Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2009 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’den hükümete ağõr eleştiriler yağdõ:
Dõş siyaseti AKP tabanõ yönetiyor
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’yle
Gazze savaşõnõn Türkiye’de yarattõğõ tepkileri
konuşuyoruz. İsrail Büyükelçiliği’nin Atatürk
Bulvarõ üzerindeki tarihi konutundayõz. Konutun
ilginç bir tarihçesi var. Son Kudüs Mutasarrõfõ
Mathat Alam Bey tarafõndan 1920’li yõllarõn
başõnda Kudüs’te tanõyõp evlendiği eşi için
yaptõrõlmõş. Yakõn dostu Mustafa Kemal Atatürk
de sõk sõk bu eve gelir. Büyükelçi Levy’yle
konuştuğumuz bu küçük salonda dinlenirmiş.
1950’lerin başõnda İsrail Hükümeti kendileri için
büyük manevi değeri olan bu konağõ satõn almõş. O
zamandan beri de İsrail büyükelçilerinin konutu
olarak kullanõlõyormuş. Nereden nereye... Levy,
Türk Hükümeti ve Başbakan Erdoğan’õn Gazze
savaşõna tepki olarak İsrail’le ilgili sert sözlerinin
iki ülke arasõnda kriz yarattõğõnõ söylüyor. AKP
Hükümeti’yle Türk dõş politikasõnõn iç politika
malzemesi yapõldõğõna dikkat çekiyor. Hamas’õn bir
an önce siyasi çizgiye gelip İsrail’le anlaşma
masasõna oturmasõ gerektiğini vurguluyor.
Gazze’ye silah kaçõrõlmasõna daha fazla
dayanamayacaklarõnõ belirtiyor. Cumhurbaşkanõ
Gül’ün Şarm El Şeyh zirvesinden sonra Kudüs’te
liderler onuruna verilen yemeğe neden katõlmadõğõ
soruma ise şu yanõtõ veriyor: “İsrail Hükümeti ve
Başbakan Olmert hiçbir lideri davet etmedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin girişimiyle
liderler İsrail’le dayanışma içinde olduklarını
göstermek için o yemekte bir araya gelmeyi
istediler. Gül eğer o yemeğe katılmış olsaydı
İsrail’de memnunlukla karşılanacaktı.” Levy
İsrail’in stratejik hava aracõ Heron’larõn Türkiye’ye
teslim edilmemesinin de söz konusu olmadõğõnõ
açõklõyor. “Mayıs ayına kadar 10 Heron’u da
teslim etmiş olacağız” diyor.
- Perşembe akşamı Davos’ta Başbakan
Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e
kızıp ağır bir konuşmayla salonu terk etmesi
Türkiye-israil ilişkilerinin geleceğini nasıl etkiler?
LEVY - Türkiye ve İsrail gibi dost ülkeler
arasõnda bile zaman zaman dõş politika konularõnda
anlaşmazlõklar ve fikir ayrõlõklarõ olabiliyor.
Türkiye ve İsrail arasõnda yakõn dostluk ilişkileri
vardõr. Bu ilişkiler tarihi, ticari, stratejik ve siyasi
çõkarlara dayalõ olarak sağlam bir temel üzerine
oturtulmuştur. İlişkilerimizin zaman zaman
olabilecek anlaşmazlõklara dayanacak güçte
olduğuna inanõyorum. Ülkelerimizin Hamas konusu
ya da İran politikasõ gibi meselelerde aynõ görüşte
olmadõklarõ uzun zamandõr biliniyor. Ama dediğim
gibi demin sözünü ettiğim bu güçlü ilişkiler bize
arada bir anlaşmazlõklarõmõz konusunda da
anlaşabilmemiz avantajõnõ sağlõyor.
- Erdoğan’ın toplantıyı terk etmesinden sonra
Peres’in Erdoğan’ı telefonla arayıp özür dilediği
doğru mu?
- Sayõn Peres’in yardõmcõlarõndan birisiyle
konuşma olanağõm oldu. Kendisinden Sayõn
Peres’in Sayõn Erdoğan’õ o gece aradõğõnõ
öğrendim. Sayõn Erdoğan’õn Prof. Klaus
Schwab’la ortak basõn toplantõsõnõ izlerken
Erdoğan’õn Sayõn Peres ya da İsrail’e değil
protestosunun daha çok toplantõnõn moderatörüne
yönelik olduğunu söylemesinden çok etkilendiğini
ve telefon ettiğini söyledi. Telefon konuşmasõnda
Sayõn Peres’in Sayõn Erdoğan’la duygularõnõ
paylaştõğõnõ, bir dost bildiği kendisini ve ilişkilerine
çok değer verdiği Türkiye’yi hiçbir şekilde kõrmak
istemediğini söylediğini de ekledi.
Özellikle Gazze savaşı sırasında meydana gelen
gelişmelerin ışığında Türkiye-İsrail ilişkilerini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İlişkilerimizde bir çeşit kriz yaşamakta
olduğumuz sõr değil. Buna neden de hükümet ve
muhalefet kanadõnõn alevlendirdiği birtakõm
konuşmalardõr. Ben hükümetin ve bütün Türk
kamuoyunun o sõrada gösterdiği sert tepkilere
doğrusu gerçekten şaşõrdõm. Başlangõçta biraz safça
da olsa geçici bir anlaşmazlõk dönemi
yaşayacağõmõzõ, sonra da kõsa zamanda ilişkilerin
yeniden rayõna oturacağõnõ sandõm. Bu inancõm da
geçmişte yaşadõğõmõz birtakõm deneyimlere
dayalõydõ. Temmuz, Ağustos 2006’da Lübnan
Savaşõ sõrasõnda da bir kriz dönemi yaşamõş ama
bunu atlatmõştõk. O sõrada Türk kamuoyunun
tepkisi yine çok kritikti. Ben o olaydan aşağõ yukarõ
bir yõl sonra Ankara’ya atandõm. Geldiğimde her
şey düzelmiş, hava dostluğun da ötesine dönmüştü.
Ama bu sefer durumun farklõ olduğunu görüyorum.
Bu kez yaşadõğõmõz kriz iki buçuk yõl öncesinden
daha değişik.
AKP Hükümeti iktidara geldiğinden beri
Türkiye’nin dõş siyaseti hükümetin iç siyasetinin bir
parçasõ haline geldi. Türkiye’nin dõş siyaseti parti
tabanõ tarafõndan yönetilir oldu. Yõllar önce ise
Türkiye’nin dõş siyasetini elitler yürütüyordu.
- Yani sizce AKP Hükümeti dış siyaseti iç
siyasete malzeme mi yapıyor?
- Bu sizin yorumunuz. Ben dinlediğim sosyo-
politik izahatõ anlatõyorum. Ben kendime ve
halkõma karşõ dürüst olmak zorundayõm. Bu sert
tepkilerin başka nedenleri de vardõ. Bunlardan en
önemlisi de basõnda boy boy yayõmlanan o
korkunç, dehşet verici fotoğraflardõ. Eğer normal
bir insansanõz o fotoğraflardaki görüntülere kayõtsõz
kalmanõz mümkün değil.
Ama bizim dediğimiz de şu: Suç sadece İsrail’de
değildir. Hamas da bu işte suçludur.
- Ama çocuklar ve kadınlar da öldürüldü. Onlar
da mı suçluydu?
- Ben de bunu söylüyorum. Ama o ortamõn neden
yaratõldõğõnõ görmeniz lazõm. Bunu Hamas kõşkõrttõ.
Daha da öte Hamas kendi savaşõnõn ön saflarõna
sivilleri sürdü. Üstelik kendi militanlarõ da
üniformalarõnõ çõkarõp sivil giysiler içinde okullara,
camilere girdi. Oradan İsrail’e füzelerini yolladõlar.
Bugün Gazze halkõnõn bir bölümü Hamas’õn
kendilerine neye mal olduğunu görmeye başladõ.
İsrail-Türkiye ilişkilerine dönecek olursak... Belki
ilişkilerimizin düzelmesi için uzun bir zaman
geçecek. Ama sonunun iyi olacağõndan kuşkum
yok. Çünkü ilişkilerimizin temeli çok sağlamdõr.
Başbakanõnõz çok sert konuşmalar yapmaktan
hoşlanabilir. Buna karşõn iki ülkenin tarihi
birlikteliği çok kuvvetlidir.
- Erdoğan’ın İsrail’e karşı söylediği kimi
sözlerin Türk vatandaşı Yahudileri tedirgin
ettiğini düşünüyor musunuz?
- Bu çok özel durumda, İsrail Hükümeti’nin
buradaki temsilcisi değil, Türkiye’deki Yahudi
toplumunun bir parçasõ olarak konuşabilirim. Evet,
ailem bu ülkeden ayrõldõğõnda dört yaşõmdaydõm.
Ama terk ettikleri topraklara son derece bağlõ, onu
özlemle her zaman anan bir ailede büyüdüm. Çok
önemli tarihi bir deneyimimiz var. Bunun bizim
aleyhimize dönmesini istemeyiz. Bu güzel tarihi
geçmişimize zarar vermeyelim. Biz derken ben
bütün Yahudi halkõ adõna konuşuyorum. Yahudi
halkõ dünyanõn bütün ülkelerinde acõlar çekmiştir.
Tarih boyunca hep baskõ altõnda tutulmuşlardõr. Bir
tek bu durum Osmanlõ döneminde ve Türkiye’de
yaşanmamõştõr. Halkõma her türlü özgürlüğü bu
ülke vermiştir. Cumhurbaşkanõnõzõn tepkisi de
doğrusu beni çok duygulandõrdõ. Bence yaklaşõm
böyle olmalõydõ.
- Bu noktada bir soru sormak istiyorum. Birkaç
gün önce Gazze olaylarında yaşananlardan sonra
İsrail’in, stratejik önemi çok büyük olan insansız
Heron hava araçlarını Türkiye’ye göndermeyi
reddettiği biçiminde haberler çıktı. Bunların
doğruluk payı nedir?
- Biliyorum. O haberi okur okumaz hemen doğru
olup olmadõğõnõ kontrol ettim. O haberin nereden
kaynaklandõğõnõ bilmiyorum. Ama bilebildiğim
kadarõyla asõlsõzdõr. O projenin bütün ayrõntõlarõnõ
size verebilirim.
Bu konuda iki proje var. Biz Türk savunma
sanayiiyle ve Türk Silahlõ Kuvvetleri’yle (TSK) bu
araçlar konusunda işbirliğine hazõrõz. Projelerden
biri kiralama. İki ya da üç yõl önce TSK, PKK
terörü yüzünden haberalma faaliyetleri için acilen
bu araçlardan birisine ihtiyaçlarõ olduğunu bize
bildirdi. Aracõ satõn almak istiyorlardõ. Biz de satõş
işinin birkaç yõl alacağõnõ söylediğimizde o zaman
bir aracõ derhal kiralayabileceklerini bildirdiler.
Bizim Genelkurmay, aktif operasyonda kullanõlan
bu araçlardan birisini Türkiye’ye kiralama kararõ
aldõ. Öte yandan Türkiye’de kimileri İsrail’i
Kürtlerle işbirliği yapmakla suçluyorlar. Ben de
bunun asõlsõz olduğunu bu örnekle anlatmaya
çalõşõyorum. Bakõn, bir dönem Kürtlerle işbirliği
yaptõğõmõz doğrudur. Saddam Hüseyin Irak’õn
başõndayken İsrail’in düşmanõydõ. O sõrada
Saddam’a karşõ Irak’taki Kürtlerle işbirliği yapmak
İsrail’in işine geliyordu. Ama bu durum yõllar önce
sona erdi. Ben bizi suçlayanlara, “Bakın, Kuzey
Irak’ta bizi Kürtlerle işbirliği yapmakla
suçluyorsunuz. Ama öte yandan biz Türkiye’ye
PKK’yle savaşta yardımcı oluyoruz.
Söylediklerinizin hiçbir mantığı yok” diyorum.
Özetle, bu insansõz aracõn kiralanmasõ projesi
devam ediyor. İkinci proje ise Türkiye tarafõndan
İsrail’e õsmarlanan 10 tane haber alma hava aracõ.
Kasõmda Savunma Bakanõnõz Sayõn Vecdi Gönül
İsrail’i ziyaret ettiğinde bunlarõn ikisi teslim edildi.
Mayõs ayõna kadar da ayda ikişer tane olmak üzere
geri kalan sekiz aracõ teslim etmiş olacağõz. Bu aynõ
zamanda ticari bir projedir.
- Türkiye’nin İsrail ve Suriye arasında
arabuluculuk rolü üstlenmesinin İsrail’de büyük
memnunluk yarattığını biliyorum. Ama Gazze
savaşı sırasında ilgili taraflara hiç danışmadan
Başbakan Erdoğan’ın arabuluculuk rolüne
sıvanmasını nasıl karşıladınız?
- Evet. Bu ikisi iki farklõ olay. İsrail ve Suriye
arabuluculuğu konusunda haklõsõnõz. Ama bu 2000
yõlõndaydõ ve hiçbir sonuca ulaşõlamadõ. Batõ
dünyasõ o sõrada İsrail-Suriye yakõnlaşmasõyla ilgili
değildi. Öte yandan Türkiye bizi bir araya
getirebilecek tek ülkeydi. Bu bize Türkiye’nin bu
bölgede arabuluculuk yapma kapasitesi olduğunu
gösterdi. O yõllarda Türkiye, konulara ve sorunlara
yaklaşõmõndaki tarafsõz duruşuyla bütün ilgili
taraflarõn güvenini kazanmõştõ. Bugün durum şu:
Eğer Türkiye sadece bir tarafa destek verirse öbür
tarafõn güvenini yitirecektir. Bakõn, zaman içinde
bu krizin üstesinden geleceğiz. Evet, anlaşmazlõklar
var. Hamas her zaman Türk Hükümeti’yle
anlaşamadõğõmõz bir konu olmuştur. Biz bunu
açõkça ortaya koyduk. Hatõrlayõn. Türkiye 2006’da
Hamas liderini (Halid Meşal) davet eden ikinci
ülke olmuştu. Bakõn, tekrar ediyorum. Türkiye
güvenimizi yeniden kazanmalõdõr. Buna ihtiyacõmõz
var. Türk dõş siyasetiyle ilgili yapõlan açõklamalar
bizi son derece kaygõlandõrõyor. Çok dikkatli olmak
zorundayõz.
Ülkeler arasõndaki ilişkiler şu ya da bu lidere bağlõ değildir
- Hamas sizce siyasi hareket
olmayı seçer mi?
- Halkõm sonsuza kadar savaşmak
istemiyor. Günün birinde o noktaya
geleceğiz.
Çağdaş uluslararasõ ilişkilerde
halklar, uluslar yok olmazlar. İsrail
ve Filistin Yönetimi günün birinde
iki halk için iki devlet ilkesinde
anlaşacaklardõr. Bu ilke uluslararasõ
toplum tarafõndan da kabul
edilmiştir. Zaman içinde yan yana
yaşamayõ öğreneceğiz. Ama bunu ne
kadar kõsa zamanda başarõrsak
hepimiz için o kadar iyi olur.
Bakõn, Mõsõr’la barõş anlaşmasõ
imzalayabilmemiz için beş savaş
geçirmemiz gerekti. Ürdün’le aynõ
şey oldu. Neden aynõ şeyleri
Filistinlilerle yeniden yaşayalõm?
Eninde sonunda oturup bir barõş
antlaşmasõ imzalayacağõz. Bundan
kaçõş yok.
- Şarm El Şeyh’teki zirveden
sonra Başbakanınız Olmert’in
Kudüs’te verdiği o ünlü akşam
yemeği konusunda bir soru sormak
istiyorum. Zirvede konuşan
Cumhurbaşkanı Gül o yemeğe
katılmadan Ankara’ya döndü.
Olmert’in Gül’ü yemeğe davet
etmediği spekülasyonları yapıldı.
Gül davet edildi mi edilmedi mi?
- İsrail Hükümeti’nden ya da İsrail
Başbakanõ Olmert’ten hiçbir lidere
böyle bir yemek daveti gelmedi. Bu
tamamõyla zirveye katõlan liderlerin
girişimiyle gerçekleşti. Başbakan
Olmert’e, “İsrail’le dayanışma
içinde olduğumuzu göstermemiz
önemlidir. Gazze’ye silah
kaçakçılığıyla savaşmanızda haklı
olduğunuzu düşünüyoruz. Onun
için İsrail’de birlikte yemek
yiyelim” dediler. Başbakan Olmert
de “Hoş gelirsiniz” dedi.
Yemek işi tamamõyla anlattõğõm
gibi olmuştur. Biz İsrail olarak
hiçbir lideri davet etmedik. Fikir
Fransa Cumhurbaşkanõ Sarkozy’den
geldi. İsrail Hükümeti’ni
desteklediğini göstermek istiyordu.
Öbür liderlerin de kendisine
katõlmalarõnõ başardõ.
Sayõn Gül öbür devlet ve hükümet
başkanlarõna katõlmaya karar
verseydi İsrail’de memnunlukla
karşõlanacaktõ. Üstelik Sayõn Gül’ün
ileri bir tarihte İsrail’i ziyaret etmesi
kararõ da var. 6 Ocak’ta İsrail’i
ziyaret edecekti. Ama kulak iltihabõ
sorunu yüzünden uçağa binememesi
nedeniyle ziyaret ertelendi.
- Peki, Başbakan Erdoğan
İsrail’e karşı son derece sert bir
tutum izlerken Dışişleri Bakanı
Babacan ve Cumhurbaşkanı
Gül’ün tavrının daha yumuşak
olmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Bu sorunuza bir iki şahsiyetin
söylediklerinden değil, ülkelerin
çõkarlarõ neyi gerektiriyorsa onun
yapõlsa gerektiği temelinden hareket
ederek yanõt vermek istiyorum.
Ülkeler arasõndaki ilişkiler uzun
sürelidir. Şu ya da bu lidere bağlõ
değildir.
- Siz bir diplomatsınız. Diplomasideki bir kurala
göre iki taraf arasında arabuluculuk yapmak isterken
bir tarafı sonuna kadar destekleyip öbür tarafı her
şeyden suçlu bulmak desteklediğiniz tarafa da zarar
vermez mi?
- Evet, doğru. Bu çok mantõklõ bir çõkarsama. İki taraf
barõş sağlamak istiyor, siz de bunun için arabuluculuk
yaparken sadece bir tarafa destek veriyorsanõz o zaman
öbür tarafõn bütün güvenini kaybedersiniz. Filistinliler
olayõnda ise başka bir boyut var. Biz nerede
durduğumuzu biliyoruz. Uluslararasõ toplum Hamas
değil, Filistin yönetimini destekleme konusunda karar
aldõ.
- Ama bizim hükümet dahil burada kimileri
Hamas’ın demokratik yollardan Filistin halkı
tarafından seçildiğini, oyların çoğunluğunu aldığını
savunuyor.
- Başbakanõnõzõn Hamas’õn Filistin halkõnõn çoğunluk
oyunu alarak seçildiği analojisi yanlõş. Hamas siyasi bir
hareket değil. Hamas hep silahlõ terörist bir örgüt oldu.
En büyük yanlõş işte burada yapõlõyor.
- Hamas Avrupa ülkelerinde, ABD’de, BM
Güvenlik Konseyi kararlarında ve dünyanın başka
yerlerinde tescilli terörist bir örgüt değil mi?
- Bir İsrailli olarak değil de uluslararasõ ilişkileri iyi
bilen bir kişi olarak konuşuyorum. Başbakanõnõzõn
AKP ve Hamas arasõnda paralellik kurmaya çalõşmasõ
bir kere bilimsel olarak yanlõş. Hamas siyasi bir hareket
değildir. Dõşişleri Bakanõnõz Babacan da, “Hamas
tercihini yapmak zorundadır. Siyasi bir hareket mi
olacak yoksa silahlı bir örgüt olarak mı kalacak”
demedi mi? Bir adõm daha gideyim. Bunlarõ söylediğim
için Türkiye’de değil İsrail’de eleştirileceğim. Hamas
eğer siyasi bir hareket olmaya karar verir ve
uluslararasõ toplumun koşullarõnõ kabul ettiğini, İsrail
devletinin varlõğõnõ kabul ettiğini, İsrail’in Arafat
önderliğindeki Filistin Yönetimi’yle imzaladõğõ bütün
anlaşmalarõ tanõdõğõnõ, terörden tamamõyla vazgeçtiğini
açõklarsa, Hamas’la ve Filistin Yönetimi’yle oturup
müzakere etmeyecek bir İsrail Hükümeti olamaz diye
düşünüyorum.
P
O
R
T
R
E
GABBY LEVY
Bergama, 1944 doğumlu, 1948’de İsrail devletinin
kurulmasõyla birlikte dört yaşõndayken ailesi İsrail’e göç
etti. Üç yõllõk askerlik hizmetinin ardõndan Tel Aviv
Üniversitesi’nde “Ortadoğu’nun Diplomatik Tarihi”
konulu teziyle lisansüstü çalõşmasõnõ yaptõ. İsrail Dõşişleri
Bakanlõğõ sõnavlarõnõ kazanarak bakanlõğa girdi.
Jamaika, ABD, Dominik Cumhuriyeti’ndeki İsrail
temsilciliklerinde görev aldõ. Bakanlõğõn çeşitli
kademelerinde çalõştõ. Son olarak Avusturya
Büyükelçiliği’ni yürüttü. Son üç yõl İsrail Ulusal Alt Yapõ
Bakanõ’na danõşmanlõk yaptõ. Bir ay önce de İsrail’in
Ankara Büyükelçisi olarak göreve başladõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Obama Gazze savaşının
durdurulması için arabuluculuk eden
taraflara teşekkür ederken sizce neden
Türkiye’nin adını anmadı da Mısır’ı ön
plana çıkardı?
- Hamas yüzünden. Mõsõr
arabuluculuğun bir parçasõydõ. Tek
nedeni budur. Bu kadar duyarlõ olmak
gereksiz. Türkiye, ABD’nin önemli bir
müttefikidir. Ülkeler kimi konularda
farklõ görüşlere sahip olabilirler. Ama
hiçbir ABD yönetiminin Türkiye’nin bu
bölgedeki ilişkilerinin önemini
azõmsayacağõnõ düşünmüyorum. Bu
ayrõca ABD, Türkiye ve İsrail arasõndaki
üçlü stratejinin de bir parçasõdõr.
- ABD Kongresi’nde bekleyen Ermeni
soykırım tasarısı var. Bu tasarının
Kongre’den geçmemesi için Yahudi
lobisi yıllardır çalışıyor. Bugün için ise
bu Gazze meselesine verilen sert tepkiler
nedeniyle lobinin Türkiye’ye desteğini
çektiği söyleniyor. Bunun üzerine beş
Yahudi kuruluşunun Başbakan
Erdoğan’a gönderdikleri mektup da
var. Siz durumu nasıl görüyorsunuz?
- Bu mektup sadece ABD’de değil
bütün dünyadaki Yahudi toplumunun
kaygõlarõnõ yansõtõyor. Buna
Türkiye’deki Yahudi toplumu da dahil.
O mektubun anlamõ öç almak filan değil.
Sadece bu şekilde konuşmayõn, mesajõ
verilmek istenmiştir. Hepsi ciddi biçimde
kaygõlanmõştõr. Biz de öyle. Bu ülkedeki
Yahudi toplumu çok ciddi biçimde
sarsõlmõş ve üzülmüştür. Söylenen sözler
zaman zaman antisemitizm sõnõrõnõ
aşmõştõr.
Zaman zaman anti-semitizmi
aşan sözler söylendi
Stratejik insansõz hava araçlarõ olan
Heron’larõ teslim etmeyeceğimiz yolundaki
haberler asõlsõz. İkisi teslim edildi. Mayõs
ayõna kadar da geri kalan sekizi verilecek.
Türkiye 2006’da Hamas liderini
(Halid Meşal) davet eden ikinci ülke olmuştu.
Türkiye güvenimizi yeniden kazanmalõdõr.
Buna ihtiyacõmõz var.
Diplomasinin
inceliklerinibilmekşart