18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 KASIM 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Darfur’da 300 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir’in İstanbul’a davet edilmesi tartışma yarattı. Faşizmi en iyi kim bilir? AKP’nin Kürt açılımı için verdiği genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin 10 Kasım’da yapılmasına ilişkin önerisi sert tartışmalara yol açtı. Bu önerinin görüşülmesi sırasında MHP’li Ali Uzunırmak ile AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç arasında yaşanan “Faşizm” tartışması TBMM tutanaklarına şöyle yansıdı: ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Sayın Vekil kürsüye çıkarken “faşizmi en iyi sen bilirsin” diyerek bizi itham etti. (Gürültüler) SUAT KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, kürsüye yürürken Sayın Milletvekilimiz “Konuşmanıza başlamadan önce faşizmin bir tarifini yapar mısınız?” önerisinde bulundu. Ben de kendisine “Faşizmin tanımını sizin kadar bilemem” diyerek, bu konudaki bilgisini teyit etmiş oldum. BAŞKAN: Ali Bey Siz, ilk defa faşizm ifadesini kendisine karşı kullanan arkadaş sizsiniz. “Faşizmi güzel bir anlat da ben de can kulağıyla dinleyeyim.” Evet tutanaklar böyle. ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Hayır, benim kendilerine “faşist” diye falan ithamım yok. Dedim ki: Faşizmi önce tarif et çünkü faşizmi… (...) Faşizmi tarif edelim kürsüden ve yüce Meclisimiz de aydınlansın. BAŞKAN – Ben söz vermekten çekinmem de.. Şimdi birisi “Siz sosyalizmi iyi bilirsiniz” dese, o arkadaş da çıkıp “Ben sosyalizmi çıkayım bir anlatayım.” Öbürü başka bir şey diyebilir. (...) Burada kimin uzman olduğunu, kimin uzmanlığının ne olacağını bilemem ben şimdi. ALİ UZUNIRMAK – Sayın Başkanım, ben uzmanım bu konuda... Faşizmi siyaset biliminde tarif ederken, tekellerin, kartellerin, uluslararası sermayenin, holdinglerin, kısacası oligarşik diktanın en baskıcı rejimi olarak tarif ediliyor. (...) Bir gün hoca hutbe veriyormuş. Hoca hutbede diyormuş ki: “Allah ne yerdedir ne gökte, ne sağdadır ne solda, ne arkadadır ne önde..” Cemaatten birisi çıkmış, fırlamış, “Yahu Hoca, sen tümden ‘Allah yoktur’ diyeceksin herhalde ama cesaret edemiyorsun” demiş. Sayın Başbakan milliyetçiliğe karşı ama, ekliyor önüne siyasi literatürde olmayan, dinsel milliyetçilik, etnik milliyetçilik… Böyle bir milliyetçilik tanımı yok, böyle bir milliyetçilik anlayışı da yok ama milliyetçiliğe karşı. Dolayısıyla aynı hutbe veren hoca gibi eğer cesaretliyse çıksın açıkça bunu söylesin Sayın Başbakan. Bizim milliyetçiliğimizi hiç kimse faşizme falan yaklaştıramaz... Günlerdir domuz gribi aşısı tartışılıyor. Bu süreçte, ülkedeki kamplaşmalara bir de “domuz gribi aşısı olmaktan yana olanlar ve karşı olanlar” kamplaşması eklendi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, Başbakan Erdoğan’ın “Ben aşı olmam” açıklamasından sonra “O zaman ben olacağım” derken, genel kurulda da bu konuda atışmalar eksik olmadı. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, söz istedi. Ancak o sırada, CHP grubu yoklama isteyince, İnce, konuşmaktan vazgeçti. Birleşimi yöneten TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil’in “Söz mü istiyorsunuz” diye sorduğu İnce, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan sıkı bir “aşı fırçası” yiyen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı işaret ederek “Ben bir şey demeyecektim, Sağlık Bakanı’na geçmiş olsun diyecek, acil şifalar dileyecektim” dedi. AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç, bu “iğneli” sözlere imalı yanıt verdi: “Sayın İnce, siz en büyük risk grubundasınız, siz de domuz gribi aşısı olmalısınız.” İnce de, altta kalmadı: “Evet ben domuz gribi aşısı olabilirim. Ama senin kakma ve yarma aşı olman gerekir!” İnce’nin saydığı bu aşılar, ağaçların aşılanmasında kullanılıyor. Bu atışma; Adnan Menderes’in “Kütüğü aday göstersek Meclis’e seçtiririz” sözlerini ve Çetin Altan’ın“marangoz hatası” benzetmesini anımsattı ve siyasette “odun”lu sataşmaların “aşı”lı versiyonu olarak siyaset literatürüne geçti... DAL da yoktu! Kendisini “Ankara Emniyet Müdürlüğü Araştırma Geliştirme Birimi” mensubu olarak tanıtan kişilerin geçen hafta Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’na yaptıkları baskın bir dizi soru işaretini beraberinde getirdi. TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, “bu olayın ardından gece yarısına doğru Ankara Emniyet Müdürü olduğunu söyleyen bir zatın kendisini aradığını ve bu isimde kişilerin kendi birimlerinde bulunmadığını, kimliklerinin sahte olabileceğini, Araştırma Geliştirme biriminin böyle bir işlevi olmadığını söylediğini” anlattı. Bu sözler, Mumcu’ya 1970’leri çağrıştırmış: “Araştırma geliştirme biriminde böyle bir yapılanma yoktur, şeklindeki açıklama beni 1970’li yıllara götürdü. Anımsarsınız o zaman da Derin Araştırma Laboratuvarı adı altında kısa adı DAL olan bir birim mevcuttu. Bu birime mensup emniyet görevlileri, işkenceleri, sorgulamalarıyla ünlüydüler. Ve açıkça ‘Biz DAL grubundan geliyoruz’ dedikleri halde, üst yetkililer, bu birim görevlilerinin bu tür eylemlerde bulunduklarını sürekli inkâr etmişlerdi. Ama DAL grubunun bu tür eylemlerde bulunduğu yıllar sonra doğrulanmıştı.” Katsayı kalktı, YÖK reformu unutuldu 3 Kasım seçimlerinin ardından iktidara gelen AKP’nin hükümetinin ilk yıllarında en çok yakındığı kurumların başında YÖK geliyordu. Ne zaman ki Abdullah Gül, cumhurbaşkanı seçildi; AKP’nin YÖK’e, rektör seçimlerine, bu konuda cumhurbaşkanının yetkilerine bakışı da değişiverdi. AKP’nin yasayla kaldıramadığı katsayı uygulaması, Cumhurbaşkanı Gül’ün atadığı üyelerin kurulda çoğunluk oluşturmasının ardından kaldırılıverdi. Bunun üzerine, AKP’den YÖK’e yönelik eleştiriler de kesiliverdi. DTP’li Ayla Akat Ata, YÖK’ün kuruluş yıldönümü nedeniyle gündem dışı söz alırken bu konunun altını çizdi: “YÖK; 6 Kasım 1981’de kuruldu. Öğrenciler oturma eylemindeler. Bundan sonra da her sene, eğer YÖK kaldırılmazsa, başta metropol kentler olmak üzere diğer kentlerimizde, üniversitelerin bulunduğu kentlerde 6 Kasım dolayısıyla protesto eylemleri yapılacak. Çünkü YÖK’ün antidemokratik yapısı dolayısıyla öğrenciler mağdur edilmekte, bilim insanları mağdur edilmekte, demokratik bir üniversiteden yana olanlar mağdur edilmekte. Bu protestolar umarım bizden sonraki nesillere kalmaz. Biz, YÖK’ün yetkilerini sınırlandırmak yerine YÖK’ü kaldırmak gibi kesin bir çözüm buluruz. Kaldı ki bugün YÖK Başkanımız, her fırsatta, YÖK’ün yetkilerinin çok fazla olduğunu söylemekle birlikte, YÖK’ün yetkilerini sonuna kadar kullanmakta, hatta küçük bir şansı bile, küçük bir fırsatı bile kaçırmamakta...” Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] ‘Odun’lu ‘aşı’lı atışma AdaletBakanlõğõ’nõnyargõçvesavcõlarõndavayadahiledilmesiniisteyenbelgesitepkiçekti ‘Yargõsiyasallaştõrõldõ’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet’in or- taya çõkardõğõ Adalet Bakan- lõğõ’nõn Ergenekon savcõlarõ- na “birinci sınıf yargıç ve savcıları davaya dahil edin” belgesi tepki yarattõ. Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsav- cõsõ Sabih Kanadoğlu, söz konusu belgenin anayasaya aykõrõ olduğunu vurgularken Yargõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV) Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, söz ko- nusu belgenin “yargıya bas- kının en açık belgesi” oldu- ğunu söyledi. CHP Milletve- kili Şahin Mengü belgenin yargõnõn siyasallaştõğõnõ gös- terdiğini belirterek Yargõtay Onursal Cumhuri- yet Başsavcõsõ Sabih Kana- doğlu, Adalet Bakanlõğõ’nõn emir ve talimat niteliğindeki yazõsõnõn doğrudan yargõ ba- ğõmsõzlõğõnõ ortadan kaldõr- mak hâkim ve savcõlarõ baskõ altõna almak ve sindirmek için yapõldõğõnõ belirtti. Kanadoğ- lu, bu belgenin kovuşturma merciini de değiştirme sonu- cunu ortaya çõkaracağõnõ, bu niteliğiyle anayasanõn “mah- kemelerin bağımsızlığı” baş- lõklõ 138. maddesine aykõrõ olduğunu vurguladõ. ‘Talimat skandal’ YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu da, Ada- let Bakanlõğõ’nõn Ergenekon savcõlarõna “birinci sınıf yar- gıç ve savcıları davaya dahil edin” talimatõ vermesini bir “skandal” olarak nitelendir- di. Söz konusu belgeyle so- ruşturmanõn savcõlõğa, yargõ- nõn da yargõya bõrakõlmadõğõ- nõn ortaya çõktõğõnõ kaydeden Eminağaoğlu, “Adalet Ba- kanlığı, belgeyle ortaya çık- tığı üzere doğrudan savcılar üzerine baskı kurmaya ve anayasaya aykırı emir ve- rerek yargıyı baskı altına almaya çalışıyor. Siyasi ira- de, kendi beklentileriyle ör- tüşmeyen yargıç ve savcıla- rı etkisiz kılmak anlamında belli bir soruşturmanın içi- ne sokmaya çalışıyor. Bu bir skandal belgedir. Yargı- ya baskının en açık belgesi- dir. Yargıda görev yapan tüm yargıç ve savcılar üze- rinde bu yetkinin kullanıla- bileceğini göstermektedir” dedi. Eski İstanbul Barosu Baş- kanõ ve Avukat Turgut Ka- zan, Adalet Bakanlõğõ’nõn Er- genekon Savcõlõğõ’na gönder- diği yazõda izlenilen yolun yasadõşõ olduğunu belirtti. Ka- zan, “Böyle bir yolu işlete- mezler. Birinci sınıf yargıç ve savcılar için özel bir yar- gılama sistemi vardır. Ne kadar başına buyruk ve key- fi hareket ederlerse etsinler bu değiştirilemez” diye ko- nuştu. Kazan, Adalet Bakan- lõğõ’nõn yazõsõyla AKP iktida- rõnõn ne kadar antidemokratik ve hukuka aykõrõ bir yaklaşõm içerisinde olduğunu belirtti. Ergenekon savcõlarõnõn asla birinci sõnõf yargõç ve savcõlarõ soruşturamayacağõnõ belirten Kazan, Adalet Bakanlõğõ ve AKP iktidarõnõn hukuka aykõrõ yaklaşõmlarõn peşinde oldu- ğunun anlaşõldõğõnõ belirtti. Adalet Bakanlõğõ’nõn izlediği yolun yasadõşõ olduğu vurgu- layan Kazan, “Parlamento bakandan hesap sorabilir. Bakanlık kural dışı hare- ket etmiştir” dedi. CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise söz konusu belgenin yargõnõn siyasallaş- tõğõnõ gösterdiğini belirterek “Bu durum, siyasal iktidarın o veya bu şekilde yargıyı baskı altına alarak dikta- törlük kurmasının ayak ses- leridir. Hatta bu işi o kadar ileri götürmüştür ki Erge- nekon savcıları ‘Bu işi yapa- mayõz’ demesine karşın ‘sen yap’ diye ısrar ediliyor” de- di. İktidarõn “cahil faşist” ol- duğunu kaydeden Mengü, “Yetki var, her şeyi yaparım mantığındalar. Şu talimatı verme cesaretini gösteren bir zihniyetle nasıl bir ana- yasa değişikliği yaparsanız, Gürdal Mumcu kafa yapısı bu. ‘Çok çirkin, iğrenç’ başka bir tabir kullanamıyorum. Bu iktidardan hesap sormak daha sonra ge- lecek iktidar partisi- nin görevidir. Bunlar demokratik ortamda Yüce Divan’a gidecek- ler. Bu bir anayasal suçtur aynı zamanda” görüşünü dile getirdi. CHP Konya Milletve- kili Atilla Kart da, bu belgenin hükümetin cü- retkâr bir şekilde her tür- lü hukuk dõşõ yol ve yön- teme başvurmaktan ka- çõnmayacak anlayõşõnõ gösteren vahim bir tablo olduğunu belirterek “Adalet Bakanlığı, ada- let müfettişliği kuru- munu kullanmıştır. Hukuk ve yasadışı te- lefon dinlenmesi yo- lunda fiilen talimat ver- miştir, o kurumu kul- lanmıştır. Hazırlık so- ruşturmasına, yargıya, Ergenekon soruştur- masına doğrudan mü- dahale etmiştir. Bütün bu süreçte Silivri so- ruşturması ve yargıla- masından mutlaka mahkûmiyet çıkması gerektiği mesajını ver- miştir. Tipik faşizan sürecin, bu soruştur- ma sebebiyle uygula- maya sokulduğunu gö- rüyoruz. Hükümet aleyhine sonuç yara- tan soruşturma ve ka- rarlara tamamen hu- kuk çerçevesinde imza atan yargıç ve savcıla- rı da bu işin içine kat- mak, ithal etmek iste- miştir” dedi. Yalanlarken doğruladı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Adalet Bakanlõğõ, birinci sõnõfa ayrõlmõş olan hâkim ve savcõlarõn Yargõtay’da yargõlanmasõna gerekti- ği yönündeki yasa hü- kümlerini yok sayarak bu kişilerin Ergenekon savcõlarõnca soruşturul- masõ gerektiği yönünde “görüş” bildirdiğini ka- bul etti. Adalet Bakanlõğõ, ba- kanlõğõn Ergenekon sav- cõlarõna “Birinci sınıf yargıç ve savcıları da- vaya dahil edin” tali- matõnõ içeren yazõyla il- gili yaptõğõ açõklamada, Bakanlõğõn siyasi baskõ oluşturmak amacõyla yargõç ve savcõlarõ so- ruşturmaya dahil edil- meleri yönünde talimat verdiği iddiasõnõn kesin- likle gerçeği yansõtma- dõğõ ileri sürüldü. Evrakõn mahalline gönderildiği belirtilen açõklamada, “Bu işlem, CMK’nin ‘Görev ve Yargõ Çevresinin Belir- lenmesi’ başlıklı 250. maddesinin 3. fıkra- sında açık bir şekilde düzenlenen şu hüküm uyarınca yapılmıştır: ‘Birinci fõkrada belirtilen suçlarõ işleyenler sõfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağõr ce- za mahkemelerinde yar- gõlanõr. Anayasa Mah- kemesi ve Yargõtay’õn yargõlayacağõ kişilere ilişkin hükümler ile sa- vaş ve sõkõyönetim hali dahil askeri mahkeme- lerin görevlerine ilişkin hükümler saklõdõr’. Ka- nunun doğru uygulan- ması yönünde yapılan bu işlemin dışında Adalet Bakanlığı’nın yargı üzerinde siyasi baskı oluşturmak ama- cıyla yargıç ve savcıla- rı soruşturmaya dahil edin şeklinde talimat verdiği iddiası kesin- likle gerçeği yansıtma- maktadır” denildi. Bakanlõk açõklama- sõnda, talimat verilme- diği, İstanbul Cumhuri- yet Başsavcõlõğõ’nõn ya- zõsõna görüş bildirildiği ileri sürüldü. ADALETBAKANLIĞI Bakanlõk hâkim ve savcõlarõn Ergenekon savcõlarõnca soruşturulmasõ gerektiği yönünde “görüş” bildirdiğini kabul etti. Sabih Kanadoğlu Turgut Kazan Şahin Mengü Atilla Kart ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey’den hükümetin Kürt açõlõmõ değerlendirmesi ‘Zaman zaman destek veriyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, hükümetin Kürt açõlõmõ ile ilgili “Biz sadece zaman zaman destek veriyoruz” diyerek bir ABD planõnõn söz konusu ol- madõğõnõ ileri sürdü. Bir TV programõna katõlarak sorularõ Türkçe yanõtlayan Jeff- rey, ABD Başkanõ Barack Obama’nõn Ankara ziyareti sõ- rasõnda model ortaklõktan söz ettiğinin anõmsatõlmasõ üzerine Türkiye ile ABD’nin ortak de- ğerler ve sorumluluklar pay- laştõğõnõ dile getirdi; model or- taklõk çerçevesinde iki ülke arasõnda sõk sõk görüş alõşveri- şi yapõldõğõnõ ve Pakistan-Af- ganistan, NATO, BM Güvenlik Konseyi ve Ortadoğu gibi çeşitli alanlarda ortak siyasetler oluş- turulduğunu kaydetti. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey, terörle mücadele ve Kürt açõlõmõ konularõnda şu görüşleri ileri sürdü: “Bizim Vietnam, Afganis- tan ve Irak’taki tecrübeleri- miz asgari başarının gerekli ama yeterli olmadığını gös- terdi. Aynı zamanda siyasi, iktisadi, kültürel ve diplo- matik tedbirler alınmalı. Biz durumu Türkiye’den daha iyi bilemeyiz, bunu Türk hal- kı biliyor. Biz yabancı bir ül- ke olduğumuz için hiçbir rol oynamıyoruz ve oynamamız da gerekmiyor; çünkü bu bir iç siyaset konusu. Ben şimdi- ye kadar Türkiye’de 4 değişik görevde bulundum ve hiçbir zaman Türkiye herhangi bir ABD planını izlemedi. Biz sadece zaman zaman destek veriyoruz, bir ABD planı söz konusu değil.” Jeffrey, Türkiye ile ABD’nin ortak değerler ve sorumluluklar paylaştõğõnõ dile getirerek model ortaklõk çerçevesinde iki ülke arasõnda sõk sõk görüş alõşverişi yapõldõğõnõ söyledi. Aydınlık dergisinde gözaltı İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda daha önce de sor- gulanan Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yönetmeni Deniz Yıldırım ile Ulusal Ka- nal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya gözaltõna alõndõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali Talat arasõnda, Talat’õn başbakan olduğu 2004 yõlõnda gerçekleşen telefon görüşmesi kay- dõnõn dergi ve televizyon kanalõnda yayõm- lanmasõyla başlatõlan soruşturma kapsa- mõnda Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö- netmeni Ufuk Akkaya ve Ulusal Kanal İs- tihbarat Şefi Deniz Yõldõrõm, İstanbul Te- rörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafõndan dün sabah saatlerinde gözaltõna alõndõ. Yõldõrõm ve Akkaya, İstanbul Vatan Caddesi’ndeki emniyet müdürlüğüne gö- türüldü. YILDIRIM VE AKKAYA İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’NDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle