23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2009 SALI 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Çıkar Çatışması Haberi Geçen hafta yazamadık; halk sağlığı açısından önemli bir toplantıya sahne oldu İstanbul. Dünya Sağlık Örgütü’nün Küresel Tütün Salgını Raporu açıklandı. Bu niteleme yeni ve doğrudur: Tütün Salgını! Rapora göre, Türkiye’de 18 yaş üstündekilerde sigara kullanma oranı yüzde 33.4: 13-15 yaşlarındakilerin yüzde 6.9’u sigara, yüzde 8.4’ü ise tütün ürünleri kullanıyor. Kızlar, neredeyse erkeklere yakın oranda! 18 yaş üstündekilerde sigara kullanma oranı yüzde 33.4. Bu yaş grubundaki erkeklerin yüzde 50.6’sı, kadınların ise yüzde 16.6’sı sigara kullanıyor. Rapor her yıl 179 ülkenin “tütün salgını” durumunu, kanıta dayalı verilerle yeniliyor! Açıklamanın bu yıl İstanbul’da yapılmasının nedeni, “Yüzde 100 Dumansız Hava Sahası” oluşturulması ve kapalı ortamlarda sigara yasağının başarıyla uygulanması! Türkiye, 2008 yılında geniş ölçekli “ulusal tütün kontrolü uygulayan İngiltere, İrlanda, Uruguay, Meksika, Bermuda ve Yeni Zelanda” ile birlikte incelendi! Raporda pasif içiciliğin, dünyada yılda “yaklaşık 600 bin zamansız ölüme, çok sayıda insanın sakatlayıcı ve iz bırakan hastalıklara yakalanmasına ve 10 milyarlarca dolarlık ekonomik kayba” yol açtığı vurgulanıyor. Yine, “kapsamlı tütün kontrolü veya dumansız ortamlar yasalarıyla dünyada korunan nüfusun oranı 2007’de 3.1’den 2008’de 5.4’e yükseldi.” Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a göre, halkın yüzde 95’i dumansız hava sahası uygulamasına destek veriyor ve ülkemizde sigara satışları yüzde 9 azaldı. Gelelim başlıktaki duruma: Gazetemizde geçen hafta birinci sayfadan gösterilen habere göre, bar -kahvehane vb. gibi yerlerden binlercesi kapanmış! Nedeni, uygulanan sigara yasağı imiş. Habere inanmadım, kaynağına baktım, barcılar kahveciler.. Şıracılar ve bozacılar örneği! Haberin özünde, bana göre şu var: “Vay, ne yapacak şimdi bu esnaf? Aç kalacak, susuz kalacak, çoluğu çocuğu perişan oldu, en iyisi bırakalım, kapalı mekânlarda sigara yasağını kaldıralım; milleti zehirlemeye devam etsinler!” Haber aslında, sigara yasağının mantığı /halk sağlığının korunması ile kahveciler-barcılar arasında ciddi bir çıkar “çatışması”na dayanıyor! Barcılar kahveciler, basını, çıkarlarına alet etmeyi de başarıyor! Bar-lokanta-kahvehane üçgeninden başka sürü sepet uyduruk haber uçuruluyor basına: Yok, 5 bin lira cezayı göze alıp sigara içirtiyorlarmış, bu da sigara yasağının anlamsızlığını gösteriyormuş... Anadolu’da pek çok yerde sigara yasağını dinleyen yokmuş; yasak delik deşik olmuş ve fiilen ortadan kalkmış... Sigarakolikler, daha doğrusu kendi keyfi için herkesi yakmayı kafaya koymuş bireysel çıkarcılar da kaleme sarılıyor: “Bak gördün mü, işte uygulanamaz bir yasa çıkarırsan, sonu böyle olur.. Bu iş bitmiştir...” İnsan utanır bunu yazıp çizerken! İstanbul’da gittiğim her yerde kapalı mekânlarda sigara içilmiyordu (sigara ayyaşhaneleri beni ilgilendirmiyor, oralardan yükselecek öldük bittik lafları da!). Ve uygarca herkes buna uyuyordu, sorduğum mekân sahipleri de bu pislikten kurtuldukları için memnundu! Sigara içmesi gelenler de uygarca uygun yerlere çıkıp içiyordu! Aslında onların da pek çoğu, böylece sigarayı daha az içmekten de hoşnuttu! İki haberle noktalayalım: Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü ve Mayo Klinik ortak araştırma yapmış: Çocukluğunda sigara dumanına maruz kalmak, erişkin yaşta akciğer kanseri riskini arttırıyor! Araştırma, Amerikan Kanser Araştırma Derneği Dergisi’nin aralık sayısında yayımlandı. Devamla: Araştırmaya katılan kişilerin DNA’ları incelenmiş, MBL2 gen aktivitesi olanlarda bu riskin arttığı görülmüş... Son bir haber: “Malatya’nın Arguvan ilçesine bağlı Kömürlük köyünde ortak bir kararla sigarayı bırakan köylüler, tasarruf ettikleri sigara parasıyla 8 derslikli modern ilköğretim okulu yaptırdı. Kömürlük köyü Muhtarı Haşim Güller, köyde yaşayan sigara tiryakilerinin 2007 yılında sigara bırakma kararı aldıklarını söyledi.” Sigarayı yücelten haberlere önem vermek, etik bir tavır değil… Bursa’da yaşanan maden faciasõyla ilgili konuşan Torun, yõl başõnda risk haritasõnõ bakanlõğa verdiklerini söyledi Ocak 2009’da uyarmõştõkANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TMMOB Yönetim Kurulu Başka- nõ Mehmet Soğancı, Bursa’nõn Mustafakemalpaşa ilçesindeki ma- den ocağõnda meydana gelen göçü- ğün, bilim ve teknik dõşõ yapõlan uy- gulamalar sonucu gerçekleştiğini belirterek “Bu türden kazalar tak- diri ilahi değildir. Biz oda olarak buna iş kazası demiyoruz, bu bir iş cinayetidir” dedi. TMMOB Maden Mühendisleri Odasõ, Bursa’nõn Mustafakemalpaşa ilçesine bağlõ Devecikonağõ belde- sindeki yeraltõ kömür işletmesinde 10 Aralõk 2009 tarihinde meydana ge- len ve 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan kaza nedeniyle Dünya Madenciler Günü etkinliklerini iptal etti. Maden Mühendisleri Odasõ mer- kezinde düzenlenen basõn toplantõ- sõnda konuşan TMMOB Başkanõ Mehmet Soğancõ, “Bu türden ka- zalar tamamı iş cinayetidir. He- men hemen bütün sektörlerde yıl- lardır Tuzla gemi tersanelerin- de, maden sektöründe yaşananlar siyasi iktidarların aymazlığını da göstermektedir” dedi. Maden Mühendisleri Odasõ Baş- kanõ Mehmet Torun da oda tara- fõndan Türkiye’deki riskli olan ma- den bölgelerinin haritasõ hazõrlana- rak Ocak 2009’da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlõğõ’na teslim edil- diğini ve söz konusu maden sahasõ- nõn da haritada patlama, yangõn, göçük, boğulma, zehirlenme mey- dana gelebilecek “çok riskli” maden alanõ kategorisinde yer aldõğõna dik- kat çekti. Torun, şöyle konuştu: “Çok ciddi tedbirler alınması ge- rekirken bakanlık yetkililerinden edindiğimiz bilgiler doğrultusun- da mayıs ayında bir denetim ya- pılmış, yapılan denetim sonucun- da bazı eksiklikler belirlenmiş ve aralık sonuna kadar da süre ve- rilmiş. Ama ne yazık ki ölümler sü- reyi beklemedi ve 19 canımızı kaybettik. Madencilik sektöründe yaşanan iş kazaları konusundaki bir başka raporumuzu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderdik, önlem alınması için. Bu yazılarımıza da ne yazık ki hiçbir şekilde cevap verilmedi. Kazada günah keçisini buldular. Ne yazık ki 2 tane maden mühendisi arka- daşımız dün gece gözaltına alındı, bugün de büyük ihtimalle tutuk- lanmışlardır diye düşünüyorum. Herhalde bununla (kamuoyunun vicdanı tatmin edilecektir) diye dü- şünüyorlar Bunun peşini bırak- mamaya niyetliyiz.” ‘Madenin sahibi kim’ bilmecesi BURSA (Cumhuriyet) - Mustafakemalpaşa ilçe- sinde 19 işçinin hayatõnõ kaybettiği maden ocağõn- da göçük olmasõ olayõnda ihmalleri olduğu iddia- sõyla gözaltõna alõnan Bükköy Madencilik Genel Müdürü Fahrettin Çolpan, işletme müdürü Hay- rettin Çelik ve ocak şefi Bayram Erdoğan, tu- tuklandõ. 6 ay süreyle kapatõlan ocağõn 3 Eylül’de Bursa Çevre ve Orman Müdürlüğü’nden ithal kö- mür satõşõ için uygunluk belgesi aldõğõ öğrenildi. İşletmenin sahibi Nurullah Ercan’õn da arandõğõ belirtildi. Ercan’õn “kâğıt üzerinde” sorumlulu- ğunun gözükmediği, ülkenin başka yerlerindeki 15 madeninde olduğu gibi Bükköy’deki ölüm madeninde de ortaklarla sorumlularõn sõk sõk de- ğiştirildiği ortaya çõktõ. CHP Bursa Milletvekili Abdullah Özer, “Madenin sahibi Nurullah Er- can ancak maden Fahrettin Çolpan adına ka- yıtlı gözüküyor. Şirketin bilinen sahibi farklı, tüzelkişiliği temsil eden farklı. Tek ortak nok- taları açıklarını çok iyi bilmeleri” dedi. Gö- çükte ölen işçilerden Yunis Arıçiçek’in cenazesi Bartõn’õn Kozcağõz beldesine bağlõ Eyüpoğlu kö- yünde Ramazan Baştepe (41) ve Yahya Ara- bozan (30) da Kütahya Gediz’de toprağa verildi. BURSA VALİSİ HARPUT: Önrapora göreeksikçok BURSA (Cumhuriyet) - Bursa Valisi Şahabettin Harput, Mus- tafakemalpaşa ilçesindeki Bük- köy Madencilik’e ait maden oca- ğõnda meydana gelen göçüğe iliş- kin müfettişlerce hazõrlanan ön rapora göre, ocakta havalandõr- manõn ve gaz ölçüm cihazlarõnõn yetersiz olduğu ve dinamit ateşle- mede bazõ yanlõşlõklarõn yapõldõ- ğõnõn tespit edildiğini bildirdi. Göçükle ilgili yapõlan incelemele- rin sürdüğünü ifade eden Harput, şöyle konuştu: “Gaz ölçüm sistem- lerindeki yetersizliğinin, dinamit ateşlemede meydana gelen bazı yanlışlıkların ve ocakta bir kısım yanlışlıkların, eksikliklerin oldu- ğu müfettişlerin yaptığı ön tespit- lerle de ortaya çıkmıştır. Bu hu- suslar önümüzdeki günlerde ay- rıntılı olarak bilirkişi raporlarıy- la ayrıntılı olarak duyurulacak- tır.” Harput, işçi ailelerine Başba- kanlõk’õn gönderdiği 100.000 TL’ye ek olarak, bazõ hayõrseverlerin de katkõlarõyla Bursa Valiliği olarak da 100.000 TL yardõm yapacaklarõnõ bildirdi. Harput, “Bu vatandaşları- mızın hepsinin, iş kazası sonucu hayatlarını kaybetmeleri dolayı- sıyla emeklilik hakları vardır. Emeklilik haklarından da istifade edecekler” diye konuştu. Vali Harput, Bükköy Madenci- lik AŞ’nin sahibi olarak Nurettin Ercan olarak görüldüğünü, ancak şu anda madenciliğin işletmesinin gözaltõna alõnan kişilerin üzerinde bulunduğunu dile getirerek şunla- rõ kaydetti: “Madencilik Yasa- sı’nda ruhsatı alan kişi daha sonra, işletmede başkalarıyla ortaklık yapabilir. Devredebilir. Ancak bu insanların yasal so- rumluluğunu değiştirmez. ” ORDU YAĞ SANAYİ AŞ AKP’liye peşkeş iddiasõ ERDOĞAN ERİŞEN ORDU - Fiskobirlik iştiraki olan ve “Çotanak” markasõ ile fõndõk yağõ, sofralõk yağ ve temizlik maddeleri üre- timi yapan Ordu Yağ Sanayi AŞ, üç ayrõ ekspertiz raporunda değeri 100 milyon TL olarak belirtilmesine kar- şõn 50 milyon TL’ye AKP’de yöne- ticilik yapan işadamõna satõlõyor. 1957 yõlõnda kurulan, 2001 yõlõnda ise hisselerinin tamamõ Fiskobirlik ta- rafõndan alõnan Ordu Yağ Sanayi AŞ Fiskobirlik’in bir özel bankaya olan kredi borcu bahane edilerek AKP’de yöneticilik yapan bir işadamõna pa- zarlandõ. Ordu’da kurulu bulunan ve sahipleri AKP’de yönetici olan Altaş AŞ ile anlaşan Fiskobirlik yönetimi, 26 Aralõk’ta yapõlacak mali kongre ön- cesinde satõşõ bitirmeye çalõşõyor. Fiskobirlik yönetimi bu amaçla sa- tõşa karşõ çõkan Ordu Yağ Sanayi AŞ’nin Genel Müdürü Sedat Murat Bayrak’õn sözleşmesini fesh etti. Bayrak da yazõlõ bir açõklama yaparak şirkette kurulan hassas dengelerin bozulduğunu ve bu nedenle istifa et- mek zorunda kaldõğõnõ duyurdu. Fõndõk, soya ve kanola yağõnõn ya- nõ sõra temizlik ürünleri de imal eden Ordu Yağ Sanayi AŞ Fiskobirlik’te başlayan mali krize kadar Türki- ye’nin ilk 500, Anadolu’nun ise ilk 250 sanayi kuruluşu arasõnda yer alõ- yordu. Eski Fiskobirlik Başkanõ ve uzun yõllar Ordu Yağ Sanayi AŞ’nin Genel Müdürlüğü’nü yapan Yaşar Pamuk, fabrikanõn zarar ettiği iddia- larõnõn yalan olduğunu savunarak, “Bu satış gerçekleşirse Fiskobirlik borçlarını tamamen sıfırlamaya- cak. Ama böyle bir gücünü kay- betmiş olacak” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Devlet Bakanõ ve Baş- müzakereci Egemen Bağış, Heybeliada Ruhban Okulu ile il- gili olarak, “Ben Heybeliada Ruhban Okulu’nun müteka- biliyet konusu olduğunu söy- lemiyorum ama iki ülkenin eş zamanlı, iyi niyet adımları at- masının mutlaka sürece kat- kıları olacaktır” dedi. Devlet Bakanõ ve Başmüzake- reci Bağõş, YÖK Başkanõ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’õ ziyaret etti. Ziyaretin ardõndan açõklama yapan Bağõş, Ruhban Okulu’unun açõl- masõyla ilgili bir çalõşmanõn olup olmadõğõ yönündeki soru üzerine, “Heybeliada Ruhban Okulu’nu ne bizim hükümetimiz kapadı ne de YÖK Başkanlığı kapadı. Bu bir mahkeme kararıyla ka- pandı. Tabii o karardan bu ya- na çok yıllar geçti, mevzuatta çok değişiklikler oldu” diye ko- nuştu. Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn Yunanistan Baş- bakanõ Yorgo Papandreu’ya bir mektup yazdõğõnõ belirten Bağõş, Papandreu’nun mektuba cevabõyla birlikte bu konularõn da iki lider arasõnda gündeme ge- leceğini ifade etti. Bağış: Ruhban Okulu’nu biz kapatmadık Çelebi:Amaçsendikalyaşantıyadarbevurmak DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, işverenlerin eski ihbarı üzerine tutuklanan Nakliyat-İş üyeleri- nin serbest bırakılmasını isteyerek, “Sendikacıların tutuklanması anayasal bir suçtur. Tutuklamalar, 1 Mayıs İşçi Bayramı’ndaki kararlı tutumumuz üze- rine alınmış bir karardır. Sendikal yaşantıya vu- rulmak istenilen bir darbedir” dedi. DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası’na geçen hafta yapılan ope- rasyon sonucu tutuklanan 11 üyenin serbest bıra- kılması için dün DİSK’in Genel Merkezi’nde, basın toplantısı düzenlendi. DİSK Genel Başkanı Çelebi, emekçilerin sendikal haklarının hukuktan yoksun, “keyfi” ve “gizlilik kararı”na sığınılarak açıkça ih- lal edildiğini belirten Çelebi, “İfade dosyalarına eriş- memiz engellenerek savunma hakkımız da elimiz- den alınıyor. Mahkemelerin gizlilik kararıyla ara- ma yaptırması, işverenler lehine, işçilere ve sendi- kalara ‘alenen baskı yapılması’ anlamına gelmek- tedir” dedi. KESK Genel Başkanı Sami Evren ise so- runun demokrasi sorunu olduğunu ifade ederek, “Son bir ay içerisinde DTP, Genç-Sen, Emekli-Sen ve Çiftçi-Sen hakkında kapatılma kararı alındı. Man- zara böyleyken bu ülkede demokrasiden bahsede- meyiz. Bu yaşananlar yavaş yavaş faşizme gidişimizi gösteriyor” dedi. Açıklamaya TTB de destek verdi. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com DTP, Cumhuriyet tarihinde ayrılıkçı Kürtçülüğün siyasallaşma uğruna kazandığı devinime karşın; demokratik arenada eline aldığı şansı ne yazık ki kullanamadı!.. Daha doğrusu kullanmak istemedi... Üstelik devletin göz yumma uğruna girdiği riske rağmen kendi sonunu bilerek, isteyerek hazırladı!.. Bir yandan “demokratikleşme, barış ve özgür siyaset” diyerek teoride kalan DTP’liler; diğer yandan etnik kavgayı körüklemek için pratiğe girmekten kaçınmadılar! Bakın, DTP’liler kapatılmaya giden bu süreci nasıl zorladılar: Öcalan’a “Sayın diyerek” PKK liderini ısrarla öne çıkardılar ve “muhatap” alınmasını istediler! PKK sempatizanlarının “Öcalan’a özgürlük” ve “İrademiz Öcalan” adı altında yürüttüğü kampanyalara öncülük ettiler!.. Siyasal açıdan çıkmaza girdikleri dönemlerde İmralı’dan talimat beklediler, terörist cenazelerinde en önde yürüdüler!.. “Operasyonlar dursun” diyerek TSK’yi hedef aldılar... Kandil Dağı’ndaki “serhildan” (başkaldırı) stratejisine ne yazık ki taşeronluk yaptılar!.. Kadınların ve çocukların öne sürüldüğü bir direniş provasına destek verdiler; şiddeti dayatan bir örgütün “kaostan kazanım” planına ortak oldular!... Yani, Leyla Zana ve arkadaşlarını 10 yıllık cezaevi sürecine götüren 1991’deki HEP krizinden ne yazık ki ders çıkarmadılar... Anlayacağınız, Kandil-İmralı hattındaki gelgitler, “barış” ve şiddet ikilemindeki çarpıklıklar ve “şahin” - “güvercin” kavgası üzerinden yürütülen radikal siyaset, DTP’yi iyice çıkmaza sürükledi ve onarılmaz hatalara mahkûm etti!.. Sonunda Ahmet Türk gibi ılımlı politikacılar, ateşle ısıtılan Kürt siyasetinde yanmaktan kurtulamadı!.. Peki siyasetin kanlı şahini kazandı mı?.. Ortada bir tek gerçek var; kendi kendini ayağından vuran şahin demokrasinin kafesinden bilerek, isteyerek havalandı!.. Konacağı tek yer Kandil’in yüksek tepeleridir!.. Şüphesiz ki, orada eğitilecek ve yeniden düz ovaya salıverilecektir!.. Ayağından Vurulan Şahin!.. O halde yandaki satırların da dışa vurduğu bu çalkantılı süreç nereye gidecek?.. Aslında hedef ve amaç bellidir!.. Eski DEP milletvekili Hatip Dicle, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) önceki gün Diyarbakır’da düzenlediği olağanüstü toplantıda, Kürt siyasetinin ağzındaki son baklayı çıkardı ve “Abdullah Öcalan için ilk aşamada ev hapsi düşünülmelidir” dedi!.. Peki biz bir yılı aşkın önce hangi konuya dikkat çekmiştik?.. Yanıtı 21 Ekim 2008’de bu köşede yer alan “Öcalan’a arsa aranıyor” başlıklı yazıdaydı: “PKK, Kürt dili ve kimliğinin anayasaya girmesini ve Öcalan’ın serbest bırakılarak siyasi yaşama entegre edilmesini savunuyor. PKK’nin şiddet yoluyla dayatmaya çalıştığı bu talepler, son zamanlarda kimi çevrelerce de açıkça dile getiriliyor. Örneğin AKP’li Dengir Fırat’ın üç DTP milletvekiliyle baş başa yediği yemekte de ‘İmralı süreci’nin tartışıldığı söyleniyor. Yayınlarıyla PKK’nin psikolojik savaşına katkı sunan Taraf adlı gazetede dün yayımlanan bir röportaj ise Öcalan konusundaki ütopyalarda sınırın aşıldığını gösteriyor. Neşe Düzel’in sorularını yanıtlayan Avni Özgürel şöyle diyor: ‘Anayasa dahil Kürtleri rahatsız eden bütün metinler yeniden yazılmalı. Öcalan’la görüşülmeli. Affı söz konusu olamaz ama Türkiye’de istediği şehirde arazi alabilir ve gündelik siyasetin dışında tutularak bu mekânda ziyaretçileriyle görüşerek yaşayabilir. Asker seviyesinde de buna giderek yaklaşıldığını biliyorum.’ Öcalan için küçük bir devletçik kurulmasını önerebildiğine göre Özgürel’in bildiği önemli şeyler olması gerekiyor! Ne de olsa ‘Öcalan’ı MİT’in kurduğu Fikir Ajansı’nda gördüm’ diyen kendisi değil miydi?” Açılımın Bilançosu!.. Yargının, hukukun üstünlüğüne dayanarak çaresiz kaldığı bir ortamda, Türkiye huzurunu kaybetti... Peki, demokrasi, barış ve ortak geleceğin sorgulandığı bir süreçte DTP’nin kapatılması ortaya nasıl bir bilanço çıkardı?.. İşte Güneydoğu siyasetinin çıkmaza düşürüldüğü manzaradan yansıyanlar: AKP: DTP, PKK ve Öcalan’ın “açılım” tuzağına düştü ve fiyasko çukuruna battı. Aklıevvel danışmaların hataları yüzünden de süreci iyi yürütemedi. Erdoğan, DTP’yi Güneydoğu’da bitirme uğruna girdiği mücadelede, gerginliğin DTP ve PKK’ye yarayacağını göremedi. Planı halka açıklayamadığı için kaybedeceği baştan belliydi. Batıda hızla oy yitirmeye devam edecek. Devlet: Sokak gösterileri devleti zora sokacak. PKK’nin şiddeti Batı’ya taşıma stratejisi güvenlik sorunlarını büyük boyutlara ulaştıracak. Devletin ilgili birimleri büyüyen “intifada” provalarına karşın milisleşmiş PKK’nin silahlı PKK’nin önüne geçtiğini fark ettiğinde çok geç kalmış olacak!.. Gerginliğin kardeş kavgasına yol açmaması için çok mücadele edilmesi gerekecek. MHP: PKK-DTP ikilisinin siyaset kaosundan en iyi MHP yararlanıyor. AKP’yi açılım sürecinde sarsmaya devam ediyor. CHP: Kürt açılımı sürecinde en doğru yerde durdu. 1989’daki Kürt raporunu öne çıkaran Deniz Baykal, partisinin Güneydoğu konusunda AKP’den çok ileride olduğunu gösterdi. Baykal’ın açılım sürecindeki dengeli saptamaları CHP’nin oylarını hızla yükseltiyor. DTP: PKK’nin siyasal çizgisine yaklaşması bu partinin şimdilik sonunu getirdi. Şahinler- güvercinler kavgasında ılımlı liderini kaybetti. Kurulacak yeni parti eskisine rahmet okutacak. Yeni parti, PKK’nin Kandil’de kurduğu “KCK” yani (Kürdistan Topluluklar Birliği) benzeri bir yapıda olacak! Öcalan’ın son avukat görüşmelerinde KCK’ye ısrarla dikkat çekmesi de yeni partinin duruşunu belirleyecek. Öcalan: Sürecin en çok kazananı... Hem “yol haritası” raporuyla AKP’nin “demokratikleşme” planının önüne geçti hem de “tek muhatap”lık şeklindeki dayatmayı güçlendirdi! 34 PKK’liyi Türkiye’ye çağırarak PKK üzerindeki hâkimiyetini bir kez daha gösterdi. Bu saatten sonra ne PKK ne de kurulacak parti onun sözünden çıkmayacak!.. PKK: DTP kapatılsa da kapatılmasa da kazanan PKK olacaktı. Kapatma kararı örgütün elini güçlendirdi. “Kürtlerin siyaset yapması istenmiyor, dağa çıkmaya zorlanıyoruz”propagandası yaparak kitleleri provoke edecek. Siyasallaşma planını yüzde 70 oranında tamamlayan örgüt, bundan sonra her mermiyi İmralı’nın kilidini kırmak için kullanacak!.. Tarihten Bir Yaprak!.. 21 Ekim 2008... Cumhuriyet... obursali@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle