22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2009 PAZAR 12 DIŞ HABERLER nahtar ‘Şeytan Üçgeni’nde ÖZGÜR ULUSOY Ermenistan’la Türkiye arasõndaki hõzlõ başlayan açõlõm süreci, protokol- lerin imzalanmasõnõn ardõndan yavaşlamõş gibi görünüyor. Ermenistan’õn Karabağ konusundaki tavrõ net. Türkiye’nin de Er- menistan bir adõm atmadan protokolü Meclis’ten geçirmesi mümkün görün- müyor. Azerbaycan’la ilişkilerin nereye gi- deceği de ayrõ bir soru işareti. Galatasaray Üniversitesi Uluslararasõ İlişkiler Bölü- mü’nden Doç. Dr. Ali Faik Demir, Tür- kiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasõndaki ilişkileri “şeytan üçgenine” benzetiyor. “Taraflar arasındaki ilişkileri anlamak sadece görünenlerin şifresini çözmekle mümkün olmamaktadır. Bu ilişkiler, sü- rekli olarak hem taraflar arası, hem böl- ge, hem uluslararası sistem, hem de birçok farklı oluşumdan etkilenmektedir” diyen Demir’e göre, Güney Kafkaslar’da hat- ta Kafkaslar’da “Huzur ve barışı açacak anahtarlardan biri bu üçgende” saklõ. Demir, “Taraflar arasında bir güven or- tamının ve istikrarın sağlanması, sürekli ba- rışa ulaşmak, ortak çıkara yönelik girişimler bu üçgenin bir barış ve güven üçgeni ol- masıyla mümkün. Böyle bir üçgenin Kaf- kasya’ya katkısı tartışılmazdır” diyor. Açõ- lõm konusunu ilk kez mutabakatõn açõklan- masõnõn ertesinde görüştüğümüz Demir’le, bu kez de yavaşlamayla birlikte “Şeytan Üçge- ni”ndeki gelişmelerin nasõl bir seyir izleyebi- leceğini konuştuk. - Türkiye ve Ermenistan arasında baş- layan açılım süreci başta yarattığı iyimser havaya karşın şu anda ra- fa kaldırılmış gibi görünüyor. Proto- kolün imzalanma- sı sürecinde doğru gitmeyen neydi? Niyetleri samimi ama... DEMİR - İki taraf da dürüst davranmadõ. Türk tarafõ, protokolde önkoşul göstermedi- ği Yukarõ Karabağ’õn iç kamuoyu ve özellikle Azerbaycan ile görüşmelerinde önkoşul ol- duğunu söyledi. Aynõ şekilde Ermeni tarafõ da tarih-soykõrõm konusunda bir komisyonu ka- bul etmekle birlikte, bu konuyu asla tartõşmayõz mesajõ verdi. Ne yazõk ki açõlõm ya da ikili iliş- kiler çok samimi ve dürüst başlamadõ. İki ta- rafõn da sorunlarõ çözmek konusundaki ni- yetlerinin samimi olduğunu düşünüyorum ama iki tarafõn da geçmişe yönelik angaj- manlarõ var. Bir kere Türkiye sõnõrõ niçin ka- patmõştõ? Karabağ yüzünden. Şimdi Kara- bağ’õn hiçbir şekilde yer almadõğõ bir metin- le açõlõmdan söz ediyor. İki ülke arasõndaki sõ- nõrlarõn belirlendiği anlaşmalara doğrudan referans yapõlmamasõ da bir diğer eleştiri nok- tasõ. Ermeni anayasasõ ve ilgili metinlerde Tür- kiye’ye yönelik olumsuz ifade ve politikala- rõn geleceği, yani kaldõrõlõp kaldõrõlmayacağõ açõk şekilde hükme bağlanmamõş. Muhalefe- tin tepkilerini anlamak ve bundan yararlanmak iktidar açõsõndan önemli. Hükümetin, muha- lefeti de çağõrõp konuyu masaya yatõrmasõ, her- kesin görüşlerini alarak ona göre hareket et- mesi gerekirdi. Bu yüzden ben de sürecin ace- leye getirildiğini düşünüyorum. - Süreci tetikleyen tam olarak neydi? - Aslõnda Türkiye-Ermenistan açõlõmõ ta- rihsel olarak çok ilginç bir döneme geldi. Çün- kü bu açõlõm, farklõ nedenlerle bölgeyle ilgi- lenen üçüncü taraflarõn da işine geldi. İlk ola- rak her zamanki gibi belki de daha da artan şe- kilde ABD ve Avrupa’da hükümetler, di- yasporanõn baskõsõyla karşõ karşõya kaldõlar. Rusya, Gürcistan’a tepkili. Enerji alanõndaki hedefleriyle bağlantõlõ olarak Azerbaycan ile ilişkilere önem veriyor ve Ermenistan’õ Gür- cistan ve enerji konusu bağlamõnda böylesi bir açõlõm konusunda zorlayabilir. Gürcis- tan’da Rus yanlõsõ bir yönetim işbaşõnda ol- saydõ, Rusya çözüm ister miydi, bilemi- yorum. Batõ için de bu açõlõm önemli. Er- menistan’õn Rusya’ya bağõmlõlõktan kur- tulmasõ ve belki de daha çok Batõ’ya yak- laşmasõnda Türkiye ile olumlu bir gelişme fõrsat teşkil edebilir. Gürcistan’õ kaybet- meden Ermenistan’õ da müttefik yapmak bir politik başarõ sayõlabilir. 24 Nisan Demokles’in kılıcı Kõsaca Obama öne çõkan bir faktör olmakla birlikte sistemik ve bölgesel denge ve deği- şimlerin daha önemli olduğunu ifade etmek ye- rinde olur. Türkiye’ye gelince, 24 Nisan her zamanki gibi Demokles’in kõlõcõ konumunu koruyor. AB ile ilişkiler bir başka zorlayõcõ fak- tör. Ancak Türkiye dõş politikasõnda da bir de- ğişim ve açõlõm hedeflediği için bu konjonk- tür AKP için rahatsõz edici değil. Tabii bu süreç nereye kadar ilerleyecek, ona bakmak gerekir. Türkiye Karabağ yü- zünden sõnõrõ kapattõ ama protokollerde Karabağ yer almõyor. Bundan sonra, Tür- kiye’nin Karabağ sorununun çözüm süre- cine daha aktif katõlmasõ gerekir. Batõ, Türkiye ile Ermenistan arasõndaki ilişkile- rin düzelmesini istiyor. Avrupa hem di- yaspora baskõsõnõ azaltmak istiyor hem de Ermenistan’õ Rusya’ya mahkûmiyetten kurtarmak istiyor. ABD de Ermenistan’õ Ba- tõ’ya bağlõ tutma arayõşõnda. Rusya ise Er- menistan yüzünden Azerbaycan’la ilişkisi- ni kaybetmek istemiyor. Gürcistan’da Batõ yanlõsõ Saakaşvili yö- netiminin işbaşõnda olmasõ, bölgede Batõ’nõn kazanmõş olduğu anlamõna gelmiyor. Ak- sine, Batõ Kafkaslar’da kan kaybediyor, Rus- ya’nõn nüfuzu artõyor. Bakû mütekabiliyet esasıyla hareket etti - Peki, süreç nasıl ilerler? Ermenistan Karabağ konusunda adım atmayacak. Ankara, içinde Karabağ geçmeyen pro- tokolleri imzaladı ama Bakû’ya Kara- bağ’da çözüm olmadan sınırların açıl- mayacağı güvencesi verdi... - Bence ilk aşamada Ermenistan’õn işgal ettiği reyonlardan çõkmasõ ara çözüm olacak. Yukarõ Karabağ sorunuysa gelecek bir ta- rihe bõrakõlacak. Türkiye bu ara çözümü Azerbaycan’õ ikna etmek koşuluyla kabul edebilir. Süreç artõk aceleye getirilmemeli- dir. Türkiye ve Ermenistan bundan sonra bü- yük olasõlõkla bir yol haritasõ hazõrlayacak- lar. Benim için bu süreçte en ilginç ve bel- ki de geleceğe yönelik politikalar açõsõndan en önemli konu Azerbaycan’õn tepkisini gör- mekti. Kriz sõrasõnda Azeri kamuoyunun tep- kisi ve devletin yaklaşõmõ umulmadõk bir se- yir izledi. Türkiye’nin Azerbaycan’la iliş- kilerini gözden geçirmesi gerektiği ortaya çõktõ. İlişkilerde zannedildiği gibi kardeşlik söyleminin değil, karşõlõklõlõk ve çõkar söy- leminin geçerli olduğu anlaşõldõ. - Ankara’dan da Bakû’ya karışık sin- yaller gitti... - Türkiye’nin Dõşişleri Bakanõ, Başbakanõ, Cumhurbaşkanõ Bakû’ya giderek süreç ko- nusunda bilgi verdiler: Ama Azerbaycan hep mütekabiliyet esasõyla hareket etti. Anka- ra’ya itimadõnõn olmadõğõ ortaya çõktõ. Oy- sa Türkiye’ye zaman tanõmalõydõ. Şehitlik- teki bayrağõn indirilmesi Bursa’daki maç için alõnan bayrak kararõnõn karşõlõğõ olamazdõ. - Azerbaycan Türkiye ilişkilerinde kardeşlik bitiyor mu? Birincisi, Türkiye ile Ermenistan’õn ilişkileri çok hassas bir çizgide. İkincisi Türkiye, Ermenistan’la sõnõrõ kapatõrken, kendisinin Ermenistan’la olan meselele- rini değil, Karabağ’õn işgalini gerekçe gös- termişti. Ne soykõrõm, ne Ermenistan anayasasõ, ne Ermenistan bağõmsõzlõk bildirgesindeki ifadeler yüzünden, Kara- bağ yüzünden sõnõrõ kapattõ. 16-17 yõldõr da yine Azerbaycan’õn meselesine daya- narak bu tutumunu sürdürdü. Şimdi Azer- baycan’õn Türkiye’yi ihanetle suçlamasõ iyi niyetli değil. Azerbaycan’õn tavrõ çok sert ve kõrõcõ oldu. Türkiye’nin de Azerbaycan’a, bazõ ge- lişme ve yaklaşõmlardan dolayõ tepki göstermesi gerekirdi. Örneğin Ermenistan açõlõmõ konuşulmaya başlandõğõnda Aze- ri milletvekilleri gelip Türkiye’de ciddi lo- bi çalõşmasõ yaptõlar. Şehitlikte bayrak in- dirilince, hatta daha önce Türk milletve- killeri de aynõ faaliyetleri etkin şekilde Azeri kamuoyunu da dikkate alarak ger- çekleştirebilirdi. - Süreç Azerbaycan’ı Rusya’ya ya- kınlaştırmış görünüyor... - Avrupa zaten enerji yollarõnda Rus- ya’ya alternatif arõyor. Azerbaycan ve Rusya, Türkiye’yi tamamen dõşlarlarsa, bu Azerbaycan’õn Rusya’ya önce ekono- mik, ardõndan doğal olarak siyasi ba- ğõmlõlõğõnõ getirir. Bu da Azerbaycan’õn Batõ’yla ilişkilerini etkiler. Azerbaycan’õn Rusya’ya böyle bir bağlõlõğõ kuşkusuz çok hassas bir dönemi başlatabilir. Parlamento kararlarõ siyasi - Soykırım iddiaları konusunda Türkiye’nin asıl kaygısı tazminat ve toprak talepleri mi? Toprak talebi iddiaları ne kadar gerçekçi? DEMİR - Elbette esas sorun toprak ve tazminat olayõdõr. Ermenistan, 50. yõlda soykõrõmõn tanõnmasõnõ hedeflemişti, 100. yõl için de hedefi tazminat. Bu, o kadar uzak bir tarih değil. 2015’e 6 yõldan az kaldõ. Önce tazminat gündeme gelecek, ardõndan da toprak talebi. Size bu husumeti besleyen birisiyle ne kadar sağlõklõ bir süreç yürütebilirsiniz, o da ayrõ bir konu. - Siz 1915’te yaşananları ne olarak adlandırıyorsunuz? - Öncelikle Osmanlõ’nõn niye tehcir uyguladõğõnõ görmek gerekir. Bu olayda Ermenilerin öldürülmediğini kimse söylemiyor ama Osmanlõ devletinin bütün Ermenileri yok etmek istediği söylenemez. O dönemde Sarayda da Ermeniler çalõşõyordu. Ayrõca iki taraftan da kayõplar var. Taviz kaçınılmazdı 1915’te soykõrõm terminolojisi yoktu ama bence olsaydõ da yaşananlar soykõrõm anlamõna gelmiyor. Bununla birlikte soykõrõm olmuştur ya da olmamõştõr demeyi yasaklamak hiç özgürlükçü bir tutum değil. Bu konuda parlamentolarõn karar almasõ da son derece siyasi ve Türk-Ermeni ilişkilerini zora sokan bir durum. Dünya parlamentolarõnda buna benzer kaç örnek gösterilebilir. Tarihi ayõplar ve utançlarõn kullanõlmasõ ve tartõşõlmasõyla ilişkilerin gelişeceğini ve daha olumlu bir seyir izleyeceğini söylemek ne kadar doğru bilemiyorum... - Diyasporayla Ermenistan devletinin tutumları arasında fark var mı? - Bu süreçte soykõrõm iddialarõ konusunda õsrarlõ davranan taraf diyasporaydõ ama Ermenistan devleti bunun ne kadar dõşõnda acaba? Arada fark var. Ermenistan şunu gördü. Hem Karabağ’da taviz vermiyorsun, işgal ettiğin topraklardan çekilmiyorsun, hem de soykõrõm konusunda õsrarcõ davranõyorsun. Bu uluslararasõ toplumda eli zayõflatacak bir tavõr. Diyaspora içinse durum farklõ. Diyasporayõ bir arada tutan ve neredeyse diyasporanõn varlõk sebebi haline gelen konu bu. Diyaspora çok yaygõn ve etkili. Bulunduklarõ ülkelerde kamuoyu oluşturuyorlar. Kendi davalarõnõ anlatabilmek için bütün araçlarõ kullanõyorlar. Diyaspora iddialarõn tanõnmasõna harcadõğõ parayõ Ermenistan devletine harcasa, Ermenistan devleti bugünkünden çok daha farklõ koşullarda olurdu. GÜ’den Doç. Dr. Demir’e göre, Ermenistan-Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini anlamak için şifreleri çözmek gerek A Kişisel ihtiraslarla dış politika yürütülemez - Protokolde Türkiye neler almış oluyor? DEMİR- Kars Anlaşmasõ bir anlamda bu protokollerle kabul edilmiş oluyor. Protokolde ilişkilerin karşõlõklõ iyi niyet ve dostça bir havada gitmesi de öngörülüyor. Bağõmsõzlõk Deklarasyonu’ndaki Ermenistan Anayasasõ’ndaki ifadeler, adõ söylenmeden zikrediliyor ya da bunlarõn kaldõrõlmasõ gerektiği ifade ediliyor. Ancak bu hükümlerin nasõl ve ne zaman kalkacağõ ya da kalkmamasõ halinde ne olacağõ belirtilmemiş. Kars Anlaşmasõ’nõn tanõnmasõ için adõm atõlmõş oluyor, ayrõca tarih komisyonu kabul ediliyor. Ama bu süreçte en cesur adõmõ atan taraf Türkiye. Türkiye, Karabağ çözülmeden sõnõr açma taahhüdünde bulundu. Tabii bu konuda Ermenistan da Türkiye’ye baskõ yapmayacak, çünkü sõnõr açõlõrsa Minsk grubu sorun yaşayacak. O yüzden pek dürüstçe yürütülmedi bu süreç diyorum. - Peki, taraflar adım atmazsa, protokol meclislerin onayından geçmezse ne olur? - Bence protokoller kadük kalmaz. Eğer dağ fare doğurursa bundan iki taraf da zarar görür. Sarkisyan yönetimi de AKP hükümeti de zora düşer. O yüzden bir ara formül bulunacağõnõ düşünüyorum. Ermenistan 2010 başõnda Karabağ dõşõnda işgal ettiği topraklardan çekilebilir. Karabağ’õn çözümünün yani iki tarafõ da memnun edecek bir çözümün kõsa vadede bulunmasõ o kadar kolay değil. Ermenilerin işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Azerilerin Karabağ konusunda daha esnek olmasõ farklõ ve olumlu bir süreç başlatabilir. Karabağ için plebisit gündeme gelecek. Türkiye belki sõnõrõ açmayacak ama temsilcilik açõlmasõ gibi ara formüller arayacak. Ağlayan çocuk - Üç ülke arasındaki ilişkileri “şeytan üçgenine” benzetiyorsunuz. Şeytan Üçgeni’nin Karabağ’da ortak bir formül üzerinde anlaşmaya varması mümkün mü? - Azerbaycan gevşek bir yapõyla da olsa Karabağ bize bağlõ olsun diyor. Ermenistan illa bağõmsõzlõkta diretmezse, bir çözüme ulaşõlõr. Karabağ’õ Kosova’yla kõyaslamak mümkün değil. Çünkü gaz ve enerji konuşuluyorsa, kimse Azerbaycan’õn üstüne gidemez. İşgal ettiği topraklardan çõkmasõ için üçüncü taraflarõn Ermenistan’a baskõyõ arttõrmasõ gerekir. Üçgenin hangi kenarõ uzun, hangi kenarõ kõsa, zaman gösterecek. Azerbaycan-Ermenistan kenarõ mõ, Ermenistan-Türkiye kenarõ mõ, Türkiye- Azerbaycan kenarõ mõ? Aslõnda sadece üç devlet bir masanõn etrafõna otursa, bu sorun çok kolay çözülür ama olayda çok aktör var. Üçüncü taraflarõn da çõkarõ olduğuna göre meselede, çözüm de uluslararasõ olacak. Batõ’da diyasporanõn baskõsõ var. Ermenistan’õn elinde diyaspora kartõ var. Azerbaycan’õn elinde de enerji kartõ. Ancak Ermenistan sürekli ağlayan çocuk, ama işgal ettiği topraklardan çekilmezse buradaki tutarsõzlõk da daha sõk dile getirilmeye başlanõr. Bu tablo çözüm dayatõyor. Büyük adõm atõp geri gelmektense küçük küçük ilerlemek daha mantõklõ. Kişisel ihtiraslarla politika yürütülemez. Hele de dõş politika. Olmamõş şey tutmaz. - Siz AKP’de böyle bir tavır mı görüyorsunuz? - AKP hükümetinin “Ben yapayım bitireyim” tavrõ var. “Kararlı olmak lazım” gibi bir söylemleri var. “Kayıp biraz olsa da kazançlara bakalım” deniyor. Cesaret, zamansõz girişimler doğrulanabilir. Bir tarafta her şeyden kötülük arama anlayõşõ da doğru değil. Cesaretin ve sabrõn bir arada olmasõ gerekiyor. Cesur ama ihtiyatlõ olunmalõ. Aslõnda dõş politikada girişken dönem ilk kez AKP’yle yaşanmõyor. DP döneminde de girişken bir dõş politika vardõ. Tamamen ABD’ye bağõmlõ ama girişken. Ecevit dönemi de öyle. Örneğin Afrika açõlõmõ ilk kez bu hükümetle gündeme gelmiyor, bunu Ecevit başlatmõştõ. ABD’ye meydan okumalar vardõ. Özal döneminde bölgesel lider olma iddiasõnõ görüyoruz. Türk kamuoyunun güvenini kazanarak bürokrasiyi dõşarõda bõrakan bir çizgisi vardõ Özal’õn. AKP bürokrasiyi kullanõyor ama kendi ekibiyle yürütmek istiyor. İki tarafõn da geçmişe yönelik angajmanlarõ olduğunu vurgulayan Ali Faik Demir, Ermenistan ve Türkiye’nin başlangõçta, açõlõm sürecinin çok dürüst başlamadõğõnõ düşünüyor. Galatasaray Üniversitesi Uluslararasõ İlişkiler Bölümü’nden Demir’e göre, büyük adõmlar atõp geri gelmektense küçük adõmlarla ilerlemek daha mantõklõ. Demir, yine de protokollerin kadük kalacağõnõ düşünmüyor. DEMİR - Türk Azerbaycan ilişkileri açõsõndan ön plana çõkan hatta üçüncü devletler açõsõndan da iki ülke arasõndaki ilişkilerle ilgilenme sebebi kuşkusuz enerji kaynaklarõ ve buna bağlõ olarak söz konusu kaynaklarõn taşõnmasõdõr. Son dönemde iki ülke arasõnda gaz fiyatlarõ bir kriz noktasõ olmuştur. Ardõndan özellikle gaz taşõnmasõ ve yeni alternatifler ortaya atõlmõştõr. Azerbaycan Bulgaristan ile Avrupa’ya gaz ihracatõ konusunda anlaşmaya varmõştõr. Azerbaycan bir anlamda Türkiye dõşõnda Avrupa’ya alternatif yollarla ilgilenmektedir. ABD’nin Avrasya Enerji Özel Temsilcisi R. Morningstar da “Azerbaycan ve Türkiye, gaz fiyatı ve transit ücretinde anlaşamazsa enerji şirketlerinin alternatif yollar aramaya başlayacağı” uyarõsõnda bulundu. ASIL MESELE ENERJİ Demir, 1915 olaylarõna ilişkin meclis kararlarõnõn Türk-Ermeni ilişkilerini zora soktuğunu söylüyor 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması diyaspora için neredeyse bir varlık nedeni. Doç. Dr. Ali Faik Demir, “Diyaspora iddiaların tanınmasına harcadığı parayı Ermenistan devletine harcasa, Ermenistan devleti bugünkünden çok daha farklı koşullarda olurdu” diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle