23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2009 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Beyin Satın Alma Rüşvet ki ne rüşvet... İşi büyüttüler, evler döşenmeye başlandı. Bir dahaki sefere, TOKİ en ucuzundan birkaç yüz evi de “pi- yango gibi” dağıtmaya başlarsa şaşırmam... Tunceli’de dayanıklı tüketim malları dağı- tımı, Diyarbakır’da kurulan “oy satın alma piyasası”nın, daha değişik, devlet eliyle üst düzeye tırmandırılmış biçimidir. Bu, seçmen satın almanın ötesinde, be- yin satın alma, “milli irade”yi beyinsizleş- tirme politikasının ta kendisidir. Tunceli Valisi gazetelerde lak lak ediyor, “Ben hep yardım dağıtırım, şu partiye oy is- tediğimi gösteremezler” diye... TV’de bir köy- lü kadın, evinin önünde buzdolabı veya çamaşır makinesi, diyor ki ekranda “3 oyum var, tabii ki Erdoğan’a vereceğim.” “Milli irade”nin ev eşyalarını götüren bu bö- lümünde, sormaya cesaret edecek akıl ara- ma: “Ulan iktidar, devlet, hükümet; ulan poli- tikacı zevat... Bizi bu hale kodun, işsiz- güçsüz, çulsuz, aç bıraktın. Şimdi kalkmış, al buzdolabını ver oyunu diyorsun... Sende hiç mi utanma, arlanma, namus yok?.. Ak- lımı, düşüncemi, kişiliğimi üç paraya satın al- maya kalkıyorsun. Al bunu başına çal. Veya ver bunu, nah sana oy...” “Milli irade”nin oylarını satılığa çıkarmış kıs- mı, yoksulluğuyla baştakiler arasında bir iliş- ki kurmaktan aciz! Sorgulamayan beyin, kolay satılır, satın alınır! İçinde bulundu- ğu koşullar “Allah’ın takdiri, kader...” “Yüce Tanrım beş parmağı bir mi yaratmış?!” AKP ve bütün sağcı-dinci partiler de mil- li iradeye her gün durmadan din ve Tanrı sat- mıyor mu? Şimdi de “Bak Tanrı seni istedi ama bana dua et, bak sana ne veriyo- rum...” Veya tam böyle olmasa bile, aralarında zımni bir anlaşma doğuyor: “Seçmen” diyor ki kendine, “Adam bunları verdi, şimdi oy vermesen bu namusa sığar mı?..” (“başka- ları ne verdi ki” haklı düşüncesi de, oy sa- tışını beyinde rasyonalize ediyor, şüphesiz..) AKP genel başkan yardımcılarından ikisi- nin yolsuz ilişkileri açığa çıkıyor ve istifa edi- yorlar; Deniz Feneri ile AKP arasındaki kan damarları bağlantıları.. Belediyelerin hepsi birer ihale, arsa-imar vurgun yeri... Ve oyları satılık milli irade, başka bir açı- dan bakarsak, şöyle düşünse yanlış mı olur: “Seçim olmayan bütün zamanlar canıma okuyorsun, işsiz, yoksul ve elimde tek para eden oy’umu bırakıyorsun... Sen kasanı dolduruyorsun... 4-5 yılda bir de beni hatır- lıyorsun... Eeee, hadi bakalım, pamuk eller cebe...” AKP- “milli irade” ilişkisi! Milli gelir dağıtımında üst gelir ile alt ge- lirler arasındaki uçurumu derinleştir; millet- te yarını nasıl çıkartacağını düşünmekten başka bir kafa bırakma... Sonra da, iktidar- da yığdıklarından biraz da onlara dağıt... Siyasi iktidar-seçmen arasındaki bu sis- teme demokrasi, sonuçlarına da milli ira- denin tecellisi deniyor... Yok yok, kendinizi sıkmayın, başka şey de düşünmeyin; size demokrasi düşmanı falan denmesine de aldırmayın ve koyverin gitsin.. hayy senin... Erdoğan diyor ki, “CHP zihniyeti kirli- dir...” İşadamları ise şirket devrederek ço- cuklarını semirtiyor... AKP, DP-ANAP’ın devamı değil mi? Se- çim zamanları üç büyük başın fotoğrafı ay- nı afişteydi... 60 yıldır iktidardalar.. Biri ini- yor diğeri çıkıyor... Ülkenin haline bakın... Erdoğan’ı dinliyorum... Söyledikleri utan- mazlığın dik âlâsı! Başbakan Erdoğan, Sefa Sir- men’in “Her mahalleye Kuran kur- su” açılımı üzerine panikledi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da bu projeyi destekleyince Erdoğan ta- arruza geçti! AKP lideri, anamuha- lefet partisini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na hedef gösteriyor; “Bize dava açanlar CHP’yi izliyor mu” diye çığlık atıyor. Oysa aynı Başbakan’ın yönettiği ülkede laik eğitimin temeline dinamit yerleştir- mek için terör örgütleri ve cemaatler var güçleriyle çalışıyor! Milli Eğitim Bakanlığı’na son 6 yıl- da binlerce imam yerleştirildi. Dev- let okullarının web sayfalarında ta- rikat propagandaları yapılıyor. İlk- öğretim okullarında bile türbanlı öğrencilere göz yumuluyor. Ce- maatlerin özel okulları ve dersha- nelerinde militan müritler yetiştirili- yor. Güneydoğu kırsalı, Karadeniz Bölgesi ile özellikle Bolu-Adapazarı- Kocaeli hattında hem kaçak Kuran kursları hem de denetimsiz tarikat yurtlarının sayısı hızla artıyor. CHP’yi açılıma sürükleyen bu gerici yapı- lanmaların özellikle İzmit’i bir ağ gi- bi sardığı da biliniyor. Daha vahimine gelince; Hizbullah terör örgütünün, ülkenin Güney- doğu’sunda kaçak Kuran kursları ve denetimsiz camilerde büyüdüğü unutuluyor! AKP iktidarı döneminde, 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’da 4 intihar saldırısıyla 60’tan fazla yurttaşı öl- düren El Kaide’cilerin kaçak kurs ve mescitleri üs tutması da göz ardı ediliyor!.. AKP, bu örgütlerin militan yetiş- tirdiği kaçak kursları düzenleyenlere verilecek hapis cezasını iktidara gelir gelmez 1 yı- lın altına düşürdü. Artık kimse yasadışı kurs aç- maktan cezaevine konul- muyor. Ve bu yasa deği- şikliğinin yarattığı boşluk nedeniyle Diyanet’in Kuran eğitimi üzerindeki deneti- mi giderek zayıflıyor!.. Hizbullah kaçak kurslar ve “okuma evi” adı verdi- ği merkezlerde, El Kaide ise diploma dağıttığı medreselerde büyümeye devam ediyor... Tarikat ve cemaatler de onlardan geri kal- mıyor. Din eğitimi üzerindeki tahri- bat, yıkım ve sömürü devletin gö- zü önünde sürüyor! Peki, yalnızca terör örgütleri ya da tarikatlar mı bu uğurda tezgâh açı- yor?.. PKK bile “Kürdistan İmamlar Birliği” adı altında oluşturduğu “Melle” timlerine Kürtçe vaazler verdirerek, Güneydoğu’da, Hiz- bullah-Fethullah örgütlenmesine karşı propaganda yürütüyor! DTP’liler ise mitinglerinde Kuran ve Said Nursi posterleri taşıyarak Güneydoğu’da ivme kazanan si- yasal dinciliğin kozlarına müdaha- le etmeye çalışıyor! Tüm bunlara karşın CHP “Çarşaf” ya da “Kuran” deyince AKP’liler ve din tacirlerinin tüyleri diken diken oluyor! “Laiklik karşıtlarının oda- ğı” bir partiyi yöneten Baş- bakan, tüm bu erozyona karşın güvenlik birimlerini, müfettişleri ve savcıları ha- rekete geçirmek yerine CHP’yi Kuran kursu açılımı nedeniyle Yargıtay’a şikâ- yet ediyor... Erdoğan’ın derdi laikliğin korunması ya da Siyasi Partiler Yasası’nın uygulanması değil! Baş- bakan, Milli Görüş zihniyetini bü- yüten kutsal stratejiye bir başka partinin el atmasından ciddi rahat- sızlık duyuyor. AKP’liler arka bah- çelerinde gizledikleri enstrümanla- rın ellerinden alınabileceği kaygısıyla feveran ediyor! CHP lideri Deniz Baykal ve kad- rosu, medyadaki kindarların salya- lı çığlıklarını ciddiye almadan te- settür üzerinden yürütülen inanç sö- mürüsü ve siyasal ranta müdaha- le etmekten kaçınmamalıdır. Bay- kal, AKP ya da benzeri partilerin tür- ban, çarşaf ya da Kuran kursları üzerinden yürüttüğü medrese-mü- rit-iktidar projesini çökertmek için devletin temel niteliklerini hırpala- madan, muhafazakâr toplumu ku- caklayacak açılımlarını sürdürme- lidir... Cumhuriyete bağlı inançlı kesimler bağnazların eline bırakıl- mamalıdır... Çünkü CHP’yi siyasi arenada saf dışı bırakmak için doğuda Kürt- çülük, batıda siyasal dincilik her yo- lu deniyor! Etnik ve dinsel kaygıla- rı kullananlar toplumla CHP arası- na duvarlar örüyor!.. Masa başı sosyologları da bu sü- reçte CHP’ye yanlış taktikler veri- yor! Onlar İstanbul’da ahkam kes- mek yerine, ak sakallı dedelerin oturduğu, içinde mescit bulan Ana- dolu’daki CHP binalarını görmeli ve benzer açılımların nasıl bir gerekli- lik olduğunu anlamalıdır! Deniz Baykal, Kuran kursları sö- mürüsü ya da türban-tesettür pro- pagandasını karanlık zihniyetlerin elinden aldığı gün, salt “CHP din düşmanı” şeklindeki hastalıklı yak- laşım çökmeyecektir!.. Din tacirle- rinden geriye, terk edilmiş medre- seler, patlamış ampuller ve takun- yalar kalacaktır!.. Laik toplum, çağdaş yaşam ve aydınlık gelecek için atan bir yürek daha sustu... Sinsi bir hastalık gazetemiz yazarı Prof. Dr. Türkel Minibaş’ı genç yaşında aramızdan aldı. Onun “Gözucuyla” 15 yıl önce arala- dığı penceresi, ne yazık ki bizlere daha çok şey gösterebileceği en verimli anında ka- pandı... Yaşam, bu dünyadan zamanlı zamansız göçen her kişi için göz açıp kapayıncaya kadar kısa sürmüştür... Minibaş bu kısa ama zorlu süreci çok iyi değerlendirdi. O, son nefesine kadar Cumhuri- yet’teki köşesine adını verdiği “Gözucuyla” sosyal, siyasal ve ekonomik tehlikeleri topluma gös- termekten geri durmadı. Bunu yaparken bir cumhuriyet kadını- nın duyarlılığıyla hareket etti ve ay- dın duruşunun gereğini yerine getirdi. Cumhuriyet salt bir yazarını kaybetme- di. Öğrencileri ve eğitim dünyası başarılı bir bilim kadınının enerjisinden mahrum kaldı. Başta yöneticisi olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) olmak üzere ülkenin topyekûn aydınlanmasının kavgasını veren sivil toplum örgütleri mü- cadeleci bir yüreği yitirdi... Özellikle kadına şiddet ve töre terörünü irdelediğim her yazı, kitap ya da konuş- manın ardından iyi dileklerini esirgemeyen Türkel Hoca, ders alınacak bir yaşam ve örnek bir mücadele anlayışını miras bı- raktı... Minibaş’tan geriye bilimsel çalış- maları ve makalelerinin yanı sıra bu köşenin yazarı ve okurlarını ilgilendirecek bir kitap da kaldı. Türkel Minibaş’ın “Bu Kez Düşmanın Adı: Terör” adlı eseri, “Cumhuriyet Kitapları” arasında iki yıl önce ya- yımlandı. Adı “Terör” olsa da bu kitap şiddet örgütlerinin yapısını ya da kanlı eylemlerini anlatmıyor! Minibaş küreselleşen kapitalizmin dünya genelindeki etkilerinin top- lum ve yaşam üzerinde adeta te- röre dönüşmesine dikkat çekiyor. Başyazarımız İlhan Selçuk’un önsözünde yazdığı satırlar da bu kitabı okumayı kaçınılmaz kılıyor: “Kapitalizmin küreselleşmesi gezegenimizi cennete dönüştü- recekti. Olmadı! Tarihsel zaman ölçeğini bir yana bırakalım, insan ömrüne göre çok kı- sa bir sürede anlaşıldı ki kapitalizmin va- at ettiği cennet yalnızca ayrıcalıklılar için- dir. Çoğunlukla yoksullar bu cennetin ka- pısından içeri giremiyorlar. Küreselleşen ka- pitalizm şu yuvarlak ve dönen dünyada mutluluk üretmedi. Terör üretti. Neden? Çünkü kapitalist düzenin düşmana ihtiya- cı var...” Minibaş düşmanı gösterip bu dünyadan göçtü!.. Işık içinde yatsın... mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Açılım Kıskacında CHP!.. Minibaş ve ‘Terör’ Sefa Sirmen Türkel Minibaş İP’li Akfõrat, MİT şemasõnõ hazõrlayanlarõ suçladõ, Gülen, Eymür ve Güney’in ilişkili olduğunu savundu obursali@cumhuriyet.com.tr HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 50. oturumunda savun- ma yapan tutuklu sanõk İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat, MİT şe- masõnõn, Türk Silahlõ Kuvvetleri’ne ve Türki- ye’nin milli bütünlüğüne karşõ bir tertibi açõk- ça ortaya koyduğunu belirterek “Davanın temeli olan bu MİT şemasını hazırlamak büyük bir suçtur” dedi. Akfõrat, şemanõn dönemin Ge- nelkurmay Başkanõ Hilmi Özkök’e gönderil- diğini belirterek “Özkök’ün Genelkurmay başkanı olması için yalan dolan tertipler ku- ruldu. Bu şema arkasındaki tertip olmasa bu- gün Çankaya’da Nakşibendi müridi otur- mayacaktı” diye konuştu. Fethullah Gülen’in Erbil’deki Işõk Koleji’ni açabilmek için PKK ile anlaştõğõnõ ve Tuncay Güney aracõlõğõyla PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi. Ergenekon davasõna Akfõrat’õn savunmasõy- la devam edildi. Güney’e el yazõsõyla şema yap- tõrõldõğõnõ anlatan Akfõrat, Organize Suçlar Şu- be Müdür Yardõmcõsõ Ahmet İhtiyaroğlu’nun “Kurulmuş gibiydi” sözlerine ve Adil Serdar Saçan’õn “Emniyet’te F tipi örgütlenme” ol- duğuna ilişkin sözlerine dikkat çekti. Akfõrat “Genelkurmay başkanları ve orgeneraller İs- mail Hakkõ Karadayõ, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Eşref Bitlis, Teoman Koman, Rasim Betir, Gü- ven Erkal gibi paşaların bu örgütün içinde ol- duğu kayda geçirildikten sonra, bunlar ra- kiplerin bertaraf edilmesi için el altından kul- lanıldı” dedi. Bülent Ecevit başbakanlõğõnda- ki hükümetin Irak’a saldõrõyõ önlemek istediği- ni anõmsatan Akfõrat, şöyle devam etti: “Ge- nelkurmay ve Dışişleri, ABD’nin Irak’a mü- dahalesini engellenmek için çalışma grubu oluşturdu. Kıvrıkoğlu’nu başında, Yaşar Bü- yükanõt’ın içinde olduğu çalışma grubu Irak’ın kuzeyinde güvenlik bölgesi oluşturmak isti- yordu. Türkiye’nin bu kararlılığını bertaraf etmek için bu tertip düzenlendi. Kıvrıkoğlu, Özkök’ün Genelkurmay başkanı olmasını Türkiye’nin güvenlik politikaları açısından sa- kıncalı buluyordu. Özkök’ün Genelkurmay başkanı olması için bu şema yaratıldı.” Akfõrat “Ulusal Medya 2001” belgesini yaz- makla suçlandõğõna dikkat çekerek, “Bu belge Cumhuriyet gazetesi aleyhinde, Uğur Mum- cu’ya İlhan Selçuk’a düşman. Belgede Ulusal Kanal ve Perinçek’e suçlamalar var. Ancak tertibi düzenleyenler ya da aklından zoru olanlar bu metni benim yazdığımı ileri süre- bilir” dedi. Akfõrat, Onursal Başkanlõğõ’nõ Gü- len’in yaptõğõ Abant Platformu’nun, 15-16 Şu- bat’ta Irak’õn Erbil kentinde toplanacağõnõ anõm- satarak, “Erbil toplantısı Türkiye’yi parçala- yan BOP haritasını hayata geçirmenin adımı olacak” dedi. Erbil’deki Işõk Koleji’nin ABD’nin talimatõyla Gülen ve Mehmet Eymür tarafõndan kurulduğunu ve Güney’in getir götür işlerini yap- tõğõnõ anlatan Akfõrat, Gülen’in okulu açabilmek için PKK ile anlaştõğõnõ ve Güney aracõlõğõyla PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi. Gülen’in yoksul bir vaizken 200 ülkede 800 okulu olan bir imparatorluk kurmasõnõn ‘glad- yo’ ile açõklanabileceğini söyleyen Akfõrat, “MHP’nin bölünmesi ve Muhsin Yazõcõoğ- lu’nun Büyük Birlik Partisi’ni kurması, Gü- len operasyonuydu. Tuncay Güney, müla- katında ‘Gülen, Yazõcõoğlu’na 10 bin dolar gön- derdi’ dediği için özür diledi, bu bölümler ma- kaslanmış” diye konuştu. Hrant Dink’in öldürülmesi davasõndan yar- gõlanan Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel’in, Danõştay’a saldõrõ düzenleyen Al- parslan Arslan’õn Nizamõalem Ocaklarõ çev- resinde örgütlendiklerine dikkat çeken Akfõrat, “Nizamı-Alem Ocakları gladyonun Türki- ye’ye karşı tertipleriyle anılır oldu” dedi. ‘Gülen, PKK’ye rüşvet verdi’MİT şemasõnõ hazõrlamanõn suç olduğunu söyleyen İşçi Partili Adnan Akfõrat “Kõvrõkoğlu, Özkök’ün Genelkurmay başkanõ olmasõnõ sakõncalõ buluyordu. Özkök’ün Genelkurmay başkanõ olmasõ için bu şema yaratõldõ” dedi. Erbil’deki Işõk Koleji’nin ABD’nin talimatõyla kurulduğunu anlatan Akfõrat, Gülen’in okulu açabilmek için Güney aracõlõğõyla PKK’ye 15 bin dolar rüşvet verdiğini söyledi. Ergenekon zanlısı 27 kişiye takipsizlik Konya’daki operasyon Yurt Haberler Servisi - Konya’da Erge- nekon operasyonu kapsamõnda gözaltõna alõ- nan ve serbest bõrakõlan 27 kişi hakkõnda, “Ergenekon ile bağlantıları yok” değerlen- dirmesi üzerine takipsizlik kararõ verildi. Milli Çözüm Dergisi Genel Yayõn Yönetme- ni Ahmet Akgül ile Ulusal TV Silifke Tem- silcisi gemi mühendisi Yusuf Buldu, “Mağ- duriyetimiz nasıl giderilecek?” diye sordu. Konya Terörle Mücadele Şubesi Müdürlü- ğü’nce, geçen yõl temmuz ayõnda gözaltõna alõnan ve aralarõnda dava sürecinde yaşamõ- nõ yitiren emekli öğretim üyesi Prof. Ahmet Uçkun Geray’õn da bulunduğu 27 kişi, 26 Temmuz’da serbest bõrakõldõ. İstanbul Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’nõn şüphelilerin ‘Erge- nekon’la ilişkili olduklarõna ilişkin delil bu- lunamadõğõnõ bildirmesi üzerine 19 Ocak’ta, 27 kişi için takipsizlik kararõ verildi. 5 ‘JİTEM’ci için 15 yıl sonra soruşturma 3 kişiyi öldürme suçlaması DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarba- kõr’da itirafçõ Abdülkadir Aygan ifadeleri üzerine, Sağlõk Sendikasõ Şube Başkanõ Ne- cati Aydın’õn da aralarõnda bulunduğu üç ki- şiyi öldürmekle suçlanan 5 JİTEM mensubu hakkõnda yeni bir soruşturma başlatõldõ. Bismil Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn fezle- kesinde, 4 Nisan 1994’te gözaltõna alõnõp ser- best bõrakõlan Necati Aydõn, Ramazan Kes- kin ve Mehmet Ay’õn, 9 Nisan 1994’te Di- yarbakõr-Silvan karayolunda silahla öldürüle- rek toprağa gömüldükleri belirtildi. Fezlekede “Aygan’ın, bu olayı Diyarbakır İstihbarat Tim Komutanı Yüzbaşı T.Y, uzman çavuş- lar U.Y., A.U., itirafçı K.E., Astsubay N. Ateş’in gerçekleştirdikleri şeklinde beyan- da bulunduğu anlaşılmaktadır” denildi. İHD Ankara Şubesi, Ankara 78’liler Derneği, Ankara 78’liler Birlik ve Dayanışma Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, EMEP, DTP, SDP Ankara İl Teşkilatları, Sosyalist Parti ile 68’liler Dayanışma Derneği’nin de aralarında bulunduğu bazı parti ve örgütler duruşma öncesi açıklama yaptılar. DTP’li Pervin Buldan, “Bu dava faili meçhul cinayetlerin sorumlusu Mehmet Ağar’ı aklama davası olarak karşımıza çıkıyor. Ağar, bugün- kü duruşmadan da elini kolunu sallayarak çıkıp gidecek” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mil- letvekili dokunulmazlõğõ nedeniyle Susurluk davasõndan bugüne kadar yargõlanamayan Mehmet Ağar, “cürüm işlemek için silah- lı teşekkül oluşturmak” suçundan 12 yõl son- ra hâkim karşõsõna çõktõ. Ağar, hakkõndaki id- dialara gülüp geçtiğini, saklandõğõ yeri bil- dirmemekle suçlandõğõ Abdullah Çatlı’yõ basõndan tanõdõğõnõ; eski MİT’çi Tarık Ümit ve Yaşar Öz’ü muhbir olarak kullandõklarõ- nõ söyledi. Ağar, Susurluk kazasõnda bulunan “kayıp silahlar” hakkõnda ise bilgisinin ol- madõğõnõ savundu. Ankara 11. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki du- ruşmaya, aynõ davada yargõlanarak mahkûm olan Korkut Eken ile çok sayõda izleyici ka- tõldõ. Duruşmada, avukat Selçuk Kozağaçlı, faili meçhul cinayete kurban giden Hüseyin Şimşek ve İsmail Hakkı İlçi için 342 avukat olarak müdahil talebinde bulunduklarõnõ be- lirtti. Avukat Rıza Karaman da Çağdaş Hu- kukçular Derneği adõna davaya müdahil olma talebinde bulundu. Talepler reddedildi. Ağar, görevini yaptõğõ sõrada, bilmeyerek makul derecede hizmet kusuru ya da görev ih- malinin olabileceğini belirterek “İddia edil- diği şekilde suç örgütü meydana getir- mek, yaptığım göreve, yapıma terstir. Suç örgütlerinin halen hedefindeyim” dedi. Mahkeme Başkanõ Hasan Şatır, Susurluk da- vasõ kapsamõnda yargõlanan kişileri, Ağar’a ay- rõ ayrõ sordu. Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin ve Eken’i tanõdõğõnõ söyleyen Ağar ay- nõ davadan yargõlanan Sedat Bucak’la emniyet genel müdürü olduğu dönemde tanõştõğõnõ, Bu- cak’la yaptõğõ görüşmeler sonucu aşiretinin te- rörle mücadelede devletin yanõnda yer alma- sõnõ sağladõğõnõ savundu. Ağar, Mehmet Özbay sahte kimliğini kul- lanan Çatlõ’nõn ismini, emniyette görev yap- masõ nedeniyle duyduğunu ancak tanõmadõğõnõ kaydetti. Yaşar Öz’ü ise Tarõk Ümit vasõtasõyla emniyet genel müdürlüğü yaptõğõ sõrada ta- nõdõğõnõ aktaran Ağar “Ümit, bana kaçakçı- lık ve uyuşturucu konusunda bilgiler ve- receğini söyledi. Ümit, Öz’ün de insan ti- caretiyle uğraştığını söylemişti. Öz’ün ver- diği bilgilerle başarılı operasyonlar yapıl- dı. O günlerde PKK terör örgütü insan ti- caretinden para kazanıyordu” dedi. Ağar, Yaşar Öz’ün gözaltõna alõndõğõnõn ken- disine bildirilmesinin ardõndan, İstanbul Em- niyet Müdürlüğü’nü arayarak “suç teşkil eden bir eylemi yoksa Öz’e yardımcı olun- masını” istediğini kaydetti. Ağar, Öz ile Çatlõ’ya silah ruhsatõ verilmesiyle ilgili her- hangi bir yetkisinin ve bilgisinin bulunmadõ- ğõnõ savundu. Ağar, yazõlõ olarak da savun- masõnõ mahkemeye daha sonra sunacağõnõ söy- ledi. Ağar’õn duruşmalardan vareste tutul- masõna ve yazõlõ savunmasõnõ hazõrlamasõ için süre verilmesine karar verilerek duruşma 13 Mayõs’a ertelendi. Duruşma öncesi protesto Ağar: Çatlı’yı tanımıyorum Susurluk davasõnda 12 yõl sonra yargõç karşõsõna çõkan Ağar, suçlamalarõ reddederek Tarõk Ümit ve Yaşar Öz’ü muhbir olarak kullandõklarõnõ söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle