23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Minare Boyu Ayıplar İsviçre’deki minare referandumu, o ülkenin minare boyu ayıbını ve geleneksel hoşgörüsünün nasıl yalan olduğunu dünya âleme ilan etti. İsviçreliler camilere minare yapılmasını halkoyuyla yasakladılar. İsviçreliler başka dinlerin mabetlerine tahammül edemiyorlar. Minare boyu ayıp bu kadar açık, bunu örtmek için ileri sürülen gerekçelerin hepsi minare boyu sahtekârlık. Ama bizlerin de, bu hoşgörüsüzlüğe, bu bağnazlığa ses çıkaracak halimiz yok. Çünkü bizim ayıbımız da onlarınki gibi minare boyu. Melih Aşık dünkü “Açık Pencere”sinde Prof. Yılmaz Esmer’in bir buçuk yıl önce yayımlanan “Radikalizm ve Aşırıcılık Araştırması” anketini anımsatıyordu.O ankette halkımızın yüzde 66’sının dine inanmayan, yüzde 62’sinin Yahudi ve yüzde 52’sinin Hıristiyan komşu istemediği vurgulanıyordu. Daha sonra aynı yönde yapılan araştırmalar da, benzeri sonuçlar vermişti. Evet İsviçre’nin minare boyu ayıbını yüzüne vuracağız, ama aynı konuda bizim ayıbımızın da aşağı kalır yanı yok. Tabii ki, bizim ayıbımız İsviçre’ninkini, onların ayıbı bizimkini meşru kılmıyor. İsviçre’nin tavrı, aslında Avrupa’daki ya da dünyanın İsevi kesimindeki tehlikeli bir genel eğilimi yansıtıyor, yalnızca o ülkeye özgü değil. Ve bu İslamofobi’nin ardında kimi önyargılar ile art niyetlerin bulunduğunu da yadsıyamayız. Ama İslam dünyasının verdiği görünümden korkanları da abartıyorlar diye kınamak pek kolay değil. Minare tartışması sırasında şu dizeleri ve onları meşhur edeni de anımsamak gerek: Minareler süngü / kubbeler miğfer / camiler kışlamız / müminler asker. Referandumda “hayır”ı savunanların sık sık başvurdukları dizeler bunlar. Ama denebilir ki, “Bırak çıkan sonucu, inanç özgürlüğünün kendisinin referandum konusu yapılması bile bizatihi kendi başına büyük bir ayıptır ve anti-demokratiktir.” Temel hak ve özgürlüklerin tümü gibi, inanç özgürlüğü onun demokrasi içindeki kurumu olan laiklik de, referandum konusu yapılamaz, yani bir demokraside halka laiklik olsun mu, olmasın mı diye sorulamaz. Minare yasağı da, laiklik ilkesine aykırıdır. Kilisenin kulesinin yükselmesine ses çıkarmayan İsviçre, orada pek sevilen deyimiyle tarafsızlık (nötralite) ilkesi gereği minareye de ses çıkaramaz. İsviçre yalnız minare referandumunun bizatihi kendisiyle de ayıp etmiştir. Bu açık. Ama bu ayıbın karşısında, “halk laikliği istemezse tabii ki laiklik de elden gider” diyenler de aynı ayıbın içinde olduklarından pek ağızlarını açamamalıydılar. Ama açtılar. Temel hak ve özgürlüklerin halkoylaması konusu yapılamayacağını söyleyen AKP’liler bu arada kendi ayıplarını unutarak, onlara bir ayıp daha eklediler. Bu arada Egemen Bağış zengin Arap Müslümanlara çok fiyakalı bir çağrıda bulundu: - Paralarınızı İsviçre bankalarından çekin, bize yatırın! Egemen Bağış benim oğlum yaşında ya da civarında olduğundan beni hitap şeklimden dolayı mazur görsün ama ona birkaç çift lafım var: - Bak Egemen Bey evladım, sen bu işi fazla anlamışsın, bu bankalarda parası bulunan Müslümanlar, dünya finans sistemiyle fevkalade haşır neşir olmuş durumdadırlar. Öyle bir şey yapmazlar. Hatırlayalım. Ortadoğu savaşında Batı, İsrail yanını tutunca, petrol fiyatlarına zam yapan bu zengin Araplar paralarını yine büyük Batı bankalarına yatırdılar. Petrol fiyatının yükselmesinin bedelini yoksul dünya ve Türkiye gibi Müslümanlar öderken o bankaların ülkeleri semeresini yediler. Şimdi hepimiz bilelim ki, İsviçre son zamanlarda, dünya bankacılık sistemi içindeki yerini yitirdiyse eğer, o paralar minare referandumu olmasa da çekilir, yitirmediyse, referanduma rağmen orada dururlar. İsviçre zengin Arap’ın parası için en güvenli en avantajlı yerse, onlar minareye falan aldırmaz. Diyeceğim o ki: - Zengin Arap parayı yine oraya yatırır, garip Müslüman Türk de buna şaşırır. asirmen@cumhuriyet.com.tr www.iletisiminzirvesindekiler.org Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ, 25 yõllõk ayõbõ ortadan kaldõrmak için çalõşma başlatõyor ‘Toplu mezar’ araştõrmasõ İstanbul Haber Servisi - Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ (TİHV), toplu mezarlarda in- sanlarõn kimliklerinin tespit edilmesi ve “insan onuruna” yakõşõr bir şekilde belgelenip gömülmesi için çalõşma baş- lattõ. Taksim’de bulunan TİHV binasõnda konuya ilgili basõn toplantõsõ düzenleyen TİHV Başkanõ Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Türkiye’de 25 yõldõr süren çatõşmalar so- nucunda çok sayõda insanõn cesetlerinin kaybolduğunu belirtti. Fincancõ, “Dolayısıyla in- sanların yakınlarının yas sü- recini tamamlaması engel- lenmiş, öldükten sonra dahi haklarından yoksun bırakıl- mışlardır. Ölülerin hakları- nın korunması, ölüm neden- leri ve şekilleri araştırılarak insan onuruna yakışır bi- çimde ölümün belgelenmesi ve gömülmesi için böyle bir projeye başlıyoruz” dedi. Kayõplara ilişkin bir projenin çok katmanlõ ve disiplinli ol- masõ gerektiğinin altõnõ çizen Fincancõ, çalõşma sistemini şöyle özetledi: “Burada, üç ayrı basa- maktan söz edebiliriz. Bun- ların ilkinde kayıp yakınla- rından, kayıplara ilişkin ve- rileri toplayıp, kayıp yakın- larından kimliklendirme için doku örnekleri toplayacağız. İkinci olarak olası gömü ala- nı, adli arkeoloji ve olay ye- ri inceleme ekipleriyle çalış- malar yürüteceğiz. Bu aşa- mada, hava fotoğraflandır- ması, yüzey araştırması, ka- zı alanının kazı ve örneklen- dirme için ölçeklendirmesi, deri ve ince kazı çalışmaları yapacağız. Üçüncü aşamada ise otopsi yapacağız. Burada da adli tıp uzmanı, adli diş he- kimi, adli antropolog ile ölüm nedeni ve şekli hakkında bil- giler toplayacağız.” TİHV öncülüğündeki pro- jeyi, İnsan Haklarõ Derneği, Mazlum-Der, Yakay-Der, Adli Tõp Uzmanlarõ Derneği gibi çok sayõda dernek ve vakõf da destekliyor. ‘Adli Tıp Kurumu’nun güvenilirliği tartışmalı’ Toplantõda söz alan İnsan Haklarõ Derneği İstanbul Şubesi Başkanõ Gülseren Yoleri ise toplu mezarlarla ilgili olarak devletin bir taraf olduğunu id- dia ederek, “Toplu mezarları araştırmaları için Adalet Ba- kanlığı’na bağlı Adli Tıp Ku- rumu görevlendiriliyor. Bu kurum ne kadar güvenilir. Zaten bir tarafta yer alıyor. Biz kuracağımız bağımsız bir kurumla bulguları değerlen- direceğiz. Kararın önyargılı olmasını engelleyeceğiz” dedi. TİHV Başkanõ Prof. Dr. Fincancõ, Türkiye’de 25 yõldõr süren çatõşmalar sonucunda çok sayõda insanõn cesetlerinin kaybolduğunu belirterek, “Ölülerin haklarõnõn korunmasõ, ölüm nedenleri ve şekilleri araştõrõlarak insan onuruna yakõşõr biçimde ölümün belgelenmesi ve gömülmesi için böyle bir projeye başlõyoruz” dedi. TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, TİHV binasında basın toplantısı düzen- leyerek proje hakkında bilgi verdi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) İnanç temelli partiye karşıyız MEHMET MENEKŞE TOKAT - Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanõ Tekin Özdil, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanõ Ali Balkız’õn sol- daki yeni oluşumlara destek verdikleri yönündeki açõkla- malarõnõ talihsizlik olarak nitelendirdi. Özdil, ABF bi- leşenlerinin inanç temelli bir siyasi parti kurma telebinin olmadõğõnõ belirterek, Bal- kõz’õn açõklamalarõnõn fede- rasyonun değil kendi görüşü olduğunu söyledi. Tokat’ta açõklamalarda bu- lunan Alevi Kültür Dernek- leri Genel Başkanõ Özdil, sorunlarõ etnik kökenli bir parti ile çözmenin olanaksõz olduğunu belirtti. Alevi ör- gütlerinin herhangi bir par- tinin içinde veya kuruluşun- da yer almasõnõn yanlõş ola- cağõnõ ifade eden Özdil, “Önce Alevi örgütlerinin kendi içinde güçlü bir sivil toplum örgütü olmayı ba- şarmaları gerekir. Kendi- leri bir güç olduktan sonra siyasette bir güç olmaya başlarsın” dedi. Türkiye’de insanlarõn sorunlarõnõn yal- nõzca Alevi olmaktan kay- naklanmadõğõna dikkat çe- ken Özdil, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşçinin sorunu sadece Alevi olduğundan veya Sünni olduğundan kaynaklanmaz. Biz inanç temelli bir parti kurarsak, başkalarının da böyle bir girişimi olduğu zaman kar- şı çıkma hakkımız olmaz.” MEZARI BAŞINDA ANMA YAPILACAK Prof. Tanör’ü yitireli yedi yıl oldu İstanbul Haber Servisi - Galatasaray Üniversi- tesi (GÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, yazarõ- mõz Prof. Dr. Bülent Tanör, ölümünün 7. yõldönü- münde Zincirlikuyu’daki mezarõ başõnda bugün düzenlenecek törenle anõlacak. Tanör için yarõn Üniversite Öğretim Üyeleri Der- neği’nce Boğaziçi Üniversitesi’nde panel düzenle- necek. Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek programõn açõlõşõnõ Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanõ Prof. Dr. Tahsin Yeşildere yapa- cak. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanõ Prof. Dr. Gencay Gürsoy’un “Bülent Tanör’ü anımsa- mak” başlõklõ konuşmasõnõn ardõndan “86. Yılında Türkiye’de Ulus Devlet” başlõklõ panele geçilecek. Panelde kolaylaştõrõcõ sõfatõyla Yrd. Doç. Dr. Öz- gür Mutlu Ulus bulunacak. Ardõndan düzenlene- cek “Bülent Tanör’ün gözüyle Türkiye’de ulus- devletin inşası” konulu panelde Prof. Dr. Oktay Uygun, “Ulus devlet ve küreselleşme: Türkiye özelinden dünden bugüne” başlõklõ toplantõda Prof. Dr. Zafer Toprak, “Kemalizm- Siyasal İs- lam ötesinde laikliği araştırmak” başlõklõ panelde ise Yrd. Doç. Dr. Murat Akan konuşacak. ABF bileşenlerinin inanç temelli bir siyasi parti kurma talebinin olmadõğõnõ belirten Tekin Özdil, “İş- çinin sorunu sadece Alevi olduğundan veya Sünni olduğundan kaynaklanmaz. Alevi işçilerin sorunlarõ, Sünni işçilerin sorunlarõ ayrõ ayrõ çözülemez” dedi. ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ BAŞKANI ÖZDİL: YARGIÇ KAÇMAZ ‘Recm edilmemi istediler’ Haber Merkezi - Sin- can 1. Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman Kaçmaz, kendisine yöneltilen suç- lamalarõn kurgulandõğõnõ, Adalet Bakanlõğõ’nca hak- kõnda yalan bilgilerin ser- vis edildiğini kaydede- rek, “Kamuoyu gözün- de recm edilmemi sağ- lamak istediler” dedi. CNN TÜRK televizyo- nu Adalet Bakanlõğõ’nõn meslekten ihracõnõ iste- diği Kaçmaz’õn, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Ku- rulu’na yaptõğõ savunma- nõn ayrõntõlarõnõ yayõmla- dõ. Kaçmaz, 100 sayfalõk savunmasõnda, Başbakan ve Cumhurbaşkanõ hak- kõnda verdiği yargõlama kararlarõnõ hatõrlatarak, “Hakkındaki soruştur- manın adeta intikam duygusuyla ve verebile- ceğim kararlardan derin kaygı duyulduğu için açıldığını” söyledi. ‘Ortaçağ’da olur’ Hakkõndaki telefon ka- yõtlarõna da itiraz ederek “Yetkisiz mahkemeler- den alınmış dinleme ka- rarlarına dayalı olarak telefonlarım dinlenmiş- tir” diyen Kaçmaz, “Giz- li tanık müessesesi gibi Teftiş Kurulu Başkan- lığı’nın uygulamasıyla hukukumuza gizli mah- keme, gizli mahkeme kararı, gizli cumhuri- yet savcısı, gizli hâkim gibi müesseseler girmiş bulunmaktadır. Bu tür bir yargılama örneğine ancak Hıristiyan Orta- çağ Avrupası’nın engi- zisyon yargılamalarında rastlanabilir” ifadesini kullandõ. Kaçmaz iddianamede kendisine yöneltilen torpil suçlamasõna da dönemin Adalet Bakanõ Cemil Çi- çek’in kendisine gönder- diği faksõ da dosyaya ko- yarak yanõt verdi. Kaç- maz’õn avukatõ Baykal Doğan, “Bazı zabıt kâ- tiplerinin isimleri işe alınması için gönderil- miş. O zaman bu ne? Kendisine gelen her te- lefon torpil yapıldığının kanıtı mı?” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle