23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 KASIM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 D i n l e n i y o r s u n . . . İ z l e n i y o r s u n . . . S u s t u r u l d u n . . . Korku imparatorluğu YARIN: ESKİ ADALET BAKANI ŞEVKET KAZAN, ADD GENEL SEKRETERİ İZZET POLAT ARARAT, AKP MİLLETVEKİLİ HAKKI KÖYLÜ 6 EMİNE KAPLAN ANKARA - Saadet Partisi (SP) Genel Başka- nõ Numan Kurtulmuş, telefon dinlemeleriyle ilgili olarak son dönemde yaşanan gelişmele- rin bütün toplumu tedirgin ettiğini vurgu- ladõ. Kimin, kimi niçin dinlediğinin belli olmadõğõ, dinlemelerin yasal ve hukuki zeminden yoksun bir şekilde yapõldõğõ bir süreç yaşandõğõnõ belirten Kurtul- muş, “Eğer gereken önlemler alınmaz, bu noktada ciddi ve caydırıcı tedbirler ortaya konmazsa toplumdaki tedir- ginlik, daha da ar- tacaktır. Devletin kurum ve kuru- luşlarına olan güven sarsıla- cak, bir baskı rejimi, dikta rejimi görüntüsü ortaya çıkacaktır” dedi. SP Genel Başkanõ Kurtulmuş, telefon dinle- meleri konusunda son dönemde yaşanan geliş- melerle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptõ: “Haberleşme hürriyeti özel hayatın gizlili- ğinin en önemli unsurlarından biridir. Ana- yasa ile güvence altına alınmıştır. Bu nedenle keyfi ya da kanun dışı yapılmış bir dinleme ne ahlaki ne de hukukidir. Demokratik sis- temlerde hukuk dışı hiçbir girişim meşru gö- rülemez. Her şey ama her şey yasalara ve hukuka uygun olmak zorundadır. Bu neden- le özellikle son dönemde ortaya çıkan geliş- meler gerçekten hepimizi, bütün toplumu te- dirgin etmektedir. Kimin, kimi, niçin dinle- diğinin belli olmadığı, dinlemelerin yasal ve hukuki zeminden yoksun bir şekilde yapıldı- ğı bir süreç ortaya çıkmıştır. Eğer gereken önlemler alınmaz, bu noktada ciddi ve caydı- rıcı tedbirler ortaya konmazsa toplumdaki tedirginlik, daha da artacaktır. Devletin ku- rum ve kuruluşlarına olan güven sarsılacak, bir baskı rejimi, dikta rejimi görüntüsü orta- ya çıkacaktır. Nitekim gelinen nokta bundan farklı değildir. Bu durumda kaybedenin ül- kemiz olacağı, demokrasimiz olacağı açıktır. Hiç mi dinleme olmayacak, elbette yasal olarak dinleme yapılır. Ancak ısrarla vurgu- ladığımız gibi bunun sınırları, çerçevesi, ana- yasanın ve yasaların çizdiği sınırlar içinde olmalıdır. Keyfi ve hukuksuz dinlemeler ke- sinlikle bir anayasal suçtur. Bu kimden gelir- se gelsin, hangi amaçla yapılırsa yapılsın suç- tur ve ciddi cezai müeyyideler gerektirir. Özellikle bu dinlemeleri kişisel çıkarları ya da başka niyet ve hesaplar için yapanlar ka- nun ve millet önünde sorumludur. Saadet Partisi olarak çağrımız, Türkiye’nin gerçek anlamda şeffaflaşmasını sağlayacak, bu tür hukuk dışı niyet ve amaçları boşa çıkaracak kapsamlı bir reform sürecine girmesidir.” ‘Korku ve çifte standart yönetim’ MELTEM YILMAZ CHP’nin önceki dönem genel başkan- larõndan gazeteci-yazar Altan Öymen, Türkiye’nin korku ve çifte standartlaş- ma üzerinden yönetilmeye başlandõğõnõ, bu durumun son yapõlan anketlere de yansõdõğõ üzere AKP’nin oylarõnõ düşür- meye başladõğõnõ söyledi. Öymen, Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “Be- ni de dinliyorlar” şeklindeki açõklama- sõnõn, yasadõşõ dinleme olaylarõnõ hiçbir şekilde meşrulaştõramayacağõnõ ifade ederek “Evet, belki Başbakan da din- leniyor ama kimse, hiçbir gazeteci dinlemelere takılan konuşmalar hak- kında yazamıyor, yorum yapamıyor. Çünkü olayı haberleştirilen gazeteci- ler hakkında yasal işlem yapılıyor” diye konuştu. ‘ELEŞTİRİYE TAHAMMÜLÜ YOK’ Altan Öymen, dinleme olaylarõnõn en- flasyona uğradõğõnõ ve bu dinlemelerin büyük bir kõsmõnõn yasalara tamamen aykõrõ biçimde yürütüldüğünü anõmsattõ. “Dinlemelerin Yargıtay savcılarına, Yargıtay santralına ve İstanbul Baş- savcısı’na kadar uzanmasının tam bir skandal olduğu” değerlendirmesini ya- pan Öymen, “Bugünkü iktidar, toplu- mun belirli kurumlarını ve kişilerini baskı altına almak için metotlardan biri olarak dinleme yolunu seçmiştir. Yargıtay ve savcılara yönelik dinleme operasyonlarının bir kısmı Adalet Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin eliy- le, yani Adalet Bakanlığı’nın inisiya- tifiyle yapılıyor. Bakanlık burada ya- sadışı dinleme operasyonuna imza at- mış oluyor. Bunun izah edilir bir ta- rafı yok” diye konuştu. AKP iktidarõnõn, toplumu pasifize et- mek adõna başta dinleme olmak üzere toplum üzerinde çeşitli baskõ mekaniz- malarõ oluşturduğuna dikkat çeken Öy- men, şöyle devam etti: “İktidarın kul- landığı, başta telefon dinlemeleri ol- mak üzere, çeşitli baskı araçları var. Amaç, tamamen kendine itaat eden bir toplum kurmak. Ancak tüm bu uygulamaların temelinde eleştiriye olan tahammülsüzlük var. Demokra- silerde insanlar protesto haklarını kullanabilirler ancak Başbakan Erdo- ğan, yurttaşın protesto etmesini dahi engelliyor. Geçtiğimiz günlerde yapı- lan özürlüler toplantısında, özürlü bir yurttaşın kaba kuvvet yoluyla uzak- laştırılması bu durumun en çarpıcı ve trajik örneklerinden bir tanesiydi.” Türkiye’nin, son dönelerde “korku ve çifte standartlaşma” üzerinden yö- netildiğini kaydeden Öymen, “Tür- kiye’deki çifte standart uygula- malar haddini aşmış vaziyette. Sıradan yurttaş ya da çok de- ğerli bir akademisyenden elde edilen yasal olmayan dinleme- ler, basına olduğu gibi servis edilirken Başbakan’ın Remzi Gür’le yaptığı telefon görüşme- sini yayımlayan gazeteciler hakkında işlem yapılıyor. Baş- bakan ‘Ben de dinleniyorum’ di- yerek durumu normalleştirmeye çalışıyor. Evet, Başbakan da dinle- niyor belki ama gazeteciler bu ko- nuda kendilerine otosansür uygulu- yor, birkaç istisna dışında kimse ko- nuyla ilgili yayın yapılamıyor.” ADALET Bakanõ Sadullah Er- gin, özel konuşmalarõn iddiana- melerde yer almasõna ilişkin soru- ya aynen şu yanõtõ veriyor: “Bun- ların elbette önlenmesi lazım, tedbirinin alınması lazım. Ben de rahatsızım bu konuda.” Ergenekon davasõnda hazõrla- nan üç iddianamede toplam sanõk sayõsõ 202’ye çõkmõş bulunuyor. Bu sanõklarõn çok önemli bir bölü- münün telefon konuşmalarõ ayõk- lanmadan iddianameye konulduğu için özel hayatlarõnõn mahremiye- ti de ciddi bir şe- kilde ihlal edil- miştir. Adalet Baka- nõ’nõn açõklama- sõndan yola çõ- karak, Türki- ye’de vatandaş- larõn AİHS ve Anayasa ile gü- vence altõna alõnmõş olan özel ha- yatõn dokunulmazlõğõ ve haber- leşme özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varabiliriz. Bu durumda soruyoruz: Madem ihlal söz konusu, insanlarõn renci- de edilen onurlarõ, yerle bir edilen itibarlarõ nasõl tamir edilecektir? Ayrõca, bu tür hasarlar tamir edi- lebilir mi ki? Bugün yapõlanõn yanlõş olduğu- nu teslim eden Adalet ve Kalkõn- ma Partisi Hükümeti, geçen iki yõl içinde bu hukuksuzluğun göz gö- re göre icra edilmesine niçin seyirci kalmõştõr? Sedat Ergin 21 Kasõm 2009/HÜRRİYET Erdoğan’ın ‘Beni de dinliyorlar’ açıklamasının yasadışı dinlemeyi hiçbir şekilde meşrulaştıramayacağını söyleyen Altan Öymen: Kimse Başbakan’ın dinlenmesiyle ilgili yorum yapamıyor, çünkü haklarında yasal işlem yapılıyor. Öymen, son dönemlerde hazırlanan anketlerde de görül- düğü üzere AKP’nin oylarının düşü- şe geçtiğini vurgulayarak, şunları söy- ledi: “Son anketlerde AKP’nin oylarının düşmesinin nedeni Kürt açılımı olarak gös- teriliyor ancak tek neden bu değil elbette. AKP’nin oy kaybında Türkiye’nin geldiği eko- nomik tablo birinci neden olarak göze çarpar- ken bir diğer neden ya da nedenler de, Türki- ye’de yaratılan bu çifte standatlaşma ve kor- ku imparatorluğudur. ‘Halka ne yaparsak halk kabul eder’ anlayışının ne kadar yanlış olduğu, önümüzdeki seçimlerde en be- lirgin haliyle ortaya çıkacak. Ancak so- lun burada dikkat etmesi gereken en önemli unsur, bugünlerin bölünme değil birleşme zamanı olduğu- dur.” ‘AKP OY KAYBEDİYOR’ ‘Cemaatler toplumu terbiye etmeye çalõşõyor’ İstanbul Haber Servisi - Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanõ Erkan Baş, yargõ mensuplarõna toplu- mu giderek çõldõrma noktasõna getir- mekte olan “kolektif hafiyecilik ve röntgencilik” hastalõğõna karşõ koyma çağrõsõnda bulunarak, “Cemaat örgüt- lenmeleri yüksek teknoloji marife- tiyle bütün toplumu korkutarak ter- biye etmeye çalışıyor” dedi. Hâkim ve savcõlarõn telefonlarõnõn yaygõn biçimde dinlendiğinin ortaya çõkmasõnõn beklenen bir gelişme oldu- ğunu söyleyen Baş, bu hukuksuz uygu- lamanõn yaygõnlaşmasõnda yargõnõn ro- lünün büyük olduğu eleştirisinde bu- lundu. Baş, “Dinlemeler ne yazık ki adalet sistemimizin en kritik halka- larından birisi haline gelmiştir. Yar- gı mensupları bu ortamda yalnız kendi mağduriyetlerine karşı değil, tüm toplumu sindirme amacını taşı- yan teknik takip çılgınlığına karşı seslerini yükseltmelidirler. Öbür tür- lü inandırıcı olmayacaklardır” dedi. ‘YARGI YARDIMCI OLUYOR’ Telefon görüşmeleri, internet yazõş- malarõ, mektuplaşmalarõn iki kişi arasõnda yapõlan özel görüşmeler olduğunun altõ- nõ çizen Baş, hâkim ve savcõlarõn bir bö- lümünün, dinleme kararlarõnõn alõnmasõ, telefon görüşme ve internet yazõşmalarõ- nõn delil olarak kullanõlmasõ için inisiyatif kullanõp yasadõşõ uygulamalara yasal kõ- lõf uydurulmasõna yardõmcõ olduklarõ eleştirisinde bulundu. Baş, şöyle konuş- tu: “Bütün yargı mensuplarını toplu- mu giderek çıldırma noktasına getir- mekte olan bu kolektif hafiyecilik ve röntgencilik hastalığına karşı radikal bir karşı koyuşa çağırıyoruz. Yargı, yalnızca kendi haklarını korumaya kalkarak üzerindeki kuşatmayı yara- maz. Cemaat örgütlenmelerinin yük- sek teknoloji marifetiyle bütün toplu- mu korkutarak terbiye etmeye çalıştı- ğı bir ülkede yargı mensuplarının ken- dilerini dokunulmaz sanmaları anla- şılmaz bir tutum olmuştur. Konuyla il- gili koordinasyonu yürütecek devlet bi- riminin başkanının bu kepazeliği ‘Baş- bakan da dinlendi’ diyerek geçiştirme- ye kalkması, Türkiye’nin nasıl bir zihniyetin elinde olduğunu gösterme- si bakımından önemsenmelidir. 70 milyon dinleniyorsa, Başbakan da din- lenir.” TKP GENEL BAŞKANI BAŞ SP Genel Başkanõ Kurtulmuş, keyfi ve hukuksuz dinlemelerin toplumu tedirgin ettiğini söyledi ‘Diktarejiminedoğru’ Adalet Bakanı’ndan büyük özeleştiri “Bugünkü iktidar, toplumun belirli kurumla- rını ve kişilerini baskı altına almak için metot- lardan biri olarak dinleme yolunu seçmiştir. TAKSİM’de İstanbul Baro- su’nun, bugüne kadar süregelen hukuksuzluklarõn üstüne tüy dike- cek şekilde “Ergenekon savcıla- rının da amiri durumundaki İs- tanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin” ve Yargõ- tay’õn da dinlendiğinin ortaya çõk- masõ üzerine 46 baronun desteği ve yüzlerce avukatõn katõlõmõyla yap- tõğõ yürüyüşte meydanda bir bina- ya “Darbeci Baro Taksim’e hoş- geldin” pankartõ asõlmõş. “Genç Siviller” isimli grubun as- tõğõnõ öğrendik ki bu genç sivillerle, yaşõnõ başõnõ almõş ve demokratlõğõ da artõk “iktidara yağcılık” olarak gören bir grup ya- zar/akademisyen arasõnda müthiş bir görüş birliği oldu- ğu artõk iyice su yüzüne çõktõ. Dü- şünün Türkiye’nin barolarõ ve yüz- lerce hukukçusu, benzer bir durum- da her demokratik ülkede yapõlacak haklõ bir eylemi gerçekleştiriyor ve daha onlar gelmeden meydana bu pankart asõlõyor. Bir ülkedeki antidemokratik bas- kõlarõ protesto eden herkes “dar- beci” mi olacak? Milyonlarca vatandaşõn yürüdü- ğü Cumhuriyet Mitingleri’ne bile “darbe mitingi” denebildiğine, iddianamelere “suç” olarak yazõ- labildiğine göre bundan sonra böy- le demek ki... Ruhat Mengi 19 Kasõm 2009/VATAN Baro da “darbeci”ymiş, n’olcak şimdi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle