Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 ARALIK 2009 SALI
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Çıkar Çatışması Haberi
Geçen hafta yazamadık; halk sağlığı
açısından önemli bir toplantıya sahne oldu
İstanbul. Dünya Sağlık Örgütü’nün Küresel
Tütün Salgını Raporu açıklandı. Bu niteleme
yeni ve doğrudur: Tütün Salgını!
Rapora göre, Türkiye’de 18 yaş üstündekilerde
sigara kullanma oranı yüzde 33.4: 13-15
yaşlarındakilerin yüzde 6.9’u sigara, yüzde 8.4’ü
ise tütün ürünleri kullanıyor. Kızlar, neredeyse
erkeklere yakın oranda!
18 yaş üstündekilerde sigara kullanma oranı
yüzde 33.4. Bu yaş grubundaki erkeklerin yüzde
50.6’sı, kadınların ise yüzde 16.6’sı sigara
kullanıyor.
Rapor her yıl 179 ülkenin “tütün salgını”
durumunu, kanıta dayalı verilerle yeniliyor!
Açıklamanın bu yıl İstanbul’da yapılmasının
nedeni, “Yüzde 100 Dumansız Hava Sahası”
oluşturulması ve kapalı ortamlarda sigara
yasağının başarıyla uygulanması! Türkiye, 2008
yılında geniş ölçekli “ulusal tütün kontrolü
uygulayan İngiltere, İrlanda, Uruguay, Meksika,
Bermuda ve Yeni Zelanda” ile birlikte incelendi!
Raporda pasif içiciliğin, dünyada yılda “yaklaşık
600 bin zamansız ölüme, çok sayıda insanın
sakatlayıcı ve iz bırakan hastalıklara yakalanmasına
ve 10 milyarlarca dolarlık ekonomik kayba” yol
açtığı vurgulanıyor.
Yine, “kapsamlı tütün kontrolü veya dumansız
ortamlar yasalarıyla dünyada korunan nüfusun
oranı 2007’de 3.1’den 2008’de 5.4’e yükseldi.”
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a göre, halkın yüzde
95’i dumansız hava sahası uygulamasına destek
veriyor ve ülkemizde sigara satışları yüzde 9 azaldı.
Gelelim başlıktaki duruma: Gazetemizde
geçen hafta birinci sayfadan gösterilen habere
göre, bar -kahvehane vb. gibi yerlerden binlercesi
kapanmış! Nedeni, uygulanan sigara yasağı imiş.
Habere inanmadım, kaynağına baktım, barcılar
kahveciler.. Şıracılar ve bozacılar örneği! Haberin
özünde, bana göre şu var:
“Vay, ne yapacak şimdi bu esnaf? Aç kalacak,
susuz kalacak, çoluğu çocuğu perişan oldu, en
iyisi bırakalım, kapalı mekânlarda sigara yasağını
kaldıralım; milleti zehirlemeye devam etsinler!”
Haber aslında, sigara yasağının mantığı /halk
sağlığının korunması ile kahveciler-barcılar
arasında ciddi bir çıkar “çatışması”na dayanıyor!
Barcılar kahveciler, basını, çıkarlarına alet etmeyi
de başarıyor!
Bar-lokanta-kahvehane üçgeninden başka sürü
sepet uyduruk haber uçuruluyor basına: Yok, 5
bin lira cezayı göze alıp sigara içirtiyorlarmış, bu da
sigara yasağının anlamsızlığını gösteriyormuş...
Anadolu’da pek çok yerde sigara yasağını dinleyen
yokmuş; yasak delik deşik olmuş ve fiilen ortadan
kalkmış... Sigarakolikler, daha doğrusu kendi keyfi
için herkesi yakmayı kafaya koymuş bireysel
çıkarcılar da kaleme sarılıyor: “Bak gördün mü,
işte uygulanamaz bir yasa çıkarırsan, sonu böyle
olur.. Bu iş bitmiştir...”
İnsan utanır bunu yazıp çizerken!
İstanbul’da gittiğim her yerde kapalı mekânlarda
sigara içilmiyordu (sigara ayyaşhaneleri beni
ilgilendirmiyor, oralardan yükselecek öldük bittik
lafları da!). Ve uygarca herkes buna uyuyordu,
sorduğum mekân sahipleri de bu pislikten
kurtuldukları için memnundu! Sigara içmesi
gelenler de uygarca uygun yerlere çıkıp içiyordu!
Aslında onların da pek çoğu, böylece sigarayı
daha az içmekten de hoşnuttu!
İki haberle noktalayalım: Amerikan Ulusal
Kanser Enstitüsü ve Mayo Klinik ortak araştırma
yapmış: Çocukluğunda sigara dumanına maruz
kalmak, erişkin yaşta akciğer kanseri riskini
arttırıyor! Araştırma, Amerikan Kanser Araştırma
Derneği Dergisi’nin aralık sayısında yayımlandı.
Devamla: Araştırmaya katılan kişilerin DNA’ları
incelenmiş, MBL2 gen aktivitesi olanlarda bu
riskin arttığı görülmüş...
Son bir haber: “Malatya’nın Arguvan ilçesine
bağlı Kömürlük köyünde ortak bir kararla sigarayı
bırakan köylüler, tasarruf ettikleri sigara parasıyla 8
derslikli modern ilköğretim okulu yaptırdı.
Kömürlük köyü Muhtarı Haşim Güller, köyde
yaşayan sigara tiryakilerinin 2007 yılında sigara
bırakma kararı aldıklarını söyledi.”
Sigarayı yücelten haberlere önem vermek, etik
bir tavır değil…
Bursa’da yaşanan maden faciasõyla ilgili konuşan Torun, yõl başõnda risk haritasõnõ bakanlõğa verdiklerini söyledi
Ocak 2009’da uyarmõştõkANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- TMMOB Yönetim Kurulu Başka-
nõ Mehmet Soğancı, Bursa’nõn
Mustafakemalpaşa ilçesindeki ma-
den ocağõnda meydana gelen göçü-
ğün, bilim ve teknik dõşõ yapõlan uy-
gulamalar sonucu gerçekleştiğini
belirterek “Bu türden kazalar tak-
diri ilahi değildir. Biz oda olarak
buna iş kazası demiyoruz, bu bir
iş cinayetidir” dedi.
TMMOB Maden Mühendisleri
Odasõ, Bursa’nõn Mustafakemalpaşa
ilçesine bağlõ Devecikonağõ belde-
sindeki yeraltõ kömür işletmesinde
10 Aralõk 2009 tarihinde meydana ge-
len ve 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan
kaza nedeniyle Dünya Madenciler
Günü etkinliklerini iptal etti.
Maden Mühendisleri Odasõ mer-
kezinde düzenlenen basõn toplantõ-
sõnda konuşan TMMOB Başkanõ
Mehmet Soğancõ, “Bu türden ka-
zalar tamamı iş cinayetidir. He-
men hemen bütün sektörlerde yıl-
lardır Tuzla gemi tersanelerin-
de, maden sektöründe yaşananlar
siyasi iktidarların aymazlığını da
göstermektedir” dedi.
Maden Mühendisleri Odasõ Baş-
kanõ Mehmet Torun da oda tara-
fõndan Türkiye’deki riskli olan ma-
den bölgelerinin haritasõ hazõrlana-
rak Ocak 2009’da Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlõğõ’na teslim edil-
diğini ve söz konusu maden sahasõ-
nõn da haritada patlama, yangõn,
göçük, boğulma, zehirlenme mey-
dana gelebilecek “çok riskli” maden
alanõ kategorisinde yer aldõğõna dik-
kat çekti. Torun, şöyle konuştu:
“Çok ciddi tedbirler alınması ge-
rekirken bakanlık yetkililerinden
edindiğimiz bilgiler doğrultusun-
da mayıs ayında bir denetim ya-
pılmış, yapılan denetim sonucun-
da bazı eksiklikler belirlenmiş ve
aralık sonuna kadar da süre ve-
rilmiş. Ama ne yazık ki ölümler sü-
reyi beklemedi ve 19 canımızı
kaybettik. Madencilik sektöründe
yaşanan iş kazaları konusundaki
bir başka raporumuzu da Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na
gönderdik, önlem alınması için. Bu
yazılarımıza da ne yazık ki hiçbir
şekilde cevap verilmedi. Kazada
günah keçisini buldular. Ne yazık
ki 2 tane maden mühendisi arka-
daşımız dün gece gözaltına alındı,
bugün de büyük ihtimalle tutuk-
lanmışlardır diye düşünüyorum.
Herhalde bununla (kamuoyunun
vicdanı tatmin edilecektir) diye dü-
şünüyorlar Bunun peşini bırak-
mamaya niyetliyiz.”
‘Madenin sahibi kim’ bilmecesi
BURSA (Cumhuriyet) - Mustafakemalpaşa ilçe-
sinde 19 işçinin hayatõnõ kaybettiği maden ocağõn-
da göçük olmasõ olayõnda ihmalleri olduğu iddia-
sõyla gözaltõna alõnan Bükköy Madencilik Genel
Müdürü Fahrettin Çolpan, işletme müdürü Hay-
rettin Çelik ve ocak şefi Bayram Erdoğan, tu-
tuklandõ. 6 ay süreyle kapatõlan ocağõn 3 Eylül’de
Bursa Çevre ve Orman Müdürlüğü’nden ithal kö-
mür satõşõ için uygunluk belgesi aldõğõ öğrenildi.
İşletmenin sahibi Nurullah Ercan’õn da arandõğõ
belirtildi. Ercan’õn “kâğıt üzerinde” sorumlulu-
ğunun gözükmediği, ülkenin başka yerlerindeki
15 madeninde olduğu gibi Bükköy’deki ölüm
madeninde de ortaklarla sorumlularõn sõk sõk de-
ğiştirildiği ortaya çõktõ. CHP Bursa Milletvekili
Abdullah Özer, “Madenin sahibi Nurullah Er-
can ancak maden Fahrettin Çolpan adına ka-
yıtlı gözüküyor. Şirketin bilinen sahibi farklı,
tüzelkişiliği temsil eden farklı. Tek ortak nok-
taları açıklarını çok iyi bilmeleri” dedi. Gö-
çükte ölen işçilerden Yunis Arıçiçek’in cenazesi
Bartõn’õn Kozcağõz beldesine bağlõ Eyüpoğlu kö-
yünde Ramazan Baştepe (41) ve Yahya Ara-
bozan (30) da Kütahya Gediz’de toprağa verildi.
BURSA VALİSİ HARPUT:
Önrapora
göreeksikçok
BURSA (Cumhuriyet) - Bursa
Valisi Şahabettin Harput, Mus-
tafakemalpaşa ilçesindeki Bük-
köy Madencilik’e ait maden oca-
ğõnda meydana gelen göçüğe iliş-
kin müfettişlerce hazõrlanan ön
rapora göre, ocakta havalandõr-
manõn ve gaz ölçüm cihazlarõnõn
yetersiz olduğu ve dinamit ateşle-
mede bazõ yanlõşlõklarõn yapõldõ-
ğõnõn tespit edildiğini bildirdi.
Göçükle ilgili yapõlan incelemele-
rin sürdüğünü ifade eden Harput,
şöyle konuştu: “Gaz ölçüm sistem-
lerindeki yetersizliğinin, dinamit
ateşlemede meydana gelen bazı
yanlışlıkların ve ocakta bir kısım
yanlışlıkların, eksikliklerin oldu-
ğu müfettişlerin yaptığı ön tespit-
lerle de ortaya çıkmıştır. Bu hu-
suslar önümüzdeki günlerde ay-
rıntılı olarak bilirkişi raporlarıy-
la ayrıntılı olarak duyurulacak-
tır.” Harput, işçi ailelerine Başba-
kanlõk’õn gönderdiği 100.000 TL’ye
ek olarak, bazõ hayõrseverlerin de
katkõlarõyla Bursa Valiliği olarak da
100.000 TL yardõm yapacaklarõnõ
bildirdi. Harput, “Bu vatandaşları-
mızın hepsinin, iş kazası sonucu
hayatlarını kaybetmeleri dolayı-
sıyla emeklilik hakları vardır.
Emeklilik haklarından da istifade
edecekler” diye konuştu.
Vali Harput, Bükköy Madenci-
lik AŞ’nin sahibi olarak Nurettin
Ercan olarak görüldüğünü, ancak
şu anda madenciliğin işletmesinin
gözaltõna alõnan kişilerin üzerinde
bulunduğunu dile getirerek şunla-
rõ kaydetti: “Madencilik Yasa-
sı’nda ruhsatı alan kişi daha
sonra, işletmede başkalarıyla
ortaklık yapabilir. Devredebilir.
Ancak bu insanların yasal so-
rumluluğunu değiştirmez. ”
ORDU YAĞ SANAYİ AŞ
AKP’liye
peşkeş iddiasõ
ERDOĞAN ERİŞEN
ORDU - Fiskobirlik iştiraki olan ve
“Çotanak” markasõ ile fõndõk yağõ,
sofralõk yağ ve temizlik maddeleri üre-
timi yapan Ordu Yağ Sanayi AŞ, üç
ayrõ ekspertiz raporunda değeri 100
milyon TL olarak belirtilmesine kar-
şõn 50 milyon TL’ye AKP’de yöne-
ticilik yapan işadamõna satõlõyor.
1957 yõlõnda kurulan, 2001 yõlõnda
ise hisselerinin tamamõ Fiskobirlik ta-
rafõndan alõnan Ordu Yağ Sanayi AŞ
Fiskobirlik’in bir özel bankaya olan
kredi borcu bahane edilerek AKP’de
yöneticilik yapan bir işadamõna pa-
zarlandõ. Ordu’da kurulu bulunan ve
sahipleri AKP’de yönetici olan Altaş
AŞ ile anlaşan Fiskobirlik yönetimi,
26 Aralõk’ta yapõlacak mali kongre ön-
cesinde satõşõ bitirmeye çalõşõyor.
Fiskobirlik yönetimi bu amaçla sa-
tõşa karşõ çõkan Ordu Yağ Sanayi
AŞ’nin Genel Müdürü Sedat Murat
Bayrak’õn sözleşmesini fesh etti.
Bayrak da yazõlõ bir açõklama yaparak
şirkette kurulan hassas dengelerin
bozulduğunu ve bu nedenle istifa et-
mek zorunda kaldõğõnõ duyurdu.
Fõndõk, soya ve kanola yağõnõn ya-
nõ sõra temizlik ürünleri de imal eden
Ordu Yağ Sanayi AŞ Fiskobirlik’te
başlayan mali krize kadar Türki-
ye’nin ilk 500, Anadolu’nun ise ilk
250 sanayi kuruluşu arasõnda yer alõ-
yordu. Eski Fiskobirlik Başkanõ ve
uzun yõllar Ordu Yağ Sanayi AŞ’nin
Genel Müdürlüğü’nü yapan Yaşar
Pamuk, fabrikanõn zarar ettiği iddia-
larõnõn yalan olduğunu savunarak,
“Bu satış gerçekleşirse Fiskobirlik
borçlarını tamamen sıfırlamaya-
cak. Ama böyle bir gücünü kay-
betmiş olacak” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Devlet Bakanõ ve Baş-
müzakereci Egemen Bağış,
Heybeliada Ruhban Okulu ile il-
gili olarak, “Ben Heybeliada
Ruhban Okulu’nun müteka-
biliyet konusu olduğunu söy-
lemiyorum ama iki ülkenin eş
zamanlı, iyi niyet adımları at-
masının mutlaka sürece kat-
kıları olacaktır” dedi.
Devlet Bakanõ ve Başmüzake-
reci Bağõş, YÖK Başkanõ Prof. Dr.
Yusuf Ziya Özcan’õ ziyaret etti.
Ziyaretin ardõndan açõklama yapan
Bağõş, Ruhban Okulu’unun açõl-
masõyla ilgili bir çalõşmanõn olup
olmadõğõ yönündeki soru üzerine,
“Heybeliada Ruhban Okulu’nu
ne bizim hükümetimiz kapadı
ne de YÖK Başkanlığı kapadı.
Bu bir mahkeme kararıyla ka-
pandı. Tabii o karardan bu ya-
na çok yıllar geçti, mevzuatta
çok değişiklikler oldu” diye ko-
nuştu. Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan’õn Yunanistan Baş-
bakanõ Yorgo Papandreu’ya
bir mektup yazdõğõnõ belirten
Bağõş, Papandreu’nun mektuba
cevabõyla birlikte bu konularõn
da iki lider arasõnda gündeme ge-
leceğini ifade etti.
Bağış: Ruhban Okulu’nu biz kapatmadık
Çelebi:Amaçsendikalyaşantıyadarbevurmak
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, işverenlerin
eski ihbarı üzerine tutuklanan Nakliyat-İş üyeleri-
nin serbest bırakılmasını isteyerek, “Sendikacıların
tutuklanması anayasal bir suçtur. Tutuklamalar, 1
Mayıs İşçi Bayramı’ndaki kararlı tutumumuz üze-
rine alınmış bir karardır. Sendikal yaşantıya vu-
rulmak istenilen bir darbedir” dedi. DİSK’e bağlı
Nakliyat-İş Sendikası’na geçen hafta yapılan ope-
rasyon sonucu tutuklanan 11 üyenin serbest bıra-
kılması için dün DİSK’in Genel Merkezi’nde, basın
toplantısı düzenlendi. DİSK Genel Başkanı Çelebi,
emekçilerin sendikal haklarının hukuktan yoksun,
“keyfi” ve “gizlilik kararı”na sığınılarak açıkça ih-
lal edildiğini belirten Çelebi, “İfade dosyalarına eriş-
memiz engellenerek savunma hakkımız da elimiz-
den alınıyor. Mahkemelerin gizlilik kararıyla ara-
ma yaptırması, işverenler lehine, işçilere ve sendi-
kalara ‘alenen baskı yapılması’ anlamına gelmek-
tedir” dedi. KESK Genel Başkanı Sami Evren ise so-
runun demokrasi sorunu olduğunu ifade ederek,
“Son bir ay içerisinde DTP, Genç-Sen, Emekli-Sen
ve Çiftçi-Sen hakkında kapatılma kararı alındı. Man-
zara böyleyken bu ülkede demokrasiden bahsede-
meyiz. Bu yaşananlar yavaş yavaş faşizme gidişimizi
gösteriyor” dedi. Açıklamaya TTB de destek verdi.
(Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU)
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
DTP, Cumhuriyet tarihinde
ayrılıkçı Kürtçülüğün siyasallaşma
uğruna kazandığı devinime karşın;
demokratik arenada eline aldığı
şansı ne yazık ki kullanamadı!..
Daha doğrusu kullanmak
istemedi... Üstelik devletin göz
yumma uğruna girdiği riske
rağmen kendi sonunu bilerek,
isteyerek hazırladı!..
Bir yandan “demokratikleşme,
barış ve özgür siyaset” diyerek
teoride kalan DTP’liler; diğer
yandan etnik kavgayı körüklemek
için pratiğe girmekten
kaçınmadılar! Bakın, DTP’liler
kapatılmaya giden bu süreci nasıl
zorladılar:
Öcalan’a “Sayın diyerek” PKK
liderini ısrarla öne çıkardılar ve
“muhatap” alınmasını istediler!
PKK sempatizanlarının “Öcalan’a
özgürlük” ve “İrademiz Öcalan”
adı altında yürüttüğü
kampanyalara öncülük ettiler!..
Siyasal açıdan çıkmaza
girdikleri dönemlerde İmralı’dan
talimat beklediler, terörist
cenazelerinde en önde
yürüdüler!..
“Operasyonlar dursun” diyerek
TSK’yi hedef aldılar...
Kandil Dağı’ndaki “serhildan”
(başkaldırı) stratejisine ne yazık ki
taşeronluk yaptılar!.. Kadınların ve
çocukların öne sürüldüğü bir
direniş provasına destek verdiler;
şiddeti dayatan bir örgütün
“kaostan kazanım” planına ortak
oldular!...
Yani, Leyla Zana ve
arkadaşlarını 10 yıllık cezaevi
sürecine götüren 1991’deki HEP
krizinden ne yazık ki ders
çıkarmadılar...
Anlayacağınız, Kandil-İmralı
hattındaki gelgitler, “barış” ve
şiddet ikilemindeki çarpıklıklar ve
“şahin” - “güvercin” kavgası
üzerinden yürütülen radikal
siyaset, DTP’yi iyice çıkmaza
sürükledi ve onarılmaz hatalara
mahkûm etti!.. Sonunda Ahmet
Türk gibi ılımlı politikacılar, ateşle
ısıtılan Kürt siyasetinde
yanmaktan kurtulamadı!.. Peki
siyasetin kanlı şahini kazandı
mı?..
Ortada bir tek gerçek var; kendi
kendini ayağından vuran şahin
demokrasinin kafesinden bilerek,
isteyerek havalandı!.. Konacağı
tek yer Kandil’in yüksek
tepeleridir!.. Şüphesiz ki, orada
eğitilecek ve yeniden düz ovaya
salıverilecektir!..
Ayağından Vurulan Şahin!..
O halde yandaki satırların da dışa vurduğu bu çalkantılı
süreç nereye gidecek?.. Aslında hedef ve amaç bellidir!..
Eski DEP milletvekili Hatip Dicle, Demokratik Toplum
Kongresi’nin (DTK) önceki gün Diyarbakır’da düzenlediği
olağanüstü toplantıda, Kürt siyasetinin ağzındaki son
baklayı çıkardı ve “Abdullah Öcalan için ilk aşamada ev
hapsi düşünülmelidir” dedi!..
Peki biz bir yılı aşkın önce hangi konuya
dikkat çekmiştik?.. Yanıtı 21 Ekim 2008’de bu
köşede yer alan “Öcalan’a arsa aranıyor”
başlıklı yazıdaydı:
“PKK, Kürt dili ve kimliğinin anayasaya
girmesini ve Öcalan’ın serbest bırakılarak
siyasi yaşama entegre edilmesini savunuyor.
PKK’nin şiddet yoluyla dayatmaya çalıştığı bu
talepler, son zamanlarda kimi çevrelerce de
açıkça dile getiriliyor. Örneğin AKP’li Dengir
Fırat’ın üç DTP milletvekiliyle baş başa yediği
yemekte de ‘İmralı süreci’nin tartışıldığı
söyleniyor. Yayınlarıyla PKK’nin psikolojik
savaşına katkı sunan Taraf adlı gazetede dün
yayımlanan bir röportaj ise Öcalan
konusundaki ütopyalarda sınırın aşıldığını gösteriyor.
Neşe Düzel’in sorularını yanıtlayan Avni Özgürel şöyle diyor:
‘Anayasa dahil Kürtleri rahatsız eden bütün metinler yeniden
yazılmalı. Öcalan’la görüşülmeli. Affı söz konusu olamaz
ama Türkiye’de istediği şehirde arazi alabilir ve gündelik
siyasetin dışında tutularak bu mekânda ziyaretçileriyle
görüşerek yaşayabilir. Asker seviyesinde de buna giderek
yaklaşıldığını biliyorum.’ Öcalan için küçük bir devletçik
kurulmasını önerebildiğine göre Özgürel’in bildiği önemli
şeyler olması gerekiyor! Ne de olsa ‘Öcalan’ı MİT’in kurduğu
Fikir Ajansı’nda gördüm’ diyen kendisi değil miydi?”
Açılımın Bilançosu!..
Yargının, hukukun üstünlüğüne dayanarak
çaresiz kaldığı bir ortamda, Türkiye huzurunu
kaybetti... Peki, demokrasi, barış ve ortak
geleceğin sorgulandığı bir süreçte DTP’nin
kapatılması ortaya nasıl bir bilanço çıkardı?.. İşte
Güneydoğu siyasetinin çıkmaza düşürüldüğü
manzaradan yansıyanlar:
AKP: DTP, PKK ve Öcalan’ın “açılım” tuzağına
düştü ve fiyasko çukuruna battı. Aklıevvel
danışmaların hataları yüzünden de süreci iyi
yürütemedi. Erdoğan, DTP’yi Güneydoğu’da
bitirme uğruna girdiği mücadelede, gerginliğin
DTP ve PKK’ye yarayacağını göremedi. Planı
halka açıklayamadığı için kaybedeceği baştan
belliydi. Batıda hızla oy yitirmeye devam edecek.
Devlet: Sokak gösterileri devleti zora sokacak.
PKK’nin şiddeti Batı’ya taşıma stratejisi güvenlik
sorunlarını büyük boyutlara ulaştıracak. Devletin
ilgili birimleri büyüyen “intifada” provalarına
karşın milisleşmiş PKK’nin silahlı PKK’nin önüne
geçtiğini fark ettiğinde çok geç kalmış olacak!..
Gerginliğin kardeş kavgasına yol açmaması için
çok mücadele edilmesi gerekecek.
MHP: PKK-DTP ikilisinin siyaset kaosundan
en iyi MHP yararlanıyor. AKP’yi açılım sürecinde
sarsmaya devam ediyor.
CHP: Kürt açılımı sürecinde en doğru yerde
durdu. 1989’daki Kürt raporunu öne çıkaran
Deniz Baykal, partisinin Güneydoğu konusunda
AKP’den çok ileride olduğunu gösterdi. Baykal’ın
açılım sürecindeki dengeli saptamaları CHP’nin
oylarını hızla yükseltiyor.
DTP: PKK’nin siyasal çizgisine yaklaşması bu
partinin şimdilik sonunu getirdi. Şahinler-
güvercinler kavgasında ılımlı liderini kaybetti.
Kurulacak yeni parti eskisine rahmet okutacak.
Yeni parti, PKK’nin Kandil’de kurduğu “KCK”
yani (Kürdistan Topluluklar Birliği) benzeri bir
yapıda olacak! Öcalan’ın son avukat
görüşmelerinde KCK’ye ısrarla dikkat çekmesi
de yeni partinin duruşunu belirleyecek.
Öcalan: Sürecin
en çok kazananı...
Hem “yol haritası”
raporuyla AKP’nin
“demokratikleşme”
planının önüne
geçti hem de “tek
muhatap”lık
şeklindeki
dayatmayı
güçlendirdi! 34
PKK’liyi Türkiye’ye
çağırarak PKK
üzerindeki
hâkimiyetini bir kez daha
gösterdi. Bu saatten sonra ne PKK ne de
kurulacak parti onun sözünden çıkmayacak!..
PKK: DTP kapatılsa da kapatılmasa da
kazanan PKK olacaktı. Kapatma kararı örgütün
elini güçlendirdi. “Kürtlerin siyaset yapması
istenmiyor, dağa çıkmaya
zorlanıyoruz”propagandası yaparak kitleleri
provoke edecek. Siyasallaşma planını yüzde 70
oranında tamamlayan örgüt, bundan sonra her
mermiyi İmralı’nın kilidini kırmak için kullanacak!..
Tarihten Bir Yaprak!..
21 Ekim 2008... Cumhuriyet...
obursali@cumhuriyet.com.tr