmek için PKK ile
anlaştõğõnõ ve Tuncay Güney aracõlõğõyla
PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi.
Ergenekon davasõna Akfõrat’õn savunmasõy-
la devam edildi. Güney’e el yazõsõyla şema yap-
tõrõldõğõnõ anlatan Akfõrat, Organize Suçlar Şu-
be Müdür Yardõmcõsõ Ahmet İhtiyaroğlu’nun
“Kurulmuş gibiydi” sözlerine ve Adil Serdar
Saçan’õn “Emniyet’te F tipi örgütlenme” ol-
duğuna ilişkin sözlerine dikkat çekti. Akfõrat
“Genelkurmay başkanları ve orgeneraller İs-
mail Hakkõ Karadayõ, Hüseyin Kıvrıkoğlu,
Eşref Bitlis, Teoman Koman, Rasim Betir, Gü-
ven Erkal gibi paşaların bu örgütün içinde ol-
duğu kayda geçirildikten sonra, bunlar ra-
kiplerin bertaraf edilmesi için el altından kul-
lanıldı” dedi. Bülent Ecevit başbakanlõğõnda-
ki hükümetin Irak’a saldõrõyõ önlemek istediği-
ni anõmsatan Akfõrat, şöyle devam etti: “Ge-
nelkurmay ve Dışişleri, ABD’nin Irak’a mü-
dahalesini engellenmek için çalışma grubu
oluşturdu. Kıvrıkoğlu’nu başında, Yaşar Bü-
yükanõt’ın içinde olduğu çalışma grubu Irak’ın
kuzeyinde güvenlik bölgesi oluşturmak isti-
yordu. Türkiye’nin bu kararlılığını bertaraf
etmek için bu tertip düzenlendi. Kıvrıkoğlu,
Özkök’ün Genelkurmay başkanı olmasını
Türkiye’nin güvenlik politikaları açısından sa-
kıncalı buluyordu. Özkök’ün Genelkurmay
başkanı olması için bu şema yaratıldı.”
Akfõrat “Ulusal Medya 2001” belgesini yaz-
makla suçlandõğõna dikkat çekerek, “Bu belge
Cumhuriyet gazetesi aleyhinde, Uğur Mum-
cu’ya İlhan Selçuk’a düşman. Belgede Ulusal
Kanal ve Perinçek’e suçlamalar var. Ancak
tertibi düzenleyenler ya da aklından zoru
olanlar bu metni benim yazdığımı ileri süre-
bilir” dedi. Akfõrat, Onursal Başkanlõğõ’nõ Gü-
len’in yaptõğõ Abant Platformu’nun, 15-16 Şu-
bat’ta Irak’õn Erbil kentinde toplanacağõnõ anõm-
satarak, “Erbil toplantısı Türkiye’yi parçala-
yan BOP haritasını hayata geçirmenin adımı
olacak” dedi. Erbil’deki Işõk Koleji’nin ABD’nin
talimatõyla Gülen ve Mehmet Eymür tarafõndan
kurulduğunu ve Güney’in getir götür işlerini yap-
tõğõnõ anlatan Akfõrat, Gülen’in okulu açabilmek
için PKK ile anlaştõğõnõ ve Güney aracõlõğõyla
PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi.
Gülen’in yoksul bir vaizken 200 ülkede 800
okulu olan bir imparatorluk kurmasõnõn ‘glad-
yo’ ile açõklanabileceğini söyleyen Akfõrat,
“MHP’nin bölünmesi ve Muhsin Yazõcõoğ-
lu’nun Büyük Birlik Partisi’ni kurması, Gü-
len operasyonuydu. Tuncay Güney, müla-
katında ‘Gülen, Yazõcõoğlu’na 10 bin dolar gön-
derdi’ dediği için özür diledi, bu bölümler ma-
kaslanmış” diye konuştu.
Hrant Dink’in öldürülmesi davasõndan yar-
gõlanan Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan
Tuncel’in, Danõştay’a saldõrõ düzenleyen Al-
parslan Arslan’õn Nizamõalem Ocaklarõ çev-
resinde örgütlendiklerine dikkat çeken Akfõrat,
“Nizamı-Alem Ocakları gladyonun Türki-
ye’ye karşı tertipleriyle anılır oldu” dedi.
‘Gülen, PKK’ye rüşvet verdi’MİT şemasõnõ hazõrlamanõn suç olduğunu söyleyen İşçi Partili Adnan Akfõrat
“Kõvrõkoğlu, Özkök’ün Genelkurmay başkanõ olmasõnõ sakõncalõ buluyordu.
Özkök’ün Genelkurmay başkanõ olmasõ için bu şema yaratõldõ” dedi. Erbil’deki Işõk
Koleji’nin ABD’nin talimatõyla kurulduğunu anlatan Akfõrat, Gülen’in okulu
açabilmek için Güney aracõlõğõyla PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi.
Ergenekon zanlısı
27 kişiye takipsizlik
Konya’daki operasyon
Yurt Haberler Servisi - Konya’da Erge-
nekon operasyonu kapsamõnda gözaltõna alõ-
nan ve serbest bõrakõlan 27 kişi hakkõnda,
“Ergenekon ile bağlantıları yok” değerlen-
dirmesi üzerine takipsizlik kararõ verildi.
Milli Çözüm Dergisi Genel Yayõn Yönetme-
ni Ahmet Akgül ile Ulusal TV Silifke Tem-
silcisi gemi mühendisi Yusuf Buldu, “Mağ-
duriyetimiz nasıl giderilecek?” diye sordu.
Konya Terörle Mücadele Şubesi Müdürlü-
ğü’nce, geçen yõl temmuz ayõnda gözaltõna
alõnan ve aralarõnda dava sürecinde yaşamõ-
nõ yitiren emekli öğretim üyesi Prof. Ahmet
Uçkun Geray’õn da bulunduğu 27 kişi, 26
Temmuz’da serbest bõrakõldõ. İstanbul Cum-
huriyet Başsavcõlõğõ’nõn şüphelilerin ‘Erge-
nekon’la ilişkili olduklarõna ilişkin delil bu-
lunamadõğõnõ bildirmesi üzerine 19 Ocak’ta,
27 kişi için takipsizlik kararõ verildi.
5 ‘JİTEM’ci için 15
yıl sonra soruşturma
3 kişiyi öldürme suçlaması
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba-
kõr’da itirafçõ Abdülkadir Aygan ifadeleri
üzerine, Sağlõk Sendikasõ Şube Başkanõ Ne-
cati Aydın’õn da aralarõnda bulunduğu üç ki-
şiyi öldürmekle suçlanan 5 JİTEM mensubu
hakkõnda yeni bir soruşturma başlatõldõ.
Bismil Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn fezle-
kesinde, 4 Nisan 1994’te gözaltõna alõnõp ser-
best bõrakõlan Necati Aydõn, Ramazan Kes-
kin ve Mehmet Ay’õn, 9 Nisan 1994’te Di-
yarbakõr-Silvan karayolunda silahla öldürüle-
rek toprağa gömüldükleri belirtildi. Fezlekede
“Aygan’ın, bu olayı Diyarbakır İstihbarat
Tim Komutanı Yüzbaşı T.Y, uzman çavuş-
lar U.Y., A.U., itirafçı K.E., Astsubay N.
Ateş’in gerçekleştirdikleri şeklinde beyan-
da bulunduğu anlaşılmaktadır” denildi.
İHD Ankara Şubesi, Ankara
78’liler Derneği, Ankara 78’liler
Birlik ve Dayanışma Derneği,
Ezilenlerin Sosyalist Platformu,
EMEP, DTP, SDP Ankara İl
Teşkilatları, Sosyalist Parti ile
68’liler Dayanışma Derneği’nin
de aralarında bulunduğu bazı
parti ve örgütler duruşma öncesi
açıklama yaptılar. DTP’li Pervin
Buldan, “Bu dava faili meçhul
cinayetlerin sorumlusu Mehmet
Ağar’ı aklama davası olarak
karşımıza çıkıyor. Ağar, bugün-
kü duruşmadan da elini kolunu
sallayarak çıkıp gidecek” dedi.
(Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ)
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mil-
letvekili dokunulmazlõğõ nedeniyle Susurluk
davasõndan bugüne kadar yargõlanamayan
Mehmet Ağar, “cürüm işlemek için silah-
lı teşekkül oluşturmak” suçundan 12 yõl son-
ra hâkim karşõsõna çõktõ. Ağar, hakkõndaki id-
dialara gülüp geçtiğini, saklandõğõ yeri bil-
dirmemekle suçlandõğõ Abdullah Çatlı’yõ
basõndan tanõdõğõnõ; eski MİT’çi Tarık Ümit
ve Yaşar Öz’ü muhbir olarak kullandõklarõ-
nõ söyledi. Ağar, Susurluk kazasõnda bulunan
“kayıp silahlar” hakkõnda ise bilgisinin ol-
madõğõnõ savundu.
Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki du-
ruşmaya, aynõ davada yargõlanarak mahkûm
olan Korkut Eken ile çok sayõda izleyici ka-
tõldõ. Duruşmada, avukat Selçuk Kozağaçlı,
faili meçhul cinayete kurban giden Hüseyin
Şimşek ve İsmail Hakkı İlçi için 342 avukat
olarak müdahil talebinde bulunduklarõnõ be-
lirtti. Avukat Rıza Karaman da Çağdaş Hu-
kukçular Derneği adõna davaya müdahil olma
talebinde bulundu. Talepler reddedildi.
Ağar, görevini yaptõğõ sõrada, bilmeyerek
makul derecede hizmet kusuru ya da görev ih-
malinin olabileceğini belirterek “İddia edil-
diği şekilde suç örgütü meydana getir-
mek, yaptığım göreve, yapıma terstir. Suç
örgütlerinin halen hedefindeyim” dedi.
Mahkeme Başkanõ Hasan Şatır, Susurluk da-
vasõ kapsamõnda yargõlanan kişileri, Ağar’a ay-
rõ ayrõ sordu. Susurluk hükümlüsü İbrahim
Şahin ve Eken’i tanõdõğõnõ söyleyen Ağar ay-
nõ davadan yargõlanan Sedat Bucak’la emniyet
genel müdürü olduğu dönemde tanõştõğõnõ, Bu-
cak’la yaptõğõ görüşmeler sonucu aşiretinin te-
rörle mücadelede devletin yanõnda yer alma-
sõnõ sağladõğõnõ savundu.
Ağar, Mehmet Özbay sahte kimliğini kul-
lanan Çatlõ’nõn ismini, emniyette görev yap-
masõ nedeniyle duyduğunu ancak tanõmadõğõnõ
kaydetti. Yaşar Öz’ü ise Tarõk Ümit vasõtasõyla
emniyet genel müdürlüğü yaptõğõ sõrada ta-
nõdõğõnõ aktaran Ağar “Ümit, bana kaçakçı-
lık ve uyuşturucu konusunda bilgiler ve-
receğini söyledi. Ümit, Öz’ün de insan ti-
caretiyle uğraştığını söylemişti. Öz’ün ver-
diği bilgilerle başarılı operasyonlar yapıl-
dı. O günlerde PKK terör örgütü insan ti-
caretinden para kazanıyordu” dedi.
Ağar, Yaşar Öz’ün gözaltõna alõndõğõnõn ken-
disine bildirilmesinin ardõndan, İstanbul Em-
niyet Müdürlüğü’nü arayarak “suç teşkil
eden bir eylemi yoksa Öz’e yardımcı olun-
masını” istediğini kaydetti. Ağar, Öz ile
Çatlõ’ya silah ruhsatõ verilmesiyle ilgili her-
hangi bir yetkisinin ve bilgisinin bulunmadõ-
ğõnõ savundu. Ağar, yazõlõ olarak da savun-
masõnõ mahkemeye daha sonra sunacağõnõ söy-
ledi. Ağar’õn duruşmalardan vareste tutul-
masõna ve yazõlõ savunmasõnõ hazõrlamasõ
için süre verilmesine karar verilerek duruşma
13 Mayõs’a ertelendi.
Duruşma
öncesi protesto
Ağar: Çatlı’yı tanımıyorum
Susurluk davasõnda 12 yõl sonra yargõç karşõsõna çõkan Ağar, suçlamalarõ
reddederek Tarõk Ümit ve Yaşar Öz’ü muhbir olarak kullandõklarõnõ söyledi