18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’den hükümete ağõr eleştiriler yağdõ: Dõş siyaseti AKP tabanõ yönetiyor İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’yle Gazze savaşõnõn Türkiye’de yarattõğõ tepkileri konuşuyoruz. İsrail Büyükelçiliği’nin Atatürk Bulvarõ üzerindeki tarihi konutundayõz. Konutun ilginç bir tarihçesi var. Son Kudüs Mutasarrõfõ Mathat Alam Bey tarafõndan 1920’li yõllarõn başõnda Kudüs’te tanõyõp evlendiği eşi için yaptõrõlmõş. Yakõn dostu Mustafa Kemal Atatürk de sõk sõk bu eve gelir. Büyükelçi Levy’yle konuştuğumuz bu küçük salonda dinlenirmiş. 1950’lerin başõnda İsrail Hükümeti kendileri için büyük manevi değeri olan bu konağõ satõn almõş. O zamandan beri de İsrail büyükelçilerinin konutu olarak kullanõlõyormuş. Nereden nereye... Levy, Türk Hükümeti ve Başbakan Erdoğan’õn Gazze savaşõna tepki olarak İsrail’le ilgili sert sözlerinin iki ülke arasõnda kriz yarattõğõnõ söylüyor. AKP Hükümeti’yle Türk dõş politikasõnõn iç politika malzemesi yapõldõğõna dikkat çekiyor. Hamas’õn bir an önce siyasi çizgiye gelip İsrail’le anlaşma masasõna oturmasõ gerektiğini vurguluyor. Gazze’ye silah kaçõrõlmasõna daha fazla dayanamayacaklarõnõ belirtiyor. Cumhurbaşkanõ Gül’ün Şarm El Şeyh zirvesinden sonra Kudüs’te liderler onuruna verilen yemeğe neden katõlmadõğõ soruma ise şu yanõtõ veriyor: “İsrail Hükümeti ve Başbakan Olmert hiçbir lideri davet etmedi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin girişimiyle liderler İsrail’le dayanışma içinde olduklarını göstermek için o yemekte bir araya gelmeyi istediler. Gül eğer o yemeğe katılmış olsaydı İsrail’de memnunlukla karşılanacaktı.” Levy İsrail’in stratejik hava aracõ Heron’larõn Türkiye’ye teslim edilmemesinin de söz konusu olmadõğõnõ açõklõyor. “Mayıs ayına kadar 10 Heron’u da teslim etmiş olacağız” diyor. - Perşembe akşamı Davos’ta Başbakan Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e kızıp ağır bir konuşmayla salonu terk etmesi Türkiye-israil ilişkilerinin geleceğini nasıl etkiler? LEVY - Türkiye ve İsrail gibi dost ülkeler arasõnda bile zaman zaman dõş politika konularõnda anlaşmazlõklar ve fikir ayrõlõklarõ olabiliyor. Türkiye ve İsrail arasõnda yakõn dostluk ilişkileri vardõr. Bu ilişkiler tarihi, ticari, stratejik ve siyasi çõkarlara dayalõ olarak sağlam bir temel üzerine oturtulmuştur. İlişkilerimizin zaman zaman olabilecek anlaşmazlõklara dayanacak güçte olduğuna inanõyorum. Ülkelerimizin Hamas konusu ya da İran politikasõ gibi meselelerde aynõ görüşte olmadõklarõ uzun zamandõr biliniyor. Ama dediğim gibi demin sözünü ettiğim bu güçlü ilişkiler bize arada bir anlaşmazlõklarõmõz konusunda da anlaşabilmemiz avantajõnõ sağlõyor. - Erdoğan’ın toplantıyı terk etmesinden sonra Peres’in Erdoğan’ı telefonla arayıp özür dilediği doğru mu? - Sayõn Peres’in yardõmcõlarõndan birisiyle konuşma olanağõm oldu. Kendisinden Sayõn Peres’in Sayõn Erdoğan’õ o gece aradõğõnõ öğrendim. Sayõn Erdoğan’õn Prof. Klaus Schwab’la ortak basõn toplantõsõnõ izlerken Erdoğan’õn Sayõn Peres ya da İsrail’e değil protestosunun daha çok toplantõnõn moderatörüne yönelik olduğunu söylemesinden çok etkilendiğini ve telefon ettiğini söyledi. Telefon konuşmasõnda Sayõn Peres’in Sayõn Erdoğan’la duygularõnõ paylaştõğõnõ, bir dost bildiği kendisini ve ilişkilerine çok değer verdiği Türkiye’yi hiçbir şekilde kõrmak istemediğini söylediğini de ekledi. Özellikle Gazze savaşı sırasında meydana gelen gelişmelerin ışığında Türkiye-İsrail ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? - İlişkilerimizde bir çeşit kriz yaşamakta olduğumuz sõr değil. Buna neden de hükümet ve muhalefet kanadõnõn alevlendirdiği birtakõm konuşmalardõr. Ben hükümetin ve bütün Türk kamuoyunun o sõrada gösterdiği sert tepkilere doğrusu gerçekten şaşõrdõm. Başlangõçta biraz safça da olsa geçici bir anlaşmazlõk dönemi yaşayacağõmõzõ, sonra da kõsa zamanda ilişkilerin yeniden rayõna oturacağõnõ sandõm. Bu inancõm da geçmişte yaşadõğõmõz birtakõm deneyimlere dayalõydõ. Temmuz, Ağustos 2006’da Lübnan Savaşõ sõrasõnda da bir kriz dönemi yaşamõş ama bunu atlatmõştõk. O sõrada Türk kamuoyunun tepkisi yine çok kritikti. Ben o olaydan aşağõ yukarõ bir yõl sonra Ankara’ya atandõm. Geldiğimde her şey düzelmiş, hava dostluğun da ötesine dönmüştü. Ama bu sefer durumun farklõ olduğunu görüyorum. Bu kez yaşadõğõmõz kriz iki buçuk yõl öncesinden daha değişik. AKP Hükümeti iktidara geldiğinden beri Türkiye’nin dõş siyaseti hükümetin iç siyasetinin bir parçasõ haline geldi. Türkiye’nin dõş siyaseti parti tabanõ tarafõndan yönetilir oldu. Yõllar önce ise Türkiye’nin dõş siyasetini elitler yürütüyordu. - Yani sizce AKP Hükümeti dış siyaseti iç siyasete malzeme mi yapıyor? - Bu sizin yorumunuz. Ben dinlediğim sosyo- politik izahatõ anlatõyorum. Ben kendime ve halkõma karşõ dürüst olmak zorundayõm. Bu sert tepkilerin başka nedenleri de vardõ. Bunlardan en önemlisi de basõnda boy boy yayõmlanan o korkunç, dehşet verici fotoğraflardõ. Eğer normal bir insansanõz o fotoğraflardaki görüntülere kayõtsõz kalmanõz mümkün değil. Ama bizim dediğimiz de şu: Suç sadece İsrail’de değildir. Hamas da bu işte suçludur. - Ama çocuklar ve kadınlar da öldürüldü. Onlar da mı suçluydu? - Ben de bunu söylüyorum. Ama o ortamõn neden yaratõldõğõnõ görmeniz lazõm. Bunu Hamas kõşkõrttõ. Daha da öte Hamas kendi savaşõnõn ön saflarõna sivilleri sürdü. Üstelik kendi militanlarõ da üniformalarõnõ çõkarõp sivil giysiler içinde okullara, camilere girdi. Oradan İsrail’e füzelerini yolladõlar. Bugün Gazze halkõnõn bir bölümü Hamas’õn kendilerine neye mal olduğunu görmeye başladõ. İsrail-Türkiye ilişkilerine dönecek olursak... Belki ilişkilerimizin düzelmesi için uzun bir zaman geçecek. Ama sonunun iyi olacağõndan kuşkum yok. Çünkü ilişkilerimizin temeli çok sağlamdõr. Başbakanõnõz çok sert konuşmalar yapmaktan hoşlanabilir. Buna karşõn iki ülkenin tarihi birlikteliği çok kuvvetlidir. - Erdoğan’ın İsrail’e karşı söylediği kimi sözlerin Türk vatandaşı Yahudileri tedirgin ettiğini düşünüyor musunuz? - Bu çok özel durumda, İsrail Hükümeti’nin buradaki temsilcisi değil, Türkiye’deki Yahudi toplumunun bir parçasõ olarak konuşabilirim. Evet, ailem bu ülkeden ayrõldõğõnda dört yaşõmdaydõm. Ama terk ettikleri topraklara son derece bağlõ, onu özlemle her zaman anan bir ailede büyüdüm. Çok önemli tarihi bir deneyimimiz var. Bunun bizim aleyhimize dönmesini istemeyiz. Bu güzel tarihi geçmişimize zarar vermeyelim. Biz derken ben bütün Yahudi halkõ adõna konuşuyorum. Yahudi halkõ dünyanõn bütün ülkelerinde acõlar çekmiştir. Tarih boyunca hep baskõ altõnda tutulmuşlardõr. Bir tek bu durum Osmanlõ döneminde ve Türkiye’de yaşanmamõştõr. Halkõma her türlü özgürlüğü bu ülke vermiştir. Cumhurbaşkanõnõzõn tepkisi de doğrusu beni çok duygulandõrdõ. Bence yaklaşõm böyle olmalõydõ. - Bu noktada bir soru sormak istiyorum. Birkaç gün önce Gazze olaylarında yaşananlardan sonra İsrail’in, stratejik önemi çok büyük olan insansız Heron hava araçlarını Türkiye’ye göndermeyi reddettiği biçiminde haberler çıktı. Bunların doğruluk payı nedir? - Biliyorum. O haberi okur okumaz hemen doğru olup olmadõğõnõ kontrol ettim. O haberin nereden kaynaklandõğõnõ bilmiyorum. Ama bilebildiğim kadarõyla asõlsõzdõr. O projenin bütün ayrõntõlarõnõ size verebilirim. Bu konuda iki proje var. Biz Türk savunma sanayiiyle ve Türk Silahlõ Kuvvetleri’yle (TSK) bu araçlar konusunda işbirliğine hazõrõz. Projelerden biri kiralama. İki ya da üç yõl önce TSK, PKK terörü yüzünden haberalma faaliyetleri için acilen bu araçlardan birisine ihtiyaçlarõ olduğunu bize bildirdi. Aracõ satõn almak istiyorlardõ. Biz de satõş işinin birkaç yõl alacağõnõ söylediğimizde o zaman bir aracõ derhal kiralayabileceklerini bildirdiler. Bizim Genelkurmay, aktif operasyonda kullanõlan bu araçlardan birisini Türkiye’ye kiralama kararõ aldõ. Öte yandan Türkiye’de kimileri İsrail’i Kürtlerle işbirliği yapmakla suçluyorlar. Ben de bunun asõlsõz olduğunu bu örnekle anlatmaya çalõşõyorum. Bakõn, bir dönem Kürtlerle işbirliği yaptõğõmõz doğrudur. Saddam Hüseyin Irak’õn başõndayken İsrail’in düşmanõydõ. O sõrada Saddam’a karşõ Irak’taki Kürtlerle işbirliği yapmak İsrail’in işine geliyordu. Ama bu durum yõllar önce sona erdi. Ben bizi suçlayanlara, “Bakın, Kuzey Irak’ta bizi Kürtlerle işbirliği yapmakla suçluyorsunuz. Ama öte yandan biz Türkiye’ye PKK’yle savaşta yardımcı oluyoruz. Söylediklerinizin hiçbir mantığı yok” diyorum. Özetle, bu insansõz aracõn kiralanmasõ projesi devam ediyor. İkinci proje ise Türkiye tarafõndan İsrail’e õsmarlanan 10 tane haber alma hava aracõ. Kasõmda Savunma Bakanõnõz Sayõn Vecdi Gönül İsrail’i ziyaret ettiğinde bunlarõn ikisi teslim edildi. Mayõs ayõna kadar da ayda ikişer tane olmak üzere geri kalan sekiz aracõ teslim etmiş olacağõz. Bu aynõ zamanda ticari bir projedir. - Türkiye’nin İsrail ve Suriye arasında arabuluculuk rolü üstlenmesinin İsrail’de büyük memnunluk yarattığını biliyorum. Ama Gazze savaşı sırasında ilgili taraflara hiç danışmadan Başbakan Erdoğan’ın arabuluculuk rolüne sıvanmasını nasıl karşıladınız? - Evet. Bu ikisi iki farklõ olay. İsrail ve Suriye arabuluculuğu konusunda haklõsõnõz. Ama bu 2000 yõlõndaydõ ve hiçbir sonuca ulaşõlamadõ. Batõ dünyasõ o sõrada İsrail-Suriye yakõnlaşmasõyla ilgili değildi. Öte yandan Türkiye bizi bir araya getirebilecek tek ülkeydi. Bu bize Türkiye’nin bu bölgede arabuluculuk yapma kapasitesi olduğunu gösterdi. O yõllarda Türkiye, konulara ve sorunlara yaklaşõmõndaki tarafsõz duruşuyla bütün ilgili taraflarõn güvenini kazanmõştõ. Bugün durum şu: Eğer Türkiye sadece bir tarafa destek verirse öbür tarafõn güvenini yitirecektir. Bakõn, zaman içinde bu krizin üstesinden geleceğiz. Evet, anlaşmazlõklar var. Hamas her zaman Türk Hükümeti’yle anlaşamadõğõmõz bir konu olmuştur. Biz bunu açõkça ortaya koyduk. Hatõrlayõn. Türkiye 2006’da Hamas liderini (Halid Meşal) davet eden ikinci ülke olmuştu. Bakõn, tekrar ediyorum. Türkiye güvenimizi yeniden kazanmalõdõr. Buna ihtiyacõmõz var. Türk dõş siyasetiyle ilgili yapõlan açõklamalar bizi son derece kaygõlandõrõyor. Çok dikkatli olmak zorundayõz. Ülkeler arasõndaki ilişkiler şu ya da bu lidere bağlõ değildir - Hamas sizce siyasi hareket olmayı seçer mi? - Halkõm sonsuza kadar savaşmak istemiyor. Günün birinde o noktaya geleceğiz. Çağdaş uluslararasõ ilişkilerde halklar, uluslar yok olmazlar. İsrail ve Filistin Yönetimi günün birinde iki halk için iki devlet ilkesinde anlaşacaklardõr. Bu ilke uluslararasõ toplum tarafõndan da kabul edilmiştir. Zaman içinde yan yana yaşamayõ öğreneceğiz. Ama bunu ne kadar kõsa zamanda başarõrsak hepimiz için o kadar iyi olur. Bakõn, Mõsõr’la barõş anlaşmasõ imzalayabilmemiz için beş savaş geçirmemiz gerekti. Ürdün’le aynõ şey oldu. Neden aynõ şeyleri Filistinlilerle yeniden yaşayalõm? Eninde sonunda oturup bir barõş antlaşmasõ imzalayacağõz. Bundan kaçõş yok. - Şarm El Şeyh’teki zirveden sonra Başbakanınız Olmert’in Kudüs’te verdiği o ünlü akşam yemeği konusunda bir soru sormak istiyorum. Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Gül o yemeğe katılmadan Ankara’ya döndü. Olmert’in Gül’ü yemeğe davet etmediği spekülasyonları yapıldı. Gül davet edildi mi edilmedi mi? - İsrail Hükümeti’nden ya da İsrail Başbakanõ Olmert’ten hiçbir lidere böyle bir yemek daveti gelmedi. Bu tamamõyla zirveye katõlan liderlerin girişimiyle gerçekleşti. Başbakan Olmert’e, “İsrail’le dayanışma içinde olduğumuzu göstermemiz önemlidir. Gazze’ye silah kaçakçılığıyla savaşmanızda haklı olduğunuzu düşünüyoruz. Onun için İsrail’de birlikte yemek yiyelim” dediler. Başbakan Olmert de “Hoş gelirsiniz” dedi. Yemek işi tamamõyla anlattõğõm gibi olmuştur. Biz İsrail olarak hiçbir lideri davet etmedik. Fikir Fransa Cumhurbaşkanõ Sarkozy’den geldi. İsrail Hükümeti’ni desteklediğini göstermek istiyordu. Öbür liderlerin de kendisine katõlmalarõnõ başardõ. Sayõn Gül öbür devlet ve hükümet başkanlarõna katõlmaya karar verseydi İsrail’de memnunlukla karşõlanacaktõ. Üstelik Sayõn Gül’ün ileri bir tarihte İsrail’i ziyaret etmesi kararõ da var. 6 Ocak’ta İsrail’i ziyaret edecekti. Ama kulak iltihabõ sorunu yüzünden uçağa binememesi nedeniyle ziyaret ertelendi. - Peki, Başbakan Erdoğan İsrail’e karşı son derece sert bir tutum izlerken Dışişleri Bakanı Babacan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün tavrının daha yumuşak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bu sorunuza bir iki şahsiyetin söylediklerinden değil, ülkelerin çõkarlarõ neyi gerektiriyorsa onun yapõlsa gerektiği temelinden hareket ederek yanõt vermek istiyorum. Ülkeler arasõndaki ilişkiler uzun sürelidir. Şu ya da bu lidere bağlõ değildir. - Siz bir diplomatsınız. Diplomasideki bir kurala göre iki taraf arasında arabuluculuk yapmak isterken bir tarafı sonuna kadar destekleyip öbür tarafı her şeyden suçlu bulmak desteklediğiniz tarafa da zarar vermez mi? - Evet, doğru. Bu çok mantõklõ bir çõkarsama. İki taraf barõş sağlamak istiyor, siz de bunun için arabuluculuk yaparken sadece bir tarafa destek veriyorsanõz o zaman öbür tarafõn bütün güvenini kaybedersiniz. Filistinliler olayõnda ise başka bir boyut var. Biz nerede durduğumuzu biliyoruz. Uluslararasõ toplum Hamas değil, Filistin yönetimini destekleme konusunda karar aldõ. - Ama bizim hükümet dahil burada kimileri Hamas’ın demokratik yollardan Filistin halkı tarafından seçildiğini, oyların çoğunluğunu aldığını savunuyor. - Başbakanõnõzõn Hamas’õn Filistin halkõnõn çoğunluk oyunu alarak seçildiği analojisi yanlõş. Hamas siyasi bir hareket değil. Hamas hep silahlõ terörist bir örgüt oldu. En büyük yanlõş işte burada yapõlõyor. - Hamas Avrupa ülkelerinde, ABD’de, BM Güvenlik Konseyi kararlarında ve dünyanın başka yerlerinde tescilli terörist bir örgüt değil mi? - Bir İsrailli olarak değil de uluslararasõ ilişkileri iyi bilen bir kişi olarak konuşuyorum. Başbakanõnõzõn AKP ve Hamas arasõnda paralellik kurmaya çalõşmasõ bir kere bilimsel olarak yanlõş. Hamas siyasi bir hareket değildir. Dõşişleri Bakanõnõz Babacan da, “Hamas tercihini yapmak zorundadır. Siyasi bir hareket mi olacak yoksa silahlı bir örgüt olarak mı kalacak” demedi mi? Bir adõm daha gideyim. Bunlarõ söylediğim için Türkiye’de değil İsrail’de eleştirileceğim. Hamas eğer siyasi bir hareket olmaya karar verir ve uluslararasõ toplumun koşullarõnõ kabul ettiğini, İsrail devletinin varlõğõnõ kabul ettiğini, İsrail’in Arafat önderliğindeki Filistin Yönetimi’yle imzaladõğõ bütün anlaşmalarõ tanõdõğõnõ, terörden tamamõyla vazgeçtiğini açõklarsa, Hamas’la ve Filistin Yönetimi’yle oturup müzakere etmeyecek bir İsrail Hükümeti olamaz diye düşünüyorum. P O R T R E GABBY LEVY Bergama, 1944 doğumlu, 1948’de İsrail devletinin kurulmasõyla birlikte dört yaşõndayken ailesi İsrail’e göç etti. Üç yõllõk askerlik hizmetinin ardõndan Tel Aviv Üniversitesi’nde “Ortadoğu’nun Diplomatik Tarihi” konulu teziyle lisansüstü çalõşmasõnõ yaptõ. İsrail Dõşişleri Bakanlõğõ sõnavlarõnõ kazanarak bakanlõğa girdi. Jamaika, ABD, Dominik Cumhuriyeti’ndeki İsrail temsilciliklerinde görev aldõ. Bakanlõğõn çeşitli kademelerinde çalõştõ. Son olarak Avusturya Büyükelçiliği’ni yürüttü. Son üç yõl İsrail Ulusal Alt Yapõ Bakanõ’na danõşmanlõk yaptõ. Bir ay önce de İsrail’in Ankara Büyükelçisi olarak göreve başladõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Obama Gazze savaşının durdurulması için arabuluculuk eden taraflara teşekkür ederken sizce neden Türkiye’nin adını anmadı da Mısır’ı ön plana çıkardı? - Hamas yüzünden. Mõsõr arabuluculuğun bir parçasõydõ. Tek nedeni budur. Bu kadar duyarlõ olmak gereksiz. Türkiye, ABD’nin önemli bir müttefikidir. Ülkeler kimi konularda farklõ görüşlere sahip olabilirler. Ama hiçbir ABD yönetiminin Türkiye’nin bu bölgedeki ilişkilerinin önemini azõmsayacağõnõ düşünmüyorum. Bu ayrõca ABD, Türkiye ve İsrail arasõndaki üçlü stratejinin de bir parçasõdõr. - ABD Kongresi’nde bekleyen Ermeni soykırım tasarısı var. Bu tasarının Kongre’den geçmemesi için Yahudi lobisi yıllardır çalışıyor. Bugün için ise bu Gazze meselesine verilen sert tepkiler nedeniyle lobinin Türkiye’ye desteğini çektiği söyleniyor. Bunun üzerine beş Yahudi kuruluşunun Başbakan Erdoğan’a gönderdikleri mektup da var. Siz durumu nasıl görüyorsunuz? - Bu mektup sadece ABD’de değil bütün dünyadaki Yahudi toplumunun kaygõlarõnõ yansõtõyor. Buna Türkiye’deki Yahudi toplumu da dahil. O mektubun anlamõ öç almak filan değil. Sadece bu şekilde konuşmayõn, mesajõ verilmek istenmiştir. Hepsi ciddi biçimde kaygõlanmõştõr. Biz de öyle. Bu ülkedeki Yahudi toplumu çok ciddi biçimde sarsõlmõş ve üzülmüştür. Söylenen sözler zaman zaman antisemitizm sõnõrõnõ aşmõştõr. Zaman zaman anti-semitizmi aşan sözler söylendi Stratejik insansõz hava araçlarõ olan Heron’larõ teslim etmeyeceğimiz yolundaki haberler asõlsõz. İkisi teslim edildi. Mayõs ayõna kadar da geri kalan sekizi verilecek. Türkiye 2006’da Hamas liderini (Halid Meşal) davet eden ikinci ülke olmuştu. Türkiye güvenimizi yeniden kazanmalõdõr. Buna ihtiyacõmõz var. Diplomasinin inceliklerinibilmekşart
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle