17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 15 ARALIK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Geçen hafta ayaklanmaların nasıl ve neden başladığını anlatmıştık. Bugün ayaklanma sonrası gelişmeleri gözden geçireceğiz. Bu ayaklanmalarda başkalarının da gizli beklentileri vardı ve Türkler ile azınlıkların birlikteliğinin hangi gerçek amacı taşıdığı sonradan ortaya çıkacaktı. Erzurum Valiliği’ne 5 Nisan 1906’da Diyarbakır Valisi Mehmet Ata Bey atandı. Yeni valiye halkın isteklerini yansıtacak dilekçede Rusların Erzurum Konsolosu Skryabin danışmanlık yapıyordu. Bu yazılı talepler vergi ayaklanmasının hangi boyutlara taşınması istendiğini gösteriyordu. Bu taleplerde şunlar vardı: 1- Halkın vergilerden muaf olması, 2- Ermeni halktan bedel-i askeriye vergisinin (bedel ödeyerek askerliğe alınmama vergisi) kaldırılması, 3- II. Abdülhamit tarafından o yörede yaşayan Kürt halkından köylerini korumak için kurulan “Hamidiye Taburu”nun kaldırılması, 4- Müteahhit ve askerlere para yerine verilen iç borçlanma senetlerinin kaldırılması, 5- Vilayet bütçesinin sıkı denetiminin yapılması idi. 1890’dan 1909 tarihine kadar Doğu bölgesindeki köyler ve kasabalara devamlı saldırıda bulunan Ermeni çetelerinden koruyan Hamidiye Taburu’nun kaldırılması talebi Rusları ele vermişti. Bunun vergilerle hiçbir ilgisi yoktu. Ermeniler için vergi alınmaması da Ruslar ile Ermeniler arasındaki işbirliğini gösteriyordu. Hamidiye Taburları Doğu’da köyleri, insanları ve toprakları korumakta başarı kazanmıştı ve Rus ordusu ile Ermeni çetecilere karşı büyük bir güvence idi. İttihat ve Terakki yönetimi II. Abdülhamit’in 1909’da tahttan indirilmesi sonucunda bu taburları kaldırdı. Korumasız kalan köyler ve kasabalar Ermeni çetelerinin saldırısına açık hale gelmeye başladı. 1914-1915 Rus savaşında Ermeni halkını korumak için ateş çemberinden güvenli bölgelere taşınması (tehcir) büyük zorluklar doğurdu. I. Dünya Savaşı’nda da Ermeni çetelerinin Rus ordusuna katılmasıyla vergi ayaklanmaları sonucunda çok önemli yanılgılara düştüğümüzü üzülerek görüyoruz. Soykırım iddialarına muhatap olmamızı doğuran sebeplerde bu tarihsel süreci de göz ardı edemeyiz. Bu ayaklanmalar 1.5 yıla yakın sürdü. Padişah 25 Mart 1907’de şahsi vergi ve hayvanat-ı ehliye rüsumunu kaldırdı. Tabii vergi ayaklanmaları ile tarihe geçen bu ayaklanmaların mali, ekonomik ve sosyal sebepleri vardı. Osmanlı ekonomisi diye bir şey kalmamıştı. Kapitülasyonlar Osmanlı’yı esir almıştı. Ülkenin tüm zenginlikleri, demiryolu inşa hakkı, kömür ve diğer maden yatakları yabancılara alenen satılıyordu. Abdülhamit ülkeyi adeta satılığa çıkarmıştı. Hasta adam ölüme gidiyordu.. ve gitti de. O hasta Osmanlı’dan büyük Atatürk ve yüce milletin çabasıyla doğan Türkiye Cumhuriyeti için o zamanın ekonomik durumu ve vergi ayaklanmalarından dersler çıkarmalıyız. Biz bazı öngörülerde bulunalım. Takdir siz okuyucuların. 1- Vergi adaleti zedelenince, halk bunun altında ezilmiştir. Halkın haklı ayaklanmaları bundan medet uman dış güçlerin kışkırtması ile başka sonuçlar da doğurmuştur. Ermeni tehciri, Rus-Ermeni işbirliği bunlardan en önemlileridir. 2- Yolsuzluk yapanlarla sert ve keyfi yönetim gösterenler bir süre sonra yaptıklarının altında kalıyorlar. Buna ister “İlahi adalet tecelli ediyor” deyin, ister “Hak yerini buluyor” deyin.. 3- Vergi adil olmalıdır. Herkesin gücüne göre alınmalı, yoksulun sırtına binilmemelidir. Vatandaşı koyun yerine koyarak vergi alınmamalıdır. 4- Bu ülkenin zor durumlarında vatanına sahip çıkacak birileri her zaman olmuştur. İşte, Kastamonu Hâkimi Esat Efendi, Askeri Komutanı Ali Rıza Paşa, Erzurum Müftüsü Lütfullah Efendi ve daha niceleri... 6- Ülke kaynaklarını yabancılaştırmayalım. Varlıklarımızı koruyalım. 7- Ülkemizi borç batağına sürüklemeyelim. Torunlarımızın gelirlerini ipotek altına almayalım. Osmanlı’da 1906-1907 Vergi Ayaklanmalarından Çıkarılacak Dersler (2) M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Altı Kaval... Benim gözlemim değil yalnız, hafta sonu iğne atılmaz kalabalıkların olduğu alışveriş merkezleri, sokaklarda göze batan bir tenhalık vardı. İnsanların günlük yaşam alışkanlıklarını değiştiren, iş dışında eve kapanma eğilimini arttıran korkunun odağı sokak eylemleri haber ve görüntüleri ile evlerimizde. Geçen hafta APO’nun odasının metrekaresi, bu hafta DTP’nin kapatılması gündemli çocuklar önde sokak şiddet eylemleri en çok korkulan karşı şiddetle daha sık yüz yüze gelir oldu.. Yüreğimiz ağzımızda; teröre on binlerle kurban verilirken yaşanmayan cepheleşme, çatışmaların sıradan insanların yaşamlarında yaygınlaşması, haklı övündüğümüz toplumsal sağduyumuzun kırılması... Cepheleşmede keskin taraf olmayanlar en azından kendilerini yakın çevrelerini koruma kaygısı ile kendilerini evlerine, her tür görüş alışverişine kapatır, sağduyulu tavır koymadan bile kaçınırlarken, cepheleşmede taraf olmuşlar da “sağduyuyu ara ki bulasın” ölçeğinde, öfkeli, birbirinden tahrik edici, kaosu tırmandıran çıkışlar... Cepheleşmiş sitelerden gelen elektronik posta yayınlarında patlama ile saçmalama tırmandıkça tırmanıyor. Kendi içlerinde bile körlemesine kapışıyorlar. Sözde kitlelere bilgi aktarımını, sağduyulu bilinçlenmeyi, serinkanlı düşünmeyi, yönlendirmeyi verecek, cepheleşmiş olsalar da tarafların bakış açılarını gösterecek açık oturumlarda ipin ucu çoktan kaçmıştı.. Bu saatten sonra kimin daha haksız, daha provokatif, daha suçlu olduğunun tartışılmasının anlamı yok. Cepheleşmeyi gözü kara çatışmacı tırmanıştan sağduyuya yönlendirecek siyasal, örgütsel, toplumsal önderliklere her zamankinden daha fazla gereksinim var. Elbette başrollerde dünyadan gelecek provokatif etkinlikler bağlantılı ABD’nin yaklaşımları, ülkemizde çoğunluk iktidarı olarak Erdoğan hükümetinin yaklaşımları en belirleyici, en sorumlu odaklar sayılabilirler. Tabii ki etkin sıralamanın içinde AB, Irak, daha çok Kuzey Irak yönetimleri, ülkemizde muhalefet partileri, İmralı-Kandil-DTP üçgeninin etkileri de hafife alınacak gibi değiller. Beyaz Saray’ın, emperyal güç merkezi olarak kendi sorunları, kendi sıkışıklıkları eksenli çözüm reçetelerinin, uygulandıkları ülkelerden kopuk masa başı çıkar hesapları ile yaşam gerçeklerinin çelişkisi, bağlantılı emperyal gücün güç etkinliği ile ters orantılı sorunlar yumağı, çıkmazların üretilmesi ile sabit. Bush döneminin saldırgan, işgalci, insan kanı üzerinden yayılmacı siyasetlerinin çıkmazında alternatif olarak gelen Obama siyasetleri, projelerinde işin içinden çıkılabilmiş henüz tek olumlu örnek yok. Tersine dünya ölçeğinde bataklıklar hızla yaygınlaşıyor, bir başka pencereden ABD odaklı tek kutuplu dünya projelerindeki çıkmazlar katlanıyor... Obama iktidarının çelişkili amaç-sonuç projelerinde Obama’ya verilen Nobel Barış Ödülü kara mizah örneği. Çıkmaz sokaklarda ABD’nin Irak’tan asker çekme, Ortadoğu petrollerinin maliyetini düşürme, Afganistan’da daha etkin rol oynama, dolayısıyla bu projelerde Türkiye de içinde olmak üzere ülkeler ve siyasi iktidarlarına biçtiği rollerde kolay kolay değişiklik yapma olanağı yok. Obama-Erdoğan son Beyaz Saray görüşmesi bir biçimi ile ABD’nin Türkiye ve iktidarından beklentilerinin değişmediğinin, tam tersine açılımlarda ısrarlı olduklarının belgesi. Bölge gerçeklerinden kopuk, çok vurgulandığı üzere züccaciyeci dükkânına girmiş filin kırıcılığı, tahribatı sonuçları ortada ABD projelerindeki dayatmalar, öncelikler kaçınılmaz Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Türkiye’de kendi öznel koşulları içinde cepheleşmeleri, çatışmaları katlamış bulunuyor. ABD onaysız iktidarda kalamayacak AKP iktidarı, Erdoğan hükümetinin çıkmazına da başlangıç oluşturuyor. ABD askerinin Irak’tan çekilme zorunluluğu aslında Irak halkı için sevinilecek bir gelişme iken, züccaciye dükkânında her şeyin kırılması bağlantılı nasıl ki mezhepler, ırklar odağında bir kanlı çatışmaya odak oluşturuyorsa, Türkiye’nin çok daha sağlıklı öznel koşullarına, barşçı, demokratik, birlikte yaşama toplumsal iradesine karşın Türkiye’de de çok olumsuz çatışmaların, cepheleşmenin odağına oturuyor... Dünkü dünya haberlerinin bütününden, acılı bir gülümseme ile düşündüğüm, ABD emperyal güç odağının düştüğü konuma ayna tutan bir gelişmeyi sizinle de paylaşmak istiyorum; ABD’nin dünyaya insan hakları, demokrasi, refah yayma adına gerçekleştirdiği işgaller ya da doğrudan ittifaklarında işbirliği yaptığı iktidarların, liderliklerin tümü, yolsuzlukların, dolandırıcılıkların, halklarının çıkarlarına ters siyasal sömürü, ayrımcı ırkçı, dinci siyasallaşmanın batağındalar. Gerek dış, gerekse iç siyasi odaklardaki bu tablo, altı kaval üstü şişhane vaziyetleri, ülkemizde sağduyulu çıkışlar için liderliklerden beklentiyi en alt düzeylere indirgiyor. Kaçınılmaz tabandaki, kitlelerdeki sağduyulu reflekslerin önemini katlıyor... [email protected] BM: Küresel mali krizde finans sektörü, uyuşturucu tüccarlarõnõn parasõnõ aklayarak ayakta kaldõ Ekonomi Servisi - Dünyayõ etkisi altõna alan küresel mali krizin, çok sayõda bankanõn uyuşturucu tüc- carlarõnõn piyasaya sürdüğü kara parayõ aklayarak ayakta kalabildiğini açõklayan BM Uyuşturucu ve Suç- la Mücadele Dairesi (UNODC) Baş- kanõ Antonio Maria Costa, küresel mali kriz sõrasõnda piyasada dolaşan tek yatõrõm ana parasõnõn uyuşturu- cu ticaretinden elde edilen para ol- duğunu ve geçen yõl onlarca ban- kanõn kara para aklayarak kendile- rini batmaktan kurtardõğõnõ söyledi. Costa, finans sektörünün kara parayõ benimsemeye başlamasõnõn çok teh- likeli bir gelişme olduğunu savundu. ANKA’nõn haberine göre Costa, uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirin birçok banka tarafõndan ak- landõğõnõ savunan Costa, bu duru- mun uyuşturucu ve suç ticaretinin kriz dönemlerinde ekonomi üze- rindeki etkisinin ne kadar büyük ol- duğunu ortaya koyduğunu belirtti. Kendisine sunulan çok sayõda deli- lin, suç örgütlerine ait paranõn ban- kalarõn kurtarõlmasõnda kullanõldõ- ğõnõ kanõtladõğõnõ dile getiren Cos- ta, söz konusu bankalarõn ve bu ban- kalarõn bulunduğu ülkelerin adõnõ vermekten kaçõndõ. Uyuşturucu ticaretinden elde edilen paranõn şimdi aklanmõş olarak finan- sal sistemin bir parçasõ haline geldi- ğini kaydeden UNODC Başkanõ Cos- ta, bankalarõn ve finans sektörünün uyuşturucu ve suçtan elde edilen pa- rayõ daha kolay benimsediğini ve bunun da çok tehlikeli bir gelişme ol- duğunu açõkladõ. UNODC, yasadõşõ uyuşturucu ve suç ticaretinden yõllõk yüz milyon- larca dolar gelir elde edildiğini ve son belirlemelere göre İtalya, İs- viçre, İngiltere ve ABD’de bulunan bazõ bankalarõn bu paralarõ akladõ- ğõnõ savunuyor. BM tahminlerine göre yõllõk uyuşturucu ticareti dün- ya genelinde yaklaşõk 325 milyar dolarõ buluyor. BM Uyuşturucu ve Suçla Mücadele Dairesi Başkanõ Antonio Maria Costa, finans sektörünün kara parayõ benimsemeye başlamasõnõn çok tehlikeli bir gelişme olduğunu belirtti. Costa, küresel mali kriz sõrasõnda piyasada dolaşan tek yatõrõm ana parasõnõn uyuşturucu ticaretinden elde edilen para olduğunu ve geçen yõl onlarca bankanõn kara para aklayarak kendilerini batmaktan kurtardõğõnõ söyledi. KESK: KEY derhal faiziyleödensin 12 bin TEKEL çalõşanõ, bugün AKP Genel Merkezi önünde eylem yapacak ANKARA (ANKA) - Kamu Emekçileri Sendikasõ Konfederas- yonu (KESK) Genel Sekreteri Emi- rali Şimşek, KEY ödemelerinin 1.5-2 yõla yayõldõğõnõ, bu sürede emekçilerin paralarõnõn gasp edil- meye devam edeceğini kaydede- rek, KEY kesintilerinin hak sahip- lerine derhal ve gecikme faiziyle ödenmesini istedi. Şimşek yayõmladõğõ basõn açõkla- masõnda, yasayla getirilen 1.5-2 yõl- lõk sürenin tamamõnõn idarenin ken- di içinde yapacağõ düzeltmelere iliş- kin olduğunu açõklayan Şimşek, lis- tede adõ olmayan hak sahibinin da- va açma dõşõnda herhangi bir hakka sahip olmadõğõnõ vurguladõ. İŞVEREN: DENİZLİ Özel istihdam bürolarõ gerekli Bir dev daha satõlõyor ANKARA (ANKA) - Türkiye İş- veren Sendikalarõ Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanõ Tuğrul Kudatgobilik, özel istih- dam bürolarõnõn gerekliliğini savu- narak AB’nin geçici istihdam sis- teminin Türkiye’de yaygõnlaşma- sõnõn zorunlu olduğunu iddia etti. Kudatgobilik yaptõğõ yazõlõ açõk- lamada, kadõn ve genç işsizliğine yönelik olarak alõnacak tedbirlerin başõnda da geçici istihdam siste- minin geldiğini vurguladõ. Kudat- gobiliközel istihdam bürolarõyla il- gili düzenlemenin Cumhurbaşka- nõ’nõn uyarõlarõ ve ilgili AB direk- tifi dikkate alõnarak ivedilikle ya- salaştõrõlmasõnõ istedi. TEKEL işçileri, Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde buluşacak. İşçiler, eylemden sonuç alõnõncaya kadar eylem alanõnõ terk etmeyeceklerini açõkladõ. Ankara Valiliği ise “eyleme izin yok” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Türk - İş Genel Sekreteri ve Tek Gõda - İş Sendikasõ Genel Baş- kanõ Mustafa Türkel, “Siyasi ira- de işyerleri için kapatılma kara- rı vermiştir. Yarın (bugün) 12 bi- ne yakın TEKEL işçisi, Anka- ra’da AKP Genel Merkezi önün- de buluşacaktır” dedi. Ankara Valiliği’nden yapõlan yazõlõ açõkla- mada ise TEKEL işçilerinin eylemi “kanunsuz” olarak nitelendirilerek buna izin verilmeyeceği belirtildi. Türkel, Türk - İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu ile konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basõn toplantõsõnda, şunlarõ söyledi: “Yarın (bugün) 12 bine yakın TEKEL işçisi, Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde buluşa- caktır, eylemden sonuç alınıncaya kadar eylem alanını terk etmeye- cektir. TEKEL işçisi, bu eylemiy- le yasal hakkını aramaktadır. Zi- ra siyasi irade işyerleri için kapa- tılma kararı vermiş bulunmakta- dır. Bu durumda doğru ve yasal olanı 12 bine yakın işçinin başka kurumlara özlük haklarıyla nak- ledilmesidir. Kamuoyu ve karar ve- ricilere bir kez daha söylüyoruz; TEKEL işçisi özelleştirme mağ- duru değildir. TEKEL işçisi ka- patılma mağdurudur. ” Eyleme izin çıkmadı Türk - İş Başkanõ Mustafa Kumlu da Türkiye’nin halen özelleştirmele- re devam etmesinin hiçbir mantõklõ açõklamasõnõn olmadõğõnõ söyledi. Tek Gõda - İş Sendikasõ’nõn örgütlü olduğu sigara fabrikalarõnõn özelleş- tirildiğini anõmsatan Kumlu, şöyle ko- nuştu: “Kapatma kararının ardın- dan işletmelerde çalışan 12 bin iş- çimiz, özlük haklarıyla birlikte başka kamu kuruluşlarında çalış- mak istemekte, kendileri için ön gö- rülen 4/C statüsünü kabul etme- mektedir. Çünkü, 4/C kapsamında çalıştırılanlar, sendika üyesi ola- madığı gibi kıdem tazminatı hak- kından da yoksundur. Sayın Baş- bakan’ın, bu süreçte TEKEL işçi- lerine yönelik, ‘Yatarak para ka- zanma dönemi bitti’ sözleri ise Türk - İş tarafından öfke ve üzüntü ile karşılanmıştır. Sayın Başbakan bilmelidir ki yatarak para kaza- nanlar işçiler değildir.” Ankara Valiliği’nden yapõlan yazõlõ açõklamada ise eyleme izin verilme- yeceği belirtildi. Açõklamada, AKP Genel Merkezi’nin önünün Valilik ta- rafõndan belirlenip ilan edilen toplantõ ve gösteri yürüyüşü yapõlacak yer- lerden olmadõğõ ifade edildi. Eyleme teşebbüs edenler hakkõnda yasal işlem başlatõlacağõ kaydedildi. ArcelorMittal 10 bin kişiyi işten çõkaracak Boyner, Beymen markasından 8 milyon TL bekliyor Ekonomi Servisi - Boyner Büyük Mağzacõlõk AŞ, Beymen Mağazacõlõk AŞ adõna tescilli olan “Bey- men Club”, “Beymen Business”, “B Beymen” ve “Beymen Studio” markalarõnõ ve bu markalara bağ- lõ alt markalarõ satõn alarak yõllõk 8 milyon TL ila- ve operasyonel kâr getirisi hedefliyor. Boyner Büyük Mağzacõlõk AŞ’nin Kamu Ay- dõnlatma Platformu’na yaptõğõ açõklamada “Satış ve Devir” koşullarõnõn belirlenmesi ve bu koşul- larõn yazõlõ bir sözleşmeye bağlanmasõ hususlarõnda Boyner Büyük Mağzacõlõk AŞ yönetimine yetki ve görev verileceğini belirtti. Grubun bu suretle bir özel marka stratejisini hayata geçirerek lisans anlaş- malarõyla bünyesine katacağõ markalarla yõllõk ortalama 8 milyon TL boyutunda ilave operasyo- nel kâr getirisinin hedeflendiği kaydedildi. Ekonomi Servisi - Dünyanõn en büyük çelik üreticilerinden ArcelorMittal’õn, 2010 yõlõnda verimliliğin arttõrõlmasõ ve genel giderlerin 500 milyon dolar kadar aşağõ çekilmesi amacõyla gelecek yõl dünya genelinde 10 bin kişiyi işten çõkarabileceği bildirildi. Fransa’da yayõmlanan ekonomi gazetesi Les Echos’un haberine göre, halen 285 bin kişi istihdam eden şirketin kaybettiği pazar payõnõ geri kazanmayõ ve genel giderlerin gelirlere oranõnõ yüzde 3.5’in altõna indirmeyi amaçladõğõ belirtildi. ArcelorMittal’dan bir sözcü, 2010 yõlõnda personel sayõsõnda azalma olacağõnõ belirterek haberi kõsmen doğruladõ, ancak sayõ konusunda bilgi vermedi. Sözcü, 9-10 Aralõk’ta Avrupa’da yapõlan toplantõda, gelecek yõl grubun personel sayõsõnõ azaltma ihtimalinin tartõşõldõğõnõ bildirdi. Çelik üretimi dünyadaki resesyondan önemli oranda etkilenmiş, inşaat ve otomotiv gibi kilit sektörlerde talep daralmasõ yaşanmõştõ. TEKEL işçileri, işyerlerinin ka- patılma kararıyla ilgili 2 yıla yakın süredir Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Devlet Personel Dairesi Başkanlığı’na defalarca sendikaları aracılığıyla yazılı başvuruda bulanarak çözüm alternatifleri önerdi. Ancak, ilgililer, “Çözüm üretme yönünde çalışmalar yapacaklarını” ifade etmelerine karşın sözlerini tutma- dılar. Çalışanlar, özlük haklarıy- la başka kamu kuruluşlarına nakledilmeyi talep ediyor. Türk - İş Genel Sekreteri ve Tek Gıda - İş Sendikası Ge- nel Başkanı Türkel, AKP Genel Merkezi önünde buluşacak işçilerin eylemden sonuç alınıncaya kadar alanı terk etmeyeceklerini söyledi. TALEPLERE KULAK TIKADILAR Bankalarõ kara para kurtardõ İşçiden hükümete son uyarı Haber Merkezi - Denizli’de eko- nomik kriz nedeniyle batan firma- lardan tekstil devi Denteks, arazisi, fabrika binasõ ve içindeki mallarla birlikte Honaz İcra Müdürlüğü ta- rafõndan 10 milyon 12 bin 750 lira- ya satõşa çõkarõldõ. Satõş işlemi 11 Ocak 2010’da yapõlacak. 1978 yõ- lõnda işletmeyi kuran Ali İhsan Ka- sapoğlu, 1999’da en zenginler lis- tesinde 91’inci sõrada yer almõştõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle